![]() |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Örneğin, yolda yürürken birini görüyorsun. Yüzü hatırlıyorsun ama ismi aklına gelmiyor. Eğer sen hafıza olsan, ismi hatırlaman gerekirdi. Ama sen, "Yüzü tanıyorum ama ismini hatırlayamadım." diyorsun. Sonra hafızanı çalıştırıyorsun, hafızanın içine girip, sağına soluna bakıyorsun, ve birden, bir isim kıpırdıyor ve sen, "Evet, işte ismi bu." diyorsun. Hafıza, senin kayıtlarındır. Sen o kayıtlara bakan kişisin; kayıtların kendisi değil. Pek çok kere bu başına gelir; eğer bir şeyi hatırlamak konusunda fazla gerilirsen, onu hatırlaman zorlaşır. O gerginlik yüzünden, varlığının üstündeki o baskı yüzünden, hafıza, içindeki bilgiyi sana göstermiyor. Birinin adını hatırlamaya çalışıyorsun da çalışıyorsun, ama her ne kadar dilinin ucunda olduğunu söylesen de gelmiyor. Bildiğini biliyorsun, ama yine de isim ortaya çıkmıyor. Şimdi bu çok garip. Eğer sen hafızaysan, o zaman seni engelleyen kim; neden hatırlamıyorsun? Peki, "Biliyorum ama dilimin ucunda söyleyemiyorum." diyen de kim? Sonra çabalıyorsun, ne kadar çok çabalarsan o kadar zorlaşıyor. Sonra, artık çabalamaktan sıkılıyor ve bahçede yürüyüşe çıkıyorsun, ve birden, bir gül ağacına bakarken, hatırlıyorsun; yüzeye çıktı. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Yeni, Tanrı'dan gelen bir habercidir. Yeni, Tanrı'dan gelen bir müjdedir; ilahi bir mesajdır! Yeniyi dinle, yeniyle birlikte hareket et. Korktuğunu biliyorum; korkuya rağmen, yeniyle birlikte hareket et. Hayatın giderek daha da çok zenginleşecek, ve bir gün, içinde hapsedilmiş olan ihtişamı ortaya çıkartabileceksin. Sırf cesaret eksikliği yüzünden sürekli HAYATTA BİR ÇOK ŞEYİ KAÇIRIYORUZ. Aslında başarmak için hiçbir çabaya gerek yok; cesaret yeter. Ve o zaman, senin kovalaman yerine, her şey sana gelmeye başlar; en azından iç dünyada bu böyledir. Ve bence, mutlu olmak en büyük cesarettir. Mutsuz olmak, çok korkakçadır. Aslında mutsuz olmak için hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Her korkak başarabilir; her aptal bunu yapabilir. Herkes mutsuz olma kapasitesine sahiptir; ama mutlu olmak için büyük bir cesaret gerekir. Bu, çok daha zorlu bir görevdir. Normalde böyle düşünmüyoruz. "Mutlu olmak için ne gerekir? Herkes mutlu olmak ister." diye düşünürüz. Bu, kesinlikle yanlıştır. Herkes bunu söylemesine rağmen, mutlu olmayı isteyen insana çok ender rastlanır. Çok az insan mutlu olmaya hazırdır... İnsanlar mutsuzluğa o kadar çok yatırım yapmıştır ki, mutsuz olmaya bayılırlar; aslında onlar mutsuz olmaktan mutludur. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Anlaşılması gereken çok şey var. Aksi halde mutsuzluğun boyundurluğundan kurtulmak çok zor olur. İlk olarak, kimse seni orada tutmuyor, mutsuzluk zindanında kalmaya devam etmeye sadece sen karar verdin; kimse kimseyi tutmaz. Oradan çıkmaya hazır olan kişi, hemen şu anda oradan çıkabilir; başka kimse sorumlu değildir. Eğer biri mutsuzsa, sorumlusu kendisidir. Ama mutsuz insan, asla sorumluluğu kabul etmez. Mutsuz kalabilme yolu budur. "Beni bir başkası mutsuz ediyor." der. Eğer seni bir başkası mutsuz ediyorsa, doğaldır ki, hiçbir şey yapamazsın. Ama eğer sen kendini mutsuz ediyorsan, bir şey yapılabilir, hemen bir şey yapılabilir. O zaman, mutsuz olmak ya da olmamak tamamen senin elindedir. İnsanlar sorumluluğu sürekli başkasına atar. Bazen karısına, bazen kocasına, bazen aileye, bazen koşullara, çocukluğa, anneye, babaya, bazen topluma, tarihe, kadere, Tanrıya; ama her zaman bir başka şeye atarlar. İsimler farklıdır ama hep aynı numara. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Bir insan bütün sorumluluğu kabullendiği zaman, gerçek bir insan olur... Kişi her ne ise sorumlusu odur. İlk cesaret, en büyük cesaret budur. Bunu kabullenmek çok zordur; çünkü zihin sürekli, "Eğer sorumlusu sensen, neden yaratıyorsun?" diye sorar. Bundan kaçınmak için, hep başkasını sorumlu tutarız. Ne yapabilirim? Ben çaresizim, ben kurbanım, benden çok daha üstün güçler tarafından, sağa sola fırlatılıyorum. Ve yapacak hiçbir şeyim yok. O yüzden yapabileceğim tek şey, mutsuzluğum yüzünden ağlamak; ve ağladıkça daha fazla mutsuz olmaktır." Ve her şey gelişir. Ne kadar uygulama yaparsan, o kadar gelişir. O yüzden giderek daha derine iner, daha derine gömülürsün. Hiç kimse, hiçbir başka güç sana bir şey yapmıyor. Sensin; ve sadece sensin! Karma felsefesinin özü budur: Her şeyi sen yapıyorsun. "Karma", yapmak demektir. Onu sen yaptın, ve onu çözebilecek olan da sensin. Bunun için beklemeye, ertelemeye gerek yoktur. Zamana ihtiyaç yok; istediğin an zıplayıp dışına çıkabilirsin. Ama, bu bizim alışkanlığımız olmuştur. Eğer mutsuz olmayı bırakırsak, kendimizi çok yalnız hissederiz, en yakın dostumuzu kaybederiz. O bizim gölgemiz olmuştur, her yerde bizi izler. Yanında kimse olmadığı zaman bile, en azından mutsuzluğun vardır. İnsan onunla evlenmiştir ve bu çok çok uzun bir evliliktir; birçok yaşam boyunca mutsuzluğunla evli kalmışsındır. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) SEVME CESARETİ Korku, sevgi eksikliğinden başka bir şey değildir. Bir şeyi sevgiyle yap, korkuyu unut. Eğer iyi seversen, korku kaybolur. Eğer derinden seversen, korku oluşmaz. Korku, bir olumsuzlamadır; bir yokluktur. Bunu çok çok derinden anlamak gerekir. Eğer bunu kavrayamazsan, korkunun doğasını asla anlayamazsın. Korku, karanlık gibidir. Karanlık yoktur, sadece varmış gibi görünür. Aslında sadece ışığın yokluğudur. Işık vardır. Işığı çıkart; karanlık oradadır. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Karanlık diye bir şey yoktur, karanlığı ortadan kaldıramazsın. Ne istersen yap ama, karanlığı yok edemezsin. Onu getiremezsin, onu atamazsın. Eğer karanlıkla bir şey yapmak istiyorsan, ışıkla bir şey yapmak zorunda kalacaksın; çünkü, ancak varolan bir şey ile ilişki kurulabilir. Işığı kapatırsın, karanlık olur; ışığı yakarsın, karanlık kaybolur. Ama sen ışıkla bir şeyler yapıyorsun; karanlıkla hiçbir şey yapamazsın. Korku, karanlıktır; sevgi yokluğudur. Korkuya ilişkin olarak hiçbir şey yapamazsın. Ve ne kadar yapmaya çalışırsan, o kadar çok korkacaksın; çünkü giderek bunun mümkün olmadığını daha fazla hissedeceksin. Sorun giderek daha karmaşık hale gelecek. Eğer karanlıkla savaşırsan, yenilgiye uğrayacaksın. Bir kılıç alıp karanlığı öldürmeye çalışabilirsin; sadece yorgunluktan tükeneceksin. Ve sonunda zihin, "Karanlık o kadar güçlü ki, onu yenmem mümkün değil." diye düşünmeye başlayacak. Mantığın hatalı olduğu yer burasıdır. Bu tamamen mantıklıdır; eğer karanlıkla savaşıyorsan, ve onu yok edemediysen, onu yenemediysen, "Karanlık çok güçlü; onun karşısında çaresizim." yargısına varmak, tamamen mantıklıdır. Ancak, gerçek bunun tam tersidir: Çaresiz olan sen değilsin, karanlığın kendisi. Aslında karanlık orada değil; o yüzden onu yenemedin. Olmayan bir şeyi nasıl yenebilirsin? |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Korkuyla savaşma. Aksi taktirde, çok daha fazla korkmaya başlarsın ve yeni bir korku varlığına girer: Çok tehlikeli bir şey olan korku korkusu. İlk olarak, korku bir yokluktur. Bu durumda korkudan korkmak, yokluğun yokluğundan korkmak demektir; o zaman delirmeye başlarsın. Korku, sevginin yokluğundan başka bir şey değildir. Sevgiyle bir şey yap, korkuyu unut gitsin. Eğer iyi seversen, korku kaybolur. Eğer derinden seversen, korku bulunmaz. Birine, tek bir an için bile olsa gerçekten aşık olduğun zaman, ortada korku var mıydı? İki insanın birbirini, tek bir an için bile olsa, derinden sevdiği bir ilişkide; bir araya geldiklerinde, birbirleriyle tam uyum içinde oldukları o anda, hiçbir zaman korku ortaya çıkmamıştır. Sanki ışık yakılmıştır ve karanlık ortada yoktur. Gizli anahtar budur: Daha fazla sev. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Eğer varlığında korku hissediyorsan, daha fazla sev. Sevgide cesur ol, cesaretini topla. Sevgide maceracı ol; daha fazla sev ve koşulsuzca sev, çünkü ne kadar çok seversen, korku o kadar azalır. Ve sevgi dediğim zaman, sevginin dört katmanının hepsini kastediyorum. Seksten, samadhi'ye kadar. Derinden sev. Eğer cinsel bir ilişkide derinden seversen, bedenden çok büyük bir korku kaybolacaktır. Eğer bedenin korkuyla titriyorsa, bu seks korkusudur; derin bir cinsel ilişki yaşamamışsındır. Bedenin titrer, bedenin rahat ve yuvasında değildir. Derinden sev; bir cinsel orgazm, bedendeki bütün korkuları dağıtacaktır. Tüm korkuyu dağıtır dediğim zaman, bir yiğit olacağını söylemiyorum; çünkü yiğitler, aslında sadece amuda kalkmış korkaklardır. Korku kaybolacak dediğim zaman, korkaklık ve yiğitlik olmayacak demek istiyorum. Bunlar, korkunun iki yüzüdür. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Yiğit dediğin insanlara bir bak. Aslında onların içlerinden korktuklarını göreceksin; onlar sadece bir zırha bürünmüşlerdir. Yiğitlik, korkusuzluk değildir; iyi korunmuş, iyi saklanmış, zırhın arkasına gizlenmiş korkudur. Korku kaybolunca korkusuz olursun. Korkusuz insan, ne kimsede bir korku yaratır, ne de bir başkasının kendinde korku yaratmasına izin verir. Derin cinsel orgazm bedene, yuvada olma hissi verir. Bedende çok çok derin bir sağlık gerçekleşir çünkü beden bütün olduğunu hisseder. Sonra, ikinci adım sevgidir. İnsanları sev, koşulsuz sev. Eğer zihninde bazı koşullar varsa asla sevemezsin, o koşullar engeller halini alır. Sevgi senin için o kadar yararlı ki, neden koşullarla uğraşasın? O kadar faydalı, o kadar derin bir sağlıklı olma hali ki; koşulsuz sev, karşılığında hiçbir şey isteme. Şayet insanları severek korkusuzluğunun büyüyeceğini kavrayabilirsen, sırf bunun keyfi için seveceksin. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Normalde insanlar sadece koşulları yerine getirildiği zaman sever. "Şu şekilde olmalısın, ancak o zaman seni severim." derler. Bir anne çocuğuna, "Eğer yaramazlık yapmazsan seni seveceğim." der. Bir eş kocasına, "Ancak böyle davranırsan seni sevebilirim." der. Herkes koşullar yaratır; sevgi kaybolur. Sevgi, sınırsız bir gökyüzüdür! Onu koşullu, kısıtlı, dar alanların içine sıkıştıramazsın. Eğer evini havalandırdıktan sonra, her tarafını kapatırsan; bütün kapıları, pencereleri kapatırsan, o taze hava bir süre sonra bayatlar. Ne zaman sevgi oluşursa, o özgürlüğün bir parçasıdır. Ama o taze havayı evine getirdikten sonra, her şey bayatlayıp kirleniyor. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:35 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.