[imported_Angel]

Yeni bür günün tam öğle vaktinde yazıyorum şu an

telkinleri dinleme süremi baya kısaltmış bulunuyorum...
bir süre öncesine kadar neredeyse 24 saat dinliyordum yani hem gece hem gündüz..
ama bu benim için zor olmaya başlamıştı...çünkü onları dinleyeceğim diye başka müzikler dinleyemiyordum (bu soruna çözüm olarak su sesi çalan playerla aynı anda başka player açıp muzik dinlemek önerilse de yinede müziğe karışan su sesinden rahatsız oluyordum arada parazit gibi cızırtı gibi oluyordu ) gece de her ne kadar daha rahat etmek için kendime yöntemler pozisyonlar da geliştirsem uykunun içinde bile aklımda "acaba kulağım bunları duyuyor mu ?" " kulaklığım çıktımı" "playerin üstüne mi yatıyorum ? " gibi tereddütlerim oluyordu....evet uykunun içinde de yarı bilinçli halde oluyorum...

neyse ben de gündüzleri en azından 3-4 saat dinliyorum telkinleri...geri kalan vakitlerdede müziğimi parazitsiz dinliyorum ve izliyorsam filmimi parazitsiz izliyorum...böyle daha rahat ettim....ve sanki beynim de daha rahat etti...telkin dinleme süresi azalınca sanki telkinleri yeni dinliyormuşum gibi yeni dinlediğimdeki etkiler yine belirginleşmeye başladı....mesela uyurken sık sık bir anlığına ansızın uyanıp gözlerini açmak...sonra devam edip rüyalar görmek gibi...

herkesin yapısı farklı tabi...ama ben deneyimlerimden anladım ki...bana telkin çeşidi olarak fazla telkin çeşidi iyi gelmiyor bunu biliyordum zaten....o yüzden sadece 3 adet telkin dinliyorum...bunun yanısıra çok uzun sürelerle dinlemek de pek iyi gelmiyormuş...beyin çok yoruluyordu sanırım...zaten içi yeteri kadar dolu...ama dediğim gibi herkesin yapısı farklı..benim beynim fazla çeşidi ve uzun süreleri kaldıramıyor......günde 3-4 saat ile 3 tane telkinle rahatım şimdilik...başka telkine ihtiyaç duyduğumda 3. eklediğim telkini bir süre askıya alıp ihtiyacım olduğunu düşündüğüm yeni olanı onun yerine ekliyorum...zaten önceden dinlenenlerin faydası ne kadar geçici de olsa 1 günde kaybolmuyor..bayadır dinliyorum telkinleri çünkü..e biraz da onlarsız yaşamayı öğrenmek lazım..telkinleri lerdeki klavuz tekerler olarak görüyorum...ayakta durmayı öğrendikten sonra onlara pek gerek kalmıyor..

[iloscuk]

canım bende katılıyorum sana telkinler konusunda.Benim listemde hayli kabarıktı.Etki hissetmemeye başladım bir dönem.Ve sayıyı üçe indirdim şimdi.Bir de sesi açıkken etki daha fazla oluyor bende.

[imported_Angel]

ben egoyla kendine güveni sabit tutuyorum..3. telkin olarak da neye en çok ihtiyacım olduğunu hissediyorsam listemdeki 3. telkin de o oluyor :) ego ile kendine güven herşeyin başı..

[imported_Angel]

merhaba canım günlükcüğümmm
bugün aklıma yeni çözümler geldi gerçekten çok mutluyum..

hani hergün okumaktan yorulduğum ve çok uzun olduğunu düşündüğüm olumlamalarım vardı ya...(evet sizle paylaştıklarımdan sözediyorum) onların hepsini her sabah akşam okuyordum ve bitirene kadar nefesim tükeniyordu..

forumun biyerinde bazı kişilerin cep telefonundaki ses kaydediciye bu gibi şeyleri okuyup kaydedip dinlendiklerini duymuştum...kullanışlı bir yol olduğunu belliydi ancak ben bunu gerçekleştirmek istememiştim çünkü telefondaki sesim veya kaydediciden dinlediğim sesim, kendimin konuşurken duyduğum sesim kadar güzel değildi..ve tam aksine ordan dinlediğim sesim bana yabancı ve itici geliyordu ve "ayyyyyy karşımdaki insan benim sesimi böyle mi duyuyormuş iğrenç konuşuyomuşum" diyordum...
yani kısacası böyle bir yönteme kalkışınca bırakın olumlamaların olumlu etkisini...ben kendi ses tonuma takıcaktım ve ters tepicekti diye düşünüyordum..o yüzden buna kalkışmıyordum...

ama bugün cesaret geldi ve olumlamalarımı kaydediciye okudum...evet sesim bana herzamankinden daha değişik ve garip geliyordu kulağıma..açıkcası yine ses tonumu beğenmemiştim...ancak buna eskiden olduğu kadar kafayı takmadım ve sesin tonuna değil söylenen olumlu cümlelere odaklandım...hem zaten sesimi kaydeden şey bir makine sonuçta...karşımdaki insanın da aynı şekilde duymayacağını düşündüm...ve hakikaten ses kaydedip dinlemek pratik bir yolmuş...demekki sesin tonu nasıl olursa olsun galiba karşıdaki insan da sesin tonunun güzelliğinden ziyade o sesin neler söylediğine dikkat ediyor olmalı...

ve bu ses kaydedip dinleme fikri hoşuma gidince işi daha da ileri götürüp acaba çalışmaktan hoşlanmadığım derslerimin kitaptaki metinlerini kaydediciye okusam ve sonra gün içinde saatlerce tekrar ederek dinlesem böylece dersler de aklıma girer belki..ve beni kitap okuma eziyetinde kurtarır diye düşünüyorum...evde temizlik yaparken hatta uyurken bile dinlersem...öyle özellikle oturup da çalışmama da gerek kalmaz...

herkesin zeka çeşidi ve öğrenme tarzı farklıymış ben de sadece okuyarak anlayanlardan değilim...hem görmem hem duymam gerekiyor anlamam için...o yüzden bana derslerde kitap okumaktan çok videolu ders anlatımları daha faydalı gelmiştir...kitabımdaki yazılanları da okuyup kaydediyim bakalım nolucak...

[imported_Angel]

geçmişten bugüne kadar kendimi bildim bileli fiziksel görüşüme çok kafamı takan birisiydim...illa ki kendimde eleştirecek birşeyler bulurdum...ve bunda medya da başta olmak üzere birçok insanın kafasındaki genel güzellik kalıpları da çok etkili oluyordu....mesela zayıf insanın kilolu insana göre tercih edilmesi...sarışınların esmerlere tercih edilmesi...renkli gözlerin kahve gözlerden daha fazla beğenilmesi....uzunboyluların kısaboylulara tercih edilmesi gibi...

bu genel kalıplara göre kendimi karşılaştırdığımda oysaki bende bu kriterlerin birtanesi bile yok...yani zayıf olmadığım gibi kiloluyum, sarışın değilim esmerim, gözlerim renkli değil kahverengi ve son olarak da boyum normal bile değil kısaboyluyum....bu özelliklere sahip olduğum için kendimi hep 2. sınıf olarak gördüm...o kadar ilginçtir ki benimle aynı özellikleri taşımasna rağmen başka insanların bile birtakım güzellikleri olduğuna inanır ve kendimin hiçbir cazip tarafım olmadığına inanırdım...

senelerce tipim ve imajım üzerinde yüzlerce deneme yaptım..ancak bu denemeler sonucu yine en doğal halime yakın halime geri döndüm...yani artık esmerken saçımı sarıya yada kumrala boyatmıyorum en basitinden..çünkü bunun devamlılığını sağlamak gerçekten çok yorucu...ve doğal halim kadar yakışmıyor da..

kıssadan hisse şu sonucu çıkarmış bulunmaktayım...
herkesin en iyi şekilde göründüğü belli şartlar var ve onun dışına çıkmamak ve doğallıktan fazla uzaklaşmamak gerekiyor...mesela insanlar uzun saçlıları beğeniyor diye bana uzun saç yakışmamasına rağmen uzun saç bırakmamın anlamsız olduğunu anladım..çünkü ben kısa saçlarla daha iyi görünüyorum..hatta en iyi halim bu halim diyebilirim...aynı şekilde siyah saçlarla daha iyi görünüyorum..
kendi özelliklerim doğrultusunda hareket ettiğimde mutlaka beni de güzel bulan birileri çıkacaktır...her insanın zevki farklı...herkes de bende olmayan özelliklere sahip insanları beğeniyor değil ya dimi ?
sonuçta ben kendi özelliklerimi ve kendimi rahat hissettiğim iyi göründüğüme inandığım şartları tespit etmişim..bu da bir aşamadır...
artık uzunboyluların, sarışınların, renkli gözlülerin, ince fizikli insanların yanında kendimi ezik hissetmiyorum...onlarla karşılaştığımda onları da kendimle eşit görmeye başladım..çünkü onlar da sadece öyleyken güzeller...nasılki ben siyah ve kısa saçlarla iyi görünüyorsam onlar da o halleriyle güzel görünüyorlar ve benim yaptıklarımı onlar yapsa hiç de güzel görünmezler...bu açıdan onlarla eşit görüyorum kendimi...

eskiden egomu tatmin etmek adına bu sarışın renki gözlü beyaz tenli veya uzunboylu birisiyle karşılaştığımda onlarla arkadaş olmaya çalışır ve çaba gösterirdim.. bu özelliklerin hepsinin birarada olması da şart bile değildi..gözleri biraz ela bile olsa bu benim için yeterliydi...hatta beni ezmesine bile ses çıkarmazdım..ama artık öyle değil...bu kadar değersiz olmadığımı düşünüyorum...bir insan benden farklı özellikler taşıyor diye beni ezmeye hakkı yok öyle değil mi ?

[hayallerimgerçekleşiyor]

imported_Angel Nickli Üyeden Alıntı

geçmişten bugüne kadar kendimi bildim bileli fiziksel görüşüme çok kafamı takan birisiydim...illa ki kendimde eleştirecek birşeyler bulurdum...ve bunda medya da başta olmak üzere birçok insanın kafasındaki genel güzellik kalıpları da çok etkili oluyordu....mesela zayıf insanın kilolu insana göre tercih edilmesi...sarışınların esmerlere tercih edilmesi...renkli gözlerin kahve gözlerden daha fazla beğenilmesi....uzunboyluların kısaboylulara tercih edilmesi gibi...

bu genel kalıplara göre kendimi karşılaştırdığımda oysaki bende bu kriterlerin birtanesi bile yok...yani zayıf olmadığım gibi kiloluyum, sarışın değilim esmerim, gözlerim renkli değil kahverengi ve son olarak da boyum normal bile değil kısaboyluyum....bu özelliklere sahip olduğum için kendimi hep 2. sınıf olarak gördüm...o kadar ilginçtir ki benimle aynı özellikleri taşımasna rağmen başka insanların bile birtakım güzellikleri olduğuna inanır ve kendimin hiçbir cazip tarafım olmadığına inanırdım...

senelerce tipim ve imajım üzerinde yüzlerce deneme yaptım..ancak bu denemeler sonucu yine en doğal halime yakın halime geri döndüm...yani artık esmerken saçımı sarıya yada kumrala boyatmıyorum en basitinden..çünkü bunun devamlılığını sağlamak gerçekten çok yorucu...ve doğal halim kadar yakışmıyor da..

kıssadan hisse şu sonucu çıkarmış bulunmaktayım...
herkesin en iyi şekilde göründüğü belli şartlar var ve onun dışına çıkmamak ve doğallıktan fazla uzaklaşmamak gerekiyor...mesela insanlar uzun saçlıları beğeniyor diye bana uzun saç yakışmamasına rağmen uzun saç bırakmamın anlamsız olduğunu anladım..çünkü ben kısa saçlarla daha iyi görünüyorum..hatta en iyi halim bu halim diyebilirim...aynı şekilde siyah saçlarla daha iyi görünüyorum..
kendi özelliklerim doğrultusunda hareket ettiğimde mutlaka beni de güzel bulan birileri çıkacaktır...her insanın zevki farklı...herkes de bende olmayan özelliklere sahip insanları beğeniyor değil ya dimi ?
sonuçta ben kendi özelliklerimi ve kendimi rahat hissettiğim iyi göründüğüme inandığım şartları tespit etmişim..bu da bir aşamadır...
artık uzunboyluların, sarışınların, renkli gözlülerin, ince fizikli insanların yanında kendimi ezik hissetmiyorum...onlarla karşılaştığımda onları da kendimle eşit görmeye başladım..çünkü onlar da sadece öyleyken güzeller...nasılki ben siyah ve kısa saçlarla iyi görünüyorsam onlar da o halleriyle güzel görünüyorlar ve benim yaptıklarımı onlar yapsa hiç de güzel görünmezler...bu açıdan onlarla eşit görüyorum kendimi...

eskiden egomu tatmin etmek adına bu sarışın renki gözlü beyaz tenli veya uzunboylu birisiyle karşılaştığımda onlarla arkadaş olmaya çalışır ve çaba gösterirdim.. bu özelliklerin hepsinin birarada olması da şart bile değildi..gözleri biraz ela bile olsa bu benim için yeterliydi...hatta beni ezmesine bile ses çıkarmazdım..ama artık öyle değil...bu kadar değersiz olmadığımı düşünüyorum...bir insan benden farklı özellikler taşıyor diye beni ezmeye hakkı yok öyle değil mi ?

Ben renkli gözler kahverengiden daha çok beğenilir, uzunlar kısadan daha çok beğenilir, toplular zayıflardan daha çok beğenilir kısmına katılmıyorum. Çevreme baktığımda bu genellemeleri ağzıyla tercih ettiğini söyleyen insanlar aşka gelince hiç alakasız kişileri tercih ediyorlar. O kişileri görünce elleri ayakları birbirine dolanıyor, çünkü o anda aslında gerçekten beğendikleri tip çıkıyor karşılarına ve bunu yıllar sonra anlıyorlar

Hani bir laf var gönül kimi beğenirse güzel odur. o laf böyle miydi tam hatırlayamadım neyse buna benzer yada böyleydi farketmez. Sonuç olarak herşeyden öncesi kendini sevmen ve kendini beğenmen önemli. Srn kendini sevip beğenince başkasıda seni görüp beğeniyor. Bu arada bende kumral kısa boylu kahverengi gözlü zayıfım. Belki Türkiye'nin yarısından çoğuda senin ve benim gibi, ama hepimizin de ışıltısı farklı. Kendini sevince gözlerin bir ayrı güzel olur, dik durursun. Ben eskiden şaşırırdım ne yakışıklı adamların yanında ne çirkin kadınlar duruyor diye. Öyle değil. Onlar hem kendilerini hemde o adamları gerçekten seviyorlar. Önemli olan ve çekici olanda bu oluyor. Erkeklerden katılan katılmayan olabilir bilmiyorum,ama benim yaşadıklarım bunu gösteriyorum, yani gözlemlerim desem daha doğru olacak. İnsanlar o kadar sahteki. Erkeklere çekici gelen samimiyet ve geçek aşk. Onlara tutkuyla bağlanan, kendilerine hayran olan, onları sevip dinleyen, sevimli ve dünya iyisi insanlara aşık oluyorlar. Benim görüşüm bu. Bunun tersi olanlara aşıklarsa aşık olduklarını sanıyorlardır.

[cadi_bm]

hayallerimgerçekleşiyor Nickli Üyeden Alıntı

Ben renkli gözler kahverengiden daha çok beğenilir, uzunlar kısadan daha çok beğenilir, toplular zayıflardan daha çok beğenilir kısmına katılmıyorum. Çevreme baktığımda bu genellemeleri ağzıyla tercih ettiğini söyleyen insanlar aşka gelince hiç alakasız kişileri tercih ediyorlar. O kişileri görünce elleri ayakları birbirine dolanıyor, çünkü o anda aslında gerçekten beğendikleri tip çıkıyor karşılarına ve bunu yıllar sonra anlıyorlar

Hani bir laf var gönül kimi beğenirse güzel odur. o laf böyle miydi tam hatırlayamadım neyse buna benzer yada böyleydi farketmez. Sonuç olarak herşeyden öncesi kendini sevmen ve kendini beğenmen önemli. Srn kendini sevip beğenince başkasıda seni görüp beğeniyor. Bu arada bende kumral kısa boylu kahverengi gözlü zayıfım. Belki Türkiye'nin yarısından çoğuda senin ve benim gibi, ama hepimizin de ışıltısı farklı. Kendini sevince gözlerin bir ayrı güzel olur, dik durursun. Ben eskiden şaşırırdım ne yakışıklı adamların yanında ne çirkin kadınlar duruyor diye. Öyle değil. Onlar hem kendilerini hemde o adamları gerçekten seviyorlar. Önemli olan ve çekici olanda bu oluyor. Erkeklerden katılan katılmayan olabilir bilmiyorum,ama benim yaşadıklarım bunu gösteriyorum, yani gözlemlerim desem daha doğru olacak. İnsanlar o kadar sahteki. Erkeklere çekici gelen samimiyet ve geçek aşk. Onlara tutkuyla bağlanan, kendilerine hayran olan, onları sevip dinleyen, sevimli ve dünya iyisi insanlara aşık oluyorlar. Benim görüşüm bu. Bunun tersi olanlara aşıklarsa aşık olduklarını sanıyorlardır.

Evet tam benlik konu Öncelikle merhaba
Teoride şöyle düşünüyorum;
Güzellik,ırk,cinsiyet,aile..vs. bunlar bizim seçtiğimiz şeyler değil
ve bu nedenle biz de bunlarla seçilmemeliyiz. Ama gelin görün ki
ben de bunlardan etkileniyorum daha doğrusu etkileniyorudum.
Lisede bi çocuk vardı çok hoş(Bakın burda bizbizeyiz die anlatıyom
yoksa utanırdım ) Sonra tanıştık arkadaş ortamlarında ve karakteri
o kadar tutarsız ve acaipti ki nasıl soğudum anlatamam. Görüntü en başta
çekici ama bu çekicilik ÖZSAYGI ve ÖZGÜVEN'le yüzde yüz bağlantılı. Davranışımız,mimklerimiz,ses tonumuz,yürüyüşümüz bizi çekici kılan..
İşte buuu yaaaa seviyorum insanları
Gülmeyi,gülümsemeyi
Günlüğünüz çok hoş bu arada imported_Angel

[imported_Angel]

cadi_bm Nickli Üyeden Alıntı

Evet tam benlik konu Öncelikle merhaba
Teoride şöyle düşünüyorum;
Güzellik,ırk,cinsiyet,aile..vs. bunlar bizim seçtiğimiz şeyler değil
ve bu nedenle biz de bunlarla seçilmemeliyiz. Ama gelin görün ki
ben de bunlardan etkileniyorum daha doğrusu etkileniyorudum.
Lisede bi çocuk vardı çok hoş(Bakın burda bizbizeyiz die anlatıyom
yoksa utanırdım ) Sonra tanıştık arkadaş ortamlarında ve karakteri
o kadar tutarsız ve acaipti ki nasıl soğudum anlatamam. Görüntü en başta
çekici ama bu çekicilik ÖZSAYGI ve ÖZGÜVEN'le yüzde yüz bağlantılı. Davranışımız,mimklerimiz,ses tonumuz,yürüyüşümüz bizi çekici kılan..
İşte buuu yaaaa seviyorum insanları
Gülmeyi,gülümsemeyi
Günlüğünüz çok hoş bu arada imported_Angel

günlüğüme katıldığın için teşekkür ederim canım
evet anlattığın şeyde gerçekten haklısın...benzer duyguları ben de yaşadım...yani tipi hoş olup da davranışları tipiyle alakasız olan ve soğumama sebep olan insanlar benim de karşıma çıktı...seni çok iyi anlıyorum o yüzden...
eskiden tiple ilgili olduğunu düşünürdüm artık düşünmüyorum....sadece benim karşıma insanları tipine göre değerlendiren insanlar çıkmış ve ben de herkesin herkesi buna göre değerlendirdiğini zannederek bana hayatımda hiç değer verilmeyeceğini düşünmüşüm ve kendimi bu yüzden sevememişim...ama o mesajı yazdığımdan beri çok şey değişti...şimdi kendi özelliklerimi keşfediyorum ve bedenimle sınırlı olmadığımın farkındayım sanırım senin de anlatmak istediğin bu olsa gerek....hala da karşıma insanları fizikle değerlendiren çıkarsa ve onların değerlendirmesinden geçemezsem asla üzülmem...bunu onların eksikliği olarak görürüm saçım şu renk..boyum şöyle diye kendimi kötülemem

[imported_Angel]

merhaba günlük
bazı nedenlerden ötürü 2 gündür telkinleri dinleyemiyorum...ama sevindirici birşey olarak şunu da belirtmeliyimki 2 gündür dinlemiyor olmama rağmen kendimde bir gerileme veya olumsuz bir etki göremedim...aylardır dinliyor olmam sanırım bana yeterli temeli oluşturmuş olmalı...
onun yerine daha kısa sürdüğü ve süreklilik istemedi için kaydettiğim sesli olumlamalarımı birkaç defa ardarda dinledim...

dün ders çalışmaya hevesim geldi ve boş kaldığımda napsam diye düşünürken ders çalışmak aklıma geldi..aslında hep aklımdaydı da sevmediğim için yapamıyordum...geçen gün aklıma gelen sesli kaydetmek fikri bana ders çalışma konusunda gaz verdi..
okuyup kaydetme aşamasına gelemedim sadece özet çıkarabildim dün..zaten bunu yaptığımda saat çok geçti...bugün inşallah kaydedip dinlerim..

ders çalışmak o kadar da kötü gelmedi dün bana...hatta okuduklarımı anlamak ve karışık ve uzun olan cümlelerin ne demek istediğini anlamaya çözmekte istekli olduğumu gördüm....kendimi sanki eğlenceli bir şifre çözme oyununun içindeymişim gibi hissettim ve bu hissi sürdürmeye çalıştım...dünkü özet çıkarma aşamam iyi geçti..zaman zaman uzun cümleleri çözememek konusunda aceleci davranıp sıkıldığım da olsa bu sıkkınlık hissi uzun sürmedi o anda kaldı sadece..çünkü sürseydi masanın başından kalkıp vazgeçecektim biliyorum..

neyse gece bunları yaptıktan sonra gece anlamını çözemediğim ve bazılarını hatırlayamadığım rüyalar gördüm...bu sabah kalktığımda vicdanımın daha hafiflemiş olduğunu hissettim...ders çalışmıyor olmaktan uzun süredir duyduğum suçluluk hissi kalkmıştı...içimdeki huzurun bundan ötürü olduğu çok kesindi...hatta bu huzuru sabah uyanmadan önce uykum esnasında hatta rüyaları gördüğüm esnada bile hissetmiştim ve sebebini biliyordum..meğer üzerimde ne kadar yük olmuş bu konu...çok ağırlık yaptığını biliyordum ama gecenin köründe sadece yarım saat çalışıp sadece yarım sayfanın özetini çıkarmış olmak da yetti...bu kadar az çalışmayla bunun olacağını inanamazdım...öğrenci olan arkadaşlar birbirimize bu konuda destek olursak motivasyonumuz artar ve zor anlarda vazgeçemyiz değil mi ? lütfen birbirimize destek olalım olur mu ?

[imported_Angel]

2-3 gündür bende aşırı gerginlik sinirlilik ve depresyon hali var...
nedenini bulmaya çalışıyorum ve şu an aklıma gelen tek ihtimal 3 gündür sesli kaydettiğim olumlalamarı fırsat buldukça tekrar tekrar dinliyorum ondan oldu sanırım..çünkü yaşantımda başka bir değişiklik olmadı son zamanlarda

acaba olumlamalara direnç mi gösteriyorum nedir anlayamadım ?
kendimi çok kötü hissediyorum..psikiyatriste gittiğimde de bu haldeydim ufak şeylere kafamı takar oldum yine hadi hayırlısı...durduk yere içimde bir sinir var sebepsiz hem de...yada birkaç canımı sıkan şeyin birleşimi gibi..bilmiyorum..anlatamıyorum...aynı günün içinde bazen çok iyiyim..bazen de depresyon derecesinde kötüyüm...acayip iniş çıkışlar yaşıyorum..