![]() |
Cevap: büyük bir deney yapıyorum bakalım ne olacak Alıntı:
İstersen o soruları kağıda yaz sonra da beyin fırtınası yap çözüm üretmek için bir yol. Beyin fırtınası o soruyla ilgili belli bir süre içinde kısa olmak şartıyla(5 dakika mesela) aklına gelen her cümleyi veya kelimeyi yaz hiç durmadan yaz. Belki ilginç cevaplar bile bulabilirsin. Kararların netleştiği zaman bu ruh halinden kurtulacağına eminim. Ama hayati kararlar verirken her zaman enine boyuna düşünüp tartmaktan yanayım. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar bende artık kalıcı olmuş ve iyi de oldu dediğim etkileri yazayım: Bol bol su içiyorum ki çoğu insan için önemsizdir ama ben su içmeyen bir insandım.. ve bundan dolayı çok sigara içmeme rağmen artık kan dolaşımım çok daha iyi hissediyorum bunu. Ve bağırsaklarım daha iyi çalışıyor.. bence bu mükemmel bir şey… bol bol tuvalete çıkıyorum. Ki bence bu da çok iyi bir şey . hayır demeyi öğrendim. Geçmişe dair kaygılarım aşk acılarım ortadan kalktı.. karabasanım artık yok.. bu çok güzel bir şey. Bedenimdeki uyuşma ortadan kalktı. Kendimi sağlıklı ve genç hissediyorum. Güvensizlik duygusu yok içimde. Bir olumsuzluk olunca artık üzülmüyorum. Bir de sevmediğim ya da hoşlanmadığım insanlar benden uzak duruyor.. bu da çok güzel bir şey.. içimdeki o olumsuz sesler ortadan kayboldu. Cinsel olarak da daha iyiyim. Bir de ilginç kararlar aldım. Mesela bu yılı konyadaki son yılım olarak görüyorum. Bir de bu geçici midir bilmiyorum ama daha sessizim eskiye göre.bu aralar böyle boş bir kağıt gibiyim su gibiyim. temiz endişesiz ama aynı zamanda bir şeylerin aşamasındayım.. sessizim ama sessizliğim böyle bir şeylerin olmasını bekler gibi bir sessizlik.. sanki bir şeyler olacak iyi ya da kötü ve bedenim bunu bekliyor.... ama telkinlerin etkisine dönersek evet etkililer artık saçma sapan kaygılarım endişelerim gerçekten kalmadı.. içsesim bana hayır demiyor, kork demiyor... kötü bir şey olacak demiyor...birilerinden korkmuyorum... birilerine tamahım yok.. ama mutlu sorusuna evet mutluyum diyemiyorum.... arada ilginç bir biçimde sanki başka insan var. gözlerimi kapatıp kung fu hareketleri yapıyorum... bir şeyleri tekmeliyorum.. bu beni mutlu ediyor.... kendinize iyi bakın ve bu hepinize yanıtım.... bu arada erken kalk zinde kalk ertelemeyi bırak kendine güven ego güven güçlendirici kilo verme dinliyorum... bu arada kilo verme dinlediğim halde hiç kilo vermedim.. hatta kilo aldım..... sevgiler arkadaşlar....... daha sonra daha da ayrıntılandırırım.... |
Cevap: büyük bir deney yapıyorum bakalım ne olacak Alıntı:
|
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar... sanırım bu dalgalanma dediğimiz şeyi sanırım şuan daha yeni yaşıyorum.. bir boşluk duygusu var.. ama inanılmaz böyle kalbimi almışlar duygularımı sıyırmışlar gibi... böyle kocaman bir boşluk sıkıntı gibi....böyle içim patlayacakmış gibi...... bir de hangi telkin buna neden oluyor..............şuan ego güven, kendine güven, ertelemeyi bırak, zinde uyan, erken kalk kilo ver, dinliyorum...... |
Cevap: büyük bir deney yapıyorum bakalım ne olacak Alıntı:
Amaç belirlemek ilk adım değil mi aslında? Ama olay bir sürü amaç belirlemekten ibaret değil amaçlarını netleştirmelisin ve bu amaçları önem sırasına koymalısın-ki sonra da bunları gerçekleştirmek için harekete geçmelisin. Hedeflerle ilgili kısma göz atarken bu başlıkları buldum: http://www.hayatimdegisti.com/forum/...-hakkinda.html http://www.hayatimdegisti.com/forum/...istiyorum.html Asıl aradığım başlık buydu "Amacınızı Keşfedin": http://www.hayatimdegisti.com/forum/...-kesfedin.html Bir de "İçinizdeki Devi Uyandırın" adlı kitapta hayat amacı belirlemek diye bir başlık var. Bu başlık altında benim aldığım notlar şöyle: HAYAT AMACI BELİRLEMEK 1. Bir yıllık başta gelen amaçların listesini yapın. 2. Bu amaçları neden gerçekleştirmek istediğinizin açık bir listesini yapın. 3. 10 Gün boyunca amaçlarınızı gözden geçirip onlara ulaştığınızda yaşayacağınız sevinci prova edin. 4. Kendinize amacınızı başarmış rol modelleri seçin. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... http://www.hayatimdegisti.com/forum/...ntilar-11.html Bu sayfadaki sorularla ilgili bölümlerde işine yarayabilir. Özellikle problem çözen sorular. Önemli olan kendimizi adayacak amaçlar bulmak. Yine o kitaptan benim aldığım notlar arasından benim için şu sözün de çok güçlü bir enerjisi var: "DEV AMAÇLAR, DEV MOTİVASYON ÜRETİR." |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
bu arada dalgalanma hissi geçti.. iyi hissediyorum.. teşekkür ederim... hepiniz cansınız... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bı arada ben karar veremiyorum.. ya da bilinçaltımda unuttuğum bir söz var kendime verdiğim.. ya da vermişim bir karar haberim yok... |
Cevap: büyük bir deney yapıyorum bakalım ne olacak Alıntı:
birisi var... ondan ayrılmak istiyorum.. arkadaşım.... ayrılamıyorum... nedenini bilmiyorum... seviyorum güveniyorum.... onu yalnız bırakmak istemiyorum.. ben gidersem.. onun için yaşamın bir anlamı olmayacak... ama onun yüzünden kendime zaman ayıramıyorum........bunu diyim.... ben zaten direk aklın gerektiği yerlerde harekete geçerim... ama böyle bir durum yaşamımda ilk defa oluyor... ve bana zaman kalmıyor.... öpüyorum.... Fırat Tanış - Yani ( Live Performance ) - YouTube! |
Cevap: büyük bir deney yapıyorum bakalım ne olacak Kendine en az bir saat vakit ayırmalısın tüm sorumluluklarının yanıan bu geçrekten hiç yoktan iyidir. Ben de sevdiğim insanlara karşı vakit ve yardım konusunda fazlasıyla cömertim bu benim yapım ama. Bu durumda orta yolu bulmaya çalışıyorum. Yeri geldiği zaman hayır demeyi biliyorum. Belki o arkadaşınla ilişkini kesip atmak yerine zamanı planlamayı tekrar gözden geçirebilirsiniz. Ona ayırdığın zamanı azalt böylece kendine ayrıdığın zaman artacaktır. Bilinçaltında kendine verdiğin sözü keşfetmek için bilinçaltı temizliği sesli meditasyonunu uygulayabilirsin. Linki: Sesli Meditasyon | Beki Bisa İlginç sonuçları olabiliyor bazen bu meditasyonun. Bilinçaltı(bilinçdışı) Freud'un tanımına göre buzdağının görünmeyen su altında kalan kısmıdır. Orada öyle çok şeyler kalmış oluyor ki. Onlar su yüzüne çıkınca çok fazla şaşırabiliyorsunuz. Şaşırmak da önemli değil orada olduğunu biliyorsunuzdur ama sizi ne kadar etkilediğinden haberiniz olmayabilir. Kaçındığımız bastırdığımı ne varsa hep bilinçdışına itiyoruz. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gel...ges/dagcik.jpg |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
çekim yasasını okuyun .. yazarı Nil Gün olması lazım ... sıkıcı değil ben eğlenmiştim .. ve güzeldi .. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar sanırım.. dalgalanma bölümü geçti.... inşallah da geçmiştir... şuan sıkıntılı bir durum yok gibi.. ama kendime zaman istiyorum.. özellikle akşamları çalışıyorum artık sadece gündüzleri çalışmak istiyorum.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar yazdıklarınızı bir gözden geçirip içselleştirmem gerek ondan sonra bir daha yazacağım..... yazdıklarınızı daha tam olarak değerlendirmedim çünkü yoğunum....... hepinize sevgiler...... ama şu sıralar iyiyim ve çevremdeki şeyler iyiye gidiyor... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... merhaba hocam günlüğünüz hayırlı olsun.. bende sizin yönteminizi denemek istiyorum. bu mp3leri nasıl birleştirebiliriz acaba? tek mp3 yapmak için. birde ben mesela kendine güveni iki kez eklesem sorun olur mu acaba? daha çok eksikliğini duyduğum telkinleri yani.. fikrinizi alabilirsem çok sevinirim. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
eevet ben de telkinleri birleştirmek istiyorum.Format factory den yaptım ama kalite iyi mi bilmiyorum siz nasıl yaptınız kutayhun |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
Alıntı:
interneten adobe audition programını indirin..... ayrıca 2 tane eklemek sorun olmaz.... sonra anlatayım..... sevgiler.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... DOĞANIN BİR ARMAĞANI ZEKÂ Zekâ hayatın özünde vardır. Zekâ hayatın doğal bir niteliğidir. Tıpkı ateşin sıcak olması ve havanın görünmez olması ve suyun aşağı doğru akması gibi hayat da zekidir. Zekâ bir kazanım değildir. Sen zeki doğdun. Ağaçlar kendi tarzında zekidir, kendi hayatları için yeterli zekâları vardır. Kuşlar zekidir, hayvanlar da öyledir. Aslında dinlerin Tanrıdan kastettikleri tek şey evrenin zeki olduğu, her yerde gizlenmiş bir zekâ olduğudur. Sadece insan aptallaşmıştır. İnsan doğanın doğal akışını tahrip etmiştir. İnsan haricinde aptallık yoktur. Sen hiç aptal diye niteleyebileceğin bir kuş gördün mü? Hiç, ahmak olarak adlandırabileceğin bir hayvan gördün mü? Hayır, bu tip şeyler sadece insanın başına gelir. Bir şeyler yanlış gitmiştir. İnsanın zekâsı tahrip edilmiş, kötüye kullanılmış, sakatlanmıştır. Ve meditasyon bu tahribatın silinmesinden başka bir şey değildir. Şayet insan kendi başına bırakılacak olursa meditasyona ihtiyaç kalmayacaktır. Eğer din adamı ve politikacı insanın zekâsına müdahale etmezse, hiçbir meditasyona ihtiyaç kalmayacaktır. Meditasyon ilaç gibidir; önce hastalığı yaratmak zorundasın. Ondan sonra meditasyona ihtiyaç duyulur. Hastalık yoksa meditasyona gerek yoktur. Ve ilaç (medicine) ve meditasyonun (meditation) aynı kökenden gelmesi rastlantısal değildir. O ilaç gibidir. Her çocuk zeki doğar ve çocuk doğduğu anda üzerine çullanıp onun zekâsını yok etmeye başlarız çünkü zekâ politik yapı için, toplumsal yapı için, dinsel yapı için tehlikelidir. O Papa için tehlikelidir, o din adamı için tehlikelidir, o lider için tehlikelidir. O statüko için, kurumsal olan için tehlikelidir. Zekâ doğal olarak asidir. Zekâ hiçbir köleliğe zorlanamaz. Zekâ son derece kendine güvenir, bireyseldir. Zekâ mekanik bir taklide indirgenemez.İnsanlar karbon kağıdından kopyalara dönüştürülmek zorundadır; onların orijinallikleri yok edilmek zorundadır, aksi taktirde dünyada var olan tüm saçmalıklar mümkün olmazdı. Bir lidere ihtiyaç duyarsın çünkü en baştan aptallaştırılmış durumdasın; yoksa hiçbir lidere ihtiyaç olmazdı. Niçin birisini izleyesin? Kendi zekânı izleyeceksin. Şayet birisi bir lider haline gelmek isterse, o zaman tek bir şeyin yapılması gerekir: Bir şekilde zekân yok edilmek zorundadır. Köklerine kadar sarsılmak zorundasın, korkutulmak zorundasın. Kendine güvenemez hale sokulmak zorundasın; bu bir zorunluluktur. Ancak o zaman lider devreye girebilir. Eğer zeki isen, kendi problemlerini kendin çözeceksin. Zekâ tüm problemleri çözmek için yeterlidir. Aslına bakarsan hayatta yaratılan problemler ne olursa olsun, tüm bu sorunlardan daha fazla zekâya sahipsin. O doğa tarafından sunulmuştur, bir armağandır. Ancak hükmetmek, yönetmek isteyen hırslı insanlar vardır; hırs sahibi deliler vardır: onlar sende korku yaratırlar. Korku pas gibidir: O tüm zekâyı yok eder. Şayet birisinin zekâsını yok etmek istersen, ihtiyaç duyulan ilk şey korku yaratmaktır: Cehennemi yarat ve insanların ondan korkmasını sağla. İnsanlar cehennemden korkar hale geldiğinde gidip din adamının önünde eğileceklerdir. Din adamını dinleyeceklerdir. Din adamının dediklerine kulak asmazlarsa cehennem ateşiyle yüzleşeceklerdir; normal olarak korkarlar. Kendilerini cehennem ateşinden korumak zorundalar ve din adamına ihtiyaç duyulur. Din adamı bir zorunluluk haline gelir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İki iş ortağı olan iki adam hakkında bir şeyler duymuştum. İşleri çok kendine hastı ve ülkeyi dolaşırlardı. Ortaklardan birisi bir kasabaya gider ve insanların pencerelerine zift fırlatır ve sabaha doğru da ortadan kaybolurdu. Bir iki gün sonra diğeri gelirdi. İnsanların pencerelerinden ziftleri temizlemeyi önerirdi. Ve insanlar da elbette ödeme yapardı; ödemek zorundaydı. Onlar aynı işte ortaktılar. Birisi zararı verirdi, diğeriyse onu gidermeye gelirdi. Korku yaratılmak zorunda, hırs yaratılmak zorunda. Zekâ açgözlü değildir. Zeki bir adamın asla açgözlü olmadığını bilmek seni şaşırtacaktır. Açgözlülük zeki olmamanın parçasıdır. Yarın için biriktirirsin çünkü yarın hayatının üstesinden gelebileceğine güvenmezsin, öyle olmasa biriktirmek niye? Cimrileşirsin, açgözlü hale gelirsin çünkü yarın senin zekânın hayatla başa çıkmak için yeterli olup olmayacağını bilmiyorsun. Kim bilebilir? Zekân hakkında kendine güvenmiyorsun, o nedenle de biriktiriyorsun, açgözlü oluyorsun. Zeki bir kimse korkmaz, açgözlülük yapmaz. Korku ve açgözlülük birlikte var olur; bu yüzden de cennet ve cehennem kol kola gider. Cehennem korkudur, cennet de açgözlülük. İnsanlarda korku yarat ve insanlarda açgözlülük yarat; onları mümkün olduğunca açgözlü yap. Onları o kadar açgözlü yap ki hayat onları tatmin edemesin, o zaman onlar din adamına ve lidere gideceklerdir. O zaman onlar içinde aptalca arzular ve ahmakça fantezilerinin yerine getirileceği gelecekteki bir hayatın hayallerini kurmaya başlayacaklardır. Şuna bir bak; mümkün olmayanı istemek zeki olmamaktır. Zeki bir kimse mümkün olanın içinde mükemmelen tatmin olmuş vaziyettedir. Muhtemel olan için çalışır; hayır, o asla imkânsız olan ve de muhtemel olmayan için çalışmaz. O hayata ve onun sınırlamalarına bakar. O bir mükemmeliyetçi değildir. Mükemmeliyetçi birisi nevrotiktir. Bir mükemmeliyetçiysen nevrotik hale geleceksin. Mesela bir kadını seviyorsan ve ondan kesin sadakat istersen, çıldıracaksın ve o da çıldıracaktır. Bu mümkün değildir. Kesin sadakat onun başka bir erkeği aklına bile getirmeyeceği, hayalini dahi kurmayacağı anlamına gelir; bu mümkün değildir. Sen kimsin? Niçin o sana âşık oldu? Çünkü sen bir erkeksin. Eğer o sana âşık olabiliyorsa niçin başkalarını düşünemesin? Bu olasılık açık kalır. Ve şayet yanından yürümekte olan güzel bir kişi görürse ve onda arzular kabarırsa bununla nasıl başa çıkacak? "Bu adam güzel" demek dahi arzudur; arzu içeri girmiştir. Sen bir şeye, sadece sahip olmaya, keyif almaya değer bulduğun zaman güzel dersin. Kayıtsız değilsin. Şimdi eğer —insanların istediği gibi— kesin bir sadakat istersen, o zaman çatışma olması kaçınılmazdır ve sen şüphe içerisinde kalırsın. Ve sen şüphe içerisinde kalacaksın çünkü kendi zihnini de biliyorsun; sen başka kadınları düşünüyorsun, o yüzden kadının başka erkekleri düşünmediğine nasıl güvenebilirsin? Sen ne düşündüğünü biliyorsun o yüzden de onun da aynı şeyi düşündüğünü biliyorsun. Şimdi güvensizlik, çatışma, mutsuzluk ortaya çıkar. İmkânsız bir arzu yüzünden mümkün olan bir aşk imkânsız hale gelmiştir. İnsanlar yapılamayacak şeyler ister. Gelecek için güvence istersin ki bu imkânsızdır. Sen gelecek için kesin bir güvence istersin. Bu garanti edilemez; bu hayatın doğasında yoktur. Zeki bir insan bunun hayatın doğasında olmadığını bilir. Gelecek açık kalır; banka batabilir, karın birisi ile kaçabilir, kocan ölebilir, çocukların beş para etmeyebilir. Geleceği kim bilebilir? Hasta düşebilirsin, sakat kalabilirsin. Kim geleceği bilebilir? |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Ölüm kapını çaldığı zaman bütün emin olduğun şeyler saçma ve aptalca gelecektir. Hiçbir kesinliğe yapışma. Hayat belirsizdir, hayatın doğası belirsizliktir. Zeki bir insan her zaman emin olmadan kalır. Bu belirsizlik halinde kalmaya hazır olmanın ta kendisi cesarettir. Belirsizlik içinde kalmaya hazır olmak güvenmektir. Zeki bir insan, durum ne olursa olsun, tetikte olan ve tüm kalbiyle karşılık veren insandır. Ne olacağını bildiğinden değil, "Bunu yaparsan şu olur" tavrında değil. Hayat bir bilim değil. O bir neden-sonuç zinciri değil. Suyu yüz dereceye kadar ısıt buharlaşsın; bu kesindir. Ama gerçek hayatta hiçbir şey böyle kesin değildir. Her birey bir özgürlüktür, bilinmeyen bir özgürlük. Tahmin etmek ya da bir şey beklemek imkansızdır. İnsanın farkındalıkla ve anlayışla yaşaması gerekir. Sen bana bilgi aramak için geldin. Tutunacağın belirli formüller istiyorsun. Ben sana öyle bir şey vermem. Aslında, eğer sende biraz varsa onları da alıp senden uzaklaştırırım. Zamanla emin olduğun şeyleri yok ederim. Zamanla seni daha da güvencesiz bırakırım. Yavaş yavaş seni daha da çok şüpheci hale getiririm. Yapılması gereken tek şey bu. Bir ustanın yapması gereken tek şey budur. Seni tam bir özgürlükte bırakmak. Bütün olasılıkların açık olduğu, hiçbir şeyin belli olmadığı tam bir bağımsızlık. O zaman her şeyin farkında olmak zorunda kalacaksın; başka türlüsü mümkün olmaz. Kavrayış dediğim şey budur. Eğer güvencesizliğin, hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu kavrarsan ve bunu olumlu görürsen, hayatı özgür kıldığını, sürekli bir sürprize dönüştüğünü kavramış olursun. Kimse ne olacağını bilemez. Bu seni sürekli merak içinde bırakır. Buna belirsizlik deme, merak de. Buna güvencesizlik deme, özgürlük de. Eğer cesur değilsen samimi olamazsın. Eğer cesur değilsen sevemezsin. Eğer cesur değilsen güvenemezsin. Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İnsanoğlu muazzam bir şekilde mutlu olabilir ve muazzam bir şekilde mutsuz olabilir. Ve seçiminde özgürdür. Bu özgürlük risklidir; bu özgürlük çok tehlikelidir çünkü sen sorumlu hale gelirsin. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İnsanoğlu mutlu olabilir, kuşlardan daha mutlu, ağaçlardan daha mutlu, yıldızlardan daha mutlu olabilir çünkü insanoğlu hiçbir ağacın, hiçbir kuşun, hiçbir yıldızın sahip olmadığı bir şeye sahip. Onun bilinci var. Fakat, bilincin olduğunda iki alternatif vardır: Ya mutlu olabilirsin ya da mutsuz olabilirsin. O zaman bu senin seçimindir. Ağaçlar basitçe mutludur çünkü mutsuz olamazlar. Onların mutluluğu kendi seçimleri değildir; onlar mutlu olmak zorundadır. Onlar nasıl mutsuz olunacağını bilmezler, onlar için bir alternatif yoktur. Ağaçlarda cıvıldayan kuşlar mutlu olmayı seçtikleri için mutlu değildir; onlar basitçe mutludur çünkü başka bir var olma yöntemi bilmiyorlar. Onların mutluluğu bilinçsiz; sadece doğal. İnsanoğlu muazzam bir şekilde mutlu olabilir ve muazzam bir şekilde mutsuz olabilir. Ve seçiminde özgürdür. Bu özgürlük risklidir; bu özgürlük çok tehlikelidir çünkü sen sorumlu hale gelirsin. Ve bu özgürlüğün başına bir şey gelmiştir, bir şey yanlış gitmiştir. İnsan bir şekilde baş aşağı duruyor. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Bir kimse çok güzel bir dansçı olabilirdi ve şimdi o yığılmış dosyaların ardında bir ofiste oturuyor. Dans için bir olasılık yok. Bir kimse yıldızların altında dans etmenin tadını çıkartabilirdi ama o banka hesabını çoğaltmaktan başka bir şey yapmıyor. Ve bu insanlar mutlu olmadıklarını söylüyorlar: "Bana yapacağım bir meditasyon ver." Verebilirim ama bu meditasyon ne kazandıracak? Ne yapması bekleniyor ki? Onlar aynı kişi olarak kalacak; para biriktiren, piyasada rekabet eden... Meditasyon biraz daha rahatlamak için onlara yardımcı olabilir, hatta bu sayede tüm bu saçmalıkları daha da iyi yapabilirler. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İnsanlar mutsuzluklarından tekrar tekrar bahsediyor. Hatta abartıyorlar, süslüyorlar, olduğundan daha büyük gösteriyorlar. Onu gerçekte olduğundan daha büyük hale sokuyorlar. Niçin? Riske ettiğin sadece sefaletin, başka bir şey değil ama insanlar bilinene, tanıdık olana yapışır. Bildikleri tek şey mutsuzluk; hayatları bu. Kaybedecek bir şey yok ama onu kaybetmekten çok korkuyorlar. Bana göre ilk olarak mutluluk gelir, coşku gelir. İlk olarak kutlayıcı bir tavır gelir. İlk önce hayatı onaylayan bir felsefe gelir. Tadını çıkart! Şayet işinden tat almıyorsan değiştir. Bekleme! Çünkü beklediğin tüm zamanlarda Godot'yu bekliyorsun ve Godot hiçbir zaman gelmeyecek. Kişi basitçe bekler ve hayatını boşa harcar. Kim için, ne için bekliyorsun? Şayet hayatındaki belirli bir kalıptan mutsuz olduğun gerçeğini görebilirsen; bu durumda tüm eski gelenekler senin yanlış olduğunu söylerler. Ben ise kalıbın yanlış olduğunu söylemek isterim. Vurgudaki farklılığı anlamaya çalış. Sen değil, sadece senin kalıbın; öğrendiğin yaşama tarzı yanlış. Öğrendiğin ve kendinin olarak kabul ettiğin güdüler senin değil; onlar senin yazgını hayata geçirmiyor. Onlar senin tohumuna karşı; onlar senin özüne karşı çalışıyor. Unutma: Kimse senin için karar veremez. Onların tüm emirleri, onların tüm düzenleri, onların tüm ahlakı seni sakatlamaya hizmet ediyor. Kendi kendine karar vermek zorundasın, hayatını kendi ellerine almak zorundasın. Aksi taktirde hayat senin kapını çalmaya devam eder ve sen asla orada olmazsın; her zaman başka bir yerdesindir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Şayet bir dansçı olacak idiysen, hayat bu kapıdan gelir çünkü hayat şimdiye kadar bir dansçı olmuş olman gerekir diye düşünür. Bu kapıyı çalar ama sen orada değilsin; sen bir bankacısın. Hayatın senin bir bankacı olacağını bilmesi nasıl beklenir? Hayat sana doğanın senin olmanı istediği yoldan gelir; o sadece bu adresi bilir ama sen asla orada bulunmadın, sen başka bir yerdesin, başka birisinin maskesi altında, başka birisinin kıyafetlerine bürünmüş olarak, başka birisinin adı altında gizleniyorsun. Varoluş seni aramaya devam edip duruyor. O senin adını biliyor ama sen bu ismi unutmuş durumdasın. O senin adresini biliyor ama sen bu adreste hiç yaşamadın. Dünyanın aklını çelmesine izin verdin. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Kutayhun Hocam OSHO'dan alıntılar mı bunlar? Bunları okuyarak güne güzel başladım.(Belki ayrı bir başlık da açabilirdiniz benim tavsiyem tercih sizindi tabi) İlk baştakiler Zeka kitabından sanki. Onun kitaplarını seviyorum. Başka bir dünya anlatıyor sanki. Hele şu özgürleşme konusunda yazdıkları ne kadar derin anlamı var benim için hayatımızın mutluluğun ve mutsuzluğun sorumluluğunu bilinçle almak. İşte ben de bu satırları okuduğumdan beri mutlu olmayı seçiyorum. Mutlu olmak bir tercih meselesi ve ben bunun sorumluluğunu alabilirim. Çevremde her zaman mutluluğumu olumlu yönde etkileyecek durumlar da olabilir olumsuz yön de etkileyecekler de... Mutsuz hissettiğimde bunu abartmak yerine küçültmeyi seçiyorum. "Herkesin özgür olduğunu kabul etmek" yaptıklarında en özgür olmadığını iddia eden insan bile özgür. Sadece suçu başkalarına atarak sorumluluktan kaçıyoruz. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... kutayhun hocam bu dizeler gerçekten çok güzeller, anlamlılar. paylaşan yüreğinize sağlık.. şu sıralar o bahsedilen zekamızı altedici düzene karşı kılıç sallar durumda idim.. zaman zaman yanlış mı yapıyorum onlar mı haklı diye düşünmüyor değildim. ama içimde tek bildiğim her ne kadar çevremde bu savaşta tekte kalsam savunduğum içime huzur dolduruyordu. ve bu dizeleri okuduktan sonrada yanılmadığımı ve yılmamam gerektiğini birkez daha anladım.. sayenizde hocam.. çok teşekkürler. ben bu yazıyı her sabah okuyacağım:) |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... hepsi OSHO'dan paylaşmak istedim.... deniz olunmalı |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
sweet haklısın. güne başlamana hatta bunları okuyarak daha şevkli kalktığına sevindim.... hem sizin için hem kendim için ekliyorum devamı gelecek... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
eyvallah vittoria e nostra... devamı gelecek her gün paylaşmaya çalışacağım.. umarım hepimiz yararlanırız.. yolun açık olsun gönlün huzur bulsun... esenlikler diliyorum.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... ben direk 19 tane olumlamayı ekledim 16 tanesi abdullah beyle yaptığımız çekirdek inanç görüşmesi ile gelen bana özel olumlamalar diğer 3 tanesi normal ego-suçluluk-kendine güven olarak ama herkez ilk hafta 2veya 3 tane diyor ben yanlışmı yapıyorum |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
hepbirlikte hocamm inşAllah.. sabırsızlıkla bekliyorum paylaşımlarınızı.. her daim başarı ve huzur öğrencileriniz ve sizinle olsun.. bende sizlere canı gönülden esenlikler diliyorum hocam.. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
Ben de bu konuyla ilgili çelişki de kalmıştım ve bu durumu Atakan bey ve Özlem hanımla paylaştım.Çekirdek inançla ilgili verilen telkin sayısının ne kadar olduğu çok önemli değil ki( benim 17 tane) ,zira hepside birbirini destekleyen telkinler.... Günlük dinleme süreni mümkün olduğunca fazla yapmaya çalışırsan daha da iyi olur....Umarım ,soruna doğru cevabı verebilmişimdir... İyi günler... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
|
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İnsanoğlu muazzam bir şekilde mutlu olabilir ve muazzam bir şekilde mutsuz olabilir. Ve seçiminde özgürdür. Bu özgürlük risklidir; bu özgürlük çok tehlikelidir çünkü sen sorumlu hale gelirsin. Mutluluk Nedir O Sana Bağlıdır Yüzeyden Merkeze Boş Eller Peşine Düşmek Temel Zıtlık Karakter Değil Bilinç Gökkuşağını Kovalamak I s t ı r a b ın Kökleri Acıdan Coşkunluğa Anlamak Anahtardır Sirk Coşku Duymak A s i l i k t i r Gerçek mi, Sembolik mi? Olmak v e Bir Şey Haline Gelmek Istırabın Kökenlerini Anlamak: Sorulara Verilen Yanıtlar İnsanoğlu nasıl mutlu ve saadet içinde o l a b i l i r? Niçin affetmek, unutmak bu kadar zor? Niçin pireyi deve yaparız? Bu ıstırabı kimse durduramaz mı? Niçin herkes olmadığı bir şeymiş gibi davranıyor? Bazen kendimi cehennemde gibi hissediyorum... Esas mesele insanların kendini sevmemesi değil mi? Niçin bana ıstırap veren şeyleri bırakmak çok acı veriyor? Kişi bir i l i ş k i ye girmeden önce y a l n ı z l ı k döneminden mi geçmelidir? H a y a t ım çok anlamsız ve boş geliyor... Can s ı k ı n t ı s ı t am olarak nedir? İnsanları uyuşturucu kullanmaya iten şey nedir? İ n s a n l ı ğ ı n y ü z l e ş t i ğ i bunca problem varken nasıl olur da kendi mutluluğumuzla bu kadar u ğ r a ş a b i l i r i z ? Niçin sürekli gelecek hakkında hayallere dalıyorum? Coşku ile Yaşa |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Niçin affetmek, çoktan geçip gitmiş acılara yapışıp kalmayı bırakmak bu kadar zor? Ego mutsuzlukla geçinir; ne kadar çok mutsuzluk varsa onun için o kadar beslenme vardır. Coşku dolu anlarda ego tamamen yok olur ve tam tersi: Şayet ego yok olursa coşku üzerine yağmaya başlar. Eğer egoyu istersen affedemezsin, unutamazsın; özellikle de acıları, yaraları, hakaretleri, aşağılanmaları, kâbusları. Unutamayacağından değil. Onları abartmaya devam edip duracaksın, onları vurgulayacaksın. Hayatında güzel olan şeyleri unutmaya meyledeceksin, yaşamındaki neşeli anları unutacaksın; onlar ego söz konusu olduğu sürece bir amaca hizmet etmezler. Neşe ego için zehir gibidir ve mutsuzluksa vitamin gibidir. Egonun tüm mekanizmasını anlamak zorunda kalacaksın. Şayet affetmeye çalışırsan bu gerçek affediş değildir. Çaba ile sadece baskılayabilirsin. Sadece zihninin içinde sürüp giden aptalca oyunu anladığında affedebilirsin. Yeniden ve yeniden onun tüm saçmalığı görülmek zorundadır; aksi taktirde bir taraftan bastıracaksın ve o diğer taraftan gelmeye başlayacak. Bir şekliyle onu bastıracaksın; o ise kendisini başka bir biçimde gösterecek: Bazen o kadar zor fark edilir bir biçimde olur ki onun çok iyi yenilenmiş, yeniden dekore edilmiş ve dayanıp döşenmiş aynı eski yapı olduğunu fark etmek nerdeyse imkânsızdır, neredeyse yeniymiş gibi görünür. Ego negatifte yaşar çünkü temelde ego negatif bir olgudur; o hayır deme üzerinde var olur. Hayır egonun ruhudur. Ve nasıl olur da coşkuya hayır diyebilirsin? Mutsuzluğa hayır diyebilirsin, ıstıraba hayır diyebilirsin. Nasıl olur da çiçeklere ve yıldızlara ve günbatımına ve güzel, ilahi olan her şeye hayır diyebilirsin? Ve varoluşun tamamı onunla dolu - güllerle dolu - ancak sen hep dikenleri topluyorsun; bu dikenlere çok büyük bir yatırımın var. Bir taraftan devamlı olarak, "Hayır, bu perişanlığı istemiyorum" diyorsun ve diğer taraftan ise ona yapışıyorsun. Ve asırlardır sana affet denildi.Ancak ego affetmek aracılığıyla da yaşayabilir, "Affettim. Düşmanlarımı bile affettim. Ben sıradan bir insan değilim" fikriyle kendisini beslemeye başlayabilir. Ve şunu asla unutma, hayatın temel ilkelerinden birisi şudur; sıradan bir insan var olmadığını düşünen kişidir, ortalama insan var olmadığını düşünen kişidir. Sıradanlığını kabul ettiğin an sıra dışı hale gelirsin. Cehaletini kabul ettiğin an, ilk ışık huzmesi varlığının içine girmiştir, ilk çiçek açmıştır. İsa, düşmanlarını bağışla, düşmanlarını sev der. Ve o haklıdır çünkü eğer düşmanlarını bağışlayabilirsen onlardan özgürleşirsin; aksi taktirde onların hayaleti seni takip etmeye devam eder. Bugün birisi sormuştu: "Osho niçin uyumlu bir aşk ilişkisi sıkıcı olur ve ölür?" Uyumlu olduğu basit gerçeği nedeniyle! Ego için tüm çekiciliğini kaybeder; sanki yokmuş gibi gözükür. Şayet mutlak bir uyum halindeyse onu tamamen unutacaksın. Biraz çatışmaya ihtiyaç vardır, biraz mücadeleye ihtiyaç vardır, biraz nefrete ihtiyaç vardır. Sevgi - senin sözde sevgin - pek derine gitmez; o sadece cildinin derinliğindedir ve hatta o kadar bile derin değildir. Ancak nefretin çok derine gider; senin egon kadar derine iner.İsa, "Bağışla," derken haklıdır ama o asırlardır yanlış anlaşılmıştır. Buda da aynı şeyi söylemiştir; tüm uyanmış kişiler kaçınılmaz olarak aynı şeyi söyler. Doğal olarak lisanları farklı olabilir - farklı çağlar, farklı zamanlar, farklı insanlar - ancak vazgeçilmez olan özü farklı olamaz. Bağışlayamazsan bu, düşmanınla, acılarınla, incinmişliklerinle yaşayacaksın demektir. O nedenle bir taraftan unutmak ve bağışlamak istersin çünkü unutmanın en iyi yolu affetmektir - eğer affetmezsen unutamazsın - ama diğer taraftan da daha derin bir bağ vardır. Bu bağı anlamadığın sürece, ne İsa, ne de Buda yardım edemeyecek. Onların güzel sözleri senin tarafından hatırlanacak ama onlar senin yaşam tarzının bir parçası olamayacak, kanında, kemiğinde, iliğinde dolaşmayacak. Onlar senin manevi ikliminin bir parçası olmayacak; onlar bir yabancı, dışarıdan dayatılan bir şey olarak kalacak; onlar güzel, entelektüel olarak cezp edici ama varoluşsal olarak sen yine eski şekilde yaşamaya devam edeceksin.Anımsanması gereken ilk şey egonun varoluştaki en negatif şey olduğudur. O karanlık gibidir. Karanlığın pozitif bir varoluşu yoktur; o sadece ışığın yokluğudur. Işığın pozitif bir varoluşu vardır; bu nedenle karanlıkla doğrudan bir şey yapamazsın. Eğer odan karanlık içerisindeyse, karanlığı odanın içinden dışarı çıkaramazsın, onu dışarı atamazsın, onu hiçbir biçimde doğrudan yok edemezsin. Onunla savaşmaya çalışırsan, yenilgiye uğrayacaksın. Karanlık onunla savaşarak yenilgiye uğratılamaz. İhtişamlı bir güreşçi olabilirsin ama karanlığı yenemeyeceğini bilmek seni şaşırtacaktır. Karanlığın var olmaması basit nedeni yüzünden bu imkânsızdır. Karanlıkla ilgili bir şey yapmak istersen ışık aracılığıyla gitmen gerekir. Karanlık istemezsen içeriye ışık getir. Karanlık istersen, o zaman da ışıkları kapat. Ama ışıkla bir şey yap; karanlıkla doğrudan hiçbir şey yapılamaz. Negatif var olmaz; ego da öyle. Bu nedenle affetmeni önermiyorum. Sana sevmelisin ve nefret etmemelisin demiyorum. Sana bütün günahlarını bırakmalısın ve erdemli olmalısın demiyorum. İnsan türü bunların hepsini denedi ve tamamen başarısız oldu. Benim işim tamamen değişik. Ben diyorum ki: Varlığına ışık getir. Tüm bu karanlık parçalarıyla uğraşma. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Ve karanlığın tam ortasında ego vardır. Ego karanlığın merkezidir. Sen ışık getir - yöntem meditasyondur - daha çok farkında ol, daha çok tetikte ol. Aksi taktirde bastırmaya devam edeceksin ve bastırılan şey ne olursa olsun tekrar ve tekrar ve tekrar bastırılmak zorundadır. Ve faydası olmayan, hiçbir faydası olmayan bir egzersizdir. O başka bir yerden gelmeye başlayacaktır. Sende daha zayıf başka bir nokta bulacaktır. "Niçin affetmek, çoktan geçip gitmiş acılara yapışıp kalmayı bırakmak bu kadar zor?" diye soruyorsun. Onların sahip olduğun yegâne şey olması basit gerçeği yüzünden. Ve eski yaralarınla oynamaya sürekli devam ediyorsun ki bu sayede onları hafızanda taze tutabilesin. Onların iyileşmesine asla izin vermiyorsun. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İnsanlar nefret ettikleri şeyleri taşımaya devam ediyorlar. Nefretlerinin içinde yaşıyorlar. Yaralarına sürekli parmak basıyorlar ki bu sayede iyileşmesin; iyileşmesine izin vermiyorlar, onların tüm hayatı geçmişlerine bağlı. Şimdide yaşamaya başlamadıkça, geçmişi unutmayı ve bağışlamayı başaramayacaksın. Geçmişte olan her şeyi unutup bağışlamanı önermiyorum; benim yaklaşımım bu değil. Ben diyorum ki: Şimdide yaşa. Varoluşa pozitif yaklaşım budur; şimdide yaşa. Daha çok meditasyon halinde ol, daha farkında ol, daha tetikte ol çünkü sen tetikteyken ve farkındayken şimdidesindir, demek de onu söylemenin başka bir yoludur. Farkındalık geçmişte ve gelecekte olamaz. Farkındalık sadece şimdiyi bilir. Farkındalık geçmiş nedir bilmez; onun sadece tek bir zamanı vardır o da şimdiki zamandır. Farkında ol ve sen şimdinin daha çok tadını çıkartmaya başladıkça, şimdinin içinde olmanın saadetini hissetmeye başladıkça, herkesin yapmaya devam edip durduğu şu aptalca şeyi bırakacaksın. Geçmişe gidip durmayı bırakacaksın. Unutmak ve bağışlamak zorunda kalmayacaksın, o basitçe, kendiliğinden ortadan kayboluverecek. Şaşıracaksın: nereye gitmiştir? Ve bir kez geçmiş artık mevcut değilse gelecek de yok olur çünkü gelecek sadece geçmişin bir yansımasıdır. Geçmişten ve gelecekten özgür olmak özgürlüğü ilk defa tatmak demektir. Ve bu deneyimde kişi bütün, sağlıklı hale gelirse tüm yaralar iyileşir. Ansızın artık hiçbir yara yoktur; çok derin bir iyi olma hali içinden yükselir. Bu iyi olma hali dönüşümün başlangıcıdır. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
Alıntı:
Her daim sevgiyle kalın . |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Niçin pireyi deve yaparız? Çünkü ego pirelerle iyi hissetmez, rahat edemez; o develeri ister. Sefillik bile olsa bir köstebek yuvası olmamalıdır, bir Everest olmalıdır. Mutsuzluk bile olsa ego sıradan bir mutsuzluk istemez; o olağanüstü bir mutsuzluk ister! Şöyle ya da böyle kişi birinci gelmek ister. O yüzden de kişi pireyi deve yapmaya devam eder durur. İnsanlar hiçbir şey yokken problem yaratıp durur. Binlerce insanla problemleri hakkında konuşmuşumdur ve henüz gerçek bir sorunla karşılaşmadım! Tüm sorunlar uyduruk; onları sen yaratıyorsun çünkü sorunlar olmadan kendini boş hissediyorsun. Sorunlar olmadan yapılacak hiçbir şey yok, kavga edilecek bir şey yok, gidecek bir yer yok. İnsanlar bir gurudan diğerine, bir ustadan diğerine, bir psikanalizciden diğerine, bir yüzleşme grubundan diğerine gidip duruyor çünkü eğer gitmezlerse boşluk hissedecekler ve hayatın anlamsızlığını hissedecekler birden. Sorun yaratırsın ve bu sayede de hayatın çok büyük bir iş, bir gelişim olduğunu hissedersin çok çetin mücadele etmek zorundasındır. Ego sadece mücadele ettiğinde, savaştığında var olabilir, unutma. Ve sorun ne kadar büyükse, meydan okuma ne kadar büyükse, egon da o kadar yükselir, yükseğe havalanır.Sorunlar yaratırsın. Sorunlar var olmaz. Şimdi eğer izin verirsen, pireler dahi yoktur. Bu da senin hilendir. Diyorsun ki, "Tamam, develer olmayabilir ama pireler vardır." Hayır pireler dahi yok; bunlar senin yaratımların. Önce hiçbir şey yokken pireleri yaratıyorsun, sonra da pirelerden develeri yaratıyorsun. Ve rahipler ve psikanalizciler ve gurular mutludur çünkü onların tüm ticareti senin sayende var olur. Şayet hiçbir şeyden pireler yaratmazsan ve pirelerden de develer yaratmazsan, guruların sana yardım etmelerinin ne yararı olur? Önce yardım edilecek bir durumda olman gerekir. Lütfen yaptığın şeye bir bak, ne saçmalıklar yapıyorsun. Önce bir sorun yaratıyorsun, sonra da çözüm arayışına giriyorsun. Sadece niçin sorunu yarattığını izle. Sorunu yaratıyorken, çözüm ta en başındadır; yaratma onu! Fakat bu seni cezp etmez çünkü o zaman birden kendi üstüne dümdüz fırlatılırsın. Yapılacak hiçbir şey yok? Aydınlanma yok, satori yok, samadhi yok? Ve sen derinden huzursuzsun, boşsun, kendini her ne ile olursa olsun doldurmaya çalışıyorsun. Hiçbir sorunun yok; sadece bu kadarı anlaşılmak zorundadır. Tam şu anda tüm sorunları bırakabilirsin çünkü onlar senin yaratımların. O halde sorunlarına bir kez daha bir bak. Derinlemesine baktıkça, daha küçük görüneceklerdir. Onlara bakmayı sürdür ve yavaş yavaş kaybolmaya başlayacaklar. Bakmaya devam et ve boşluk olduğunu; güzel bir boşluğun seni sarmaladığını bulacaksın. Yapılacak hiçbir şey yok, hiçbir şey olmaya gerek yok çünkü zaten osun. Aydınlanma edinilecek bir şey değildir, sadece yaşanılır. Ben aydınlanmaya eriştim dediğimde basitçe onu yaşamaya karar verdim demektir. Bu kadarı yeter! Ve o zamandan beridir onu yaşamaktayım. Artık sorun yaratmakla ilgilenmemen bir karardır; hepsi bu. Artık şu sorun yaratma ve çözüm arama saçmalığıyla bir işinin kalmaması bir karardır.Tüm bu saçmalık kendi kendinle oynadığın bir oyundur. Kendi kendine saklanıyorsun ve kendi kendini yakalamaya çalışıyorsun; her iki taraf da sensin. Ve bunu biliyorsun! Bu yüzden ben bunu derken gülüyor, kahkaha atıyorsun. Komik bir şeyden bahsetmiyorum; bunu anlıyorsun. Sen kendi kendine gülüyorsun. Sadece gülmene bir bak, sadece kendi gülümsemene bir bak; bunu anlıyorsun. Böyle olmak zorunda çünkü bu senin kendi oyunun. Sen saklanıyorsun ve kendini yakalamak ve bulabilmek için bekliyorsun. |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:25 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.