![]() |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Çekim yasası için tamamen gerçek dışı diyordum ama yanıldığımı itiraf etmeliyim. Çekim yasası hakkında anlatılan deneyimlere bakılırsa Secret lehine epey önemli bir kanıt oluşturuyor, ve bunlar psikolojik yanılsamalar gibi görünmüyor. Bu durumda bu argümanda gerçeklik payı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de yukarıdaki sorularıma tatmin edici bir cevap bulamadım. Çekim yasasına inanan (Fred Alan Wolf ve Brian Greene gibi) kuantum fizikçileri de The Secret'taki iddiaları tamamıyla desteklemiyorlar. Sadece isteyerek fiziksel evrene hayallerimizi gerçekleştirtmek düşüncesinden kendilerini uzak tutuyorlar. Hastalık hastaları neden düşünceleriyle kendilerine bir hastalığı çekmez diye sormuştuk. Buna ek olarak olarak Amerikan Kanser Derneği Başkanı Dr. Richard Wender'in yorumuna yer vermek istiyorum: Alıntı:
|
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa The Secret'taki Kontekst Dışı Alıntılar ve Referans Eksikliği Skeptiklerce eleştirilen bir başka konu ise Secret’ın alıntı ve referans eksikliğidir. Geçmişte yaşamış pek çok ünlü filozof ve bilimcinin sırrı bildiğini ve insanlardan gizlediklerini iddia etmektedir. Ancak gönderme yapılan kişilerin çekim yasası gibi bir sırdan bahsettikleri hakkında bazı şüpheler var. Alıntı:
Psikoterapist Bob Beverley (Bob’un Felsefe ve İngiliz Edebiyatı alanında diploması da vardır) bu konuyu şöyle kritize eder: Alıntı:
Alıntı:
“You create your own universe as you go along” Winston Churchill “Siz ilerlerken kendi evreninizi yaratırsınız.” Bob Beverley bu çarpıtmaya şöyle dikkat çeker: Alıntı:
Alıntı:
İngilizce bilenler daha iyisini çevirirse sevinirim. Geçmişte yaşamış ünlü ve Başarılı kişiler arasında çekim yasasından bahsedenler olabilir tabi ki. Ama The Secret yazarının neden "out of context" alıntıları yaptığını da sormadan edemiyorum. |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Dikkate değer bir haber: Newsweek dergisinde 25 Şubat 2007 tarihinde yayınlanan bir makaye göre Byrne'nin filminde oynayan iki fizikçi, Fred Alan Wolf ve John Hagelin, sadece isteyerek fiziksel evrene hayallerimizi gerçekleştirtme fikrine "mesafeli duruyorlar". Fred Alan Wolf şöyle diyor: "O şekilde çalıştığını sanmıyorum. Kendi hayatımda hiç o şekilde olmadı." Kaynak: 'The Secret': Does Self-Help Book Really Help? - Newsweek and The Daily Beast |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Alıntı:
Hipokondriyaklar (hastalık hastaları) yıllarca belirli hastalıkları vizualize etmelerine rağmen hayal ettikleri korkunç hastalıklara yakalanmazlar ve fiziksel olarak sağlıklıdırlar. Çoğu insan uçmaktan korkar, ancak bir uçak kazasında ÖLMEZ. Pek çok kişi örümceklerden korkar, ancak bir örümceğin ısırığıyla HAYATINI KAYBETMEZ. Kendilerinin peygamber ya da tanrı olduğuna GERÇEKTEN inanan pek çok paranoid şizofren vardır. Ancak onlar peygambersel ya da tanrısal bir pozisyonu kendilerine çekmezler. Bu kişilerin çoğu genellikle bir psikiyatri servisine teslim edilirler. Ve bu inanç eksikliğinden KAYNAKLANMAZ. |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Çekim Yasası Kitlesel Felaketleri Nasıl Açıklıyor? Benzer benzeri çeker. Bu yüzden sadece pozitif durumları değil, negatif olayları ve korktuklarımızı da kendimize çekeriz. Hatta bu konuda The Secret’ta şöyle bir tavsiye var: Alıntı:
Alıntı:
Bu bilgilerden sonra şimdi bir başka konuya temas edeceğim. Çekim yasası her zaman işe yarar ve evrensel bir kanundur. Peki ya insanların başına gelen daha büyük olaylar? Kasırgalar, depremler, hortumlar, savaşlar ve soykırımlar? Onlar bu olayları kendilerine mi çektiler? Çekim yasası kitlesel felaketleri nasıl açıklıyor? Amerikalı yazar ve beden dili uzmanı Kevin Hogan, Rhonda Byrne’nin bu konudaki görüşlerini şöyle kritize ediyor: Alıntı:
|
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Alıntı:
Yukarıdaki haberden de anlaşılacağı üzere Byrne, bir telefon ropörtajında, Ruanda'daki katliamla ilgili bir soruya verdiği cevapta, "eğer korkarsak, kendimizi bir kurban ve güçsüz olarak hissedersek, bu tür şeyleri kendimize çeken frekanslar yayarız" diyor. Bu konuda yorumu okuyucuya bırakıyorum. |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa öncelikle yazınızı çok anlamlı ve işe yarar buldum..belliki çekim yasası hakkında düşünüyorsunuz..neden olamıyacağını düşünmeniz size neden olabileceğini bulmanıza ışık olacaktır umarım. çekim yasasının the sechret ın anlatmadıığı bazı detayları var.mesela serbest bırakma ..mesela ilahi düzendeki yerini imgeleme.. mesela bir doktoru okuduğumu anımsıyorum..pankeras kanseri hakkında yıllarca araştırma yapmış ve bulduğu yöntemle kendini iyileştirmiş..işte çekim yasası evrenseldir..fakat kişide tezahür etmesi kişinin inançlarına bağlıdır..ben birşeyin benim olması için çok çalışmam gerektiğine inanırım ve bu böyle olur..haketmediğimi düşündüğüm hiçbirşey benim olmaz..başkasına milli piyango çıkar..çünkü o dışardan gelen desteğe açıktır..ben doğru insanlarla her yerde karşılaşacağıma inanır hiç kuyruk beklemem..ama başkası her dışarı çıkınca kavga eder.. sizi çekim yasası hakkında olumsuzda olsa düşünmeye devam etmenizi öneriyorumm..umarım aradığınız bilgiye ulaşırsınız..sevgiler..12389 |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa @bluegirlx Şahsen çekim yasası fikrinde gerçeklik payı olduğuna inanıyorum. Ancak yukarıda sözünü ettiğim paradoksal durumları ortadan kaldıracak limitasyonun ne olduğundan tam olarak emin değilim. The Secret kitabının ise daha çok ticari amaçlar için hazırlandığını düşünüyorum. Zaten içinde birçok kaynaksız iddia ve cımbızlama alıntı var (ki bunlara yukarıda değindim). Ayrıca bildiğim hiçbir kuantum fizikçisi bu kitaptaki iddiaları tamamıyla desteklemiyorlar. Evet, çekim tekniklerinden haberdarım. The Secret ve benzeri yayınlarda detaylı bir şekilde anlatılıyor. The Secret çekim yasasının evrensel bir kanun olduğunu ve daima işe yaradığını ileri sürüyor. Ben de bu görüşü analiz ediyorum. Mesela verdiğim örneklerden biri aktörler ve sinema oyuncularıydı. Sinema oyuncuları pek çok karakteri canlandırırlar. Bunlardan bazıları sıradan insanlardır, bazıları şiddete maruz kalan ve hastalık kurbanı iyi insanlardır, bazıları ise kendi çıkarları için başkalarını harcayan psikopat karakterlerdir. Bir rolde ustalaşmak için bazen işi o kadar ileriye götürürler ki oynadıkları karakterin yaşamına yoğun bir şekilde dalarlar ve fiziksel özelliklerin ötesine geçerek oynadıkları karakter gibi düşünmeyi ve hissetmeyi öğrenirler. Son olarak o karaktermiş gibi davranırlar. Eğer çekim yasası evrensel bir kanunsa aktörlerin canlandırdıkları karakterin hayat şartlarını kendilerine çekmeleri gerekmez mi? Sinema oyuncularının sadece rol yaptığı ve oynadıkları karakter haline gelmeyi amaçlamadıkları fikri çekim yasası açısından bir fark yaratmamalıdır. Çünkü çekim yasası formülatörlerine göre duygu, düşünce ve davranışlarınız tam bir uyum içindeyse çekim garantilemiş demektir. Aktörlerin bir role hazırlanma süreçlerinin ne kadar yoğun olduğu dikkate alınırsa çekim yasası gereği oynamaya konsantre oldukları karakterin hayat şartlarını kendilerine çekmeleri gerekir. Çekim Yasası öğretmenlerinden biri olan James Ray’in sözlerinde bu durum açıkça ifade edilir: Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bu fikri kabul edersek hiçbir hipokondriyakın (hastalık hastasının) sağ kalmaması gerekiyor. Pek çok hastalık hastası fiziksel olarak sağlıklıdır ancak kendilerinin korkunç bir hastalığa yakalandıklarına KESİN olarak inanırlar ve bunu sürekli vizualize ederler. Hatta bu yüzden doktorlara gereksiz yere başvururlar, doktor onlara sağlam olduklarını söyler ancak yine de çoğu kez buna ikna olamazlar. İlaç almadan iyileşeceklerine inanmadıkları için bu kişilere placebo hapları verilir. Alıntı:
Alıntı:
Çekim Yasası pazarlamacıları sonuçtan nedene doğru çalışıyor. Aldığınız sonuç neyse onu istemişsiniz demektir. Yani hanımlar, eğer tecavüze uğrarsanız The Secret prodüktörüne göre bu sizin hatanız. Bilinçaltınızdaki imgelerle bunu hayatınıza kendiniz çektiniz. Hak ettiğiniz için bu sonucu aldınız. Byrne, aynı şeyi tacize uğrayan çocuklar için de söylemişti. Tacize uğrayan çocuklar bilinçsiz olarak da olsa bunu kendilerine çekiyorlardı. Bu mantıkla yahudilerin maruz kaldığı Nazi holokostunu, engelli insanların da öjeni gibi vahşetleri kendilerine çektiğini kabul etmemiz gerekir ki bu son derece absürd ve irrasyonel bir yaklaşım olacaktır. |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Büyüklük Sanrıları Yaşayan Kimseler Daha önce “hastalık hastaları” dediğimiz paranoid bozukluğun üzerinde durmuştuk. Paranoid bozuklukların bir başka çeşidi de megalomanik sanrılardır. Bu kişilerin bazılarında mesih veya peygamber olduğu biçiminde mistik sanrılar ortaya çıkar. Kendilerinin Tanrı tarafından seçilmiş özel kişiler olduklarına inanırlar. Evrenle ilgili herkesin bilmediği bir takım sırlara vakıf olduklarına, gelecekten haber aldıklarına, farklı boyutları algıladıklarına, doğa ötesi güçlerle temas kurduklarına inanırlar. Çeşitli garip dinsel seremoniler düzenlerler ve bu ritüeller esnasında gerçeklikle tüm irtibatlarını kaybederler. Bu vecd ve trans halleri sırasında peygamberle, cinlerle veya ruhlarla konuştuklarına inanırlar. Özellikle Nazi subayları, Satanistler, Thule Derneği gibi ruhçu ve pagan tarikatların mensupları arasında bu tür mistik sanrılar yaşayan kişilere sıkça rastlanır. Ancak bu kişiler mesihsel bir krallığı veya peygambersel bir pozisyonu kendilerine çekmezler. Bunların çoğu genellikle bir psikiyatri servisine teslim edilirler. Bazıları ise peşinden giden milyonlarca mürid bulur. Ancak yine de dediğim gibi bu kişilerin hiçbir sanrısı gerçek olmaz. Ve bu durum inanç eksikliğinden KAYNAKLANMAZ. Çünkü bu kişilerin mistik hezeyanlarla adeta beyni yıkanmıştır. Bence Çekim Yasası’ndaki çelişkilerden biri de budur. |
Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa Problemi detaylandırmak gerekirse; Tarih seyri boyunca Nazizm, Satanizm, Gül Haç (Rosicrucian) kültü, Tapınak Şövalyeleri, Thule Derneği, Mormonizm gibi çok sayıda ruhçu/dinsel organizasyon var olmuştur. Bu örgütlenmelere liderlik eden kişiler kendilerini mistisizme ve spiritualizme adamışlardır ve birçoğunda mistik delüzyonlar ortaya çıkar. Örneğin mesih, peygamber ya da tanrının enkarnesi olduklarına, meleklerle konuştuklarına inanırlar. Tanrı tarafından görevlendirildiklerine ve dünyada bir misyonları olduğuna KESİN bir şekilde inanırlar. Birçok mürid elde edebilirler ve onları hipnotize ederek istedikleri amaçlara yönlendirebilirler. Ama sonuç olarak bu kişiler mesihsel bir krallığı veya tanrısal bir statüyü kendilerine çekmezler. Çekim yasası evrensel bir kanun olduğuna göre bu insanlar nerede hata yapmaktadırlar? |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:27 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.