Alaaddin'in Sihirli Lambası :)

[house]

Yaklaşık 2 senelik kişisel gelişim yolculuğumun ardından birikimlerimi, öğrendiklerimi ve en önemliside deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.Aslında bu yazıyı uzun süredir yazmayı planlıyordum ancak bazı şeylerin yerine oturması bazı gelişmelerin doğmasını bekledim.Hayatıma düşünce gücü kavramı “The Secret” kitabı ile girdi ilk kez, heyecanla okudum kitabı bir solukta.Dünya elimin altında sandım sanki hayal ettiğim şeylerle aramdaki duvarı güzel bir peri sihirli değneği ile yıkmıştı…Ancak bu heyecan başarısız deneyimlerim karşısında uçtu gitti.Hemen öyle düşün hayal et olsun diyerek basitçe işlemiyordu bu sistem.Zaten düşünce gücünün eleştiren hatta dalga geçen kesimin en büyük kozuydu bu.Ben ne dalga geçtim ne de eleştirdim aksine yılmadan daha içine girmek derinine inebildiğim kadar inmek istedim ve başardımda ama koskoca bir iki senemi aldı.Ama geriye dönüp baktığımda değer diyorum gerçekten hamdım piştim diyebilirim! Secret’ı elime aldığım ilk günkü House nerde şimdiki House nerde? Evet hala bazı takınıtlarım var korkularım ama konuşmalarım değişti olumlu cümleler kurmaya artık korkularıma teslim olmamaya karar verdim başardımda en azından bunun için bile bu yolculuğu yapmaya değdi.Onlarca kitap okudum sayfalar dolusu çıktı aldım okumaktan gözlerim çıkıyordu neredeyse…Hatta kuantum fiziğini rezonansı bir ara ansiklopedilerden araştırmışlığım bile oldu! Kuantum düşünce, çekim yasası hayatım oldu.Ancak en başta tökezledim herşeyi elde edebilirim sandım havalandım sonra acele işime şeytan karıştı ve öylece kalakaldım herserefinde doğrulmayıda bildim çok şükür hiçbir zaman kendime ve hedeflerimi elde edeceğime dair inancımı öldürmedim, öldüremedim…Ben sanki bir kabuğun içindeydim kabuğun etrafı sertti ama çok ufak delikler vardı, azar azar ışıklar giriyordu içeriye bir an göz göze geliyordum o ışıklarla umutlarım büyüyor hayallerime ulaşıyorum sandım ama büyüyen sadece göz bebeklerimdi.Ya da çoğu zaman hayallerim o kadar gerçekçi oluyorduki sanıyordum bir başka hayatı bir başka zamanda belkide gelecekte yaşıyordum ama nedense ona ulaşamıyordum.Paralel bir hayat, beynimde gerçekse bir gün bir yerlerde bir hayatta ve bir zamanda gerçek olabilirdi diye düşünüyordum. Sonra kafam karıştı bilinçaltının güçleri,meditasyonlar,otohipnozlar ,eft seansları…Dolayısıyla kafam karıştı.Bir taraf toz pembe bir hayat vaadediyordu bi tarafda dur bakalım kazın ayağı öyle değil diyordu.Toz pembe hayat durdurulamaz bir dilek pınarı sunuyor düşünce gücü ve imgeleme ile herşeye sahip olunacağını söylüyordu hergün yapılan olumlamalar telkinler vs bir süre sonra düşünülen şeyi çekiyordu evet bu doğru idi ama kısmen diğer tarafda fiziksel efor ve çaba olmaksızın sadece salt düşüncenin hayallere kavuşma konusunda yetersiz kalacağını savunuyordu ve bir başka taraf ise ve en önemlisi Allah’ın iradesi ve duanın gücünden behsediyordu.Şimdi bu konuyu açıp bu kadar şey yazmamın sebebini bazı arkadaşlarım pat diye anlamıştır bu konuda onlarlada meşverette bulunduk epey.Ben yakın zamana kadar kafası karışmış bir kişisel gelişim öğrencisiydim aslında hala da öğrenciyim sadece bir sistem oturttum kafa karışıklığı dağıttım ve huzur buldum bu sistemi buarada anlatmak fikir alışverişi yapmak ve sonunda rahatladığımı paylaşmak için konuyu açıyorum.Kısacası kendim için Alaaddinin sihirli lambasını harekete geçirmenin yolunu buldum tabi bu sadece hoş bir benzetme malumunuz…Yani herkesin aşina olduğu şeyleri anlatacağım öyle ben harikayım bakın ne buldum havasında değilim sadece benim gibi kafası karışmış olanlar varsa hem onlara yol göstermek hem de kendi içimi dökmek için yazıyorum. Öncelikle sistem şu; hayatım boyunca,kendimi bildim bileli tek bir istediğim vardı hala da var, bir kere ona asla ihanet etmedim her şart altında kalbimin en derininde sakladım onu yemek içmek gibi her gün tükettim bittiği sandım yerde tekrar başladı, hayatımın her saniyesinde damarlarımda dolaştı hatta her salise benden bir parça oldu.Kısacası ÇOK İSTEDİM!.Başka bir alternatifi almadım hayatıma çünkü Allah bana bu kadar küçük yaşta bu tutkuyu verdiyse bir sebebi vardır diye düşündüm kaderimdir deyip sahiplendim.
Çok istemeninde zararlı olduğu söylendi sonra, ben afallamıştım, ama içimde durdurulamaz bir tutku vardı hedefime karşı, hani ingilizcede “Day Dreaming” diye yaygın bir ifade var ya, ben onun ete kemiğe bürünmüş haliydim resmen,gün içinde ben hiç kendimi zorlamadan hedeflerim karşımda canlanıyordu,biriyle konuşurken bile hep oradaydılar, biraz şizofrenik bir durum yani J Sanki birileri bana ilerideki yaşamımı gösteriyor ama tam manasıyla onlar için bir şey yapamadığımdan bir yandan da bana nanik yapılıyordu…! Sonra bir gün kafama dank etti bir yazı ilişti gözüme; “Bir şeyi hayal edip duran onu istediğini ima eder ve hayat onu istediği şeye yaklaştırır!” Evet çok motive edici bir cümle,lakin benim hatam gerçekten “hayal” kuruyor olmamdı, hülyalara dalıp kendime gelince yine gerçek hayatıma dönüyor,dertler sıkıntılar ve yokluklarla savaşıyordum ve sonra anladım, hayallerimin hayalini kurmaya devam edersem o hep hayal olarak kalır üstelik bilinçaltım ve dırdırcı egomda iş başındaydı adı üstünde hayal bunlar ve hep öyle kalacak! Sonraları bunları düzenli imgelemelere döndürdüm imgeleme sırasında hissettiğim duyguları birebir hissettim ve bilinçaltımı provoke ettim, olumlamalarıma devam ettim ama eskisi öyle söylemiş olmak için söylemedim yani ve en önemlisi inandım hep boy uzatma forumunda da söylediğim gibi inanmak her şeyin kapısını aralayan büyülü bir silahtı, sonunda hedefimi hayatımın gerçekliği haline getirdim ona gerçekten sahip olduğumu imgeledim ve inandım.Sonunda da meyvelerini toplamaya başladım.Allah’ın bir lütfu olarak ona yönelip dua ettiğimizde, bize verdiği müthiş düşünce gücünü kullandığımızda olabilecek mucizeleri gördüm.Öyle ya Allah bize seçme ve yaratma gücü vermişti yoksa günah ve sevap olmazdı kimimiz iyiliği seçip sevabı mutluluğu yaratıyorduk kimimiz kötülüğü seçip günahı ve kötülüğü yaratıyorduk üstelik seçimimiz her ne olursa olsun acımaszıca besliyorduk onları.Ve en nihayetinde şükretmeyi öğrendim zaten oldum bittim şükreden br insandım lakin en kötü durumlarda bile şükredebilmenin sihrine vardı.Ardından Beka İkale Erikli’nin sayesinde meleklerimle tanıştım bana rehberlik ettiklerine şahit oldum kısacası biraz sustum, susunca inanın bana evrenin, doğanın ve en önemlisi Allah’ın işaretlerine vakıf oldum.Eğer biraz susmayı başarabilirseniz çok değil 5 dakika kendinizle başbaşa kalabilirseniz yaşadığınız dünya binbir melodi sunuyor sizlere…Ve sonra şöyle dedim en umutsuz anımda, “ Allah’ım çok çaresizim, çok mutsuzum,ne yapacağımı bilmiyorum, neden sen bir şey yapmıyorsun?” Gelen cevap tüylerimi diken diken eden nitelikte oldu ; “Bir şey yaptım ya, Seni yarattım!” Evet kendinden gelen gücünün bir damlasını bizede bahşetmişti, yarattığı en mükemmel varlık olan insan sorununda çözümünde ta kendisi olabiliyordu..Heyhat bende tüm bunları düşünerek çeşitli sonuçlara vardım o sonuçlar beni hedefime taşıdı, bildimki her şey benim düşüncemde bitiyordu, şüpheyle amin denilen dua bile kabul olmuyordu inanmak lazımdı ne var dı inanmaktan bizi bu kadar alıkoyan? Rabbimiz bize dememişmiydi, “Sizin istemeniz olmasa….” Diye..
İşte son olarak House’un hedefe ulaşma maratonunun 10 adımlık özeti;
1)

Ne istediğini çok çok iyi bilmek
2)
3) Düzenli olarak imgeleme yapmak, hissederek, imgeleme ardından dahi o haleti ruhiye ile yaşayıp ciddi anlamda –mış gibi yaşamak
4)
5) Şimdiden, her şeye, şükretmek.
6)
7) Affedemesek bile, dingin bir biçimde kötülükleri beddua etmeksizin Allah’a havale etmek.
8)
9) Kimseye ağzını doldura doldura beddua edip tüm benliğini kötülükle doldurmamak, biliyorsunuzki başkası hakkında ettiğimiz her kötü beddua bumerang gibi döner dolaşır elbet bizi vurur vurmasa bile vücudumuzda birikerek blokaj oluşturur.
1

1 Tüm olumusuz yanlarını yazmak, kurtulmak istediğin her kötü huyunu yazıp olumluları ile değiştirmek ve en nihayetinde bir ritüel şeklinde onu yakıp arınmak, eft veya çekirdek inanç temziliğide aynı işlevi görür hatta daha iyi olur.
1

1 Hedefinizden sizi alıkoyan negatif düşünceleri uzaklaştırmak, egonuzu susturmak
1

1 Var olan her şeyden olabildiğince memnun olmak, örneğin hem yeni bir ev isteyip hem de
1

1 Vecd halini günde birkaç kez ya da en az bir kez yakalamak, yani bir an için derinden bir hisle hedefinize sahip olduğunuzu ve o an hissedeceklerinizi hissetmek ama ağır bir meditatif durumda.
1

1 Susmak, egonuzu susturmak, hayatın gerekirse her anının tadını çıkarmak, canhıraş bir şekilde yaşayıp giderken neler kaçırdığınızı bir bilseniz! Yuvasına kilosunun tonlarca katı bir kuru ekmek parçasını taşımaya çalışan bir karıncadan bile öğrenecek çok şey var. En son ne zaman bir yaprak aldınız elinize? Damarlarını, mükemmel yaratılış düzenini anlayıp dünyanın akıl almaz düzeni hakkında derin düşüncelere ve şükürlere daldınız bunu sık sık yapın. Milyonlarca farklı tüye desene sahip ve bizim kadar beyni olmadığı halde ilahi bir düzende yönlendirilen hayvanlara bakın. Kısaca yaşadığınız dünyanın farkında olun ve şikayet etmeyi bırakın, susun ve dinleyin cevap mutlaka gelecektir belki de cevabı bal gibi biliyoruzdur da haberimiz yoktur kim bilir…

Ve bakalım çevremize, kimimiz tırnağı kırıldı, sivilcesi çıktı diye karalar bağlarken kimisi 2 kolu birden olmadan neler başarıyor? Her şey gerçek bir istek ve inançla başlıyor, gerisi çorap söküğü gibi geliyor,inanın bana, burada yazılan her şey test edilmiş onaylanmıştır J
SEVGİLER…HOUSE

[house]

O kadar dikkat ettim o sayılar abuk subuk yerlere serpişmiş neyse idare edin artık arkadaşlar önemli olan içerik görüntü değil artık :D

[cixili]

okudum ama keşke biraz paragraf gibi parça parça yapsaydın, gözler kaydı :) beğendim yazını ama.
ben de bayadır bunlarla ilgiliyim. kuantum düşünceden, secreta , tasavvufa kadar bakıyorum. olayın temelinden bakarsanız insanlarda oluşan ruhsal tatminsizlikten kaynaklanıyor. yabancı versiyonlar özellikle amerika ve de avrupa kaynaklı düşünce akımları kuantum gibi secret gibi kaynaklar kapitalizmin getirdiği ruhsal boşluğu karşılamak için. biraz siyasi gibi gelebilir kapitalizm kelime olarak ama anlatmak istediğim siyasi değil. şöyle de diyebiliriz. aslında olay amerikada insanları maddi yönden doyurulduklarında herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağı kanısı temelindeydi. yani para, istenildiği gibi tüketim ve tabiri caizse her türlü cinsel ilişki, fantezi ve bunların film sektöründe bile serbestliği hiçbir sıkıntı doğurmayacağı düşüncesi hakimdi.

ama öyle olmadı. maddi yönden doyan, tüketimde sınır tanımayan toplumlar manevi bunalımların içine daha çok sürüklenmeye başladı. işte tam da bu noktada doğunun felsefi akımları önceleri birebir alınarak batıda terapi ya da relaxing ya da kişisel gelişim düşünceleri olarak getirildi. bunları merkezleri kuruldu. daha sonra değişen yeni yüzyıla uydurularak daha modren hale getirildi. çünkü insanlarda gelişen teknolojive dünya ile geçmiş yüzyıldan gelen akımların artık üst üste oturtulması daha zor hale geldi. bunu karşılaştırırken türkiyeden daha çok amerikadaki yaşam düzeyine bakarsanız daha iyi anlarsınız. buna uzun uzadıya girmeyeceğim.

şuraya gelmek istiyorum. çok güzel sentezlenmiş, daha bilimsel hava katılmış tarzda bir isimle tasavvufi akımı bir nevi yeni kasa olarak sunmuşlardır. bunu dileyen istediği şekilde inceleyebilir. bu benim kendi bakış açım. kimseye kabul etsin diye yazmıyorum.
son çıkan akımların çoğunda BENe varma vardır. bu zaten mevlanadan yunusa bütün tavuffi akımlarda göreceğiniz bir düşünce.

ayrıca kuantumdaki şu anda olabilecek durumlardan siz hangisini imgeliyorsanız onu yaşıyorsunuz deniyor.yani şu an kendini mutlu olarak imgelersen mutluluğu çekersin, kötü düşünürsen kötülüğü. bu da aslında olaylara durumlara nerden baktığına bağlı. yani mevlanadaki ' gülün dikeni var da diyebilirsin, dikenin gülü de var' mantığıyla başlayan fikirdir. olaylara nerden baktığına bağlı.
yani sen pozitif bir insansan zaten etrafındakiler sana rahat yaklaşır. ama asabi isen ona göre. çok aşırı olumluyum yada pozitifim diyip de kötü insanla karşılaşmayan yada kötü olay başına gelmeyen yoktur.

secret olayı zaten amerikada bile dalga konusu oldu ama araştıran milllet olmadığımız için trend haline geldi. açın bakın en çok lerzan mutlu her gün programda bahsediyor. amerikada ne mi diyorlar

ABD aylardır sırla ilgili yorumlarla kaynıyor, örneğin Saturday Night Live komedyenlerinden birinin sorusu: “Eğer Salma Hayek’i gerçekten gerçekten gerçekten uzun süre yumuşak bir yatakta şeffaf gecelikle hayal edersem yaydığım manyetik sinyal evrenin hayalimi gerçekleştirmesini sağlar mı?” ya da Pulitzer ödüllü yazar Maureen Dowd’unki: “Umutlu düşünce Bush’u Beyaz Saray’dan çıkartmaya yeter mi?”; The Times’ın yorumu: “Bilgelik ne zamandan beri para kazanmak için kullanılıyor”; “Bu bir şaka olmalı”, New York Post.

kaynak : http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/412256.asp

kadercilik anlayışını yıktı diyor Burda. zaten kadercilik anlayışı insanlar kendi inanışlarında aradan kafadan uydurdukları birşey. yani benim ki zaten yazılmış onu yaşıyorum, kaderimde bu da varmış gibi düşüncelerle zaten millet bir ayrı kadercilik inancında. kaçımız kitap okuyor ki açıp da gerçekten dindeki kadercilik ne diye bakmıyoruz. herkes annanesinden dedesinden öğrendiği bilgiyi satıyor.

MEvlananın hocası Hz. şems den örnekler verelim bakalım bu düşünce akımlarında ne gibi benzerlikler var.

-Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.
Bu sebepten "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.
Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir.
Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.
Öyleyse ne hayatına hakimsin, ne de hayat karşısında çaresizsin.


-Şu dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.
Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır.
Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et.
Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak.
Senin gönlün değişirse dünya değişir.

-Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları.
Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir.
en kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin.
Yakında gül yollayacak demektir.

bu kadar örnekten sonra aslında bazı ssıkıntılarımızında çaba göstermeden güzel olsun mantığından da geliyor.

mevlanadan;
Hikaye edilir ki. Kazvin diye bir yer vardı. Kazvinlilerin de dövme yaptırmaları meşhurdu.Vücutlarına kol ve omuzlarına kendilerine zarar vermeden iğne ile mavi dövmeler döğdürürlerdi. Kazvinde bu yüzden dövme ustaları boldu. Ustalıkları da meşhurdu. Bir gün bir Kazvinli, dövme yapan bir ustanın yanına gidip bana bir dövme yap fakat canımı acıtma dedi. Usta söyle yiğidim ne döveyim dedi. Kükremiş bir aslan resmi yap dedi. Talihim aslandır. O yüzden aslan olsun. Vücudunun neresine döveyim deyince usta. Şöyle iki omzumun arasına olsun dedi Kazvinli. Ama görüyüm seni şöyle adamakıllı olsun. Usta iğneyi saplamaya başlayınca. Bağırdı Kazvinli aman usta ne yapıyorsun canımı acıttın. Usta aslan yap dedin ya yiğidim dedi şaşkın. Tamam dedim doğru da neresinden başladın aslanın. Kuyruğundan dedi usta. Kuyruk dedin de kuyruk sokumum sızladı acıdan, boğazım daraldı, nefesim kesildi, bırak kuyruksuz olsun, iğne acısından fenalık geldi bayılacağım. Usta bu kez aslanın bir başka yerini kendi usulünce iğne ile yine dövmeye başladı. Yine feryat etti bizimki. Bu kez nereyi yapıyorsun usta. Kulağını dedi kızgın usta. Bırak kalsın kulağı kulaksız olsun. Usta yine ve bu kez başka bir yerini dövmeye başladı. Yine aynı şey. Aman usta öldüm bittim mahvoldum acıdan. Burası neresi? Karnı azizim dedi dişlerini sıkarak karnını kazıyorum aslanın. Fena acıyor, iğneyi bu kadar çok batırma bırak karınsız olsun, deyince Kazvinli. Ustanın parmağı ağzına gidip uzun bir müddet orada kaldı. Sonra attı iğneyi yere. Kalk kardeşim kalk oradan dedi. Kalk başlatma dövmene de sana da aslanına da. Ne hale düşürdün beni. Kuyruksuz, kulaksız, karınsız aslan mı olurmuş, yürü git yoluna. Kovdu Kazvinliyi. ( Özdengül.Rumi Ve Aşkın Terapi.Konya.2005.Kültür A.Ş).



Hikayede halimizi tasvir eder Hz Pir:

İşte bizim halimiz. Kuyruksuz, kulaksız, karınsız aslanlar istiyoruz. Hem yola gitmek isteriz hem yorulmayalım. Hem işimiz olsun hem çalışmayalım. Hem sınav kazanalım isteriz hem ders olmasın. Hem evimizin reisi olalım saygı görelim hem sorumluluk almayalım. Hem kocamız bizi sevsin hürmet etsin hem ev işi olmasın. Hem herkes bizi sevsin önemsesin hem fedakarlık tahammül olmasın. Hem amirlerimizin gözüne girip terfi edelim hem de işleri başkası yapsın. Hem ilişkilerimiz güçlü olsun, hem yatırım yapmayalım. İsteriz de isteriz emek vermeden. Emek olmadan yemek isteriz. Kuyruksuz kulaksız aslan isteriz.

son olarak şunu diyebilirm. olumlamalar ve forumdaki telkinler aşama kaydetmek için güzel birşeydir. aslında yaratılan mükemmeliyeti kavramayı, kendini sevmeyi etrafını sevmeyi anlatan dindir işin özü. aslında o kadar uzak olmayan yüzyıllardır dibimizde duran tasavvufi akımları yeni birşeymiş gibi soslayıp dünyanın huzuruna sunuyorlar.dibimizdeki çekici gelmezken niye aynı şeyi yabancı bir kaynak verdiği zaman kıymetleriz.

mevlananın dediği gibi ' dere kenarında kimse suyun kıymetini bilmez'

[ginka]

mevlanın bir sözü söylemek geldi içimden :)

İstedik'te vermedi deme..! Istemeyi bilmedin, bari yalan söyleme..! Kuru duayı bırak, Ağaç isteyen tohum eker..!

[house]

Cixili emeğine sağlık arkadaşım şimdi senden bu güzel cümleleri duymayı nasip ettiği için iyki bu yazıyı yazmışım epey donanımlı bir arkadaşsın belli, buarada yazı için tekrar kusura bakmayın bunu epey önce bilgisayarımda yazmıştım buraya paste yapınca sapıttı metin :D neyse bende 2 yıldır o mu bu mu nasıl olur naparız nasıl davranmalıyız derken kendi kendime çözümlemelere vardım onları paylaşmak istedim herşeyin ne iste olsun kadar kolay olduğunu ne de yıllarca sürüm sürüm sürünülecek kadar zor olduğunu anlatmaya çalıştım kendimce, ve biraz olsun kini nefreti bastırmaya, hayatın doğanın güzelliklerinin farkına varma sürecimdi bunlar.Son zamanlarda en çok deneyimlemeyi sevdiğim şey ise susmakla alakalı olan kısım, evet bir kaderimiz var, ama seçme şansımızda var ister katil ol,ister melaike bunların hepsi bizim elimizde....Ve ben bunca zaman inanmanın büyülü gücünün meyvelerini çok topladım tek istediğim olumlu ve hayır yöne inancın ve şükretmenin gücünü bir kez daha vurgulamaktı.... Secret, kuantum,düşünce gücü her ne için ortaya çıkarılmış olursa olsun bende kuyruksuz kulaksız karınsız aslan istiyorum demiyorum dikkat edersen hooop iyi düşün herşeyi elde et dünyan cennet olsun diye birşeyin olmadığını bunun idrakına vardığımı ancak inançla ve istekle peşinden koşulan herşyin elde edilebileceğini söyledim sanırım sen beni biraz yanlış anlamışsın kapitalizm için veya başka şey için kim bu akımları ne için çıkardıysa çıkarsın umrumda değil ben bunlara inancım sayesinde daha kontrollü,daha sakin olmayı öğrendim eskisi gibi olumsuz konuşmuyorum daha stressiz oldum daha ne olsun? Yani bu kişisel gelişim her ne kötülüğe hizmet etmek için çıkarıldıysa valla benim işime yaradı diyebilirim zaten öz benliğe dönme egolardaan ve nefretten arınma tasavvufdada var bu da mı amerikaya kapitalimzme hizmet ediyor? Mevlana demez mi kusurları örtmede gece gibi ol diye bende hem bunları benimseyip kin gütmemeyi öğrendim hem de gül düşün gülistan ol lafını benimseyip gül düşünmeyi öğrendim bu yazı benim kendi naçizane kişisel gelişim öykümdü başka başka yerlere gitmiş konu olsun ben genede bu uzun ve emek verilmiş yorumu sevdim senin görüşünede saygım sonsuz tek teessüf edeceğim konu dediğim gibi bunlar benim masumane hikayem ve değerli dostlarımla paylaşmak istedim sadece başkaca bir boyutunu düşünmedim herkesi sonsuz kucaklıyorummmmm sevgiler dilerim herkese.... :D

[cixili]

senin yazını bir cümle ile yazmıştım beğendim diye. yazacağım konu uzun olduğu için senin paylaşımına çok fazla yer ayıramadım. ben yazını çok beğendim. şu yada bu şekilde her ne şekilde olursa olsun insan doğasının gereği kendini olgun seviyeye çekecek her akıma karşı değilim. zaten hepsinin özüne baktığımız zaman genelde aynı gözüküyor. kapatalizm :D falan yazarken keşke bu kelimeyi kullanmasaydım diyorum. belki biraz ağır kaçmış olabilir. kısaca anlatmak istediğim orada doğunun felsefesini alıp, makyajlayıp pazarlıyor olayıydı. gerçi buna katılan olur katılmayan. ama araştırıp irdelemenizi tavsiye ederim.

sakın yanlış anlaşılma olmasın. kimseyi aman bu akımlara kapılmayın gelin , müslümanlığa islamiyete tasavvufa gelin amacı ile yazmadım. kimseye bunu, şu veya bu şekilde yapmam. yaşam tarzıma bile aykırıdır. böyle anlaşıldı isem özür dilerim. ben sadece karşılaştırma yaptım.

neyse kişisel gelişim iyidir. insanı kemale erdirir. forum da hepimizin çok aşırı sıkıntılara varacak olaylarla karşılaştıklarını görüyoruz.
belirli aşamalardan geçiyoruz. daha dayanıklı olmaya çalışıyoruz. sen gibi insanların ve her paylaşım yapan kişinin yorumları tecrübeleri , sıkıntı içinde olan bir başkasının onu okuması ile hayatı değişiyor. aslında farkında olmadan bile tanımadığımız birinin sıkıntısını gideriyoruz. bu çok büyük bir olay aslında. o yüzden tekrar yazı için saol diyorum.

sıkıntılı olan arkadaşlara Mevlandan güzel bir kaç mısra ile seslenelim....
Mevlana'nın '' Problemle dost olmak'' birinci ilkesidir

Hz Pir şöyle seslenir

Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.
Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabretmek,
Abıhayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir. Çünkü yücelikler, hep aşağılıktadır.
Baharlar, güz mevsiminde gizlidir, güz mevsimi de baharda. Kaçma ondan!

sevgiyle kalıın. iyilikler, güzellikler, tüm olumlu-pozitif olaylar ve insanlar sizi bulsun.

[house]

cixili Nickli Üyeden Alıntı

senin yazını bir cümle ile yazmıştım beğendim diye. yazacağım konu uzun olduğu için senin paylaşımına çok fazla yer ayıramadım. ben yazını çok beğendim. şu yada bu şekilde her ne şekilde olursa olsun insan doğasının gereği kendini olgun seviyeye çekecek her akıma karşı değilim. zaten hepsinin özüne baktığımız zaman genelde aynı gözüküyor. kapatalizm :D falan yazarken keşke bu kelimeyi kullanmasaydım diyorum. belki biraz ağır kaçmış olabilir. kısaca anlatmak istediğim orada doğunun felsefesini alıp, makyajlayıp pazarlıyor olayıydı. gerçi buna katılan olur katılmayan. ama araştırıp irdelemenizi tavsiye ederim.

sakın yanlış anlaşılma olmasın. kimseyi aman bu akımlara kapılmayın gelin , müslümanlığa islamiyete tasavvufa gelin amacı ile yazmadım. kimseye bunu, şu veya bu şekilde yapmam. yaşam tarzıma bile aykırıdır. böyle anlaşıldı isem özür dilerim. ben sadece karşılaştırma yaptım.

neyse kişisel gelişim iyidir. insanı kemale erdirir. forum da hepimizin çok aşırı sıkıntılara varacak olaylarla karşılaştıklarını görüyoruz.
belirli aşamalardan geçiyoruz. daha dayanıklı olmaya çalışıyoruz. sen gibi insanların ve her paylaşım yapan kişinin yorumları tecrübeleri , sıkıntı içinde olan bir başkasının onu okuması ile hayatı değişiyor. aslında farkında olmadan bile tanımadığımız birinin sıkıntısını gideriyoruz. bu çok büyük bir olay aslında. o yüzden tekrar yazı için saol diyorum.

sıkıntılı olan arkadaşlara Mevlandan güzel bir kaç mısra ile seslenelim....
Mevlana'nın '' Problemle dost olmak'' birinci ilkesidir

Hz Pir şöyle seslenir

Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.
Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabretmek,
Abıhayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir. Çünkü yücelikler, hep aşağılıktadır.
Baharlar, güz mevsiminde gizlidir, güz mevsimi de baharda. Kaçma ondan!

sevgiyle kalıın. iyilikler, güzellikler, tüm olumlu-pozitif olaylar ve insanlar sizi bulsun.

Lütfen bu güzel alıntılarına devam et, yüreğim ferahlıyor vallahi bende Mevlana'ya ve öğretilerine ilgi duyuorum ama ssenin kadar bilgili değilim malesef buarada bu akımlara kapılmak müslümanlıktan çıkmak değilki, benim amacım müslüman olun demek değil demişsin, çok şükür elhamdürillah müslümanım Allah'a da, peygamberinede, kitabımada sonuna kadar inanıyorum, zaten bu akımlara "kapıldığımda" önce korktum günahamı giriyorum diye ama duamı ibadetimi bir an olsun terketmedim gene Allah'tan diledim içim o yüzden şimdi çok rahat, laflarım sana değil sadece burdan genel bir yanılgıya son noktayı koymayı diliyorum çekim yasası, kuantum düşünce vs vs adı ne olursa olsun buna inanan insanlar dinsiz değildir,amin dediğimiz duanın gerçekleşmeyeceğine inanırsak gerçekleşmez çünkü Allah ondan ve hikmetlerinden şüphe edenin duası kabul etmez bu da onun gibi birşey bizler gene Allah'tan istiyor ona yöneliyoruz, bu kişilerde pek tabi sizin benim gibi müslümandır, kimin ne kadar inançlı olduğunu ne kadar müslüman olduğunu biz yargılayamayız bunu ancak bize şah damarımızdan daha yakın olan Rabbimiz bilir bunlar sadece hayatı ve zorlukları karşılamak için bizim hayatta verdiğimiz kısa molalardır, hem kişisel gelişim yöntemleri ile daha olumlu daha inançlı daha güleryüzlü oluyorsak Rabbimizin bir müminden istediği en güzel şey bu zaten, bırakalım herkes neye inanmak istiyorsa inansın birbirimizi ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edip daima birbirimizi sevelim

[house]

Haaa buarada bu hikayede anlatmayı atladığım çok önemli bir nokta daha var, eğer bir hedefiniz varsa ve size her yönüyle uyumlu geliyor sizi heyecanlandırıyor sanki onu yaşamak için bu dünyaya gelmişsiniz gibi hissediyorsanız işte doüru olan odur sakın kimseyi dinlemeyin ama ben genelde dinlemeyi severim çünkü biri eğer "yapamazsın! bu iş asla olmaz! hayal bunlar!" derse bilinki o iş kesin olacaktır yani ben çoğunluğun aksine biri benle aynı fikirde değilse başaramazsın derse acayip mutlu oluyorum ve motive oluyorum çünkü herzaman ben haklı çıkıyorum yuppiii :))))))

[nergisz]

peki ya hiçbirşey istemiyor içimizden bişey gelmiyorsa?

[house]

nergisz Nickli Üyeden Alıntı

peki ya hiçbirşey istemiyor içimizden bişey gelmiyorsa?

Mutlaka bir şey istiyor olmalısın bence, en azından birşey istemeyi istiyorsun buda birşeyAslında ne demek istediğini daha açık anlatırsan bende daha sağlıklı yorum yapabilirim bence mutlaka seninde şu hayatta sahip olmak istediğin bir meslek bir ideal ne biliyim birşey mutlaka vardır hiç birşey istememek imkansız en azından bu durumdan kurtulmak istiyorsundur ve tabi içinden birşey gelmemesininde bir sebebi var muhakkak bence paylaş burası bunları paylaşabilmemiz için var sevgiler....