Kayıt ol Yardım Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Uyarılar

Hedefler Makaleler hedefe ulaşmak, hedefe ulaşma, hedeflere ulaşmak, hedeflere ulaşma, hedeflere ulaşmanın yolları, hedeflere ulaşmak için, hedefe ulaşmanın yolları, hedefe ulaşmak için

İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

Hedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız "İyilikle kötülük, ödülle ceza, mantıklı bir yaratık için tek amaçtır. Tüm insan ırkını çalıştıran ve yöneten işte bu dizgin ve kırbaçtır." JOHN LOCKE TAKVİYENİZİ PROGRAMLAYIN Kİ DEĞİŞİM KALICI OLSUN! Yeni bir davranışsal ya da duygusal patern oluşturmaya başladığınızda, kendinizi ya ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi

İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22-01-2011, 06:44 PM   #1 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"İyilikle kötülük, ödülle ceza, mantıklı bir yaratık için tek amaçtır. Tüm insan ırkını çalıştıran ve yöneten işte bu dizgin ve kırbaçtır."
JOHN LOCKE

TAKVİYENİZİ PROGRAMLAYIN Kİ DEĞİŞİM KALICI OLSUN!

Yeni bir davranışsal ya da duygusal patern oluşturmaya başladığınızda, kendinizi ya da paterni kimin için kuruyorsanız onu takviye etmek çok önemlidir. Başlangıçta o istenen hareketi her yapışınızda (örneğin içinde yemek olan tabağı ittiğinizde), kendinizi takdir etmelisiniz, gerçekten hoşunuza gidecek zevk takviyeleri sunmalısınız. Ama o davranışı ilerde de her seferinde takviye ederseniz, ödüller etkinliğini kaybeder, makbule geçmez olur. Bir zamanlar benzersiz ve zevkli bir sürpriz olarak gelen şey beklenen bir norm haline gelir.

İhtiyacı olanlara yardım etmeye adanmışlığım yüzünden, havaalanlarından geçerken benden para isteyenlere hep veririm. Hiç unutmayacağım bir olayda, bir adam böyle bir isteği, benim sık geçtiğim bir terminalde seslendirmeyi âdet edinmişti. Ne zaman oradan geçsem ona biraz para verirdim. Bir sabah çok acelem vardı, cebimde de para yoktu. Hızla yanından geçerken gülümseyip, "Merhaba! Üzgünüm ama bugün param yok" dedim. Çok kızdı. Bir zamanlar sevindiği şeyi vermiyorum diye!

Sizin de, benim de unutmamamız gereken bir şey, hoş sürprizlerin dünyada karşılaşabileceğimiz en zevkli tecrübelerden olduğudur. İşte bu yüzden de, eğer bir davranışın uzun dönemde kalıcı olmasını istiyorsanız, değişken takviye programı denilen şeyi uygulamasını bilmeniz gerekir.

Size yunus eğitiminden bir örnek vereyim. Yunusa atlamayı öğretirken, eğitmenler başlangıçta onun kendiliğinden atlamasını beklerler. Yaptığı anda onu bir balık vererek ödüllendirirler. Kendiliğinden her atlayışında balık verilince, yunus sonunda gerekli nöro-asosiyasyonu yapar. Atlarsa balığı alacaktır. Zevkin böylelikle eğitmenin istediği davranışa bağlanması sayesinde, yunus tekrar tekrar atlamaya şartlandırılabilir. Ama sonunda eğitmen balığı ancak yunus daha yükseğe atladığı zaman vermeye başlar. Standartları yavaş yavaş yükseltmekle, eğitmen artık yunusun davranışını biçimlendirmeye başlar. Anahtar şudur: Yunusa ödül her seferinde verilirse, buna alışacak, artık elinden gelenin yüzde yüzünü vermeyecektir. Bu yüzden sonraları yunusa ödül, bazen birinci atlayıştan sonra, bazen beşinci atlayıştan sonra, bazen de ikinci atlayıştan sonra verilir. Yunus hangi atlayışın ödüllendirileceğini hiçbir zaman bilemez. Ödülün verilebileceği beklentisiyle, hangi atlayışta verileceğinin bilinmemesi bir araya gelince, yunus her seferinde elinden gelen çabanın en iyisini gösterir. Ödüllerin değeri hiçbir zaman ayağa düşmemiş olur.

İnsanları kumara iten de aynı tür bir etkendir. Bir kere kumar oynayıp ödüllendirilince, o ödüle yoğun bir zevki bağlarlar. O heyecan ve beklenti, onları hep güder. Bir süre ödüllendirilmeyince, bu sefer kazanacakları yolundaki duyguları genellikle daha güçlenir. Kumarbazı güden şey yeniden kazanma ihtimalidir. Eğer kişi hiçbir zaman kazanmadan oynamak zorunda kalırsa, sonunda vazgeçer. Ama arada küçük birkaç ödül kazanmak, birkaç eli alabilmek, kaybettiği paranın birazını yeniden önüne çekebilmek onları hep beklenti durumunda tutar, bu sefer büyük kazanacaklarını düşündürür. Kötü bir alışkanlığı, örneğin sigara içmeyi ya da kumar oynamayı birkaç ay boyunca bırakan insanlar, bazen, "son bir vurgun daha" yapmaya umut bağlarlar. Aslında böylelikle, kırmak istedikleri paterni daha güçlendirir, o alışkanlıktan ömür boyu kurtulmayı daha zorlaştırırlar. Bir tek sigara daha içerseniz, sinir sisteminizi uyarır, gelecekte de kendinizi böyle ödüllendireceğiniz beklentisine yol açarsınız. Nöro-asosiyasyonunuzu aktif durumda tutar, hattâ kırmak istediğiniz alışkanlığı güçlendirirsiniz! Bir kimsenin davranışını uzun dönemli olarak takviye etmek istiyorsanız, sabit programlı takviye denilen yöntemi kullanabilirsiniz.

Karen Pryor kitabında yunusa on atlayış yaptırmayı tarif etmektedir. Yunusun her seferinde on atlayışı yapacağından emin olmak için, onu her seferinde onuncu atlayışın sonunda ödüllendirmek gerekir. Takviyeden önceki aşamada çok fazla davranış talep edemezsiniz. Ama eğer yunusa yalnızca onuncu atlayışın sonunda ödül verirseniz, çok geçmeden, daha önceki dokuz atlayışa o kadar önem vermesi gerekmediğini öğrenir, kalite düşmeye başlar. Bu tepkiyi, maaş çekini her ay başı almaya alışmış insanlarda da görürüz. Elemanlar kendilerinden bazı şeyler beklendiğini, bunun karşılığında da maaş verildiğini bilirler. İşin kötü yanı, pek çok insan, ancak maaşı almaya yetecek kadar
çaba gösterir, çünkü bu işte bir sürpriz unsuru yoktur. İşe giden insan, maaşı da doğal olarak alacaktır. Eğer verilen tek ödül oysa, elemanlar ancak bekleneni yaparlar, maaşı hak edecek kadarın üzerine çıkmazlar. Ama eğer arada bazı sürprizler olursa, örneğin takdir, ikramiye, terfi ve daha başka neşelendirici şeyler olursa, o zaman ek bir çaba gösterirler, ödüllendirileceklerini umarlar.

Unutmayın, bu sürprizler asla önceden kestirilemeyen şeyler olmalıdır. Yoksa etkinliklerini kaybederler, normal sayılmaya başlarlar. Beklenti, davranışı gütmeye başlar. Ödüllerinizi değiştirin. O zaman hem kendinizde, hem de yönettiğiniz insanlarda çok daha büyük sonuçlar görürsünüz.

Takviyenin bir üçüncü amacı daha vardır. Ona da büyük ikramiye denir. Bu size takviyeyi bileşik hale getirme olanağı verir. Örneğin yunusa çok seyrek olarak, bir yerine üç ya da dört balık veriyorsanız, yunusta hep o beklenti buluur. Çok çaba gösterirse, bu sefer çok büyük bir ödül alabileceğini düşünür. Böyle bir durumda, yunusun her seferinde kendini yaptığı işe daha çok verdiğini görürsünüz.

İnsanlar da benzer tepki gösterirler. Şirketlerde genellikle insanlara beklediklerinden çok daha büyük bir ödül verilince, çok büyük bir motivasyon yaratılır, harika bir hizmet vermekle gelecekte bundan da büyük bir ödül alabileceklerinin beklentisi sürer. Aynı ilke çocuklarınız konusunda da sihirli denilecek kadar etkindir!

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2011, 06:54 PM   #2 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"SIÇRAMALI BAŞLANGIÇ" YARATIN.

Büyük ikramiye ilkesi, hiç sonuç üretmeye motive edilmemiş insanlar için de kullanılabilir. Yine yunus eğiticilerine bakarsak, eğer karşılarında hiç motive edemedikleri bir hayvan varsa, bazen ona on iki balık birden verirler. Hem de bunu hak edecek hiçbir şey yapmadığı halde. Bunun verdiği zevk bazen yunusun eski paternini kırmaya yeterli olur, onu o kadar sevindirir ki, bundan böyle eğitilmeyi kabul etmesine yol açar.

İnsanlar burada da aynı davranışı gösterirler. Eğer hiçbir şeyi doğru dürüst yapamayan birine, birdenbire, belki sırf acıma ya da sevgiden ötürü, bir ödül verilirse, bazen o kişi daha yüksek düzeylere, davranış ya da performans biçimlerine yükselebilmektedir.

Ama şartlanma konusunda hatırlanacak en önemli şey, istenen davranışı derhal ödüllendirmektir. Bir zamanlar sizi çaresizlik duygularına iten şeyi şimdi hafife, alaya aldığınızı fark ettiğiniz anda, kendinizi takviye edin. Biri daha yapın, daha da çok zevk yaratın. Biraz gülün. Unutmayın, olumsuz ya da olumsuz türdeki güçlü duyguları her yaratışınızda, sinir sisteminizde de bir bağ yaratıyorsunuz. O paterni tekrar tekrar uygularsanız, kendinizi güçlü gördüğünüz ya da güldüğünüz resmi zihninizde tekrar tekrar canlandırırsanız, gelecekte güçlü olmayı ve gülmeyi bir o kadar kolay bulursunuz. Patern kurulmuş olur.

Kendiniz ya da takviye etmek istediğiniz kişi bir şeyi doğru yaptığı anda, hemen bir ödül yaratın. Sizin ya da onun pek çok istediği bir şey olsun. Kendinize duygusal ödüller de verebilir, en sevdiğiniz müziği pikaba takabilir ya da amaçlarınıza ulaşmakta olduğunuzu görerek gülümseyebilirsiniz. Şartlanma çok önemlidir. Kalıcı sonuçları bununla yaratırız. Bir kere daha söylemekte yarar var, unutmayın ki sürekli olarak takviye edilen ya da ödüllendirilen her duygu ya da davranış paterni, şartlanacak, otomatik hale gelecektir.

Takviye etmediğimiz paternler eninde sonunda yok olacaktır.

İlk beş adımı artık tamamladığınıza göre, son adıma geçebiliriz...

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2011, 06:59 PM   #3 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



NAC MASTER ADIM 6: Sınayın!

Neleri başardığınıza bakalım: Yeni bir duygu ya da davranış paterni istediğinize karar verdiniz; gerekli değişimi sağlamak için kendinize kaldıraç buldunuz, eski paterni kestiniz yeni bir alternatif buldunuz, onu kalıcı oluncaya kadar şartladınız. Şimdi geriye kalan tek adım, bunu gelecekte iyi işleyeceğinden emin olmak için sınamaktır.

Bunu yapmanın Nöro-Linguistik Programlama'da öğretilen bir yolu, "geleceği yaşama"dır. Anlamı şudur: Size çaresizlik duygusu veren durumu hayalinizde canlandırın, gerçekten aynı duyguyu yaratıyor mu, yoksa yerine koyduğunuz yeni patern "harika" mı görünüyor, bakın. Her canınız sıkıldıkça sigara içme isteğini hâlâ duyuyorsanız, kendinizi öyle sıkıcı bir durumda hayal edin, şartladığınız yeni alternatif her neyse, okumak mıdır, koşu yapmak mıdır, onu yapmaya bir istek duyup duymadığınıza bakın. Eskiden o duygu ya da davranışa yol açan durumun şimdi yeni ve güçlendirici alternatife otomatik olarak yönelmesi halinde, yeni paternin gelecekte sizin için sonuç vereceğinden emin olabilirsiniz.

Buna ek olarak, gerçekleştirdiğiniz değişikliğin ekolojisini de sınamanız gerekir. Ekoloji sözü, doğuracağı sonuçlar anlamına gelmektedir. Bu değişikliğin çevrenizdekiler üzerindeki etkisi ne olacaktır? Onlar sizin işinizi ya da kişisel ilişkinizi destekleyecekler midir? Yeni paternin uygun bir şey olmasını şimdiki hayat biçiminizle, inançlarınız ve değerlerinizle tutarlı olmasını sağlayın.

Bir sonraki sayfada size bir işaretleme listesi sunacağım. Bunu kullanarak yeni başarı patentinizin kalıcı ve uygun olduğundan emin olabilirsiniz. Eğer bu paterni yaratma girişiminiz kalıcı olmamışsa, yeniden Adım 1'e dönmeniz gerekir. Ne istediğiniz ve bunu neden istediğiniz konusunda emin misiniz?

Adım 2'yi gözden geçirin. Değişiklik yaratmaya kalkıp başarılı olamayan insanların çoğu genellikle yeterli kaldıraç bulamamışlardır. Ek kaldıraç sağlamak için, herkesin önünde bir söz vermeniz gerekebilir. Yakanızı bırakmayacak insanları seçin! Yeterli kaldıraç olduğu kanısına varırsanız, Adım 3'e bakın. Ne istediğinizi biliyorsanız, yeterli kaldıracınız da varsa, belki de gidip gidip cama çarpan sinek gibisinizdir. Aynı şeyi defalarca, giderek artan yoğunlukta yapmış ama yaklaşımınızı değiştirmemişsinizdir. Paterni kesmeniz şarttır.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 29-01-2011, 03:17 AM   #4 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



EKOLOJİ İŞARET LİSTESİ

1. Acıyı eski alışkanlığa iyice bağladığınızdan emin olun. Eski duygu ya da alışkanlığınızı düşündükçe, zevk yerine acı duygular mı hissediyorsunuz?

2. Yeni pateme zevki iyie bağladığınızdan emin olun. Yeni duygu ya da davranışınızı düşününce, artık acı yerine zevkli duygular mı geliyor?

3. Kendi değer, inanç ve kurallarınızla uyumlandırın. Yeni davranış ya da duygu, hayatınızdaki değer, inanç ve kurallarla tutarlı mı? (Bunları daha sonraki bölümlerde ele alacağız.)

4. Eski paternin yararlarının ortadan kalkmadığından emin olun. Yeni duyguya davranışların, eski paternden aldığınız zevk ya da yararları yine de sağladığından emin olun.

5. Geleceği yaşama - kendinizi gelecekte bu yeni biçimde davranırken canlandırın. Eski davranışınızın tetiğini çeken şeyi hayalinizde canlandırın. Eskisinin yerine yeni paterni kullanabileceğinizden emin olun.

Bütün bu adımların yerli yerinde olduğunu görürseniz Adım 4'e geçin. Çabalarınız yine de değişikliği sağlayamamışsa, demek ki bu adımı atlamışsınız. Sizi acıdan uzaklaştırıp zevke götürecek, eski yaklaşımınız kadar güçlü ve rahat, ama güçlendirici bir alternatif bulun. Bunun anlamı, biraz daha yaratıcı olmanız gerek demektir. Kendinize bir rol modeli bulun. Aynı alışkanlığı yok etmeyi başarmış ya da o olumsuz duyguları yenmiş birini.

Bir değişiklik yapmaya kalkıştınızsa, ama başaramadınızsa, demek ki paterninizi yeterli zevkle takviye etmemişsiniz. Adım 5'i kullanın, kendinizi şartlayın. Hem değişken, hem de sabit takviye programlarını kullanarak yeni ve güçlendirici paterninizin kalıcı olmasını sağlayın.

"Hey ahpap... ben artık dilenmeyi kestim."

NAC'nin bu altı adımı her şey için kullanılabilir. İnsan ilişkileri için de, iş sorunları için de, çocuklarınıza bağırma paterniniz için de. Diyelim ki kendi kontrolünüzde olmayan şeyler için fazla kaygılanıyorsunuz. Bu güçsüzleştirici paterni kırmakta altı adımı nasıl kullanabilirsiniz?

1) Kendinize, kaygılanmanın yerine ne yapmak istiyorum? diye sorun.

2) Kaldıraç bulun ve kaygının hayatınızı nasıl bozduğunu anlayın. Bunu eşik noktasına getirin. Sonunda hayatınızda nelere mal olacağını görün, o bedeli ödemek istemediğinizi anlayın. Bu sorundan kurtulup yeniden özgür olmanın zevkini düşünün!

3) Paterni kırın! Her kaygılanışınızda, paterni zalimlikle kırı. Parmağınızı burnunuza sokun ya da avazınız çıktığı kadar, "Ah, ne güzel bir sabah!" diye haykırın.

4) Güçlendirici bir alternatif yaratın. Kaygılanmak yerine ne yapacaksınız? Günlüğünüzü önünüze çekip bir plan yazın. O anda başka ne yapabileceğinizi yazın oraya. Belki koşu yapar, koşarken yeni çözümler düşünebilirsiniz.

5) Yeni paterninizi şartlandırın. Bu paterni hayalinizde capcanlı görün, bolca duygusal yoğunluk ekleyin, defalarca tekrarlayın, tâ ki yeni düşünce, davranış ya da duygusal patern otomatikleşinceye kadar! İlk adımı atarak kendinizi takviye edin. Kendinizi başarı sağlarken tekrar tekrar görün. Sonucu önceden görmek, size istediğiniz zevki getirebilir. Yeni paterni tekrarlayıp duygusal yoğunluk kullanarak onu kalıcı oluncaya kadar şartlayın.

6) Sınayın, bakalım sonuç veriyor mu! Sizi eskiden kaygılandıran bir durum düşünün, artık ona kaygı duymadığınızı görün.

Aynı altı adımı, bir iş anlaşması için pazarlık yaparken bile kullanabilirsiniz.

1) İlk adım, hazırlık işlerini yapmaktır. Ne istediğinizi, bunu elde etmenize neyin engel olduğunu net biçimde bulgulayın. Öbür kişi ne istiyor? İkinizin de çıkarlarınız nedir? Başarılı bir anlaşma olduğunu nereden anlayacaksınız?

2) Öbür kişinin, acıyı anlaşmayı yapmamaya, zevki de yapmaya bağlamasını sağlayarak kaldıraç oluşturun.

3) Anlaşmanın oluşmasını engelleyen inanç ya da fikirlerin paternini kırın.

4) İkinizin de daha önce düşünmediği, ama ikinizin de ihtiyaçlarına cevap verecek bir alternatif yaratın.

5) Bu alternatifi takviye etmek için sürekli olarak zevkini ve olumlu etkilerini güçlendirin.

6) Herkes için iyi sonuç.verip vermeyeceğine bakın. İki tarafın da kazanacağı bir durum sağlayın. Bu sağlanmışsa, başarılı sonuca bağlayın.

Aynı ilkeler, çocuklara odalarını toplatmak için de kullanılabilir, evliliğinizin kalitesini iyileştirmek için de, şirketinizin kalite düzeyini yükseltmek için de, işinizden daha çok zevk almak için de, ülkenizi yaşanacak daha güzel bir yer haline getirmek için de.

Bu arada söyleyeyim, bazen çocuklarımız da bu altı adımı bize karşı, özet halde kullanmaktadırlar. Söylediğim şeyi unutmayın; eğer yeterince güçlü bir kaldıraç bulur, kişinin paternini yeterince güçlü biçimde kırarsanız, yeni bir patern bulur, ona şartlanırlar. Benim bir dostum, sigarayı bırakmak için hemen hemen her yolu denedi. Sonunda paterni kırıldı. Nasıl mı? Bir gün tam sigarasını yakarken altı yaşındaki kızı odaya girdi. Ne istediğini biliyordu, kaldıracı sağlamdı babasının paternini kırmak için olanca gücüyle, "Baba, kendini öldürmekten vazgeç!" diye bağırdı. "Tatlım" dedi babası. "Sen neden söz ediyorsun? Ne oldu?" Kız yine aynı çığlığı kopardı. Adam bu sefer, "Ben kendimi öldürmüyorum, tatlım" dedi. Kız başını sallarken parmağıyla sigarayı gösterdi, hıçkırarak ağlamaya başladı. "Baba, ne olur, kendini öldürmekten vazgeç! Ben evlenirken de yanımda olmanı istiyorum!" Bu adam sigarayı düzinelerce kere bırakıp yeniden başlamış bir adamdı. Ama o ana kadar. O gün sigaralar fırlatılıp atıldı, bir daha da eline almadı. Küçük kız babasının kalbinin dizginlerini eline geçirmiş, istediğini bir anda sağlamıştı. Adam o günden bu yana, sigaraya alternatif olarak pek çok şey buldu. Hepsi ona zevkli duygular veriyor.

Eğer NAC'nin yalnızca ilk üç adımını uygularsanız, o da çok büyük değişiklikler yaratmaya yeterli olabilir. Ne istediğinize bir kere karar verip, kaldıracı bulup, patemi kırınca, hayat genellikle size yeni bir bakış açısı getirir. Eğer kaldıraç yeterince güçlüyse, yeni bir patern bulup onu şartlamaya kendinizi mecbur hissedersiniz. Sınama işini de dünya size uygulayacaktır, ondan emin olabilirsiniz.

Şimdi değişim NAC'si elinizde! İşin anahtarı, onu kullanmaktır. Ama ne için kullanmakta olduğunuzu bilmedikçe, tabii ki kullanacağınız yoktur. Esas istediğinizin ne olduğunu bilmek için de...

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 29-01-2011, 11:45 AM   #5 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



ASIL İSTEDİĞİNİZİ ELDE ETMENİN YOLU

"Sizi toparlayıp yükselten her duygu temizdir; yalnız bir yanınızı yakalayıp sizi çarpıtan duygu, kirlidir."
RAINER MARIA RILKE

"İLK hücumu verin bakalım!" Elvis Presley zorlu bir gösteriden sonra, uyumadan önce her gece kesinlikle böyle derdi. Heartbreak Hotel'in kralının uyuyabilmesi için, yardımcısı ilk zarfı yırtar, ona her zaman verdiğini verirdi. Gökkuşağı renklerinde barbitürat hapları: (Amytal, Carbital, Nembutal ya da Seconal), Quaaludes, Valium ve Placidyl, ardından da kürek kemiğinin hemen altından yapılan üç Demerol iğnesi. O uyumadan önce, evin mutfak kadrosu işe sıvanırdı. Zaten günde yirmi dört saat görev başındaydılar. Kral'ın uyuyana kadar ne miktarda yemek yiyebileceğini bir yarış haline getirmişlerdi. Normal olarak üç cheeseburger, altı ya da yedi muz tatlısı yer, ondan sonra gözleri kapanırdı. Yardımcıları bazen de onun boğulmasını engellemek için ellerini sokup soluk borusundan lokmalar çıkarmak zorunda kalırlardı. Ondan sonra Elvis yaklaşık dört saat boyunca hiç kıpırdamadan uyurdu. Kendine geldiğinde öyle halsiz olurdu ki, onu banyoya kadar taşımak zorunda kalırlardı. İkinci isteğini, yardımcısının gömleğini çekiştirerek belirtirdi. Hapları kendi yutamadığı için yardımcısı ağzına koyar, suyu da dikkatle boğazından aşağı boşaltırdı. (Goldman, Albert, "Down at the End of Lonely Street." Life Dergisi, Haziran, 1990.)

Elvis genellikle üçüncü hücumu isteyemezdi. Yardımcısı kendiliğinden hapları verir, onun öğleden sonraya kadar uyumasını sağlardı. O saat geldiğinde, patlayacak kadar şişmiş durumdaki kral, vücudunu harekete geçirebilmek için Dexedrine yutar, burnuna kokainde ıslatılmış pamuklar tıkar, ancak öyle sahneye çıkabilirdi. Ölümünden hemen önceki günü Elvis ilaçsız geçirmiş, tüm "hücumları" en son öldürücü doza saklamıştı. Bir dünya dolusu hayranların taptığı, görünüşte istediği her şeye sahip biri, neden vücudunu böylesine sömürüyor, hayatına böyle korkunç biçimde kastediyordu? Ana bir kardeşi David Stanley'e göre, uyuşmuş durumda olmayı, kendini uyanık ve sefil hissetmeye tercih ettiği için. Sanat ya da iş dünyasının en üst düzeylerine yükselmiş kimseler arasında, doğrudan ya da dolaylı olarak kendi hayatına kıyan başları da ne yazık ki akla gelebilmektedir. Ernest Lemingway ve Sylvia Plath gibi yazarları, William Holden ve Preddie Prinze gibi aktörleri, MAMA Cass Elliot ve Janis Joplin gibi şarkıcıları düşünün. Bu insanların ortak yönü nedir? Birisi, hiçbiri artık aramızda değildir ve yokluklarını hepimiz hissetmekteyiz. İkincisi, hepsinin sözünün ana çekirdeği, "Bir gün, birisi, her nasılsa, herhangi bir şey beni mutlu edecek" biçimindedir. Ama başarıya ulaştıklarında rahata erip Amerikan Rüyası'na şöyle bir baktıklarında, hâlâ mutlu olamadıklarını görmüşlerdir. Böyle olunca, mutluluk peşinde koşmayı sürdürmüş hâlâ var olan acıyı içkiyle, sigarayla, fazla yemeyle uzağa itmeye çalışmış, sonunda da o kadar özledikleri bilinçsizlik dünyasına kavuşmuşlardır. Mutluluğun gerçek kaynağını hiçbir zaman keşfedememişlerdir. Bu kişilerin ortaya koyduğu, pek çok insana tanıdık gelir:

1) Hayatta aslında ne istediklerini bilmiyorlardı, bu nedenle kendilerini türlü sahte alternatiflerle oyalıyorlardı.

2) Yalnız acıya giden nörolojik yollar geliştirmekle kalmayıp, otoyollar geliştirmişlerdi. Alışkanlıkları onları sürekli olarak o otoyolda götürüyordu. Bir zamanlar ancak rüyalarında görebildikleri başarı düzeylerine ulaşmış oldukları halde, milyonlarca insanın sevgi ve hayranlığının odağı haline gelmiş oldukları halde, acıyla ilgili referansları daha çoktu. Acıyı çok kolay ve çok çabuk yaratabiliyorlardı, çünkü oraya varan çok geniş caddeler açmış durumdaydılar.

3) Kendilerini iyi hissetmeyi nasıl sağlayacaklarını bilmiyorlardı. "Şimdiki zaman'la başa çıkabilmek için bir dış gücün yardımına ihtiyaç duyuyorlardı.

4) Zihinlerini bilinçli olarak yönlendirmekte kullanabilecekleri cıvata ve somunları hiç öğrenmemişlerdi. Çevreden gelen acıyla zevkin kendilerini kontrol etmesine izin veriyor, kontrolü kendi ellerine almıyorlardı.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-01-2011, 01:04 AM   #6 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar


Şimdi bu durumları, son zamanlarda aldığım bir mektupla karşılaştırın. Bu mektup benim çalışmalarımı kullanarak hayatını tümüyle değiştirmiş bir kadından geliyor:

Sevgili Antony,

Ben bebekliğimden, ikinci kocamla evliliğimin sonuna kadar sürekli haksızlığa uğramış biriyim. Kötü muamele ve ciddi travmalar sonucu, Çok Kişiliklilik Sendromu denilen bir ruh hastalığına yakalandım ve kırk dokuz değişik kişilik sergiledim. Bu kişiliklerimin hiçbiri, diğerlerini tanımaz, onların hayatlarında neler olup bittiğini bilmezdi. Çok kişilikli olarak yaşadığım kırk dokuz yıl boyunca, tadabildiğim tek rahatlama, kendine zarar verici davranışlardan geliyordu. Kulağa garip geliyor, biliyorum ama kendi canımı yakmak rahatlatıyordu beni.

Birkaç kere ra kalkıştıktan sonra hastaneye yatırıldım, doktor bakımına alındım. Kişiliklerimi birleştirmek için, her kişiliği yaratan ilk travmaya geri dönmem gerekiyordu. O travmayı hatırlamak, yeniden yaşamak, hissetmek zorundaydım. Kişiliklerimin her biri belli bir işlevi yönetiyor, seçici hatırlama yeteneğine sahip bulunuyor, genellikle bir tek duygusal tonu benimsiyordu. Bir MPD uzmanıyla birlikte çalıştım, o uzman, kırk dokuz kişiliği bir tek kişilik altında toplamama yardımcı oldu. Bu tedavinin süreçlerini uygulayışımın nedeni, kişiliklerimin çoğunun çok mutsuz olduğunu, hayatımın bir kaosa döndüğünü görmemdendi. Bir kişilik, diğerlerinin ne yaptığını bilmediği için, bazen kişilik değiştirdiğimde nerede olduğumu, ne yapmakta olduğumu bilemiyordum. Bir tek kişilikte birleşince mutlu olacağımızı sanıyordum. Bu nihaî amaçtı. Oysa yanılmıştım. Ne büyük şoka kapıldım! Cehennem gibi bir yıl yaşamak zorunda kaldım. Çok mutsuzdum ve her bir kişiliğim için ayrı ayrı üzülüyordum. Hepsini özlüyor, bazen geri dönmelerini istiyordum. Eskisi gibi olalım diye. Bu çok zordu. O yıl üç kere daha kendimi öldürmeyi denedim, bir kere daha hastaneye yatırıldım.

Geçen yıl televizyonda senin programına rastladım, Kişisel Güç adlı otuz günlük kasetler dizini ısmarladım. Onları tekrar tekrar dinledim, kullanabileceğim her şeye sımsıkı sarıldım. Asıl farkı, ayda bir yaptığın POWERTALK programını izlemeye başladığımda gerçekleştirdim. Senden tek kişi olarak öğrendiklerimi, çok kişiyken hiçbir zaman öğrenmemiştim. Elli yıldır ilk defa olarak, mutluluğun insanın içinden geldiğini öğrendim. Şimdi bir tek kişi olarak, kırk dokuz kişinin yüz yüze geldiği dehşet olaylarının anıları benim belleğimde. O anılar döndüğünde onlara bakıyorum, dayanılmaz olmaya başlarlarsa, senden öğrendiğim gibi, odağımı değiştiriyorum ve bunu eskiden yaptığım gibi konudan uzaklaşarak yapmıyorum. Artık kendimi amnezik transa sokmak, bir başka kişiliğe kaçmak zorunda değilim. Kendimi giderek daha iyi tanıyorum, tek bir kişi olarak nasıl yaşayabileceğimi öğreniyorum. Daha yolumun çok uzun olduğunu, pek çok şey keşfetmem gerektiğini biliyorum. Amaçlarını seçiyorum, oraya nasıl ulaşacağımı planlıyorum. Şimdilik, kilo vermeye başladım, yılbaşına istediğim kiloya inmeyi hedeflerim (bu bana iyi bir armağan olacak). Ayrıca bir erkekle sağlıklı, sömürüşüz bir ilişkim olmasını istediğimi de biliyorum. Hastaneye yatmadan önce IBM'de çalışmıştım, kendime dört ayrı iş de kurmuştum. Bugün bir başka işi yönetiyorum, hastaneden çıktığımdan bu yana satışların artmasına seviniyorum. Çocuklarımı, torunlarımı tanımaya da başladım. Ama en önemlisi, kendimi tanımaya başladım."

Sevgilerimle

Elizabeth Pietrzak

* İzin alınarak yayınlanmıştır. Bugün bu cesur kadın iş hayatına dönmekle kalmamış, aynı zamanda hastanede gönüllü olarak çalışmayı da ek iş olarak seçmiştir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2011, 05:57 PM   #7 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



NE İSTİYORSUNUZ?

Kendinize hayatta aslında ne istediğinizi sorun. Sevgi dolu bir evlilik mi? Çocuklarınızın saygısı mı? Bol para, hızlı arabalar, kazançlı bir iş, tepe yamacında bir ev mi? Dünyayı gezmek mi istiyorsunuz? Egzotik yerleri görmek mi? Tarihi eserleri incelemek mi? Rock yıldızları, film yıldızları gibi milyonlarca insanın sizi tanrılaştırmasını mı istiyorsunuz? Zaman yolculuğu makinesinin mucidi olarak geleceğe adınızın kalmasını mı istiyorsunuz? Mother Teresa'yla çalışıp dünyayı kurtarmak mı, yoksa çevreniz üzerinde ölçülebilir bir etki yapabilmek için pro-aktif bir rol oynamak mı istiyorsunuz?

İstediğiniz ya da özlediğiniz her ne olursa olsun, belki de kendinize şöyle sormanız gerekiyor: "Ben bunları neden istiyorum?" Güzel arabaları isteyişiniz, onların getireceğine inandığınız başarı ve saygınlık duygusu için olamaz mı? Mutlu bir aile hayatını niçin istiyorsunuz? Size sevgi, yakınlık, bağ ve sıcaklık duyguları getireceğini düşündüğünüz için mi? Dünyayı kurtarmak isteyişiniz, katkıda bulunma duygusu, bir fark yaratma duygusu vereceğine inandığınız için mi? Kısacası, aslında sizin istediğiniz şey, şimdi hissettiğiniz duyguları değiştirmek değil mi? Demek özet olarak bu sonuçları istemeniz, size bazı duygular, hisler, durumlar getirsin diye! Biri sizi öptüğü zaman, o anda kendinizi iyi hissetmenize sebep ne? Bu duyguyu yaratan gerçekten ıslak tenin ıslak tene değmesi mi? Tabii ki değil! Öyle olsa, köpeğinizi öpmek de sizi heyecanlandırırdı!

Bizim tüm duygularımız beynimizde kopan biyokimyasal fırtınalardan ibarettir ve onları her an aratabiliriz. Ama daha önce, onların kontrolünü bilinçli olarak ele almayı yalnız tepki göstere göstere yaşamaktan kurtulmayı öğrenmemiz gerekir. Duygusal cevaplarımızın çoğu, çevreye dönük öğrenilmiş cevaplardır. Bazılarını bilerek modellemişiz bazılarını rastlantı sonucu edinmişizdir. Bu faktörlerin yalnız farkında olmak bile, duruma ait gücün temelidir. Hiç kuşkusuz, sizin de benim de yaptığımız her şey, acıdan kaçmak ya da zevke ulaşmak içindir. Ama neyin acıya ve neyin zevke yol açacağı konusundaki inançlarımızı, ya odak değiştirerek, ya da zihinsel-duygusal-psikolojik durumları değiştirerek değiştirebiliriz.

Sınırsız Güç'ün üçüncü bölümünde söylediğim gibi: Durumun tanımı, içimizde yer almakta olan milyonlarca nörolojik sürecin toplamıdır. Belli bir andaki tecrübemizin genel toplamıdır. Durumlarımızın çoğu bizim doğrudan yönlendirmemizin dışında oluşur. Bir şey görürüz, ona cevap olarak bir duruma gireriz. Bu bazen akıllı ve yararlı bir durumdur, bazen de akılsız ve sınırlayıcı bir durumdur, ama çoğumuzun bunu kontrol etmek için pek fazla bir şey yapmadığı ortadadır.

Bir arkadaşınızın adını hatırlayamadığınız oldu mu hiç? Ya da "bahçe" gibi zor bir kelimenin nasıl yazıldığını? Nasıl olur da başaramazsınız bunu? Cevabı elbette biliyorsunuz. Başaramayışınız, aptal olduğunuz için mi? Hayır, o anda aptal bir durumda bulunduğunuz için! Budalaca davranmakla zekice davranmak arasındaki fark, sizin yeteneklerinize dayalı değil, belli bir anda zihninizin ya da vücudunuzun durumuna dayalıdır. Sizde de Marva Collins'in cesareti ve kararlılığı, Fred Astaire'in zerafeti, Nolan Ryan'ın gücü ve dayanıklılığı, Elbert Einstein'ın merhameti ve zekâsı bulunabilir ama eğer kendinizi sürekli olarak olumsuz durumlara sokuyorsanız, o mükemmelliğin vaadini asla tadamazsınız. Ama eğer en iyi, en akıllı durumlarınıza girebilmenin sırrını biliyorsanız, o zaman tam anlamıyla mucizeler yaratabilirsiniz. Herhangi bir anda içinde bulunduğunuz durum, sizin gerçeklerle ilgili algılarınızı saptar, dolayısiyle de kararlarınızı ve davranışlarınızı saptar. Yani başka bir ifadeyle, davranışınız sizin yeteneğinizin bir sonucu değil, o anda içinde bulunduğunuz durumun sonucudur. İçinizde yatan bir yığın kaynağın kapaklarını açabilmek için, kendinizi akıllı ve aktif bir bekleyiş durumuna sokun... Bakın mucizeler nasıl oluyor!

Peki, o halde duygusal durumlarımızı nasıl değiştirebiliriz? Kendi durumlarınızı, televizyonu çalıştırmaya benzetin. Net, parlak canlı renkler ve inanılmaz bir ses elde edebilmek için, fişi prize takıp aygıtı açmanız gerekir. Fizyolojinizi açmak da, o aygıta çalışabilmesi için elektrik vermeye benzer. O yoksa resim de, ses de yoktur. Karşınızda yalnızca boş bir ekran vardır. Aynı şekilde, tüm vücudunuzu kullanacak biçimde açılmamışsanız, yani fizyolojinizi açmamışsanız, gerçekten de "bahçe" kelimesini yazmayı beceremeyebilirsiniz. Sabah kalktığınızda hiç uyku sersemi oldunuz, dolaşırken sağa sola çarptınız mı? Kanınız doğru dürüst dolaşmaya başlayıncaya kadar sürdü bu, değil mi? "Eylemsizlik" durumu bir kere geçince, düğmeniz açılmış oldu, fikirler akmaya başladı, değil mi? Eğer yanlış bir durumdaysanız, yayını alamazsınız. Kafanızda doğru fikirler var olsa bile alamazsınız. Tabii fişi taktıktan sonra da, istediğinizi elde edebilmek için doğru kanala ayarlanmış olmalısınız. Zihinsel olarak, size neyin güç verdiğine odaklanmaksınız. Neye odaklanırsanız, yani hangi kanala ayarlanırsanız, onu daha yoğun biçimde hissedeceksiniz. Onun için, eğer yapmakta olduğunuz şeyden hoşlanmıyorsanız, belki de kanal değiştirme zamanı gelmiştir.

Hayatta sınırsız duygular vardır, herhangi bir şeye bakmanın sınırsız yolları vardır. Sizin istediğiniz duyguların hepsi de her zaman vardır. Sizin tek yapacağınız, doğru kanala ayarlanmaktır. O halde, duygusal durumunuzu değiştirmenin iki ana yolu vardır, biri fiziksel vücudunuzu nasıl kullandığınızı, öbürü de odak noktanızı değiştirmektir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2011, 06:03 PM   #8 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



FİZYOLOJİ: HAREKETİN GÜCÜ

Hayatımın son on yılı içinde öğrendiğim en güçlü farklıklardan biri, duyguları hareketlerin yarattığı gerçeğidir. Ne hissediyosak, vücudumuzu nasıl kullandığımızın sonucudur.

Yüz ifademizde ve hareketlerimizdeki en ufacık bir değişiklik bile o anda nasıl hissettiğimizi değiştirecektir, bu nedenle hayatlarımızı nasıl değerlendirdiğimizi, düşünüş ve davranış biçimimizi de etkileyecektir.

Bir an için gülünç bir deney yapmak üzere bana katılın lütfen. Kendinizi canı oldukça sıkkın, keyfi oldukça kaçmış bir senfoni orkestrasının şefi olarak görün. Şu anda kollarınızı içeri, dışarı sallıyorsunuz. Bunu çok yavaş yapın. Hiç heyecanlanmayın. Bunu normal, sıradan bir şey gibi yapın, yüzünüzde de bir sıkkınlık ifadesi olmasını sağlayın. Şimdi iki elinizi bir araya getirip avuçlarınızı birbirine patlar gibi şaklatın, sonra hemen elleri açarken yüzünüze kocaman, şapşal bir sırıtma ifadesi getirin! Bunu güçlendirmek için ses faktörünü de ekleyip, yüksek sesle, göğsünüzden hava vererek bir ses çıkarın. Göğüsten boğaza, oradan ağza gelsin hava. Kendinizi nasıl hissettiğinizi bu hava akımı daha da çarpıcı biçimde değiştirecektir. Vücudunuzda ve ses tellerinizde yarattığınız hareket ve hız, duygusal durumunuzu bir anda değiştirir.

Hissettiğiniz her duygunun kendine uygun bir fizyolojisi vardır. Vücudun duruşu, soluma, hareket paternleri, yüz ifadeleri. Depresyon için olanlar çok belli şeylerdir. Sınırsız Güç'te depresyonun fiziksel durumundan çok söz etmiştim. Gözlerinizin nereye odaklandığı, vücudunuzun nasıl durduğu falan. Belli bir duygusal durumdayken vücudunuzu nasıl tuttuğunuzu öğrendikten sonra, yalnızca fizyolojinizi değiştirerek bile o duygu durumuna yeniden dönebilirsiniz. Ama işin zorluğu, çoğumuzun kendimizi poza mahkûm etmemizdir. Bunları otomatik olarak yaparız, davranışımız üzerinde bir andan bir ana nasıl bir rol oynadıklarının farkına bile varmayız.

Hepimizin yüzünde seksenden fazla kas vardır. Eğer bu kaslar, depresyonu, sıkkınlığı ya da çaresizliği ifade etmeye alışırlarsa, o zaman bu alıştığımız kas paterni, bizim durumumuzu dikte etmeye kalkar fiziksel karakterimizi bile dikte eder ama haydi ona girmeyelim. Kaderle Randevu seminerlerimde insanlara, ortalama bir hafta içinde hissettikleri büyük duyguları yazmalarını söylerim. Sayısız seçenekler olduğu halde, genellikle yazdıkları bir düzinenin altında kalır. Neden? Çünkü çoğu kimse, fizyoloji paternlerini sınırlı tuttuğundan ifade paternleri de sınırlı olur.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2011, 06:27 PM   #9 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



KİŞİNİN BİR HAFTA İÇİNDE HİSSEDEBİLECEĞİ DUYGU TİPLERİ

Gerilim, Çaresizlik, Öfke, Güvensizlik, Yalnızlık, Can sıkıntısı, Berbat, Mutlu, Rahatlamış, Seviliyor, Heyecanlı, Neşeli...

Mümkün olan binlerce ilginç durumu düşünürseniz, bu menü öyle kısa ki! Kendinizi bu kadar kısa bir mönüyle sınırlamamaya dikkat edin! Bütün büfeden yararlanın. Yeni yeni şeyleri deneyip kendinize rafine bir damak zevki geliştirin. Daha çok heves, hayranlık, neşe, oyunculuk, ilgi, duyumsallık, arzu, minnet, coşku, merak, yaratıcılık, yeteneklilik, güven, ataklık, düşüncelilik, merhamet, anlayış, mizah gibi şeyler hissetmeye ne dersiniz? Neden siz de kendinize daha uzun bir liste yapmayasınız?

Bunların hepsini, sırf vücudunuzu kullanış biçiminizi değiştirerek yaşayabilirsiniz! Kendinizi güçlü hissedebilir, gülümseyebilir, bir tek gülmeyle her şeyi bir dakikada değiştirebilirsiniz. Ne derler, bilirsiniz: "Bir gün bunu hatırlayınca güleceksin." Eğer bu doğruysa, neden şimdi bakıp gülmüyorsunuz? Neden bekliyorsunuz? Uyandırın vücudunuzu. Onu zevkli durumlara sokun. Ne olursa olsun. Nasıl mı? Bir şeyi tekrar tekrar düşünerek kendinize enerji yaratın, o zaman ilerde bu durumla bağlayacağınız duyguları değiştirmiş olursunuz.

Eğer vücudunuzu sürekli olarak zayıf biçimde kullanırsanız, hep omuzlarınız sarkık durur, yorgunmuş gibi yürürseniz, gerçekten kendinizi yorgun hissetmeye başlarsınız. Başka nasıl olabilir ki? Duygularınızın lideri vücudunuzdur. Duygu durumunuz da vücudunuzu etkiler, bu sonu gelmez bir kısır döngüye dönüşür... Şu anda bile nasıl oturduğunuza bakın. Hemen diklesin, okumayı sürdürürken ve bu ilkeleri öğrenirken vücudunuza daha çok enerji yaratın.

Durumunuzu ve dolayısıyla da kendinizi nasıl hissettiğinizi ve nasıl performans verdiğinizi değiştirmek için hemen yapabileceğiniz şeyler nelerdir? Burnunuzdan derin soluklar alıp ağzınızdan kuvvetle verin. Yüzünüze kocaman bir gülümseme ifadesi getirin, çocuklarınıza gülümseyin. Hayatınızı değiştirmeyi gerçekten istiyorsanız, şu yedi gün içinde, her gün beş kere aynada kendinize sırıtın. Bir kulaktan bir kulağa. Bu size çok budalaca görünecek, ama unutmayın, bu fiziksel hareketle, sürekli olarak beyninizde zevke giden bir nörolojik yol yaratacaksınız ve bu alışkanlık haline gelecek. Yapın ve bunu eğlence haline getirin! Daha da iyisi, egzersiz için dışarıya çıktığınızda, koşmak yerine, sıçrayın. İp atlar gibi.

Sıçramak, durumunuzu değiştirmenin çok daha güçlü bir yoludur, çünkü dört şeyi birden yapar:

1) Harika bir egzersizdir
2) Vücudunuzda yarattığı stres koşmaktan azdır
3) Yüzünüzde ciddi bir ifadeyle bu işi yapamazsınız
4) Arabasıyla yanınızdan geçmekte olanları da eğlendirmiş olursunuz! Demek başka insanların da durumunu değiştiriyorsunuz, çünkü onları güldürüyorsunuz!

Ne güçlü şeydir gülmek! Oğlum Joshua'nın Matt adında bir arkadaşı vardır. Gülmek ona öyle kolay gelir ki adetâ bulaşıcı olur. Onun gülüşünü duyan herkes de gülmeye başlar.

Hayatınızı iyiye götürmeyi gerçekten istiyorsanız, gülmeyi öğrenin. Her gün beş kere gülümserken, hiç neden yokken kendinizi güldürmeye de çalışın. Günde üç kereden, yedi gün boyunca.

Entertainment Weekly Dergisi geçenlerde bir anket yaptı. Sinemaya giden insanların yüzde 82'sinin gülmek istediğini, 7'sinin ağlamak istediğini, 3'ünün de bağırmak istediğini bulguladı. İşte bu size, gülmeye diğer şeylerden ne kadar daha çok değer verdiğimizi gösterir. Norman Cousins'ın kitaplarını ya da Dr. Deepak Chopra'nın, Dr. Bernie Siegel'in kitaplarını okursanız, psikonöroimmünoloji'ye eğilirseniz, gülmenin bağışıklık sisteminizi uyararak vücudunuza neler yapabileceğini görürsünüz. Gülen birini bulup onu taklit edin! Biraz eğlenin. Karşınızdakine, "Harika bir gülüşünüz var, ben de aynısını yapmak istiyorum, bana öğretin" deyin. İnanın bana, bu süreç içinde ikiniz de gülmekten kırılacaksınız! O kişi gibi soluk alıp verin, onun vücut pozisyonuna girin, onun hareketlerini kopyalayın, aynı yüz ifadelerine burunun, aynı sesleri çıkarın. Başlangıçta kendinizi budala gibi hissedeceksiniz, ama bir süre sonra, işin havasına girecek, karşılıklı katıla katıla güleceksiniz, çünkü haliniz pek komik olacak. Ama bu süreç yer alırken sürekli olarak gülecek nörolojik şebekeyi de oluşturmaya başlayacaksınız. Bunu tekrar tekrar yaptığınızda, gülmeyi çok kolay bulacak, çok da eğleneceksiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2011, 07:09 PM   #10 (permalink)
Üsteğmen
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 296
Tesekkür: 149
281 Mesajinıza toplam 836 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
_roxie_ will become famous soon enough_roxie_ will become famous soon enough
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

"1) Hayatta aslında ne istediklerini bilmiyorlardı bu nedenle kendilerini türlü sahte alternatiflerle oyalıyorlardı

2) Yalnız acıya giden nörolojik yollar geliştirmekle kalmayıp otoyollar geliştirmişlerdi Alışkanlıkları onları sürekli olarak o otoyolda götürüyordu Bir zamanlar ancak rüyalarında görebildikleri başarı düzeylerine ulaşmış oldukları halde milyonlarca insanın sevgi ve hayranlığının odağı haline gelmiş oldukları halde acıyla ilgili referansları daha çoktu acıyı çok kolay ve çok çabuk yaratabiliyorlardıçünkü oraya varan çok geniş caddeler açmış durumdaydılar

3) Kendilerini iyi hissetmeyi nasıl sağlayacaklarını bilmiyorlardı "Şimdiki zaman'la başa çıkabilmek için bir dış gücün yardımına ihtiyaç duyuyorlardı

4) Zihinlerini bilinçli olarak yönlendirmekte kullanabilecekleri cıvata ve somunları hiç öğrenmemişlerdi Çevreden gelen acıyla zevkin kendilerini kontrol etmesine izin veriyor kontrolü kendi ellerine almıyorlardı"

bana biraz kendimi anımsattı, hayatta neyi istediğimi biliyorum ama neyi niye istediğimi daha önce hiç düşünmemiştim. Sanırım benim de zihnimin acıya doğru kestirmeden giden otobanları var, ama yıkıcam onları, zihnim beni sürekli sevgi ve mutluluk dolu anlara taşıyacak bundan sonra...

ve içimin ışıklarını söndürmicem artık hiç bi zaman... bütün şehrin elektrikleri kesilse bile benim iç ışığım aydınlatacak dünyamı... çünkü o ışık söndüğünde bütün şehir ışıl ışıl bile olsa sen kendi karanlığında kendinle başbaşa kalıyorsun.... ruh ışığımızı sürekli beslememiz gerek.. bunu yapmanın da en kolay yolu gülümsemekkk içten bir şekilde hayata, kendimize, ailemize, arkadaşlarımıza, sevgilimize hatta eski sevgilimize gülümsemekkk! =)
_roxie_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
anthony robbins, içindeki devi uyandır, kitap özeti, sınırsız güç

« Sır (The Secret) E-Kitap... | Hedefler Nasıl Gerçekleşir ? »

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

Hedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız "İyilikle kötülük, ödülle ceza, mantıklı bir yaratık için tek amaçtır. Tüm insan ırkını çalıştıran ve yöneten işte bu dizgin ve kırbaçtır." JOHN LOCKE TAKVİYENİZİ PROGRAMLAYIN Kİ DEĞİŞİM KALICI OLSUN! Yeni bir davranışsal ya da duygusal patern oluşturmaya başladığınızda, kendinizi ya ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:29 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.