Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Üyelerin Değişim Günlükleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/uyelerin-degisim-gunlukleri/)
-   -   KUTAYHUN'UN GÜZELLEŞİM GÜNLÜĞÜ (http://www.hayatimdegisti.com/forum/uyelerin-degisim-gunlukleri/619945-kutayhunun-guzellesim-gunlugu.html)

kutayhun 04-01-2012 11:18 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
sevgi ve barış, hepimiz için gerekli....

http://www.youtube.com/watch?v=glZusf7sOsY&feature=related

kutayhun 05-01-2012 02:16 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
Başlangıçta korkak ile cesur insan arasında pek bir fark yoktur. Aradaki tek fark: Korkak korkularını
dinler ve onları izler. Cesur ise korkularını bir kenara koyup, ileri adım atar. Cesur insan, bütün
korkularına rağmen bilinmeyene adım atandır.
Cesaret, bütün korkulara rağmen bilinmeyene adım atmaktır. Cesaret korkusuzluk demek değildir.
Korkusuzluk, sürekli cesur ve daha cesur olunca ortaya çıkar. Cesaretin en uç deneyimi korkusuzluktur.
Korkusuzluk cesaretin sonsuz olduğu zaman ortaya çıkan güzel kokudur. Ama başlangıçta korkak ile cesur
arasında pek bir fark yoktur. Tek fark: Korkak korkularına kulak verir ve onları izler. Ve cesur, onları bir
kenara atıp ileri adım atar. Cesur insan, korkularına rağmen bilinmeyene adım atar. O, korkuyu bilir.
Korku oradadır.
Kolomb gibi keşfedilmemiş denizlere açıldığın zaman, bir korku vardır, yoğun bir korku. Çünkü kimse ne
olacağını bilemez. Güvenliğin kıyılarını terk ediyorsun. B i r anlamda hiçbir sıkıntın yoktu. E k s i k olan tek
bir şey vardı: macera. Belirsizliğe adım atmak sana heyecan verir. Kalp tekrar atmaya başlar, tekrar
canlanırsın; yaşadığını hissedersin. Varlığındaki her hücre canlanır. Çünkü bilinmeyenin meydan
okumasını kabul etmişsindir.
Bütün korkulara rağmen, bilinmeyenin meydan okumasını kabul etmek cesarettir. Korkular oradadır. Ama
eğer sen tekrar tekrar bu meydan okumayı kabullenirsen, yavaş yavaş o korkular kaybolur. Bilinmeyenin
getirdiği o sonsuz keyfi yaşamak, bilenmeyen ile duymaya başladığın heyecan, seni güçlü yapar. Zekânı
keskinleştirir. B e l i r l i bir bütünlüğe ulaşmanı sağlar. İ l k kez hayatın bir sıkıntı değil, macera olduğunu
hissetmeye başlarsın. Sonra yavaş yavaş korku kaybolur. O zaman sürekli macera peşinde koşmaya
başlarsın.
Kısacası cesaret, bilinmeyen için bilineni riske etmektir; tanıdık olmayan için, tanıdık olanı; konforsuzluk
için, konforlu olanı; bilinmeyen bir varış noktası için, herkesin bildiği göç yollarını terk etmek demektir.
İnsan başarıp başaramayacağını asla bilemez. Bu bir kumardır. Ama hayatın ne olduğunu sadece
kumarbazlar bilir.

kutayhun 05-01-2012 02:26 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
Hayat senin mantığını dinlemez; umursamadan kendi yoluna devam eder. Sen hayata kulak vermek
zorundasın. Hayat senin mantığını dinlemez. Senin mantığını umursamaz.
Hayata girdiğin zaman ne görüyorsun? Büyük bir fırtına geliyor ve dev ağaçlar devriliyor. Charles
Darwin'e göre onlar hayatta kalmalı; çünkü onlar, en i y i uyum sağlamış, en güçlü, en kuvvetlidir. Yaşlı bir
ağaca bak. Yüz metre yüksekliğinde, üç bin yaşında. Ağacın varlığı bile güç yaratıyor, dayanıklılık ve
kudret duygusu veriyor. Milyonlarca kök toprağın derinliklerine yayılmış durumda. Ve ağaç büyük bir
ihtişamla ayakta duruyor. Ağaç tabii ki mücadele ediyor, teslim olmak istemiyor. Ama fırtınadan sonra
devrilmiştir. Ölmüştür. A r t ı k yaşamamaktadır. Bütün gücü kaybolup gitmiştir. Fırtına fazlasıyla güçlüydü.
Fırtına her zaman daha güçlüdür.
Çünkü fırtına bütünden gelir. Ağaç ise bir bireydir.
Sonra, küçük bitkiler ve sıradan otlar vardır. Fırtına geldiği zaman otlar eğilir ve fırtına ona bir zarar veremez. En fazla üstünü temizler; hepsi bu. Üzerinde birikmiş olan tozları süpürür. Fırtına onu bir güzel
yıkayıp temizler. Ama fırtına dindikten sonra, küçük bitkiler ve otlar yine dikilirler. B i r otun neredeyse hiç
kökü yoktur. Küçük bir çocuk tarafından bile sökülebilir. Ama fırtına yenilmiştir. Ne oldu?
Otlar Tao'nun yolunu izlemiştir; Lao Tzu'nun yolunu. Ve büyük ağaç ise Charles Darwin'i izledi. Büyük
ağaç çok mantıklıydı: Direnmeye çalıştı, gücünü göstermeye çalıştı. Eğer gücünü göstermeye çalışırsan
yenilmeye mahkum olacaksın. Bütün Hitler'ler, bütün Napolyon'lar, bütün İskender'ler, büyük, güçlü
ağaçlardır. Onların hepsi yenilgiye uğratılacaktır. Lao Tzu'lar, küçük otlar gibidir; kimse onları yenemez.
Çünkü onlar her zaman eğilmeye hazırdır. T e s l im olan birini nasıl yenebilirsin? "Ben zaten yenildim" ya da
"Zaferinizin keyfini çıkarın efendim, sorun çıkarmaya gerek yok; yenilgiyi kabul ediyorum" diyen birini
nasıl yenebilirsin? Büyük İskender bile Lao T z u önünde kendini güçsüz hissedecektir. Hiçbir şey yapamaz.
Bu yaşandı. T ı p k ı şöyle oldu:
Büyük İskender'in, Hindistan'da olduğu zamanlar Dandamis adında bir sannyasin, bir mistik yaşıyormuş.
Arkadaşları İskender'e Hindistan'a sefere çıkarken, dönüşte bir sannyasin getirmesi söylemişler. Çünkü o
nadir çiçek sadece Hindistan'da filizleniyormuş. "Dönüşte pek çok şey getireceksiniz ama lütfen
sannyasin'i unutmayın, biz onun ne olduğunu görmek istiyoruz, sannyasin'in ne olduğunu tam olarak
bilmek istiyoruz" demişler.
Savaşlar ve mücadeleler yüzünden o kadar meşgulmüş k i , bunu neredeyse unutmuş. Geri dönerken, tam
Hindistan sınırını terk etmek üzereyken birden aklına gelmiş. Hindistan'ın son köyünden ayrılmak
üzereymiş. o yüzden askerlerine köye gidip, bu civarda bir sannyasin olup olmadığını sormalarını istemiş.
O sırada tesadüf eseri Damdamis köyde, nehir kıyısındaymış. İnsanlar "Tam vaktinde geldiniz. Birçok
sannyasin vardır; ama gerçek sannyasin her zaman çok nadir bulunur. O şu anda burada. Gidip onu
ziyaret eder, ders alabilirsiniz" demişler. İskender gülmüş. "Ben buraya ders almaya gelmedim. Askerlerim
gidip onu alacak ve ben de onu ülkemin başkentine götüreceğim." demiş.
Köylüler " B u o kadar kolay değil." diye yanıtlamış.
İskender, kulaklarına inanamamış; ne tür bir zorluk olabilirdi? O, imparatorları, büyük kralları dize
getirmişti. O yüzden bir dilenciyle, bir sannyasiri\e, nasıl bir zorluk yaşardı? Askerleri Damdamis'i
görmeye gitti. Damdamis, nehrin kıyısında çırılçıplaktı. "Büyük İskender seni ülkesine davet ediyor.
İhtiyacın olan her şey sana sunulacak. Kraliyet konuğu olacaksın" demişler.
Çıplak fakir gülmüş ve: "Sen git ve ustana söyle; kendine büyük diyen bir insan büyük olamaz. Kimse beni
bir yere götüremez. B i r sannyasin bulut gibi hareket eder. Tam bir özgürlük içinde. Ben kimsenin kölesi
değilim." demiş.
"İskender'i duymuş olmalısın; o çok tehlikeli bir adam. Eğer ona hayır dersen, bunu kabul etmez. Kafanı
kestirir" demiş askerler.
Sannyasin onlara: "Belki de en i y i s i sizin onu buraya getirmenizdir, o benim ne demek istediğimi
anlayabilir." Demiş.
İskender onu görmeye gitmek zorunda kalmış. Çünkü geri dönüp askerler ona şöyle demişti: "O çok eşsiz
bir adam. Sanki ışıldıyor. Etrafında bilinmeyenden kaynaklanan bir şey var. Çıplak, ama onun yanında
çıplaklığı hissetmiyorsunuz, daha sonra hatırlıyorsunuz. O kadar güçlü k i , onun varlığında bütün dünyayı
unutuyorsunuz. B i r çekiciliği var. Etrafını büyük bir dinginlik kuşatmış. Ve sanki çevresindeki her şey
onun varlığından mutluluk alıyor. Görülmeye değer biri. Ancak gelecekte onu tehlikeler bekliyor. Çünkü
zavallı adam kimsenin onu bir yere götüremeyeceğini, kimsenin kölesi olmadığını söylüyor."
İskender, elinde kınından çıkmış kılıcıyla onu görmeye gitti. Damdamis güldü ve konuştu: "Kılıcını indir,
burada bir işe yaramaz. Onu kınına sok. Burada bir işe yaramaz; çünkü sadece bedenimi kesebilirsin. Ve
ben onu uzun zaman önce geride bıraktım. K ı l ı c ın beni kesemez, o yüzden onu indir; çocukluk etme."
Söylenenlere göre, İskender hayatında i l k kez bir başkasının emrini yerine getirdi. Çünkü bu adamın huzurunda k im olduğunu bile unutmuştu. K ı l ı c ı n ı kınına soktu ve "Hayatımda bu kadar güzel bir adamla
karşılaşmadım" dedi. Kampa geri dönünce, düşüncelerini anlattı. "Ölmeye hazır olan birini öldürmek çok
zor. Onu öldürmek anlamsız. Savaşan birini öldürürsün; o zaman öldürmenin bir anlamı var. Ama ölmeye
hazır olan, işte kafam burada, onu kesebilirsin diyen bir adamı öldüremezsin."
Damdamis aslında şöyle demişti: " B u benim kafam. Onu kesebilirsin. Kafam düştüğü zaman, onu kumların
üstüne düşerken göreceksin. Ben de aynı şeyi göreceğim. Çünkü ben bedenim değilim. Ben bir tanığım."
İskender, bunu arkadaşlarına anlattı. Ve şöyle dedi: "Buraya getirebileceğim sannyasiriler vardı, ancak
onlar sannyasin değildi. Sonra gerçekten eşsiz olan bir adamla karşılaştım ve siz doğru duymuşsunuz: B u
çiçek gerçekten eşsiz. Ama kimse onu zorlayamıyor çünkü ölümden korkmuyor. B i r insan ölümden
korkmadığı zaman, ona nasıl zorla bir şey yaptırabilirsiniz?"
Seni köle yapan şey kendi korkuların; senin korkuların. Korkusuz olduğun zaman artık köle değilsin.
Aslında başkalarını, onlar seni köle yapmadan köle yapmaya zorlayan güç senin kendi içindeki korkudur.
Korkusuz bir insan, ne kimseden korkar, ne de başkalarını korkutur. K o r k u tamamen ortadan kaybolur.

kutayhun 05-01-2012 02:40 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
Alim-i Mutlak Allah'tır ve hiçbir insan diğeri karşısında henüz o muhatabının ulaşamadığı bilgi vesilesiyle üstünlük taslayamaz. Taslamaya kalkışınca benim başıma gelen onun da başına gelir. Kim hangi konuda “hava atmaya” kalkışırsa çok geçmeden konuda havasız kalır. İddia sahibi olmak yetersizliğini tekamül gibi kavramaktan başka bir şey olmasa gerek. Hangi konuda yeterli iseniz o konuda bilhassa iddialı olmanıza gerek yoktur. SiZİN ehliyetinizin işe yaradığı yerde insanlar zaten size başvuracaklardır. Lakin siz başka insanları küçük düşürmek niyetiyle bir vasfınızı (işe yarasın veya yaramasın) öne çıkarmaya yeltenirseniz bu bir iddia olur ve Allah sizi iddianızdan vurur.

kutayhun 05-01-2012 08:56 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
hiç bir şey olmak zorunda değiliz kardeşim.. güzel ve cesur olmak dışında... özümüzde zaten güzeliz bunu farkedecek cesarete sahip olmaktan geri durmak bir karbon kağıdı kopyası olmanı zorunlu hale getirecektir...

siberalem 06-01-2012 05:41 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
slm yolunuz çok güzel renklı bu yolda neden gelmeyeym sizinle daha güzel bir yolculuk olur gök kuşagı altnda arkadaşımy789

kutayhun 06-01-2012 09:23 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
Alıntı:

siberalem Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 815776)
slm yolunuz çok güzel renklı bu yolda neden gelmeyeym sizinle daha güzel bir yolculuk olur gök kuşagı altnda arkadaşımy789


sen de gel arkadaşım.. hep birlikte gidelim... hep birlikte cesur ve güzel gidelim..

kutayhun 06-01-2012 11:29 PM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
Hadise - Aşk Kaç Beden Giyer (Türkü Versiyonu) - YouTube

kutayhun 07-01-2012 02:13 AM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
dünyaya ilk gün gelmiş gibi yaşa.. öyle davran.. ilk müslüman senmişsin gibi.. ya da ilk hristiyan... ilk sen komünist oldun.. ilk materyalist sendin... yerçekimini sen buldun.... ilk meditasyonu sen yapmışsın gibi yaşa... ilk ingilizce öğretmeni sendin.. sen dil öğrettin insanlara.... ilk filozof da sendin.. ilk sen düşündün.. ilk ışık açan insan sendin yoldaşlara.. dünyaya ilk gelen insan senmişsin gibi deneyimle dünyayı.... etrafına öyle bak... ilk sen gördün yeşili ve ilk sen dua ettin tanrıya..... ilk sen ol... yol göster... hem kendine hem senden gelenlere çevredekilere..... ilk insan sensin dostum.. ilk nefes ilk ruh sensin... ağaca öyle bak... sorunlarını bu biçimde çöz..... ilk konuşan sendin... ilk duyan da sen... ilk defa seven de sendin... ilk namaz sendin dostum.... ve ilk devrimi yapan da sensin.. hergün ilk gün gibi değil mi farkı var mı... hergün o an yaratılmış bir dünyaya gelen ilk insan senmişsin gibi yaşa.. tanı insanları sev insanları... tanı, tanı, tanı,,,,.....
yeryüzünde tek insan senmişsin gibi yaşa kardeşim... yeryüzünü , kendini inşa işine henüz başlamış gibi.. ilk temeli sen at kardeşim...ilk ve tek insan gibi.. senden başka insan yok ve sen seni tanımak zorundasın... kimse yokmuş gibi sürekli dans et kardeşim.... ilk müziği sen yapmışsın gibi... sevdiğin her müziği sen yapmışsın gibi dinle kardeşim... gördüğün resmi sen çizmişsin gibi.. sev... yaptığın işe ruhunu kat kardeşim... yaptığın işi samimiyetle yap... yaptığın iş sen olsun... en kadar zor olursa olsun o işi ilk defa sen yapıyormuşsun gibi yap, sev yani kardeşim, o iş ol..... ol yani kardeşim... ilk insan senmişsin gibi ol...



Gazette - Filth in the Beauty.vob - YouTube

kutayhun 08-01-2012 11:16 AM

Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü.....
 
Unutma: Kimse senin için karar veremez. Onların tüm emirleri, onların tüm düzenleri, onların tüm
ahlakı seni sakatlamaya hizmet ediyor. Kendi kendine karar vermek zorundasın, hayatını kendi
ellerine almak zorundasın. Aksi taktirde hayat senin kapını çalmaya devam eder ve sen asla orada
olmazsın; her zaman başka bir yerdesindir.
Şayet bir dansçı olacak idiysen, hayat bu kapıdan gelir çünkü hayat şimdiye kadar bir dansçı olmuş
olman gerekir diye düşünür. Bu kapıyı çalar ama sen orada değilsin; sen bir bankacısın. Hayatın
senin bir bankacı olacağını bilmesi nasıl beklenir? Hayat sana doğanın senin olmanı istediği yoldan
gelir; o sadece bu adresi bilir ama sen asla orada bulunmadın, sen başka bir yerdesin, başka
birisinin maskesi altında, başka birisinin kıyafetlerine bürünmüş olarak, başka birisinin adı altında
gizleniyorsun. Varoluş seni aramaya devam edip duruyor. O senin adını biliyor ama sen bu ismi
unutmuş durumdasın.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:56 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.