HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) arkadaşlar buradan öncelikle hepinize merhabalar, benim kendime olan güvenimin yapılandırılmasında katkıları sonsuz olan OSHO aracılığıyla sizlere de yardımcı olmak istedim.. bundan sonra buradan oshonun makalelerini size teker teker yayımlayacağım. arada görsel paylaşımlar da olacak... amaç bir kişi bile okusa onun olumlu değişiminde bir katkımız olması.. bugüne kadar telkinleri dinledik belli bir gelişim sağladık ancak kendi varlığımızı sevmemiz, tanımamız , ona güvenmemiz, onunla neler yapabileceğimizi anlamamız açısından osho'yu bir yardımcı olarak düşündüm. daha önce osho ile ilgili bir başlık vardı... ancak burada yeniden ve sıfırdan başlayarak daha derli toplu ve içerik olarak olarak birbiriyle daha bağlantılı paylaşımlar yaparak daha yararlı olacağımızı düşünüyorum... hepinize saygılar... bu arada aramızda OSHO'nun bazı cümlelerini sevmeyecek arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin olacağını düşünüyorum.. amacımız kimsenin inancına saygısızlık değildir... bunu belirtelim ama yine kızan beğenmeyen arkadaşlarımız olursa onlardan da şimdiden özür dileriz... |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) CESARET Eğer cesur değilsen samimi olamazsın. Eğer cesur değilsen sevemezsin. Eğer cesur değilsen güvenemezsin. Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) ÖNSÖZ Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Ben sana bir dogma sunmak için burada değilim; dogma kesin bir sonuca götürür. Ben sana gelecek sözü vermek için burada değilim; herhangi bir gelecek sözü güvenlik duygusu yaratır. Ben sadece bazı şeylerin farkına varmanı istiyorum; yani şu anda burada olmak, hayatın bütün güvensizliğini, hayatın bütün belirsizliğini, hayatın bütün tehlikesini yaşamanı istiyorum. Buraya bir kesinlik, bir yargı, bir "izm" bulmak için geldiğini biliyorum; ait olabileceğin bir yer, yaslanabileceğin birini arıyorsun. Buraya korkuların yüzünden geldin. Sayesinde farkında olmadan yaşayabileceğin bir çeşit tatlı mahkumiyet peşindesin. Ben seni daha güvencesiz, daha belirsiz hale getirmek istiyorum; çünkü hayat böyledir, Tanrı böyledir. Güvencesizlik ve tehlike arttığı zaman, bu duruma tek k a r ş ı l ık verme olasılığı farkında olmaktır. İ k i olasılık var; ya gözlerini kapatıp bir dogmaya dayanır, bir Hıristiyan, Hindu ya da Müslüman olursun... ve o zaman bir devekuşuna dönüşürsün. Bu dogmalar hayatı değiştirmez; sadece gözlerini kapatır, seni aptal yapar, zekânın önüne set çeker. O geri zekâlılığın içinde kendini güvende hissedersin. Bütün aptallar kendini güvende hisseder. Aslında sadece aptallar güvende hisseder. Gerçekten canlı olan bir insan her zaman güvencesizlik hissedecektir. Ne güvenliği olabilir ki? Hayat mekanik bir süreç değildir, belirli olamaz. O, tahmin edilemeyen bir gizemdir. Hiç kimse bir sonraki anda ne olacağını bilemez. Arşın yedinci katında yaşadığını düşündüğün Tanrı -eğer oradaysa- o bile ne olacağını bilmez. Çünkü eğer ne olacağını biliyorsa, o zaman hayat sadece bir mizansen olur. O zaman her şey önceden yazılmıştır. Her şeyin kaderi önceden bellidir. Şayet geleceğin ucu açıksa birazdan ne olacağını nasıl bilebilir? Eğer Tanrı bir sonraki anda ne olacağını biliyorsa, o zaman hayat sadece ölü ve mekanik bir süreç olur. O zaman bir özgürlük olmaz ve özgürlük olmadan hayat nasıl varolabilir? Ortada gelişme ya da gelişmeme olasılığı yoktur. Eğer her şey önceden bilinirse, o zaman bir heyecan, bir görkem yoktur. O zaman sadece robotlaşırsın. Hayır, hiçbir şey güvence altında değildir. Benim verdiğim mesaj bu. Hiçbir şey güvence altında değildir. Çünkü güvenli bir hayat ölümden daha beter olur. Hiçbir şey belli değildir. Hayat belirsizliklerle doludur, sürprizlerle doludur. Zaten onun güzelliği de buradadır. "İşte şimdi emin oldum" diyebileceğin bir ana asla ulaşamazsın. Emin olduğunu söylediğin an, ölümünü ilan etmiş olur, r etmiş olursun. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Hayat bin bir belirsizlikle dolu bir şekilde akmaya devam eder. Bu onun özgürlüğüdür. Buna güvencesizlik deme. Zihnin neden özgürlüğe "güvencesizlik" dediğini anlayabilirim: Birkaç ay ya da birkaç y ı l boyunca hapiste yaşadın mı? Eğer birkaç y ı l hapiste yaşasaydın, tahliye olduğu gün mahkumun gelecek hakkında belirsizlik hissetmeye başladığını bilirdin. Cezaevinde her şey belirliydi. Her şeyin katı bir rutini vardı. Yemeği geliyordu, güvenliği sağlanmıştı. Ertesi gün aç kalacağı korkusu yaşamıyordu. Her şey belli olduğu için, hiçbir endişe taşımıyordu. Şimdi, yıllarca hapiste kaldıktan sonra, gardiyan gelip ona "seni serbest bırakacağız" diyor. Titremeye başlar. Cezaevi duvarlarının dışında yine belirsizlikler olacak. Sürekli arayış içinde olması gerekecek. B i r kere daha özgür yaşamak zorunda kalacak. Özgürlük korku yaratır. İnsanlar özgürlükten söz eder; ama korkarlar. Ve insan eğer özgürlükten korkuyorsa, daha insan olmamış demektir. Ben sana özgürlük veriyorum; güvence değil. Ben sana kavrayış veriyorum; bilgi değil. Bilgi seni emin yapacaktır. Eğer sana bir formül verebilirsem, belirli bir formül verip; "Tanrı var, bir kutsal ruh var ve onun oğlu olan İsa var. Cennet ve cehennem var. Bunlar i y i eylemler, bunlar kötü eylemler. Günah işlersen cehenneme gidersin, erdemli yaşarsan cennete gidersin" dersem, her şey biter. O zaman emin olursun. O yüzden birçok insan Hıristiyan, Hindu, Müslüman ya da Jaina olmayı seçti. Onlar özgürlük değil, sabit formüller istiyor. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) B i r adam ölüyormuş. Yolda bir trafik kazası yaşanmış ve kimse adamın Yahudi olduğunu bilmediği için bir rahip çağırmışlar. Katolik bir rahip. Rahip adama eğilmiş. Adam ölmek üzereymiş, son anlarını yaşıyormuş. Ve rahip: "Baba Tanrı, Kutsal Ruh ve Oğul İsa üçlemesine inanıyor musun?" diye sormuş. Adam gözlerini açmış. "Ben burada ölüyorum ve o saçma sapan sorular soruyor!" demiş. Ölüm kapını çaldığı zaman bütün emin olduğun şeyler saçma ve aptalca gelecektir. Hiçbir kesinliğe yapışma. Hayat belirsizdir, hayatın doğası belirsizliktir. Zeki bir insan her zaman emin olmadan kalır. Bu belirsizlik halinde kalmaya hazır olmanın ta kendisi cesarettir. B e l i r s i z l i k içinde kalmaya hazır olmak güvenmektir. Zeki bir insan, durum ne olursa olsun, tetikte olan ve tüm kalbiyle karşılık veren insandır. Ne olacağını bildiğinden değil, "Bunu yaparsan şu olur" tavrında değil. Hayat bir bilim değil. O bir neden-sonuç zinciri değil. Suyu yüz dereceye kadar ısıt buharlaşsın; bu kesindir. Ama gerçek hayatta hiçbir şey böyle kesin değildir. Her birey bir özgürlüktür, bilinmeyen bir özgürlük. Tahmin etmek ya da bir şey beklemek imkansızdır. İnsanın farkındalıkla ve anlayışla yaşaması gerekir. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Sen bana bilgi aramak için geldin. Tutunacağın belirli formüller istiyorsun. Ben sana öyle bir şey vermem. Aslında, eğer sende biraz varsa onları da alıp senden uzaklaştırırım. Zamanla emin olduğun şeyleri yok ederim. Zamanla seni daha da güvencesiz bırakırım. Yavaş yavaş seni daha da çok şüpheci hale getiririm. Yapılması gereken tek şey bu. B i r ustanın yapması gereken tek şey budur. Seni tam bir özgürlükte bırakmak. Bütün olasılıkların açık olduğu, hiçbir şeyin belli olmadığı tam bir bağımsızlık. O zaman her şeyin farkında olmak zorunda kalacaksın; başka türlüsü mümkün olmaz. Kavrayış dediğim şey budur. Eğer güvencesizliğin, hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu kavrarsan ve bunu olumlu görürsen, hayatı özgür kıldığını, sürekli bir sürprize dönüştüğünü kavramış olursun. Kimse ne olacağını bilemez. Bu seni sürekli merak içinde bırakır. Buna belirsizlik deme, merak de. Buna güvencesizlik deme, özgürlük de. Eğer cesur değilsen samimi olamazsın. Eğer cesur değilsen sevemezsin. Eğer cesur değilsen güvenemezsin. Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) arkadaşlar cesaret konusundaki makale bitti.... umarım okuyanlara yararlı olur.... bir süre paylaşıma ara vereceğim çünkü konuyu okumalar çoğalıp kutayhun biz okuduk diğer makaleye geçelim diyen insan sayısı artınca artınca diğer makaleye geçeceğim.. saygılarımla.... koşulsuz sevgilerimle... |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) Dini konulardaki görüşlerine girmeyelim. ttli3 |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) ben dinler hakkındaki yorumlarını yazmayacağım ama.. hani konu bağlamında genel tabulara değiniyorsa yayımlamak durumundayız.. ama zaten şey diye düşünüyorum.. herkes istediğini alır beğenmeyen zaten kulak asıp geçer.. kimseye sonuçta bir şeyleri zorlamıyoruz, zorlamak da haddimiz değil.. saygılarımla.... |
Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) CESARET NEDİR Başlangıçta korkak ile cesur insan arasında pek bir fark yoktur. Aradaki tek fark: Korkak korkularını dinler ve onları izler. Cesur ise korkularını bir kenara koyup, ileri adım atar. Cesur insan, bütün korkularına rağmen bilinmeyene adım atandır. Cesaret, bütün korkulara rağmen bilinmeyene adım atmaktır. Cesaret korkusuzluk demek değildir. Korkusuzluk, sürekli cesur ve daha cesur olunca ortaya çıkar. Cesaretin en uç deneyimi korkusuzluktur. Korkusuzluk cesaretin sonsuz olduğu zaman ortaya çıkan güzel kokudur. Ama başlangıçta korkak ile cesur arasında pek bir fark yoktur. Tek fark: Korkak korkularına kulak verir ve onları izler. Ve cesur, onları bir kenara atıp ileri adım atar. Cesur insan, korkularına rağmen bilinmeyene adım atar. O, korkuyu bilir. Korku oradadır. Kolomb gibi keşfedilmemiş denizlere açıldığın zaman, bir korku vardır, yoğun bir korku. Çünkü kimse ne olacağını bilemez. Güvenliğin kıyılarını terk ediyorsun. B i r anlamda hiçbir sıkıntın yoktu. E k s i k olan tek bir şey vardı: macera. Belirsizliğe adım atmak sana heyecan verir. Kalp tekrar atmaya başlar, tekrar canlanırsın; yaşadığını hissedersin. Varlığındaki her hücre canlanır. Çünkü bilinmeyenin meydan okumasını kabul etmişsindir. Bütün korkulara rağmen, bilinmeyenin meydan okumasını kabul etmek cesarettir. Korkular oradadır. Ama eğer sen tekrar tekrar bu meydan okumayı kabullenirsen, yavaş yavaş o korkular kaybolur. Bilinmeyenin getirdiği o sonsuz keyfi yaşamak, bilenmeyen ile duymaya başladığın heyecan, seni güçlü yapar. Zekânı keskinleştirir. B e l i r l i bir bütünlüğe ulaşmanı sağlar. İ l k kez hayatın bir sıkıntı değil, macera olduğunu hissetmeye başlarsın. Sonra yavaş yavaş korku kaybolur. O zaman sürekli macera peşinde koşmaya başlarsın. Kısacası cesaret, bilinmeyen için bilineni riske etmektir; tanıdık olmayan için, tanıdık olanı; konforsuzluk için, konforlu olanı; bilinmeyen bir varış noktası için, herkesin bildiği göç yollarını terk etmek demektir. İnsan başarıp başaramayacağını asla bilemez. Bu bir kumardır. Ama hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:47 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.