![]() |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Senden önce bu dünyada kaç milyon insan yaşadı? İsimlerini bile bilmiyorsun. Yaşayıp yaşamadıkları, hiçbir şeyi değiştirmiyor. Azizler ve günahkarlar oldu. Çok saygın insanların yanı sıra, her türlü egzantrik, çatlak insan yaşadı. Ama hepsi yok oldu. Dünyada onlardan tek bir iz bile kalmadı. Senin tek amacın, ölüm bedenini ve zihnini yok ettiği zaman, yanında götürebileceğin nitelikleri koruyup, kollamak olmalı. Çünkü bu nitelikler senin tek dostun olacak. Gerçek değerler sadece onlardır ve sadece onları bulan insanlar yaşar; diğerleriyse yaşıyormuş gibi yapar. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Cesaret anlamına gelen courage kelimesi çok ilginçtir. Kalp anlamına gelen Latince cor kökünden gelir. Courage sözcüğü kalp anlamındaki cor kökünden gelir, yani cesur olmak, kalple yaşamak demektir. Ve korkaklar, sadece korkaklar, kafalarıyla yaşar. Korktukları için etraflarında mantıktan oluşan bir güvenlik duvarı yaratırlar. Korkularıyla her kapı ve pencereyi kapatırlar. Kavramları, kelimeleri, teorileri ve dinbilimleriyle, bütün boşlukları kapatır ve bu kapalı kapılar arkasında gizlenirler. Kalbin yolu, cesaretin yoludur. Güvencesizlik içinde yaşamaktır; sevgi ve güven içinde yaşamaktır, bilinmeyenin içinde hareket etmektir. Geçmişi bırakıp, geleceğin yaşanmasına izin vermektir. Cesaret, tehlikeli yollarda hareket etmektir. Hayat tehlikelidir ve sadece korkaklar tehlikeden kaçınır. Ama onlar zaten ölüdür. Yaşayan bir insan, gerçekten yaşayan bir insan, her zaman bilinmeyene doğru gider. Tehlike vardır, ama o bu riski alır. Kalp her zaman risk almaya hazırdır, kalp kumarbazdır. Kafa ise bir işadamıdır. Kafa her zaman hesaplar; çok kurnazdır. Kalp hesapçı değildir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... On Emir: Bu çok basit! Neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyorsun ama hayat sürekli değişiyor. Eğer Musa tekrar dünyaya gelse aynı On Emir'i vereceğini sanmıyorum; veremez. Aradan geçen üç bin yıldan sonra, aynı şeyleri nasıl söyleyebilir? Yeni bir şeyler icat etmek zorunda. Benim anlayışıma göre, ne zaman bu tip emirler verilse, insanlara zorluk çıkartıyor, çünkü verildikleri zaman bile geçmişte kalmış oluyorlar. Hayat çok hızlı ilerler; dinamiktir, durağan değil. O bir havuz değil; Ganj gibi sürekli akan bir nehirdir. İki anı asla birbiri ile aynı değildir. O yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. O zaman ne yapmalı? Yapılacak tek şey, insanlara bu değişen hayata nasıl tepki vereceklerine, ancak kendilerinin karar vereceğini hatırlatmaktır. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Ogün Sanlısoy - İyiler Siyah Giyer Klip - YouTube! abinin bu şarkısını çok sevdim...... iyiler siyah giyer... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bu aralar çok iyi gidiyor.... inşallah 2012ye de güzel gireceğiz.. yaşamımda olumlu değişmeler var... etrafımda güzel şeyler oluyor..... ALMORA - iyiler siyah giyer - YouTube |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... kendimi bu aralar.. 10 numara hissediyorum.... karizmatik, işe yarar, çekici, insanları seven.... artık konuşmayı kendim için daha iyi biliyorum.. yani.... birisi bana haksızlık edecek bir cümle kuracaksa direk yanıtını veriyorum... artık körü körüne bağlanmıyorum insanlara kafamda düşünceler var.... gerçekleştiriyorum.. sürekli geliştiriyorum... ayrıca 3012de gerçekleştireceğim şeyler ve yapacağım... ben muhammet şahin.... ve gerçekleştiriyorum.... herkesi öpüyorum yanaklarından... QUEST PISTOLs "? ?????" (????) - YouTube |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... herkese güzel yıllar diliyorum.. benim yeni yılım çok güzel başladı çünkü aralıksız yağmur yağıyor... aralıksız yağmur yağması demek bereket güzellik ve duların kabul edilmesi demek....... ayrıca yağmur benim favori hava olayımdır... yağmurların beni ve bizi sardığı bu güzel atmosferde hepinizi sevgiyle selamlıyor... bu yılın hepinize güzellik getirmesini diliyorum... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bilmiyorum neler oluyor yaşamımda... sanki iyiye gidiyor.... sanki aynılaşıyor.. hep iyiye gitmesine alışınca.. sonra ona da alışılıyor... herşeyin iyiye gitmesine alıştım.. ben yaşamım... diyeyim... Haluk Levent- Uçak Yaparım - YouTube |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Sezgi bilimsel olarak açıklanamaz, çünkü bu olgunun kendisi bilimdışı ve mantıksızdır. Sezgi adı verilen olgunun kendisi mantık dışıdır. Konuşurken sezgi açıklanabilir mi diye sormak normal gelebilir, ancak bu aslında sezgi akla indirgenebilir mi anlamına gelmektedir ve sezgi aklın ötesinde bir şeydir. Aklın bir unsuru değil, aklın ulaşmamış olduğu bir noktadan gelmektedir. O yüzden akıl onu hissedebilir, ancak açıklayamaz. Sezgi sıçraması aradaki boşluk yüzünden hissedilebilir. Sezgi akıl tarafından hissedilebilir ve bir şeyin olduğu kayda geçirilebilir, ancak bu açıklanamaz çünkü açıklamak için nedensellik gerekir. Bu açıklama, nereden geldiği, neden geldiği ve nedeninin ne olduğu gibi sorulara yanıt vermek durumundadır ve aklın ötesindeki bir noktadan geldiği için akılsal bir nedensellik bulunmaz. Akılla hiçbir bağı ya da sürekliliği yoktur. Sezgi akılla hiçbir bağlantısı olmayan farklı bir oluş boyutu olsa da aklı etkileyebilir. Daha yüksek bir gerçeklik halinin daha düşük bir gerçekliği etkileyebileceğini anlamalıyız. Ancak düşük gerçeklik, daha üst bir gerçekliği etkileyemez. O yüzden sezgi daha üstün olduğu aklı etkileyebilir, ancak akıl daha düşük seviyede olduğu için sezgiyi etkileyemez. Tıpkı zihninin bedenini etkileyebilmesine rağmen bedeninin zihnini etkileyememesi gibi, varlığın zihnini etkileyebilir ama zihnin varlığını etkileyemez. O yüzden eğer varlığına ulaşmak istiyorsan, kendini bedeninden ve zihninden ayırman gerekiyor. Onlar daha yüksek bir olguya ulaşamaz. Daha yüksek gerçekliğe ulaştıkça, daha düşük dünyanın oluşları geride bırakılmalıdır. Düşük noktada daha yükseğin açıklaması yoktur. Çünkü açıklamadaki terimlerin özü o seviyede bulunmaz, anlamsız kalır. Ancak akıl bu boşluğu hisseder ve onu bilir; ötesinde bir şey olduğunu hisseder. Bu kadarı bile akıl için çok büyük bir gelişmedir. Ancak akıl aynı zamanda olanları reddedebilir. İnanç ya da inançsızlık denilen şey, aslında budur. Eğer akıl tarafından açıklanamayan bir şeyin yok olduğunu hissediyorsan, o zaman "inançsızsın." O zaman bu düşük varlık seviyesindeki akla bağımlı olan bir hayat sürersin. O zaman gizemi dışlar, sezginin sana hitap etmesine set çekersin. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Başlangıçta korkak ile cesur insan arasında pek bir fark yoktur. Aradaki tek fark: Korkak korkularını dinler ve onları izler. Cesur ise korkularını bir kenara koyup, ileri adım atar. Cesur insan, bütün korkularına rağmen bilinmeyene adım atandır. Cesaret, bütün korkulara rağmen bilinmeyene adım atmaktır. Cesaret korkusuzluk demek değildir. Korkusuzluk, sürekli cesur ve daha cesur olunca ortaya çıkar. Cesaretin en uç deneyimi korkusuzluktur. Korkusuzluk cesaretin sonsuz olduğu zaman ortaya çıkan güzel kokudur. Ama başlangıçta korkak ile cesur arasında pek bir fark yoktur. Tek fark: Korkak korkularına kulak verir ve onları izler. Ve cesur, onları bir kenara atıp ileri adım atar. Cesur insan, korkularına rağmen bilinmeyene adım atar. O, korkuyu bilir. Korku oradadır. Kolomb gibi keşfedilmemiş denizlere açıldığın zaman, bir korku vardır, yoğun bir korku. Çünkü kimse ne olacağını bilemez. Güvenliğin kıyılarını terk ediyorsun. B i r anlamda hiçbir sıkıntın yoktu. E k s i k olan tek bir şey vardı: macera. Belirsizliğe adım atmak sana heyecan verir. Kalp tekrar atmaya başlar, tekrar canlanırsın; yaşadığını hissedersin. Varlığındaki her hücre canlanır. Çünkü bilinmeyenin meydan okumasını kabul etmişsindir. Bütün korkulara rağmen, bilinmeyenin meydan okumasını kabul etmek cesarettir. Korkular oradadır. Ama eğer sen tekrar tekrar bu meydan okumayı kabullenirsen, yavaş yavaş o korkular kaybolur. Bilinmeyenin getirdiği o sonsuz keyfi yaşamak, bilenmeyen ile duymaya başladığın heyecan, seni güçlü yapar. Zekânı keskinleştirir. B e l i r l i bir bütünlüğe ulaşmanı sağlar. İ l k kez hayatın bir sıkıntı değil, macera olduğunu hissetmeye başlarsın. Sonra yavaş yavaş korku kaybolur. O zaman sürekli macera peşinde koşmaya başlarsın. Kısacası cesaret, bilinmeyen için bilineni riske etmektir; tanıdık olmayan için, tanıdık olanı; konforsuzluk için, konforlu olanı; bilinmeyen bir varış noktası için, herkesin bildiği göç yollarını terk etmek demektir. İnsan başarıp başaramayacağını asla bilemez. Bu bir kumardır. Ama hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Hayat senin mantığını dinlemez; umursamadan kendi yoluna devam eder. Sen hayata kulak vermek zorundasın. Hayat senin mantığını dinlemez. Senin mantığını umursamaz. Hayata girdiğin zaman ne görüyorsun? Büyük bir fırtına geliyor ve dev ağaçlar devriliyor. Charles Darwin'e göre onlar hayatta kalmalı; çünkü onlar, en i y i uyum sağlamış, en güçlü, en kuvvetlidir. Yaşlı bir ağaca bak. Yüz metre yüksekliğinde, üç bin yaşında. Ağacın varlığı bile güç yaratıyor, dayanıklılık ve kudret duygusu veriyor. Milyonlarca kök toprağın derinliklerine yayılmış durumda. Ve ağaç büyük bir ihtişamla ayakta duruyor. Ağaç tabii ki mücadele ediyor, teslim olmak istemiyor. Ama fırtınadan sonra devrilmiştir. Ölmüştür. A r t ı k yaşamamaktadır. Bütün gücü kaybolup gitmiştir. Fırtına fazlasıyla güçlüydü. Fırtına her zaman daha güçlüdür. Çünkü fırtına bütünden gelir. Ağaç ise bir bireydir. Sonra, küçük bitkiler ve sıradan otlar vardır. Fırtına geldiği zaman otlar eğilir ve fırtına ona bir zarar veremez. En fazla üstünü temizler; hepsi bu. Üzerinde birikmiş olan tozları süpürür. Fırtına onu bir güzel yıkayıp temizler. Ama fırtına dindikten sonra, küçük bitkiler ve otlar yine dikilirler. B i r otun neredeyse hiç kökü yoktur. Küçük bir çocuk tarafından bile sökülebilir. Ama fırtına yenilmiştir. Ne oldu? Otlar Tao'nun yolunu izlemiştir; Lao Tzu'nun yolunu. Ve büyük ağaç ise Charles Darwin'i izledi. Büyük ağaç çok mantıklıydı: Direnmeye çalıştı, gücünü göstermeye çalıştı. Eğer gücünü göstermeye çalışırsan yenilmeye mahkum olacaksın. Bütün Hitler'ler, bütün Napolyon'lar, bütün İskender'ler, büyük, güçlü ağaçlardır. Onların hepsi yenilgiye uğratılacaktır. Lao Tzu'lar, küçük otlar gibidir; kimse onları yenemez. Çünkü onlar her zaman eğilmeye hazırdır. T e s l im olan birini nasıl yenebilirsin? "Ben zaten yenildim" ya da "Zaferinizin keyfini çıkarın efendim, sorun çıkarmaya gerek yok; yenilgiyi kabul ediyorum" diyen birini nasıl yenebilirsin? Büyük İskender bile Lao T z u önünde kendini güçsüz hissedecektir. Hiçbir şey yapamaz. Bu yaşandı. T ı p k ı şöyle oldu: Büyük İskender'in, Hindistan'da olduğu zamanlar Dandamis adında bir sannyasin, bir mistik yaşıyormuş. Arkadaşları İskender'e Hindistan'a sefere çıkarken, dönüşte bir sannyasin getirmesi söylemişler. Çünkü o nadir çiçek sadece Hindistan'da filizleniyormuş. "Dönüşte pek çok şey getireceksiniz ama lütfen sannyasin'i unutmayın, biz onun ne olduğunu görmek istiyoruz, sannyasin'in ne olduğunu tam olarak bilmek istiyoruz" demişler. Savaşlar ve mücadeleler yüzünden o kadar meşgulmüş k i , bunu neredeyse unutmuş. Geri dönerken, tam Hindistan sınırını terk etmek üzereyken birden aklına gelmiş. Hindistan'ın son köyünden ayrılmak üzereymiş. o yüzden askerlerine köye gidip, bu civarda bir sannyasin olup olmadığını sormalarını istemiş. O sırada tesadüf eseri Damdamis köyde, nehir kıyısındaymış. İnsanlar "Tam vaktinde geldiniz. Birçok sannyasin vardır; ama gerçek sannyasin her zaman çok nadir bulunur. O şu anda burada. Gidip onu ziyaret eder, ders alabilirsiniz" demişler. İskender gülmüş. "Ben buraya ders almaya gelmedim. Askerlerim gidip onu alacak ve ben de onu ülkemin başkentine götüreceğim." demiş. Köylüler " B u o kadar kolay değil." diye yanıtlamış. İskender, kulaklarına inanamamış; ne tür bir zorluk olabilirdi? O, imparatorları, büyük kralları dize getirmişti. O yüzden bir dilenciyle, bir sannyasiri\e, nasıl bir zorluk yaşardı? Askerleri Damdamis'i görmeye gitti. Damdamis, nehrin kıyısında çırılçıplaktı. "Büyük İskender seni ülkesine davet ediyor. İhtiyacın olan her şey sana sunulacak. Kraliyet konuğu olacaksın" demişler. Çıplak fakir gülmüş ve: "Sen git ve ustana söyle; kendine büyük diyen bir insan büyük olamaz. Kimse beni bir yere götüremez. B i r sannyasin bulut gibi hareket eder. Tam bir özgürlük içinde. Ben kimsenin kölesi değilim." demiş. "İskender'i duymuş olmalısın; o çok tehlikeli bir adam. Eğer ona hayır dersen, bunu kabul etmez. Kafanı kestirir" demiş askerler. Sannyasin onlara: "Belki de en i y i s i sizin onu buraya getirmenizdir, o benim ne demek istediğimi anlayabilir." Demiş. İskender onu görmeye gitmek zorunda kalmış. Çünkü geri dönüp askerler ona şöyle demişti: "O çok eşsiz bir adam. Sanki ışıldıyor. Etrafında bilinmeyenden kaynaklanan bir şey var. Çıplak, ama onun yanında çıplaklığı hissetmiyorsunuz, daha sonra hatırlıyorsunuz. O kadar güçlü k i , onun varlığında bütün dünyayı unutuyorsunuz. B i r çekiciliği var. Etrafını büyük bir dinginlik kuşatmış. Ve sanki çevresindeki her şey onun varlığından mutluluk alıyor. Görülmeye değer biri. Ancak gelecekte onu tehlikeler bekliyor. Çünkü zavallı adam kimsenin onu bir yere götüremeyeceğini, kimsenin kölesi olmadığını söylüyor." İskender, elinde kınından çıkmış kılıcıyla onu görmeye gitti. Damdamis güldü ve konuştu: "Kılıcını indir, burada bir işe yaramaz. Onu kınına sok. Burada bir işe yaramaz; çünkü sadece bedenimi kesebilirsin. Ve ben onu uzun zaman önce geride bıraktım. K ı l ı c ın beni kesemez, o yüzden onu indir; çocukluk etme." Söylenenlere göre, İskender hayatında i l k kez bir başkasının emrini yerine getirdi. Çünkü bu adamın huzurunda k im olduğunu bile unutmuştu. K ı l ı c ı n ı kınına soktu ve "Hayatımda bu kadar güzel bir adamla karşılaşmadım" dedi. Kampa geri dönünce, düşüncelerini anlattı. "Ölmeye hazır olan birini öldürmek çok zor. Onu öldürmek anlamsız. Savaşan birini öldürürsün; o zaman öldürmenin bir anlamı var. Ama ölmeye hazır olan, işte kafam burada, onu kesebilirsin diyen bir adamı öldüremezsin." Damdamis aslında şöyle demişti: " B u benim kafam. Onu kesebilirsin. Kafam düştüğü zaman, onu kumların üstüne düşerken göreceksin. Ben de aynı şeyi göreceğim. Çünkü ben bedenim değilim. Ben bir tanığım." İskender, bunu arkadaşlarına anlattı. Ve şöyle dedi: "Buraya getirebileceğim sannyasiriler vardı, ancak onlar sannyasin değildi. Sonra gerçekten eşsiz olan bir adamla karşılaştım ve siz doğru duymuşsunuz: B u çiçek gerçekten eşsiz. Ama kimse onu zorlayamıyor çünkü ölümden korkmuyor. B i r insan ölümden korkmadığı zaman, ona nasıl zorla bir şey yaptırabilirsiniz?" Seni köle yapan şey kendi korkuların; senin korkuların. Korkusuz olduğun zaman artık köle değilsin. Aslında başkalarını, onlar seni köle yapmadan köle yapmaya zorlayan güç senin kendi içindeki korkudur. Korkusuz bir insan, ne kimseden korkar, ne de başkalarını korkutur. K o r k u tamamen ortadan kaybolur. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alim-i Mutlak Allah'tır ve hiçbir insan diğeri karşısında henüz o muhatabının ulaşamadığı bilgi vesilesiyle üstünlük taslayamaz. Taslamaya kalkışınca benim başıma gelen onun da başına gelir. Kim hangi konuda “hava atmaya” kalkışırsa çok geçmeden konuda havasız kalır. İddia sahibi olmak yetersizliğini tekamül gibi kavramaktan başka bir şey olmasa gerek. Hangi konuda yeterli iseniz o konuda bilhassa iddialı olmanıza gerek yoktur. SiZİN ehliyetinizin işe yaradığı yerde insanlar zaten size başvuracaklardır. Lakin siz başka insanları küçük düşürmek niyetiyle bir vasfınızı (işe yarasın veya yaramasın) öne çıkarmaya yeltenirseniz bu bir iddia olur ve Allah sizi iddianızdan vurur. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... hiç bir şey olmak zorunda değiliz kardeşim.. güzel ve cesur olmak dışında... özümüzde zaten güzeliz bunu farkedecek cesarete sahip olmaktan geri durmak bir karbon kağıdı kopyası olmanı zorunlu hale getirecektir... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... slm yolunuz çok güzel renklı bu yolda neden gelmeyeym sizinle daha güzel bir yolculuk olur gök kuşagı altnda arkadaşımy789 |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
sen de gel arkadaşım.. hep birlikte gidelim... hep birlikte cesur ve güzel gidelim.. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... dünyaya ilk gün gelmiş gibi yaşa.. öyle davran.. ilk müslüman senmişsin gibi.. ya da ilk hristiyan... ilk sen komünist oldun.. ilk materyalist sendin... yerçekimini sen buldun.... ilk meditasyonu sen yapmışsın gibi yaşa... ilk ingilizce öğretmeni sendin.. sen dil öğrettin insanlara.... ilk filozof da sendin.. ilk sen düşündün.. ilk ışık açan insan sendin yoldaşlara.. dünyaya ilk gelen insan senmişsin gibi deneyimle dünyayı.... etrafına öyle bak... ilk sen gördün yeşili ve ilk sen dua ettin tanrıya..... ilk sen ol... yol göster... hem kendine hem senden gelenlere çevredekilere..... ilk insan sensin dostum.. ilk nefes ilk ruh sensin... ağaca öyle bak... sorunlarını bu biçimde çöz..... ilk konuşan sendin... ilk duyan da sen... ilk defa seven de sendin... ilk namaz sendin dostum.... ve ilk devrimi yapan da sensin.. hergün ilk gün gibi değil mi farkı var mı... hergün o an yaratılmış bir dünyaya gelen ilk insan senmişsin gibi yaşa.. tanı insanları sev insanları... tanı, tanı, tanı,,,,..... yeryüzünde tek insan senmişsin gibi yaşa kardeşim... yeryüzünü , kendini inşa işine henüz başlamış gibi.. ilk temeli sen at kardeşim...ilk ve tek insan gibi.. senden başka insan yok ve sen seni tanımak zorundasın... kimse yokmuş gibi sürekli dans et kardeşim.... ilk müziği sen yapmışsın gibi... sevdiğin her müziği sen yapmışsın gibi dinle kardeşim... gördüğün resmi sen çizmişsin gibi.. sev... yaptığın işe ruhunu kat kardeşim... yaptığın işi samimiyetle yap... yaptığın iş sen olsun... en kadar zor olursa olsun o işi ilk defa sen yapıyormuşsun gibi yap, sev yani kardeşim, o iş ol..... ol yani kardeşim... ilk insan senmişsin gibi ol... Gazette - Filth in the Beauty.vob - YouTube |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Unutma: Kimse senin için karar veremez. Onların tüm emirleri, onların tüm düzenleri, onların tüm ahlakı seni sakatlamaya hizmet ediyor. Kendi kendine karar vermek zorundasın, hayatını kendi ellerine almak zorundasın. Aksi taktirde hayat senin kapını çalmaya devam eder ve sen asla orada olmazsın; her zaman başka bir yerdesindir. Şayet bir dansçı olacak idiysen, hayat bu kapıdan gelir çünkü hayat şimdiye kadar bir dansçı olmuş olman gerekir diye düşünür. Bu kapıyı çalar ama sen orada değilsin; sen bir bankacısın. Hayatın senin bir bankacı olacağını bilmesi nasıl beklenir? Hayat sana doğanın senin olmanı istediği yoldan gelir; o sadece bu adresi bilir ama sen asla orada bulunmadın, sen başka bir yerdesin, başka birisinin maskesi altında, başka birisinin kıyafetlerine bürünmüş olarak, başka birisinin adı altında gizleniyorsun. Varoluş seni aramaya devam edip duruyor. O senin adını biliyor ama sen bu ismi unutmuş durumdasın. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bunu yazmalımıyım.. yazmamalı mıyım bilmiyorum.. ama yazayım dedim... ben sırt çantalı bir bruce leeyim herşeyim sırt çantamdadır... dizüstüm. kalem kitap kağıt dergi.. okunacak bir kitap.. tahta kalemi.. yedek bir atlet.. diş fırçası ve macunu.. parfüm vesaire... 3 dört aydır güzel ve büyük bir sırt çantası arıyordum... internetten bakıyordum.. pahalı geliyordu.. kimi... kullanışsız ve küçük...... falan derken.. unutmuştum.. yeni bir çanta aramayı... çünkü güzel bir şey olması için maaş günümü bekliyordum... cuma günü öğrencilerim bana güzel kocaman kullanışlı içdizaynı çok güzel bir sırt çantası almışlar... su geçirmez.. yanmaz.. içi turuncu dışı siyah turuncu.. inanılmaz mutlu oldum... gerçekten istediğim şey birden oldu.. ve çok güzel bir anı olarak hayatıma girdi.. sğaolun çocuklarım.. canlarım benim... ayrıca yardımcı birini arıyordum kendime.... bir öğretmen... üç tane stajerimiz var.. ama onlar olmadı. olmadı vesaire.. şimdi yeni bir stajer geldi... 3. sınıf... ve kendine güvenen güleç yüzlü...... hocam beni yetiştirir misiniz.. dedi.. benim hocam olur musunuz.... gerekirse yanınızda parasız çalışırım dedi... ben de rahat ol çekirge dedim.. muhammet dershanede 10 kaplan gücündedir... yaşamayı ve ben olmayı seviyorum.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... kendimi mükemmel hissediyorum.... yaşamımda çok güzel gelişmeler var.. farklı bir çevrem oldu.... gündüzleri bu arlaar boşum... hatta akşma 5e kadar boşum.. hafta içi sadece 5-930 çalışıyorum.. hafta sonu sabah 10 akşam 7 çalışıyorum... izleyemediğim dizileri izliyorum...... iyiyim yani.. güzelim.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... mükemmelsiniz.. basarilisiniz.. basari sizsiniz.. evrenin tüm positiv enerjileri sizi tatmin etmek icin caba gösteriyor.. sizede bunu kabul etmek ve hayatinizin akisina yüklemek kaliyor.. yazdiginiz yasantinizi okumak benide mutlu kiliyor.. daim iyiliklerin ve güzelliklerinizin devamini diliyorum.. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
teşekkürler.......acemişirine.. sizin de desteğiniz sevginiz ve dualarınızla |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Valla son çanta ve çekirge hikayesi harika bayıldım, siz de harikasınız. Güzel düşünen insanı buluyor güzellikler işte fazla söze ne gerek. Yola devam. Sevgiler. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
siz de harikasınız. Güzel düşünen insanı buluyor güzellikler işte fazla söze ne gerek. Yola devam. Sevgiler. üstüne cansınız diyorum |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bugün çok güzel bir gün çünkü yağmur yağıyor.. hergün yağmur yağsın diye dua ediyorum.. allah dualarımı kabul ediyor.. allahım seni çok seviyorum.... allahım seni çok seviyorum.... yağmurun rabbine şükürler olsun... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... http://www.youtube.com/watch?v=1-PsCqfgM8U&feature=related anne, sevgili, kızkardeş, karı, hemşire, öğretmen evrenin en güzel yaratığı olan tüm kadınlarımıza gelsin... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... tüm bayanlarimiza ve sizin gibi ince düsünen ve bayanlarin kiymetini ve degerini bilen beyfendilere gelsin.. tesekkürler hocam.. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... ben artık telkinleri tek tek dinliyorum.. yani diyelim ki 3 gün ya da 4 gün sadece kendine güven dinliyorum.. erken kalkmam gerken günlerde sadece erken kalk telkini dinliyorum.. bu şekilde.. devam ediyorum.. hiç bir telkini başka bir telkinle dinlemiyorum.. naçizane uzun uğraşlar uzun deneyler sonunda bunu keşfettim.. saygılarımla... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Peki hocam sadece bir telkini dinlemek sizde baş ağrısı yapıyor mu? |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
teşekkürler acemişirine... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
hayır hocam kafa ağrısı yapmıyor.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Bir şey istediğinde Allah’tan iste. Sığındığında Allah’a sığın. Bil ki, bütün ümmet sana bir hayır vermek üzere toplansa Allah’ın sana yazdığından başka fayda veremez. Sana bir zarar vermek üzere toplansalar yine Allah’ın yazdığından başka bir zarar veremezler. Kalemler kurudu, sayfalar dürüldü. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Özgürlük üç boyutlu bir olgudur. B i r i n c i s i fiziksel boyuttur. F i z i k s e l olarak köleleştirilebilirsin ve binlerce yıldır insan pazarda tıpkı herhangi bir malmış gibi satılmıştır. Dünyanın her yerinde köleler var olmuştur. Onlara insan hakları tanınmamıştır; onlar gerçekte insanoğlu olarak kabul edilmemiştir, onların insanlığın alt seviyesinde oldukları düşünülmüştür. Ve insanlara hâlâ insanlardan daha alt seviyedeymişler gibi davranılır. Hindistan'da surdular, dokunulmazlar vardır. Hindistan'ın çoğu hâlâ esaret altında yaşıyor; ülkede hâlâ bu insanların beş bin y ı l önce gelenek tarafından belirlenmiş olan mesleklere giremediği, eğitim göremediği yerler var. Onlara dokunmak dahi senin saflığını yitirmen için yeterlidir; hemen yıkanmak zorundasın. O kişiye dokunmamış ama onun gölgesine dokunmuş bile olsan duş almak zorundasın. Ve dünyanın her tarafında kadının bedeni erkeğin bedeni ile eşit kabul edilmez. O erkek kadar özgür değildir. Asırlar boyunca Çin'de kocalar cezalandırılmadan karılarını öldürme hakkına sahipti çünkü karısı onun malıydı. Nasıl ki sandalyeni parçalayabilirsin veya evini yakabilirsin —çünkü o senin sandalyen, o senin evin— o senin karındı. Çin kanununda koca karısını öldürürse bir ceza yoktu çünkü onun ruhsuz olduğu düşünülürdü. O sadece bir üreme mekanizmasıydı, bir çocuk fabrikasıydı. Demek ki fiziksel kölelik ve bedeninin zincirlenmediği, kimseninkinden daha aşağıda kategorize edilmediği, beden söz konusu olduğu sürece eşitliğin olduğu fiziksel özgürlük vardır. Fakat bugün bile bu özgürlük her yerde mevcut değildir. Bu giderek azalıyor ancak tamamen yok olmamıştır. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Bedenin özgürlüğü siyah ve beyaz arasında ayrım olmaması, kadın ve erkek arasında bir ayrım olmaması, bedenler söz konusu olduğu sürece herhangi bir ayrım olmaması anlamına gelecektir. Hiç kimse saf değildir, hiç kimse k i r l i değildir; tüm bedenler aynıdır. Özgürlüğün en temelinde bu yatar. Sonra ikinci boyut vardır: Psikolojik özgürlük. Dünyada psikolojik olarak özgür olan çok az birey vardır... çünkü şayet bir Müslüman isen psikolojik olarak özgür değilsin; eğer Hindu isen psikolojik olarak özgür değilsin. B i z i m çocukları yetiştirme tarzımız tamamen onları köleleştirmektir; politik ideolojilerin, sosyal ideolojilerin, dinsel ideolojilerin köleleri. Onların kendi kendilerine düşünmeleri için kendi kendilerine araştırmaları için bir şans tanımayız. Onların zihinlerini belirli bir kalıbın içine girmeye zorlarız. Onların zihinlerini bizim bile deneyim sahibi olmadığımız şeylerle doldururuz. Anne babalar çocuklara bir Tanrı olduğunu öğretirler ve onlar Tanrı hakkında hiçbir şey bilmezler. Onlar çocuklara bir cennet ve bir cehennem olduğunu söylerler. Ve onlar cennet ve cehennem hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Sen bilmediğin şeyleri çocuklarına öğretiyorsun. Onların zihinlerini koşullandırıyorsun çünkü senin zihnin de anne baban tarafından koşullandırıldı. Bu şekilde hastalık bir kuşaktan diğer kuşağa geçer. Psikolojik özgürlük, çocukların gelişmesine i z in verildiğinde, daha çok entelekt, daha çok zekâ, daha çok bilinç, daha çok uyanıklık geliştirmelerine yardım edildiğinde mümkün olacaktır. Onlara hiç inanç verilmeyecek. Onlara hiçbir çeşidinden iman öğretilmeyecek ama hakikati aramak için mümkün olduğunca çok dürtü verilecek. Ve onlara en başından şu hatırlatılacak: "Senin kendi hakikatin, senin kendi buldukların seni özgürleştirecek; başka hiçbir şey bunu senin için yapamaz." |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Hakikat ödünç alınamaz. O kitaplardan çalışılamaz. Hiç kimse sana onun hakkında bilgi veremez. Senin zekânı keskinleştirmen zorunludur, bu sayede sen varoluşun içine bakarsın ve onu bulursun. Eğer bir çocuk açık, alıcı, uyanık bırakılırsa ve araştırmak için arzu verilirse onun psikolojik özgürlüğü olacaktır. Ve psikolojik özgürlük ile birlikte muazzam bir sorumluluk gelir. Ona bunu öğretmek zorunda değilsin; o psikolojik özgürlüğün gölgesi gibi gelir. Ve o sana müteşekkir olacak. Aksi taktirde bütün çocuklar anne babalarına kızgındır çünkü onlar onu mahvetti: Onun özgürlüğünü yok ettiler, zihnini koşullandırdılar. O bir soru dahi sormadan önce hepsi, kendi deneyimlerine dayanmadığı için sahte olan cevaplarla zihnini doldurdular. Bütün dünya psikolojik esaret altında yaşıyor. Ve üçüncü boyut, beden olmadığını bildiğin, zihin olmadığını bildiğin, sadece saf bilinç olduğunu bildiğin nihai özgürlüktür. Bu bilgi meditasyon aracılığıyla gelir. O seni bedenden ayırır, o seni zihinden ayırır ve nihai olarak saf bilinç, saf farkındalık olarak sen oradasın. Bu ruhsal özgürlüktür. Bunlar birey için üç temel özgürlük boyutudur. Kolektif olanın ruhu yoktur, kolektif olanın zihni yoktur. Kolektifin bedeni de yoktur; o sadece bir isimdir. O sadece bir sözcüktür. Kolektif için özgürlüğe ihtiyaç yoktur. Tüm bireyler özgür olduğunda kolektif olan özgürleşecektir. Ancak biz sözcüklerden çok etkileniriz, o kadar çok bu böyledir ki sözcüklerin bir maddesinin olmadığını unuturuz. Kolektif olan, toplum, topluluk, din, kilise; bunların hepsi laftır. Onların ardında gerçek hiçbir şey yoktur. |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:55 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.