Kayıt ol Yardım Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Uyarılar

BEŞ SEVGİ DİLİ

Duygusal Yaşam Klubü ve İlişkiler BEŞ SEVGİ DİLİ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Sevgi Deposunu Dolu Tutmak Sevgi, dilimizdeki en önemli ve en çok kafa karıştıran kelimedir. Hem dünyevi, hem de dini düşünürler, sevginin yaşamımızda merkezi bir rol üstlendiği konusunda hemfikirler. Hepimize "sevginin çok ihtişamlı bir şey" olduğu ve "dünyayı döndürenin sevgi olduğu" ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var İlişkiler telkin cd indir izle İstanbul İlişkiler nerededir kimdir İlişkiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa İlişkiler hipnoz İlişkiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi İlişkiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 İlişkiler kuantum düşünce kitap haberi

BEŞ SEVGİ DİLİ

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 12-12-2010, 09:52 PM   #1 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Sevgi Deposunu Dolu Tutmak

Sevgi, dilimizdeki en önemli ve en çok kafa karıştıran kelimedir. Hem dünyevi, hem de dini düşünürler, sevginin yaşamımızda merkezi bir rol üstlendiği konusunda hemfikirler. Hepimize "sevginin çok ihtişamlı bir şey" olduğu ve "dünyayı döndürenin sevgi olduğu" anlatılır. binlerce kitap, şarkı, dergi ve filme bu sözle lezzet katılır. Çok sayıda felsefi ve dini sistem sevgiye önemli bir yer vermiştir. Hristiyanlık inancının kurucusu, sevginin, müritlerinin temel özelliği olmasını istemiştir.

Psikologlar, sevildiğini hissetmenin, insanın birinci derecedeki duygusal ihtiyacı olduğu sonucuna varmıştır. Sevgi için dağları denizleri aşar, çölleri yürüyerek geçer ve anlatılamayacak güçlüklere katlanırız. Sevgisiz, dağlar aşılmaz, denizler geçilmez, çöllere dayanılmaz ve zorluklar yenilmez olur. Havarilerden Paul, sevgiyle güdülenmemiş tüm insan başarılarının sonuçta boş olduğunu söyleyerek sevgiyi yüceltmiştir. İnsanlık oyununun son sahnesinde üç karakterin kalacağını söylemiştir: "İnanç, umut ve sevgi. Fakat bunların en önemlisi sevgidir."

Eğer sevgi sözcünün hem geçmişte, hem günümüzde insan yaşamının her yönüne işlediği konusunda anlaşabiliyorsak, bu sözün çok kafa karıştırıcı bir söz olduğu konusunda da birleşiyoruz demektir. Onu bin türlü kullanırız. "Sosisli sandviçi seviyorum." deriz. bir saniye sonra "Annemi seviyorum." deriz. Yüzme, kayak yapma, avlanma gibi faaliyetleri sevmekten bahsederiz. yiyecekler, arabalar, evler gibi objeleri severiz. Köpek, kedi hatta salyangoz gibi hayvanları severiz. Doğayı; ağaçları, otları, çiçekleri ve havayı severiz. İnsanları; annemizi, babamızı, oğlumuzu, kızımızı, ninemizi, karımızı, kocamızı, arkadaşlarımızı severiz. Hatta sevginin kendisini severiz.

Tüm bunlar yeterince kafa karıştırıcı gelmediyse devam edelim. Davranışı açıklamak için de sevgi sözünü kullanırız. "Bunu yaptım, çünkü onu seviyorum." Bu açıklama, her türlü eylem için yapılır. bir erkek zina yapar ve bunu "sevgi" diye adlandırır; diğer taraftan bir vaiz buna "günah" der. bir alkoliğin karısı, kocasının yarattığı son sahneden kalan parçaları toplar ve buna "sevgi" der; fakat bir psikolog bunu "karşılıklı bağımlılık" diye adlandırır. Ana-baba çocuğun tüm isteklerine "sevgi" diyerek boyun eğer; aile terapisti ise bunu "sorumsuz ebeveynlik" diye adlandırır. O halde sevme davranışı nedir?

Bu kitabın amacı "sevgi" kelimesini çevreleyen karışıklığı gidermek değil, duygusal sağlığımız için esas olan sevgi türüne odaklanmaktır. Çocuk psikologları, duygusal açıdan dengeli olması istenen her çocuğun, karşılanması gereken belirli temel duygusal gereksinimlere sahip olduğunu doğrular. Bu duygusal gereksinimlerden hiçbiri sevgi ve şefkate, bir yere ait olduğunu ve istendiğini hissetmeye duyulan gereksinim kadar temel değildir. Yeterli derecede şefkat gösterilince, çocuk muhtemelen sorumlu bir yetişkin olarak yetişecektir. Bu sevgi olmazsa, duygusal ve sosyal olarak engellenmiş olacaktır.

Şu benzetmeyi ilk duyduğumda hoşuma gitmişti: "Her çocuğun içinde, sevgiyle doldurulmayı bekleyen bir 'duygu deposu' vardır. Bir çocuk gerçekten sevildiğini hissederse, normal olarak gelişecektir. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman, çocuk yanlış davranışlarda bulunacaktır. Çocukların yaramazlıklarının çoğuna boş bir sevgi deposundaki hasret yol açar."

Çocuk ve gençlerin davranışlarında uzmanlaşmış bir psikiyatrist olan Dr. ross Campbell'ı dinliyordum. dinledikçe, ofisime gelip bana çocuklarının kötü davranışlarını aktaran yüzlerce ana-babayı düşündüm. Hiçbir zaman o çocukların içinde boş bir sevgi deposu olduğunu hayal etmemiştim, fakat sonuçlarını gözlerimle gördüm. Onların yaramazlıkları, hissetmedikleri sevgiyi arayışın saptırılmış bir şekliydi. Sevgiyi hep yanlış yerlerde, yanlış şekillerde arıyorlardı.

cinsel yolla geçen bir hastalık yüzünden tedavi gören on üç yaşında, Ashley adında bir kız vardı. annesi ve babası mahvolmuştu. Ashley'e kızgınlardı. ona seks dersi verdikleri için okulunu suçluyorlardı. "Bunu neden yaptı?" diye soruyorlardı.

İnsanoğlunun kalbinde,
başka biri ile yakınlaşmak ve
onun tarafından sevilmek arzusu yatar.
Evlilik, yakınlaşma ve sevgiye duyulan
bu gereksinimi karşılamak için
tasarlanmıştır.

Ashley'yle yaptığım sohbette, bana annesinin ve babasının o altı yaşındayken boşandığından bahsetti. "Babamın evi beni sevmediği için terk ettiğini düşünmüştüm." dedi. "Ben on yaşındayken annem yeniden evlendiğinde, artık onu sevecek başka birini bulduğunun düşündüm. Benimse hala bir sevenim yoktu. Sevilmeyi çok fazla istiyordum. Bu çocukla okulda tanıştım. Benden büyüktü ama benden hoşlandı. Bana karşı çok iyiydi ve bir süre sonra beni gerçekten sevdiğini hissettim. seks yapmak istemedim ama sevilmek istedim."

Ashley'in sevgi deposu yıllarca boş kalmıştı. annesi ve üvey babası onun fiziksel gereksinimlerini karşılamış, fakat onun içinde köpüren derin duygusal mücadeleyi fark edememişti. Ashley'i kesinlikle seviyorlardı ve onun da bu sevgiyi hissettiğini düşünüyorlardı. artık iş işten geçene kadar, Ashley'in birincil sevgi dilini konuşmadıklarını fark edemediler.

Bununla birlikte, sevgi için duyulan duygusal gereksinim yalnızca bir çocukluk olgusu değildir. Bu gereksinim bizi yetişkinliğe ve evliliğe kadar izler. "Aşık olma" deneyimi bu ihtiyacı geçici olarak karşılar fakat ne yazık ki bu "geçici bir önlem"dir. Kısa ömürlüdür ve etkisi sınırlıdır. "Aşık olma" saplantısının zirvelerinden aşağıya indikten sonra, sevgi için duyulan gereksinim yeniden su yüzüne çıkar, çünkü bu doğamızın temelinde vardır, duygusal arzularımızın merkezindedir. Aşık olmadan önce de sevgiye gereksinim duyuyorduk ve yaşadığımız sürece de duyacağız.

eşi tarafından sevildiğini hissetme gereksinimi, evliliğe dair arzuların kalbidir. Bir adam geçenlerde bana şöyle dedi: "Eğer karınız sizi sevmiyorsa evin, arabaların, sahilde bir yerin ve geri kalan her şeyin ne önemi var ki? Karım tarafından sevilmeyi her şeyden çok istiyorum." Maddi şeyler duygusal sevginin yerini alamaz. Bir kadın diyor ki: "Kocam bütün gün beni ihmal ediyor ve sonra benimle yatağa atlamak istiyor. Bundan nefret ediyorum." O seksten nefret eden bir eş değil, yalnızca sevgi için umutsuzca yalvaran bir eş.

doğamızdaki bir şey, başkaları tarafından sevilmeye ihtiyaç duyar. tecrit edilmek insan ruhunu mahveder. Bu yüzden yalnız başına hapsedilmenin en zalimce ceza olduğu düşünülür. İnsanoğlunun kalbinde yakınlık duymak ve başkaları tarafından sevilmek arzusu yatar. Evlilik, yakınlaşma ve sevgiye duyulan bu gereksinimi karşılamak için tasarlanmıştır. Bu yüzden eski kutsal yazılar karıkocanın "tek beden" haline geldiğinden bahseder. Bu bieylerin kimliklerini kaybetmeleri anlamına gelmez, birbirlerinin yaşamlarına derin ve samimi bir şekilde girmeleri anlamına gelir. "Yeni Ahit"in yazarları, hem kadınları, hem erkekleri birbirlerini sevmeye teşvik etmiştir. Platon'dan Peck'e tüm yazarlar evlilikte sevginin önemini vurgulamıştır.

Sevgi ne kadar önemliyse, onu ele geçirmek de bir o kadar zordur. Aynı gizli acıyı paylaşan birçok evli çift dinledim. Bazıları içlerindeki acı dayanılmaz bir hal aldığı için, bazılarıysa kendi davranışları veya eşlerinin yanlış davranışlarının evliliklerini yıktığını fark ettikleri için bana geldi. bir kısmı, yalnızca artık evli kalmak istemediklerini bildirmek için geldi. Onların "bundan sonra mutlu bir şekilde yaşama" hayalleri, gerçeğin katı duvarlarına çarpıp parçalanmıştı. "Aşkımız bitti, ilişkimiz öldü. Kendimizi birbirimize çok yakın hissediyorduk ama artık öyle değil. Artık birlikte olmaktan hoşlanmıyoruz. Birbirimizin ihtiyaçlarını karşılamıyoruz." sözlerini tekrar tekrar işittim. Bu hikayeler, çocuklar kadar yetişkinlerin de içlerinde sevgi depoları taşıdığına tanıklık eder.

İncinen çiftlerin kalplerinin derinliklerinde ibresi boşu gösteren görünmez bir sevgi deposu olabilir mi? Yanlış davranışlar, kabuğuna çekilmeler, acı sözler ve eleştirel yaklaşımlar boş bir depodan kaynaklanabilir mi? Onu doldurmanın bir yolunu bulabilseydik evlilik yeni baştan doğabilir miydi? dolu bir depo ile, çiftler farkları tartışmanın ve çelişkileri çözmenin mümkün olduğu duygusal bir iklim yaratabilir mi? Bu depo evliliğin iyi gitmesini sağlayan anahtar olabilir mi?

Bu sorular beni uzun bir yolculuğa çıkardı. Yol boyunca bu kitapta yer verdiğim basit fakat güçlü kavrayışlara ulaştım. Bu yolculuk, yirmi yıllık evlilik danışmanlığım boyunca devam ederken, aynı zamanda bana Amerika'daki yüzlerce çiftin kalplerinin ve zihinlerinin içini gösterdi. Seattle'dan Miami'ye birçok çift beni evliliklerinin iç dünyasına davet etti ve her şeyi açıkça konuştuk. Bu kitaptaki örneklemeler gerçek yaşamın dokusundan alınmıştır. sadece özgürce konuşan bireylerin özel yaşamlarını korumak amacıyla, insanların ve yaşadıkları yerlerin isimleri değiştirilmiştir.

Evlilik için sevgi deposunu dolu tutmanın, tıpkı bir otomobilin benzinini uygun seviyede tutmak kadar önemli olduğuna inandım. Evliliğinizi boş bir sevgi deposuyla yürütmek, arabanızı benzinsiz yürütmeye çalışmaktan daha fazlasına mal olabilir. okumakta olduğunuz kitap, binlerce evliliği koruma potansiyeline sahiptir ve hatta iyi bir evliliğin duygusal iklimini bile zenginleştirebilir. Evliliğinizin şu andaki durumu ne olursa olsun, her zaman daha iyisi vardır.

Uyarı: Beş sevgi dilini anlamak ve eşinizin birincil sevgi dilini konuşmayı öğrenmek, onun davranışlarını kökten etkileyebilir. Sevgi depoları dolu olduğunda insanlar farklı davranırlar.

Bununla birlikte, beş sevgi dilini incelemeden önce, diğer bir önemli fakat kafa karıştıran olguya değinmeliyiz: "Aşık olma"nın harika deneyimi.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 10:24 PM   #2 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili



Aşık Olmak

Randevusu olmadığı halde ofisime geldi. sekreterime beni beş dakika için görüp göremeyeceğini sordu. Janice'i on sekiz yıldır tanıyordum. Otuz altı yaşındaydı ve hiç evlenmemişti. Geçen on sekiz yıl içinde, biriyle altı yıl, başka biriyle üç yıl ve diğerleriyle daha kısa süreler boyunca olmak üzere birkaç erkekle flört etmişti. Zaman zaman randevu alır, benimle ilişkisinde yaşadığı bir problemi tartışırdı. doğası gereği disiplinli, dikkatli, planlı, düşünceli ve özenli bir insandı. Haber vermeden ofisime gelmesi onun karakterine tamamen aykırıydı. Kendi kendime "Janice'in randevu almadan çıkagelmesi için korkunç bir kriz içinde olması gerekir." diye düşündüm. Sekreterime onu içeri almasını söyledim. Tam olarak, onu kapıyı kapar kapamaz trajik bir hikayeye başlarken ve gözyaşlarına boğulurken görmeyi bekliyordum. Bunun yerine, içeriye heyecandan parıldayarak ve neredeyse hoplayıp zıplayarak girdi.

"Bugün nasılsın Janice?" diye sordum.

"Harika!" dedi. "Hayatım boyunca hiç bu kadar iyi olmamıştım. Evleniyorum."

"Sen mi?" dedim hayretimi açığa vurarak. "Kiminle ve ne zaman?"

"David Gallespie ile!" diye bağırdı. "Eylülde!"

"Bu heyecan verici. Ne zamandır flört ediyordunuz?"

"Üç haftadır. Bunun çılgınlık olduğunu biliyorum Dr. Chapman. Flört ettiğim onca insandan ve evlenmeye bu kadar çok kez yaklaştıktan sonra buna kendim de inanamıyorum ama David'in benim için yaratıldığını biliyorum. İlk buluşmamızda bunu ikimiz de biliyorduk. Tabii ki bunu ilk geceden konuşmadık ama bir hafta sonra bana evlenme teklif etti. Bana bunu soracağını biliyordum ve evet diyeceğimi de biliyordum. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim Dr. Chapman. yıllar boyunca sürdürdüğüm ilişkileri ve verdiğim mücadeleleri biliyorsunuz. Her ilişkide iyi gitmeyen bir şeyler oluyordu. Onlardan herhangi biriyle evlenmeyi düşündüğümde kendimi huzurlu hissetmiyordum ama David'in doğru kişi olduğunu biliyorum."

Janice sandalyesinde ileri geri sallanıyor, kıkırdıyor ve "Biliyorum, bu çılgınlık ama çok mutluyum. Hayatım boyunca hiç bu kadar mutlu olmamıştım." diyordu.

Janice'e ne olmuştu? Aşık olmuştu. Ona göre David karşılaştığı en harika erkekti. Gece gündüz onu düşünüyordu. David'in daha önce iki kez evlenip boşanmış, geçen yıl içinde üç iş değiştirmiş üç çocuk babası bir adam olması Janice için önemsiz gerçeklerdi. O mutluydu ve David'le sonsuza kalacağına inanıyordu. O aşıktı.

Çoğumuz evliliğe aşık olarak başlarız. Fiziksel özellikleri ve kişilik vasıfları aşk alarmımızı çalıştırmaya yetecek bir elektrik şoku yaratan biriyle karşılaşırız. Ziller çalar ve bu kişiyi tanıma sürecini başlatırız. İlk adım, bütçemize göre, bir hamburgeri veya bir bifteği paylaşmak olabilir. Fakat gerçekte ilgilendiğimiz yiyecek değildir. Aşkı keşfetmek için iz üzerindeyizdir. "İçimde hissettiğim bu ılık ve iç gıcıklayıcı duygu o 'gerçek' şey olabilir mi?

Bazen bu iç gıcıklayıcı duyguyu ilk buluşmada yitiririz. Enfiye çektiğini öğreniriz ve o tatlı ürperti ayak parmaklarımızdan çıkıp gider. Ne var ki başka bir zaman, bir hamburgerden sonra o tatlı ürpertiler eskisinden de güçlü hale gelir. Birkaç "beraberlik" daha ayarlarız. Çok geçmeden, yoğunluk seviyesi kendi kendimize "galiba aşık oluyorum." dediğimiz noktaya kadar yükselir. sonunda bunun "gerçek bir şey" olduğuna inanırız ve bu duygunun karşılıklı olduğunu umarak karşımızdaki kişiye açılırız. Duygularımız karşılıksızsa ya araya bir soğukluk girer ya da onu etkilemek için çabalarımızı iki katına çıkarır ve sonunda sevdiğimizin sevgisini kazanırız. Karşılıklı olduğu zaman ise evlilikten konuşmaya başlarız, çünkü aşık olmanın iyi bir evlilik için gerekli bir zemin olduğu konusunda herkes hemfikirdir.

Evlilik öncesi hayallerimiz,
evlilikteki saadet üzerinedir...
Aşık olduğunuzda başka türlüsüne
inanmak zordur.


__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 10:57 PM   #3 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Doruğa ulaşmış bir aşık olma deneyimi coşkuludur. Gözümüz birbirimizden başkasını görmez. Uykuya birbirimizi düşünerek dalarız. Uyandığımızda ilk aklımıza gelen o olur. Birlikte olmayı özleriz. Birlikte zaman geçirmek, cennetin kapısı önünde oyun oynamaya benzer. El ele tutuştuğumuzda, sanki kanımız birlikte akar. Okula ya da işe gitmek zorunda olmasak, sonsuza dek öpüşebiliriz. Birbirimize sarıldığımızda büyük bir coşku duyar, evlilik hayalleri kurmaya başlarız.

Aşık olan biri, sevdiği kişinin mükemmel olduğu inancına sahiptir. Annesi sevgilinin kusurlarını görebilir, fakat o göremez. Annesi der ki: "Canım, kızın beş yıldır psikiyatri tedavisi gördüğünü de hesaba katıyorsun değil mi?" Fakat o, "Anneciğim, bana bir şans ver. Tedavisi biteli üç ay oldu." diye yanıtlar. Arkadaşları da onun kusurlarını görebilir, fakat muhtemelen o sormadan hiçbir şey söylemezler. Büyük ihtimalle o da sormaz; çünkü ona göre sevgilisi mükemmeldir ve başkalarının ne düşündüğünün hiçbir önemi yoktur.

Evlilik öncesi hayallerimiz, mutlu bir evlilik üzerinedir: "Birbirimizi çok mutlu edeceğiz. Başka çiftler tartışabilir ve kavga edebilir ama biz bunu asla yapmayız. Biz birbirimizi seviyoruz." Şüphesiz, bütünüyle saf değilizdir. Mantıksal olarak, sonuçta aramızda bazı farkların olacağını biliriz fakat bu farkları açık olarak tartışacağımızdan eminizdir. Birimiz daima alttan almaya gönüllü olacaktır ve anlaşma sağlanacaktır. Aşık olduğunuzda başka türlüsüne inanmak zordur.

Gerçekten aşıksak, bunun sonsuza kadar süreceğine inanmak isteriz. "Şu anda hissettiğimiz harika duyguları her zaman hissedeceğiz. Hiçbir zaman, hiçbir şey aramıza giremez. Hiçbir şey birbirimize duyduğumuz aşktan daha üstün olmayacaktır. Biz birbirimizin kişiliklerinin güzelliğine ve cazibesine hayran olduk, tutulduk. Aşkımız, şimdiye kadar deneyimlediğimiz en harika şey. Bazı evli çiftlerin bu duyguyu kaybettiğini gözlemliyoruz, fakat bu bize olmayacak. Belki de onlar gerçek aşkı hiç yakalayamadı." diye fikir yürütürüz.

Maalesef aşık olma yaşantısının sonsuzluğu gerçek değil, bir hayaldir. Bir psikolog Dr. Dorothy Tennov, aşık olma olgusu üzerine geniş kapsamlı bir çalışma yapmıştır. Çok sayıda çifti inceledikten sonra, romantik bir tutkunun ortalama yaşam sürecinin iki yıl olduğu sonucuna varmıştır. Eğer bu gizli bir aşksa, biraz daha uzun sürebilir. Fakat sonuçta hepimiz bulutlardan iner, ayağımızı tekrar toprağa basarız. Gözlerimiz açılır ve karşımızdaki kişiyi olduğu gibi görürüz. Onun bazı kişisel özelliklerinin gerçekten rahatsız edici olduğunu fark ederiz. Davranış tarzı sinir bozucudur. O aşık olduğumuz insan, incitecek, kızacak hatta belki de sert sözler sarf edip, eleştirel yargılarda bulunacak kapasitededir. Aşık olduğumuzda göz ardı ettiğimiz bu küçük özellikler, artık koskoca dağlara dönüşmüştür. annemizin sözlerini anımsar, kendi kendimize "nasıl bu kadar aptal olabildim?" diye sorarız.

Tartışma konularının, saçların lavaboyu tıkamasından küçük beyaz lekelerin aynayı kaplamasına; peçetenin ne şekilde çıkarılması gerektiğinden, tuvalet kapağının yukarıda mı aşağıda mı olması gerektiğine kadar çeşitlilik gösterdiği evliliğin gerçek dünyasına hoşgeldiniz. Bu, ayakkabıların dolaba kendiliğinden gitmediği, çekmecelerin kendiliğinden kapanmadığı, paltoların askıları sevmediği ve çorapların çamaşır yıkanırken izinsiz olarak ortadan kaybolduğu bir dünyadır. Bu dünyada bir bakış incitebilir, bir söz yıkabilir. Sırılsıklam aşık olanlar düşman, evilik bir savaş alanı haline gelebilir.

Aşık olma mucizesine ne oldu? Ne yazık ki, o yalnızca iyi gün ve kötü gün için, noktalı yerlere imzamızı atmak üzere bizi oyuna getiren bir aldanıştı. Bu kadar insanın evliliğe ve bir zamanlar sevdikleri eşlerine lanet etme noktasına gelmesi şaşılacak bir şey değildir. Sonuçta eğer aldatıldıysak, kızgın olmaya hakkımız vardır. Biz gerçekten "gerçek" aşkı yaşadık mı? Sanırım. Sorun yanlış bilgilendirilmiş olmamızdı.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 14-12-2010, 03:08 PM   #4 (permalink)
Binbaşı
 
Alexandra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jun 2010
Bulunduğu yer: Venüs
Mesajlar: 1,403
Tesekkür: 6,102
1,460 Mesajinıza toplam 6,406 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Alexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili

Bu durumda aklıma bir tek şey şey geliyor;

"Özenli, düzgün giyinmiş, pırıl pırıl, mis gibi kokan birine aşık olmak kolaydır, peki sabah mahmuru, saç baş dağılmış, üzerine uykunun kokusu sinmiş halini gördüğünüzde de aynı hisle gözleriniz parlıyor mu???"

Böyle bir cümleydi sanırım, tam olmasa bile içeriği buydu.

Ben bu aşkı çok özledim:)))
__________________
"... I'm just a dreamer
I dream my life away
I'm just a dreamer
who dreams of better days."
Alexandra isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 11:23 PM   #5 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Aşık olma saplantısının sonsuza kadar süreceği fikri, yanlış bir bilgiydi. Aklımızı daha iyi kullanmalıydık. Basit bir gözlem, bize bu tutkunun sürekli olması halinde tüm insanların çok ciddi sorunlar yaşayacağını öğretmeliydi. Şok dalgalarıyla iş, endüstri, din, eğitim ve toplumun diğer kesimleri ile gümbürderdi. Neden mi? Çünkü aşık olan insanlar diğer uğraşlarına duydukları ilgiyi kaybederler. Bu yüzden buna "saplantı" deriz. Sırılsıklam aşık olan bir üniversite öğrencisi notlarının düştüğünü görür. Aşık olduğunuz zaman ders çalışmak zordur. Yarın 1812 Savaşı'yla ilgili bir sınava gireceksinizdir ama kimin umurundadır 1812 Savaşı? Aşık olduğunuzda, geri kalan her şey konu dışıdır. Bir beyefendi bana "Dr. Chapman, işim dağılıyor." demişti.

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordum.

"Bir kızla karşılaştım, aşık oldum ve artık hiçbir işimi yapamıyorum. Zihnimi işime odaklayamıyorum. Bütün günümü onu hayal ederek geçiriyorum."

Aşık olma durumunun yarattığı havada uçma duygusu, bizde çok güzel bir ilişki yaşadığımız inancını doğurur. birbirimize ait olduğumuzu hissederiz. bütün sorunları yenebileceğimize inanırız. birbirimize karşı çok fedakar olduğumuzu düşünürüz. Genç bir adamın nişanlısı için söylediği gibi: "Onu incitecek herhangi bir şey yapmak aklımın ucundan bile geçmez. Benim tek arzum onu mutlu etmektir. Onu mutlu etmek için her şeyi yaparım." Böyle bir saplantı bizde tüm ben merkezci tutumlarımızın yok olduğu ve aşığımızın yararı için her şeyimizi vermeyi arzulayan bir tür Rahibe Teresa heline geldiğimiz gibi sahte bir duygu yaratır. böyle bir düşünceye bu kadar kolayca kapılmamızın nedeni, aşığımızın da bize karşı aynı şeyleri hissettiğine inanmamızdır. Sevgilimizin kendini bizim ihtiyaçlarımızı karşılamaya adadığına, bizim onu sevdiğimiz kadar onun da bizi sevdiğine ve asla bizi incitecek bir şey yapmayacağına inanırız.

Bu düşünceler hayalden ibarettir. Düşündüklerimiz ve hissettiklerimizde samimiyetsiz olduğumuzu değil, gerçekçi olmadığımızı gösterirler. İnsan doğasının gerçeğini hesaba katmayı akıl edemiyoruz. Doğamız itibarıyla hepimiz benmerkezciyiz. dünyamız kendi etrafımızda döner. Hiçbirimiz bütünüyle fedakar değiliz. Aşık olduğumuz zaman hissettiğimiz havada uçma duygusu bizi bu yanılgıya düşürür.

Aşık olma deneyimimiz biz kez doğal akışını tamamladı mı, (unutmayın, aşık olma süreci ortalama iki yıl sürer.) dünyanın gerçeklerine döner ve kendimizi öne çıkartmaya başlarız. Erkek arzularını ifade edecek, fakat bu arzular kadınınkilerden farklı olacaktır. Erkek seks arzular, fakat kadın çok yorgundur. erkek yeni bir araba almak ister, fakat kadın "hiç gereği yok!" der. Kadın annesini ve babasını ziyaret etmek ister, fakat erkek "ailenle çok fazla vakit geçirmekten hoşlanmıyorum." der. Erkek beyzbol turnuvasında oynamak ister, kadın "beyzbolu benden daha çok seviyorsun." der. Yavaş yavaş aradaki yakınlık görüntüsü kaybolur ve bireysel arzular, duygular, düşünceler, davranış tarzları öne çıkmaya başlar. Onlar iki ayrı bireydir. Zihinleri kaynaşmamıştır ve duyguları, aşk okyanusunda yalnızca bir süre için birbirine karışmıştır. Artık gerçeklik dalgaları onları ayırmaya başlamıştır. Aşk biter. Bu noktada onlar ya kendilerini çeker, ayrılır, boşanır ve yeni bir aşık olma yaşantısının arayışına koyulurlar ya da aşık olma tutkusunun canlılığı olmaksızın birbirlerini sevmek için zor bir çabaya girişirler.

Aşık olma deneyimi,
ne bizim ne de karşımızdaki kişinin
büyüme ve gelişimine odaklanır.
Aksine, bize bir yere vardığımız
duygusunu verir.


__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 11:47 PM   #6 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Aralarında psikiyatrist M. Scott Peck ve psikolog Dorothy Tennov'un da bulunduğu bazı araştırmacılar, aşık olma deneyiminin "sevgi" olarak adlandırılmaması gerektiği sonucuna vardılar. Dr. Tennov, gerçek sevgi diye düşündüğü deneyimden ayırmak üzere, bu deneyim için "limerance" kelimesini uydurdu. Dr. Peck, üç nedenden dolayı aşık olma deneyiminin gerçek sevgi olmadığı sonucuna vardı. İlk olarak, aşık olmak iradeye bağlı bir eylem ya da bilinçli bir seçim değildir. aşık olmayı ne kadar istersek isteyelim, bunun gerçekleşmesini sağlayamayız.Diğer taraftan, aşk karşımıza çıktığında da onu arıyor olmayabiliriz. Genellikle uygun olmayan zamanlarda ve umulmadık insanlara aşık oluruz.

İkincisi, aşık olmak gerçek sevgi değildir. Aşık olma durumunda yaptıklarımızın hiçbiri disiplin veya bilinçli bir çaba gerektirmez. O uzun ve masraflı telefon görüşmelerinin, verdiğimiz hediyelerin ve iş projelerimizin bizim için hiçbir önemi yoktur. Bir kuşun içgüdüsel doğasının yuvanın yapılışını belirlemesi gibi, aşık olma deneyiminin doğası da bizi birbirimizi için tuhaf ve doğal olmayan şeyler yapmaya iter.

Üçüncüsü, aşık olan kişi gerçekte karşısındakinin gelişimine yardımcı olmakla ilgilenmez. "Aşık olduğumuzda aklımızda herhangi bir amaç varsa, o da, kendi yalnızlığımıza son vermek ve belki de bu sonucu evlilikle garantilemektir." Aşık olma deneyimi, kendi gelişimimize ya da karşımızdaki işinin gelişimine odaklanmaktan çok, bizde istenilen noktaya vardığımız ve daha fazla gelişmeye gereksinim duymadığımız duygusu uyandırır. Yaşamdaki mutluluğun zirvesindeyizdir ve tek arzumuz orada kalmaktır. Sevdiğimiz kişinin de kesinlikle gelişmeye ihtiyacı yoktur, çünkü o mükemmeldir. Sadece onun mükemmelliğini korumasını umarız.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-12-2010, 12:22 AM   #7 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Eğer aşık olmak gerçek sevgi değilse nedir? Dr. Peck, aşık olmanın "çiftleşme davranışının genetik olarak belirlenmiş, içgüdüsel bir öğesi olduğu" sonucuna varmıştır. "Başka bir deyişle, aşık olmayı da beraberinde getiren ego sınırlarının geçici yıkılışı insanoğlunun, türlerinin devamını sağlamak üzere cinsel çiftleşme ve ilişki olasılığını artırmaya hizmet eden, içsel cinsel dürtülerle dışsal cinsel uyarıcıların bir konfigürasyonuna kalıpsal yanıtıdır."

Bu tanımın doğruluğunu kabul edelim veya etmeyelim, aşk deneyimini ve aşkın bitişini yaşamış olanlarımız, bu deneyimin bizi başka hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar duygusal bir yörüngeye fırlattığı konusunda hemfikir olacaktır. Genellikle akıl yürütme yeteneğimizi devreden çıkarır ve sık sık kendimizi daha ciddi anlarda asla söyleyemeyeceğimiz ve yapmayacağımız şeyleri söyler ve yaparken buluruz. Aslında, o duygusal saplantıdan kurtulduğumuzda, genellikle o şeyleri neden yaptığımızı merak ederiz. duygu dalgaları dindiğinde, aramızdaki farkların ışığa çıktığı gerçek dünyaya geri döndüğümüzde, çoğumuz kendimize "hiçbir konuda anlaşamadığımız halde neden evlendik ki?" diye sorarız. Ama aşkın doruğundayken, her konuda, en azından önemli olan her konuda anlaştığımızı düşünmüştük.

Bütün bunlar, aşık olma sanrısına kanarak evlilik tuzağına düşmüş insanlar olarak şu iki seçenekle karşı karşıya olduğumuz anlamına mı geliyor?:

1- Eşimizle birlikte sıkıntılı bir yaşam sürmek bizim kaderimiz,
2- Paçayı kurtarıp tekrar denememiz gerekiyor?

bizim neslimiz ikinci şıkkı tercih ediyor ama önceki nesillerde ilk tercih birinci şıktan yanaydı. daha iyi olanı seçtiğimiz sonucuna varmadan önce, belki de verileri incelemeliyiz. Bu ülkedeki ilk evliliklerin yüzde 40'ı boşanmayla son buluyor. İkinci evliliklerin yüzde 75'i de aynı şekilde sona eriyor. Göründüğü kadarıyla, ikinci ve üçüncü denemede daha mutlu bir evliliği yakalama umudumu pek sağlam değil.

Araştırmalar, üçüncü ve daha iyi bir alternatif olduğunu gösteriyor: Aşık olma deneyimini olduğu gibi, yani geçici bir duygusal yükselme olarak kabul edebilir ve artık eşimizle birlikte gerçek sevgiyi kovalayabiliriz. Bu tür sevgi, doğası itibarıyla duygusaldır fakat tutkulu değildir. Aklı ve duyguyu birleştiren bir sevgidir. İradeye bağlı bir eylemdir ve disiplin gerektirir. Kişisel gelişim ihtiyacını kabul eder. En temel duygusal gereksinmemiz aşık olmak değil, birbirimiz tarafından gerçekten sevilmek; sevginin içgüdüyle değil, akıl ve seçimle büyüdüğünü bilmektir. "Benim, beni sevmeyi seçen, bende sevilmeye değer bir şey gören biri tarafından sevilmeye ihtiyacım var."

Bu tür sevgi çaba ve disiplin ister. Bu, enerjinizi çaba göstererek ve karşınızdaki kişinin de yararlanacağı şekilde sarf etme seçimidir. Sizin çabanız sayesinde karşınızdaki kişinin yaşamının zenginleştiğini bilmek, sizde de bir tatmin duygusu oluşturacaktır. Bu, aşık olma deneyiminin sevinçten uçma deneyimi vadesini tamamlamadan gerçek sevgi başlayamaz.

Akılcı ve iradeli sevgi...
Bilgelerin bizi hep davet ettiği sevgidir.

Tutkunun etkisi altındayken yaptığımız iyi ve cömertçe şeyler için puan alamayız. bunlar, normal davranış kalıplarımızın ötesine geçen içgüdüsel bir güç tarafından zorlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Fakat eğer seçimlerden oluşan gerçek dünyaya dönüp de iyi ve cömert olmayı seçersek, işte bu gerçek sevgidir.

Sevgiye duyulan gereksinim, eğer duygusal sağlığa sahip olacaksak karşılanmalıdır. Evlenmiş yetişkinler, eşlerinin şefkat ve sevgisini hissetmeyi özlerler. eşimizin bizi kabul ettiğinden, istediğinden ve kendini bizim iyiliğimize adadığından eminsek, kendimizi güvende hissederiz. Aşık olma dönemi boyunca bütün bu duyguları hissetmiştik. Devam ettiği sürece cennette gibiydik. Hatamız, bunun ebediyen süreceğini düşünmekti.

Fakat bu tutkunun sonsuza kadar sürmesi amaçlanmamıştır. Bu, evlilik kitabının yalnızca giriş kısmıdır. kitabın kalbi akılcı, iradeli sevgidir. Bilgelerin bizi hep davet ettiği türde bir sevgidir. İstenilerek yaşanandır.

Bu, aşk duygularını kaybetmiş evli çiftler için iyi bir haberdir. Eğer sevgi bir seçimse, o zaman onlar aşk tutkusu bittiğinde ve gerçek dünyaya döndüklerinde de sevme kapasitesine sahiptirler. Bu tür sevgi bir tutumla, bir düşünme şekliyle başlar. Sevgi, "seninle evlendim ve senin çıkarlarını gözetmeyi seçiyorum" diyen tutumdur. O zaman sevmeyi seçen kişi bu kararını ifade edecek uygun yollar bulacaktır.

"Fakat bu çok kısır görünüyor." diye düşünenler olabilir. "uygun davranışlarıyla bir tutum olarak sevgi mi? Kayan yıldızlar, balonlar, derin duygular nerede? o bekleyiş ruhu, gözlerin ışıltısı, bir öpüşteki elektrik ve seksin heyecanı? Peki ya onun zihninde bir numara olduğumu bilmenin güvenliği?" İşte bu kitabın anlattığı budur. birbirimiz tarafından sevilmek için duyduğumuz derin duygusal gereksinimi nasıl karşılarız? Eğer bunu öğrenebilir ve gerçekleştirmeyi seçersek, paylaştığımız sevgi, deli gibi aşık olduğumuzda hissettiğimiz her şeyden çok daha heyecan verici olacaktır...

Eşinizin sevgi deposu doluysa ve onu sevdiğinize gerçekten inanıyorsa, tüm dünya daha parlak görünecek ve eşiniz yaşamdaki en yüksek potansiyele ulaşmak üzere harekete geçecektir. Fakat sevgi deposu boşsa ve sevilmekten çok kullanıldığını hissediyorsa, dünya ona karanlık görünecek ve muhtemelen eşiniz hiçbir zaman potansiyeline tam olarak ulaşamayacaktır...

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-12-2010, 02:27 PM   #8 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ



Sevgi Dili 1: Onay Sözleri

Mark Twain bir zamanlar şöyle söylemişti: "Güzel bir iltifat beni iki ay yaşatabilir." Twain'in sözlerini gerçek olarak alsaydık, yılda altı iltifat onun sevgi deposunu işlevsel bir seviyede tutacaktı. Muhtemelen eşiniz daha fazlasına gereksinim duyacaktır.

Sevgiyi duygusal olarak ifade etmenin bir yolu, onu oluşturacak sözleri kullanmaktır. Kadim İbrani bilgesi Süleyman "Dil, yaşamın ve ölümün gücüne sahiptir." diye yazmıştır. Birçok çift, birbirlerini sözü olarak onaylamanın muhteşem gücünü hiç öğrenmemiştir. Süleyman'ın bir başka sözü de şöyledir: "Kaygılı bir yürek insanı bunaltır ama sevecen bir söz neşelendirir."

Sözlü iltifatlar veya takdir ifadeleri sevgiyi güçlü bir şekilde iletir. Bunlar, en iyi aşağıdaki gibi basit ve açık sözlerle ifade edilir:

"Bu kıyafetle mükemmel görünüyorsun."
"Ooo! Bu elbise sana çok yakışmış."
"Bu dünyada patatesi en iyi pişiren kişi sen olmalısın. Bu patateslere bayıldım."
"Bu gece bulaşıkları yıkaman çok hoşuma gitti."
"Bu gece için çocuk bakıcısını ayarlaman çok hoş bir davranış. Bunu senin görevin gibi görmediğimi bilmeni isterim."
"Çöpü atman gerçekten çok hoşuma gidiyor."

Karı-kocanın birbirinden düzenli olarak bu tür sözler işittiği bir evlilikteki duygusal atmosfer nasıl olacaktır sizce?

Birkaç yıl önce bir gün büromda oturuyordum. Kapım açıktı ve koridordan geçen bir bayan "Bir dakikanızı alabilir miyim?" diye sordu.

"Tabii, buyurun."

Oturdu ve şöyle dedi: "Dr. Chapman, bir sorunum var. Kocamı yatak odamızı boyamaya ikna edemiyorum. Dokuz aydır uğraşıyorum. aklıma gelen her şeyi denedim fakat bir türlü bunu yapmasını sağlayamıyorum."

İlk aklımdan geçen, "Bayan, yanlış yerdesiniz, ben boyacı değilim." demek oldu ama "Konuyu biraz daha açar mısınız?" dedim.

"Şey, mesela geçen cumartesi havanın ne kadar güzel olduğunu hatırlıyorsunuzdur. Kocam bütün gün ne yaptı biliyor musunuz? Arabayı yıkadı ve cilaladı."

"Siz ne yaptınız?"

"Dışarı çıktım ve dedim ki: Bob, seni anlamıyorum. Bugün yatak odasını boyamak için mükemmel bir gün ve sen burada arabayı yıkayıp cilalıyorsun!"

"Sonra yatak odasını boyadı mı?" diye sordum.

"Hayır. Oda hala boyanmadı. Ne yapacağımı bilmiyorum."

"Size bir soru sormama izin verin." dedim. "Temiz ve cilalı arabalara bir itirazınız var mı?"

"Hayır, fakat yatak odasının boyanmasını istiyorum."

"Kocanızın yatak odanızın boyanmasını istediğinizi bildiğinden emin misiniz?"

"Bildiğini biliyorum." dedi. "Dokuz aydır onun peşindeyim."

"Size bir soru daha sormama izin verin. Kocanızın iyi yaptığı herhangi bir şey var mı?"

"Ne gibi?"

"Şey, çöpü atmak, arabanızın ön camına yapışan sinekleri temizlemek, arabaya benzin koymak, elektrik faturasını ödemek veya paltosunu asmak gibi?"

"Evet" dedi. "Bu saydıklarınızın bir kısmını yapar."

Sevginin hedefi
istediğiniz bir şeyi elde etmek değil,
sevdiğiniz insanın mutluluğu için
bir şey yapmaktır.
Ancak şu da bir gerçektir ki,
onaylayıcı sözlerin bizi
karşılık vermeye teşvik etmesi
çok daha olasıdır.

"O zaman iki önerim var: Bir, yatak odasının boyanmasından bir daha asla bahsetmeyin." Tekrarladım: "Bundan bir daha asla bahsetmeyin."

"Bunun nasıl işe yarayacağını anlamadım." dedi.

"Bakın, şimdi bana yatak odasının boyanmasını istediğinizi bildiğini söylediniz. Artık bunu ona söylemeniz gerekmez. Bunu zaten biliyor. İkinci önerim, gelecek defa iyi bir şey yaptığında ona iltifat edin. Eğer çöpü atıyorsa, 'Bob, biliyor musun çöpü atman çok hoşuma gidiyor.' deyin. 'Çöpü dışarıya çıkarsan iyi olur. Yoksa sinekler taşıyacak' demeyin. Onun elektrik faturasını ödediğini gördüğünüzde elinizi omzuna koyun ve deyin ki: 'Bob, elektrik faturasını ödemen gerçekten hoş. Bunu yapmayan kocaların olduğunu duyuyorum ve bunu ne kadar takdir ettiğimi bilmeni istiyorum.' İyi bir şey yaptığı her zaman ona sözel bir iltifat edin."

"Bunun yatak odasının boyanmasını nasıl sağlayacağını göremiyorum."

"Benim tavsiyemi istediniz, ben de söyledim. Denemesi bedava."

Giderken pek memnun kalmışa benzemiyordu, fakat üç hafta sonra tekrar büroma geldi ve "İşe yaradı!" dedi. Sözlü iltifatların rahatsız edici sözlerden daha çok şevk verdiğini öğrenmişti.

Eşinizin istediğiniz bir şeyi yapmasını sağlamak için onu pohpohlamanızı önermiyorum. Sevginin hedefi istediğiniz bir şeyi elde etmek değil, sevdiğiniz insanın mutluluğu için bir şey yapmaktır. Bununla birlikte, şu bir gerçektir ki, onaylayıcı sözlerin bizi karşılık vermek ve eşimizin arzu ettiği bir şeyi yapmaya teşvik etmesi çok daha muhtemeldir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-12-2010, 03:13 PM   #9 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ



Cesaret Verici Sözler

İltifatlarda bulunmak, eşinize onaylayıcı sözleri ifade etmenin yanızca bir yoludur. Cesaretlendirme sözcüğü "cesaret uyandırmak" demektir. Hepimizin kendimizi güvensiz hissettiğimiz alanlar vardır. Cesaretimizin eksiktir ve bu cesaret eksikliği sık sık yapmayı istediğimiz olumlu şeyleri başarmamızı engeller. Eşimizin kendini güvensiz hissettiği alanlardaki gizli potansiyeli, sizin cesaret verici sözlerinizi bekliyor olabilir.

Allison yazmayı hep sevmişti. Üniversite kariyerinin sonlarında gazetecilik üzerine birkaç ders aldı. Kısa zamanda, yazma konusundaki heyecanının asıl branşı olan tarihe duyduğu ilgiyi aştığını fark etti. Dalını değiştirmek için çok geçti. Yine de üniversiteden sonra özellikle ilk bebeğini doğurmadan önce birkaç makale yazdı. Makalelerinden birini yayınlanması için bir dergiye gönderdi. Ancak, gelen yanıt olumsuzdu ve başka bir makale göndermek için hiç cesareti kalmamıştı. Bir süre sonra çocukları büyüdü ve daha çok boş vakti olduğu için tekrar yazmaya başladı.

Kocası Keith, evliliklerinin ilk zamanlarında Allison'ın yazmasına pek ilgi göstermemişti. Kendi işiyle meşguldü ve işinde yükselme hırsıyla doluydu. Sonraları yaşamın en derin anlamının başarılarda değil, ilişkilerde bulunduğunun farkına vardı. Allison'a ve onun ilgi alanlarına daha fazla önem vermeyi öğrendi. Bir gece Allison'ın makalelerinden birini okudu. Makaleyi bitirir bitirmez Allison'ın kitap okuduğu çalışma odasına gitti. Büyük bir heyecanla dedi ki: "Okumanı bölmekten nefret ediyorum ama şunu söylemeliyim ki, az önce 'Tatilleri En İyi Şekilde Değerlendirmek' üzerine yazdığın makaleyi okudum. Allison sen mükemmel bir yazarsın! Bu makale kesinlikle yayınlanmalı. Çok akıcı yazıyorsun. Kelimelerle anlattıklarını gözümün önünde canlandırabiliyorum. Büyüleyici bir tarzın var. Bu yazıyı mutlaka dergilere göndermelisin."

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" diye sordu allison duraksayarak.

"Kesinlikle" dedi Keith. "Sana güveniyorum, bu makale gerçekten çok güzel."

Keith odadan çıktıktan sonra Allison kitabını okumaya devam etmedi. Kucağında kapalı duran kitapla, otuz dakika boyunca Keith'in söylediklerini düşündü. Başkalarının da yazılarını bu kadar beğenip beğenmeyeceğini merak etti. Yıllar önce aldığı ret mektubunu hatırladı. "Fakat şimdi farklı bir insanım" diye akıl yürüttü. yazıları daha iyiydi. Geçen zaman içinde daha çok tecrübe kazanmıştı. Bir bardak su içmek için sandalyesinden kalkmadan önce kararını vermişti: Makalelerini dergilere gönderecek, yayınlanmaya değer olup olmadıklarını görecekti.

Keith bu cesaret verici sözleri söyleyeli on dört yıl oldu. O zamandan bu yana, Allison'ın çok sayıda makalesi yayınlandı ve şuanda bir kitap yazıyor. O mükemmel bir yazar, fakat bir makalenin yayınlanmasını sağlamak için gereken çetin sürecin ilk adımını atmak üzere uyandırılması için, kocasının cesaret verici sözlerine ihtiyacı vardı.

Belki sizin eşiniz de bir veya daha fazla alanda işlenmemiş bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyel sizin cesaret verici sözlerinizi bekliyor olabilir. Belki karınızın bu potansiyeli geliştirmek için bir kursa yazılmaya ihtiyacı vardır. Belki kocanızın ilgi duyduğu alanda başarıya ulaşmış, ona atması gereken bir sonraki adım konusunda yardımcı olabilecek birilerine ihtiyacı vardır. Sizin sözleriniz eşinize bu ilk adımı atmak için gereken cesareti verebilir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-12-2010, 03:15 PM   #10 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BEŞ SEVGİ DİLİ


Lütfen dikkat edin; eşinize sizin istediğiniz bir şeyi yapması için baskı yapmanızdan söz etmiyorum. Onun zaten sahip olduğu bir ilgi alanını geliştirmesi için cesaret vermenizden söz ediyorum. Örneğin bazı kocalar karılarına kilo vermeleri için baskı yapar. sonra da derler ki: "Ona cesaret veriyorum." Oysa ki karılarına göre kınamaktan başka bir şey yapmıyorlardır. Bir insana, sadece kendisi kilo vermek istediği zaman cesaret verebilirsiniz. Bunu yapmayı istemiyorsa, sizin sözleriniz vaaz niteliği taşıyacaktır. Bu tür sözler nadiren cesaret verir; daha çok suça teşvik etmek üzere tasarlanmış yargı sözleri olarak algılanırlar. Sevgiyi değil, reddedişi ifade ederler.

Cesaretlendirme,
empati ve dünyayı eşinizin
gözüyle görmeyi gerektirir.
Önce eşimiz için
neyin önemli olduğunu öğrenmeliyiz.


Eğer eşiniz "Sanırım bu sonbaharda bir zayıflama programına katılsam iyi olacak" diyorsa, o zaman cesaretlendirici sözler söyleme fırsatına sahipsiniz demektir. Cesaret verici sözleriniz aşağıdakilere benzer cümlelerden oluşabilir: "Bu konuda sana bir tek şey söyleyebilirim; bunu yapmaya karar verirsen çok başarılı olacağından eminim. Bu en sevdiğim özelliklerinden biri. Bir şeyi aklına koyunca mutlaka başarıyorsun. eğer gerçekten zayıflamak istiyorsan, sana yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Programın maliyeti konusunda da endişelenme. Gerçekten istediğin buysa, parayı buluruz." Bu tür sözler, eşinize zayıflama merkezine telefon etmek için cesaret verecektir.

Cesaretlendirme, empati ve dünyayı eşinizin gözüyle görmeyi gerektirir. Önce eşimiz için neyin önemli olduğunu öğrenmeliyiz. Ancak o zaman cesaret verebiliriz. sözel cesaretlendirmeyle şunu iletmeye çalışıyoruz: "Biliyorum. Önem veriyorum. Seninleyim. Nasıl yardım edebilirim?" Yani ona ve onun yeteneklerine inandığımızı göstermeye çalışıyoruz.

Çoğumuzun içinde kullanabileceğimizden çok daha fazla potansiyel vardır. Bizi engelleyen genellikle cesaretsizliktir. Sevgi dolu bir eş, o çok önemli katalizörü sunabilir. Şüphesiz, eşinize cesaretlendirici sözler söylemek sizin için zor olabilir. Bu sizin birincil sevgi diliniz olmayabilir. Bu ikinci dili öğrenmek sizin için büyük çaba gerektirebilir. eğer eleştirici ve kınayıcı bir konuşma tarzınız varsa, bu sizin daha çok çaba harcamanız gerekeceğini gösterir; fakat sizi temin ederim ki, bu çabaya değer.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

« Bu konudaki bilgilerinizi paylaşır mısınız | Sizce Gerçekten Seven (AŞIK) Kıskanırmı, Sevdiğini (MAŞUK) Kısıtlarmı ? »

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


BEŞ SEVGİ DİLİ

Duygusal Yaşam Klubü ve İlişkiler BEŞ SEVGİ DİLİ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Sevgi Deposunu Dolu Tutmak Sevgi, dilimizdeki en önemli ve en çok kafa karıştıran kelimedir. Hem dünyevi, hem de dini düşünürler, sevginin yaşamımızda merkezi bir rol üstlendiği konusunda hemfikirler. Hepimize "sevginin çok ihtişamlı bir şey" olduğu ve "dünyayı döndürenin sevgi olduğu" ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var İlişkiler telkin cd indir izle İstanbul İlişkiler nerededir kimdir İlişkiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa İlişkiler hipnoz İlişkiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi İlişkiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 İlişkiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:08 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.