![]() |
Her yeni güne 1 tane... Bu başlık altında her güne 1 şiir, 1 yazı ya da bir söz ekleyelim diye düşünüyorum. Güne güzel başlamamıza yardımcı olur kanısındayım. Huzurla ve sevgiyle gülekalınız.... İlk şiirimiz Can Yücel'den olsun... Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boşyere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?Aynı şeyleri seninle aynı andadüşünmek birlikte ağlamak gülmek.Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek... Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yanyana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara ayaanlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerinher mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsizduygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek... Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken... Kıskanmazdım.Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz,böyle her şarkıda serhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni.. Ama sen hiç benimle olmadın ki... YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Teşekkür ederim. Güzel bir başlangıç oldu. Çok güzel bir gün diliyorum. İyiki varsın. İyiki aranızdayım. |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... merhaba bigokyanus, yüreğine sağlık ,ikinci şiir benden sevgiler .. O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin.. . Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... Can YÜCEL |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Teşekkürler,,Can Baba bambaşka.... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Oğluma yazdığım bir yazı bugün paylaşmak istediğim... Mucizenin adı ''Berkin'' Sen ruhumun prensi, sen gönlümün dinlencesi, sen yüreğimin bir tanesi. Tarifsiz bir aşkın tarif edilemez yücelikte sevgisi... Sekiz Nisan sabahı kalbime kazıdım resmen seni, gözbebeklerinden yansıyan ışıkla... Lime lime oldu içim, dokunmak istedim sana ama sen dokunulmaya bile kıyılmazdın. Uzaktan baktım, yaklaşamadım ama en yakınımdaydın. Tüm benliğimle sevdim seni. Sen mucizeydin mucizenin ta kendisi. Tam beş ay olmuş annelik denen o muhteşem duyguyu tadalı, tam beş ay olmuş sen hayatıma anlam katalı... Can oğlum, canım oğlum ömrümün baharı, içimin gülen yüzü, dünyanın en tatlısı, yakışıklı oğlum... Seni ilk öğrendiğimiz zaman geliyor aklıma, ultrasonda görene kadar inanamadım, titredim, durduramadım kendimi kontrol edemedim. Sanki bir rüyaydı, uyanmak istemeyeceğim bir hayal, bir düş...Doktor 1 cm.lik boyunu, bir de kalp atışlarını göstermiş işte bu onun kalbi demişti. Babanla göz göze gelmiştik, gözbebeklerimiz mutluluktan, sevinçten öyle parlıyordu ki... "O" demişti sana , sen bir bireydin. Bizi heyecanlandıran mutlandıran, ümitle yolunu gözlememizi sağlayan, merakla doğacağın zamanı bekleten bir bireydin. Erkek olacağını ilk anda hissettiğimiz, 2,5 aylıkken cinsiyeti belli olan, hızlı gelişen bizim yakışıklı bireyimiz. Evliliğimizin meyvesi, evimizin neşesi olacak bir birey :) İçimde candın, canıma can katandın. O kadar farklı, o kadar muhteşem bir duyguydu ki seni içimde büyütmek, hissetmek, sevgiyle beslemek. Sayende anneler günü benim içinde anlam kazanmıştı, sen ise günün en güzel armağanıydın. Tam 1 aylık olmuştun seninle dolu dolu 1 ay geçirmiştik. Baban seni vekaleten çok güzel süprizler hazırlamıştı. Her şey çok ciciydi tıpkı benim oğlum gibi...11 Mayıs'ta ise konuşmalarıma gülümsemiştin. İlk gülüşün... O kadar sevimli, o kadar tatlı bir gülüşün başlangıcını görmüştüm. Rabbim dileyen herkese versin, seni öğrendiğim andan itibaren ettiğim yegane dua olmuştu. İyi ki doğdun minik kuzum, iyi ki varsın... Öyle çok seviyorum ki seni, tarifsiz, hesapsız, karşılıksız... Ve öyle çok özlüyorum ki... Sanki hep vardın, sanki onca yılı sensiz değil de seninle geçirmiş gibiyim. En şanslı da benim sanırım 24 saatim seninle geçiyor, işe başlamayı bile senden kısa süreli de olsa ayrılacağım için hiç istemiyorum. Sanki kayıp gibi her anını izleyememek, sanki birden büyüyeceksin de göremeyecekmişim gibi... Ne yapacağım bilemiyorum, şimdiden üzüntü kaplıyor içimi... Canım yavrum, eline diken batsa benim yüreğim kanıyor hatta bu yüzden aşıları senin yerine vurulmayı bile önerdim doktora, sütten geçmez mi dedim. Çalışmalar devam ediyor bu konuda ama şimdilik eski yönteme devam dedi. Her seferinde 3-4 aşı vuruyorlar; pnömokok aşısı çok canını yakıyor , senden daha fazla benimkini... Tatlı kuzum, babalar gününe de seninle çok güzel süprizler hazırladık, sanırım babalar günü de ilk defa bu kadar anlam kazanmıştır baban için. Önce bilgisayarından başlayarak sevgi sözcükleri yazılı notlarla hediye yerlerine yönlendirdik babanı, gözlerindeki sevince değerdi her şey. İyi ki bizim canımızsın, minik oğlum, iyi ki doğdun. Rabbimin tatlı emaneti, sana dair yazacağım o kadar çok şey var ki. Ömrüm yeterse yapraklardan hazırladığım günlükleri biriktirip 18 yaşına geldiğinde, gelişimini takip edebileceğin her sene oluşturduğum albümlerle sana hediye etmek istiyorum. Sen hayata tutunma amacım, yaşama sebebimsin. Rabbim seni ömrümden eksik etmesin. Yüreğim, benliğim, tüm düşüncelerim artık sensin. Kendimi bile unuttum. Aldığım nefes bile sensin, aldığım nefes bile senin için. Renksiz iç dünyamın rengarenk mevsimisin sen. Her şeye dönüşen, çok hızlı büyüyüp sürekli değişen. Aşka, sevgiye, özleme sayesinde inandığım, cantanem, nurtanem, birtanem... Rabbim sana hayırlı, sağlıklı, huzurlu, uzun bir ömür, her isteyene de senin gibi evlat versin. Allah'a emanet ol benim can oğlum, canımmm oğlummm... Sevgimle.... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Ben siteye yeni üye oldum ve henüz siteyi araştırma safhasındayım :) ama "her yeni güne 1 tane ...." başlığı dikkatimi çekti . yazılanları okudum hepside çok güzel . sizi takip etmeye devam edeceğim :) |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
|
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Toplam 1 Eklenti bulunuyor. |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye.. İşte ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım.. Ama senin...le bir başka yaşarım.. .........Nazım Hikmet Ran |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... şiirle başlandı madem şiirle devam edelim;actionsmile BULUŞMAK ÜZERE Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşı evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni Diyelim için çekti bir sabah vakti Erkenceden denize gireyim dedin Kulaç attıkça sen Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan Ege denizi bu efendi deniz Seslenmiyor Derken bi de dibe dalayım diyorsun İçine doğdu belki de İşte çil çil koşuşan balıklar Lapinalar gümüşler var ya Eylim eylim salınan yosunlar Onların arasında bulacaksın beni Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya Çakmak çakmak gözleri Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı Herkes orda sen de ordasın Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim Özgürlüğe mutluluğa doğru Her işin başında sevgi diyor Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili Bi de başını çeviriyorsun ki Yanında ben varım...sapkal89 CAN YÜCEL |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Çok güzel bir şiirmiş ilk defa okudum teşekkürler paylaştığın için... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Evet klasik olacak ama merak ediyorum ve samimiyetinize güvenerek sadece meraktan soruyorum çünkü anlamıyorum. Kadınlar erkeklere nazaran daha duygusal, ayrıntıcı, her davranışa binbir anlam yükleyenken nasıl oluyor da bu kadar naif şiiri erkekler yazabiliyor ??? |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
Şiirleri yazana değil yazdırana bakmak lazım blissy Şaka bi yana elinin hamuru ile erkek işine karışma derler ama en iyi yufkacılarda erkeklerden çıkar ve en iyi aşçılarda erkeklerdir. Bunun yanında çok güzel şiir yazan bayanlarda yok değil hele de günümüzde. Eskiden belki bayanlara çok fazla imkan tanınmadığı için tanınmıyorlardı ama şimdi çok daha tanınır haldeler ve malesef ölünce değerlendikleri için henüz bilinmiyor olabilirler.O0 |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
|
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
Ancak son yüzyılda kadının bahanesi neydi? Gene aynı.Ancak 2.dünya savaşında erkeklerin sayısı azalması ile kadınların sayıca egemen olmaları statüye dönünce ve yasalara bu yansıyınca kadınlar için şiir yazmakta engel kalmıyor. Peki neden kadınlar şiir yazmıyor. Aşk kitapları boy boy yazıyorlar ama neden şiir yazamıyorlar?..sanırım bu kısım tartışılır y789 |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
|
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Bugüne kadar eminim cok guzel iletiler aldiniz. Amma boyle hem muzigi hem goruntusuyle hem de siirleriyle bir sürü secme imkani olan flash-animasyonli iletiyi gormediniz, dinlemediniz... kesin.. iletiye tiklayin, listeyi acin ve secin.. Ve sonuna kadar izleyerek dinleyin. Herkesin begenisini kazanacak sesli-siirler var. BiR DEMET SiiR |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
Çok uzun zaman olmuştu bu şiiri okumayalı. Görünce gözlerim doldu. Saolasın, çok güzel günlerimi hatırlattın bana. Günler yıllar ne kadar da hızlı geçiyor, farkına varınca tüylerim diken diken oldu. Sevgilerimle :) |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Boş Ver Yaşı Başı gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?.. şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan, sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver? koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını, gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna. Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda, ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında, bırak aksın yollarına. yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın. sen inan yüreğine, hem ona geçmezse kime geçer sözün?.. büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman. aklın da maaşallah yerinde, e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye. akıllı ol, yüreğin gelir peşinden, boşver yaşı başı, aşk var mı aşk, sen ondan haber ver? takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere. o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün, atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü, öl gitsin... parayı pulu savurup, bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin, savrul gitsin... Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim, kendi yüreğinden başka kim?. Aklını al da öyle git, ister bir duvara, ister bir od aya, ister kıra bayıra vur da git. Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine. O biri de gelir gerçekten istediğin oysa, seveceksen ve öleceksen uğruna... yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa... yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş. sen mi biteceksin? çekeceksen bile bayrağı, yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin? Can Yücel |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Öğrenmem gereken ne varsa varım bugün Yaşamımın bu gün düşündüğüm kısmında Gayet egolarımdan arınmayı diledim tanrıdan Bana yardım etmesi için dua edip, Yaşamımın bundan sonraki günleri için Yanımda olmasını diledim sadece… Hayat bazen beklentilerimizi neden karşılamaz diye sormaz mıyız? Sorduğum bir günümdeyim bende, Sonra oturup da içinden çıkmaya uğraşırken Bunun çocuksu bir tutturma olduğunu çıkarsadım Biliyor musunuz, yaşam tıpkı benim şu andaki Yani bir zamanki allak bullak hislerimin karşılığında Ne dedi! Bunu merak ediyor musunuz? Sen çocukça halinle istiyorsun bak istediğin olmadığında Tutturuyorsun, inatla olsun diyorsun… Oysa hayat senin bu çocukluklarını karşılamayı beklemez! Hayat devam eder ve senin değişmen gerek…! Oysa değiştiğimi, geliştiğimi düşünürken olmamışım, Bugün bunu fark ettim… Neden mi? Akıp giderken günler, zamanı kabullenmezken ben, Zaman öyle güzel haşlıyor ki seni Sen yandığını bile fark etmeden acımadı ki oyununu oynuyorsun! Oysa yanıklarla dolu ruhunun beklediği yara merhemini Kullanmayı bile bilmeden yanıyorsun… Hayat değişmiyor sen değişmelisin… Canın acıya acıya üstelik kendi yaralarını sarmayı bilmelisin… Ama canını acıtmayı isteyip sürekli incinmeyi isteyip sürekli Bilmediğini bilir sayıp sürekli isteyemezsin Haddin değil bunu yaşatmak ruhuna… Sabırlı olmayı bileceksin, susmayı ve konuşmayı bildiğin gibi… Yoksa bitip tükenmez bir şekilde hep Bir oyuncağın senin olmasını tutturup delireceksin! Sabırlı olmayı denemeyi istedim Allah’tan bugün. Zamanı gelince! Demeyi istedim, dua ettim… Kimsenin seninle aynı zamanı aynı şekilde aynı hislerle Yaşamasını beklememelisin dedim kendime… Bunda niyetin yaşamı paylaşmak, özveride bulunmak, İyiyi, güzeli istemek bile olsa… Nasıl ki sen başkası değilsin, onlarda sen değil çünkü… Beklenti koymamayı ve sadece saygı duymayı istemeyi diledim Buna dua ettim… Çünkü herkesin tamamlanması başka başka Ve sen bu tamamlanma sürecini yine kendin için istiyorsun dedim… Hakkım yok dedim ve sadece saygılı bir süreç için tanrıya yalvardım Ben bugün haddim olmayanlar için af diledim Hak ettiklerime kavuşmak için diledim, Düşmana diş bilemeden onları da sevdiğimi fark ettim… Ben bugün kendimi paramparça ettim ama Gerçekten iyi hislerimi daha iyi olsun diye Terbiye etmek için bunu diledim… Ben bugün tanrıma şükrettim… Evet, karşıma iyi sebepler çıkarttığı için Yeniden sevgiyi ve hayatı sorguladığım için şükrettim… "Hayat nefes aldığın anların toplamı değil. Nefesini kesen anların bütünüdür. Nekadar mutlu olursan bu hayatta okadar Cok yaşamış olursun." tarih ve tarih öncesi bir gelenekmiş gözyaşlarının şişelerde toplanması kazılardan çıkan şişelerden anlaşılıyor ki bu daha çok kadınlara has bir durum çünkü şişelerde hala ruj izleri duruyor erkeklerin savaşlara uğurlanırken toplanan gözyaşı şişelerinin denize bırakıldığınıda öğrendik işte denizler bu yüzden tuzludur O0 Alıntıdır... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... zulamda cigaram ve sen, ikinizde tütüyorsunuz, sen canım gözümde, meretse dudagimda, duman duman.... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Hadi uyan, günışığı çilemeye başladı başucunda denizler bir mavilik edindi günden seher yeline uyup kuşlar yerinden uçtu bu türküyü dinlemeyecek misin hadi uyan, aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine yoksul olsan da uyan, garip olsan da uyan madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için madem ki iyisin, iyiyi yaşatmak için madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için hadi uyan, denizi dinle yaşamak desin toprağı dinle, barışmak desin göğü dinle, sevişmek desin bir plak konmuş gibi gramofona işte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü uyan diyor uyansana hadi uyan sevdiğim uyan, n'olur uyan... hadi uyan :)))) metin eloğlu |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Seni satın alamayacaklar Aptalların uydurduğu atasözlerine inanmayacaksın: “Paranın satın alamayacagı şey yoktur.” “Herkesin fiyatı vardır.” ...gibi sözlere kanmayacaksın. Onurunla kimliğinle ve beyninle yaşayacaksın. Üreteceksin seveceksin sevileceksin inançlarının arkasında duracaksın Sevgilerin karşılıksız yardımların gizli olacak. Seni attan ottan ayıran özelliğin farkına varacaksın. Çünkü sen insansın. Ve bunu yakaladığın gün bembeyaz yaşayacaksın. Müjdat Gezen |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Bir derviş bir kucak elmayla bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş. Derviş: nereye gidersin o kucağına doldurduğun da nedir? diye sormuş. Uzak bir tarlayı işaret ederek sevdiğim orda çalışıyor ona elma götürüyorum demiş kız. Derviş kaç tane ? diye sormuş birden Kız gayet sakin bir halde demiş ki : - İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç... ............ ..Usulca koparmış derviş zikir çektiği elindeki tesbihini... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Seni tanıdığıma o kadar memnunum ki Bigokyanus, bana her gün enerji veriyorsun. İyi ki varsın canım, iyi ki seni tanımaya başladım. Her gün sana yeni güzellikler getirsin Sevgiler :) |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Ben sustum sen söyle :) |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
Bu ne kadar güzel bir şiir böyle. Çok derinlerden bir yerde hissettim. Çok teşekkürler, iyi ki varsın :))) cat56 |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
Huzurla ve sevgiyle , gülümse olur mu ? |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Müziğin gücüne bakar mısınız ?.. Sevgiler LARA FABİAN - Je t'aime LARA FABIAN - Je t'aime'i söylemek için sahneye çıkıyor. Piyanist introyu çalıyor.. Birden binlerce seyirci Lara Fabian'dan önce şarkıya giriyor ve şarkıyı söylemeye başlıyor. Hem de doğru tondan giriyorlar(! ). Lara Fabian şok oluyor, gözleri doluyor, piyanist de kısa bir duraksamadan sonra seyircilere piyanoyla eşlik etmeye başlıyor. Lara önce şarkıyı söyleyen seyircileri şaşkınlıkla dinlemeye başlıyor. Gözlerindeki pırıltı çok enteresan, doğal ve samimi. Şarkıyı baştan sona seyirciler söylüyor aslında. Lara Fabian da titreyen sesiyle naif bir şekilde eşlik etmeye çalışıyor seyircilere. Sonunda da zaten gözyaşlarını tutamıyor... Her sanatçıya nasip olmayacak bir sahne. Bir şarkıcı için unutulmaz bir an olmalı... Dinleti için aşağıdaki adrese gidebilirsiniz. http://www.dailymotion.com/swf/xal7z |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Maviydi yüreğim sen mavisin Düşlerim gibi ellerin, ellerin mavi… Gücüm gibi suretin, suretin mavi… Umudum gibi gözlerin, gözlerin mavi… Gönlüm gibi kalbin, kalbin mavi… Hislerim gibi sevgin, sevgin mavi… Ruhum sensin, sen mavisin… En çok ben maviyi severim… |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Ve şimdi, onun güzelliğine taptığım için, Kendime kızmam gerektiğini düşünüyorum. Yine de onun Ölümünün intikamı olağanüstü bir şekilde alınmalıdır. İpek böceği emeğini senin için mi harcıyor? İpekten yumağını senin için mi açıyor? Bir anlık şaşkınlığın küçük kârı için, hanımefendiler için, beyefendiler satışa çıkarılır mı? Şu adanı niçin doğru yoldan sapar da hayatını hakimin dudaklarından dökülecek bir cümleye teslim eder? Beslediği at ve adamların yiğitliklerini onun uğruna harcamak için mi? Böyle bir şeyi soylu göstermek için mi? -eliot- |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle bana. Aşktan ne bekilyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar... Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin, istediğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum. Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma. Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar bizi insan yaradılışımızın korkunç karanlığından. İçimizde, tâ derinlerde kükreyen o vahşi hayvanı sustur. Düşüncemizi tırmalayan o kanlı pençelerden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz unutmak istemiyoruz. Hadi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini. Dudaklarından yalnız aşkın hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum. Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden. Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev. Birlikte yaşayacağımız her dakika ömrümüzün bir yılına bedel olmalı. O dakikaları, hatıraların sonsuz mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım. Önce zamandan kurtullmalıyız öyleyse, önce zamandan kurtulmalıyız. Birbirini yenilemeli saatlerimiz. Yarın, bu günü aratmamalı. Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle. O dost zamanı, o dostça zamanları. Bana ´gel´ dediğin anÿ; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi ne rüzgâr. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışık olmalı alevlerinde. Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsamÿ; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim. Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep senin olacağım, baştanbaşa sen olduğum için. Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım. Gel, aydınlık bizi bekliyor! Ümit Yaşar OĞUZCAN ( Sahibini arayan mektuplar ) |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Sevgilerde / Behçet Necatigil Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz.) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz, Çirkindi dar zamanlarda bir sevgiyi söylemek. Yılların telaşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vakit olmadı. |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... DESEM Kİ http://www.e-sehir.com/siirler/images/503bar.gif Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. Cahit Sıtkı TARANCI |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... ABD'li otomotiv üreticileri Dünya üzerindeki otomobil fabrikalarını dolaşıp yeni teknolojiler ve uygulama durumunu inceliyorlarmış. Japonya'da Mazda fabrikasının girişinde bir çok kafes ve içinde kedi olduğunu görüp ilgili mühendise sormuşlar. Japon mühendis şüöyle açıklamış: - Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden bir tanesinin içine bir kedi koyup kapılarını ve camlarını kapatıp akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi havasızlıktan öldüyse yalıtımba bir problem yoktur, ama eğer kedi yaşıyorsa üretimde bir sorun olduğunu anlayıp tüm üretim kademelerini gözden geçiririz. Deyince ABD'li mühendisler hayran kalmışlar. Daha sonra Türkiye'deki fabrikaları gezerlerken TOFAŞ'ın girişinde benzeri kafesleri ve içindeki kedileri görmüşler. Teknolojiyi hemen öğrenip uyguladığı için TOFAŞ'a hayran kalmışlar. Yinede Türk mühendisten açıklama istemişler. Bizim mühendis anlatmaya başlamış: - Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden birisinin içine bir kedi koyup akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi arabanın içinde ise bir sorun yoktur. Eğer kedi kaçtı ise üretimde bir sorun olabilir diye düşünürüz ama yinede üretime devam ederiz... girlhaha |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Alıntı:
koptum yaa :)) cok guzeldi |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... "...kaç acı birden imtihan etti beni bir tek gece vardır insanın hayatında ömür boyu sürer nöbeti bu da öyleydi iyi ol sağ ol uzak ol ama bir daha görme beni..." Murathan Mungan |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... ANNE KİMDİR / NEDİR? Bir erkek çocuğun kaleminden çıkmış .. ANNE, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 Dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır,meleğin süt verebilenidir. Yarasın diye muhallebinin içine ciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır.Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve Tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş,göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar İnsan di şisidir, bulaşık, ütü, vb yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, kadın dırdır denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir . Yemek uzmanı, düzen insani, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir, yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir, Dizi dizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir, sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, 'amaaan ben sana daha güzelini bulurum' diyebilen komik bir karakterdir. 'Oğlum aradım yoktun. Bende mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni EMI aslan evladım. Şapkasız çıkma o karda. Kara börülcem benim öptüm annen , şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre Yorumlayan bilişim düşmanıdır .. *** AMA ... AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır , olmadık yerlerde iyi ki doğurmuşum Ulen seni!' diyen ve benim hatırıma benimle Freddy mercury dinleyen bir sabır ağacıdır,evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır,Mutfakta yasayan, evde Herkesi idare Eden bir tür canlıdır. Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakiredir !! oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca,çocuğu gol atınca,çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, Dolar yükselince velhasil buna benzer bir sürü şeye ağlayabilen, bumesajı okurken duygulanıp - gözleri dolabilen,ağlamaya Meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır, son kiiii üç dört; Uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, Dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, *** ıslak - kuru AMA heeeep duygulu*** en önemlisi; kıçı başı oynamayan Tek kadın modelidir ... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Hz.Mevlana Birgün Mevlana eve girer ve hanımı ona sorar; bu kadar aşıksın Mevlaya şükürler ...olsun bu aşkı yaşayıp yaşatana peki bana ne kadar aşıksın der; Mevlana hanımına şöyle der; Sen benim;Yaradan’dan ötürü yaradıLanı sevişim,Bir adım geLene on adım gidişimsin...Ve herkesi oLduğu gibi kabuL edişimsin...Sen benim;Bugünüme şükür... ve... yarınıma dua edişim,AzLa yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin,Ve kapanmayan avuç içimsin... |
Cevap: Her yeni güne 1 tane... Çok hoş bir hikaye Bir zamanlar üniversiteli bir delikanlı ,hergün bindiği metroda o kızı görür , saçları altın sarısı ,gözleri okyanus mavisi ve hiç açıldığını görmediği dudakları kiraz kırmızısı.Her sabah o trenin hangi vagonuna ve hangi saatte biniceğini hesaplayarak çıkar evinden delikanlı.Aradan aylar geçmiştir ama kız bir kez olsun farketmemiştir delikanlıyı! Üniversiteli aşık her sabah gözlerinin ayarını hiç bozmadan bir yolunu bulup onunla göz göze gelmeye adar hayatını.Ve işte öyle günlerden birinde , delikanlı biraz geç kalır metro nun kalkış saatine , tam merdivenlerden inerken birinin daha aynı kapıya ımaz derler bilirsiniz! onunla beraber koştuğunu farkeder başını çevirdiğinde. O kızdır onunla aynı anda geç kalan,ama güzel sarışın bakışlarıyla olduğu yerde durup ,ona bakakalan genç adamı geride bırakarak tam kapıların kapanmasına yakın , atar kendini vagona.... Genç üniversiteli vagondan içeri süzülen kalp sancısını izler istasyondan.Ve işte aylardır başarmaya çalıştığı şeyi o an başarır genç adam ,kız kendisini çaresiz bir şekilde izleyen o şaşkın ve bir o kadar üzgün bakışları farketmiştir arttık.O da kilitlenir ister istemez genç adama içinde tanımlayamdığı duygulara ev sahipliği yaparak.Genç adamsa oturup bir sonraki treni bekler ertesi sabah tekrar karşılaşmak umuduyla.Kısa bir beklemeden sonra karşıdan gelen treni görüp kalkar yerinden... aşinalık işte , o güzel kız olmasada ,ayakları o vagona yönelir yeniden , inen yolculardan sonra kapıdan içeri ilk adımı atar ve başı önde hemen oturur bi koltuğa... Tren hareket ettikten kısa bir süre sonra sırtının dayalı olduğu koltukta oturan yüzünü göremediği birinin eli ona bi kağıt parçası uzatır , bir anlık tepki olucak, kağıtta yazanlar ilk ilgi alanı olur , verenden ziyade ;diyordur ki kağıtta muhteşem bi el yazısıyla ;''Her sabah karşımda durup beni izleyen adam , sana birşey sormak istiyorum ;konuşmadanda yaşanırmı aşk?''Adam herkesi herşeyi unutur birden, dalar gider bir kaç dakikalığına, hemen elindeki kalemle cevabını yazar ve ne yapacağı o an gelir aklına ;yani onu kağıdı veren kalp sızısının bir arka koltukta oturduğu gerçeği ..Süratle kalkar yerinden döner arkasını, ama boştur koltuk ve biran arka sayfasını gördüğü kağıtta bi not görür :"yarın sabah cevabını aynı kağıtta ilet olurmu ?" Dünyalar genç adamın olmuştur artık... sabahı zor eder , gece sabaha kadar onu düşünür.Aklına gelen ve o an yazdığı cevap karşısında.Sabah geç kalmamak için koşar adım gider metro istasyonuna ve biner aynı vagona .İşte hayal sandığı dün , bugün nihayetine ericektir az bir zaman sonra;kızın yanı boştur , oturur ve bu sana diye uzatır cavabını ''Kalbin dili , her dilden ,her sesten üstündür'' yazan..Kız gülerek onaylar bu cavabı ve o an delikanlıyı şaşkınlıktan lal eden bir not uzatır tekrar eline.."Adım ayşen, 2 yıl önce bir trafik kazsında yaşadığım şok , işitme duyularımı kaybetmeme sebep oldu.Gözlerin ve kalbin, gözlerim ve kalbimle konuşabilrmi?'' Genç üniversiteli şok geçirir o an evet mi dese hayırmı..İniceği istasyona geldiğini anlayınca , bir not yazar ve uzatır o tatlı sarışına ;"yarın yine görüşürüz''..Ve iner trenin o sessiz vagonundan.Aslında eve varmadan kararı vermiştir içinden : EVET. Ertesi sabah elinde bi gül ile gider istasyona ve karşıdan geldiğini görür 2 günlük rüyasının.İşte o gün başlangıcıdır bu sessiz aşkın.Delikanlı artık mektuplaşmaya , duygularını okuyarak ve yazarak yaşamaya başlar , yan koltuğunda oturduğunu bildiği o rüyasıyla.Hayat yolunda hep yan koltukta oturmasını ister o dünyalar tatlısı kızın ve aradan geçen mutlu ve umutlu 1 yılın sonunda genç adam mezun olma töreninden hemen sonra; o nu hayatının kadını yapmayı ne kadar istediğin yazar karşı sandalyede oturan rüyasına son mektubunda.Bu kez susar ,cevap yazmaz kız ,ama bunun yerine eğilir adamın kulağına ,derin bir nefes aldıktan sonra , o şiir gibi nefesiyle , kiraz dudaklarının arasından şu sözler dökülür ; ''Hemde zerre pişmanlık duymadan , binlerce kez evet.'' |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:26 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.