![]() |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_030.jpg Zihinsel Bahçe Sahiplerinden Zihinsel Bahçenin Özelliklerine… Öncelikle zihinsel bahçe sahiplerine biraz daha devam edelim! 3. Sahip: Genelde pasif ve tembel insanlarda görülür! Bu sahibin bahçesinde çalı şeklinde ağaçlar, fazla büyük olmayan yararlı bitkiler, zararlı otlar ve dikenler, sayısı çok olmayan ve büyük olmayan canlılar bulunur! Bahçesinde biten ağaçlar, yararlı otlar, zararlı otlar, dikenler kendiliğinde bitmiştir! Tohumlarını da zamanında ailesi, arkadaş çevresi ya da yoldan gelen geçenler, kuşlar atmıştır! Yaşayan canlılar da kendiliğinden gelmiş sahibine benzer canlılardır! Etliye sütlüye karışmazlar! “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” sloganlarıdır! Ne ağaçların ve yararlı bitkilerin büyümesi, ne zararlı otların, dikenlerin ne de diğer canlıların olması onları çok ilgilendirmez! Bahçesine isteyen istediği gibi girer ve kendisine zararı dokunmadığı müddetçe de kimseye bir şey demez! 4. Sahip: Genelde kendinden çok karşısındakini düşünen insanlarda görülür! Bu sahibin bahçesinde her canlıdan az çok bulunur! Bahçesi bakımsızdır! Kendi bahçesinden çok başkalarının bahçesiyle ilgilidir! Başkalarının bahçesini güzelleştirmelerine yardımcı olmada çok iyidirler ama bu arada kendi bahçelerinin bakımını ihmal ederler! Başkalarının bahçelerinde çalışkan, kendi bahçelerinde tembeldirler! Neyse şimdilik sadece 4 sahip hakkında bilgi vermekle yetinelim! Özellikle ilk iki sahibin yerinde olmak istemeyiz! Kim böyle bahçesi olsun ister ki! Kim böyle bahçesi olanlarla ilişkide olmak ister ki!Ayrıntıyla ilgilenirken bütünü kaçırmayalım! Madem ki bahçemizi güzelleştirmek istiyoruz o halde biraz da zihinsel bahçemizi tanıyalım! Bahçe Duvarı: Değerlerimizle inşa ettiğimiz ilkelerimiz ve prensiplerimiz Ağaçlar: Hayat boyu edindiğimiz güçlü deneyimler ve tecrübeler Dikenler: Hayat boyunca bizde iz bırakan acılar ve yediğimiz kazıklar sonucu oluşup katılaşmış inançlar! Zararlı Otlar: Gerek kendimizin, gerek yakınlarımızın, gerekse başkalarının bizde oluşturduğu negatif deneyimler! Yararlı Bitkiler: Gerek kendimizin, gerek yakınlarımızın gerekse başkalarının bizde oluşturduğu pozitif deneyimler! Haşereler, böcekler ve yılanlar: Negatif düşünce ve deneyimlerin oluşturduğu, genellikle bilinçaltımızda bulunan ve bazı tetikleyicilerle bilince çıkan negatif duygu, düşünce ile beslenen, olumlu düşünceleri daha filiz haline bile gelmeden katleden acımasız düşünce, inanç ve eylemler! Sizce bahçemizde başka neler var? Toprağın altında başka neler var? Duvarımızın özellikleri neler? Betondan mı, kağıttan mı? Ne kadar dayanıklı? Ağaçlar ne ağacı? Meyve veriyor mu? Kökleri ne kadar derinde? Dikenler ne dikeni? Gül, kuşburnu, böğürtlen mi yoksa sadece zararlı diken mi? Zararlı otlar ne büyüklükte? Bunların çeşitleri var mı? Yararlı bitkiler neler? Ne kadar ürün veriyorlar? Daha kaliteli daha fazla ürün almak için neler yapılabilir? Haşereler, böcekler yılanlar var mı? Ne büyüklükte? Bunları nasıl yok edebiliriz? Bahçe uzmanları kimler? Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_008.jpg DAHA İYİ İNSAN İLİŞKİLERİ KURMANIN YOLLARI ÇEVREDE OLUMLU İZLENİM YARATACAK BEDEN DİLİ ÖZELLİKLERİ Göz İlişkisi: İnsanların yüzüne bakanlar, bakmayanlardan daha çok hoşa gider! İnsanlarla, onları rahatsız etmeyecek ölçüde, ancak mümkün olduğu kadar çok göz ilişkisi kurun! Yüz İfadesi: Canlı olun! Mümkün olduğu kadar sıcak ve dostça tebessüm edin ce gülün! Yüzünüz, çevrenize olan ilginizi yansıtsın! Donuk ve ifadesiz görünmekten kaçının! Baş Hareketleri: Karşınızdaki konuşurken sık sık başınızı hafifçe aşağı , yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirin! Söylenenleri kabul edip etmemeniz önemli değildir, sizinle konuşana “anlaşıldım” duygusunu yaşatın! Başınızı hafif dik tutun! Jestler: Çok aşırıya kaçmadan, jestlerinizi kullanın! Ellerinizi cebinizde tutmaktan ve kollarınızı çalıştırmaktan, ellerinizle ağzınızı örtmekten kaçının! açık ve anlaşılır jestleri tercih edin! Postür (Beden Duruşu): Ayaktaysanız, dik durun! Oturuyorsanız sandalye ve koltuğunuzu tam olarak doldurun ve arkanıza yaslanın! Birisiyle konuşurken ve birisi doğrudan sizinle konuşurken öne eğilin ve ilginizi ögsterin! Yakınlık: İnsanlara daima, onları rahatsız etmeyecek, mümkün olan en yakın mesafede durmaya gayret edin! Yöneliş: Daima konuştuğunuz veya sizinle konuşan insana dönük durun! İkiden fazla bir grup insanla bir grup oluşturuyorsanız, sizin için önemli olanların dışındakilere merkezinizi kapatmayın!Mümkün olduğu kadar çok kişiye merkezinizi açık tutun! Bedensel Temas: İnsanları tedirgin etmeden, mümkün olan her durumda bedensel teması kullanın! Özellikle sizden gençlerle aynı cinsiyetten olanlarla, sizden daha alt statüde olanlarla bedensel temas kurmak için her fırsatı değerlendirin! Dış Görünüş: Grup normlarına, toplumsal rol ve statünüze uygun giyinin! Giyiminize mümkün olduğunca renk katın! Kadınlar erkeklerden daha çok renk kullanabilir! Saç ve el bakımınıza özen gösterin!Kendinize gösterdiğiniz özen, kendinize verdiğiniz değerin ifadesidir! Günlük traşını olmamış bir erkek, bıraktığı olumsuz izlenim ile ilgili başka bir neden aramamalıdır! Konuşmanı Sözel Özellikleri: Çok fazla ve çok hızlı konuşmaktan kaçının! Bir topluluk içinde dinlediğinize yaklaşık olarak eşit miktarda konuşmaya gayret edin1 Sesinizin yüksekliğini ve tonunu, bulunduğunuz çevreye göre ayarlayın! Çevrenizden göreceğiniz itibar ve saygı, kendinize gösterdiğiniz özen kadardır! Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_030.jpg Zihinsel cennet bahçemizi oluşturalım mı? Merhaba arkadaşlar!!! Nasılsınız!!! Zihinsel cennet bahçemizi oluşturalım mı? Bahçemizi en güzel ağaçlarla, en güzel çiçeklerle, en güzel ürünlerle vb donatalım! Peki ama nasıl? Öncelikle mevcut durumları görelim! Bahçeleri, sahiplerini, toprağın özelliklerini tanıyalım! Ama bu uzun bir süreç! Devam etmek istemeyenler benim yazılarımı görmezden gelsinler! Açıklama: yazılanlar ve daha sonra yazılacaklar Adem Altay tarafından kurgulanmıştır! Yazılar bilimsel değildir, gözden kaçan noktalar olabilir, eksiklikler olabilir, hatta size göre yanlış olabilir! Zihinsel cennet bahçemizi oluşturma yolunda sizler de görüş ve önerilerinizi belirtirseniz ortaya çıkan sonuçların daha tatmin edici olacağına inanıyorum! Bahçelerin sahiplerinden başlayalım! 1. Sahip: Genelde erkeklerde (maço, harbi delikanlılar da denir, bu tipe alternatif olarak “harbi kadın, feminist” adı altında bu tipe karşı ortaya çıkmış ama benzer yapıda kadınlarda da…) görülür! Bahçesi ormana dönmüştür! Ağaçlar kökleşmiş, zararlı otlar ve dikenler her tarafı sarmış ve içinde haşereler, böcekler, yılanlar… kol gezmektedir! Fakat bu onun için sorun teşkil etmez! Benim babamın, dedemin, atalarımın ( kadınlarda tam tersi bu onların ormanı deyip kendi ormanlarını yaratırlar) bahçeleri de böyleydi! Sloganları “Biz babadan böyle gördük!(harbi kadınlar da “biz analarımız gibi olmayacağız”” derler) Ne olmuş orman halindeyse! Erkek adamın (tabi ki harbi kadının da) bahçesinde ormanda olur, dikende olur, haşereler, böcekler, yılanlar da olur! Beğenmeyen çeker gider! Erkek adam (harbi kadın) hiçbir şeyden korkmaz!(dese de inanmayın!). Halinden memnundur! (değilse de öyle görünür!) İçten içe korkmakta fakat bunu dışarıya belli etmeme konusunda kararlıdırlar! Dışarıdan hiçbir öneriye kulak asmazlar, çünkü kendileri en iyisini bilir ve sorunları yoktur, kimseye ihtiyaçları yoktur!Fikirleri sabittir, kökleşmiştir(ormanı oluşturan ağaçlar), kendilerine ve çevrelerine zarar verirler, gülü koklatsalar da dikeni batırmayı ihmal etmezler (zararlı otlar ve dikenler), kendisini eleştiren, aşağılayan vb hareketlerde bulunmuş, veya kendisinden daha iyi bahçesi bulunanlara karşı kıskançlık, öfke, intikam vb duygular (haşereler, böcekler, yılanlar) beslerler! Bahçelerinde kendinden hoşnut bir şekilde yaşarlar (ya da yaşıyor görünürler) ta ki bahçelerinde ki ağaçlar güneşini kapatana, dikenler her tarafı istila edene, haşereler, böcekler ve yılanlar evine hücum edene kadar! 2. Sahip: Genelde karamsar yapıya sahip insanlarda görülür! Bahçeleri ormana dönmüş (ağaçlar bakımlı), dikenler ve zararlı otların kökleri kalınlaşmış, yüzeyde sürekli görünmeyen, haşereler, böcekler ve yılanlar hem büyük hem de çok sayıdadır! çünkü her gün bu zararlı otları ve dikenleri temizlemeye çalışır fakat onlar temizlemeye çalıştıkça otlar daha da çoğalır, dikenlerin kökü daha da güçlenir ve tekrar yüzeye çıkar! Ne kadar temizlese fayda vermez! Otların ve dikenlerin yüzeyde görünen yerlerini temizleyerek bunlardan kurtulacağını sanır ama nafile! Bunlar yüzeye arada sırada çıkarlar! Sakın ola ki toprağın altına bakmaya kalkmayın: bahçedeki ürünlerini yiyen ve etrafa zarar vermeye hazır haşere, böcek ve yılan ordusuyla karşılaşabilirsiniz! Bu tip bahçesini temizlemeye uğraşır! Kendi baş edemediğinde uzmanlar getirir! Uzmanlar gelir bahçesinin yüzeyini ve toprağın birazcık altını temizlerler (otları, dikenleri ve ordudan bir kısım askerleri yok ederler!) Ama gerçekte zararlı otların kökleri ve dikenleri yok olmamış sadece uygun iklim koşullarını beklemekte, haşereler, böcekler ve yılanlarda yüzeye çıkmadan yer altında hayatlarını sürdürmektedirler! Bu sahip boş durmaz! Bahçeye bir şeyler ekmek ister! Toprağı yeni ürünler ekmek için eşeler! Bu eşeleme işlemi topraktaki köklerin uyanması için uygun ortamı hazırlar, bir de bunun üstüne üstlük ektikleri tohumların da büyük çoğunluğu zararlı ot ve diken tohumu çıkmaz mı! Bunlara kızıp başlar toprağı kazmaya! Çok kızmış ve bunların kökünü kurutacaktır! Ama o da ne! Derinlerde uyuyan orduyu uyandırırlar! Bu ordu diktiği ürünleri de yiyerek tekrar güçlü va faal bir şekilde gününü gün edip yuvasına döner, tabi ki tekrar yüzeye çıkmak üzere!... Bu iki tip hakkında ne düşünüyorsunuz? Size tanıdık geliyor mu? Hangisinin bahçesine sahip olmak istersiniz? Neden? Peki bu iki bahçe zihinsel cennet bahçesine dönüştürülebilir mi? Dönüştürülemezse Neden? Dönüştürülebilirse Nasıl? Kendinize çooooooooooooooook iyi bakın arkadaşlar! Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_026.jpg Zihinsel Bahçemize Ekilen Tohumlar… İster farkında olalım ister olmayalım her gün, her saat, her dakika, her an aklımızdan olumlu veya olumsuz birçok düşünce geçer! Ve bu düşüncelerin büyüklüğüne-küçüklüğüne, olumlu ya da olumsuz olmasına bakılmadan otomatik olarak bilinçaltımıza kaydolur! Bilincimiz bizim görünen zihinsel bahçemizdir! Bilinçaltımız ise görünmeyen bahçenin altındaki topraktır! Kökü bilinçaltında bulunmayan hiçbir düşünce bilinçte ortaya çıkmaz! Zihin bahçemizde aklımızdan geçen her düşünce bilinçaltına ekilmiş tohumlar gibidir! Zihin bahçemize ne ekersek onu biçeriz! Zihin bahçemize ektiğimiz olumlu düşünceler zihinsel bahçemizi güzelleştirecek ve bizim beslenmemiz için ürün verecek yararlı tohumlardır! Olumsuz düşünceler ise bahçemizin güzelliğini bozan ve bizim beslenmemiz için yararlı olacak ürünlerin büyümesine ve gelişmesine engel olan zararlı otlardır! Toprağın özelliği ona verdiğiniz ne olursa olsun size en iyi şekilde dönüştürülmüş olarak geri verir! Bu sebeple ektiğimiz tohumun ne olduğuna dikkat edelim! Zihin bahçemize ektiğimiz tohumlar hangi türde tohumlar? Büyüyüp yeşerince bizim beslenmemiz için yararlı tohumlar mı, yoksa büyüyüp yeşerince bize beslenecek ürün bırakmayan zararlı tohumlar mı? Toplumsal bir varlık olarak bizler zihinsel bahçemizi dışarıya güzel göstermek isteriz! Bunun için yüzeysel bakım yaparız! Bahçemizi her gün düzenli olarak sularız! Gübreleriz! Gübreleme ve her gün düzenli sulama, özelliği ne olursa olsun ekilen tohumların yeşermesini ve büyümesini sağlar! Tohumları çok ve güçlü olan kazanır! Eğer olumsuz düşüncelerimiz çoğunluktaysa topraktan zararlı otlar fışkırır ve olumlu olanları bastırır! Büyümesini, ürün vermesini engeller! Zihin bahçemiz olumlu olmalıdır düşüncesinin daha değerli olduğuna inandığımız için zararlı otları çapalarız! Ve dışarıya bahçemizi temizmiş gibi göstermeye çalışırız! Ama zararlı otların kökleri sağlamsa hem ürünlerimizin alması gereken besinleri paylaşır hem de kısa zamanda tekrar büyüyerek baskın hale gelirler! Zararlı otları kökünden temizlemek gerekir! Yoksa yararlı ürünlerimizin gelişmesine asla izin vermezler! Her gün düzenli olarak sulama ve gübrelemenin zihinsel karşılığı içsel konuşmalardır! Bu açıdan suladığımız suyun niteliği de önemlidir! İçsel konuşmalarla ektiğimiz tohumları besleriz! Olumsuz içsel konuşmalar zararlı otları güçlendirir, olumlu içsel konuşmalar bizim için yararlı ürünleri güçlendirir! Tabi ki tüm bunlar da yetmez! Sevdiklerimiz, arkadaşlarımız, yakınlarımız bizim iyiliğimizi düşünerek bahçemize bizde farkında olsak da olmasak da ha bire yeni tohumlar atar, onları sular ve gübrelerler! Bunların ektiği tohumların büyük çoğunluğu zararlı otların tohumlarıdır! Ama onlar genellikle farkında değildir, biz de farkına varmaz onları sevdiğimiz ve bizi düşündüklerini, bizim için bahçemize tohum ektikleri, suladıkları için memnun oluruz, ta ki zararlı otlar bahçemizi sarıp kuşatana kadar! Zaten bizi çekemeyenler, düşmanlarımız, yoldan gelip geçenler ve diğerleri. bahçemize zararlı tohumları bilerek serpiştirip gidiyor! Tabi kimileri de bilmeden! Yalnızca tohum atsalar yine iyi, üzerine su dökmeyi ve gübrelemeyi de ihmal etmiyorlar! Peki hep diğerleri mi suçlu? Bahçenin sahibinin hiç mi suçu yok? Zaten bahçesindeki zararlı otları da kendisi ekmiş! Bu yetmemiş üstüne üstlük bir de sulayıp gübrelemiş! Eğer kişi kendi bahçesine zararlı otları ekip suluyor,gübreliyorsa; sevdikleri, arkadaşları, yakınları niye aynısını yapmasın! Hele çekemeyenler, düşmanlar, yoldan gelip geçenler ve diğerleri. niye bilerek zararlı otların tohumlarını atmasınlar! Kişi bahçesini koruma altına almamışsa diğerlerini suçlamaya ne hakkı var! Bahçesini çitle çevirseydi, koruma altına alsaydı! Hem şu da var ki o da diğerlerinin bahçesine zararlı tohumlar serpiştirmiş, hatta sulamış gübrelemişti daha önceleri…Bilmiyor muydu ki “Bu dünyada herkes ettiğini bulur!” “Ne ekersen onu biçersin!” “Sen dünyaya ne verirsen onu alırsın!” Peki zihinsel bahçemizi bu zararlı otlardan nasıl temizleriz? Zihinsel bahçemizden daha nitelikli ürünleri nasıl elde ederiz? Zihinsel bahçemizi diğerlerinden nasıl koruyabiliriz? Kendinize ve zihin bahçenize çooooooook iyi bakın arkadaşlar!!! Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_003.jpg İYİMSERLİK ANDI Ben Adem ALTAY! ( Kendi adınızı yazın) Aklımın dinginliğini hiçbir şeyin bozmasına izin vermeyecek kadar güçlü olmaya, Karşılaştığım herkesle sağlık, mutluluk ve başarıdan söz etmeye, Tüm arkadaşlarımın kendini değerli hissetmelerini sağlamaya, Her şeyin aydınlık yüzüne bakmaya Ve iyimserliğin gerçeğe dönüşmesine çabalamaya, Yalnız en iyiyi düşünmeye, Yalnız en iyi için çalışmaya Ve en iyiyi beklemeye, Başkalarının başarısından kendiminki kadar coşku duymaya, Geçmişin yanlışlarını unutmaya, Ve gelecekte daha büyük başarılara ulaşmak için var gücümle çalışmaya, Her zaman neşeli bir yüz ifadesine sahip olup, Selamladığım her canlı varlığa gülümsemeye, Kendimi sürekli olarak geliştirmeye, Başkalarını eleştirmeye zaman bulamayacak kadar çok zaman vermeye, Kaygılanmayacak kadar yüreği geniş, Kızgınlığa kapılmayacak kadar yüce, Bozguna uğramayacak kadar güçlü, Ve üzüntüye kapılmayacak kadar mutlu olmaya Kendi kendime söz veriyorum! Kendi kendime söz veriyorum! Kendi kendime söz veriyorum! Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! coşku içinde 3 ü birarada ve nefes derinligine dikkat ediniz arkadaşlar sevgiyle kaldık biz başardık cilgin897 |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_020.jpg Aklımızdan Geçen Düşünceler… Her gün aklımızdan -farkında olsak da olmasak da- milyonlarca düşünce geçer! Aklımızdan geçen her düşünce bilinçaltımıza kaydolur! Günümüz şartlarını göz önünde bulundurursak bunların büyük çoğunluğu –neredeyse tamamı- olumsuzdur! Zamanla bilinçaltımızda biriken olumsuz düşünceler diğer olumsuz düşünceleri de – hatta olumlularını bile katlederek- kendine çeker! Bu düşünceler yoğunluğu oranında yer kaplar: yoğun etki bırakan, bizi etkileyen ve güçlü duygular çağrıştıran -olumlu ya da olumsuz- düşünceler büyük yer kaplar! Aklımızdan geçen düşünceleri etkileyen ve onları güçlendiren en büyük etkenlerden birisi de kendi kendimize sürekli olarak yaptığımız içsel konuşmalardır! Zihnimize giren her düşüncenin şiddetini artıran ve azaltan etken içsel konuşmalardır! Olumsuz içsel konuşmalar olumsuz düşüncelerin şiddetini artırır! Örneğin, başarısız bir kişi olduğunuzu düşündünüz! Ve kendinize sürekli olarak ne kadar başarısız olduğunuzu söylüyorsunuz! Ve bilinçaltınız sizin geçmiş referanslarınıza bakarak ve sizin içsel konuşmanızla sürekli başarısızlığınızı tasdik etmeniz sebebiyle sizin ne kadar başarısız olduğunuza dair bir inanç geliştirir! Bir düşünce inanç halini almışsa güç kazanmış ve bilinçaltında büyük bir yer zaptetmiş demektir! Bu inancınız da sürekli olarak başarısızlık düşünceleri ve içsel konuşmaları ile kesin inanç yani iman düzeyine yükselir! İman düzeyine gelmiş bir düşünce, yerinden oynatılamaz, değiştirilemez çok güçlü bir gerçeklik halini almış demektir! Artık başarısızlığınız iman düzeyine gelmişse hiçbir etken sizin başarısızlığınıza mani olamaz! Başarısızlığınız nam salmıştır! Dünyanın en başarısız insanı olmaya hak kazanmışsınızdır! Dünyanın en başarısız insanı ödülü kesinlikle size verilecektir! Sakın ha! Adem hoca da olumluluğu savunup ha bire olumsuzluğu göklere çıkarıyor, bu ne biçim iş demeyin! Bir şeyin değeri zıttıyla ölçülür! Aynı şekilde başarılı bir kişi olduğunuzu düşündünüz! Ve kendinize sürekli olarak ne kadar başarılı olduğunuzu söylüyorsunuz! Olumlu içsel konuşma ile olumlu düşüncelerin şiddetini istediğimiz kadar artırabiliriz! Ne büyük keşif!Ve bilinçaltınız sizin geçmiş referanslarınıza bakarak ve sizin içsel konuşmanızla sürekli başarınızı tasdik etmeniz sebebiyle sizin ne kadar başarılı olduğunuza dair bir inanç geliştirir! Bir düşünce inanç halini almışsa güç kazanmış ve bilinçaltında büyük bir yer zaptetmiş demektir! Bu inancınız da sürekli olarak başarılı olduğunuza dair düşünceler ve içsel konuşmalar ile kesin inanç yani iman düzeyine yükselir! İman düzeyine gelmiş bir düşünce, yerinden oynatılamaz, değiştirilemez çok güçlü bir gerçeklik halini almış demektir! Artık başarınız iman düzeyine gelmişse hiçbir etken sizin başarınıza mani olamaz! Başarınız nam salmıştır! Dünyanın en başarılı insanı olmaya hak kazanmışsınızdır! Dünyanın en başarılı insanı ödülü kesinlikle size verilecektir! Ne müthiş fikirrrrrrrr!!! Waaaaaaaaaaaaawwwwww!!! Şu şekilde düşünürsek:”Demek ki ben de önce olumlu düşüneceğim, sonra olumlu düşüncelerimin şiddetini olumlu içsel konuşmalarla güçlendireceğim, zamanla bu olumlu düşüncelerim olumlu inanç halini alacak, olumlu inançlarımı olumlu eylemlerle iman derecesine yükselteceğim ve iman derecesine yükselmiş olumlu düşüncelerim ruhsal alemde “benzer benzeri çeker” prensibiyle evrende olumlu olan her şeyi bana çekecektir!Bu da bana müthiş bir yaşam enerjisi ve sınırsız bir güç verir!” Bu sadece bir kişinin gücü! Bir de yaşam enerjisi ve güçlerini birleştirebilen kitleleri düşünün! Olumlu düşünen, kendini ve çevresini sürekli olarak geliştiren, her ne iş yapıyor olursa olsun işini “en iyi” şekilde yapan, “en iyi”den başkasını kabul etmeyen, çevresinin de en iyi olması için sürekli çaba harcayan, “en iyi” düşüncelere sahip, önce kişisel, sonra kitlesel mükemmelliğe adanmış asil ruhların gücü hayal bile edilemez!!! Hep beraber kişisel ve kitlesel mükemmelliğe ulaşmak ümidiyle!... Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://media.damnfunnypictures.com/d...graphy_016.jpg Beyin Denilen Müthiş Bilgisayar Merhaba arkadaşlar! Nasılsınız! Bugün kü yazım da bilgisayar benzetmesini kullanıyorum! Zaten bilgisayarlar da bizim beynimizin basit bir taklidi değil mi? İçsel programlama süreci uzun bir süreç! beynimde bir taslak halinde var! Aynı zamanda beynimde binlerce düşünce cirit atıyor! Işıklar çakıyor! Ehh bir de bunları yazıya dökebilsem! Kendi beynimde konuşma programını geliştirmiş, yazı programını ihmal etmişim! Habire düşünmüş, konuşmuş ama yazmamışım! Ama siz saygıdeğer dostlarım sayesinde beynimdeki yazma programını kullanmaya başladım! düşünce ve konuşma programlarım o kadar çok yer kaplamış ki yazma programı için çok az bir bellek kalmış! Neyse! Yazılarımda gramer hatası, yazım yanlışı, bir düşünceden diğerine geçiş olabilir! Ne de olsa program yeni! Deneme sürümünü yükledim şimdilik! Şimdilik içimden nasıl geliyorsa öyle yazıyorum! Kalpten çıkan kalbe gider! Umarım maillerim benim kalbimden sizlerin kalplerine soğumadan ulaşıyordur! Kalbinizle alırsanız içselleştirmeniz daha kolay olur! Bana gelen geribildirimler boşuna yazmadığımı gösteriyor! İYİ Kİ VARSINIZ!... Özellikle yedi yıldır yoğun bir şekilde insanın kişisel mükemmelliğe ulaşma yolunda kullanabileceği yol ve yöntemleri araştırıyorum! Ve her ulaştığım yeni bir bilgi bana müthiş bir haz veriyor! Binlerce yöntem var! Bana göre zihinsel hakimiyeti sağlamaya yönelik içsel programlama en iyisi! Tüm yöntemlerin temeli! Çok basit görünüyor ama uygulayabilen neredeyse yok! Anahtarı 9 adımda 12’den vurmak adlı yazımdaki 7. adım: Kararlı ve Israrcı olmak! (tabi burada hedef de doğru yönde olmalı, kendi içsel değerlerimizle ve evrensel değerlerle çatışmamalı) Ama bunun bile çerçevesi çok geniş! Bunun da binlerce alt yöntemi var! Vakit buldukça sizlerle paylaşmaya çalışacağım! Yazımıza başlamadan önce derin bir nefes alıp, ekrana gülümseyelim! JJJ (aaa sakın utanmayın! Kendine güvenen insan gülümser! İçten bir gülümsemenin yakışmadığı hiçbir insan görmedim hayatımda! Bu arada hanım üyelerimize müthiş bir güzellik sırrı: En Güzel Kadın Gülümsemesini En İyi Bilen Kadındır!) Beynimiz, kişisel bilgisayara çok benzer bir şekilde çalışır! Tabi beynimizin işlevi bu kadar da basit değil! Örneğin beynimiz, şu ana kadar geliştirilmiş tüm bilgisayarlardan, bir çok açıdan bir çok kez daha güçlüdür! Sizlerin de bildiği gibi, bir bilgisayarın üç temel parçası vardır: bir görüntü ekranı, bir klavye ve bir program diski! Ekran, bilgisayarın, programlanan bilgiyi görsel olarak algıladığımız bölümüdür! Ekran aynı zamanda sonuçları da gösterir! Bilgisayardan bizim için saklamasını ya da hesaplamasını istediğimiz sayılar, resimler ve kelimeleri gösterir! Klavye, bilgisayara vermek istediğimiz bilgi ve direktifleri yazmak için kullandığımız kısımdır! Disk ise, üzerine bilgiyi kaydettiğimiz küçük bir levha halinde manyetik kayıt bantıdır! Oraya ne kaydeder ya da programlarsak, birisi eski bilgiyi silip boş bırakarak veya yeni bilgi girerek onu değiştirmediği sürece, orada sonsuza dek kalacaktır! Her birimiz, beynimizde benzer kısımlara sahibiz! Bilgisayarın video ekranı, bizim görünüşümüz ve hareketlerimizle çevremizdeki dünyaya ne sergilediğimize karşılık gelir! Klavye ise beş duyumuzla eşdeğerdir! İşittiğimiz, gördüğümüz, tattığımız, dokunduğumuz kokladığımız veya kendimize söylediğimiz her şey, klavyemiz yani beş duyumuz vasıtasıyla beynimize programlanır! Bir bilgisayarda, klavye ile ona yüklenen programı ve bilgiyi kaydetmek için bir disk kullanılır! Biz de ise disk, bilinçaltımızdır! Deneyimlediğimiz her şey bilinçaltımıza kaydedilir, programlanır! Kısaca biz kendi kişisel zihin bilgisayarımıza ne programlarsak, bu kalıcı olarak programlanmıştır! Bu şu demektir: Bugüne kadar izin verdiğimiz programlama her nasılsa, bu insan yapımı en güçlü bilgisayarlara girilmiş herhangi bir program kadar önemli ve kalıcıdır! Peki burada önemli olan nokta ne sizce? Klavye acaba kimin elinde? Bizim zihinsel bilgisayarımızı kim kullanıyor? Programları yükleyen kim ya da kimler? Kendimiz mi, bir başkası mı yoksa önüne gelen herkes mi? Sizin zihinsel klavyeniz kimin elinde? Bilgisayarınızı kimler kullanıyor? Yüklenen programlar sizin için ne kadar faydalı? Bilgisayarınıza yüklenen programlar virüslüyse ne olacak? Bilgisayarınız neden yavaş işliyor acaba? Sakın bilgisayarınızı kullananlar virüs bulaştırmış olmasın? Neden ikide bir hata veriyor? Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://www.glatozen.org/wallimages/3...3dhuman006.jpg Müthiş Gücün Kaynağı!!! Fiziğin sınırı vardır, ama ruh sınır tanımaz! Her insan müthiş bir potansiyel ruh gücüyle doğar! Bu potansiyel ruh gücünün harekete geçirilmesi gerekir! Kişi Öz’e yaklaştıkça bu güç açığa çıkar, Öz’den uzaklaştıkça kaybolur! Kişisel Mükemmellik Felsefesi de, kişiyi Öz’e ulaştıracak yol ve yöntemlerin araştırılıp keşfedilmesi için Adem Altay tarafından ortaya atılmış bir yaklaşımdır! Kişi evrensel değerler doğrultusunda, insanların iyiliği için çalıştığında o kişinin ruhuna Yaratıcı tarafından müthiş bir güç verilir! Evrensel değerler doğrultusunda birleşmiş kitlelerin ruhlarına da Yaratıcı tarafından evrensel bir güç verilir! Aynı şekilde kişi insanların kötülüğü için çalıştığında o kişinin ruhuna Şeytan tarafından müthiş bir güç verilir! Kötülük için bir araya gelmiş kitlelerin ruhlarına da Şeytan tarafından sürekli olarak güç verilir! Bu şekilde kötülükler ortalıkta kol gezer! Dünyayı ve özellikle güzel ülkemiz Türkiye’yi kötülükler sarmış durumda! Kötüler güçlü konumda! İyiler ise uyutulmuş durumda! Müthiş bir uyanışa ihtiyaç var! İyilerin arkasında sınırsız desteğini esirgemeyen, Sınırsız Güce sahip Yaratıcı var! Bir reklam da geçiyordu: İYİLER HER ZAMAN KAZANIR! ( Tabiki iyi oldukları ve güçlü oldukları müddetçe!…) Siz hangi tarafta olmak istersiniz? Evrensel değerler doğrultusunda Kişisel ve Kitlesel Mükemmelliğe Adanmış, Tek Yumruk haline gelmiş Asil Ruhlar dünyayı bile yerinden oynatabilecek SINIRSIZ BİR GÜCE sahiptir!!! Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://www.glatozen.org/wallimages/3...3dhuman002.jpg Olumlu Düşünce Gücü ile Kişisel ve Kitlesel Mükemmelliğe... Düşünce çok hızlı ve kolayca değişebilen bir enerji şeklidir! Belirli bir niteliğe ya da titreşime sahip enerji, kendisine benzer bir nitelik ve titreşime sahip enerjiyi çekme eğilimindedir! Güçlü, yoğun olumlu düşünceler diğer olumlu düşünce ve olumlu eylemleri, olumlu eylemlerde mutlu ve başarılı bir hayatı çeker!Aynı şekilde güçlü olumsuz düşünceler de diğer olumsuz düşünce ve olumsuz eylemleri, olumsuz eylemler de başarısız ve mutsuz bir hayatı çeker! Bireysel düşünceler ve eylemler bireyleri, kitlesel düşünce ve eylemler de yoğunluğu ölçüsünde kitleleri çeker! Zihin her an savaş içerisindedir: 0lumlu ve olumsuz düşüncelerin güç savaşı! Savaşı genellikle güçlü olan kazanır! Her gün yaşadıklarımız, düşündüklerimiz ve kendimize söylediklerimiz bu iki orduyu besler; olumlu olanlar olumlu olanları, olumsuz olanlar olumsuz olanları besler! Gelecekte olacak olumlu ve olumsuz olayları da geçmişte biriktirdiğimiz olumlu ve olumsuz düşünce ve olaylar belirler! Olayları değiştiremeyiz ama onlara bakış açımızı değiştirebiliriz! Geçmişi değiştiremeyiz ama şu andaki ve gelecekteki düşüncelerimize hükmedebiliriz!Hayatta başımıza gelen şeylerin sorumlusu, düşünce tarzımızdır! Düşüncelerimizi en fazla etkileyen unsurlardan biri de, bilerek ya da bilmeyerek her gün kendimize söylediklerimizdir! Farkında olsak da olmasak da her an kendimize olumlu ya da olumsuz bir şeyler söyleriz! Sonra bu söylediklerimiz düşünce ve eylemler ile kendini kanıtlarcasına gerçeğe dönüşür! Kendime her söylediğimiz, her hissettiğimiz hatta aklımızdan geçirdiğimiz her düşünce bilinçaltımıza kaydolur! Tabiki başkalarının söyledikleri ve yaşadığımız çevrenin düşünceleri ve söyledikleri de bilinçaltımıza kaydolur! Yaşadığımız çevre, arkadaşlarımız, ailemiz, sevdiklerimiz bilerek ya da bilmeyerek; medya, siyasiler, şeytanın avukatları, negatif dünyanın uşakları, çekemeyenler… bizlere bilerek negatif düşünce aşılarlar! Bu aşılanan negatif düşünceler bilinçaltımıza kaydolur, zihnimizdeki olumsuz orduyu güçlendirdikçe güçlendirir! Daha sonra doğal olarak negatif konuşur, negatif olayları çekip negatif olaylar yaşar, etrafa negatiflik saçarız! Sanki bir erdemmişcesine negatifliği savunur, kendimizi, arkadaşlarımızı, yaşadığımız toplumu, milletimizi kötüleriz! En aydın, en okumuş geçinenlerimiz dahi ne kadar işe yaramaz bir millet olduğumuzu söylemekten büyük bir keyif alır! İnsan nasıl olur da kendini, milletini… kötüleyerek kendini yücelteceği yanılgısına düşer! Ama ne yazık ki kendimizi ve milletimizi kötüleme düşüncemiz kendini gerçekliğe dönüştürmüş, hortumcular, deprem altında kalanların mallarını çalanlar, küçük çocuklara tecavüz eden, sayamadığım nice insanlık dışı suçu işleyen… sefil insanlar yetiştiren bir millet olmuşuz! Ama bunların yanında bilinçli yetişen ve olumlu yönlendirmeye ihtiyaç duyan temiz gençlerimiz var! Gelin hep beraber önce bireysel daha sonra kitlesel bir uyanış başlatalım! Öz de olmayan, dışa tesir edemez! Her gün, her saat, her dakika, her saniye, her an kendimize ve çevremize daha olumlu şeyler söylemeye, daha olumlu düşünmeye ve daha olumlu hareket etmeye başlayalım! Zihnimizdeki olumlu orduyu besleyelim, bırakalım olumsuz orduyu güçsüz bırakalım! Zihinsel savaş asla bitmez! Negatif düşünce ve olaylar bizim kontrolümüz dışında sürekli olarak olumsuz orduyu besler! Bunu için de bilinçli bir şekilde zihnimizdeki olumlu orduya yatırım yapalım! Sizden para pul istemiyoruz! Kendiniz için bir şeyler yapın! Sevdikleriniz için bir şeyler yapın! Bireysel uyanış, bir kartopu misali zamanla kitlesel uyanışa dönüşecektir! Önce kişisel sonra hep beraber kitlesel mükemmelliğe ulaşmak ümidiyle… Kendinize çooooooooooooooooooook iyi bakın arkadaşlar… Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://www.glatozen.org/wallimages/3...3dhuman001.jpg Olumlama ve onaylamaların müthiş gücü!!! Olumlama ve onaylamalar, kişisel gelişimin en önemli unsurlarındandır! Olumlamak ve onaylamak, bir düşünceyi “kesinleştirmek, sabitleştirmek, pekiştirmek” demektir! Bir düşüncenin olumlanması ve onaylanması o düşüncenin zaten şimdiden öyle olduğu konusunda güçlü, olumlu, bir bildirimdir! Bu, düşündüğünüz şeyi kesinleştirme yöntemidir! Kesinleştirdiğiniz bir düşünce de zamanla güçlendikçe sizin gerçekliğiniz halini alacaktır! Zihnimizden sürekli olarak olumlu ya da olumsuz düşünceler geçmekte, ve bizde etki bırakan düşünce ve eylemler düşüncelerimizi, inançlarımızı ve yaşama bakış açımızı etkilemektedir! Eğer biz zihnimize olumlu mesajlar göndermez, olumlu düşünmez, olumlu eylemlerde bulunmaz isek zihnimiz olumsuz düşüncelerin çöplüğü haline gelir ve bu çöplükten temiz düşüncelerin çıkması zorlaşır! En kötüsü böylesi bir zihinsel çöplükte yaşadığımızın farkında değilizdir! Kendimize göre genellikle olumsuz olan, kötü olan diğerleridir! Diğerleri olumsuz, diğerleri kötü, diğerleri kokuşmuştur!… Tabi ki olumsuz düşünce çöplüğü de diğerlerinindir, pis kokular oradan gelmektedir!... Meşhur biz söz vardır: “Herkes kendi kapısının önünü temizlerse kirlilik diye bir şey olmaz” Aynı şekilde herkes kendi zihnini olumsuz düşüncelerden temizlerse ortalıkta suç düşüncesi, dolayısıyla da suç eylemleri olmaz! Tabi ki bu ütopik bir düşünce diyeceksiniz! Bir tek benim zihnimin temizlenmesi ile ne olur diyeceksiniz! Çok şey olur! Meşhur denizyıldızı öyküsü vardır! Türkiye temiz toplum olma yolunda sizin gibi temiz bir birey kazanır! İnanmış bir kişi 99 kişiden daha güçlüdür! Ayrıca siz kazanırsınız, daha iyi bir birey, daha iyi bir çalışan olarak!… Zihnimize biz bilerek olumlu mesajlar yüklemezsek olumsuz düşünceler kendiliğinden yüklenecektir! Zihnimize yüklenen olumsuz düşünceler de zihnimizdeki olumsuz orduyu besleyecektir! Olumlama ve onaylama ile zihnimize olumlu mesajlar yükleyebiliriz! Yüklediğimiz bu olumlu mesajlar ne kadar güçlü ve yoğun duygular içeriyorsa zihnimizde o kadar olumlu düşüncenin oluşmasına yol açar! Bir veya birkaç defalık yükleme hiç bir işe yaramayacaktır! Zihnimizi bir savaş alanına benzetmiştik: şu an için bir çoğumuzun zihninde biz farkında olsak da olmasak da çok güçlü bir olumsuzluk ordusu var!En basitinden şu yazdıklarıma burun kıvıranlar, küçümseyenler, işe yaramayacağını iddia edenler bilsinler ki zihinlerindeki olumsuz ordunun hakimiyeti altındadırlar, kendi negatif düşüncelerinin uşakları olmuşlardır! Zihnimize her gün düzenli olarak yüklediğimiz olumlu düşünceler de zihinde güçlendiği zaman olumlu eylemlere yol açar! Olumlu düşünceler zihninizde ne kadar güçlüyse, o kdar başarılı, o kadar mutlu, o kadar enerjik, o kadar coşkulu… olursunuz! Binlerce kilometrelik bir yolculuk tek bir adımla başlar! Bir işe başlamak ve karar vermek için en iyi zaman ŞİMDİ ŞU AN’dır! Şimdi, şu an karar verin! Daha olumlu, daha mutlu, daha huzurlu…bir insan olmaya, daha olumlu, daha mutlu, daha huzurlu…bir yaşam sürmeye!...İnsan mükemmel bir biçimde yaratılmıştır ve bilinçli bir insan da yaşamı boyunca bu mükemmelliği tekrar yakalayabilmek için uğraşır!...Çünkü zihni kirlenmiştir, tekrar o saflığı yalaması, özüne dönmesi gerekir!... Her insan belirli bir genetik şifreyle doğar ve bu şifreye uygun yaşarsa mutlu, huzurludur!... Eğer içinizde bir huzursuzluk hissediyorsanız bilin ki Öz’ünüze uygun yaşamıyorsunuz demektir! Düşüncelerimizi değiştirebiliriz ama Öz’ümüzü asla! Öz bir fakat öze giden yolu gösteren şifre farklıdır! Şifreyi çözen hayatı çözmüş sayılır!...Yaşam gayesini bulmuştur!...Sokrat’ın güzel bir sözü vardır: SORGULANMAMIŞ BİR YAŞAM YAŞAMAYA DEĞMEZ!!!! Hayatınızı sorgulayın! Ne için yaşıyorsunuz? Yaşam gayeniz nedir?... Kendinize çooooooooooooooooooooooooooook iyi bakın arkadaşlarrrrrrrrrrrrrrrrrrr!!!!!!!! Hep beraber, yaşamaya değer bir yaşam sürebilmek dileğiyle!... Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img257.imageshack.us/img257/6...9800600vs5.jpg Olumlu Düşünme ve Zihinsel Evimiz! Olumlu Düşünme Olumlu düşünme koşullara, mizaca veya zekaya bağlı olmaksızın herkes tarafından öğrenilebilir! Başarılı insanı belirleyen ilk özellik, TUTUMUDUR! Kişi olumlu tutum ve düşüncelere sahipse, zorluklarla uğraşmay ı seviyor ve onların üstesinden gelmekten haz duyuyorsa, başarılarının yarısını gerçekleştirmiş sayılır! İnsanlar arasındaki fark, ufaktır! Ancak bu fark , büyük farklılığa neden olur! Ufak fark, TUTUMLARDADIR! Büyük farklılıksa, bu tutumun OLUMLU veya OLUMSUZ olduğudur! Olumlu düşünmenin büyük adımlar attıran kabul edilmiş biçimi, insanlara düşüncelerini yeniden düzenleme ve hayatlarını daha iyi yapma konusunda mükemmel bir kavramdır! Yaşamlarımızda büyük çaplı bir değişikliği başarmada bize yardımcı olan cevaplardan biridir! Hemen hemen yolun çoğunu onunla gideriz ama hepsini değil! Bir derenin iki tarafı arasındaki mesafenin yüzde doksanını atlamaya benzer! Karşı tarafa neredeyse ulaşırız! Fakat, yalnızca bir daha asla olumsuz düşünmeme ve yaşamımızın geri kalanında olumlu düşünme kararını vermek, bir süre iyi sonuç getirebilir ama bu sonsuza kadar sürmez! Neden? Çünkü bilinçaltımızda düzenlenmiş olan zihinsel program eski türde bir programlamadır! Bu eski türde program, halihazırda bilinçaltımızda saklanan bilgiyle uyuşmayan yeni bilgiye inanmamak üzere önceden programlanmış türde bir programdır! Bazı arkadaşlar da bu tür bir tepkiye rastlıyorum! Eleştirmek, yapmaktan 100 defa kolaydır! Mailimi direk görür görmez, ya da okur okumaz, ?Hayır olmaz böyle bir şey, siz kendinizi kandırıyorsunuz, bir anda değişiklik mümkün değil? diye tepki gösteriyorlar! Hatta bazıları ?Adem Altay sizi kandırıyor, inanmayın böyle safsatalara!? diyerek kendilerini netin akıllısı zannediyorlar! Bu tür kişilerde olumsuz programlama kökleşmiş ve her tür değişim ve gelişime karşı inkar mekanizması geliştirmiştir! Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanırlar! En büyük aldanış her şeyi bildiğini zannetmektir! Bil gi çağındayız! Bilgiler her gün yenilenmekte ve değişebilmektedir! Bu sebeple öncelikle bilgili olabilmek için değişime ve gelişime açık bir zihin yapısına sahip olunması gerekir! Yeniliklere açık olunması ve sürekli gelişim bilincine sahip olunması gerekir! Mevcudu yeterli bulmamak ve daha iyisini geliştirmeye yönelik araştırma yapmak, baltayı sürekli bilemek gerekir! Aydın bir insan sürekli okumalı,yeni şeyler öğrenmeye karşı büyük bir arzu duymalı, öğrendiklerini hayata uyarlayabilmeli ve insanlığın yararına sunabilmelidir! Karşı çıkışlara, engellemelere aldırmaksızın! Zihinsel tutumu doğru seçmiş bir insanı, hedefine ulaşmaktan hiçbir şey alıkoyamaz; yanlış zihinsel tutumla yola çıkan bir insana dünyada hiçbir şey yardım edemez! Evrensel değerler doğrultusunda amaç belirlemiş, ne istediğini bilen ve bu yolda gerekli kararlılık ve azme sahip adanmış bir idealist asla durdurulamaz! Hiçbi r şey, zamanı gelmiş bir düşünce kadar güçlü olamaz!Adem Altay da, öğrencileriyle beraber başlatmış olduğu kişisel mükemmellik hareketi de durdurulamayacaktır! Değişim öz?de başlar!Bireyin gelişimi zihinde, toplumun gelişimi bireyde başlar! Zihin ne kadar gelişmişse birey o kadar gelişmiş, birey ne kadar gelişmişse toplumda o oranda gelişmiş demektir! Yapılan en büyük ve bedeli en ağır yanlışlardan biri, başarının bir peri, bir tısım veya bizim sahibi olmadığımız bir şeyler sayesinde elde edildiğini düşünmektir! Eğer, bugünden itibaren kendimize bir daha olumsuz düşünmeyeceğimizi söyler, ama kendimize, söylenecek doğru şeylerin kesin, yeni, kelime kelime ifadelerini vermezsek, eski olumsuz düşünme alışkanlığına çabucak geri kayarız! Bu yüzden olumlu düşünen bir kişi ol ma kararı, çok kez kısa ömürlüdür! O anda büyük bir fikir gibi görünür, fakat çoğunlukla iyi sonuç vermeyi sürdürmez! Vazgeçmek, geçici bir sorun için kalıcı bir çözüm olur! Olumlu olan her şeye inanma konusunda büsbütün hayal kırıklığına uğramış insanlar vardır, çünkü onlar sadece inanmak istemişlerdir! Olumlu düşünmeyi bir süre için denemişler ve sonra durdurmuşlardır! Onların eski programı, olumlu düşünmenin iyi işlemesini engellemiştir!Sonuç alamayınca, hayal kırıklıkları onları, olumlu düşünmenin hayalcilere göre olduğu kanısına götürmüştür! Oysa olumlu düşünme iyi sonuçlar verebilir, eğer kaçınmamız gereken düşünceleri hemen karşıtıyla değiştirirsek! Zihinsel Evimiz Bir an için zihinsel bir ev, düşüncelerimizle yaşadığımız yeri hayal edelim! Bu zihinsel ev kendimiz ve çevremizle ilgili düşündüğümüz her şeyle döşenmiş olsun! Bu zihinsel evimizdeki eşyaların çoğu kullanılmış eşyalardır! Bu eşyalar bize ana babalarımız, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz ve bilinçaltımızı programlamaya yardımcı olmuş olan herkesten geçen eski olumsuz düşünme tarzımızdır!Sakladığımız ve zihinsel evimizde kullandığımız eşyaları bu insanlardan almışızdır! Eşyaların (olumsuz düşüncelerimizin) çoğunun, elden düşme ve eski olduklarını hayal edelim! Eski yıpranmış kanepe sarkıyor! Sandalyeler kı rılmış, sallanıyor, sertçe oturulduğu takdirde parçalanmaya hazır! Duvarlar da sararmış, solmuş, eğiri bir şekilde asılmış resimler! Mutfak masası eğri duruyor, tabakların uçları kırılmış ve çatlak, hiçbir fincanın kulpu yok, uzun süre önce kopmuş! Yatak yaylarının spiralleri aradan görünüyor, paslı ve eğrilmiş! Yerdeki kilimde, kilimden daha çok yama ve delikler var! Şimdi bu eski eşyalardan kurtulmaya karar veriyoruz! Ve bunun için bütün eski eşyalarımızı dışarı taşıyıp garaja depoluyoruz! Her parçayı, her tabağı, her kilimi, masayı, yatağı, kanepeyi ve sandalyeyi kaldırıyoruz! İçimizdeki olumsuz eski ve olumsuz inancı dışarı çıkarıyor, gözden uzak bir yerde güzelce saklıyoruz! Akşam olmadan işimizi bitirdik! Derin bir ?Oh? çektik! Ne büyük iş yaptık! Zihinsel evimizin ortasında duruyoruz! Evimiz bomboş ve tertemiz! Görünürde ne bir olumsuz düşünce, ne bir kanepe, bir resim, bir kitap ya da bir sandalye var! Etrafımıza bakıp düşünüyoruz! ?Bu mükemmel! Bütün eski olumsuz düşüncelerden kurtuldum! Şimdi olumlu düşünen birisi olabilirim!? diye düşündük! Evimizin ortasında geziniyor, içinde yürüyor ve biraz daha ayakta duruyoruz! Tabi gün boyunca eşyaları taşıdık! İyi iş başardık ama ve yorulduk! O akşam biraz daha geç vakitte, kendimiz ve boş bir ev dışında hiçbir şey olmayan bir yerde bir iki saat harcadıktan sonra (çok da yorgunuz) sizce ne yaparız? Dışarıya, eski eşyalarımızı depoladığımız garaja gidip bir tane sandalye alacak, bir masa ve belki de bir iki tabak ( eee ne de olsa acıktık, iyi iş başardık ve bir şeyler yemeyi hak ettik!) getireceğiz! Bizler en çok, en fazla birlikte yaşadığımız düşüncelerle rahat ederiz! Bu düşüncelerin bizim için en iyileri olup olmaması hiç fark etmez! Bizim bildiğimiz onlardır, kendimizi en çok yanında güvende hissettiğimiz onlardır!Fazla geç olmadan eski sadık televizyonumuzu da getiririz! Birer birer, eski sadık zamanın yıprattığı olumsuz düşüncelerimizi zihinsel evimize getirmeye başlarız! Neden? Çünkü eski eşyaları taşırken yerine yeni eşya almadık! Eski olumsuz düşüncelerin yerine yeni olumlu düşünceler koymadık! Meydan boş kaldı! Olumsuz düşünmeyi durdurmaya karar verdiğimiz ve eskinin yerine koyacağımız hazır, yeni olumlu sözcüklerimiz olmadığı zaman, daima geçmişin eski rahat, olumsuz içsel konuşmasına döneriz!Eski eşyalarımızdan kurtulup onları depoya sakladıysak ve yerine koyacak hiç yeni eşyamız yoksa, çok yakında bütün eski eşyalarımızı yavaş yavaş tekrar evimize taşırız! Onları yeniden düzenleyip farklı görünmelerini sağlarız, ama aynı eski eşyalar, ilk başta sahip olduğumuz aynı eski programlamadır! Yalnızca yeri ve düzeni değişmiştir! Adem Altay http://groups.yahoo.com/group/kisiselmukemmellik/ Zihinsel Evimiz (Devam) Bir önceki yazımızda zihinsel evimizi önce boşaltmış daha sonra eşyalarımızı tekrar yavaş yavaş içeriye taşımıştık! Niye taşmıştık, çünkü ev bomboştu ve eşyalara ihtiyacımız vardı! Peki eşyalarımızı dışarıya çıkardıktan sonra, şu ana kadar hayal ettiğimiz en güzel eşyalarla dolu pırıl pırıl bir kamyon duruyor ve bütün bu güzel eşyaları, yeni olumlu içsel programımızı, evimize birer birer taşıyoruz! Bu kez eski olumsuz eşyaları depoda saklamıyoruz! Onları dev bir küme halinde yığıp bir kibrit çakıyoruz! Onlardan tamamen kurtuluyoruz! Ama kesinlikle eski eşyalarımızı başkalarına vermiyoruz! Olumsuz içsel konuşmalarımızı başkasına geçirmeyelim!Sonuçta, ilk olarak bize de başkaları vermişti! Bu kez yine evimizin ortasında duruyor, bir tur atıp etrafımıza bakıyoruz! Gözlerimizin gördüğü inanılmaz bir manzaradır! Bir zamanlar parçalanmış umutlar ve kırılmış hayallerin yeri, şimdi heyecan verici ışıl ışıl başlangıçlarla dolu! Yeni zihinsel eşyalar kendine güvenin sağlam ayakları üzerinde durur! Sinir bozukluğu ve sessiz teslimiyeti, başarı umudu ve inancın şevkiyle değiştirdik! Bu olumlu düşünmenin işleme şeklidir! Olumlu düşünmeye sadece inanmak ile onu gerçekten hayatımızda yaratma arasındaki fark budur! Eskiyi dışarı atmak gereklidir! Ama eskinin yerine yenisini koymak da gereklidir! Kelime kelime, düşünce düşünce! Geçmişte yapılan hata şuydu; hiç kimse bize kelimeleri vermedi! Hiç kimse şimdiye kadar iyi öğrendiğimiz olumsuz programlamanın yerine koymak için ihtiyaç duyduğumuz sözcük bilgisini vermedi! Olumlu düşünmenin işlemesini sağlayacak anahtar, doğru türde bir içsel konuşmadır! Onsuz, çoğumuz için, olumlu düşünme “arzu dolu düşünme” olur! Ve arzu dolu düşünme kendi kendimize “Keşke yapabilsem… ama yapamam!” demekten başka bir şey değildir! Yapamam demek de birinci tür konuşmadır! Yani bizim zararımıza çalışan içsel konuşmadır! Olumlu düşünme kavramı, daha iyi düşünme, daha iyi yaşama, daha iyi hissetmenin heyecan veren ve faydalı bir yolu olarak kalır! Kendi başına, bir süre için sonuç verecektir! Doğru kelimelerle, içsel konuşmanın özel, harekete geçiren, teşvik eden, yöneten kelimeleriyle birleşince bir hayat boyu iyi sonuç verebilir! Zihnimizin hedeflerimize ulaşmamızda bize yardımcı olması için bir yöntem bulmak istesek, sadece kulağa hoş gelmekle kalmayan bu metodu bulmak zorundayız! O iyi sonuç vermeli ve iyi sonuç vermeye devam etmelidir! Eğer etmezse, hedefimize ulaşamayız ve neden işlerimizin doğru gitmediğini merak eder dururuz! Olumlu düşünen biri olmayı istemek yeterli değildir! Olumlu bir yaklaşıma karar vermek yeterli değildir! Beynimiz derki: “Bana daha çok yükle! Bana sözcükleri yükle! Bana yönergeleri, emirleri, resmi, planı ve istediğin sonuçları yükle! O zaman senin için bunu yapacağım! Bana doğru sözcükleri yükle!” Bir süredir sizlerle paylaştığım bilgiler daha çok olumlu düşünme ve bilinçli içsel programlama üzerinde yoğunlaştı! “Olumlu düşünce gücü ile kişisel ve kitlesel mükemmelliğe”, “Olumlamalar ve onaylamaların müthiş gücü”, “Müthiş gücün kaynağı”, “Düşüncelerimiz, inançlarımız … ve biz!”, “Aklımızdan geçen düşünceler”, “Zihinsel bahçemize ekilen tohumlar” “Zihinsel cennet bahçemizi oluşturalım mı?”, “Bahçe sahiplerinden bahçenin özelliklerine”, “İyimserlik andı”, Tüm zamanların en büyük motivasyon mesajı, Ben Adem Altay (kendi adınızı yazın) diye başlayan olumlu içsel konuşma örnekleri…ve son olarak “Olumsuzdan olumluya içsel programlama” ve “Olumlu düşünme ve Zihinsel Evimiz!” adlı yazılarım birleştirildiğinde kişisel mükemmellik yolunda uygun zihinsel ortamı oluşturmaya ve anlaşılır bir dille sizlere yazmaya çalıştım!Bunlar kişisel mükemmellik yolunda basit, küçücük ama etkili adımlardır! Bence en etkili yöntem basit ve herkesçe uygulanabilir yöntemlerdir! Ama basitliği bizi aldatır! Örneğin, her gün düzenli olarak doğru bir şekilde nefes almak çok faydalıdır; içimizi temizler, zihnimizi açar…daha şu anda sayamayacağım faydaları da var!Sadece doğru nefes alma ve olumlu içsel programlama ile kişisel gelişiminizde bir devrim yapabilirsiniz! İnanılmaz görünüyor ama gerçek!Biz zannederiz ki kişisel mükemmelliğe ulaşmak için çok fazla zaman, çok fazla para harcamak, eğitimler almak (yurtdışından almış olmak daha popüler) gerektiğine inanır, ama bizim bunlar için harcayacak zamanımız ve paramız olmadığını düşünürüz! Tabi ki geçmiş referanslarımızda, bu eğitimlerin başlangıçta çok cazip göründüğünü, eğitimin kısa süreli doping yaptığını (ya da bunu bile başaramadığını), kısa bir süre sonra aynı yerimize döndüğümüzü, eğitimin hiçbir faydasının olmadığını, kandırıldığımızı, o kadar paranın boşa gittiğini (genellikle pahalı olanın düşük ücretli olana, yurtdışından bilmem kim’in vereceği eğitimin Türk eğitimciden daha iyi olduğu, adı ve eğitim dili “İngilizce” olan eğitimin Türkçe olana kıyasla daha iyi olduğunu – biz insanlar anlamadığımız şeylere daha fazla saygı duyar ve onları daha fazla kabulleniriz, ne de olsa dünya dili ingilizce ile yapılıyor, eğitimci de yabancı, hem sertifika verecekler, dünya çapında geçerli, ingilizce bilmiyorsan kulaklıkla dinlersin canım nolcak,bilmem kimden aldığına dair yurtdışından onaylı ingilizce sertifikanı bir de çerçeveletip duvara astın mıydı, atarsın havanı!Dua edelim de bir gün balon gibi elimizde patlamasın!Ha, çevremizde arkadaşlarımız eğitimin nasıl olduğunu sorduklarında “muhteşemdi” deriz! - , psikoloji eğitimi almış bir eğitimcinin daha iyi olduğunu, eğitim notlarını daha sonra inceleyeceğimizi ( ama genellikle bir daha bakılmaz), eğitimcinin umduğumuz gibi olmadığını (fakat diğerleri de aynı şeyi düşünüp ayıp olur diye söyleyemedikleri için)…………. gösterir! Artık eğitimden soğumuşuzdur! Ve katıldığımız eğitimlerin çoğu sıkıcıdır! Bazı eğitimlerde eğitimci dahi söylediğine inanmamaktadır! Pahalı eğitimlerin daha faydalı olduğunu, ucuz olan eğitimlere bin bir kusur bulur, bedava olanları ise hiç kaale almayız, hele hele netten bedava maille gönderilmişse hiç önemsemeyiz! Eğitim boyunca bizim için en önemli konulardan biri eğitim notlarıdır; eğitim notu vermezlerse isyan ederiz! Adem Altay diye birisi çıkar, kişisel mükemmellik yolunda mailler göndermeye başlar! Yılmadan usanmadan gönderir maillerini! Bildiklerini paylaşmak, kitlesel bir uyanış hareketi başlatmak ister! 2005 Mart ayında Kişisel Mükemmellik Kursu’na katılan öğrencileriyle birlikte kişisel mükemmellik grubunu kurar! Kurslarına ve seminerlerine katılamayanlar için bir olanak sunar! (Yazılarını kendi grubu dışında diğer gruplarla da paylaşır! Yazılarının sonuna bir de kişisel mükemmellik grubunun linkini atar! Kişisel mükemmelliğe inanan insanları bir çatı altında toplamak ister! Bu sebeple adı reklamcıya çıkar! Bazı gruplar yayınlamaz maillerini! Özellikle de kendilerini kişisel gelişimin öncüsü olarak gören ya da kişisel gelişim odaklı gruplar! Adem Altay çalabilir üyelerini, rakip görürler! Adem Altay kişisel mükemmelliğe inanan, kendisini ve çevresini geliştirmek isteyen her üyeye taliptir! Kişisel mükemmellik grubunda görmek ister! Herkes kendi grubunda da kalsın! Bazı gruplardan bir üye yazılarını büyük bir istekle takip edip devamını dilerken, bazıları maillerinden rahatsız oluyor! Bu sebeple kişisel mükemmelliğe inanan ve yazılarını takip etmek isteyenleri kişisel mükemmellik grubuna davet ediyor! Bilgi paylaşımını kolaylaştırmak için grup ana sayfasına bir çok şirketin sır gibi sakladığı dosyaları herkesin paylaşımına açar! İşte kıyamet kopar! Sen kim oluyorsun da karşılık beklemeden bu bilgileri herkese dağıtıyorsun! Kimin adamısın? Kime hizmet ediyorsun? Düzeni bozmaya ne hakkın var! Bizim büyük paralara vereceğimiz bilgileri nasıl paylaşıma sunarsın! Provakatörler çıkar meydana! Kimileri eğitimlerine sızar, kimileri net üzerinden başlarlar karalamaya ve saldırıya! Bunlar sadece küçük bir kitle! Özellikle Türk gençliğinin uyanışı kimsenin işine gelmez! Esas rahatsızlık burada başlar! İşlerine gelmez insanların bilinçlenmesi! Ne güzel sömürüyoruz şu milletin duygularını! Bilinçlenmeymiş o da ne! Bilinçli insan sömürülemez çünkü! Endişeleri bundandır! Bu sadece büyük resim! Küçük resimde küçücük çıkarlar uğruna satılır bazı değerler! Kendinize çooooook iyi bakın arkadaşlar! http://groups.yahoo.com/group/kisiselmukemmellik/ Adem Altay A!!!A İçinizdeki "Süper Ben"i Açığa Çıkarın!!! |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img293.imageshack.us/img293/8...7800600fl9.jpg Daha Güçlü Bir Türkiye Yolunda “Yüksek Akıl - Beyin Gücü Birliği!...” İnsanın en büyük iki gücü beyni ve aklıdır! İnsan varlık anlamını, mutluluğu, huzuru, başarıyı… içindeki sınırsız gücü ve sonsuz potansiyeli, ancak ve ancak beynini ve aklını en iyi şekilde kullanarak keşfeder! İnsan beyninin ve aklının tek başına yapabilecekleri sınırlıdır! İnsanın içindeki sınırsız gücü ve sonsuz potansiyeli açığa çıkarıp varlık amacını yerine getirebilmesi ve insanlığın yararına sunarak dünyada güçlü bir etki oluşturabilmesi için, diğer beyin ve akıllarla birleşmesi ve yüksek bir sinerji oluşturması gerekir! Beyinler ve akıllar birleşince, sinerjik bir güç oluştururlar ve kendi potansiyellerinin çok üstünde bir güce sahip olurlar! Beynini ve aklını en iyi şekilde kullanan insanların oluşturduğu bir birliğin potansiyeli ve etki gücü sınırsızdır! Üstün beyin ve akıllardan oluşan bir birliğin yapabileceklerinin sınırı yoktur! Çözemeyecekleri sorun yoktur! Üstesinden gelemeyecekleri hiçbir iş yoktur! Gelin Daha Güçlü Bir Türkiye yolunda; Beyinlerimizi… Akıllarımızı… Ruhlarımızı… Düşüncelerimizi…, Zihinlerimizi... Bilgilerimizi… Fikirlerimizi… ……………………………………… Tüm Güçlerimizi Birleştirelim!... Toplumsal sorunları… Eğitim sorunlarını… Sağlık Sorunlarını… Kamunun sorunlarını… Özel sektörün sorunlarını… Kişisel sorunları… ………………………………………. Her türlü sorunları çözmek için… Tüm Güçlerimizi Birleştirelim!.. Yeni fikirler oluşturalım… Sinerji yaratalım… Sürekli gelişip geliştirelim… Bilgilerimizi artıralım… Beyin kaslarımızı çalıştıralım… Hayatımıza anlam katalım… Birbirimize güç verelim… Çevremize değer katalım… El ele gönül gönüle hep birlikte çalışalım!... ……………………………………………………. Daha Güçlü Bir Türkiye Yolunda “Yüksek Akıl - Beyin Gücü Birliği” oluşturalım!... Sürekli gelişime inanan… Potansiyelini en iyi şekilde kullanmak isteyen… Aklına ve beynine güvenen… Kendi alanında en iyi olan ve en iyi olma potansiyeline sahip… Vatanını ve milleti için bir şeyler yapmak isteyen… Konumu ve eğitimi ne olursa olsun “Bu yolda Ben de Varım!” diyen… sorumluluk sahibi tüm arkadaşlarımız… “Yüksek Akıl - Beyin Gücü Birliği”ne davetlidir!... Katılmak isteyen arkadaşlar kişisel özelliklerini ve güçlü yönlerini içeren kendilerini tanıtıcı bir yazıyla birlikte iletişim bilgilerini (CV olabilir)1 Mart 2008 tarihine kadar beyingucubirligi@yahoo.com adresine gönderebilirler! Yüksek Akıl - Beyin Gücü Birliği çalışmaları beyin gücü grubunu oluşturacak katılımcı arkadaşlarımızın uygun vakitlerine göre düzenlenecektir! 1 Mart tarihinden itibaren görüşme için tarih ve yerler katılımcı arkadaşlarımıza bildirilecektir! Not: “Yüksek Akıl - Beyin Gücü Birliği” hiçbir siyasi parti veya örgüte mensup değildir ve olmayacaktır!... Kalıcı olan tek şey içtenlikle ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img257.imageshack.us/img257/8...5800600sj0.jpg Zihnin İnanılmaz Gücü!...Bilinç ve Bilinçaltı!... Zihnimiz büyük bir bilgisayar ağındaki merkezi işlem ünitesine benzer! Pek çok operatör ve zihinsel kaynak tarafından elde edilen bilgiler, bilgisayara veri olarak girilir ve programlanır! Girilen tüm bilgiler diğerlerini de etkiler! Gelen bir bilgi, herhangi bir bireysel kullanıcı tarafından o anda işlenen tüm diğer bilgilere etki eder! Yeni bilgi, ister doğru,isterse de yanlış olsun, diğer alanlardaki işlenleri etkileyebilir! Bilinçaltımız, merkezi işlem ünitemizin kaynağı gibidir! Belirlediğimiz hedeflerden birine ulaşmak için esas yapmamız gereken, bu üniteyi yeniden programlamaktı r! Böylelikle düşündüğümüz, hissettiğimiz ve inandığımız şeyler, deneyimlenerek ve coşkusunu duymak istediğimiz şeylerle (hedeflerimizle) tam olarak eşleşebilir! Bilinçaltımıza giriş noktaları hem içte, hem de dışta yer alırlar! İçsel olarak, düşüncelerimizden, zihinsel fotoğraflarımızdan, kurduğumuz hayallerden ve duygularımızdan etkileniriz! Dışsal olarak da, çevremizin ve bilincimize sürekli olarak kayıt yapan çeşitli algı kaynaklarının etkisi altında bulunuruz! Yaptıklarımızdan, söylediklerimizden, işittiklerimizden gördüklerimizden, seyrettiklerimizden , dinlediklerimizden ve özellikle ilişki içinde olduğumuz insanlardan ve onlarla yaptığımız konuşmalardan da etkileniriz! Bunların her biri diğer etkenlerden birini veya daha fazlasını tetikleyip, uyarabilir! İşte bunların hepsi birlikte, şimdiki bizi, hayatımızı oluşturmuş ve oluşturmaya devam etmektedirler! Herhangi bir düşünce zihnimize geldiğinde, mutlaka başka düşünceleri de harekete geçirir! Hatta bazen öyle olur ki, bu bilinç nehri bizi alır ve esas düşündüğümüz noktadan başka yere götürür! Uygulayacağımız zihinsel kontrolün miktarına bağlı olarak, zihnimiz bizi amaçlarımıza ya da amaçlarımızdan uzağa doğru sürükler! Düşünceler kendileriyle ilişkili olan görüntüleri ve eski kayıtları çağrışım yoluyla zihne çağırırlar! Gelen bu bilgiler ya düşüncenin merkezine ya da onları tetikleyen düşünceden apayrı bir noktaya giderler! Düşünceler veya görüntüler bir yandan da duygular üzerinde etkili olurlar! Duygular ise, düşünceleri ve görüntüleri harekete geçirir, bunlar da yeniden başka duyguların uyanmasına yol açarlar! Bu böylece zincirleme bir şekilde devam edip gider! Düşündüğümüz şeyler, hafızamızda saklı tuttuğumuz görüntüler ve deneyimlediğimiz duygular da kendileriyle ilgili olan sözcükleri ve eylemleri harekete geçirirler! Amaçlarımızın neler olduğu konusunda düşünüyorsak, bunların tam olarak farkında isek ve bu düşünceler bizi olumlu ya da arzulu kılıyorsa, o zaman biz gün boyunca pozitif olur ve başkaları üzerinde etki bırakacak bir şekilde davranırız! Okuduğumuz şeyler düşüncelerimizi, hafızamızdaki resimleri, duygularımızı, sözcüklerimizi ve eylemlerimizi etkileyebilir ve bunlar da sonuçta daha sonra okuyacağımız metinlere yön verebilirler! Çevremizdeki insanlarla olan iletişim biçimimizde nasıl konuşacağımızı, yürüyeceğimizi ve davranacağımızı belirleyen etkenlerden birisidir! Tüm bu faktörlere ilaveten, geçmiş deneyimlerimiz ve bizi bu günlere getiren yaşadıklarımız, çevremizde olan veya başımıza gelen şeylere yönelik algılarımıza ve davranışlarımıza mutlaka bir etkide (olumlu ya da olumsuz) bulunurlar! Zihnimiz ve hayatımız, içi müzisyenle dolu bir odaya benzer! Müzisyenlerin her biri değişik enstrümanları farklı tonlarda çalmakta ve hepsi de dikkatimizi kendilerine vermemizi istemektedir! Yapmamız gereken, hayatımızın ve geleceğimizin kontrolünü tam olarak elimize almak ve kendi orkestramızın şefi olabilmektir! Hayatımızı hem içsel, hem de dışsal yönleriyle kontrol altında tutabilmek ve kendi seçtiğimiz bir ana temayı, orkestranın uyumlu ve birbiriyle akort halinde çalabilmelerini sağlamaktır! Kısaca, hayatımızı güzel bir müzik parçası haline getirerek, enfes bir konser vermektir! Zaten bu da, başarının kendisidir! Başımıza gelen her türlü olay ve başardığımız her türlü şey, nasıl düşündüğümüze ve zihnimizi nasıl kullandığımıza bağlıdır! Zihnimizi değiştirmeye başladıkça, hayatımızı da değiştirmeye başlarız! Şimdi bulunduğumuz yere nasıl geldik? Hangi şekillendirici etkiler birleşerek bizim şimdiki insan olmamızı sağladılar? Bu türlü düşünüyor ve hissediyor olmamızın nedenleri nelerdir ve bizi şimdiki durumumuza getiren faktörler hangileridir? Bilelim ki, insanlık tarihinde bize benzeyen ve aynımız olan hiçbir insan yaşamamış ve yaşamayacaktır da! Olasılık hesabına göre, bizim özelliklerimizde ve kalitemizde bir başka insanın olma ihtimali 50 milyarda bir’dir! Özel, hatta olağanüstü bir şeyi, yani sadece bizim yapabileceğimiz bir şeyi gerçekleştirme potansiyeline sahibiz! Hayatımıza istediğimiz yönü vermek, bizden başka hiç kimsenin yapamayacağı bir şeydir! Bu adımı atmak için cevaplamamız gereken tek gerçek soru şudur: “Bunu yapmayı kesinlikle istiyor muyum? Herhangi bir alanda başarı kazanmış pek çok insan, doğal kabiliyetlerini ve yeteneklerini ilgi duydukları belirli bir alanda daha yüksek seviyelere çıkartarak ve geliştirerek bu başarıyı elde ederler! Bizim kendimize özgü olan potansiyelimiz çok yakınımızda, yani içimizde durmaktadır! Ama kendimizden daha fazlasını elde edebilmemiz için, önce bu gücün tanınması, tanımlanması ve geliştirilmesi gerekir! Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img401.imageshack.us/img401/3...axhoperep8.jpg Sorumluluk ve Stres!... Kendi kendimizin psikoloğu olmak için, cesarete ihtiyacımız vardır! Bunun yanı sıra içtenlik ve dürüstlüğe de ihtiyaç duyarız! Deneyimliyor olabileceğimiz herhangi bir stres veya olumsuzluğun gerçek nedenini bulmak için en derinlerimize bakmalıyız! Hem içimizdeki, hem de dışımızdaki hayatımızın sorumluluğunu ve bunlarla ilgili hissettiğimiz her türlü duyguyu tam olarak üstlenmeliyiz! Bunları yapabilmek, son derece güçlü bir karakter gerektirir, ama bizi mükemmel bir hayat biçimine ulaştırarak bedelini geri öder! Stres, iç ve dış uyaranlara karşı verilen bir tepki biçimidir! Buradaki anahtar kelime “tepki”dir! Stres dış olayların içinde değildir! “Stres yaratıcı bir durum” diye de bir şey yoktur! Sadece stres dolu tepkiler vardır! Stres, başımıza gelenlerin içinde değildir! Başımıza gelenlere karşı bizim verdiğimiz tepkidir! Olaya ya stresli ya da stressiz bir şekilde yaklaşmayı seçeriz! Seçim bizimdir! Stres yönetiminin ve iç huzuru elde etmenin başlangıç noktası, tepkilerimizin sorumluluğunu üstlenmemizdir! Önemli olan, başımıza gelen olay değil, bununla ilgili bizim olumlu veya olumsuz, stresli veya stressiz bir şekilde tepki vermemize neden olan düşüncelerimizdir! Ve bu tepki de bizim kararımıza, seçimimize ve sorumluluk duygumuza bağlı olarak biçim bulur! Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img356.imageshack.us/img356/8007/renklerua5.jpg http://img384.imageshack.us/img384/1...sij7uz5sw2.jpg Potansiyelimizi Açığa Çıkarmak İçin…Önemli Sorular!... Ortalama bir insanın sahip olduğu potansiyel, geçirilmemiş bir dev okyanus, keşfedilmemiş yeni bir kıta, açığa çıkarılmayı ve olumlu gelişmelere doğru yönlendirilmeyi bekleyen fırsatlarla dolu bir dünya gibidir! Başarının asıl anlamı hedeflerdir, bunun dışında kalanlar ise tamamen bir yorumdan ibarettir! Bütün başarılı insanlar, hedeflerine yoğun bir biçimde kilitlenmiş olan kimselerdir! Bu tip insanlar tam olarak ne istediklerini bildikleri gibi, söz konusu isteklerini elde etmek amacıyla istisnasız her gün o konu üzerine odaklanırlar! Kişinin kendisi için hedef belirleme becerisi, başarının temel taşı niteliğindedir! Hedefler, pozitif zihnimizin kilitlerini kırıp onu serbest bıraktığı gibi, hedeflerimize ulaşmamıza imkan tanıyacak şekilde bir takım fikirleri ve gerekli enerjiyi de açığa çıkarır! eğer birtakım hedeflerimiz olmazsa, hayatın akıntıları arasında sürüklenip gideriz! Hedeflerimizin olması halinde ise, amaca doğru fırlatılmış bir ok gibi dümdüz bir çizgide ilerleriz! Gerçek olan şu ki, sahip olduğumuz potansiyel, yüz ayrı hayatı yaşadığımızda kullanabileceğimiz potansiyelden çok daha fazladır! Bugüne kadar yerine getirmiş olduğumuz işler, bizim için yapılması mümkün olan işlerin sadece çok küçük bir parçasıdır! Başarını kurallarından bir tanesi de şudur: Nerden geldiğimiz hiç önemli değildir; asıl önemli olan nereye gidiyor olduğumuzdur! Nereye gidiyor olduğumuz da, sadece ve sadece, kişinin kendi iradesi ve düşünceleri tarafından belirlenir! Açık biçimde belirlenmiş ve ortaya konulmuş olan hedefler güvenimizi artırır, yeterliliğimizi geliştirir ve bununla birlikte motivasyon seviyemizi de inanılmaz derece de yükseltir! Hedefler, başarı ocağının en önemli yakıtıdır! İnsanlık tarihinin belki de en büyük keşfi, hayata dair her konuda bir çığır açma özelliğine sahip olan “zihin gücü”dür! Bu insan yapımı dünyada etrafımızda gördüğümüz her şey, gerçeğe dönüştürülmeden önce tek bir inansın zihninde bir düşünce veya fikir olarak başlamıştır! Hayatımızdaki her şey, gerçekte dönüşmeden önce ya bizim ya da bir başkasının kafasında bir düşünce, dilek, ümit veya rüya olarak filizlenmiştir! Düşüncelerimiz yaratıcı güce sahiptir! Sahip olduğumuz düşünceler, içinde yaşadığımız dünyayı ve başımıza gelen her şeyi şekillendirirler! Tüm dinlerin, tüm felsefelerin, metafiziğin, psikolojinin ve her türlü başarının özet cümlesi şudur: “Zamanın büyük bölümünde neyi düşünürsek, başımıza gelecek olan da odur!” Dış dünyamız, iç dünyamızın adeta bir yansımasıdır ve aklımızdan geçenleri, aynen bize yansıtır! Bu nedenle de düşündüklerimizin tümü, gerçek hayatta sürekli karşımıza çıkar! Hayatta başarıyı yakalamış olan binlerce kişiye, zamanın ağırlık kısmında ne düşündükleri sorulmuştur! Söz konusu başarılı insanlar, zamanlarının büyük bölümünde hayattan ne istediklerini ve bunları ne şekilde elde edeceklerini düşündüklerini belirtmişlerdir! Başarıya kilitlenmiş insanlar, elde etmeyi en çok istedikleri hedefleri düşünürler ve düşüncelerinde de o konu üzerinde yoğunlaşırlar! Kısacası, zamanlarının büyük bir bölümünde hayattan elde etmek istedikleri şeyler üzerinde isteklerini düşünürler ve istekleri hakkında konuşurlar! Belirli hedeflere sahip olmadan yaşamak kalın bir sis tabakasının içinde arabayla ilerlemeye çalışmak gibidir! İçinde bulunduğumuz arabanın motoru ne kadar güçlü olursa olsun, sürüşümüz yavaş, çekingenlik dolu ve en pürüzsüz yollarda bile ağır ilerleyecek biçimde olacaktır! Belirli hedefler üzerinde karar kılmamız ise, söz konusu kalın sis tabakasının dağılmasını sağlayacak ve sahip olduğumuz enerjiler ile yetenekler üzerinde odaklanmamızı temin edecektir! Açık hedefler, hayatımızın gaz pedalına güvenle basmamızı sağlayacak ve gerçekten istediklerimizin daha fazlasını hemen elde etmemiz için bizi süregelen bir yarışın içine itecektir! Dünya üzerindeki insandan başka hiçbir yaratıkta, böylesine inanılmaz bir sibernetik hedef belirleme fonksiyonu bulunmamaktadı r! Hedefi açık seçik bir biçimde belirlediğimizde, onu ne şekilde elde edeceğimizi bilmemize dahi gerek yoktur! Ne istediğimizi tam olarak belirlediğimizde, hedefimize doğru hiçbir yanılma olmadan hareket etmeye başlayacağımız gibi, hedefimiz de bize doğru hareket etmeye başlayacaktır! Sonuçta en doğru yerde ve en doğru zamanda bizimle hedefimiz arasında bir buluşma meydana gelecektir! İşte, zihnimizin derinliklerinde yer alan bu inanılmaz sibernetik mekanizma sayesinde hedeflerimizi, her ne olursa olsun, daima elde ederiz! Eğer hedefimiz sağlık, mutluluk ve zenginlik dolu bir hayat yaratmaksa, bu hedefimize de son derece rahat bir şekilde ulaşabiliriz! Hedef elde etme mekanizmamız, tıpkı bir bilgisayar gibi hüküm vermeksizin çalışır! Söz konusu mekanizma, istediklerimizi bize sunmak için otomatik bir biçimde sürekli olarak işler, üstelik ona hangi programı yüklediğimizin de hiçbir önemi yoktur! Evrensel düzen açısından hedeflerimizin hangi boyutta olduğu hiç önemli değildir! Eğer kendimize küçük hedefler koyarsak, sahip olduğumuz otomatik hedef elde etme mekanizması söz konusu küçük hedefleri elde etmemizi sağlayacaktır! Fakat kendimize büyük hedefler belirlememiz durumunda, yukarda sözünü ettiğimiz doğal yeteneğimiz belirlediğimiz o hedefleri elde etmemizi sağlayacaktır! Zamanın büyük bölümünde üzerinde düşünmek için seçeceğimiz hedeflerin boyutu , kapsamı ve ayrıntıları tamamen bize kalmış bir konudur! Potansiyelimizi Açığa Çıkarma Yolunda Önemli Sorular!... · Kendimize koyacağımız hedefleri elde etmek üzere doğuştan gelen bir yeteneğe sahip olduğumuzu varsayalım! Bu durumda gerçekten ne olmak isteriz, neye sahip olmayı arzularız ve neler yaparız? · Bize hayatımızın anlamını ve amacını hissettiren faaliyetler nelerdir? · Şu anki kişisel ve mesleki hayatımızı göz önüne getirelim ve dünyamızı nasıl bir düşünce biçiminin şekillendirdiğine karar verelim!Bu konuda neleri değiştirmeliyiz veya değiştirebiliriz? · Zamanın büyük bir bölümünde neleri düşünür ve neler hakkında konuşuruz? En çok neyi istediğimizi mi, yoksa neyi istemediğimizi mi? · Bizim için çok büyük önem taşıyan hedefleri elde etmek üzere ödeyebileceğimiz bedel nedir? · Yukarıdaki sorulara vereceğimiz cevaplar bakımından, hiç vakit kaybetmeden hangi adımı atmamız gerektiğine inanıyoruz? Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img294.imageshack.us/img294/4...lar1760kp4.jpg Neden Hedef Belirleyemeyiz? 1. Hedeflerimizin Önemli Olmadığına İnanırız! Çoğu insan her şeyden önce yaşamlarında bir hedef belirlemenin ne denli önemli olduğunu fark edememektedir! 2. Bunun Nasıl Yapılacağını Bilmiyoruzdur! Belirli hedeflere sahip olmamamızın ikinci nedeni ise, hedef koymayı bilmememizdir! Hedef, bir dilekten oldukça farklı bir kavramdır! Hedefler açıktır, yazılıdır ve belirgindir! Başka insanlara rahatlıkla açıklanabilir, hızlı ve kolay bir biçimde tanımlanabilirler! Hedefler ölçülebilir niteliktedir ve elde edildiğinde veya edilmediğinde bunu biliriz! 3. Başarısızlık Korkusuna Sahibizdir! Kendimize bir hedef koyamamamızın ardında yatan üçüncü sebep, taşıdığimız başarısız olma korkusudur! Her türlü başarısızlık acı verir! Başarısızlık, duygusal ve sıklıkla da mali açıdan acı dolu ve üzücüdür! Herkes zaman zaman başarısızlık yaşamıştır! Her defasında da, eskisinden daha dikkatli olamaya ve ileride başarısızlık yaşamamaya karar veririz! Çoğu insan da başarısız olmaktan korktukları için kendilerine bir hedef belirlememe hatasına düşerler, böylelikle de kendilerini adeta sabote ederler! 4. Reddedilme Korkuları Vardır! Kendilerine hedef koyamamamızın ardında yatan dördüncü sebep, taşıdığımız reddedilme korkusudur! Bir hedef koyup başarılı olamadığımızda, başkalarının bizi eleştirip, alay konusu yapacaklarından çekiniriz! Hedef koymaya başladığımızda, bunları ilk etapta gizli tutmamızın sebebi de budur! Her şeyi herkese anlatmayalım! Bırakalım, insanlar önce bizim neleri elde ettiğimizi görsünler! Onları bilmediği bir şey, bize de acı vermeyecektir! Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://de.fishki.net/picsw/kapli_35.jpg Ne İstediğimizi Bilelim!... Hangi durumda ve kim olursak olalım, şu an, şimdiye kadar elde ettiğimizden daha fazlasını başarma kabiliyetine ve daha önceki başarı çizgimizi geçecek bir potansiyele sahibiz! Hayal ettiğimizden daha fazlası olabilir, daha çoğunu elde edebilir ve daha fazlasını yapabiliriz! Bu konuda ihtiyacımız olan tek şey, bunun nasıl yapılacağını öğrenmek ve öğrendiklerimizi uygulamaktır! Bazı insanlar diğerlerine göre neden daha başarılılar? Göremediğimiz hedefi vuramayız! Bu hedeflerin neler olduğu hakkında en ufak bir bilgimiz yoksa, hayatımızda mükemmel işler başarmamız da mümkün değildir! İçimizde yatıp duran o olağanüstü gücün kilitlerini açmakta kararlıysak eğer, önce istediğimiz şeyin ne olduğuyla ilgili kesin ve net bir görüşümüzün olması gerekir! Coşkusunu yaşadığımız her başarımız, amacımıza ulaştığımızda elde edeceklerimizin nasıl bir şeye benzeyeceğini düşünmek için ayıracağımız zamanın hemen ardından gerçekleşmiştir! Büyük başarılar kazanmış ve amaçlarına ulaşmış başarılı kişilerin ortak bir özellikleri vardır: Ne istediklerini kesin ve net olarak bilirler! Zihinlerinde hayatlarında olmasını istedikleri şeyler ve ulaşmak istedikleri başarılar gerçek olduğunda bunun neye benzeyeceği ile ilgili net fotoğrafları vardır! Kendileri için yaşamak istedikleri gelecekle ilgili olarak oluşturdukları vizyonları, hep onları ileriye götüren etkili bir itici güç olmuştur! Amaçlarının farkına varmaları, öncelikle adeta onlara erişmiş gibi egzersiz yapmalarından kaynaklamıştır! Amaçları belirlemek bu sistemin en önemli parçasıdır! Başarı bizim için ne demektir? Bu soruya verilen cevap, sistemin çalışması için önemlidir! Hayatımızı bir başyapıt haline getirdiğimizde, onun neye benzeyeceğine önceden karar vermiş olmamız gerekir! Buna, “sıfır tabanlı düşünme” tekniğiyle başlayabiliriz! Hayatımızda karşılaştığımız her olayın en başına gidip, onu yeniden başlattığımızı hayal edelim! Geçmişimizin farklı bölümlerini ve ilişkilerimi tıpkı bir resim çerçevesinde görüyormuş gibi kendimize şu soruyu soralım: “Aynı kararı, bugünkü aklımla şimdi veriyor olsaydım ne yapardım?” Verdiğimiz cevaplarda kendimize karşı dürüst olalım! Bizim için düzeltilmesi mümkün olmayan nedenlerin çıkmazına girmek yerine, her olay ve durum için ideal olanın ne olduğunu tanımlayalım! Bütün büyük başarıların ilk adımı, ne istediğimize kesin olarak karar vermek ve kendimizi tüm kalbimizle buna adamamızla başlar! Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://de.fishki.net/picsw/kapli_38.jpg Mutluluğun Anahtarı: Hedefler!... Hedefler koymak, bunlara yönelik olarak gün be gün, ilerlemek ve sonucunda bunları elde etmek hayattaki mutluluğun anahtarıdır! Hedef koymak o denli güçlü bir şeydir ki, onu sadece düşünmek bile bizi mutlu kılar; öyle ki, daha ilk adımı atmadan önce bu düşünce sayesinde kendimizi mutlu hissederiz! Tüm potansiyelimizin kilidini açıp onu açığa çıkarmadan önce, günlük hedef koyma ve bunları elde etme gibi bir alışkanlık geliştirmeliyiz! Lazer benzeri bir odak geliştirmeli ve bu sayede neyi istemediğimizden çok, neyi gerçekten istediğimiz konusunu düşünmeliyiz! Şu andan itibaren, hedefe yönelik şekilde yaşayan bir organizma halini almaya karar vermeliyiz! Bu tıpkı, hedefinden asla şaşmayan güdümlü bir füze ya da evinin yolunu hatasız bulabilen bir güvercin olmaya benzer! Uzun, mutlu, sağlıklı ve zengin bir hayat sürmenin tek garantisi, gerçekten arzuladığımız hususlara yönelik olarak sürekli bir biçimde çalışmaktır! Koyacağımız açık ve sınırları iyi çizilmiş hedefler, kişisel ve mesleki başarı açısından tüm potansiyelimizi açığa çıkarmamıza yardımcı olacaktır! Bu hedefler, gelecekte elde edeceğimiz başarıları belirgin bir kalıba sokacak ve bu yolda karşımıza çıkacak olan tüm engelleri aşmamızı sağlayacaktır! Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay |
Ynt: centin degişim aşamaları http://de.fishki.net/picsw/kapli_32.jpg Muhteşem Bir Güne GÜÇLÜ Bir Merhaba!... Her güne müthiş bir enerjiyle başlayalım! Bir şey nasıl başlarsa öyle gider! Coşkumuzu ve enerjimizi tüm sevdiklerimize gönderelim!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! !!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!! !!!!!!!!!(nette enerji sembolü :)) ( Bu arada coşkumuzu güçlendiren faktör de sevdiklerimizin ilgisi ve desteğidir) Coşkuyu içinizde hissedelim, içimiz enerjiyle dolsun!!!! Coşkumuzu karşılaştığımız herkese bulaştıralım ve tüm sevdiklerimize gönderelim!!! Binlerce kilometrelik bir yolculuk tek bir adımla başlar ve kişisel mükemmellik yolunda ilk adımı atmış oldunuz!!! Yalnız yolda durmak,gerilemek, sürünmek, emeklemek, yürümek, koşmak, uçmak... bize kalmış!!! Yolda nasıl ilerleyeceğimizi seçimlerimiz, enerjimiz,istekliliğimiz, nereye ulaşmak istediğimiz belirleyecek! !! Adem Altay kendini insanlığın gelişimine adamıştır!!! Ve bunu ister seminerler, ister kurslar vasıtasıyla gerçekleştirecektir!!! Adem Altay kendini ve çevresini geliştirmeyi isteyen, içinde bir şeyler başarmak için inancı ve azmi olan, içlerinde ateş yanan ve kendini gerçekleştirmek isteyen kararlı, engeller karşısında yılmayacak yenilmez ruhlar.... arıyorrrrrrrrrrrrrrrrr rrrrrrrrrr! !!! Maillerimiz birbirimizi geliştirici, bilgilendirici, güçlendirici tarzda olmalı!!! Bizim için yararlı, bizleri geliştirici mailler!!!! Kişisel gelişimimizi artıracak olduktan sonra kaynak çok önemli değil!!! Mühim olan gönderilen maillerin çevremize katkı sağlamasıdır!!! Mesajlarımıza coşkunuzu katalım, güçlü bir ruh haliyle yazalımmmm!!! Bu şekilde yazarsak okuyanlar da bunu hissedeceklerdir! !!! Unutmayalım ki "Kalpten Gelen Kalbe Gider Ağızdan Çıkan Kulakta Bile Durmaz!" Mesajlarla birbirimize güç verelim!!! Okuduğumuz her mailden içimize bir enerji aktığını ve yazan kişinin coşkusunun ve güçlü ruh halinin bize geçtiğini ve bizi güçlendirdiğini hayal edelim ve buna yürekten inanalım, gerçekten inanalım!!! Gerçekten inanırsak kendimizi daha iyi hissederiz!! ! Ama inanmazsak hiç bir işe yaramazzzzzzz! !! Sadece inanmak değil, yürekten, tüm kalbimizle inanmalıyızzzzz!!! http://de.fishki.net/picsw/kapli_30.jpg Bazıları bunlar boş, hayal ürünü diyebilir fakat bizlere güç veriyorsa ve bizi daha enerjik yapıyorsa ne zararı var!! İnanan faydasını mutlaka görür!!! Her birimiz coşkuyla , güçlü bir ruh haliyle yazılmış içten maillerimizi sevdiklerimize gönderelim!!! ! Maillerde enerjimizi göstermek için (!!!!!!!!!!! !!!!!) işaretlerini kullanalım!!! Ne kadar çoksa o kadar enerjiğiz demektirrrrrrr! !! http://de.fishki.net/picsw/kapli_31.jpg 2008'de hep beraber her haftaya enerjik ve zinde başlayalım!!!! Unutmayalım ki kişisel mükemmelliğin yakıtı enerjidir!!! ! İçimizdeki enerjiyle bu hafta ne iş yapıyor olursak olalım, yaptığımız işi coşkuyla, severek yapalım!!! Aldığımızdan daha fazlasını verelim!!! Yaptığımız işin EN İYİSİNİ yapalım!!!! Garanti ediyorum: Kaybedeceğimiz hiçbirşey ama hiçbirşey yok!!!! Kazanacaklarımız bizlere bağlı!!! Hangi işi yaparsak yapalım o işe coşku ve enerjimizi katarsak daha fazla iş başarırız!!! Genel bir kural vardır: Bir işe nasıl başlarsanız öyle gider!!! Haftaya enerjik ve zinde başlayalım ki enerjik, zinde ve verimli bir hafta olsun!!! Hatta güne,saate, dakikaya... indirgeyebiliriz! !! http://de.fishki.net/picsw/kapli_33.jpg 2008'de Enerjiyi içimizde hissedelim!! ! Ne işi yaparsak yapalım, işimize ruhumuzu da katalım!!! İşimizi tüm kalbimizle ruhumuzla yapalım!!! Bizden beklenenin daha fazlasını yapalım!!! Sevdiklerimize sevdiğimizi söyleyelim!!! İnsanların yaptıkları güzel işleri takdir edelim!!! İçten gülümseyelim!! ! http://de.fishki.net/picsw/kapli_34.jpg Her gün birşeyler öğrenip,öğretelim!!! Paylaşmadığımız bizim değildir!!! Unutmayalım ki biz insanları ne kadar geliştirirsek o kadar gelişiriz...Gelişelim-geliştirelim...gelişelim-geliştirelim...gelişelim-geliştirelim...Sonuna kadar gelişip geliştirelim!... Bugün her ne yaparsak yapalım, içtenlik ve sevgiyle yapalım!... Unutmayalım ki, kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgiyle yapılandır!... Kendinize çoook iyi bakın arkadaşlar!.. . Muhteşem bir gün geçirmeniz dileğiyle!... Adem Altay http://img99.imageshack.us/img99/3163/22vn0.jpg |
Ynt: centin degişim aşamaları |
Ynt: centin degişim aşamaları |
Ynt: centin degişim aşamaları http://img141.imageshack.us/img141/9849/7710162vu.jpg http://img91.imageshack.us/img91/163...00c02494xh.jpg http://img141.imageshack.us/img141/5...00003e91ed.jpg sevgiyle kaldık hayattaki cilgin897 güzelliklerin farkına vardık 8977 |
Ynt: centin degişim aşamaları Cent cim sabah sabah aklımdaki soru işaretlerini temizledin, Allah razı olsun. Güzel paylaşımların için çok teşekkürler clapping Alıntı:
|
Ynt: centin degişim aşamaları Alıntı:
|
Ynt: centin degişim aşamaları HTML-Kodu: <body><body>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" width="244" height="187"> <tr>
<td height="187" valign="top" width="244"> <p align="center">
[img]http://hayatimdegisti.com/logo.JPG[/img] <center>
<object height="47" width="240" classid="CLSID:6BF52A52-394A-11d3-B153-00C04F79FAA6"> <param NAME="URL" VALUE="http://www.ilkdoganay.com/depo/deniz.mp3">"http://www.ilkdoganay.com/depo/deniz1.mp3"> <param NAME="rate" VALUE="1"> <param NAME="balance" VALUE="0"> <param NAME="currentPosition" VALUE="48.2667325"> <param NAME="defaultFrame" VALUE> <param NAME="playCount" VALUE="999"> <param NAME="autoStart" VALUE="-1"> <param NAME="currentMarker" VALUE="0"> <param NAME="invokeURLs" VALUE="-1"> <param NAME="baseURL" VALUE> <param NAME="volume" VALUE="56"> <param NAME="mute" VALUE="0"> <param NAME="uiMode" VALUE="full"> <param NAME="stretchToFit" VALUE="0"> <param NAME="windowlessVideo" VALUE="0"> <param NAME="enabled" VALUE="-1"> <param NAME="enableContextMenu" VALUE="0"> <param NAME="fullScreen" VALUE="0"> <param NAME="SAMIStyle" VALUE> <param NAME="SAMILang" VALUE> <param NAME="SAMIFilename" VALUE> <param NAME="captioningID" VALUE> <param NAME="enableErrorDialogs" VALUE="0"> <param NAME="_cx" VALUE="5080"> <param NAME="_cy" VALUE="1191"> </object> </center> </td>
</tr>
</table>
</body></body> |
Ynt: centin degişim aşamaları Hocam normalde mp3 çalar çıkması lazımdı ama malesef kodlar kapalı olduğundan böle bişey çıktı .. sadanim hayatımdeğişti site logosunuda eklemiştim ama malesef göremeyecez :( ayrıca bilgisi olanları davet etmissin hocam bu konuda özellikle smf yeterince bilgim var ama malesef kodlar kapalı olunca olmadı |
Ynt: centin degişim aşamaları Alıntı:
|
Ynt: centin degişim aşamaları Alıntı:
|
Ynt: centin degişim aşamaları |
Ynt: centin degişim aşamaları |
Ynt: centin degişim aşamaları |
Ynt: centin degişim aşamaları |
Ynt: centin degişim aşamaları dusun yoksun ortalarda? |
Ynt: centin degişim aşamaları dusun |
Ynt: centin degişim aşamaları kiss3 sonunda clapping ; izlemedeyiz djj |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:54 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.