Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Duygusal Yaşam Klubü > İlişkiler

Uyarılar

BEŞ SEVGİ DİLİ

Duygusal Yaşam Klubü ve İlişkiler BEŞ SEVGİ DİLİ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Merhaba arkadaşlar, Ben Gary Chapman'ın Beş Sevgi Dili isimli kitabını iki kere okudum ve ilişkilerimizde bizlere çok faydası olacağına inandığım için kitaptan alıntıları bu başlık altında sizlerle paylaşacağım. Sevgilerimle....

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var İlişkiler telkin cd indir izle İstanbul İlişkiler nerededir kimdir İlişkiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa İlişkiler hipnoz İlişkiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi İlişkiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 İlişkiler kuantum düşünce kitap haberi

BEŞ SEVGİ DİLİ

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 12-12-2010, 07:09 PM   #1 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart BEŞ SEVGİ DİLİ

Merhaba arkadaşlar,

Ben Gary Chapman'ın Beş Sevgi Dili isimli kitabını iki kere okudum ve ilişkilerimizde bizlere çok faydası olacağına inandığım için kitaptan alıntıları bu başlık altında sizlerle paylaşacağım.

Sevgilerimle.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 07:12 PM   #2 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Eşiniz ve siz aynı dili mi konuşuyorsunuz?

İnsanlar Sevgiyi farklı şekillerde ifade eder ve algılarlar. Dr. Chapman bunları Beş Sevgi Dili olarak belirler.

- Nitelikli Beraberlik
- Onay Sözleri
- Armağanlar
- Hizmet Davranışları
- Fiziksel Temas

Eğer sevginizi, eşinizin anlamadığı bir dilde ifade ediyorsanız, ona sevgi gösterdiğinizi hiç fark etmeyecektir. Sorun iki ayrı dilde konuşmanızdadır. Belki kocanız cesaret verici sözler duymak istiyor ama siz bir akşam yemeği pişirmenin onu neşelendireceğini düşünüyorsunuz. O kendisini kötü hissetmeye devam ederken, siz hayrete düşüyorsunuz. Veya, belki de eşiniz, çocuklardan ve televizyondan uzakta sizinle beraber olmayı çok arzuluyor. Hediye ettiğiniz çiçek de ona değer verdiğinizi anlatmıyor...

Beş Sevgi Dili'nde, nasıl olduğunu anlamadan, sevginin eşsiz dillerini konuşmayı, anlamayı ve eşinize sevginizi etkili bir şekilde gösterip karşılığında gerçek sevgiyi bulmayı öğreneceksiniz.

Beş Sevgi Dili arka kapak yazısı.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 07:58 PM   #3 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili



Nikahtan Sonra Sevgiye Ne Olur?

Buffalo ve Dallas arasında, 30000 feet yüksekliğindeydik. Dergisini koltuk cebine koydu, bana doğru döndü ve "Ne iş yapıyorsunuz?" diye sordu.

"Evlilik danışmanlığı yapıyorum ve evliliği zenginleştirme seminerleri veriyorum." dedim.

"Uzun bir süredir birine bu soruyu sormak istiyordum." dedi. "Evlendikten sonra sevgiye ne oluyor?"

Biraz şekerleme yapma ümidimi bir kenara bırakarak sordum: "Ne demek istiyorsunuz?"

"Şey" dedi. "Üç kez evlendim. Her defasında, evlenmeden önce her şey harikaydı; fakat her nasılsa, nikahtan sonra her şey bozuldu. Benim karşımdaki kadına duyduğumu sandığım, onun bana duyuyor gibi göründüğü sevgi buhar olup uçtu. Ben oldukça zeki bir insanımdır. Başarılı bir yöneticiyim, fakat bunu anlamıyorum."

"Ne kadar evli kaldınız?" diye sordum.

"İki on yıl kadar sürdü. İkincisinde üç yıl evli kaldık, üçüncüsünde de neredeyse altı yıl."

"Sevginiz nikahtan sonra hemen mi kayboldu, yoksa bu yavaş yavaş olan bir şey miydi?" diye sordum.

"Şey, ikincisi daha başından itibaren kötü gitti. Ne olduğunu bilmiyorum. Birbirimizi gerçekten sevdiğimizi zannediyordum ama balayımız bir felaketti. Ondan sonra da bir türlü ilişkimizi toparlayamadık. Yalnızca altı ay flört etmiştik. Baş döndürücü bir aşktı. Gerçekten heyecan vericiydi! Fakat evlendikten sonra, ilk günden itibaren bir savaştı.

İlk evliliğimde, bebek doğmadan önce üç veya dört yılımız güzel geçti. Bebek doğduktan sonra, karım bütün dikkatini bebeğe veriyormuş ve ben artık umurunda değilmişim gibi hissettim. sanki yaşamdaki tek gayesi bir bebek sahibi olmaktı ve bebek olunca artık bana ihtiyacı kalmadı. "

"Bunu ona söylediniz mi?" diye sordum.

"Ah evet, söyledim. Çılgın olduğumu söyledi. yirmi dört saat bakıcılık yapmanın yarattığı stresi anlamadığımı söyledi. Daha anlayışlı olmam ve ona daha fazla yardım etmem gerektiğini söyledi. Gerçekten denedim fakat pek işe yaramadı. Böylece giderek birbirimizden uzaklaştık. Bir süre sonra aramızda hiç sevgi kalmamıştı, sadece soğukluk vardı. İkimiz de evliliğimizin bittiğine karar verdik."

"Son evliliğime gelince, bu defa gerçekten farklı olacağını düşünmüştüm. Üç yıl önce boşanmıştım. İki yıldır flört ediyorduk. Gerçekten yaptığımız şeyin farkında olduğumuza inanıyordum ve belki de ilk kez, birini sevmenin ne demek olduğunu
hakikaten anladığımı sanıyordum. Onun da beni sevdiğini hissediyordum."

"Düğünden sonra değiştiğimi sanmıyorum. Tıpkı evlenmeden önce yaptığım gibi, ona olan aşkımı ifade etmeye devam ettim. Ona ne kadar güzel olduğunu söylüyordum. Onu ne kadar sevdiğimi, onun kocası olmaktan ne kadar gurur duyduğumu anlatıyordum. Fakat evlendikten birkaç ay sonra, önce çöpü dışarı çıkarmamam ve elbiselerimi asmamam gibi ufak tefek şeylerden şikayet etmeye başladı. Daha sonra kişiliğime saldırmaya başladı. beni ona sadık olmamakla suçluyor, bana güvenebileceğine inanmıyordu. Tamamen olumsuz bir insan haline geldi. Evlenmeden önce hiç böyle değildi. Tanıdığım en olumlu insanlardan biriydi ve bu beni en çok çeken özelliğiydi. Hiçbir zaman hiçbir şeyden şikayet etmezdi. Yaptığım her şey harikaydı, fakat evlendiğimiz andan itibaren hiçbir şeyi doğru yapamaz oldum. Gerçekten ne olduğunu bilmiyorum. Sonunda ona olan sevgimi yitirdim ve için için kızmaya başladım. Beni sevmediği ortadaydı. Artık birlikte yaşamamızın hiçbir anlamı olmadığı konusunda anlaştık ve ayrıldık."

"Bu bir yıl önceydi. Bu yüzden benim sorum şu: Nikahtan sonra sevgiye ne oluyor? Benim deneyimim sık rastlanan bir deneyim midir? Bu yüzden mi ülkemizde bu kadar çok boşanma var? Bunun üç kez başıma geldiğine inanamıyorum. Peki ya boşanmayan insanlar? Onlar bu boşluk içinde yaşamayı mı öğreniyorlar, yoksa sevgi bazı evliliklerde canlı mı kalıyor? Eğer öyleyse, nasıl?"

Yol arkadaşımın sorduğu sorular, bugün binlerce evlenmiş ve boşanmış insanın sorduğu sorulardır. Bazıları arkadaşlarına, bazıları danışmanlara ve din adamlarına, bazıları da kendilerine bu soruları soruyor. Bazen yanıtlar neredeyse anlaşılmaz olan psikolojik araştırma terimleriyle ifade ediliyor, bazen mizah ve kültürle anlatılıyor. Fıkraların ve özdeyişlerin çoğu biraz gerçeklik taşır ama bunlar kanserli bir kişiye aspirin sunmak gibi bir şeydir.

Evlilikte romantik sevgi için duyulan arzu, psikolojik yapımızda derin bir şekilde kök salmıştır. Hemen hemen her popüler derginin her sayısında, evlilikte sevgiyi canlı tutmak üzerine bir yazı vardır. Bu konuda yazılmış çok kitap vardır. televizyon ve radyodaki talkshowlar aynı konuyla ilgilidir. Evliliklerimizde sevgiyi canlı tutmak ciddi bir iştir.

Bütün kitaplara, dergilere ve uygulamalı yardımlara rağmen, neden nikahtan sonra de sevgiyi canlı tutmanın sırrını bulmuş gibi görünen çiftlerin sayısı bu kadar az? Neden bir iletişim çalışmasına katılıp, iletişimi nasıl artıracakları konusunda harika fikirleri dinleyip eve dönen bir çift kendilerinin orada sergilenen iletişim kalıplarını uygulamaktan bütünüyle aciz olduklarını görebiliyor? Nasıl oluyor da bir dergide "Eşinize Sevginizi İfade Etmenin 101 Yolu" diye bir yazı okuyor, bize özellikle iyi görünen bir iki yol seçiyor, bunları deniyoruz ve eşimiz gösterdiğimiz çabanın farkına bile varmıyor? Biz de geri kalan 98 yoldan vazgeçip, her zamanki gibi yaşamaya devam ediyoruz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 08:25 PM   #4 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Eğer sevgimizi
etkili bir şekilde belirtmek istiyorsak,
eşimizin birincil sevgi dilini
öğrenmeye çalışmalıyız.

Bu soruların yanıtı, bu kitabın amacıdır. Bu, şimdiye kadar yayınlanmış kitaplar ve yazıların faydalı olmadığı anlamına gelmez. Sorun, temel bir gerçeği gözden kaçırmış olmamızdır: İnsanlar farklı sevgi dilleriyle konuşurlar.

Dilbilim alanında belli başlı dil grupları vardır: Japonca, Çince, İspanyolca, İngilizce, Portekizce, Yunanca, almanca, Fransızca, vs. Çoğumuz annemizin ve kardeşlerimizin dilini öğrenerek büyürüz ve bu bizim birincil ya da anadilimiz olur. Daha sonra, genellikle çok daha fazla çaba göstererek başka diller de öğrenebiliriz. Bunlar bizim ikincil dillerimiz olur. En iyi konuşup anladığımız dil anadilimizdir. Bu dili konuşurken kendimizi çok rahat hissederiz. İkinci bir dili ne kadar çok kullanırsak, o dilde sohbet etmek o kadar rahat olur. Eğer sadece anadilimizi konuşur ve bizim bilmediğimiz kendi anadilini konuşan biriyle karşılaşırsak, iletişimimiz kendi anadilini konuşan biriyle karşılaşırsak, iletişimimiz sınırlı olacaktır. Bu durumda işaretleşmeye, homurdanmaya, resimler çizmeye ve fikirlerimizi oynayarak anlatmaya bel bağlamak zorundayız. İletişim kurabiliriz, fakat bunu yaparken zorlanırız. Dil farkları, insan kültürünün önemli bir parçasıdır. eğer kültürler arasında etkili olarak iletişim kurmak istiyorsak, iletişim kurmak istediğimiz insanların dilini öğrenmeliyiz.

Sevgi söz konusu olduğunda da aynı kural geçerlidir. sizin sevgi dilinizle eşinizin dili, Çincenin İngilizceden farklı olduğu kadar farklı olabilir. Aşkınızı İngilizce olarak ne kadar ifade etmeye çalışırsanız çalışın, eğer eşiniz yalnızca Çince anlıyorsa birbirinizi nasıl sevmeniz gerektiğini asla anlayamayacaksınız. Uçaktaki arkadaşım, "Ona ne kadar güzel olduğunu söyledim. Onu sevdiğimi söyledim. onun kocası olmaktan ne kadar gurur duyduğumu söyledim" derken, üçüncü karısıyla onaylayıcı sözler dilini konuşuyordu. Sevgisini ifade ediyordu ve samimiydi fakat karısı bu dili anlamıyordu. Belki de sevgiyi onun davranışlarında arıyor ve bulamıyordu. İçten olmak yeterli değildir. Eğer sevgimizi etkili bir şekilde belirtmek istiyorsak, eşimizin birincil sevgi dilini öğrenmeye çalışmalıyız.

Yirmi yıllık evlilik danışmanlığından sonra, temel olarak beş duygusal sevgi dili olduğu sonucuna vardım; insanların sevgiyi anladığı ve konuştuğu beş yol. Dilbilim alanında, bir dilin değişik lehçeleri ve varyasyonları olabilir. Benzer bir şekilde, beş temel duygusal sevgi dilinin de birçok lehçesi vardır. Bunu, dergilerde çıkan "Eşinize Onu Sevdiğinizi Anlatmanın 10 Yolu", "Erkeğinizi Evde Tutmanın 20 Yolu", veya "Evlilikte Aşkın 365 İfadesi" başlıklı yazılar açıklar. Bence 10, 20, 365 tane değil, sadece beş sevgi dili vardır. Bununla birlikte, çok sayıda lehçe olabilir. Bir sevgi dili içerisinde sevgiyi ifade etme yollarının sayısı, yalnızca o kişinin hayal gücüyle sınırlıdır. Önemli olan, eşinizin sevgi dilini konuşmaktır.

Erken çocukluk çağlarında he çocuğun kendine özgü bir duygusal kalıp geliştirdiğini uzun süredir biliyoruz. Örneğin bazı çocuklar düşük bir özsaygı kalıbı geliştirirken, diğerleri sağlıklı bir özsaygıya sahiptir. Bazıları duygusal güvensizlik kalıpları geliştirirken, diğerleri güven duyarak büyür. Bazı çocuklar sevildiğini, istendiğini ve tekdir edildiğini hissederek büyür; Bazılarıysa Sevilmediğini, istenmediğini ve takdir edilmediğini hissederek yetişir.

Ana-babaları ve akranları tarafından sevildiğini hisseden çocuklar, kendilerinin benzersiz psikolojik yapısını ve ana-babalarıyla diğer önemli insanların onlara sevgilerini ifade etme yollarını temel alan birincil bir sevgi dili geliştirirler. Onlar, birincil sevgi dilini konuşup anlayacaktır. Daha sonra ikincil bir sevgi dilini öğrenebilirler, fakat her zaman birincil dilleriyle kendilerini çok daha rahat hissedeceklerdir. Ana-babaları ve akranları tarafından sevildiğini hissetmeyen çocuklarr da birincil bir sevgi dili geliştirecektir. Fakat onların dili, tıpkı bazı çocukların kötü bir gramer ve zayıf bir kelime hazinesine sahip olması gibi yetersiz kalacaktır. Bu zayıf programlama onların iyi iletişimciler olamayacağına değil, diğer çocuklara nazaran daha çok çalışmaları gerektiğine işaret eder. Keza, az gelişmiş bir sevgi hissi içinde büyüyen çocuklar da sevildiğini hissetme ve sevgiyi iletme konumuna gelebilir; fakat sağlıklı ve sevgi dolu bir atmosferde büyüyenlere göre daha özenle çalışmaları gerekir.

Kadın ve erkek nadiren aynı birincil sevgi dilini kullanır. Hepimizde kendi birincil sevgi dilimizi kullanma eğilimi vardır ve eşimiz iletmeye çalıştığımız şeyi anlamayınca kafamız karışır. Sevgimizi ifade ederiz, fakat mesaj yerine ulaşmaz; çünkü onlara göre bizim konuştuğumuz yabancı bir dildir. İşte temel sorun burada yatar ve bu kitabın amacı bu probleme bir çözüm sunmaktır. Bu nedenle, sevgi üzerine başka bir kitap yazmaya cüret ediyorum. bir kez beş temel sevgi dilini keşfedip, eşimizin birincil sevgi dili ne kadar kendi birincil sevgi dilimizi de anladık mı, kitaplar ve makalelerdeki fikirleri uygulamak için gerekli bilgiye sahip oluruz.

İnanıyorum ki, eşinizin birincil sevgi dilini keşfedip, o dili konuşmayı öğrendiğinizde, uzun ömürlü ve sevgi dolu bir evliliğin anahtarını keşfetmiş olacaksınız. Sevginin nikahtan sonra buhar olup uçması gerekmez; fakat çoğumuzun onu canlı tutmak için ikincil bir sevgi dilini öğrenmeye çabalaması gerekecektir. Eğer eşimiz anadilimizi anlamıyorsa, ona bel bağlayamayız. Ona iletmeye çalıştığımız sevgiyi hissetmesini istiyorsak, sevgimizi onun birincil sevgi dilinde ifade etmeliyiz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 09:52 PM   #5 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Sevgi Deposunu Dolu Tutmak

Sevgi, dilimizdeki en önemli ve en çok kafa karıştıran kelimedir. Hem dünyevi, hem de dini düşünürler, sevginin yaşamımızda merkezi bir rol üstlendiği konusunda hemfikirler. Hepimize "sevginin çok ihtişamlı bir şey" olduğu ve "dünyayı döndürenin sevgi olduğu" anlatılır. binlerce kitap, şarkı, dergi ve filme bu sözle lezzet katılır. Çok sayıda felsefi ve dini sistem sevgiye önemli bir yer vermiştir. Hristiyanlık inancının kurucusu, sevginin, müritlerinin temel özelliği olmasını istemiştir.

Psikologlar, sevildiğini hissetmenin, insanın birinci derecedeki duygusal ihtiyacı olduğu sonucuna varmıştır. Sevgi için dağları denizleri aşar, çölleri yürüyerek geçer ve anlatılamayacak güçlüklere katlanırız. Sevgisiz, dağlar aşılmaz, denizler geçilmez, çöllere dayanılmaz ve zorluklar yenilmez olur. Havarilerden Paul, sevgiyle güdülenmemiş tüm insan başarılarının sonuçta boş olduğunu söyleyerek sevgiyi yüceltmiştir. İnsanlık oyununun son sahnesinde üç karakterin kalacağını söylemiştir: "İnanç, umut ve sevgi. Fakat bunların en önemlisi sevgidir."

Eğer sevgi sözcünün hem geçmişte, hem günümüzde insan yaşamının her yönüne işlediği konusunda anlaşabiliyorsak, bu sözün çok kafa karıştırıcı bir söz olduğu konusunda da birleşiyoruz demektir. Onu bin türlü kullanırız. "Sosisli sandviçi seviyorum." deriz. bir saniye sonra "Annemi seviyorum." deriz. Yüzme, kayak yapma, avlanma gibi faaliyetleri sevmekten bahsederiz. yiyecekler, arabalar, evler gibi objeleri severiz. Köpek, kedi hatta salyangoz gibi hayvanları severiz. Doğayı; ağaçları, otları, çiçekleri ve havayı severiz. İnsanları; annemizi, babamızı, oğlumuzu, kızımızı, ninemizi, karımızı, kocamızı, arkadaşlarımızı severiz. Hatta sevginin kendisini severiz.

Tüm bunlar yeterince kafa karıştırıcı gelmediyse devam edelim. Davranışı açıklamak için de sevgi sözünü kullanırız. "Bunu yaptım, çünkü onu seviyorum." Bu açıklama, her türlü eylem için yapılır. bir erkek zina yapar ve bunu "sevgi" diye adlandırır; diğer taraftan bir vaiz buna "günah" der. bir alkoliğin karısı, kocasının yarattığı son sahneden kalan parçaları toplar ve buna "sevgi" der; fakat bir psikolog bunu "karşılıklı bağımlılık" diye adlandırır. Ana-baba çocuğun tüm isteklerine "sevgi" diyerek boyun eğer; aile terapisti ise bunu "sorumsuz ebeveynlik" diye adlandırır. O halde sevme davranışı nedir?

Bu kitabın amacı "sevgi" kelimesini çevreleyen karışıklığı gidermek değil, duygusal sağlığımız için esas olan sevgi türüne odaklanmaktır. Çocuk psikologları, duygusal açıdan dengeli olması istenen her çocuğun, karşılanması gereken belirli temel duygusal gereksinimlere sahip olduğunu doğrular. Bu duygusal gereksinimlerden hiçbiri sevgi ve şefkate, bir yere ait olduğunu ve istendiğini hissetmeye duyulan gereksinim kadar temel değildir. Yeterli derecede şefkat gösterilince, çocuk muhtemelen sorumlu bir yetişkin olarak yetişecektir. Bu sevgi olmazsa, duygusal ve sosyal olarak engellenmiş olacaktır.

Şu benzetmeyi ilk duyduğumda hoşuma gitmişti: "Her çocuğun içinde, sevgiyle doldurulmayı bekleyen bir 'duygu deposu' vardır. Bir çocuk gerçekten sevildiğini hissederse, normal olarak gelişecektir. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman, çocuk yanlış davranışlarda bulunacaktır. Çocukların yaramazlıklarının çoğuna boş bir sevgi deposundaki hasret yol açar."

Çocuk ve gençlerin davranışlarında uzmanlaşmış bir psikiyatrist olan Dr. ross Campbell'ı dinliyordum. dinledikçe, ofisime gelip bana çocuklarının kötü davranışlarını aktaran yüzlerce ana-babayı düşündüm. Hiçbir zaman o çocukların içinde boş bir sevgi deposu olduğunu hayal etmemiştim, fakat sonuçlarını gözlerimle gördüm. Onların yaramazlıkları, hissetmedikleri sevgiyi arayışın saptırılmış bir şekliydi. Sevgiyi hep yanlış yerlerde, yanlış şekillerde arıyorlardı.

cinsel yolla geçen bir hastalık yüzünden tedavi gören on üç yaşında, Ashley adında bir kız vardı. annesi ve babası mahvolmuştu. Ashley'e kızgınlardı. ona seks dersi verdikleri için okulunu suçluyorlardı. "Bunu neden yaptı?" diye soruyorlardı.

İnsanoğlunun kalbinde,
başka biri ile yakınlaşmak ve
onun tarafından sevilmek arzusu yatar.
Evlilik, yakınlaşma ve sevgiye duyulan
bu gereksinimi karşılamak için
tasarlanmıştır.

Ashley'yle yaptığım sohbette, bana annesinin ve babasının o altı yaşındayken boşandığından bahsetti. "Babamın evi beni sevmediği için terk ettiğini düşünmüştüm." dedi. "Ben on yaşındayken annem yeniden evlendiğinde, artık onu sevecek başka birini bulduğunun düşündüm. Benimse hala bir sevenim yoktu. Sevilmeyi çok fazla istiyordum. Bu çocukla okulda tanıştım. Benden büyüktü ama benden hoşlandı. Bana karşı çok iyiydi ve bir süre sonra beni gerçekten sevdiğini hissettim. seks yapmak istemedim ama sevilmek istedim."

Ashley'in sevgi deposu yıllarca boş kalmıştı. annesi ve üvey babası onun fiziksel gereksinimlerini karşılamış, fakat onun içinde köpüren derin duygusal mücadeleyi fark edememişti. Ashley'i kesinlikle seviyorlardı ve onun da bu sevgiyi hissettiğini düşünüyorlardı. artık iş işten geçene kadar, Ashley'in birincil sevgi dilini konuşmadıklarını fark edemediler.

Bununla birlikte, sevgi için duyulan duygusal gereksinim yalnızca bir çocukluk olgusu değildir. Bu gereksinim bizi yetişkinliğe ve evliliğe kadar izler. "Aşık olma" deneyimi bu ihtiyacı geçici olarak karşılar fakat ne yazık ki bu "geçici bir önlem"dir. Kısa ömürlüdür ve etkisi sınırlıdır. "Aşık olma" saplantısının zirvelerinden aşağıya indikten sonra, sevgi için duyulan gereksinim yeniden su yüzüne çıkar, çünkü bu doğamızın temelinde vardır, duygusal arzularımızın merkezindedir. Aşık olmadan önce de sevgiye gereksinim duyuyorduk ve yaşadığımız sürece de duyacağız.

eşi tarafından sevildiğini hissetme gereksinimi, evliliğe dair arzuların kalbidir. Bir adam geçenlerde bana şöyle dedi: "Eğer karınız sizi sevmiyorsa evin, arabaların, sahilde bir yerin ve geri kalan her şeyin ne önemi var ki? Karım tarafından sevilmeyi her şeyden çok istiyorum." Maddi şeyler duygusal sevginin yerini alamaz. Bir kadın diyor ki: "Kocam bütün gün beni ihmal ediyor ve sonra benimle yatağa atlamak istiyor. Bundan nefret ediyorum." O seksten nefret eden bir eş değil, yalnızca sevgi için umutsuzca yalvaran bir eş.

doğamızdaki bir şey, başkaları tarafından sevilmeye ihtiyaç duyar. tecrit edilmek insan ruhunu mahveder. Bu yüzden yalnız başına hapsedilmenin en zalimce ceza olduğu düşünülür. İnsanoğlunun kalbinde yakınlık duymak ve başkaları tarafından sevilmek arzusu yatar. Evlilik, yakınlaşma ve sevgiye duyulan bu gereksinimi karşılamak için tasarlanmıştır. Bu yüzden eski kutsal yazılar karıkocanın "tek beden" haline geldiğinden bahseder. Bu bieylerin kimliklerini kaybetmeleri anlamına gelmez, birbirlerinin yaşamlarına derin ve samimi bir şekilde girmeleri anlamına gelir. "Yeni Ahit"in yazarları, hem kadınları, hem erkekleri birbirlerini sevmeye teşvik etmiştir. Platon'dan Peck'e tüm yazarlar evlilikte sevginin önemini vurgulamıştır.

Sevgi ne kadar önemliyse, onu ele geçirmek de bir o kadar zordur. Aynı gizli acıyı paylaşan birçok evli çift dinledim. Bazıları içlerindeki acı dayanılmaz bir hal aldığı için, bazılarıysa kendi davranışları veya eşlerinin yanlış davranışlarının evliliklerini yıktığını fark ettikleri için bana geldi. bir kısmı, yalnızca artık evli kalmak istemediklerini bildirmek için geldi. Onların "bundan sonra mutlu bir şekilde yaşama" hayalleri, gerçeğin katı duvarlarına çarpıp parçalanmıştı. "Aşkımız bitti, ilişkimiz öldü. Kendimizi birbirimize çok yakın hissediyorduk ama artık öyle değil. Artık birlikte olmaktan hoşlanmıyoruz. Birbirimizin ihtiyaçlarını karşılamıyoruz." sözlerini tekrar tekrar işittim. Bu hikayeler, çocuklar kadar yetişkinlerin de içlerinde sevgi depoları taşıdığına tanıklık eder.

İncinen çiftlerin kalplerinin derinliklerinde ibresi boşu gösteren görünmez bir sevgi deposu olabilir mi? Yanlış davranışlar, kabuğuna çekilmeler, acı sözler ve eleştirel yaklaşımlar boş bir depodan kaynaklanabilir mi? Onu doldurmanın bir yolunu bulabilseydik evlilik yeni baştan doğabilir miydi? dolu bir depo ile, çiftler farkları tartışmanın ve çelişkileri çözmenin mümkün olduğu duygusal bir iklim yaratabilir mi? Bu depo evliliğin iyi gitmesini sağlayan anahtar olabilir mi?

Bu sorular beni uzun bir yolculuğa çıkardı. Yol boyunca bu kitapta yer verdiğim basit fakat güçlü kavrayışlara ulaştım. Bu yolculuk, yirmi yıllık evlilik danışmanlığım boyunca devam ederken, aynı zamanda bana Amerika'daki yüzlerce çiftin kalplerinin ve zihinlerinin içini gösterdi. Seattle'dan Miami'ye birçok çift beni evliliklerinin iç dünyasına davet etti ve her şeyi açıkça konuştuk. Bu kitaptaki örneklemeler gerçek yaşamın dokusundan alınmıştır. sadece özgürce konuşan bireylerin özel yaşamlarını korumak amacıyla, insanların ve yaşadıkları yerlerin isimleri değiştirilmiştir.

Evlilik için sevgi deposunu dolu tutmanın, tıpkı bir otomobilin benzinini uygun seviyede tutmak kadar önemli olduğuna inandım. Evliliğinizi boş bir sevgi deposuyla yürütmek, arabanızı benzinsiz yürütmeye çalışmaktan daha fazlasına mal olabilir. okumakta olduğunuz kitap, binlerce evliliği koruma potansiyeline sahiptir ve hatta iyi bir evliliğin duygusal iklimini bile zenginleştirebilir. Evliliğinizin şu andaki durumu ne olursa olsun, her zaman daha iyisi vardır.

Uyarı: Beş sevgi dilini anlamak ve eşinizin birincil sevgi dilini konuşmayı öğrenmek, onun davranışlarını kökten etkileyebilir. Sevgi depoları dolu olduğunda insanlar farklı davranırlar.

Bununla birlikte, beş sevgi dilini incelemeden önce, diğer bir önemli fakat kafa karıştıran olguya değinmeliyiz: "Aşık olma"nın harika deneyimi.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 10:24 PM   #6 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili



Aşık Olmak

Randevusu olmadığı halde ofisime geldi. sekreterime beni beş dakika için görüp göremeyeceğini sordu. Janice'i on sekiz yıldır tanıyordum. Otuz altı yaşındaydı ve hiç evlenmemişti. Geçen on sekiz yıl içinde, biriyle altı yıl, başka biriyle üç yıl ve diğerleriyle daha kısa süreler boyunca olmak üzere birkaç erkekle flört etmişti. Zaman zaman randevu alır, benimle ilişkisinde yaşadığı bir problemi tartışırdı. doğası gereği disiplinli, dikkatli, planlı, düşünceli ve özenli bir insandı. Haber vermeden ofisime gelmesi onun karakterine tamamen aykırıydı. Kendi kendime "Janice'in randevu almadan çıkagelmesi için korkunç bir kriz içinde olması gerekir." diye düşündüm. Sekreterime onu içeri almasını söyledim. Tam olarak, onu kapıyı kapar kapamaz trajik bir hikayeye başlarken ve gözyaşlarına boğulurken görmeyi bekliyordum. Bunun yerine, içeriye heyecandan parıldayarak ve neredeyse hoplayıp zıplayarak girdi.

"Bugün nasılsın Janice?" diye sordum.

"Harika!" dedi. "Hayatım boyunca hiç bu kadar iyi olmamıştım. Evleniyorum."

"Sen mi?" dedim hayretimi açığa vurarak. "Kiminle ve ne zaman?"

"David Gallespie ile!" diye bağırdı. "Eylülde!"

"Bu heyecan verici. Ne zamandır flört ediyordunuz?"

"Üç haftadır. Bunun çılgınlık olduğunu biliyorum Dr. Chapman. Flört ettiğim onca insandan ve evlenmeye bu kadar çok kez yaklaştıktan sonra buna kendim de inanamıyorum ama David'in benim için yaratıldığını biliyorum. İlk buluşmamızda bunu ikimiz de biliyorduk. Tabii ki bunu ilk geceden konuşmadık ama bir hafta sonra bana evlenme teklif etti. Bana bunu soracağını biliyordum ve evet diyeceğimi de biliyordum. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim Dr. Chapman. yıllar boyunca sürdürdüğüm ilişkileri ve verdiğim mücadeleleri biliyorsunuz. Her ilişkide iyi gitmeyen bir şeyler oluyordu. Onlardan herhangi biriyle evlenmeyi düşündüğümde kendimi huzurlu hissetmiyordum ama David'in doğru kişi olduğunu biliyorum."

Janice sandalyesinde ileri geri sallanıyor, kıkırdıyor ve "Biliyorum, bu çılgınlık ama çok mutluyum. Hayatım boyunca hiç bu kadar mutlu olmamıştım." diyordu.

Janice'e ne olmuştu? Aşık olmuştu. Ona göre David karşılaştığı en harika erkekti. Gece gündüz onu düşünüyordu. David'in daha önce iki kez evlenip boşanmış, geçen yıl içinde üç iş değiştirmiş üç çocuk babası bir adam olması Janice için önemsiz gerçeklerdi. O mutluydu ve David'le sonsuza kalacağına inanıyordu. O aşıktı.

Çoğumuz evliliğe aşık olarak başlarız. Fiziksel özellikleri ve kişilik vasıfları aşk alarmımızı çalıştırmaya yetecek bir elektrik şoku yaratan biriyle karşılaşırız. Ziller çalar ve bu kişiyi tanıma sürecini başlatırız. İlk adım, bütçemize göre, bir hamburgeri veya bir bifteği paylaşmak olabilir. Fakat gerçekte ilgilendiğimiz yiyecek değildir. Aşkı keşfetmek için iz üzerindeyizdir. "İçimde hissettiğim bu ılık ve iç gıcıklayıcı duygu o 'gerçek' şey olabilir mi?

Bazen bu iç gıcıklayıcı duyguyu ilk buluşmada yitiririz. Enfiye çektiğini öğreniriz ve o tatlı ürperti ayak parmaklarımızdan çıkıp gider. Ne var ki başka bir zaman, bir hamburgerden sonra o tatlı ürpertiler eskisinden de güçlü hale gelir. Birkaç "beraberlik" daha ayarlarız. Çok geçmeden, yoğunluk seviyesi kendi kendimize "galiba aşık oluyorum." dediğimiz noktaya kadar yükselir. sonunda bunun "gerçek bir şey" olduğuna inanırız ve bu duygunun karşılıklı olduğunu umarak karşımızdaki kişiye açılırız. Duygularımız karşılıksızsa ya araya bir soğukluk girer ya da onu etkilemek için çabalarımızı iki katına çıkarır ve sonunda sevdiğimizin sevgisini kazanırız. Karşılıklı olduğu zaman ise evlilikten konuşmaya başlarız, çünkü aşık olmanın iyi bir evlilik için gerekli bir zemin olduğu konusunda herkes hemfikirdir.

Evlilik öncesi hayallerimiz,
evlilikteki saadet üzerinedir...
Aşık olduğunuzda başka türlüsüne
inanmak zordur.


__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 10:57 PM   #7 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Doruğa ulaşmış bir aşık olma deneyimi coşkuludur. Gözümüz birbirimizden başkasını görmez. Uykuya birbirimizi düşünerek dalarız. Uyandığımızda ilk aklımıza gelen o olur. Birlikte olmayı özleriz. Birlikte zaman geçirmek, cennetin kapısı önünde oyun oynamaya benzer. El ele tutuştuğumuzda, sanki kanımız birlikte akar. Okula ya da işe gitmek zorunda olmasak, sonsuza dek öpüşebiliriz. Birbirimize sarıldığımızda büyük bir coşku duyar, evlilik hayalleri kurmaya başlarız.

Aşık olan biri, sevdiği kişinin mükemmel olduğu inancına sahiptir. Annesi sevgilinin kusurlarını görebilir, fakat o göremez. Annesi der ki: "Canım, kızın beş yıldır psikiyatri tedavisi gördüğünü de hesaba katıyorsun değil mi?" Fakat o, "Anneciğim, bana bir şans ver. Tedavisi biteli üç ay oldu." diye yanıtlar. Arkadaşları da onun kusurlarını görebilir, fakat muhtemelen o sormadan hiçbir şey söylemezler. Büyük ihtimalle o da sormaz; çünkü ona göre sevgilisi mükemmeldir ve başkalarının ne düşündüğünün hiçbir önemi yoktur.

Evlilik öncesi hayallerimiz, mutlu bir evlilik üzerinedir: "Birbirimizi çok mutlu edeceğiz. Başka çiftler tartışabilir ve kavga edebilir ama biz bunu asla yapmayız. Biz birbirimizi seviyoruz." Şüphesiz, bütünüyle saf değilizdir. Mantıksal olarak, sonuçta aramızda bazı farkların olacağını biliriz fakat bu farkları açık olarak tartışacağımızdan eminizdir. Birimiz daima alttan almaya gönüllü olacaktır ve anlaşma sağlanacaktır. Aşık olduğunuzda başka türlüsüne inanmak zordur.

Gerçekten aşıksak, bunun sonsuza kadar süreceğine inanmak isteriz. "Şu anda hissettiğimiz harika duyguları her zaman hissedeceğiz. Hiçbir zaman, hiçbir şey aramıza giremez. Hiçbir şey birbirimize duyduğumuz aşktan daha üstün olmayacaktır. Biz birbirimizin kişiliklerinin güzelliğine ve cazibesine hayran olduk, tutulduk. Aşkımız, şimdiye kadar deneyimlediğimiz en harika şey. Bazı evli çiftlerin bu duyguyu kaybettiğini gözlemliyoruz, fakat bu bize olmayacak. Belki de onlar gerçek aşkı hiç yakalayamadı." diye fikir yürütürüz.

Maalesef aşık olma yaşantısının sonsuzluğu gerçek değil, bir hayaldir. Bir psikolog Dr. Dorothy Tennov, aşık olma olgusu üzerine geniş kapsamlı bir çalışma yapmıştır. Çok sayıda çifti inceledikten sonra, romantik bir tutkunun ortalama yaşam sürecinin iki yıl olduğu sonucuna varmıştır. Eğer bu gizli bir aşksa, biraz daha uzun sürebilir. Fakat sonuçta hepimiz bulutlardan iner, ayağımızı tekrar toprağa basarız. Gözlerimiz açılır ve karşımızdaki kişiyi olduğu gibi görürüz. Onun bazı kişisel özelliklerinin gerçekten rahatsız edici olduğunu fark ederiz. Davranış tarzı sinir bozucudur. O aşık olduğumuz insan, incitecek, kızacak hatta belki de sert sözler sarf edip, eleştirel yargılarda bulunacak kapasitededir. Aşık olduğumuzda göz ardı ettiğimiz bu küçük özellikler, artık koskoca dağlara dönüşmüştür. annemizin sözlerini anımsar, kendi kendimize "nasıl bu kadar aptal olabildim?" diye sorarız.

Tartışma konularının, saçların lavaboyu tıkamasından küçük beyaz lekelerin aynayı kaplamasına; peçetenin ne şekilde çıkarılması gerektiğinden, tuvalet kapağının yukarıda mı aşağıda mı olması gerektiğine kadar çeşitlilik gösterdiği evliliğin gerçek dünyasına hoşgeldiniz. Bu, ayakkabıların dolaba kendiliğinden gitmediği, çekmecelerin kendiliğinden kapanmadığı, paltoların askıları sevmediği ve çorapların çamaşır yıkanırken izinsiz olarak ortadan kaybolduğu bir dünyadır. Bu dünyada bir bakış incitebilir, bir söz yıkabilir. Sırılsıklam aşık olanlar düşman, evilik bir savaş alanı haline gelebilir.

Aşık olma mucizesine ne oldu? Ne yazık ki, o yalnızca iyi gün ve kötü gün için, noktalı yerlere imzamızı atmak üzere bizi oyuna getiren bir aldanıştı. Bu kadar insanın evliliğe ve bir zamanlar sevdikleri eşlerine lanet etme noktasına gelmesi şaşılacak bir şey değildir. Sonuçta eğer aldatıldıysak, kızgın olmaya hakkımız vardır. Biz gerçekten "gerçek" aşkı yaşadık mı? Sanırım. Sorun yanlış bilgilendirilmiş olmamızdı.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 11:23 PM   #8 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Aşık olma saplantısının sonsuza kadar süreceği fikri, yanlış bir bilgiydi. Aklımızı daha iyi kullanmalıydık. Basit bir gözlem, bize bu tutkunun sürekli olması halinde tüm insanların çok ciddi sorunlar yaşayacağını öğretmeliydi. Şok dalgalarıyla iş, endüstri, din, eğitim ve toplumun diğer kesimleri ile gümbürderdi. Neden mi? Çünkü aşık olan insanlar diğer uğraşlarına duydukları ilgiyi kaybederler. Bu yüzden buna "saplantı" deriz. Sırılsıklam aşık olan bir üniversite öğrencisi notlarının düştüğünü görür. Aşık olduğunuz zaman ders çalışmak zordur. Yarın 1812 Savaşı'yla ilgili bir sınava gireceksinizdir ama kimin umurundadır 1812 Savaşı? Aşık olduğunuzda, geri kalan her şey konu dışıdır. Bir beyefendi bana "Dr. Chapman, işim dağılıyor." demişti.

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordum.

"Bir kızla karşılaştım, aşık oldum ve artık hiçbir işimi yapamıyorum. Zihnimi işime odaklayamıyorum. Bütün günümü onu hayal ederek geçiriyorum."

Aşık olma durumunun yarattığı havada uçma duygusu, bizde çok güzel bir ilişki yaşadığımız inancını doğurur. birbirimize ait olduğumuzu hissederiz. bütün sorunları yenebileceğimize inanırız. birbirimize karşı çok fedakar olduğumuzu düşünürüz. Genç bir adamın nişanlısı için söylediği gibi: "Onu incitecek herhangi bir şey yapmak aklımın ucundan bile geçmez. Benim tek arzum onu mutlu etmektir. Onu mutlu etmek için her şeyi yaparım." Böyle bir saplantı bizde tüm ben merkezci tutumlarımızın yok olduğu ve aşığımızın yararı için her şeyimizi vermeyi arzulayan bir tür Rahibe Teresa heline geldiğimiz gibi sahte bir duygu yaratır. böyle bir düşünceye bu kadar kolayca kapılmamızın nedeni, aşığımızın da bize karşı aynı şeyleri hissettiğine inanmamızdır. Sevgilimizin kendini bizim ihtiyaçlarımızı karşılamaya adadığına, bizim onu sevdiğimiz kadar onun da bizi sevdiğine ve asla bizi incitecek bir şey yapmayacağına inanırız.

Bu düşünceler hayalden ibarettir. Düşündüklerimiz ve hissettiklerimizde samimiyetsiz olduğumuzu değil, gerçekçi olmadığımızı gösterirler. İnsan doğasının gerçeğini hesaba katmayı akıl edemiyoruz. Doğamız itibarıyla hepimiz benmerkezciyiz. dünyamız kendi etrafımızda döner. Hiçbirimiz bütünüyle fedakar değiliz. Aşık olduğumuz zaman hissettiğimiz havada uçma duygusu bizi bu yanılgıya düşürür.

Aşık olma deneyimimiz biz kez doğal akışını tamamladı mı, (unutmayın, aşık olma süreci ortalama iki yıl sürer.) dünyanın gerçeklerine döner ve kendimizi öne çıkartmaya başlarız. Erkek arzularını ifade edecek, fakat bu arzular kadınınkilerden farklı olacaktır. Erkek seks arzular, fakat kadın çok yorgundur. erkek yeni bir araba almak ister, fakat kadın "hiç gereği yok!" der. Kadın annesini ve babasını ziyaret etmek ister, fakat erkek "ailenle çok fazla vakit geçirmekten hoşlanmıyorum." der. Erkek beyzbol turnuvasında oynamak ister, kadın "beyzbolu benden daha çok seviyorsun." der. Yavaş yavaş aradaki yakınlık görüntüsü kaybolur ve bireysel arzular, duygular, düşünceler, davranış tarzları öne çıkmaya başlar. Onlar iki ayrı bireydir. Zihinleri kaynaşmamıştır ve duyguları, aşk okyanusunda yalnızca bir süre için birbirine karışmıştır. Artık gerçeklik dalgaları onları ayırmaya başlamıştır. Aşk biter. Bu noktada onlar ya kendilerini çeker, ayrılır, boşanır ve yeni bir aşık olma yaşantısının arayışına koyulurlar ya da aşık olma tutkusunun canlılığı olmaksızın birbirlerini sevmek için zor bir çabaya girişirler.

Aşık olma deneyimi,
ne bizim ne de karşımızdaki kişinin
büyüme ve gelişimine odaklanır.
Aksine, bize bir yere vardığımız
duygusunu verir.


__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-12-2010, 11:47 PM   #9 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Aralarında psikiyatrist M. Scott Peck ve psikolog Dorothy Tennov'un da bulunduğu bazı araştırmacılar, aşık olma deneyiminin "sevgi" olarak adlandırılmaması gerektiği sonucuna vardılar. Dr. Tennov, gerçek sevgi diye düşündüğü deneyimden ayırmak üzere, bu deneyim için "limerance" kelimesini uydurdu. Dr. Peck, üç nedenden dolayı aşık olma deneyiminin gerçek sevgi olmadığı sonucuna vardı. İlk olarak, aşık olmak iradeye bağlı bir eylem ya da bilinçli bir seçim değildir. aşık olmayı ne kadar istersek isteyelim, bunun gerçekleşmesini sağlayamayız.Diğer taraftan, aşk karşımıza çıktığında da onu arıyor olmayabiliriz. Genellikle uygun olmayan zamanlarda ve umulmadık insanlara aşık oluruz.

İkincisi, aşık olmak gerçek sevgi değildir. Aşık olma durumunda yaptıklarımızın hiçbiri disiplin veya bilinçli bir çaba gerektirmez. O uzun ve masraflı telefon görüşmelerinin, verdiğimiz hediyelerin ve iş projelerimizin bizim için hiçbir önemi yoktur. Bir kuşun içgüdüsel doğasının yuvanın yapılışını belirlemesi gibi, aşık olma deneyiminin doğası da bizi birbirimizi için tuhaf ve doğal olmayan şeyler yapmaya iter.

Üçüncüsü, aşık olan kişi gerçekte karşısındakinin gelişimine yardımcı olmakla ilgilenmez. "Aşık olduğumuzda aklımızda herhangi bir amaç varsa, o da, kendi yalnızlığımıza son vermek ve belki de bu sonucu evlilikle garantilemektir." Aşık olma deneyimi, kendi gelişimimize ya da karşımızdaki işinin gelişimine odaklanmaktan çok, bizde istenilen noktaya vardığımız ve daha fazla gelişmeye gereksinim duymadığımız duygusu uyandırır. Yaşamdaki mutluluğun zirvesindeyizdir ve tek arzumuz orada kalmaktır. Sevdiğimiz kişinin de kesinlikle gelişmeye ihtiyacı yoktur, çünkü o mükemmeldir. Sadece onun mükemmelliğini korumasını umarız.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-12-2010, 12:22 AM   #10 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Eğer aşık olmak gerçek sevgi değilse nedir? Dr. Peck, aşık olmanın "çiftleşme davranışının genetik olarak belirlenmiş, içgüdüsel bir öğesi olduğu" sonucuna varmıştır. "Başka bir deyişle, aşık olmayı da beraberinde getiren ego sınırlarının geçici yıkılışı insanoğlunun, türlerinin devamını sağlamak üzere cinsel çiftleşme ve ilişki olasılığını artırmaya hizmet eden, içsel cinsel dürtülerle dışsal cinsel uyarıcıların bir konfigürasyonuna kalıpsal yanıtıdır."

Bu tanımın doğruluğunu kabul edelim veya etmeyelim, aşk deneyimini ve aşkın bitişini yaşamış olanlarımız, bu deneyimin bizi başka hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar duygusal bir yörüngeye fırlattığı konusunda hemfikir olacaktır. Genellikle akıl yürütme yeteneğimizi devreden çıkarır ve sık sık kendimizi daha ciddi anlarda asla söyleyemeyeceğimiz ve yapmayacağımız şeyleri söyler ve yaparken buluruz. Aslında, o duygusal saplantıdan kurtulduğumuzda, genellikle o şeyleri neden yaptığımızı merak ederiz. duygu dalgaları dindiğinde, aramızdaki farkların ışığa çıktığı gerçek dünyaya geri döndüğümüzde, çoğumuz kendimize "hiçbir konuda anlaşamadığımız halde neden evlendik ki?" diye sorarız. Ama aşkın doruğundayken, her konuda, en azından önemli olan her konuda anlaştığımızı düşünmüştük.

Bütün bunlar, aşık olma sanrısına kanarak evlilik tuzağına düşmüş insanlar olarak şu iki seçenekle karşı karşıya olduğumuz anlamına mı geliyor?:

1- Eşimizle birlikte sıkıntılı bir yaşam sürmek bizim kaderimiz,
2- Paçayı kurtarıp tekrar denememiz gerekiyor?

bizim neslimiz ikinci şıkkı tercih ediyor ama önceki nesillerde ilk tercih birinci şıktan yanaydı. daha iyi olanı seçtiğimiz sonucuna varmadan önce, belki de verileri incelemeliyiz. Bu ülkedeki ilk evliliklerin yüzde 40'ı boşanmayla son buluyor. İkinci evliliklerin yüzde 75'i de aynı şekilde sona eriyor. Göründüğü kadarıyla, ikinci ve üçüncü denemede daha mutlu bir evliliği yakalama umudumu pek sağlam değil.

Araştırmalar, üçüncü ve daha iyi bir alternatif olduğunu gösteriyor: Aşık olma deneyimini olduğu gibi, yani geçici bir duygusal yükselme olarak kabul edebilir ve artık eşimizle birlikte gerçek sevgiyi kovalayabiliriz. Bu tür sevgi, doğası itibarıyla duygusaldır fakat tutkulu değildir. Aklı ve duyguyu birleştiren bir sevgidir. İradeye bağlı bir eylemdir ve disiplin gerektirir. Kişisel gelişim ihtiyacını kabul eder. En temel duygusal gereksinmemiz aşık olmak değil, birbirimiz tarafından gerçekten sevilmek; sevginin içgüdüyle değil, akıl ve seçimle büyüdüğünü bilmektir. "Benim, beni sevmeyi seçen, bende sevilmeye değer bir şey gören biri tarafından sevilmeye ihtiyacım var."

Bu tür sevgi çaba ve disiplin ister. Bu, enerjinizi çaba göstererek ve karşınızdaki kişinin de yararlanacağı şekilde sarf etme seçimidir. Sizin çabanız sayesinde karşınızdaki kişinin yaşamının zenginleştiğini bilmek, sizde de bir tatmin duygusu oluşturacaktır. Bu, aşık olma deneyiminin sevinçten uçma deneyimi vadesini tamamlamadan gerçek sevgi başlayamaz.

Akılcı ve iradeli sevgi...
Bilgelerin bizi hep davet ettiği sevgidir.

Tutkunun etkisi altındayken yaptığımız iyi ve cömertçe şeyler için puan alamayız. bunlar, normal davranış kalıplarımızın ötesine geçen içgüdüsel bir güç tarafından zorlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Fakat eğer seçimlerden oluşan gerçek dünyaya dönüp de iyi ve cömert olmayı seçersek, işte bu gerçek sevgidir.

Sevgiye duyulan gereksinim, eğer duygusal sağlığa sahip olacaksak karşılanmalıdır. Evlenmiş yetişkinler, eşlerinin şefkat ve sevgisini hissetmeyi özlerler. eşimizin bizi kabul ettiğinden, istediğinden ve kendini bizim iyiliğimize adadığından eminsek, kendimizi güvende hissederiz. Aşık olma dönemi boyunca bütün bu duyguları hissetmiştik. Devam ettiği sürece cennette gibiydik. Hatamız, bunun ebediyen süreceğini düşünmekti.

Fakat bu tutkunun sonsuza kadar sürmesi amaçlanmamıştır. Bu, evlilik kitabının yalnızca giriş kısmıdır. kitabın kalbi akılcı, iradeli sevgidir. Bilgelerin bizi hep davet ettiği türde bir sevgidir. İstenilerek yaşanandır.

Bu, aşk duygularını kaybetmiş evli çiftler için iyi bir haberdir. Eğer sevgi bir seçimse, o zaman onlar aşk tutkusu bittiğinde ve gerçek dünyaya döndüklerinde de sevme kapasitesine sahiptirler. Bu tür sevgi bir tutumla, bir düşünme şekliyle başlar. Sevgi, "seninle evlendim ve senin çıkarlarını gözetmeyi seçiyorum" diyen tutumdur. O zaman sevmeyi seçen kişi bu kararını ifade edecek uygun yollar bulacaktır.

"Fakat bu çok kısır görünüyor." diye düşünenler olabilir. "uygun davranışlarıyla bir tutum olarak sevgi mi? Kayan yıldızlar, balonlar, derin duygular nerede? o bekleyiş ruhu, gözlerin ışıltısı, bir öpüşteki elektrik ve seksin heyecanı? Peki ya onun zihninde bir numara olduğumu bilmenin güvenliği?" İşte bu kitabın anlattığı budur. birbirimiz tarafından sevilmek için duyduğumuz derin duygusal gereksinimi nasıl karşılarız? Eğer bunu öğrenebilir ve gerçekleştirmeyi seçersek, paylaştığımız sevgi, deli gibi aşık olduğumuzda hissettiğimiz her şeyden çok daha heyecan verici olacaktır...

Eşinizin sevgi deposu doluysa ve onu sevdiğinize gerçekten inanıyorsa, tüm dünya daha parlak görünecek ve eşiniz yaşamdaki en yüksek potansiyele ulaşmak üzere harekete geçecektir. Fakat sevgi deposu boşsa ve sevilmekten çok kullanıldığını hissediyorsa, dünya ona karanlık görünecek ve muhtemelen eşiniz hiçbir zaman potansiyeline tam olarak ulaşamayacaktır...

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


BEŞ SEVGİ DİLİ

Duygusal Yaşam Klubü ve İlişkiler BEŞ SEVGİ DİLİ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Merhaba arkadaşlar, Ben Gary Chapman'ın Beş Sevgi Dili isimli kitabını iki kere okudum ve ilişkilerimizde bizlere çok faydası olacağına inandığım için kitaptan alıntıları bu başlık altında sizlerle paylaşacağım. Sevgilerimle....

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var İlişkiler telkin cd indir izle İstanbul İlişkiler nerededir kimdir İlişkiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa İlişkiler hipnoz İlişkiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi İlişkiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 İlişkiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:53 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.