![]() |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... sevindiğinize sevindim.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bugün dershanede dershanenin sahiplerine dershaneye ağzımdan ne gelirse dedim, sövdüm.... özür dilediler, düzelticeğiz dediler.. önümüzdeki yıl daha doğrusu hazirandan sonra böyle olmayacak dediler... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Hersey cok daha iyi olacak ve hersey cok iyi bir sekilde gelisecek.. Güzel günler daim sizinle olsun hocam.. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... eevet teşkkür ederim |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
|
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... hazirandan sonra daha doğrusu haziranda ortağın teki bırakıyor şuan fiili olarak bıraktı, haziranda resmi olarak bırakacak.. o beni pek sevmezdi... diğer ortak da merak etme kazanacağız dedi... fazlasıyla vericem dedi |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... GÜVENİN YOLU GÜVEN EN B Ü Y Ü K Z E K Â D I R . . İnsanlar neden güvenmiyor? Çünkü kendi zekâlarına güvenmiyorlar. Korkuyorlar, aldatılmaktan korkuyorlar. Korkuyorlar; o yüzden kuşku duyuyorlar. Kuşku korkudan kaynaklanır. Kuşku, kendi zekândaki bir çeşit güvensizlikten kaynaklanıyor. Güvenebileceğinden emin olmadığından güvene kucak açamıyorsun. Güvenin, büyük zekâya, cesarete ve bütünlüğe ihtiyacı vardır. Onun derinine inmek için büyük bir kalbe gerek var. Eğer yeterince zeki değilsen, kuşku duyarak kendini korursun. Eğer zekân varsa, bilinmeyene adım atmaya hazırsın; çünkü, eğer bütün bilinen dünya yok olsa ve bilinmeyenin ortasında yalnız kalsan bile, orada yaşayabileceğini biliyorsun. Bilinmeyenin içinde kendine bir yuva kurabilirsin. Zekâna güveniyorsun. Kuşku savunmadadır; zekâ kendine her kapıyı açık tutar, çünkü o, "Ne olursa olsun, o mücadeleyi kabul ediyorum, uygun şekilde tepki verebileceğimi biliyorum." diyebilir. Sıradan zihnin böyle bir güveni yoktur. B i l g i s i sıradandır. Bilmeme durumunda olmak zekâdır, farkındalıktır ve bu biriktirilemez. Yaşanan her an kaybolur, arkasında hiç bir iz bırakmaz, hiçbir varoluş i z i bırakmadan yok olur. İnsan onun içinden bir kez daha saf, bir kez daha masum, bir kez daha bir çocukmuş gibi çıkar. Hayatı anlamaya çalışma. Onu yaşa. Sevgiyi anlamaya çalışma. Sevgiye doğru hareket et. O zaman bilirsin; ve o bilgi, senin yaşadıklarından ortaya çıkar. Bu bilgi gizemi asla yok etmez: Ne kadar bilirsen bil, çok daha fazlasının bilinmek üzere beklediğini bilirsin. Hayat bir problem değildir. Onu bir problem olarak ele almak yola yanlış adımla başlamaktır. O, yaşanacak, sevilecek, deneyimlenecek bir gizemdir. Aslında sürekli açıklama peşindeki bir zihin, korkmuş bir zihindir. O büyük korku yüzünden her şeyin açıklanmasını istiyor. Kendisine açıklanmadan hiçbir şeye adım atamaz. Açıklamalar sayesinde, artık o alan tanıdık gelir; artık coğrafyasını biliyordur, artık elindeki haritaya, kılavuza ve takvime göre hareket edebilir. Hiçbir zaman haritasız, rehbersiz, bilinmeyen bir bölgeye adım atmaya hazır değildir. Ama hayat böyledir ve sürekli değiştiği için, bir haritasını çıkarmak mümkün değildir. Her an, şimdiki zamandır. Güneş altında eskiden kalma hiçbir şey yoktur, sana diyorum k i , her şey yenidir. İstisnasız hareket halinde olan, inanılmaz bir dinamizmdir. Sadece değişim kalıcıdır, sadece değişim asla değişmez. Her şey değişmeye devam eder, o yüzden bir haritan olamaz; harita tamamlandığı an, çoktan geçerliliğini yitirmiştir. Harita eline geçtiği zaman, artık bir işe yaramaz, çünkü hayat yolunu değiştirmiştir. Hayat yeni bir oyuna başlamıştır. Haritalarla hayatın üstesinden gelemezsin, çünkü hayat ölçülebilir değildir. Kılavuz kitaplara danışarak hayatın üstesinden gelemezsin; çünkü bu kitaplar, ancak her şey durağan olduğu zaman geçerlidir. Hayat durağan değildir, o bir dinamizmdir, bir süreçtir. Onun bir haritasına sahip olamazsın. O, ölçülemez. O ölçülemeyen bir gizemdir. B i r açıklama bekleme. Ben buna zihnin olgunluğu diyorum: İnsanın hayata hiçbir soru sormadan baktığı ve cesaretle, korku duymadan içine atladığı zamandır. B Ü T Ü N D Ü N Y A S A H T E D İ N D A R L A R L A D O L U D U R : Kiliseler, tapınaklar, Gurudwara'lar, camiler, dindar insanlarla doludur. Peki dünyanın tamamen dinsiz olduğunu göremiyor musun? Bu kadar çok dindar insan varken, dünya bu kadar dinsellikten yoksun; böyle bir mucize nasıl olabiliyor? Herkes dindar, ama toplamı dinsellikten yoksunluk. Din sahtedir. İnsanlar "yapay" güvene sahipler. Güven bir deneyim değil, inanç olmuştur. Onlara inanmaları öğretilmiştir, onlara bilmeleri öğretilmemiştir; insanlığın kaybettiği nokta da budur. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Asla inanma. Eğer güvenmiyorsan, kuşku duymak daha iyidir, çünkü kuşku sayesinde; bir gün güven olasılığı ortaya çıkacaktır. Sonsuza dek kuşkuyla yaşayamazsın. K u ş k u bir hastalıktır; o bir rahatsızlıktır. Kuşku duyarken asla doyuma ulaşamadığını hissedersin; kuşku duyarken her zaman titrersin, kuşku duyarken her zaman sıkıntı içinde, bölünmüş ve kararsız kalırsın. Kuşku duyarken sürekli bir kabus yaşarsın. O yüzden bir gün bunu nasıl aşacağının arayışına girersin. Bu nedenle inançlı olmaktansa, sahte inanca sahip olmaktansa, ateist olmak daha iyidir diyorum. Sana inanmak öğretildi; çocukluktan itibaren herkesin zihni inanmaya koşullandı: Tanrı'ya inan, ruha inan, şuna inan, buna inan. Artık bu inanç kemiklerine ve kanına girmiştir, ama hâlâ inanç olarak kalır; bilememişsindir. Ve bilmeden özgürleşemezsin. Bilgi özgürleştirir, sadece bilmek özgürleştirir. Bütün inançlar ödünç alınmıştır; sana başkaları tarafından verilmiştir, onlar senin içinde açan çiçekler değildir. Ve, ödünç alınmış bir şey seni nasıl gerçeğe götürür, mutlak gerçeğe? Diğerlerinden almış olduğun her şeyi bırak. Dilenci olmak zengin olmaktan iyidir. Kendi alın terinle kazandıklarınla değil de, çalıntı şeylerle; ödünç alınmış şeylerle zengin olmak, gelenekle zengin olmak, miras ile zengin olmaktansa dilenci olmak daha iyidir. Yoksul ama kendine ait şeylerle olmak çok daha iyidir. O yoksulluğun bir zenginliği vardır, çünkü gerçektir, ve senin inancının zenginliğiyse çok zayıf. O inançların asla çok derine ulaşamaz; en i y i ihtimalle yüzeyde kalır. Biraz deşince de inançsızlık ortaya çıkar. Tanrı'ya inanıyorsun; sonra i ş in ters gidince, birden inançsızlık ortaya çıkıyor. "İnanmıyorum. Tanrı'ya inanamam" diyorsun. Tanrı'ya inanıyorsun ve çok sevdiğin k i ş i ölünce inançsızlık ortaya çıkıyor. Tanrı'ya inanıyorsun ve sadece sevdiğin birinin ölmesiyle bu inanç yok mu oluyor? Pek değeri yok. Güven asla yok edilemez; bir kez orada olursa, hiçbir şey onu yok edemez. Hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey onu yok edemez. O yüzden unutma: Güven ile inanç arasında çok büyük bir fark vardır. Güven kişiseldir; inanç ise toplumsaldır. Güvenin içinde gelişmek zorundasın; inancın içinde olduğun gibi kalabilirsin, nasılsan öyle kalırsın, ve inanç sana dayatılabilir. İnançları bırak. Korku ortaya çıkacak, çünkü eğer inancı bırakırsan kuşku doğar. Her inanç kuşkuyu bir yere saklanmaya zorluyor; kuşkuyu bastırıyor. Bu seni endişelendirmesin; bırak kuşku gelsin. Herkes gün ışığına ulaşabilmek için karanlık geceyi yaşamak zorundadır. Herkesin kuşkuyu yaşaması gerekir. Yolculuk uzun, geceyse karanlık. Ancak uzun yol sona erdikten ve gün doğduktan sonra, buna değmiş olduğunu göreceksin. Güven "oluşturulamaz". Asla onu bir ekin gibi yetiştirmeye çalışma; tüm insanlığın yapmaya çalışageldiği şey budur. Oluşturulmuş güven, inanca dönüşür. Güveni kendi içinde keşfet; onu oluşturma. Varlığının daha da derinine in, varlığının gerçek kaynağına ve onu keşfet. A R A Y I Ş GÜVENE İ H T İ Y A Ç DUYACAK, çünkü bilinmeyene adım atıyorsun. İnanılmaz bir güven ve cesaret gerektirecek, çünkü geleneksel ve bilindik olandan uzaklaşıyorsun; güruhtan uzaklaşıyorsun. Engin denize açılacaksın ve diğer k ı y ı var mı, yok mu bilmiyorsun. Güvene sahip olma konusunda hazırlamadan seni böyle bir arayışa yollayamazdım. Bu biraz çelişkili görünecek ama ne yapabilirim? Hayat böyledir. Sadece yüce bir güvene sahip olan k i ş i , yüce bir kuşkuya, yüce bir arayışa sahip olabilir. Çok az güvene sahip bir insan, ancak çok az kuşku duyabilir. Hiçbir güveni olmayan insan sadece kuşku duyarmış gibi yapar. Derin arayışa giremez. Derinlik güvenden gelir... ve bu bir r i s k t i r . Seni bu haritasız denize göndermeden önce, tek başına çıkmak zorunda olduğun bu yolculuğa hazırlamak zorundayım. Ancak seni sadece teknene kadar götürebilirim. Önce güvenin güzelliğini ve kalbin yolunun coşkusunu bilmelisin; böylelikle gerçeğin engin okyanusuna açıldığın zaman, devam edecek cesarete sahip olacaksın. Ne olursa olsun, kendine olan güvenin tam olacaktır. Sadece şunu anla: Eğer kendine güvenmiyorsan, bir başkasına ya da bir şeye nasıl güvenebilirsin? İmkansızdır. Eğer kendinden kuşku duyuyorsan nasıl güvenebilirsin? Güvenecek olan sensin ve sen kendine güvenmiyorsun; o zaman kendi güvenine nasıl güveneceksin? A k ı l zekâya dönüşmeden önce, kalbin açılmış olması kesinlikle şarttır. A k ı l ile zekâ arasındaki fark budur. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Zekâ, aklın kalple uyum içinde olmasıdır. Kalp nasıl güveneceğini bilir. A k ı l nasıl araştırma yapacağını bilir. E s k i bir Doğu hikayesi vardır: B i r köyün dışında i k i dilenci yaşarmış. B i r i körmüş, diğerinin bacakları yokmuş. B i r gün köyün dışında, dilencilerin yaşadığı bölgede orman yangını çıkmış. Tabii dilenciler aynı zamanda rakipmiş; aynı meslekte, aynı insanlardan dileniyorlarmış. Sürekli birbirlerine kızıyorlarmış. Onlar dost değil düşmanmış. Aynı meslekteki insanlar dost olamaz. Bu çok zordur, çünkü bu bir rekabet meselesidir; bir başkasının müşterilerini alırsın. Dilenciler müşterilerini etiketler: "Unutma, bu benim adamım. Sakın onu rahatsız etme." Sen hangi dilenciye ait olduğunu, hangi dilencinin seni sahiplendiğini bilmezsin; ama sokaktaki bir dilenci seni sahiplenmiştir. Belki de kavga edip, savaşı kazanmıştır ve artık sen onun mülküsün... Üniversite yakınlarında bir dilenci görürdüm hep, ama bir gün onu çarşıda gördüm. O her zaman orada, üniversitenin çevresindeydi, çünkü genç insanlar daha cömert olur. Yaşlı insanlar giderek daha cimri, daha ürkek olur. Ölüm yaklaşmaktadır ve artık para yardımcı olabilecek tek şey gibi gözükmektedir. Ve eğer paraları varsa, o zaman başka insanlar bile onlara yardım edebilir; eğer paraları yoksa, kendi oğulları, kızları bile onları umursamayacaktır. Ama genç insanlar savurgan olur. Onlar gençtir, kazanabilirler; hayatları oradadır, önlerinde yaşanacak uzun bir hayat vardır. O zengin bir dilenciydi, çünkü Hindistan'da ancak zengin ailelerin çocukları üniversite seviyesine ulaşabilir, aksi durumda ise üniversitede okumak için bir mücadele vermek gerekir. Çok az sayıda fakir insan da gidebiliyor ama bu çok sancılı ve zordur. Ben de fakir bir ailedendim. Tüm gece bir gazetede editör olarak çalışıp gündüzleri de üniversiteye gittim. Yıllarca günde üç-dört saatten fazla uyuyamadım; gece ya da gündüz, ne zaman vakit bulursam o zaman uyudum. Yani bu dilenci çok güçlüydü. Başka hiçbir dilenci üniversite caddesine adım atamazdı, girmeleri bile yasaktı. Herkes üniversitenin kime ait olduğunu biliyordu: bu dilenciye! Sonra bir gün genç bir adam gördüm; yaşlı adam orada değildi. "Ne oldu; yaşlı adam nerede" diye sordum. "Ben onun damadıyım. Bana üniversiteyi hediye olarak verdi." dedi. Üniversite sahibinin değiştiğini, artık bir başka sahibi olduğunu bilmiyordu. Genç adam, "Onun kızıyla evlendim." dedi. Hindistan'da birinin kızıyla evlendiğinde, sana çeyiz verirler. Sadece kızıyla evlenmekle kalmazsın: Kayınpederin eğer çok zenginse, sana bir araba, bir ev vermek zorundadır. Eğer çok zengin değilse, en azından küçük de olsa bir motosiklet, o olmazsa, en azından bir bisiklet ama mutlaka bir şey; radyo, müzik seti, televizyon veya para, vermek zorundadır. Eğer gerçekten zenginse, sana yurtdışında okuyup daha eğitimli b i r i s i olma fırsatı sunar: Doktor ya da mühendis olursun ve masrafları o öder. Bu dilencinin k ı z ı evlenmişti ve başlık parası olarak damada üniversite verilmişti. "Bugünden itibaren bu sokak, bu üniversite bana ait. Kayınpederim kimlerin müşterilerim olduğunu bana tek tek gösterdi" diyordu. Yaşlı dilenciyi pazar yerinde gördüm ve ona gidip, "Harika, çok iyi bir evlenme hediyesi vermişsin!" dedim. "Evet" dedi. "Sadece tek bir k ı z ım var ve damadım için bir şeyler yapmak istedim. Ona en i y i dilenme yerini verdim. Şimdi çarşıda tekrar tekel oluşturmaya çalışıyorum. Bu çok zorlu bir i ş ; çünkü çok sayıda dilenci var. Kıdemli olanlar çoktan müşterileri paylaşmış. Ama endişe edecek bir şey yok. İdare ederim; birkaç dilenciyi buradan kovalarım." Ve kesinlikle dediğini yaptı. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Orman yanarken, i k i dilenci bir an için düşündü. Birbirlerine düşmanlardı, konuşmuyorlardı bile; ama bu acil bir durumdu. Kör adam, bacakları olmayan adama seslendi. "Kurtulmanın tek yolu var. Seni omuzlarıma alacağım. Sen benim bacaklarımı kullanacaksın; ben de senin gözlerini. Tek kurtuluş yolumuz bu." Anında anlaşıldı. Ortada bir sorun yoktu. Bacaksız adam dışarı çıkamıyordu, yanan ormandan hızla çıkması mümkün değildi. Her taraf alevler içindeydi. Biraz yol alabilirdi ama bir işine yaramazdı. H ı z l ı , ve hatta çok hızlı bir şekilde çıkmak gerekiyordu. Kör adam da çıkamayacağından emindi. Yangının ne tarafta olduğunu, yolun nerede olduğunu, hangi ağaçların yandığını ve hangilerinin yanmadığını bilmiyordu. Kör bir adam: kaybolup giderdi. Ama i k i s i de zeki insanlardı; düşmanlıklarını bırakıp dost oldular ve hayatlarını kurtardılar. Bu bir Doğu masalıdır. Konusu aklınla ve kalbinle ilgilidir. Dilencilikle bir ilgisi yoktur; seninle bir ilgisi vardır. Orman yangınıyla bir ilgisi yoktur; seninle bir ilgisi vardır, çünkü yanmakta olan sensin. Her an yanıyor, acı çekiyor, sancılar içinde sızlanıyorsun. A k ı l tek başına kördür. Bacakları vardır, h ı z l ı koşabilir, çok h ı z l ı yol alabilir; ama kör olduğu için hangi yöne gideceğini bilemez. O yüzden sürekli tökezler, düşer, kendine zarar verir ve hayatın anlamsız olduğunu düşünür. Dünyadaki bütün entelektüeller bunu söyler: "Hayat anlamsızdır" derler. Hayat onlara anlamsız gelir. Çünkü kör akılla ışığı görmeye çalışırlar. Bu imkansızdır. İçinde gören, hisseden ama bacakları olmayan bir kalp var; o koşamaz. Olduğu yerde kalır, sürekli atar, bekler. B i r gün akıl anlayacak ve kalbinin gözlerini kullanabilecektir. Ben güven dediğim zaman, kalbinin gözlerini kastediyorum. Ve kuşku dediğim zaman, aklının bacaklarını kastediyorum. İ k i s i bir araya gelince yangından kurtulabilir; bu hiç sorun olmaz. Ama unutma, aklın, kalbi omuzlarının üstünde kabullenmesi gerekir. Buna mecburdur. Kalbin bacakları yoktur, sadece gözleri vardır ve aklın kalbi dinleyip, onun yönlendirmelerini izlemesi gerekir. Kalbin devreye girmesiyle akıl zekâya dönüşür. Bu bir dönüşümdür; bütünsel bir enerji dönüşümü. O zaman insan bir entelektüel değil, basbayağı bilge olur. Bilgelik kalp ile aklın buluşmasından ortaya çıkar. Kalp atışlarınla aklının üretimleri arasında uyum yaratma sanatını bir kez öğrendiğin zaman, bütün s ı r r ı avuçlarının içine alırsın: Bütün gizemlerin kapısını açacak maymuncuğa sahip olursun. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... ben hiç bir zaman entelektüel olmak istemedim, çocukluğumdan beri hep bilge olmak istedim.. entelektüel benim için çok kolay açıklanabilecek bir kavram, bilgi arşivciliği gibi geliyor bana ama bilge gerçekten dönüştürücü bir sözcük diye düşünüyorum... bilge olmak istiyorum... diye anımsıyorum |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Osho ilginç bir insan. Allah rahmet eylesin. Onu okudukça ondan soğuyorum. Birçok görüşü bana itici geliyor. Ancaaaakkk... Dünyanın sahte dindarlarla dolu olduğu cümlesine katılıyorum. Ama sadece bu cümleye... Teşekkürler. actionsmile |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... ben osho okudukça algım açılıyor... tam benlik bir adam..... ve her cümle kafamda ahenkle dans ediyor... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Hint felsefesinin 4 kuralı... KURAL 1: "Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler. KURAL 2: "Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. 'Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı' gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir." KURAL 3: " İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır. KURAL 4: "Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... anlamadım ama uyumuyorum.. sürekli uyanık kalasım geliyor.... bu arada sevmeyi sevilmeyi özledim... allahım.. sen benden daha iyi bilirsin... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
|
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
teşekkür ederim acemi şirine.. bu arada kiloverme ada ve güven dinliyorum bu arada bunları sürekli dinleyeceğim... bakalım ne olacak 4.günümdeyim şuan... aralıksız bir ay dinleyeceğim... sonra sonua bakarız... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... anamdan mayakovski doğdum, ruhum whitman, sözüm plath, ölümüne pablo nerudayım..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... ingilizce telkinler ekliyorum bundan sonra listeme...... ama onlar ritmotransla yapılmamış sanırım ki öyle..... aman... dinliyorum... işte ekliyicem... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Dört nala gelip uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim Bilekler kan içinde Dişler kenetli Ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim Kapansın el kapıları Bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim Şiir: Nazım Hikmet Ran |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... kutayhun Hint Felsefesi= Kural 3-Cümle 3 DİKKAT LÜTFEN :) Bilmem anlatabildim mi:) |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... "Hiç kimse üstün değildir, hiç kimse aşağı değildir, fakat kimse eşitte değildir. İnsanlar yalnızca eşsizdir, karşılaştırılamaz. Sen sensin, ben benim. Ben potansiyelimi hayata vermek zorundayım; sen potansiyelini hayata vermek zorundasın. Ben kendi varoluşumu keşfetmek zorundayım, sen kendi varoluşunu keşfetmek zorundasın..!" - Osho - |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
valla dediğim olay umrumda bile değil.....bir şeylerin sancısı mı bilmem ama... bi şeyler için kızgınım...ve kızgınım ve kızgınım... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Hakikat ödünç alınamaz. O kitaplardan çalışılamaz. Hiç kimse sana onun hakkında bilgi veremez. Senin zekânı keskinleştirmen zorunludur, bu sayede sen varoluşun içine bakarsın ve onu bulursun. Eğer bir çocuk açık, alıcı, uyanık bırakılırsa ve araştırmak için arzu verilirse onun psikolojik özgürlüğü olacaktır. Ve psikolojik özgürlük ile birlikte muazzam bir sorumluluk gelir. Ona bunu öğretmek zorunda değilsin; o psikolojik özgürlüğün gölgesi gibi gelir. Ve o sana müteşekkir olacak. Aksi taktirde bütün çocuklar anne babalarına kızgındır çünkü onlar onu mahvetti: Onun özgürlüğünü yok ettiler, zihnini koşullandırdılar. O bir soru dahi sormadan önce hepsi, kendi deneyimlerine dayanmadığı için sahte olan cevaplarla zihnini doldurdular. Bütün dünya psikolojik esaret altında yaşıyor. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... seviyorum, çok seviyorum, kocaman çok seviyorum, sevgimle ışık saçıyorum, sevgim çok güzel, sevilmeyi davet ediyorum yaşamıma.... sevgiye konsantre oluyorum...telkin dinliyorum... :) |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... http://www.youtube.com/watch?v=Fem5R...eature=related yaşamıma girecek güzel şimdiden çok seviliyorsun.... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... kendi yaptığım telkinler var.. artık onları dinliyorum..... ve dinlemeye devam edeceğim..... bu seferde bunun deneyini yapacağım... şimdi 3. gün..öbür ayın 18inde sonuçları söyleyeceğim.. bakalım işe yarıyor mu... bu aralar siteye giremiyorum.... çok yoğunum.. ama yaşamın ben için iyiye biçimlendiğini düşünüyorum... herkese saygılarımla... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Eğer masumsan cesarete ihtiyacın yoktur. Netliğe de ihtiyacın yoktur; çünkü hiçbir şey masumiyetten daha net, daha şeffaf olamaz. O yüzden asıl sorun insanın kendi masumiyetini nasıl koruyacağıdır. Masumiyet elde edilecek bir şey değildir. Öğrenilecek bir şey değildir. Resim, müzik, şiir, heykel gibi bir yetenek değildir. Bu tip bir şey değildir. O daha çok nefes almak gibidir; doğuştan Varolan bir şey. Masumiyet herkesin doğasında vardır. Hiç kimse masum olmadan doğamaz. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar bu saatten sonra ne olması gerekiyor.. bir yorumu olan var mı.. ya da hangi telkini bu saattten sonra uzun süre dinlemeliyiz... şimdi ikisi arasında kaldım hangisini dinleyeyim uzun süre.. koruma kalkanı mı topluluk önünde konuşma mı.. bir de nedense artık uzun süre telkin dinleyemiyorum... yani diyelim li bir gün bir telkin dinledim ertesi gün başak birine geçiyorum... yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Bu saatten sonra derken?Ben günlüğünün tamamını okumadığım için anlayamadım sanırım.O yüzden yorum yapamıyorum. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
Sevgili kutayhun, cok guzel bir yazi ve cok guzel bir sekilde anlatilmis. Acaba kime ait diye merak ettim...actionsmile |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... OSHOya ait..... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... O yüzden unutma: Güven ile inanç arasında çok büyük bir fark vardır. Güven kişiseldir; inanç ise toplumsaldır. Güvenin içinde gelişmek zorundasın; inancın içinde olduğun gibi kalabilirsin, nasılsan öyle kalırsın, ve inanç sana dayatılabilir. İnançları bırak. Korku ortaya çıkacak, çünkü eğer inancı bırakırsan kuşku doğar. Her inanç kuşkuyu bir yere saklanmaya zorluyor; kuşkuyu bastırıyor. Bu seni endişelendirmesin; bırak kuşku gelsin. Herkes gün ışığına ulaşabilmek için karanlık geceyi yaşamak zorundadır. Herkesin kuşkuyu yaşaması gerekir. Yolculuk uzun, geceyse karanlık. Ancak uzun yol sona erdikten ve gün doğduktan sonra, buna değmiş olduğunu göreceksin. Güven "oluşturulamaz". Asla onu bir ekin gibi yetiştirmeye çalışma; tüm insanlığın yapmaya çalışageldiği şey budur. Oluşturulmuş güven, inanca dönüşür. Güveni kendi içinde keşfet; onu oluşturma. Varlığının daha da derinine in, varlığının gerçek kaynağına ve onu keşfet. A R A Y I Ş GÜVENE İ H T İ Y A Ç DUYACAK, çünkü bilinmeyene adım atıyorsun. İnanılmaz bir güven ve cesaret gerektirecek, çünkü geleneksel ve bilindik olandan uzaklaşıyorsun; güruhtan uzaklaşıyorsun. Engin denize açılacaksın ve diğer k ı y ı var mı, yok mu bilmiyorsun. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar bu aralar koruma kalkanı ve topluluk önünde konuşmada karar kıldım.. 3 gündür dinliyorum.. kendimi çok iyi hissediyorum.. gerçekten yaşamımda da hissettim.. ilişkilerde de.. ama bir boğaz ağrısı oldu.. nedenini bilmiyorum.. sürekli bir boğazda tutukluk mu var bilmiyorum....öyle bir durum söz konusu.. bu aarada dinlerken de uyuya kalıyorum bu güzel bir etki... hepinzie sevgiler... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Boğaz ağrısı kendi adına konuşamama ve kendi isteklerini dile getiremediğine dair yoğun bir inançtan kaynaklanıyor olabilir. Yada kendini ifade edemediğini düşünüyorsundur. Belkide değişmekten korkuyorsundur. Kendini bir sorgula sorunun kaynağını bul. Son olarakta bir fincan ballı bitki çayı iç bak nasıl bülbül gibi şakırsıny789...... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... teşekkür ederim bilgilendirmeniz için... yukarıda yazdıığıınıız şeyler gerçekten çok açııklayııcıı oldu. dediğğiniz gibi gözden geçireceğğim |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bugün derslerime girdim. sınıflarımız biraz soğuk olmasına karşın çok güzel ders işledim.... bu arada garip gelecek ama ben şunu keşfettim uzun uğraşlar sonucunda bir telkinin etki etmesi süreden çok tekrarla ilgili.. yanılıyorsam yönetici arkadaşlar ve en iyi etki takriben 150-200 arasında değişiyor.. bu yüzden ben de koruma kalkanı dinliyorum sadece ve şuan 150 kere dinledim.. belki rakamlar korkutucu gelebilir ancak mesela 5 dakikalık bir telkin tek başına dinlendiği zaman 3 günde 6 saatten direk etkili oluyor ve sanırım kalıcı olma özelliği gösteriyor... şuan koruma kalkanı bitti ve 150 kere de topluluk önünde konuşma dinleyeceğim... saygılarımla.. sitemiz çok güzel.. ücretsiz telkinler sayesinde çok şey öğrendik... saygılarımla... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar özellikle belirtmek isterim ki temel dinlemeleri yaptıktan sonra örneğin, suçluluk, kendine güven, ego güçlendirici ve topluluk karşısında konuşma gibi telkinlerimizi dinledikten mutlaka koruma kalkanını dinleyelim gerçekten çok güzel etki ediyor. inanılmaz bir etkisi var.. içeriğinden de anlaşılacağı üzere gerçekten iyi olma halini sabitleen bir etkisi var.. şiddetle önerilir.. saygılarımla... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... arkadaşlar koruma kalkanı telkinini içselleştirdiğimi düşünüyorum... dediğim gibi başkalarının düşüncelerini önemsememeyi dinliyorum onun için de bugün son gün.. bu telkini de içselleştirdikten sonra seçtiğim telkini söyleyeceğim... bu arada kendimi çok iyi hissediyorum... sevgilerimle... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... bugün çok güzel bir gündü..... derslerime girdim çıktım.. mutluluk içinde ders yaptık.. herşey on numaraydı.... bu arada başkalarının düşüncelerini önemseme telkininde 150yi geride bıraktım.. ama bu akşam son artık.. bundan sonra topluluk karşısında konuşmayı dinleyeceğim... tabi unutmanda ben telkinleri teker teker dinliyorum.. ve çok güzel de etkisini hissediyorum... |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:25 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.