Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Hikayelerimizi Anlatalım > Üyelerin Değişim Günlükleri

Uyarılar

centin degişim aşamaları

Hikayelerimizi Anlatalım ve Üyelerin Değişim Günlükleri centin degişim aşamaları Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Alışkanlık Yasası!... Yaptığımız her şey alışkanlıklarımızın sonucudur! Konuşma, çalışma, araba kullanma, düşünme, diğer insanlarla etkileşimde bulunma, para harcama ve hayatımızdaki önemli insanlarla ilgilenme tarzımız alışkanlıklarımızı n sonucunda gelişmiştir! Hayatın her alanındaki davranışların temelinde, bebekliğimizden bu yana biriktirmiş olduğumuz deneyimlerimiz yatar! ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Üyelerin Değişim Günlükleri telkin cd indir izle İstanbul Üyelerin Değişim Günlükleri nerededir kimdir Üyelerin Değişim Günlükleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Üyelerin Değişim Günlükleri hipnoz Üyelerin Değişim Günlükleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Üyelerin Değişim Günlükleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Üyelerin Değişim Günlükleri kuantum düşünce kitap haberi

centin degişim aşamaları

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21-05-2008, 05:45 PM   #221 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları





Alışkanlık Yasası!...



Yaptığımız her şey alışkanlıklarımızın sonucudur! Konuşma, çalışma, araba kullanma, düşünme, diğer insanlarla etkileşimde bulunma, para harcama ve hayatımızdaki önemli insanlarla ilgilenme tarzımız alışkanlıklarımızı n sonucunda gelişmiştir! Hayatın her alanındaki davranışların temelinde, bebekliğimizden bu yana biriktirmiş olduğumuz deneyimlerimiz yatar! Davranışlarımız ve fiziksel çevremiz ile etrafımızdaki insanlara verdiğimiz tepkilerin % 95’i otomatik ve bilinçsiz tepkilerdir!



Hayalimizdeki insan gibi olabilmenin önündeki en büyük engellerden birisi alışkanlıklarımızdı r! Düşünme, hissetme, konuşma ve davranış alışkanlıklarımız şimdi durduğumuz yerle gerçekten gitmek istediğimiz yer arasında duran beton bloklar gibidirler ve bizim yerimizde saymamıza yol açarlar! Alışkanlık yasası, hayati derecede önemli bir zihin yasasıdır! Bu yasa, hareketsiz duran bir nesnenin dışarıdan ona etki edecek bir kuvvet gelmediği sürece aynı kalacağını öne süren Nevton’un ilk hareket yasasına benzer!



Düşünce ve davranışlarımızda aynı prensibe uygun olarak işler görürler! Dışardan bizi etkileyen bir kuvvet veya farklı bir şey yapmak üzere vereceğimiz kesin bir karar olmadığı sürece, aynı şeyi sürekli yapıp dururuz!



Alışkanlıklar; bize hizmet ettikleri, etkileriyle hayatımızı zenginleştirdikleri ve geliştirdikleri sürece iyidirler! Alışkanlıklarımız mutluluğumuzun önünde bir engel oluşturmaya başladığında ise, onları yenilememiz veya tamamen değiştirmemiz gerekir!



Başarılı insanların hepsi randevularına sadıktırlar ve güvenilir insanlardır! Onlara itimat edilir, sözlerinde dururlar! Başkalarının zamanına onları rahatsız etmeden saygı gösterirler!



Oluşturabileceğimiz en tehlikeli alışkanlıklar, zihinsel alışkanlıklardır! Sürekli olarak düşündüğümüz bir şeyi hayatımızda var ettiğimiz gerçeğinden dolayı, olumsuz veya kendimizi kısıtlayıcı düşüncelerimiz bizi her şeyden fazla engellerler!



Alışkanlık haline getirdiğimiz düşüncelerimiz hayatımızda çok büyük bir öneme sahiptirler! İyi yada kötü bir şey yoktur! Onu, düşüncelerimiz öyle yapar! Zihinsel bir dünyada yaşıyoruz! Bizim onlara yüklediğimiz anlam dışında, çevremizdeki hiçbir şeyin kendine ait bir anlamı yoktur! Bu nedenle düşünce tarzımızı değiştirdiğimizde, hayatımız da değişir!



Başarı ve başarısızlık, mutluluk ya da mutsuzluk büyük bir çoğunlukla alışkanlıklarımızı n ve çevremizde olup bitenlere karşı verdiğimiz otomatik tepkiler ile cevapların bir sonucudur! Gerçekleştirmek istediğimiz amaçlarımızla bağdaşmayan alışkanlıklarımızı değiştirmek, iyi bir hayat kalitesine ulaşmak için yapacağımız en gerekli, ama en zor işlerden birisidir! Kusursuzluğun veya mükemmelliğin belirli bir seviyesine erişemediysek, hala kopmamız gereken alışkanlıklarımızla birlikte yaşıyoruz demektir! Unutmayalım ki, kötü alışkanlıkların oluşmaları kolay, ama onlarla yaşamak zordur! İyi alışkanlıkların oluşması ise zor olur, ama onlarla yaşamak kolaydır! Bizim işimiz, iyi alışkanlıklar oluşturmak ve onları hayatımızın idarecileri haline getirmektir!



Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!...



Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!...



Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. .



Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!...



Adem Altay


 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 21-05-2008, 05:49 PM   #222 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları








Acı ve Zevk!...Toplumsal ve Zihinsel Depremler!…



Günümüzde teknolojik açıdan insanlık büyük bir ilerleme içerisinde! Her geçen gün yeni teknolojiler üretilmekte! İnternet teknolojisiyle birlikte bilgi paylaşımı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda! Aradığımız bilgiye çok kısa zamanda ulaşabiliyor ve dünyanın öbür ucundaki insanlarla iletişim kurabiliyoruz! Fikirlerimizi özgürce ifade edebiliyor ve karşılıklı fikir paylaşımında bulunabiliyoruz! Görünüşe bakılırsa her şey muhteşem!…



Bu muhteşem görüntünün arkasındaki gerçekleri de görmek gerekiyor! Şu an toplumsal bir çöküş yaşadığımız da maalesef bir gerçek! İnsani değerlerimizin zayıfladığı bir gerçek! Sahtecilik ve dolandırıcılığın yükselişte olduğu da bir gerçek!



Bunları neden yazıyorum? Umutsuzluğa kapıldığım, ideallerimden vazgeçtiğim için mi? Asla! Harekete geçmenin zamanı geldiğine inandığım için!



İnsanları harekete geçiren iki büyük güç vardır: Acı ve Zevk! Biz bir şeyi, ya acıdan kaçmak ya da zevke ulaşmak için yaparız! Harekete geçmek için ya acının ya da zevkin büyütülmesi gerekir! En büyük motivasyon da, acının ve zevkin dorukta olduğu anda gelir!



Kurtuluş savaşı sırasında esaret, ve bağımsızlığını yitirme, atalarımıza öylesine bir acı vermiş ki, kazmasını küreğini kapan, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla çocuğuyla tek yumruk haline gelmiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde büyük bir zafer kazanmış ve bugünkü Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur!



Acı ve zevk konusunda göz ardı edilmemesi gereken müthiş bir gerçek vardır: Zamanla geçici zevkler kalıcı acılara, geçici acılar da kalıcı zevklere dönüşebilir! Geçici zevkler insanın hayvani yönüne, kalıcı zevkler ise insanin ruhsal yönüne hizmet eder! Ve insan ancak ve ancak kalıcı zevkler yolunda ilerlediğinde zevkin gerçek tadına varabilir, bu şekilde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilir! Kalıcı zevklere ulaşmak için, insanın yaratılış gayesine uygun yaşaması, insanlık adına faydalı işler yapması, dürüst ve ahlaklı olması, sarsılmaz değerlere, güçlü bir karaktere, güçlü bir amaç duygusuna ve güçlü bir vizyona sahip olması… gerekir!



İnsanın mükemmelliği ruhsallığındadır! Zihinsel hakimiyet ve evrensel teslimiyet ile ruhsallığımızı güçlendirebiliriz! Zihinsel hakimiyet ve evrensel teslimiyet kişisel mükemmellik yolunda olmazsa olmaz ön koşuldur!



Acı ve zevk, kişinin kendisinin ve çevresinin (dış etkenlerin) etkileyebileceğ i zihinsel durumlardır! Eğer kişi kendisi karar vermezse, dış etkenler acı ve zevkin ne ve hangi düzeyde olduğunu belirlerler! Biz zihnimizde, acıyı ve zevki istediğimiz kadar yükseltebilir ve doruk noktasına taşıyabiliriz!



Eğer kontrolü dış etkenlere bırakırsak, onlar bizi acı içindeyken zevk içindeymiş gibi kandırabilirler! Ben buna, zihinsel uyuşturucu diyorum! Zihinsel uyuşturucular, geçici zevkleri kalıcıymış gibi gösteren, illüzyon etkisi yapan, bizi çöküşe götüren zararlı etkenlerdir! Zihinsel uyuşturucuları n en büyükleri medya ve maalesef internetdir! (tabi ki bunların etkisinde kalarak felaket tellallığı yapan, aydın geçinen zavallıları da unutmamak gerekiyor!…)



17 Ağustos’u hepimiz hatırlarız! Binlerce kardeşimizi yitirdiğimiz (Allah bir daha bizlere o günleri yaşatmasın!) acı bir gün! Benim görüşüme göre de, eğer bir uyanış başlatmazsak daha acı günler bizleri bekliyor!... Toplumsal depremler yaşıyoruz! Değerlerimiz her geçen gün daha da sarsılıyor! Toplum olarak zihinsel çöküşün eşiğine yaklaşıyoruz! Her gün 7.5 şiddetinde zihinsel depremler yaşıyoruz! İşin en acı yönü de, bunun yeterince farkında olmayıp, toplumsal ve zihinsel depremin şiddetini yıkıcı konuşmalarımız ve faaliyetlerimizle biz kendimiz artırıyoruz! Kendi evimizi kendimiz sallıyoruz! Kendi toplumumuzu kendimiz sallıyoruz!



Türkiye Cumhuriyeti bizlere emanet edilmiş ve bağımsızlığını korumak bizlere kutsal bir görev olarak verilmiştir! Her birimize düşen görev, ülke menfaati için işimizi en iyi şekilde yapmak, toplumsal değerlerimizi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını korumak ve sürdürmektir! Bugünkü Türkiye’nin haline bakınca, atalarımızın kemiklerinin sızladığına eminim! Zihinsel senaryolar ile Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığını yitirmenin eşiğinde! Atalarımızın kanını canını vererek koruduğu topraklar satılmakta, Türkiye gençliğinin beyin gücü ya yanlış yöne kanalize edilmekte, ya başkalarına hizmet etmekte, ya da uyutulmaktadı r!



Peki bu durumda ne yapmalıyız? Pankart açıp protesto yürüyüşü yapmak çözüm getirmez! Konfüçyüs’ün güzel bir sözü vardır: Karanlığa kurşun sıkacağına bir ışık da sen yak! İşimizde en iyi olalım ve işimizi en iyi şekilde yapalım! Değerlerimize sahip çıkalım! Birbirimize yardım edelim, birbirimizi geliştirip güçlendirelim!



Belki dallarımız, gövdemiz kırıldı ama kökümüz hala sağlam; filiz verebilecek, yeniden şahlanıp yükselebilecek, dalları gökleri delebilecek güçte!...



Peki neye ihtiyacımız var! Zihinsel olarak gelişmiş daha güçlü bireylerle daha güçlü bir Türkiye için Müthiş bir uyanışa!...



Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur!

M. Kemal Atatürk





Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!...



Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!...



Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. .



Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!...



Adem Altay



__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 21-05-2008, 06:03 PM   #223 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları





İnançlarımızın Gücü!

İnanmadığımız bir şeyi asla ve asla başaramayız!Bir yetenekteki eminlik düzeyi ne kadar güçlenmişse onun gerektirdiği emek o kadar azalacaktır! İnançlıysak hiçbir şey olanaksız değildir! Başarabileceğimize ne kadar inanıyorsak başarma ihtimalimiz o kadar fazladır!

İnancımız ne kadar güçlüyse ruhumuza o kadar güç verilecek, o kadar az emekle aynı işi yapabilecek, çevresel faktörler yardımımıza koşacak ve kaderimiz o ölçüde isteklerimize göre belirlenecektir! İnancımız ne kadar kuvvetli olursa o kadar derinden hissederiz! Karşımıza çıkan güçlük ne kadar büyükse onu yenmemizi sağlayacak inancı o kadar geliştirmeyiz!

Başaracaklarına inananların başarmalarının nedeni , sadece, inançların onlara verdiği cesaretle çok çalışmaları değildir! İnanmanın, tüm evreni , tüm iç ve dış şartları insana destek olacak şekilde harekete geçirmesidir!

İnancımız zihnimizin simyacısıdır! İnançlarımız düşüncelerimizle karıştığında, bilinçaltımız anında titreşimi alır, manevi eşdeğerine çevirir! İnanç olumlu heyecanların içinde en güçlüsüdür!

İnanç, kendi kendine telkin prensibiyle bilinçaltına sürekli olumlu sözler vererek ya da talimatları tekrarlayarak yaratılan zihinsel bir durumdur! Kendi kendimize telkin yaparak bilinçaltımızı istediğimiz şeyi alacağımıza inanmaya ikna edebiliriz! Bilinçaltımız bunu işleyerek bize inanç ve arzu ettiğimiz şeyi elde etmemiz için kesin planlar olarak geri gönderecektir!

İnanç isteyerek oluşturabileceğimiz zihinsel bir durumdur ve iradeye bağlı olarak geliştirilebilir! İnancımızı isteğimize bağlı olarak değiştirebilmek için tek yöntem olumlu talimatları bilinçaltımıza sürekli tekrarlayarak vermektir! Örneğin, ünlü bir suçbilim uzmanı, “ İnsanlar suçla ilk karşılaştıklarında ondan tiksinirler! Eğer bir süre daha suçla ilişkileri olursa , ona alışırlar ve tahammül ederler! Eğer bir süre daha suçla ilişkileri olursa sonunda onu benimser ve etkisi altına girerler” demektedir! Zihin sürekli olarak tekrar ettiği şeyi inanca dönüştürür! Bilinçaltına tekrar tekrar gönderilen bir düşünce dürtüsü, sonunda bilinçaltı tarafından kabul edilir ve bilinçaltı bu düşünceyi mümkün olan en pratik şekilde fiziksel eşdeğerine dönüştürür!

Güçlü duygu ve sarsılmaz bir inançla birleşen bütün düşünceler kendilerini gerçekliğe dönüştürür! Düşünceler ne kadar heyecan dolu ve duygu yüklü ise fikirlere canlılık ve hareket kazandırırlar!

İki tip inanç vardır: Olumlu ve olumsuz inanç! İnancımız ister olumlu ister olumsuz olsun onu sürekli zihnimizde tekrarlarsak hayatımızı yönlendirici müthiş bir etki yapacaktır! Olumlu inançlar olumlu olaylara, olumsuz inançlar da olumsuz olaylara sebep olur! İnançlarımızın derecesi ne kadar güçlü ise gerçekleşmesi de o kadar kesindir! Biz neye inanıyorsak O’yuz! Kendimizin ne ve kim olduğunu düşünüyorsak O’yuz! Güçlü duygu ve sarsılmaz bir inanç oluşturarak hayatımızda istediğimiz değişikliği yapabilir istediğimiz gibi bir insan olabiliriz! Aynı şekilde olumsuz inançlarımız da ne kadar güçlüyse o kadar başarısızlık ve kötü talihle karşılaşacağız demektir! Sürekli kendimizin başarılı olduğumuzu düşünür ve buna kalpten inanırsak gelecekte de daha büyük başarılara imza atacağımızdan emin olabiliriz! Aynı şekilde düşüncelerimiz ve kendimiz hakkındaki inancımız olumsuzsa başarısızlık bizim yakamızı bırakmayacaktır! Üniversite 3. sınıftayken atölye uygulaması dersi vardı! Bilgi ve beceri gerektiren bir dersti! Bölüm öğrencilerinin neredeyse tamamı bu dersten başarılıydı! Tüm dönem boyunca kendime bu alanda becerimin olmadığını söyledim! Kendime o kadar çok söylemişim ki bu söylediklerim ben farkına varmadan inanca dönüşmüş! Olumlu yada olumsuz olsun inanca dönüşen her düşünce kendini gerçeğe dönüştürür! Peki sonuç sizce ne oldu dersiniz? Başardım! Herkesin geçtiği o dersten kalmayı başardım! Arkadaşlarımın yapamadığını yapmıştım! Ne büyük başarı değil mi? Kendim hakkındaki olumsuz düşünceleri güçlü bir inanca dönüştürmüş ve sonunda herkesin başarılı olabildiği bir dersten “başarısız olmayı” başarmıştım!

İnançlarımız zihnimiz tarafından oluşturulur fakat daha sonra zihnimizi harekete geçiren en büyük etken haline gelir! İnancımız ve ona olan güvenimiz bilinçaltımızın çalışmasını belirleyen etkendir! Kendi kendine telkin yoluyla bilinçaltımıza talimatlar verirken ona istediğimiz talimatı vermeye engel olacak hiçbir şey ama hiçbir şey yoktur!Biz kendi istediğimiz düşünce ve inançlarımızı bilinçaltımıza yükleyebiliriz! Biz bilinçaltımıza ne verirsek onu alır! Hem de olduğu gibi, doğru ve yanlış olduğunu sorgulamadan! Bir düşünceyi yada başarmak istediğimiz bir şeyi gerçekçi kılmak için ona şimdiden sahipmiş gibi davranalım, istediğimizi gerçekleştirmiş olduğumuzu düşünelim! Bu düşünceyi zihnimize tekrarlayarak nasıl gerçekliğe dönüştüğünü deneyimleyebiliriz! Bilinçaltımız bu düşünceyi mümkün olan en doğrudan yolla ve pratik araçla bunu gerçeğe dönüştürecek, inanç olarak kendisine verilen emri yerine getirecektir!

Sürekli uygulama yaparak ve deneyim kazanarak bilinçaltına gönderilen herhangi bir emri her şekilde gerçekliğe dönüştürebiliriz! Mükemmellik uygulamayla gelecektir! Sadece talimatları okumak yetmez, uygulama yapmak şarttır!

Zihnimizi olumlu ve olumsuz düşünceler doldurur ve bu düşünceler tekrarlandıkça inançlarımıza dönüşür! Zihinde olumlu düşünce ve inançlarımız baskınsa sonuçlar da olumlu olacak, olumsuz düşünce ve inançlarımız baskınsa sonuçlar da olumsuz olacaktır! Bu inançlarımız zamanla bizim gerçekliğimiz olarak karşımıza çıkacaktır! Günümüzde çevremiz bize sürekli olarak olumsuz düşünceleri aşılamaktadır! Çevremizdeki insanlara baktığımızda, onların konuşmalarına kulak verdiğimizde, gazeteleri okuduğumuzda, televizyon seyrettiğimizde vb. zihnimize giren düşüncelerin büyük bir çoğunluğu olumsuzdur! Bunlar zamanla tekrar tekrar zihinlerimize gönderilerek inançlarımız haline gelmekte ve olumsuz bir toplum meydana getirmektedir! Eğer bizler bilinçli olarak zihnimize olumlu düşüncelerle besleyip onları güçlü inançlar haline dönüştüremezsek yaşadığımız hayat çekilmez bir hal alacak ve olumsuzluğumuz gün be gün artacaktır! Ne acıdır ki insanlarımız bunun gerçek manada farkında değiller! İnsanlara sorduğunuzda büyük bir çoğunluk size – görünüşleri ve konuştukları olumsuz olduğu halde- ne kadar olumlu olduklarını sizlere anlatacaklardır!

Olumlu düşünce ve inançları baskın hale getirmek için destekleyip geliştirmek, olumsuz duyguları ise zayıflatarak ortadan kaldırmak gerekir! Olumlu düşüncelerin baskın olduğu bir zihin güçlü bir inanç oluşturmak için elverişli bir ortam sağlar! Böyle bir zihnin verdiği talimatlar bilinçaltımız tarafından anında alınıp üzerinde çalışılacaktır!

İnanç düşünceye güç verir! İnanç, kendi kendine telkinle oluşturulabilen zihinsel bir durumdur!

İnanç, düşünce dürtüsüne hayat, güç ve hareket kazandıran “ölümsüzlük” iksiridir!

İnanç, başarılı bir hayatın başlangıç noktasıdır!

İnanç, bilimin kurallarıyla incelenemeyen tüm mucizelerin ve tüm gizemlerin temelidir!

İnanç, başarısızlığın bilinen tek panzehiridir!

İnanç, sınırlı insan zihninde yaratılan sıradan düşünce titreşimini manevi eşdeğerine çevirir!

İnsan kendi kendine tekrar ettiği şeye , doğru olsun ya da olmasın, en sonunda inanır! Eğer bir insan bir yalanı durmadan tekrar ederse sonunda yalanın gerçek olduğunu kabul edecektir! Üstelik bunun doğru olduğuna inanacaktır! Her insan, zihnini işgal etmesine izin verdiği egemen düşünce yüzünden şu anda olduğu insandır! İnsanın bilerek zihnine yerleştirdiği ve teşvik ettiği , bir veya daha fazla duyguyla karıştırdığı düşünceler , kişinin her hareketini , davranışını ve işini yöneten ve kontrol eden güdüleyici gücü oluşturmaktadır!








Adem Altay
A!!!A
İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!!
__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 03:37 AM   #224 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları






işte günlügümde bulundurmam gereken istedigimd eokumam gereken bir yazı



Chi dergisi, Mart 2006)

Kuantum teorisi ile şok olmayan kimse,

onu anlamamıştır.
Niels Bohr




Bir maddeyi bir noktadan diğer bir noktaya taşımak için enerjiye ve bir araca ihtiyaç vardır. Bir yükü taşırken genellikle kamyon, treyler, insanları taşırken otobüs, uçak, tren; bilgiyi taşırken de kitap, dosya ve bilgisayar disketlerini kullanırız. İlk yazılı kayıtlarına ulaşabildiğimiz taşımacılık bugüne kadar çok gelişme kaydetti. Artık “Online” işlemi sayesinde paramız anında başka şehirde, bir başka hesapta görünüyor. Okyanus ötesi ülkelerden maçları naklen izleyip gecenin karanlığında veya güneşin altında evrene değişik açılardan, değişik zaman algılamalarıyla bakan milyonlarca insan atılan bir golle havalara fırlıyor; çünkü kaleye giren golün görüntüsünün elektromanyetik frekansları televizyon kameralarından yayın yapan istasyona, oradan da yansıtıcı uydu aracılığıyla odalarımızdaki televizyona ulaşıyor. Fourier denklemine uygun olarak televizyon, kendine ulaşan frekansları tekrar görüntüye dönüştürerek atılan golü gördüğümüz hissini veriyor. Gerçekleşen, sadece ışık-foton taşımacılığıdır ki, hiç birimiz bunu sorgulamayız; televizyonu satın alıp, maçları, konferansları, konserleri gezegenin diğer ucundaki diğer insanlarla birlikte aynı anda izleriz.

Bir maddeyi veya görüntüsel enerjiyi bu kadar uzaklara eşzamanda taşımak mümkünse başka neleri bir noktadan bir diğer noktaya taşıyabiliriz?

Mesela DÜŞÜNCELERİMİZİ?

Düşüncemiz bir enerjidir, bir varoluş dalga boyudur. Zihnimizden çıktığı andan itibaren yayılır, dalga dalga evrene açılıp gider.

Beynimiz düşünce ve duygu, kısaca enerji üreten bir dinamodur. Hem düşünce enerjisi ile yayın yapar, hem de diğer yayınları yakalar. Aslında tanrının yarattığı ve insanlığın sahip olduğu en mükemmel yayın istasyonu ve muhteşem bir alıcı antendir. İnsanoğlu böyle bir yeteneğinden ve gücünden habersiz, kendi beyninin yarattığı TV önünde, onun yakaladığı dalga boylarını izler. Kendi kendisinin kapasitesini kullanmayı unutmuştur.

İlim, ilim bilmektir,
İlim, kendin bilmektir “
Y. Emre

20. yüzyıl başında Reiki ile başlayan kavrayış, şu anda kendi içimize yaptığımız yolculuklarda, dışarıda aranacak fazla bir şey olmadığını deneyimletip, en güçlü kaynağın kendimiz olduğunu kanıtlamaya başlamıştır.

Reiki II seviyesinde güç ve mental sembolleri, yine taşıyıcı olan başka bir sembolle bir başka kişiye veya yere şifa amacıyla gönderilir. Reiki II aşamasına uyumlanan kişiler bunu hiç sorgulamadan kabullenirler. Bu hem çok hoş hem de gariptir! Çünkü en muhteşem metafiziksel işleyiş devreye girmiştir ve kimse bunun mekaniğini veya çalışma prensiplerini sorgulamaz. Bu, bir bakıma olumludur; akıl fazla karışmadan olduğu gibi kabullenilir. Daha da doğrusu, zaten öz kayıtlarında olan ve bildiğini unuttuğu evrensel bir yasayı hayatına katar, bilmeden hatırlar!

Tibet’te rahipler tapınaklar arasında birbirleriyle telepatik olarak görüşüp haberleşirler.

Dünyada çok gelişmiş kadim insan formunun hayatta kalan tek türü olan Oberjinler kendi vücutlarıyla, kırılan kemikleri ve organlarıyla konuşabilirler.

Einstein formülüne göre madde, enerjinin yoğunlaşmış bir biçimidir. Varolan her şey enerjinin bir şeklidir ve Einstein bunu E=mc2 ile kanıtlamıştır.

Madde ve enerji birbirine denktir. Aynı evrensel özün ifadesidir. Fiziksel bedenimiz ve çevremizde algıladığımız her fiziksel oluşum “Birer enerji alanı” olup diğer enerji alanlarla sürekli iç içe titreşir.

Her şey bir enerji ve dalga boyu olduğuna göre; bu enerji denizinde onunla “BİR” olan insan beyni de bu dalga boylarını ve enerji titreşimlerini okuyabilir.
İsterse;
“Su, su! Su arıyorum…” Diyerek dut ağacı dalıyla da su da arayabilir!

Evrenin bütünlüğü sonu olmayan bir okyanus gibidir. Bu birlik halinde bütün varlıklar birbirleriyle iletişim içinde varolurken zaman ve mekan sınırları yoktur. Her şey bütünün parçasıdır ve okyanusun bir damlasındaki bilgi okyanusun bütün bilgisini taşır. Dualite sadece optik bir yanılgıdır, fizikçi David Bohm’un araştırmalarında ulaştığı noktadaki gibi “Tüm evren holografik bir yapıdır” ya da mistiklerin yüzyıllardır söylediği gibi sadece bir hayaldir.

Vücudumuzu çevreleyen “Aura” ya da daha spesifik isimlendirirsek, enerji bedenimiz katman katmandır. Bedenimizin en küçük oluşumu hücre ve enerjisi, bütün bedene ait tüm bilgiye sahiptir. Zaten yine dişi ve erkek olan iki bilginin birleşmesinden oluşmuştur. En içteki hücreden, fizik bedenimizin en dışındaki enerji alanına kadar her katmanda bize ait bilgiler vardır. Bu bilgilerin enerjisi gözle yakalanamayan titreşimlerdir. Enerji bedenlerimiz içeriğinde duygusal, zihinsel, ruhsal olan kayıtlarıyla üst üste genişler, genişler, içinde taşıdığı bilgi ile dalga dalga evrene yayılır. Ve evren tek bir hücreymiş gibi hareket eder. Bunun anlamı, dünyanın herhangi bir yerindeki bir insanın bilgi yüklü enerji alanı, dünyanın diğer ucundan da geçebiliyor demektir.

Öyleyse hepimizin bilgisi, bilgi enerjisi, dalga boyu üst üstedir. Diğer bir kavrayışla; her bilgi, her yerdedir!

Kişisel bilgilerimiz evrende vardır ve evrenin bilgisi de bizim özümüzde vardır.

Buna her birimizin varoluştan beri ruhsal deneyimlerimizi de kaydettiğimizi ve bunun bilgisinin de açıkta olduğunu düşünürsek; varoluştan beri VAR olan bütün bilgiler titreşimsel olarak evrende asılı durur. Ve bütün bilgiler iç içedirler, birliktedirler. Hep sözü edilen bir tür BİR’lik halindedirler.

Bunun en şaşırtıcı deneyimi Bert Hellinger metodu ile Avrupa’da ve ülkemizde de yapılan “Aile Kökleri” terapisidir ki, bu çalışmada ailenin hayatta olan ve olmayan üyelerinin enerjileri bir geçmiş yaşam toplantısı gibi bir araya getirilir ve bu kişilerin enerjilerini giyinen kişiler onlar gibi konuşur ve hareket eder.

Bütün bu enerjinin yeteneklerini ya da zaten hep var olan kuramını kullanarak “Şifa”yı da kargoya verebiliriz.

İster bir uçakta uçuyor olalım, ister Everest tepesinde ya da açık denizlerde, şehirlerden uzakta herhangi bir yerde bu zincir kullanılarak ihtiyaç olan şifa alıcıya ulaşır. Kargonun göndericisi şifayı gönderen zihin, alıcısı da şifayı isteyen kişinin enerji alanıdır. Enerji alanına ulaşan şifanın titreşimsel bilgisi, daha sonra fiziksel bedende de bilgiyi şifa enerjisine dönüştürecek, yapması gereken her neyse yapacaktır.
Güçlü bir araç olan “Bilinçli Niyet” bir tercih oluşturarak serbest hareket eden enerjinin giderek artan bir yoğunlukla adeta bir girdap oluşturarak kişiye doğru akmasına neden olur. Bilinç, beraberinde belirgin bir odaklanma yaratır. Enerji düşünceyi izler ve dikkatin yoğunlaşmasıyla istenilen yöne akabilir. Bu gerçekleştiğinde şifa enerjisi istenilen yöne yüksek bir enerji yoğunluğuyla yönlenip o kişide titreşimi artıracaktır.

Atmosferde bulunan ve maddenin, madde olmayana dönüşümüne olanak veren kuantum parçacıklarını düşünce ve niyetlerimizle yönlendirebiliriz. Bu teknolojiyi kullanan gelişmiş metotlar, hatta cihazlar var.

“Her şey düşünceden doğar”

Kuantum mekaniğinin yaratıcılarından Erwin Schrödinger’in ünlü “Schrödinger’in Kedisi” deneyinde, kedinin ışığa ve tüm sinyallere karşı yalıtılmış kutunun içinden sağ veya ölü çıkmasına, deneyi gözlemleyen kişilerin düşünceleri karar verecektir.

Hiçbir fiziksel gücün etkisinde olmayan fotonların hareketini ve onların yatay mı yoksa dikey mi hareket edeceğini ancak fizik ötesi bir şey tetikler: Bu deneyi gözlem odasında izleyen insanların niyetleri ve düşünceleri!

19. yüzyılda ilk önce maddenin atom denilen küçük parçacıklardan oluştuğu keşfedildi. Sonra da atomlardan küçük olan elektron, proton ve nötronlar. 20. yüzyılda ise proton ve nötronların da “Kuark” adında, daha küçük taneciklerin birleşmesiyle oluştuğu anlaşıldı. Fakat daha sonra fizikçi Jack Schwarz ve Michael Green’in kuramı daha öncekileri yetersiz kılarak evrendeki en temel parçacıkların noktalardan değil, gitar teli gibi gerilmiş “Sicim”lerden oluştuğunu ortaya koydu. Bunlara da “Üstün Sicim” denildi ve en küçük atom altı parçacıklardan çok daha küçük olduğu keşfedildi. Üstün sicimler suptil bir alan olup, dalgasal hareketlerle titreşerek enerji taşırlar.

Fiziksel bedenimiz bir enerji alanıdır ve çevresindeki enerji alanıyla iç içedir. Her şey titreşen enerjidir ve biz yanılgılarla her şeyi farklı algılarız. Her şey bir enerji kaynağından ortaya çıkar. Algıladığımız her madde ışığın sıkışmış bir formudur.

“Bizler fiziksel bir oluşum değil, sadece algılanan enerjisel titreşimleriz.”

Zihnimiz her yerde var olan enerjiyi yönlendirerek iyileştirici şifa enerjisini ihtiyacı olan yere nasıl gönderiyor? Evrensel alan kişisel alanın dışında gibi görünse de, bu tam olarak böyle değildir.
Araştırmacı yazar Poul Brunton’a göre “Alışılmış ve yanlış olarak yapıldığı gibi, zihin uzay içinde değil, uzayın kendisi zihnin içine yerleştirilmektedir. Nesne gerçekten zihin kaynaklıdır.”

Titreşimleri farklı iki alandan bireysel olanı, diğer suptil alanı nasıl etkiler? Ya da birey suptil alan üzerine nasıl bir kuvvet uygulayabiliyor ki, ondan istediği yönde şifa enerjisinin istediği kişiye gitmesini gerçekleştirebiliyor.

Evren ve bireysel alan birbirinden farklı algılandığı için iç içe olmasına karşın ayrı dursalar da etkileşimleri sadece bizim üç boyutlu uzayımızda değildir. Uzay ötesinde de birbirlerine bağlıdır ve bu bağ nedeniyle gördüğümüz üç boyutlu uzayın ötesinde, kişisel zihin evrensel alanın çok uzak herhangi bir parçasını etkileyebilir.

“Düşüncelerinizden sorumlusunuz!”

Şifayı hastaya göndermeyi amaçlayan “Niyetin Gücü” terapistten evrensel alana ulaşana kadar uzay içinde değil, uzayın dışında yol alır. Her şey uzayın dışında da birbirleriyle bağlantılıdır ve böyle olduğu için uzaydaki en uzak noktalar bile birbirini etkileyebilir.

Fizik, evrendeki bütün etkileşimlerin yersel olduğu ve etki-tepki prensibinin işleyişine göre A nesnesi B nesnesini etkilediğinde bu etkinin uzay içinde fiziksel temas veya sinyaller aracılığı ile taşındığını kabul etti. Bu, eğer iki nesne bir şekilde birbirine bağlı değilse, birbirini etkileyemez anlamındaydı. Bell, 1964’te iki şey arasındaki etkileşimin uzay dışında da mümkün olduğunu bulana kadar bu böyle kabul edilmişti. Buna göre, birbirinden uzak iki nesne birbirini etkileyebilir ve etkiyi taşıyan aracın uzay içinde hareket etmesi gerekmez.
Bu teoreme göre, birbirinden uzak bireyler birbirini etkilerken, etkilenen kişi, etkilendiği kuvveti dış yollardan değil, kendi içinden alır. A nesnesi etkiyi gönderirken uzay yoluyla değil, kendi iç yoluyla, yani kendi içinden gönderir.

“Bir Ben var benden içre”

B nesnesi de bu etkiye karşılık gelen tepkiyi kendi içinden yaratır.

“Dışarıda hiçbir şey var”


Üçüncü göz deneyimi olanlar bilirler, gözlerini kapadıklarında perdelerini açan ekranda oluşan ışıklar, havai fişek gösterileri zihnimizin stüdyolarında evrensel prodüktörler tarafından sahneye konur. Veya rüyalar; hangi sürrealist senaristlerin eseridir ki, sinemaskop bir reji tekniğiyle kişiye özel Kandinski’vari senaryolar üretir. Fizikçi Alain Wolf rüyaları, bilincin başka boyutlara seyahati olarak tanımlamıştı.

Üç boyutlu uzayımızda ayrı varlıklar gibi algıladığımız, uzay ötesinde ise birbirleriyle bağlı olan nesneler daha üst bir boyutta TEK ve BİR’ dirler. Bu bütünlükle varlıklar gelen etkileri dışardan değil, içsel olarak toplayabilirler. David Bohm’un kuantum fiziği açıklamasına göre “Atom altı parçacıklarında sabit bir yer söz konusu olmayacağı için uzayda her yer eşittir ve herhangi bir şeyi başkasından ayırmak imkansızdır. Buna “Mekansızlık” denir.” Uzayda geçerli olan kuantum potansiyeline göre bütün parçacıklar mekansız olarak birbiriyle ilişkidedir. Bir şey holografik olarak organize edilirse orada her türlü mekan anlayışı kalkar. Ayrıca holografik filmin küçük bir parçasının, tümdeki bilgiyi taşıması, bilginin de mekansızca dağıldığını gösterir. Diğer bir kuantum fizikçisi Niels Bohr, atom altı parçacıkların uzayda her zaman var olmalarına karşın sadece bir gözlemci tarafından izlendiğinde meydana çıktığını, parçacıkların özelliklerini ve karakteristikleri hakkında görüş bildirmenin anlamsız olduğunu belirtmiştir.

Bir kişiyle evrensel alanın en uzak noktası birbirine bağlıdır çünkü onlar aynı zamanda uzay ötesidirler. Onlar daha üst boyutta tek ve aynıdırlar.

“Yıldız gibi tertemiz, parlak ruhlar gökyüzündeki yıldızlara ders verir, yardım eder. Görünüşte bize hükmeden bu yıldızlardır fakat aslında içrek bilgimiz göklere hükmeder. Bu sebeple sen, bedende küçük bir alemsin, fakat hakikatte ise kainat sensin.”

diyen Mevlana bütün bunları belki de 700 yıl önce deneyimleyip farkına varmış, o zamanın şartları ve bilim diliyle bize bazı mesajlar vermiştir ki; biz şimdi ancak farkına varabiliyoruz. “Evraka “ diye bağırmaya gerek yoktur. Ya da “Kah seyrederim alemi / kah seyreder alem beni” diyen Nesimi, bilimi bilgisizlerden önce bildiği için mi bedel ödemiştir? 700 yıl önce Batı’da ilim-bilim henüz beşiğinde mışıl mışıl uyurken, Bizden bildiğimiz yerler bilimi çoktan bilmiş de, derisi mi yüzülmüştür?

Bütün bu yazdıklarımı bilim adamı ve fizikçilerin kuram ve teorilerinden derledim. Ben onların yalancısıyım. Daha fazla açıklama ve yorumlama yine onların işidir ki benim bildiğim somut bir uygulamadır. Ben sadece kuantum parçacıklarını düşüncemle yönlendirebilen, onlardan enerjisel bir şeyler oluşturan bir uygulayıcıyım. Her gün kendi enerji alanıma düzenli transfer yaptığım mineral ve bitkisel yağ enerjileri var- sonuçlarını da ölçebiliyorum.

Yakınlarıma, arkadaşlarıma istedikleri zaman her yere paket şifa enerjileri gönderebiliyorum. Önemli bir işimin olduğu veya zorlanacağım bir günün enerjisini çok önceden saati saatine programlayıp “Sonsuz Şimdi” düzleminde gelecek gibi algıladığım zamana gönderiyorum. Geçmişime terapi yapıyorum. Bana ağır blokajlar yaratan travmatik olaylara şifa gönderiyorum.

Burada yazdıklarım aslında her an değişmekte olan bilimin sınırlarında dolaşıyor olsa da bu yazıyı okuduğunuz şu sırada bu kavramlar bile geçersiz olabilir. Bir yüzyıl önce geçerli olan fizik kuralları ve kavramları bugün nasıl geçerli değilse bugünün kuramları da yarın ilkel formüller olarak kalacaktır. Bilim de; bugün artık bireyler arasında kişisel bilinç, bilgi seviyesi, deneyimlerinin neler olduğu ve en önemlisi, göz kamaştıran değişime ne kadar ayak uydurabildiği ile göreceli olacaktır. Artık hayal gücünün dümenine geçmiş olduğu bilim gemisi mantık halatlarından kurtulup evrensel bilinç okyanusunda son sürat yol alıyor.
Prangalarından kurtulamayan bireysel zihinler ise evrenin bilgeliğine tam olarak güvenemedikleri için boşluğa atlama cesareti gösteremeyip fizik ve metafiziğin düzenlediği çılgınlar partisinde geminin dümen suyunda sürükleniyor. Dördüncü boyut kavramlarına sıkı sıkı yapışmış bilimsel otoriteler, beşinci boyut tozu yutmuş şifacılarla kendilerini altıncı boyut sürprizlerine hazırlayan yeni çağ metafizikçilerinin ortaklaşa düzenledikleri kaosta altın çağ adına her biri daha önce seçtikleri görevlerini yapıyorlar.

Eğer Bütün bunlara ütopik bir zırva diyorsanız;
Mesafeler ötesi şifanızı son yüzyılda teknolojik tıpta öncü olan ve şimdi de Kuantum rüyasını yine sonsuz fırsatlara dönüştüren Amerika’dan sipariş verebilirsiniz….

http://www.distancehealing.net/energetichealing.htm

Şifanın nereden geldiğinin ne önemi var?

Yine Bohm’un ürkütücü tespitine göre evren akan dev bir hologram, günlük yaşamımızda gerçekte sadece holografik bir görüntüyse!!.
Öyleyse;
Ne zaman var, ne de mekan ! Ne siz, ne ben, ne de bu dergi var!
Hepsini biz yarattık, her şey kuantum parçacık, bir hayal, geleceği oluşturan illüzyon.! Kozmik bir şaka!
Aslolan ise sadece,
Aşk ve Işık

__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 09:16 AM   #225 (permalink)
Yüzbaşı
 
ikizruh - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 518
Tesekkür: 7
281 Mesajinıza toplam 427 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
ikizruh is an unknown quantity at this point
Standart Ynt: centin degişim aşamaları

dün senin dediğin 20 ye kadar nefes al 40 a kadar tut 20 e kadar ver taktiğini uyguladım cent mükemmel bişey bu kendimi aşırı mutlu hissettim bu nefes tekniğiyle.istediğim şeye daha duygu katarak odaklanabildim.eline sağlık
ikizruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 10:59 AM   #226 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları







Yaşama Anlam Ve Boyut Katan İki Şeyin Önemi

İki şey 'Kalitesiz İnsan' ın özelliğidir :
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer :
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

İki şey yanlış yapmanı engeller :
1 - Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2- Hak yememek

İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)

İki şey insanı 'Nitelikli İnsan' yapar :
1- İradeye Hakim Olmak
2- Uyumlu Olmak

İki şey 'Ekstra Değer' katar :
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey geri bırakır :
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik

İki şey kaşif yapar :
1- Nitelikli çevre
2- Biraz delilik

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar :
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Sevdiğin işi yapmak

İki şey başarının sırrıdır :
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendi ni güncellemek

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır :
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık

İki şey milyonlarca insandan ayırır :
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
2- Hayata ve herşeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek

İki şey gelişmeyi engeller :
1- Aşırılık (mübağa la, abartı, ifrat, tefrit)
2- Felakete odaklanmış olmak

İki şey çözüm getirir :
1- Tebessüm (gülümseme)
2- Sükut (susmak)








__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 11:05 AM   #227 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları





>>Emanete ihanet etmeyin..
>>Halinizden sIkayet etmeyin..
>>Buyugunuze emretmeyin..
>>Bos seylerde israr etmeyin..
>>Cahillerle sohbet
>>etmeyin.
>>Nefesinizi bosa tuketmeyin..
>>Insanlari bekletmeyin. .
>>Etrafinizi kirletmeyin.
>>Hayatinizi mahvetmeyin. .
>>Kimseye minnet etmeyin.
>>Insanlari yuzune
>>karsi
>>methetmeyin. .
>>Kimseye kufretmeyin..
>>Kotuluge meyil etmeyin..
>>Malinizi bosa sarf etmeyin..
>>Sirrinizi acik etmeyin..
>>Her seyi merak etmeyin..
>>
>>Sucunuzu inkar etmeyin..
>>Serefinizi kaybetmeyin. .
>>Vataninizi terk etmeyin..
>>Iyilige niyet edin..
>>Buyuklere hurmet edin..
>>Sikintiya sabredin.
>>Aza kanaat
>>edin..
>>Sozunuzde sebat edin..
>>Bildiginizle amel edin..
>>Hatanizi Kabul edin..
>>Yaramaz ise def edin..
>>Varken tasarruf edin..
>>Alimlerle sohbet
>>edin..
>>Nefsinizle inat edin..
>>Sofraniza davet edin..
>>Zararliysa men edin..
>>Seviyorsaniz ifade edin..
>>Kalpleri fethedin..
>>Misafire ikram
>>edin..
>>Muhtaca yardim edin..
>>Bilseniz de istisare edin..
>>Tehlikeye dikkat edin..
>>Hakki teslim edin..
>>Unutacaksaniz kaydedin..
>>Esirgemeyin
>>lutfedin..
>>Gariplere merhamet edin..
>>Kazanmaya gayret edin..
>>Calisani takdir edin..
>>Basariyi tebrik edin..
>>Mazereti Kabul edin..
>>Her an tevekkul edin..
>>
>>Hastalari ziyaret edin..
>>Cocugunuzu terbiye edin..
>>Herkese tebessum edin..
>>Guvenseniz de kontrol edin..
>>Inanmayana ispat edin..
>>Fakirleri
>>gozetin..
>>Hayir icin sarf edin..


__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 11:18 AM   #228 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları











__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 11:30 AM   #229 (permalink)
Yüzbaşı
 
serpil22 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 820
Tesekkür: 8,267
708 Mesajinıza toplam 7,105 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
serpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond repute
Standart Ynt: centin degişim aşamaları

centçim harika resimler insanı sanki farklı bir dünyaya götürüyor
__________________
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
serpil22 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-05-2008, 11:56 AM   #230 (permalink)
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: centin degişim aşamaları









Ne güzeldir birine ‘ İyi ki Varsın’ Diyebilmek..
Bu ‘ biri’ hayatınızdaki o boşlukta iyilerin derinliğini bırakmıştır.
Bıraktığı derinlik de, devamında iyi damlalarını ardından getirmek de gecikmeyecek ve ‘İyilikler’ denizini oluşturacaktır.
Bu deniz berraktır.
Ayaklara batacak çakıldan ıraktır.
Ne kadar derine giderseniz gidin denizin dibi aynı mavilikte olacaktır.
Bu deniz suskundur.
Sizi fırtınalarında savurmaz.
Başka denizlerdeki fırtınaların önceden habercisidir.
Onu izlerken dalıp gidersiniz hayallere, ama şu anki gerçeklerle..
Bu deniz Filizdir.
Yeşilinin taze kokusu,yeni doğuşların müjdesidir.
Emekle beslenir,meyveleri çeşit çeşit renk renkdir.
Bu deniz paylaşımdır.
Lokman ağzındayken, kursağı boş olanları düşünmektir.
‘Ne fark eder ki’ deyip geçmemektir.
Binlerce deniz yıldızı sahile vurduğunda,’hangi birini okyanusa geri göndereceğiz’ dememektir.
Bir tanesi için bile çok şey fark ettiğini bilmektir..
Bu deniz ‘ Sevgi’ dir..
Her harfinin hakkını vererek söylemek,değerini bilerek yaşamaktır.
Sözde değil Özde Sevmektir…
Bu gün kaç kişiye ‘ İyi ki Varsın ‘ dediniz…? ? ?

iyi ki Varsın

.:: KİMDEN KAÇIYORUZ KENDİMİZDEN Mİ? NE OLMAYACAK ŞEY! KİMDEN KAPIP KURTARIYORUZ? HAKTAN MI? NE BOŞ ZAHMET! ::. MEVLANA






Mevlana’dan Sözler
*”Güneş gibi ol, Şefkatte Merhamet’te
Gece gibi ol, Ayıpları örtmek’te
Akarsu gibi ol, Keremde, cömertlik’te
Ölü gibi ol, Öfkede, asabiyet’te
Toprak gibi ol, Tevazuda, mahviyet’te
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”

*” Nice insanlar gördüm, üzerlerinde elbiseler yoktu. Nice elbiseler gördüm, içlerinde insanlar yoktu.”

*”Bu hırka içinde olduğunuz müddetçe ne kimseden incinir, ne de kimseyi incitirsiniz.”

*”Cübbe ve sarıkla insan bilgin olmaz. Bilginlik insanın özünde bulunan bir hünerdir.”

*”Adam, sakalla adam olsaydı keçiler de adam olurdu. Çünkü her keçinin sakalı, bıyığı var; ancak keçi kötü bir kılavuzdur. Kendisine uyanları peşine takar kasaba götürür.”

*”Gam gönülden neyi döker, neyi sökerse, karşılık olarak daha iyisini getirir.”

*” Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir.Bizler de onların çocuklarıyız.

*” Ne kadar zengin olursan ol, yiyebileceğin kadar yersin.”

*”İnsanların faydalısı, insana faydalı olanıdır.”

*”Pekmez içinde ne kaynatılırsa kaynatılsın, pekmez adını alır. Bilgi de nurla karışır, kaynatılırsa inatçı bile bilgiyle aydınlanır.

*” İki yüzlünün özür dilemesi kabul edilmez, güzel de değıldir. Çünkü özür onun dilindedir. Gönlünde değil.”

*” Seviyoruz ve hayatımızın güzelliği o yüzdendir.”

*” Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.”

*”Sabır, ulaşmanın anahtarıdır.”

*” Kin sapıklığın da aslıdır, kafirliğinde.”

*” Sabrın sonunda açlık, iki misli oldu mu, arpa ekmeği helva kesilir.”

*”Biz güzeliz sende güzelleş, bizim huyumuzla
huylan, başkalarının huyunu bırak.
Cevher madeni olmak istiyorsan, gönlünü aç,
göğsünü deniz haline getir.”

*”Gene gel! gene gel! her ne isen gene gel!
Kafirsen, ateşe tapıyorsan, puta tapıyorsan da, gene gel,
Bu bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değil,
Yüz kere tövbeni bozmuşsan da gene gel!”







Mevlana’dan Sözler

Mevlana’nin 7 ögütü

* Cömertlik ve yardim etmede akarsu gibi ol.

* Sefkat ve merhamette günes gibi ol.

* Baskalarin’nin kusurunu örtmede gece gibi ol.

* Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

* Tevazu ve alcak gönüllükte toprak gibi ol.

* Ya oldugun gibi görün, Ya göründügün gibi ol.


__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


centin degişim aşamaları

Hikayelerimizi Anlatalım ve Üyelerin Değişim Günlükleri centin degişim aşamaları Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Alışkanlık Yasası!... Yaptığımız her şey alışkanlıklarımızın sonucudur! Konuşma, çalışma, araba kullanma, düşünme, diğer insanlarla etkileşimde bulunma, para harcama ve hayatımızdaki önemli insanlarla ilgilenme tarzımız alışkanlıklarımızı n sonucunda gelişmiştir! Hayatın her alanındaki davranışların temelinde, bebekliğimizden bu yana biriktirmiş olduğumuz deneyimlerimiz yatar! ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Üyelerin Değişim Günlükleri telkin cd indir izle İstanbul Üyelerin Değişim Günlükleri nerededir kimdir Üyelerin Değişim Günlükleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Üyelerin Değişim Günlükleri hipnoz Üyelerin Değişim Günlükleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Üyelerin Değişim Günlükleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Üyelerin Değişim Günlükleri kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:53 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.