Biyoritim düşmelerinde vücut kimyasını nefes teknikleri ile yükseltmek

[cent]

Biyoritim düşmelerinde vücut kimyasını nefes teknikleri ile yükseltmek
Mustafa Kartal (Mustafa Kartal)

Biyoritim nedir?



İnsanın yaşamında fiziksel, duygusal ve zihinsel özellikleri ve potansiyel kapasitesi her zaman sabit bir çizgide devam etmez. Belirli zaman dilimlerinde tekrarlanan fiziksel, duygusal, zihinsel olarak yaşamımıza etken olan devrelere biyoritm denir. Bu devreler insan yaşamında birçok değişikliklere sebep olurlar ve biz genellikle bu değişikliklerin nedenlerini anlayamayız.



Biyoritmik devrelerin bilinmesi günlük yaşamımızda iyi ve kötü zamanların açıklanmasında önemli kazanır. Biyoritmleri gözlemlememiz ne zaman ne yaşayacağımızı bilmemizden çok o zaman dilimlerinde oluşacak potansiyel fiziksel gücümüz, duygusal hassasiyetimiz ve zihinsel kapasitemiz hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Bu şekilde, girişimlerimizin zamanını ayarlamak, fiziksel enerjimizi doğru kullanmak, duygusal yaşamımızı dengelemek için elimize önemli veriler geçecektir. Her devre doğduğumuz anda başlar ve ölene kadar devam eder.



Fiziksel devre 23 gün, duygusal devre 28 gün, zihinsel devre 33 gün sürer. Her devrenin birinci yarısı pozitiftir ve gelişmeyi simgeleyen bir canlılık vardır. Birinci devrede enerji, güven ve güçlü kavrayış söz konusudur. Birinci devrenin sonunda bu potansiyeller doruk noktasına ulaşmıştır ancak ritim, devrenin ikinci yarısına dönene kadar yavaş, yavaş düşmeye başlar. İkinci dönem yeniden toparlanma dönemidir ve en alt noktaya kadar inen ritimler bir defa daha pozitife doğru yükselmeye başlar.



Bilim adamları insan biyolojisinde her şeyin günlük ritimlerle tekrarlandığı ifade etmektedirler. Binlerce yıl önceden bu zaman tabloları dna larımız vasıtasıyla hücrelerimize şifrelenmiştir. Kanımızda dolaşan hormonlar günlük ritme uygun salgılanırlar. Bakterilerin çoğalması bile, belli bir ritme bağlıdır, hatta en öldürücü kanser hücreleri bile bu ritmin dışında değildir.



Bu olayları değerlendiren araştırıcılar tedaviyi de hastalıkların ve vücudun ritmine göre ayarlamaya çalışıyorlar. Eskiden ilaçların tüm gün boyunca vücutta aynı seviyeyi sağlaması gerektiği düşünülürdü. Çünkü vücudun iç dengelerini hep sabit tuttuğu sanılırdı. Kan basıncının bütün gün boyunca izlenmesi hormon üretimi ve diğer değişkenlerin tahmin edilenden daha fazla karmaşık olduğunu ortaya koymuştur.



Örnek vermek gerekirse astım krizlerinin geceleri atak yapmasının nedeni böbrek üstü bezlerinden salgılanan adrenalindir. Adrenalin stres durumlarında salgılanan bir hormondur ve aynı zamanda nefes yollarını genişletir. Adrenalin en yüksek olduğu seviye öğleden sonraları ve en düşük olduğu seviyeye de gece yarılarına denk gelir. Bu nedenle sabaha karşı saat dört civarlarında en az adrenalin salgılanmasını fırsat bilen histemin adlı madde ortaya çıkınca daralan nefes yolları astım krizlerini ortaya çıkarır. Hava yollarının iç örtüsündeki şişlikleri azaltan bir madde olan kortizonun miktarı da yine geceleri düşer. Tüm bu etkenler ciddi astım rahatsızlığı olanlarda gece ve gündüz arasında önemli farklılıklar yaratır.



Çevredeki periyodik değişikliklere bağlı olarak canlıların biyolojik hayatlarında ortaya çıkan dalgalanma, biyolojik ritim olarak ifade edilir. Bu ritmin oluşmasında en büyük etken, dünyanın güneşe, aya ve diğer gezegenlere karşı bulunduğu yer değişikliklerinin yol açtığı, gece gündüz farklılığı olarak tanımlayabileceğiniz, ışığa ve ısıya ve mevsim değişikliklerine bağlı vücut kimyasının verdiği tepkidir. Bunlar belli başlı dış tesirler olmakla beraber iç tesirler de burada rol almaktadır. Ritmik dalgalanmaları biyolojik saat denilen bir iç program dengeler. Kişi farklı bir coğrafi bölgeye gittiğinde değişen şartlara uyum sağlamak için yeni bir biyo ritm ayarı yapması gerekir. Bu yeni ayar oluşuncaya kadar vücut epeyce zorlanır. Seyahatlerde ve geçici yer değişikliklerinde ortaya çıkan rahatsızlıkların nedeni budur.



İşyeri ve ev değişikliklerinde, seyehatlerde ve ekinoks zamanları olan güneşin doğuşu ve batışı, mevsim değişiklikleri zamanlarında, ay ve güneş tutulmalarında vs.. gezegensel etkileşmelerin oluşturduğu; ısı, ışık , bulunduğunuz yerin manyetik etkisi ve gezegensel tesirlere bağlı olarak hormonların salgılanma zamanları ve saldı dozları değişir. Buna bağlı olarak uyku düzenimiz, yemek saatlerimiz, em etkin ve enerjik olduğumuz saatler değişir.



Biyoritmik devrelerin grafiğini çıkartmak için kişinin doğduğu günden itibaren biyoritmi görülmek istenen aynı ilk gününe kadar yaşadığı süre bulunarak bazı hesaplar yapılır. Bu hesaplamaların pratik olarak yapılabilmesi için geliştirilmiş tablolar bulunmaktadır. Ancak biyoritmin kullanımının, yaygınlaşmasına bağlı olarak hazırlanan bilgisayar programları en kısa yoldur. Doğum tarihi ve istenen tarih bilgisayara girildiğinde; özel tasarlanmış biyoritim programları sayesinde ekranda her üç devrenin grafiklerini görmek mümkün olmaktadır. Bu konuda Akaşa yayınlarından yayınlanmış olan Peter West in Bioritimler isimli bir kitabı bulunmaktadır.



Kendi biyoritmi hakkında performans olarak en düşük olduğu hafta, gün ve saatlerini öğrenen kişiler; biyokimyasal sistemlerini en üst düzeye getirmek için özel nefes teknikleri kullanarak potansiyellerini yükseltebilirler. Taşınma veya seyahat nedeniyle manyetik alan değişimi etkisinde kalan kişilerinde nefes teknikleri uygulayarak bulundukları coğrafya ile kendilerini uyumlu hale getirmeleri mümkündür.



Mustafa kartal