Yeniden doğuşa yaklaşma sürecimi izlediğim günlüğüm

[imported_Angel]

Tekrar merhaba sevgili günlük
yeni yılın şu taze günlerinde ben de kendime taze bir günlük açmak istedim

geçen sene neler olmuş neler bitmiş onlara bir gözattım şöyle demin...ve geçen sene yaşadıklarımdan çıkardığım dersleri ve aynı zamandada unutmamam gereken dersleri özet olarak burada geçmek istiyorum..böylece hep beraber hatırlamış ve hatırlatmış oluruz...2010 senesi boyunca bana destek olan bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum..inşallah yeni sene hepimiz için çok daha güzel geçer..

gelelim 2010 yılında benim açımdan neler olup bitmiş..bunların özetine..


* kendimi tedavi etme kararı almışım

* başkasından yardım eli beklemenin yanlış olduğunu ve başkalarının da yardım edebilmesi için
benim öncelikle kendimi tanıyıp karşımdaki doğru ifade edebilirsem o zaman yardımcı olabileceklerini anlamışım

* şu anki halimiz için bütün suçu ailemize atmanın doğru olmadığını anlamışım ve ailenin de bizim ruh halimizden
farklı olmadıklarını anlamışım

* özgüvenin başkaları üzerinden sağlanabilecek birşey olmadığını anlamışım..

* hayatımıza giren hiçbir kişiyi bizi bütün dertlerimizden kurtarıcak olan ve yıllarca beklediğimiz " o kişi" veya süper kahraman gözüyle
bakmamam gerektiğini farkettim...çünkü onlar da insan ve onların da sorunları ve hataları var..ayrca bu beklentinin karşıdaki kişiye de büyük bir yük yüklediğini ve o kişiyi de zora soktuğunu farkettim

* kişiliğimizi istediğimiz zaman istediğimiz gibi şekillendirebilme şansına sahip olduğumuzu ve kişilik denen şeyin sabit ve eğilmez bükülmez birşey olmadığını anlamışım

* geçmişte ailem ve ve canımı sıkan diğer insanları affetmenin ve onlarla olan bitmemiş hesaplarımı artık kesmenin gerekli olduğunu anlamışım

* kendimi başkalarının düşünceleri ve beğenilerine fazla kulak vererek şekillendirmemem gerektiğini anlamışım..ve bunun herzaman mümkün olamayacağını
anlamışım..çünkü o insanların da zaman geçtikçe beğenileri ve zevklerinin değiştiğini anlamışım ve bunun benim için asla bir temel olamayacağını anlamışım
siz olsanız altı kayan bir toprağa ve engebeli bir araziye bina dikmek istermiydiniz ?

* kendime ait standartlarımı belirlemenin önemini farketmişim..yani en azından hangi konularda hangi çerçevenin içine dahil olmam gerektiğini seçmem gerektiğini..

* bana aradığım yakınlığı sevgiyi ve ilgiyi göstermeyen insanların aslında kendi öz hakları olan seçme haklarını kullanmış olduklarını farkettim ve ben de aynı seçme hakkımı başka kişiler üzerinde kullanmış olduğumu farkettim ve bu doğal hakka benim müdahale etme hakkım olmadığını farkettim..

* güzel ve bakımlı olmanın sonucunun her zaman sevgi görmek olmadığını ve bu şartların sevgi görmek için tek başına yeterli olmadıklarını anladım
dikkat çekmek ve kendimi ifade etmek için illa ki marijinal ve farklı biri olmak gerekmediğini farkettim.ve insanların kendileri gibi ve herkesden biri tarzı insanlara
daha yakınlk duyduklarını anladım..

* bilgi ve haber alınan kaynakların bilinçsiz seçiminin de insanı olumsuz etkilediğini farkettim ve gerçekçi olmayan ve olumsuz haberlerden kendimi arındırdım
böylece enerjim bana kalıcak beynim boş yere dolmayacak

* geçmişte benim canımı sıkan insanlara karşı eskisi kadar olumsuz düşünceler beslemediğimi ve onları affetmiş ve unutmuş olduğumu farkettim
hatta onların haklı olabileceğini yönleri görmeye başladım affetme çalışmaların işe yaramış..

* kafada organize edilemeyen dağınık düşünceleri yazmanın iyi toparladığını gördüm ve yazıyla somutlaştırılmadan önceki halinin olduğundan çok daha büyük gözüktüğünü farkettim hayatta canımı sıkan olumsuz durumların aslında benzer konular ve durumlar olduğunu..sadece olaylardaki kişilerin ve yerlerin zamanın değişik olduğunu farkettim
meydana gelen binlerce olay sadece birkaç başlık altında toplanıyordu...

* insanlara karşı kendi yaşımın ve cinsiyetimin özelliklerini taşımam gerektiğini ve karşı tarafa bu doğrultuda mesaj vermem gerektiğini farkettim
yoksa insan hala beni kendini bulamamış ve ergenlik çağında kiiliği oturmamış birisiymişim gibi davranıyorlar
yani karşıya ne yansıtıyorsan onlarda sana aynını yansıtıyor

* istediğim yürüyüş bandına kavuşmuşum

* "ben farklıyım, ben herşeyi beğenmem" demek yerine bazen önceden belirlenmiş olan kalıplardan birine girip o kalıbın dışına çıkmadan
o çember içindeki seçenekler arasında özgürce dolaşmak daha makul bir yolmuş...yoksa sonradan bi bakıyosunuz ki herşeyden dışlanmışsınız ve
hiçbirşeyden zevk almıyorsunuz.... o yüzden önce ana kategorileri ve seçenekleri görebilmek çok önemli.
önemli olan hangi çemberin bize en uygun olduğu..onu anlamak için de bütün çemberlerin içinde ne olduğuyla ilgili önbilgi sahibi olmak gerekiyor..

* olumsuz düşüncelerin sayısının kaç tane olduğu önemli değil..isterse milyon tane de olabilir...önemli olan bunların kaç tane ana başlıklar altına girdikleri...yani bu dosyaların kaç çeşit farklı klasorde depolandıkları....

* gerçek olmuş olan geçmişteki şeyleri düşünürken hep kötü şeyleri düşünüyoruz..hayal kurarken de olmayan şeyleri ve iyi şeyleri düşünüyoruz...
aslında beynimizi boşa yoruyoruz..
peki neden gerçekten olmuş olan ve iyi olan şeyleri düşünmüyoruz ki ? geçmişin iyi olan günlerini kafamızda canlandırmak çok daha yararlı..

* şunu anladımki bir insan hayatımızda belli bir şekilde ve sıfatta yer alıyorsa daha fazlasını zorlamanın da bir anlamı yok...çünkü birden fazla sıfatla birisinin hayatında yer almanın aslında büyük bir yük olduğunu farkettim..çünkü insan 2 ayrı rolu oynamak zorunda kalıyor
bir insanın hem onu hem şunu hem bunu olmak aslında zor birşey..belki benim karşımda bu yükün altına girmek istememekte ve beni hayatının tek bir alanında görmek istemekle haklılardı..

* karşımdaki kişi beni hayatının neresinde koyduysa nereye layık gördüyse kabulumdur...ancak benim razı olamayacağım gibiyse işte o zaman o kişinin hayatımda yer alıp almayacağının kararı da bana aittir..beni sadece sıradan bir arkdaş olarak görüyorsa onunla dost olmak için olmadık çabalara girmeyeceğim...yada dostu olarak gördüğü kişiyi geçip onun yerini almaya çalışmayacağım...
böyle davranışlara girerek aslında kendi değerimi küçülttüğümü anladım...

* herhangi bir problemimi çözerken uyguladığım yöntem ; önce problemin olası nedenlerini buluyorum ve bu nedenler bana seçenekler oluşturmamı sağlıyor...bütün olası nedenlere hakim olduğumu bildiğim için rahatlıyorum..bir seçenek işe yaramadıysa diğerlerinden birisi mutlaka işe yarayacaktır.. belki hepsi aynı anda gerçekleşince işe yarayacaktır..

* kayıp zamanlarımı teselli etmek adına geçmişe ait ne varsa toplayıp sahip olmaya çalışma alışkanlığından vazgeçtim..eskiyi yaşamanın gazı kaçmış gazozu
içmekten farkı olmuyor

* kendimi geliştirme konusundaki eylemlerim genelde fiziksel hareket içeren eylemler değil...daha çok düşünsel eylem olmuş....

* saçlarım eski sağlığına kavuştu

* evdeki birçok eşya yenilendi..yerine daha güzel ve kullanışlıları geldi..

* insan hala birşeyden bıkmamışsa onu kafasında bitirememiş ve takıntı yapmışsa sanırım en güzel yol...bıkana kadar o şeyi tekrar etmek...böylece geri dönme ve tekrarlama isteği kalmıyor...tamamen sıfır noktasına inene kadar eskitmiş oluyoruz...böylece geçmişe ait olan şeyin düşündüğümüz kadar da heyecan vermediğini görüyoruz
birşeye karşı hala açlık duyuyorsa insan..doyana kadar tekrar etmeliymiş...bunu anladım...

* eşyaların ve giysilerin hepsinin belli bir çizgisi ve tarzı hatta cinsiyeti olduğunu farkettim..o yüzden birinden birşeyi örnek alırken o kişinin yaş cinsiyet ve konum
gibi özelliklerini de değerlendiriyorum ve örnek alıcaksamda kendi yaşıma cinsiyetime ve tarzıma uyan kişileri örnek alıyorum
böylece sahip olunca yakışmama iğreti durma durumu olmuyor..

* hayatımıza gelip geçen herşeyi ama herşeyi gökten üzerimize düşen yağmur damlaları olarak görüyorum...ve bu yağmur damlaları yere düştükleri takdirde biz o damlayı alıp kendimize katamayız....o yağmur damlasına karşı şemsiye açıp onun bize ulaşmasını engelleyen de biziz... veya şemsiye açmadığımız halde onu yakalamadığımız için yere düşmesine izin veren de biziz....hayatımızdaki birçok şey de bu damlalar gibi geliyor ve geçiyor...yere düşen yağmur damlasını sonradan elimize alsak da yere düşmeden yakaladığımız gibi olmuyor aslında....nasıl ki buzdolabında tazeyken bekleyen bir elmayı yemek ile...uzun bekletilmekten bayatlamış hatta çürümeye yüz tutmuş elmayı yemenin bir olmayacağı gibi....

yani neyi seçersek seçelim...hayatımızda karşımıza çıkan herşey sonlanmaya ve bitip tükenmeye mahkum...biz bunu kullanarak veya yaşayarak ve ondan kendimize birşey katarak tüketme şansımız da var....bunları yapmadan duyarsız kalarak yada erteleyerek çürütmek ve bir daha ondan faydalanamamak durumunda kalma şansımız da var...

herşey zamanı dolunca tükeniyor...ondan faydalanmak veya faydalanmayı reddetmek elimizde...elmayı çürümeden yemek, yağmur damlasını yere düşmeden yakalamak lazım...çünkü çürük elma veya yere düşmüş damla işimize yaramayacaktır...

o yüzden ben artık geçmişteki çürümüş elmalarla veya zamanında havadayken yakalayamadığım ve yere düşen yağmur damlalarıyla uğraşmayacağım...çünkü artık bana birşey katamayacaklarını ve kullanılmaz faydalanılmaz hale geldiklerini biliyorum artık bundan sonra hayatımda karşıma çıkacak olan yağmur damlalarından beğendiğimi seçip...yere düşmesine izin vermeden onu yakalayacağım...veya elmayı çürümesine izin vermeden tüketeceğim

* insanın en çok önemsediği şeyler istediği şekilde hayatında yer almıyorsa en büyük sorunları oluyor
sadece önem verdiğimiz şeyler bizim istediğimiz şekilde hayatımızda sürmüyorsa onlar bizim en önemli sorunlarımız oluyor...önem vermediğimiz şeyler ise ister yolunda gitsin isterse gitmesin..hiçbir zaman bizim için birşey teşkil etmiyor... demekki bazı kurallarımız vazgeçilmez kurallarımız oluyor..bazıları ise esnek kurallarımız..

* okul evişleri ve kişisel yapmam gereken şeylerle ilgili listeleri ve notları birbirinden ayırmayı başarmışım

* anahatlarıla da olsa yapılması gereken bütün işleri haftanın belirli günlerine taksim ettiğim günlük programlar yaratmışım kendime

* ruh halimin kötü olduğu ve herşeyi saldığım heryönden geri vitese taktığım dönemlerin ilkbahar özellikle de yaz olduğunu farkettim
ve yazın pcye daha çok bağlandığımı ve önemli şeyleri ihmal ettiğimi...mesela yazın kilo alıyor.kışın da bütün kışı verebilmek için harcıyorum
buna son vermek istiyorum..yazın kendimi salmamanın yolunu bulmalıyımki kışın da kilo vermeye uğraşmak yerine
daha başka şeylerle geçirebilmek için..

* benim bugüne kadarki ömrüm hep kendi kötü duygularımdan kaçmakla ve yaptığım herşeyi o amaçla yapmakla ve herşeyden o amaçla yardım almakla geçmiş...geriye baktığımda sadece bunu görüyorum...biraz acı bir tablo ama bunu görmüş olmam da iyiye işaret..
artık hayatımı "kendimi teselli etmeye çalışma çabalarıyla" geçirmek ve yaşamak istemiyorum.. ve artık hiçbirşeyi buna alet etmemeyi düşünüyorum...ve dinlediğim muzikleri ne izlediğim filmleri ne birşeyler yemeyi..ne de hayatta bu amaç uğruna yaptığım diğer herşeyi...artık hayatımda "yaşanmamış günler ve yaşanmamış yıllar" görmek istemiyorum.
o yüzden aptığım herşeyi sorunlardan kaçmak için değil mutluluğuma mutluluk katma amacıyla yapıcam ve geri dönüp baktığımda hiçbir şarkı hiçbir film
bana kötü duygular yaşadığım dönemleri hatırlatmayacak inşallah


2010 benim açımdan böyle geçip gitmiş...şimdi yeni yılda önümüze bakmanın vakti geldi günlükçüğüm