Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-12-2010, 08:25 PM   #4 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Beş Sevgi Dili


Eğer sevgimizi
etkili bir şekilde belirtmek istiyorsak,
eşimizin birincil sevgi dilini
öğrenmeye çalışmalıyız.

Bu soruların yanıtı, bu kitabın amacıdır. Bu, şimdiye kadar yayınlanmış kitaplar ve yazıların faydalı olmadığı anlamına gelmez. Sorun, temel bir gerçeği gözden kaçırmış olmamızdır: İnsanlar farklı sevgi dilleriyle konuşurlar.

Dilbilim alanında belli başlı dil grupları vardır: Japonca, Çince, İspanyolca, İngilizce, Portekizce, Yunanca, almanca, Fransızca, vs. Çoğumuz annemizin ve kardeşlerimizin dilini öğrenerek büyürüz ve bu bizim birincil ya da anadilimiz olur. Daha sonra, genellikle çok daha fazla çaba göstererek başka diller de öğrenebiliriz. Bunlar bizim ikincil dillerimiz olur. En iyi konuşup anladığımız dil anadilimizdir. Bu dili konuşurken kendimizi çok rahat hissederiz. İkinci bir dili ne kadar çok kullanırsak, o dilde sohbet etmek o kadar rahat olur. Eğer sadece anadilimizi konuşur ve bizim bilmediğimiz kendi anadilini konuşan biriyle karşılaşırsak, iletişimimiz kendi anadilini konuşan biriyle karşılaşırsak, iletişimimiz sınırlı olacaktır. Bu durumda işaretleşmeye, homurdanmaya, resimler çizmeye ve fikirlerimizi oynayarak anlatmaya bel bağlamak zorundayız. İletişim kurabiliriz, fakat bunu yaparken zorlanırız. Dil farkları, insan kültürünün önemli bir parçasıdır. eğer kültürler arasında etkili olarak iletişim kurmak istiyorsak, iletişim kurmak istediğimiz insanların dilini öğrenmeliyiz.

Sevgi söz konusu olduğunda da aynı kural geçerlidir. sizin sevgi dilinizle eşinizin dili, Çincenin İngilizceden farklı olduğu kadar farklı olabilir. Aşkınızı İngilizce olarak ne kadar ifade etmeye çalışırsanız çalışın, eğer eşiniz yalnızca Çince anlıyorsa birbirinizi nasıl sevmeniz gerektiğini asla anlayamayacaksınız. Uçaktaki arkadaşım, "Ona ne kadar güzel olduğunu söyledim. Onu sevdiğimi söyledim. onun kocası olmaktan ne kadar gurur duyduğumu söyledim" derken, üçüncü karısıyla onaylayıcı sözler dilini konuşuyordu. Sevgisini ifade ediyordu ve samimiydi fakat karısı bu dili anlamıyordu. Belki de sevgiyi onun davranışlarında arıyor ve bulamıyordu. İçten olmak yeterli değildir. Eğer sevgimizi etkili bir şekilde belirtmek istiyorsak, eşimizin birincil sevgi dilini öğrenmeye çalışmalıyız.

Yirmi yıllık evlilik danışmanlığından sonra, temel olarak beş duygusal sevgi dili olduğu sonucuna vardım; insanların sevgiyi anladığı ve konuştuğu beş yol. Dilbilim alanında, bir dilin değişik lehçeleri ve varyasyonları olabilir. Benzer bir şekilde, beş temel duygusal sevgi dilinin de birçok lehçesi vardır. Bunu, dergilerde çıkan "Eşinize Onu Sevdiğinizi Anlatmanın 10 Yolu", "Erkeğinizi Evde Tutmanın 20 Yolu", veya "Evlilikte Aşkın 365 İfadesi" başlıklı yazılar açıklar. Bence 10, 20, 365 tane değil, sadece beş sevgi dili vardır. Bununla birlikte, çok sayıda lehçe olabilir. Bir sevgi dili içerisinde sevgiyi ifade etme yollarının sayısı, yalnızca o kişinin hayal gücüyle sınırlıdır. Önemli olan, eşinizin sevgi dilini konuşmaktır.

Erken çocukluk çağlarında he çocuğun kendine özgü bir duygusal kalıp geliştirdiğini uzun süredir biliyoruz. Örneğin bazı çocuklar düşük bir özsaygı kalıbı geliştirirken, diğerleri sağlıklı bir özsaygıya sahiptir. Bazıları duygusal güvensizlik kalıpları geliştirirken, diğerleri güven duyarak büyür. Bazı çocuklar sevildiğini, istendiğini ve tekdir edildiğini hissederek büyür; Bazılarıysa Sevilmediğini, istenmediğini ve takdir edilmediğini hissederek yetişir.

Ana-babaları ve akranları tarafından sevildiğini hisseden çocuklar, kendilerinin benzersiz psikolojik yapısını ve ana-babalarıyla diğer önemli insanların onlara sevgilerini ifade etme yollarını temel alan birincil bir sevgi dili geliştirirler. Onlar, birincil sevgi dilini konuşup anlayacaktır. Daha sonra ikincil bir sevgi dilini öğrenebilirler, fakat her zaman birincil dilleriyle kendilerini çok daha rahat hissedeceklerdir. Ana-babaları ve akranları tarafından sevildiğini hissetmeyen çocuklarr da birincil bir sevgi dili geliştirecektir. Fakat onların dili, tıpkı bazı çocukların kötü bir gramer ve zayıf bir kelime hazinesine sahip olması gibi yetersiz kalacaktır. Bu zayıf programlama onların iyi iletişimciler olamayacağına değil, diğer çocuklara nazaran daha çok çalışmaları gerektiğine işaret eder. Keza, az gelişmiş bir sevgi hissi içinde büyüyen çocuklar da sevildiğini hissetme ve sevgiyi iletme konumuna gelebilir; fakat sağlıklı ve sevgi dolu bir atmosferde büyüyenlere göre daha özenle çalışmaları gerekir.

Kadın ve erkek nadiren aynı birincil sevgi dilini kullanır. Hepimizde kendi birincil sevgi dilimizi kullanma eğilimi vardır ve eşimiz iletmeye çalıştığımız şeyi anlamayınca kafamız karışır. Sevgimizi ifade ederiz, fakat mesaj yerine ulaşmaz; çünkü onlara göre bizim konuştuğumuz yabancı bir dildir. İşte temel sorun burada yatar ve bu kitabın amacı bu probleme bir çözüm sunmaktır. Bu nedenle, sevgi üzerine başka bir kitap yazmaya cüret ediyorum. bir kez beş temel sevgi dilini keşfedip, eşimizin birincil sevgi dili ne kadar kendi birincil sevgi dilimizi de anladık mı, kitaplar ve makalelerdeki fikirleri uygulamak için gerekli bilgiye sahip oluruz.

İnanıyorum ki, eşinizin birincil sevgi dilini keşfedip, o dili konuşmayı öğrendiğinizde, uzun ömürlü ve sevgi dolu bir evliliğin anahtarını keşfetmiş olacaksınız. Sevginin nikahtan sonra buhar olup uçması gerekmez; fakat çoğumuzun onu canlı tutmak için ikincil bir sevgi dilini öğrenmeye çabalaması gerekecektir. Eğer eşimiz anadilimizi anlamıyorsa, ona bel bağlayamayız. Ona iletmeye çalıştığımız sevgiyi hissetmesini istiyorsak, sevgimizi onun birincil sevgi dilinde ifade etmeliyiz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla