Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Üyelerin Değişim Günlükleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/uyelerin-degisim-gunlukleri/)
-   -   phantommun günlüğü (http://www.hayatimdegisti.com/forum/uyelerin-degisim-gunlukleri/14358-phantommun-gunlugu.html)

Belgin ∞ 22-03-2010 04:37 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Söz verdim :)

Uzuuuuunca yazdığım yazı sitenin azizliğine uğrayıp silindi maalesef, y789 aynısını yazamam belki ama düşüncelerim aynı olduğu için kelimeler farklı olsa bile içerik aynı olacak. Acaba yazmamam gereken ne vardı diyorum silindiğine göre. Yanımdaki arkadaşıma söyleyince durumu bir farkındalık daha geldi bana, belki bu sözü duymam gerekiyordu da ondan silindi tüm yazı 'bir deprem oluyor nice hayatlar gidiyor, ufak şeyleri dert etme :)'

Evet gelelim sana :) ve bana :)

Öncelikle nasıl bir dost olunur onu öğrendim senden,
Çok kızgın olduğum zamanlarda bir kelimenin nasıl insanı sakinleştirebileceğini gösterdin ve öğrettin bana,
Değişimin istediğimiz, izin verdiğimiz her an olabileceğini öğrettin,
Çok beğenmeme rağmen rafa kaldırıp unuttuğum bir kitabı anlattın saatlerce ve o kadar da önemli olmadığını öğrettin hayatımı kahrettiğini düşündüğüm kişilerin,
Zor zamanlarda uzanan yardım elini insanın hiç bir zaman unutamayacağını öğrettin,
Dost kelimesinin içini doldurmama yardım ettin, boş bir kelime olmadığını her an her yerde, aylarca görmesek bile birbirimizin varlığını hissedebileceğimizi öğrettin,
Başka şeyler de var aslında, ama onlar sırrımız olarak kalsınlar y789

Bunları ilk kez söylüyorum sana biliyorum, ben zor öğrenen bir insan oldum her zaman :) Çoğu zaman da öğretilenlere he deyip geçmişliğim vardır, yapımdan dolayı (benden ötürü:)) Ama seninle konuştuğumuz her an, her kelime mıh gibi aklımda çakılı. Her sorduğun soruyla bana öğrettiklerini yazmamış olsam bile konu sen olduğunda hepsi seriliyor ortaya..

Sevgiyi deneyimlettiren, her konuşmasında insanı hep bir adım ileriye gitmeye ikna eden güzel dost, can öğretmen, kim bilir ilerleyen zamanlarda o ufaklıklara hangi öğretileri kazandırıp hayatlarında vazgeçilmezleri olacaksın?

Değişim bu zamanlarda kaçınılmazdır, farkında olsan da olmasan da dönüşüm zamanıdır bu vakitler. Tabii farkında olmak ayrı bir tat verir :)

Senin tüm yazılarında o naif ve eşsiz ruhunu görüyorum ve biliyorum hayatında her şey attığın tüm adımlarla en kusursuz haline doğru gidiyor.

Yanımda olduğun için sonsuz teşekkür ederim,
Seni seviyorum şekerpare :) ve çoook öpüyorum ark5

aysegul_tirtil 22-03-2010 05:20 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
yazmadan duramadım,o kadar işi gücü bıraktım ikinizinde gelişmlerinin sevgiyle izliyorum ve sizi cok seviyorum.belginin dedigi gibi görüsemesekte kalplerimizde oldugumuzu biliyorum.kocaman öpüyorummmmmmsevincli

Belgin ∞ 22-03-2010 05:26 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Ben de seni kocaman öpüyorum zuzum kiss3 ahanda öptüm.

Yakın zamanlarda Ankara'yı sallasak mı ne yapsak? Phantomm'cuk ta ayarlasa ne güzel olur sevincli Seninle gittiğimiz yere gideriz 45'lik dinlemeye 35'lik eşliğinde y789

phantomm 22-03-2010 05:40 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Ayyyyy Allah'ımm.Ben şimdi ne diyeyim ne yazayım bilemedim ki..Bilemiyorum.Gözlerim doldu okurken bitanem..
Ne güzel şeyler yazmışsın.
Ben bu yazdıklarının tümü olabilirim belki bunu bilmiyorum ama senin tüm bunları görebilecek kadar güzel bakan (ve çok güzel olan ttli3) gözlere,kocaman sevgi dolu bir yüreğe sahip olduğunu çok çok iyi biliyorum.

Asıl o zor dönemlerimde kendime bile tahammül edemediğim zamanlarda hep rehberim oldun canım.Hakkını nasıl öderim bilmem.Buralara gelmemde senin katkın o kadar büyük ki..Ben sana ne yapsam ne söylesem az..

Hayatın "bir akış" olduğunu öğrenmek belki de alabileceğim en büyük derslerdendi.Nefes almaya başladım sayende.Daha ne diyeyim?ÜStelik verdiğin dersler sadece lafla kalmıyor,birebir hayatından örneklerle öğreniyorum:)

Hayata karşı net bir duruş sergileyebilen kadın.Redflowers.

Valla benim için hep bir ilaç gibi oldun..


Şimdi artık daha ziyade mutluluklarımızı paylaşıyoruz galiba:)Allah daha da artırsın bu güzel duygularımızı canım.


İnsanın şu hayatta yaşayabileceği en güzel varlıklardan,dostlardan birisi olan arkadaşım benim..İyi ki varsın.İyi ki tanıştık.


Seni çok seviyorum bilmem söylememe gerek var mı ama..Heranında yanında olabilmem dileğiyle,her anımda yanımda olabilmen dileğiyle, kalben.
Koccuman öpüyorum:)

phantomm 22-03-2010 10:16 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

aysegul_tirtil Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 591193)
yazmadan duramadım,o kadar işi gücü bıraktım ikinizinde gelişmlerinin sevgiyle izliyorum ve sizi cok seviyorum.belginin dedigi gibi görüsemesekte kalplerimizde oldugumuzu biliyorum.kocaman öpüyorummmmmmsevincli

Alıntı:

redflowers Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 591194)
Ben de seni kocaman öpüyorum zuzum kiss3 ahanda öptüm.

Yakın zamanlarda Ankara'yı sallasak mı ne yapsak? Phantomm'cuk ta ayarlasa ne güzel olur sevincli Seninle gittiğimiz yere gideriz 45'lik dinlemeye 35'lik eşliğinde y789



Ayy ben bu yazdıklarınızı yeni gördüm az kalsın gözümden kaçıyolardı:)
Ayşegül'üm sağol tatlım aynen görüşemesek bile yüz yüze biribirimizin mutluluklarıyla mutlu olmak,problemlerimizi beraber çözmeye çalışmak bizi birbirimize bağladı:)
İyi ki varsınız canlar:)
Eh niyet edelim de gerisi gelir heralde Belgin'im:) İnşallah diyelim.Valla güzel olur.
Öpüyorummm muaaa:)

phantomm 23-03-2010 02:58 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Dün gece bir sürü şey yazdım,çizdim,okudum.
İçimdeki ses daha hızlı phantom diyor sürekli.Artık tüm herşeyi biran önce halletmelisin.Hayata karışmalısın daha önce hep istediğin ama korktuğun şeylere atılmalısın artık.
Herkes ve herşey biran önce herşeyi yoluna koymam için "hadi artık" diyor sanki."Artık tam zamanı."
Ve içimdeki seste bunu onaylıyor.Ya da ben onayladığım için insanlar sessizce bunu söylüyorlar sanırım.Her neyse.
İş,aile ve diğer her konudaki sınırlamalarımı inceden inceye çalışıp zihnimdeki tüm olumsuz kalıpları temizlemeye başladım.Şİmdi herşeyi belirleme aşamasındayım.

Tüm engelleri,zihindeki tüm blokajları çıkarıp sevgiyle kutsayıp yollarına göndereceğim.
Bugüne kadar ısrarla yapmak isteyip ısrarla kaçtığım şeylerle yüzleşeceğim.

Kendi kendimi bloke etmenin ne anlamı var?Başarımın,mutluluğumun önündeki tek engel benim.Ve gerekli şeyleri yoldan çekiyorum artık.


Bu aşamada güzel bir bilgi:
.....'yı yapmalıyım,...'yı yapma ihtiyacındayım,..'yı yapmam gerek gibi kalıplar kullanmıyoruz.Bunlar ihtiyacı belirleyen ancak çözüm getirmeyen cümle yapıları imiş.Yani bizler bunları söylerken;

Bu çalışmaları yapmam gerek.(Bilinçaltının anladığı:Yapmam gerek ama yapmıyorum.) Gibi.

O yüzden bu kalıbı da dilimizden,zihnimizden çıkarıyoruzGerçi çokça kullandığım birşey ama en azından "ben"le başlayan cümlelerden çıkarabilirim şimdilik.



Bazen kendine diyorsun ki, "Amann onca şey okudum yazdım çizdim de noldu sanki?Bak hala aynısın phantom."

Ama artık çoğu zaman "Vayy be nerden nereye geldim!" de diyorsun.Şöyle bir geçmişten itibaren düşünüp bugüne kadar gelirsen.Kullanılması gereken kalıp bu.KEndinle ilgili olumsuz yargıların geçip gitmesine izin ver.Her zaman.Olumluyu ise mutlulukla çoğalt.




Yine bu paralelde dün çoğalanlar,azalanlar başlığı altında tutunulacaklar,çalışılacaklar listemi yaptım.KEndim hakkında yazabileceğim aklıma gelen tüm olumluları yazmaya başladım.Sürekli güncelleyip okuyacağım.Neler yazdığıma gelince, aklıma gelebilecek her türlü güzel şey.Güzel bulduğum herşey.Dişlerimi fırçalamamdan,güleryüzlü olmama,sanata olan ilgimden,yerlere çöp atmama tutumuma kadar herbirşeyi yazıyorum.KEndime olan güvenimi artırmada yapabileceğim güzel bir çalışma oldu.Ve oluyor.
Değerlilik çalışması yaparken "Tamam değerliyim ama neden?" sorusu gelirdi aklıma.İşte bu liste hergün bana cevap verecek.Hem de giderek artan bir şekilde.Yeterlilik duygumu artıracak.İlk yaptığımda bile kendimle onur duyduğumu hissettim.
Ayrıca bi iş için "Neden tercih edileyim ki?" soruma da cevap veriyor.Onun için ayrı bir liste yaptım hatta.

Bunları sürekli yazmak,gözümün önünde olması,zihinsel olarak tekrarlamam bunların daha sık kullandığım tepkiler haline dönüşmesini sağlayacak.



Ayrıca artık sürekli sevdiği işi yaparak maddi ve manevi doyuma ulaşabilen insanlara odaklanıyorum.Ebru Şallı sevdiği sporu işi haline getirdi.Gayette mutlu.Hem günlük sporunu yapıyor,hem de eminim güzel bir kazancı vardır.Ne kadar güzel.İnsanlar ilgileri doğrultusunda programlar yapıp eğlenerek para kazanıyorlar.Hobilerini işe dönüştürüp kazanç sağlayan insanlar var.
Bir sürü şirket,kurum,işveren,boş pozisyon var.
Tüm bunlar var.Ve eminim içlerinde benim de severek,yeterli hissederek mutlulukla sahiplenebileceğim,beni geliştirdiğini düşüneceğim kendimden pek çok şey katabileceğim bir iş var.
Böyle düşünemiyorsam, sadece zihnimde kendime koyduğum engellerdendir.
Evrende herkesi mutlu edecek kadar bol fırsat,mutluluk ve kazanç kapısı var.Herşey bir enerji ise içeceğim suya kolaylıkla ulaşabildiğim gibi idealimdeki işe de kolaylıkla ulaşabilirim.Yalnızca zinhimi doğru düşünen konuma getirebilmek önemli.Ki ben bunun için gerekli adımları atıyorum artık.




Bu arada her yönden çok mutsuz olduğunu bildiğim bir arkadaşımın güzel bir kanalda programa başlayacağı,ve nişanlacağı haberini aldım dün.Onun için gerçekten çok mutlu oldum yine.İnşallah hep böyle güzel şekilde devam eder hayatı.Hayat akış içinde bak günlük.


Dün merakla beklediğim haber de geldi.Gerçekleşmesini istediğim şey bir ay ertelendi.Daha doğrusu uygun zaman oymuş demek ki.O zamana kadar boluk bereket bilincimin de iyice gelişmesini sağlayacağım inşallah.

Bolluk bereketle alakalı çalışmalarım da başladı.Parayla alakalı olumsuz düşüncelerimi buluyorum.Anne babadan kaynaklanan ya da sonradan kendim edindiğim şeyler.

Mesela parayı konuşmayı hiç ama hiç sevmemem.En yakın insanla ya da tanımadığım bir insanla dahi olsun kesinlikle para konusunda konuşmak,hele hele bir tartışmaya girmek..Asla tahammül edemediğim birşeydi.Bunun bu yolda büyük bir blokaj olduğunu düşünüyorum.Sonuçta para da bir enerji.O da sevgi enerjisiymiş.Neden kendimden bu kadar uzak tutmaya çalışıyorum ki?

Ayrıca sadece para konusunda değil, diğer konularda da özellikle "almada" zorluk çekiyorum.Kim olursa olsun bana birşey versin altında eziliyorum resmen.

İşte yavaş yavaş gidecek şeyler
.



Sonrasında önemli bir konu daha var.Tüm bu çalışmaları yapmadan önce bilinçaltımı kolaylıkla değiştirebileceğim olumlamasını yapıyorum artık kendime.Çünkü bu çok önemli bir nokta.

Hadi bakalım.

phantomm 23-03-2010 03:05 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Bolluk çalışmaları hemen sonuç verdi ayol.Babam hiç yapmadığı bir şey yapmış benim için haha. girlhaha

prenses1 23-03-2010 03:09 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
tek kelimeyle harikasınız

phantomm 23-03-2010 03:19 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Çok teşekkür ederim prenses.
Sen de harikasın.İyi ki varsın:)

YESHAPPY 23-03-2010 03:29 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

phantomm Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 591337)
İş,aile ve diğer her konudaki sınırlamalarımı inceden inceye çalışıp zihnimdeki tüm olumsuz kalıpları temizlemeye başladım.Şİmdi herşeyi belirleme aşamasındayım.

Tüm engelleri,zihindeki tüm blokajları çıkarıp sevgiyle kutsayıp yollarına göndereceğim.
Bugüne kadar ısrarla yapmak isteyip ısrarla kaçtığım şeylerle yüzleşeceğim.

Kendi kendimi bloke etmenin ne anlamı var?Başarımın,mutluluğumun önündeki tek engel benim.Ve gerekli şeyleri yoldan çekiyorum artık.

Bu aşamada güzel bir bilgi:
.....'yı yapmalıyım,...'yı yapma ihtiyacındayım,..'yı yapmam gerek gibi kalıplar kullanmıyoruz.Bunlar ihtiyacı belirleyen ancak çözüm getirmeyen cümle yapıları imiş.Yani bizler bunları söylerken;

Bu çalışmaları yapmam gerek.(Bilinçaltının anladığı:Yapmam gerek ama yapmıyorum.) Gibi.

O yüzden bu kalıbı da dilimizden,zihnimizden çıkarıyoruzGerçi çokça kullandığım birşey ama en azından "ben"le başlayan cümlelerden çıkarabilirim şimdilik.

Bazen kendine diyorsun ki, "Amann onca şey okudum yazdım çizdim de noldu sanki?Bak hala aynısın phantom."

Ama artık çoğu zaman "Vayy be nerden nereye geldim!" de diyorsun.Şöyle bir geçmişten itibaren düşünüp bugüne kadar gelirsen.Kullanılması gereken kalıp bu.KEndinle ilgili olumsuz yargıların geçip gitmesine izin ver.Her zaman.Olumluyu ise mutlulukla çoğalt.

Ayrıca artık sürekli sevdiği işi yaparak maddi ve manevi doyuma ulaşabilen insanlara odaklanıyorum.Ebru Şallı sevdiği sporu işi haline getirdi.Gayette mutlu.Hem günlük sporunu yapıyor,hem de eminim güzel bir kazancı vardır.Ne kadar güzel.İnsanlar ilgileri doğrultusunda programlar yapıp eğlenerek para kazanıyorlar.Hobilerini işe dönüştürüp kazanç sağlayan insanlar var.
Bir sürü şirket,kurum,işveren,boş pozisyon var.
Tüm bunlar var.Ve eminim içlerinde benim de severek,yeterli hissederek mutlulukla sahiplenebileceğim,beni geliştirdiğini düşüneceğim kendimden pek çok şey katabileceğim bir iş var.
Böyle düşünemiyorsam, sadece zihnimde kendime koyduğum engellerdendir.
Evrende herkesi mutlu edecek kadar bol fırsat,mutluluk ve kazanç kapısı var.Herşey bir enerji ise içeceğim suya kolaylıkla ulaşabildiğim gibi idealimdeki işe de kolaylıkla ulaşabilirim.Yalnızca zinhimi doğru düşünen konuma getirebilmek önemli.Ki ben bunun için gerekli adımları atıyorum artık.


Sonrasında önemli bir konu daha var.Tüm bu çalışmaları yapmadan önce bilinçaltımı kolaylıkla değiştirebileceğim olumlamasını yapıyorum artık kendime.Çünkü bu çok önemli bir nokta.


Çok güzel belirlemişsin ne yapman gerektiğini ve de emin adımlarla ilerliyorsun gördüğüm kadarıyla. Cesaret de gerektiren şeyler bunlar. Kendinle yüzleşiyorsun. Yaptıklrından kendime de paylar çıkardım. Gerçekten zihnimizdeki engellerimiz izin vermiyor... Kısaca kendimize kendimiz izin vermiyoruz. Ne tuhaf şey... Güzel yaşa hepO0

phantomm 23-03-2010 10:39 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Çalışmalar sürüyor.Çalıştıkça ilginç şeyler buluyor insan.
Bilinçaltının sevgili ya da eş her ne ise seçerken baba figürü ile özdeşim kurduğunu biliyordum.Oldukça uzun süredir bunun farkındayım hatta ilişkim varken babamda gördüğüm tüm eksikliklerin erkek arkadaşımda da gözüme fazlasıyla battığını biliyordum.Bunun babamla olan ilişkimizden kaynaklandığını biliyordum ama bugünkü yaptığım çalışmada bulduğum şeyler kadar şaşırtıcı şeyler keşfedebileceğimi düşünmemiştim.
Belki de herşeyin bitmesine neden olan tavrımda babama olan öfkemi gördüm.Onun en küçük hatasına bile neden tahammül edemediğimi,neden hemen öfkeden köpürür hale geldiğimi anladım.Belki de onunla olan küçücük bir anlaşmazlıkta bilinçaltımdaki babamla olan anılar ve o öfkem tetikleniyordu.O zamanlar ben bile çözemiyordum neden birden bire o hale geldiğimi.Ben ona olan öfkenin birikmiş olduğunu düşünüyordum sadece, ama bu olmuş olsa bile yaşadığım durum üzerinde ancak çok küçük bir etkisi olmuş olabilir.Babama biriktirdiğim öfkeyi kusuyordum ona her defasında.O yüzden ona o kadar kızmak istemezken,içimden herşeyi unutup yalnızca ona sarılmak geçerken kendime hakim olamıyordum.Asık suratımı düzeltemiyordum,yumruklarımı açamıyordum.Ama konuşamıyordum da.Çünkü babamla konuşamazdım ben.Orda oturan sevdiğim adam değildi babamdı herdefasında.O yüzden konuşmak,konuyu halletmek,ne kadar küçük bir şeyi boş yere büyüttüğümü itiraf etmek benden o kadar uzak oluyordu.
Babamda gördüğüm olumsuz herşey ama herşey..Hepsi onda toparlanmış sanki.Ve ben bunların dışında pek birşey göremiyordum artık.Bu kadar mı tutar herşey?Sanki ölçmüş biçmiş tartıp almışım!
Sadece babam üzerinde çalışacaktım ama ummadığım yerlere geldim.Ve başlarken ummadığım halde o kadar çok ağladım ki.Ama çok iyi oldu arınmalar devam ediyor.Konuya o girmese ağlayamazdım bu kadar etkili bir çalışma yapamazdım heralde:) O yüzden burdan ona sevgilerimi,saygılarımı yolluyorum.
Çok ilginç ama insanın geçmişe bakış açısı değişiyor ve sanki geçmiş değişiyor.Olaylar aynı.Ama bakış açın değişince,algılaman değişince sanki olaylar değişmiş gibi hissediyorsun.Üzerinden kocaman yükler kalkıyor.
Bu tarz çalışmalar yaptığımdan,onu affetmeye başladığımdan beri onun benim hakkımdaki düşüncelerini son zamanlarda hep yanlış algıladığımı,yanlış kulpundan tuttuğumu görmüştüm.Hala da görmeye devam ediyorum.Bu artık birşeyi değiştirmez ama özgürleşmem için gerekli.Böylelikle affetmek çok kolaylaşıyor.
Bir zamanlar beni ne kadar çok sevdiğini HiSSETTİĞİMİ hatırladım.Düşündüğümün tam aksine.Çok zor bir anımda yanımda oluşunu,en çok desteğe ihtiyacım olduğu an aradığını ve herzaman yanımda olduğunu söylediğini üstelik bunu çok güzel bir şekilde ifade ettiğini hatırladım.Duymak istediğim kelimelerle hem de.O an benim için herşey kolaylaşmıştı.Sadece sesini duymak bile yetmişti.Varlığı ve sevgisi için ne kadar şükretmiştim.
İstemediğin şeyler birşekilde yaşanınca,tüm güzellikleri unutabiliyorsun.Hatırlamak güzel oldu.İnancım tazelendi.Tüm uyuşmazlıklara rağmen biz de zamanında çok güzel günler geçirmiştik.Şükürler olsun.

Tabi babama veremediğim tepkileri de verdim.Herşeyi yazdım.Teker teker çalışmaya devam edeceğim bakalım.
Onun çocukluğuna inmek faydalı oldu.Böylece onu da affetmek,kabullenmek kolaylaşıyor.

Gitgide tamamen affedeceğim ve tamamen özgürleşeceğim inşallah.İlk günde bile üzerimden bu kadar yük kalktı birhaftada uçmaya başlarım heralde.

Tabi tepkiyi verip,olumsuz duyguları boşaltmak yetmiyor.Yerini muhakkak olumlu duygularla doldurmak,sürekli kendini o yönde desteklemeye devam etmen gerekiyor.

Bu yüzden beni sınırlayan herşey için pratik olumlamalar geliştirmek iyi bir çözüm.Çünkü telkinlerde,ya da yapılan diğer olumlamalar belirli olaylarda zihni destekleyemiyor bence hemen.Herkesin özellikle olumszuluk hissettiği belirli,kendine özgü durumlar var çünkü.Ben çok takıntılı bir insan olduğum için özel belirli kalıplar bulmak iyi bir fikir oldu.

Mesela en geneli "Bu onun dünyası,onun dünyasında işler böyle yürüyor,onun doğrusu bu doğrudan şaşmamak için böyle davranmak zorunda" gibi destekleme cümleleri en küçük şeyde bile sürekli gerilme tepkimi hemen rahatlatıveriyor.Öncesinde derin bir nefes alıp nefesi verirken o duyguyu hemen dışarı verdiğimi imgeliyorum tabi.Sonra bu duygunun bana ait olmadığını,hemen bırakabileceğimi düşünerek o duygudan ayrışıp destekleme cümlemi söylüyorum.

Şimdilik bunu sürekli yapmam gerekiyor.Yavaş yavaş toleransım yükselecek,takıntılarım azalacak, yeni tepkim otomatikleşecek ve zihnim çok daha özgürleşecek.


Yaşasınn.More mental freedom.Hadi bakalım.

phantomm 24-03-2010 01:53 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Bu sabah yine annem ve babam benim için mini bir sürpriz yapmışlar:)
Çok teşekkür ettim aldım kabul ettim:)

Bugün hava çookk güzel.Kaç gündür dışarı çıkmak istiyorum ama bi türlü nasip olmuyordu artık bugünü kaçırmayayım.

Ya bu arada sanırım ben iki noktayı yapıyorum.Kitabı almıştım ama bir geçiş dönemine denk geldiği için yarıda kalmıştı.Ben de sonra öğrenir uygularım demiştim kalmıştı.
Geçenlerde burdan bir arkadaşla konuştuk bana basitçe anlatmıştı ama ben tam mantığını kavrayamadığım için yapamadım yine.Artık yapabilme vakti geldi diyordum içimden de bi yandan.
Sonra yine ummadığım bir yerde,nette birşeyler okurken karşıma çıktı olayın mantığını anlayabileceğim şekilde açıklanmıştı.Okudum denemeye başladım.Ve sanırım yapabiliyorumm:P
Şimdilik ufak şeyler üzerinde deniyorum.Dün bulaşıkları makinesi üzerinde denedim ve oldu:)Sonra gece yatarken ne yapsam ne yapsam diye düşünüyordum aklıma facebook geldi.Yarın tanıdığım biri beni eklemiş olsun diye iki nokta yaptım ve serbest bıraktım.Şimdi bi baktım hakikaten biri eklemiş.Tanıdığım biri ama listeme eklemek istemediğim biri:)O kısmı düşünmemişim.
Birkaç şey daha denedim onlar da oldu.Yapa yapa geliştircez artık böyle ehemmiyetsiz şeyler üzerinde deneyerek.
Güzel birşeymiş hakikaten, buysa eğer sevdim.

Sanchez 24-03-2010 02:06 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
iyi güzel forumu günlüğe cevirmişinde şu anne/babanın yaptıgı süprizleride açıklasan merakımı yenme konusunda büyük bi adım atıcam

phantomm 24-03-2010 02:09 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Zaten burası üyelerin değişim günlükleri bölümünde bulunan kişisel günlüğüm ve bu günlükte benim alanım arkadaşım.Günlüğüme hoşgeldin.
Bana özel birşey yaptıkları şey.Sadece hayatımdaki hoşlukları yazıyorum çoğalsınlar diye.
Sevgiler.

Sanchez 24-03-2010 02:14 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
peki araya girdiğim için özür dilerim o zaman..forumda yeniyim olayları anlamaya çalışıyorum (:

phantomm 24-03-2010 02:21 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Problem değil:)
Bu kısımda herkes kendine bir günlük açabiliyor.İçini döküp,problem ve çözümlerini ne istersen yazabiliyorsun..Bu kendindeki değişimleri görebilmen,güzelliklerin çoğalması ve de kendin göremediğin şeylerde yardım alabilmen adına gerçekten güzel bir uygulama.Üyelerin değerli yorumlarıyla güzel şeyleri görebiliyorsun.Öyle işte.
Hoşgeldin foruma:)Mutlu paylaşımlar diliyorum
.

vien1

Sanchez 24-03-2010 02:30 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Hoşbulduk..belki ilerde bende bi günlük acarım, geçmişe dönük iyi bi yolculuk olur tabi şuan kendimi bi yabancı gibi hissettiğimden burda günlük açıp günümüm nasıl gectigini anlatacak kadar pişkin hissetmiyorum (:

phantomm 24-03-2010 02:34 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Yok yok site ahalisi ılımandır merak etme.Ayrıca senin günlüğün yani ne istersen onu yazarsın.Yabancı hissetme artık hayatımdeğiştili oldun sen de:)

Sanchez 24-03-2010 02:42 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
pekala en kısa zamanda günlügümle forumu işgal etmek için geri geliyorum o zaman

phantomm 24-03-2010 03:54 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Forum senin artık ne yaparsan..
Sevgiler.

phantomm 24-03-2010 11:57 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Bugün dışarı çıktım.Yine günlerdir evdeydim malum.Sonunda ertelemedim ama çarşıya inme planımı bozdum dağa kaçtım.
Bizim ev dağlara yakın güzel bir yerde doğa açısından.Uzun zamandır çıkmamıştım.Şimdi bahar da geldi yemyeşil oldu heryer.Ben de gittim yüksekçe biryere oturup toprakla bütünleştim.
Öfkemi toprakladım.
Yalnız tüm bu çalışmalara rağmen,boğazıma reiki vermeme rağmen boğazımda gerçekten beni rahatsız eden bir düğüm var.Sanki ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum gibi hissediyorum.Bazen bu his göğsüme iniyor nadir de olsa.
Şu an beni gerçekten rahatsız eden dalgalanmama neden olan şey bu.Yani ortaya çıkmak için uğraşıyor sorun.
Bu düğümü yaklaşık 3 ay önce farkettim.Düzenli meditasyonvari çalışmamı yapmaya başlamamdan sonra oldu.Sanırım kendimi bilinçli anlamda artık daha iyi hissettiğim için oldu bu.Yani o orda hep vardı ama bir ağrı olarak hissedemiyordum.İlk başlarda soğuk algınlığı gibi gibi geldi yine.Ama birkaç günde geçmişti.Arada bir hep olur bu bana.Özellikle son birkaç gündürse iyiden iyiye farkettiriyor kendini sürekli tekrarlayan boğucu bir ağrı olarak.
Üstelik farkettim ki boğaz çakrasının rengi olan maviyi hiç ama hiç sevmezdim son günlere kadar.Son günlerde birazcık kullanır oldum.
Enerji çalışması filan yapıyorum ama sonrasında yine tıkıyorum sanırım.Çünkü yazarken değil ama konuşurken hala problem çekiyorum.
Bu çakra ses telleriyle vs. alakalı.Yani bizim dış dünyayla bağlantımız.O yüzden kendi başımayken bu kadar güvenli,huzurlu,dengeli olabiliyorken, "dış dünyada" hissettiğim anlarda bu kadar sıkıntı çekiyorum.

Sonra bir de farkettim ki.En büyük sorunum güvensizlik.Diğer birikmiş negatiflerin yanındaki en büyük olumsuzluk bu.Ama kendini o kadar güzel kamufle etmişti ki şimdiye kadar bugün ancak görebildim.

O yüzden aidiyet hissim yok..
İnsanı en çok ezen de bu olsa gerek.
Evet çalışmalar bu yöne kayıyor o zaman ilk başta.


Çünkü kendini hiç bir şehre,hiçbir eve,hiçbir insana,hiçbir olay ya da işe ait hissetmediğinde konuşmanın,kendini ifade etmenin,kimi zaman diyalog kurmanın,koşuşturmanın bir anlamı olmuyor.
Şöyle düşün.Bu evrende yapayalnız olsaydın..Ne anlamı olurdu ki ne giyindiğinin,gözlerinin ne renk olduğunun..bir işte çalışmak zorunda hissetmezdin mesela.Bunun gibi hissettiren birşey.Tamam başkaları için yaşamıyorum ama yine de bireye anlam katan şey bütün.
O yüzden bana çoğu zaman konuşmak bile zor geliyor galiba.Bir şeyler için uzun süre çabalamak..
Herşey yolunda gidiyorken yararlı olan şeyleri bile sorgulamak..Anlamsızlık..Nereye sırtını yaslayacağını bilememek..Herşey güzelken birden andan tamamiyle kopmak ve kendini bir boşlukta,anlamsızlık denizinde bulmak..
Böyle gidiyor..

Kendime güveniyorum olumlamalarını yaparken,dünyaya olan güvensizliği es geçmişim.Bütüne güvenmiyorken,derin bir güvensizlik içindeyken kendine ne kadar güvenirsen güven ne önemi var ki?Güvenmediğin dünyada güvendiğin kendin.Ne için?

Kendimden başlamam gerek aslında onu da biliyorum.Öyle de yaptım zaten.Belki de kendimden yola çıkıp gelmem gereken noktaya geldim.Şİmdi dış dünyayı mı anlamlandırabilmem gerekiyor?

Neyse herşeyin cevabı yavaş yavaş geliyor zaten.

Artık yutkunurken bile zorlanıyorum.Bunun vakti geldi.


Şimdiii...Nerden kaynaklanıyor bu derin güvensizlik???

pinnko 25-03-2010 01:14 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 

İyi geceler.

Son üç gündür o kadar çok şey yazdın,
O kadar uzun uzun yaptığın çıkarımları yazdın ki.

Ben cevap yazmak istemiyordum açıkçası (karşı cins olarak -erkek olarak yani).

Biraz önce yazdıklarını okuyunca sürecin neresine geldiğinden çok

iki gün öncesinden daha ileride olduğunu gördüm.

Bu güvensizlik değil,eski bağlantılar yok oluyor,bağımsızlaşıyorsun ve yeni
bağlantılar oluşturacaksın.
Anlatabiliyormuyum.
Bu özgürleşmeyi sen şu an güvensizlik olarak algılıyorsun.
Önceki düşünce alışkanlıkları kayboluyor.
Ben kimim,kime nereye yakınım yada bana yakın olanlar kimler?

Gemileri düşün.
Kuru havuza alındıklarında,hiç kıpırdamazlar.Karada kızağa alınmışlardır çünkü.
Ama denize indiğinde,hele o mavi sulara açıldığında,yalpalaya yalpalaya
ama dalgaları yararak rotalarında giderler,özgürleşerek.

Birde güvenli limanlara uzun süre demir atanlar.
Güvenli limanlarda uzun süre bekleyen gemilerin altı yosun tutar.
Ve isteselerde o haliyle çıkamazlar açık denize.
Fakat sen maşallah,super aerodinamik tasarım yelkenli yatlar gibisin.
Gitmediğin köşe bucak kalmadı üç günde:)


Şu bir-iki gün içinde sen yazmıştın zaten.

''Zaman şimdi!Hissediyorum.'' diye.


Birde niye öyle yazdın,renkli.

Yaşamın renkleri,yada senin renkli kişiliğin dışavurumu.
Sonuçta senin adına olumlu yorumlanacak bir görünüm.
Renkli kişiliğin,cıvılcıvıl yazılar yazıyorsun günlüğünde.
Bu.
Hayat dolu.

Bu kadar mesajı kendine güvenen bir insan yazar sadece.

Biz tam tersi,
grupta seni göremeyincede mesela benim güvenim,neşem kayboluyo,

kısa kalcaz valla.Üzme bizi:)
Sende olunca kendimizi daha güçlü hissediyoruz.

pinnko 25-03-2010 01:18 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Ha bu arada piknik sezonunu açmışın,temsilide olsa:)
Nede güzel yapmışsın,pek de güzel yapmışsın.

phantomm 25-03-2010 01:50 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Çok sağol pinnko..
Yüzümü güldürdün gece gece yahu..İyi ki varsın:)
Doğru yolda olduğumu biliyorum.Geçmişteki halin son aşamasındayım sanki tam ifade edemiyorum ama böyle bir his.
Yazmak sürekli ve sistematik olarak yazmak insanı kendine yakınlaştırıyor..Bu yüzden çıkan her fikri,her duyguyu,düşünceyi kaybetmeden kaydetmeye çalışıyorum gerek buraya gerek kişisel günlüklerime.Bu arada onlara yazarken de renkli renkli kalemler kullanıyorum:)İçime bahar geldi sanırım siyahtan baya kurtuldum:)

Alıntı:

super aerodinamik tasarım yelkenli yat
Bu söz pek hoşuma gitti.Olumlama cümlelerimin içersine katayım bari.Kendime güvenimi yitirirsem hani olur ya:p hemen moralim düzelir:)

Doğru, yeni duygulara,düşüncelere maruz kalınca bilinçaltı bir afallıyor tabi.
Ama biraz da görmediğim,farketmediğim bastırdığım herşey "Hadi sıra ben de beni de çöz" der gibi aklıma üşüşüyor.Çözülmek için geldiklerinin farkındayım ama bazen insan yine eskiden hissettiği gibi çaresiz hissedebiliyor.Ya da o duyguları yeniden hatırlamak bilmiyorum tuhaf hissettiriyor insanı çünkü direk geçmişe gidiyorsun bir anda.Ve o andan beri hala aynı hissi hep aynı yoğunlukta yaşamışsın gibi hissediyorsun.Yani ben böyle hissediyorum.:)


Bakalım..Hergün biraz daha özgürleşiyorum..Herşeye rağmen bunu biliyorum.Çok şükür.



Çok güzel şeyler yazmışsın çok teşekkür ederim.Sen de hızır gibisin dalgalanma anlarımda yüzümü güldürüyorsun hep.Çok sağol.
Sen olmayınca biz de aynı şeyleri hissediyoruz pinnko.Gerçekten yani kendi adıma konuşayım benim için öyle en azından.
Ben de biraz orayı ihmal ettim şu son günlerde ama aynı anda farklı şeylere odaklanamayan bir yapım var.Ders çalışıyorsam başka hiçbirşey yapamam,kitaplara daldıysam o ara kitap okumaktan başka birşey yapamam,kendi üzerime çalışıyorsam hep ilgim alakam onun üzerindedir.Bu beni zorlayan bir durum enerjimi sadece bir yere kanalize edebiliyorum hep ya da belki bir alışkanlık diyelim yeteneksizlikten öte.Hakkımı yemim şimdi:)Bu da gidecek birşey zamanla inşallah.

Öyle işte.

Bi daha giderken sütümü,ekmeğimi de alayım bari:)Bayadır piknik yapmamıştım iyi hatırlattın:)
Yine bisürü yazdım. utananadam

pinnko 25-03-2010 02:31 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

super aerodinamik tasarım yelkenli yat
Şimdi ayrı okuyunca ilk anda laga luga bi laf gibi geliyor sanki ama değil.
Aslında altında birde yelkenli resmi olmalıymış.
''Super aerodinamik tasarım''...Vay be.Baya havalı geldi şimdi.
Beğendiysen senin olsun ne diyeyim.
Böyle bir şey varmı onuda bilmiyorum.
Sadece gözümün önüne yelkenli yarışları geldi,Amerika ile Avustralya kıtası arasında yapılan.
Seyrettiysen hatırlarsın.
Bazen tv.de gösteriyor.
Önceki yıl gazetede hafta sonu yayınlanan bir yazı vardı.
İşte usta bir yelkenci,3 günde yelkenli kullanmasını öğretiyor diye.
Bu haberi kestim,bir dosyanın içinde duruyordur şimdi.
Bellimi olur,kim diyebilir bir gün yelkenli ile denize açılmayacağını:)
I'm sailing-Rod Stewart şimdi aklıma geldi.
Dailymotion - Rod Stewart - Sailing - une vidéo
Lİnk eklerken bende açtım.
Hüzünlü biraz,eski bir klip, Rod Stewart'ın boğaz yapısı çok farklı.
Gırtlağı yani.
Sende boğazım diyodun.
Hem bak belki iyi gelir:)

Kendine haksızlık etme.
Sen beceriklisin ve başarıyorsun.


Piknikle ilgili şu aklıma geldi.
Hani filmlerde olurya,İngilizlerin böyle resmi halleri filan.
Birde o hep tek tip bir piknik sepetleri vardır.
Öyle piknik sahneleri olur filmlerde.
Nedense hep komik gelmiiştir bana.

Şİmdilik bu kadar:)

Dünyaya dön artık:)

pinnko 25-03-2010 02:38 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
.......Bak gırtlağı bu durumda olan insanlarda var yani.
.......Ve bu adam şarkı söylüyo:)
........Birde sattığı milyonlarca plak/cd işte.
.......Bilginize:)
.......Eklemek istedim.akat bu bağırtılı biraz:Dailymotion - Rod Stewart Sailing Glastonbury2002 - un vídeo de Música
.......Canlı konseride varmış,f

phantomm 26-03-2010 12:17 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Phantomun kafası karıştııı.
Üff.
Son birkaç gündür öğretmenlik düşüncesini bir kenara bırakmıştım.Ben bunu istemiyorum ki.Ya da bu konuda gerçekten ne istediğimi bilmiyorum.
Hayatta en önemli iki karardan biri.Bunda bu kadar zorlanıyorum eş seçiminde napacağım acaba?
Neyse umutsuz düşünmek yok tabi.Ben doğru yoldayım ve sorularımın,karmaşalarımın olması çok çok doğal.Su bulanık olabilir ama durulur elbet.
Anneme "yeniden" öğretmenlikten vazgeçtiğimi açıkladım dün.Önce biraz sorguladı sonra "Bana göre hava hoş sen ne istersen ama babana ne diyceksin?" dedi.Ben tabi güvendiğim şeyler olduğu için boşverdim şimdilik söylemeyecektim.İş bulunca "ça çavv" deyip kaçacaktım güya hem de zaten bu iş babamı da "güvende olduğumu" hissettirecek bir iş olacaktı.Tabi hala olabilir.
Sonra hemen bir iki yere cv yollama.Sonra bir içgörü.Ve phantom bugün soluğu işkurda aldı.
Tabi yine "Aaa kızım İngilizce Öğretmenliği..Aa tüüü..Bi de burdasın aa.." tarzında bir adam.E normal.Yansıtacak ya beni bana.
"Amca sen onu boşver burdan iş bulma ihtimalim yüzde ile?" dedim.
"1, yüzde 1."
"E olsun ben o yüzde birlik kısmın içinde olurum sen merak etme." dedim.Kayıt yaptırdım.
Ama adamın içine yine sinmedi.Sağolsun bana birşey önerdi.İşkura kpss notu ile tercüman alıyorlarmış.Ab projeleri işleri için.Ama tam olarak hangi puan türü bilmiyorum.Belki kpds notu da istiyorlardır.Ama ben artık sınav kelimesi duymak istemediğim için girmedim ona.Geçen kayıtların son gününde hatırladım ama üşendim gidip kaydolmaya ve ERTELEDİM.Tabi bu sorun değil yılda iki defa yapılıyor nasılsa.Extra bir çalışmaya da gerek yok.Ama yine kpss var.İlk önce hoşuma gitti.Ama nette bu konuyla alakalı birşey bulamadım.(Bilen varsa aydınlatılayım amacı ile de yazıyorum.)Yani kafamda muallakta kaldı.

Geçen sene de yine böyle bir dönem geçirmiştim.!Hatta o zaman iş bulup kpssyi iyice boşlamıştım.Sınavda da bitse de gitsek modunda bağdaş kurup oturdum.Sınava giderken de baktım hava çok güzel "Yaa bu ne sınavı şimdi piknik yapmak vardı." bile dedim.

Eve dönerken "Artık bu sene ciddi çalışırım."

Aylar geçtikçe yine tetiklenen acabalar.Ve yine ne olsam modu.


Şimdi yine aynı mod.

Annem artık sürekli "Eee son beş dakka içinde noldu,şimdi ne olmaya karar verdin?" diyor.
Birkaç ay önceki kararsızlık durumu gibi.Hergün değişik bi işle uyanıyordum.

"Anne ben karar verdim Amerika'ya gidiyorum."
"Anneee ithalat-ihracat kursuna gideceğim bana daha yakın gözüküyo."
"Dış işleri ofisine eleman arıyolar buna başvurayım."
"Öğretmen olup İngilte2ye gitmeye karar verdim.Geçiş hakkı varmış.."
"Neyse ya ordaki öğretmenlik olmuyo mu sanki."
"Kuzenimle tasarım yapalım biz yaa."
"Eğitim danışmanlığı da olur aslında bak."
.
.
.
.
.
.


Sonra öğretmenliğe başlayıp kendimi o süreçte istediğim yönde geliştirip istediğim mesleğe geçerim düşüncesi ile ikna etmiş ve bir süre annemi rahat ettirmiştim.Ama sonra beynimi kurdalamaya başlayınca,yani bu son dönemlerde, yine tereddütler çıktı meydane.

Dün gece oturup forumlarda dolaştım.Ne çok işsiz var.Ne çok yakınan.İlk başta bir moralim bozuldu.
Biliyorum ki doğru şekilde düşünürsem doğru işi bulurum.Umutsuzca aramak yerine fırsatları görmeyi bilince insan istediklerine kavuşur.
Ama ben hala bir karar vermiş değilim.
Bunda sanırım babamın rolü var.Ablam okulu uzattı ve iş konusunda babamı çok zorladı.Çok yordu.Hala da öyle.Maddi ve manevi bakımdan yoruldu adam.O yüzden çekiniyorum ben de.Onun isteğinin dışına çıkıp onu üzmekten daha fazla yormaktan çekiniyorum.
Gerçi korkularımı silersem ne yöne gidersem gideyim o da benimle mutlu olacak bu da var ama..


Akşam eve dönerken çocukluk arkadaşıma rastladım.Meslek lisesine başlamış yarım bırakmıştı.

Önce beni tanıyamadı.(O kadar mı değişmişim yahu?)
Yalnız kızla evlerimiz dipdibe diyebileceğim bir mesafede ama yıllardır görmedik birbirimizi:)
Herneyse.
Bir kursa başlamıştı annesinden duymuştum.Kurs sonrası staj başlamış özel bir okulda.Yorucuymuş ama sevinçli çünkü öğretmen gibi birşey oldum diyor.İşim oldu.

Hımm phantomm.Bak arkadaşım liseyi bile bitirmedi ama fırsatları değerlendirmiş.Şimdi mutlu.Allah artırsın.Gelelim kendimize.
"Kurslar iyi fikir aslındaaa."


Sonra üniversiteden bir arkadaşım aradı.Uzun zamandır görüşmemiştik.
İstanbul'da öğretmenlik yapıyormuş."Phantom buraya gel İstanbul çok güzel ben hep geziyorum.Kazanırsın sen yaa.Hem bak burası büyük yer.Başka şeylere yönelirsin istersen sonradan.Fırsat çok."(Hımm eski fikrime yeniden mi dnüyorum?)

"Evet aslında doğru hem oranın puanları da düşük.Olabilir.Hem orda kendimi daha çok geliştiririm zaten önceden bunu düşünmüştüm ama sonra vazgeçmiştim."


Gece.
"Ab gönüllülük projeleri araştırmalarına dönüş.Mesleğe başlamadan önce bir yurtdışı yapayım.Aaa İrlanda bile var bak oraya gitmek istiyodum zaten bu bi işaret!"


Sonuç:???

pinnko 26-03-2010 01:06 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

"E olsun ben o yüzde birlik kısmın içinde olurum sen merak etme." dedim.Kayıt yaptırdım.


Duymak istediğim buydu.
Kendinle ilgili bu görüşünü koru,ruh halin hep bu kıvamda en üst düzeyde olsun.
Bu bakış açısı,istediğini sana çekecek olan duygularıda en üst düzeyde hissetmeni sağlayacaktır.
En azından sadece bu konuda kendinden emin ol.
Bu bence tek başına bile yeterli olacaktır ve diğer mevzuları birer birer
bertaraf etmeni sağlayacaktır.
Senin için en iyi olan gerçekleşecek,temenim budur.
Sevgiler.

phantomm 26-03-2010 02:30 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Çok sağol pinnko.
Bu destekleyici tavrın kendime daha da güvenmemi sağlıyor.
Burda bana destek olan herkes bu duygumu biraz daha artırıyor.İyi ki tanıdım sizleri.

Şimdi hani bana dedin ya.Yeni duygulara geçişteki problemler bunlar..Sarsıyor bu düşünceler beni.Çok fazla devrimsel olan düşüncelerimi hep içimde yaşamaya gayret ettim yıllarca.Şİmdi bunlarla adım atmaya çalışırken yürümeyi yeniden öğreniyor gibi hissediyorum.Üstelik bu kez kendi öğrettiği şekilde yürümeyi denemdiğim için babamdan destek bekleyemiyorum bile.

Yazmıştım sanırım.Yıllarca "Öğretmen olmak istemiyorum." diye gezdim.Ama bilinçaltım sağolsun yine lafı tersinden anladı.Onun dilinin çözünceye kadar da iş bu raddeye geldi:)

Şİmdi çevremdeki herkes korku filminin en kabus sahnesi gibi "Kpss,kpss,giriceksin değil mi,öğretmenlik yapacaksın değil mi,aa kazan garanti meslek ayoll,hııı çalışmıyor musunnn?" şelinde yaklaşıyorlar.Bilinçaltım da "E sen istemiyormuydun?" diye soruyor.Silkelendiğim dönemlerde hep karmaşaya düşüyorum bu yüzden.

Kafam çok karışıyor.

Tek bildiğim sürekli sınavlara yönelik bir sistemden ölesiye sıkıldığım.
Sınav kelimesine bile tahammülümün kalmamış olması.Okul bitmeden başlayıp yaz boyunca çalıştığım işler yine bu paralelde idi.İnsanlara sürekli kuralları öğret.Sınav geçmeleri için kural ezberleyen işin mantığını anlattığında sen bana formülü söyle diyen insanlara yardım etmek beni hiç mutlu etmedi.
Sürekli sınavlara girmek zorunda olan çocuklara bir dili matematik gibi,üç beş saatte 30 kişilik sınıfta öğretmeye çalışmak beni mutlu etmedi.Hep derdim ben bunu bir dil gibi,yaraşan şekilde öğreteceğim diye.Ama o kadar kalabalık sınıfta çocuklara teker teker zaman ayırmak çok fazla emek,sabır isteyen birşey.Ben de birşeyi ya tam yapmayı ya hiç yapmamayı tercih ederim.
Ha o çalıştığım sürede bunu başaramadım mı?Bence başardım.Öğrencilerim benim farklı bir "İngilizce Öğretmeni" olduğumu biliyor ve buna göre davranıyorlardı.Herbiri ile ayrı ilgilenmeye çalıştım.Kafamdakileri hayata geçirmeye çalıştım.Zaten ilk senem zamanla daha da gelişir biliyorum.Ama o dönem çok yoruldum o kısacık zamanda.Belki en iyiyi hedeflediğimden çok uğraştığım için..İlk senemde bile en iyimi yapabilmek için uğraştığım için.

Fakat şöyle birşey var.Yurtdışında bir okulda gerçekleştirilen İngiliz DİLİ derslerini izleme şansım oldu.Maksimum 15 kişilik sınıflar.Bunun bir DİL olduğunun bilincinde öğrenciler.İlgilerine göre az ya da çok katılımda bulunuyorlar ama konuşuyor çoğu.Öğretmenler gayet rahat,maaşlarını bilmiyorum ama bizim ülkedekinden eminim yüksektir.Ordaki en tecrübeli dil öğretmeni bana dedi ki "Bu iş sınıfta maksimum 15 kişi ile olur.O da belli seviyesi olanlar.Biraz daha düşükse seviye maksimum 12 kişi olmalı."

Türkiye şartlarında bu mümkün değil.
Hatta kimi okulda 30 kişilik sınıfa ideal bakılıyordur Allah bilir.Ve bugün yine nette okuma fırsatım oldu en çok çalışan öğretmenler Türkiye'de imiş aynı şekilde en az maaş alanlar da.

Bilmem kaç saat çalışıp ayda ancak bir buzdolabı alabilecek bir maaş kazanan en değerli mesleklerden birine mensup öğretmenler!


Peki ben onca emeği verdikten sonra aileme güzel şeyler sunabilecek kadar parayı haketmiyor muyum?Bu mesleğe onca senesini vermiş insanlar benden bile önce, üç kuruş maaşla geçinmeye neden mahkum oluyor?Dersleri ezberleyip,bana soru sormayın ben anlatır giderim tarzındaki hocaları kastetmiyorum.Biliyorum ve şahitte oldum bu mesleğe gönül vermiş insanlara.



Ata'nın genci olarak,bu topraklara canlarını feda etmiş canların torunları olarak bu memleket için bunu yapmak benim için bir onur diyorum.Güzel gençlik,güzel gelecek için.


O ülkede insanların öğretmen olması için öğretmenlik okuyanlara fazladan para veriyorlar.
Bırak bunu,pek çok ülkede öğrencilere kuponlar veriliyor çeşitli yerlerde harcamaları,yemeklerini daha ucuza yemeleri için.
Kaldığım yurt otel gibiydi ve burdaki özel yurtların yarı fiyatınaydı nerdeyse.Kısacası okurken soyuldum,bir de bana verilen okuma desteğini de bidahaki seneye ödeyeceğim şimdi.Okumam için onca para döktü ailem bi de şimdi bu sistemin bir ferdi olup maaşa geçebilmem için bekliyor.


Atatürk zamanında öğretmenlere verilen maaş bugünün 3 milyarına denk geliyormuş.Üstelik O tüm nesil sizin eseriniz olacaktır diyebilecek kadar önem vermiş bu mesleğe.Büyük bir itibar.


Şimdi hak ettikleri maaşı değil,o maaşın kat be kat altını bile ödememek için çeşitli uygulamalara maruz kalan,yarı fiyatına çalıştırılan oralara girmek için bile aylarca bekleyen öğretmenler."Şans" vurursa..

Hadi öğretmen oldun diyelim.Ne yapıyorsun?
Çin'deydi sanırım yanlış hatırlamıyorsam ya da Japonya.Bir matematik problemi tüm sınıfça anlaşılana kadar çözüm yolları üzerinde çalışılırmış,her birey anladıktan sonra diğerine geçilirmiş.

Burda koyun olmazsan,eline verilen kitabı,onda yazılan kelimeleri öğretmezsen öğrencilerin sınavı geçemiyor!Ve "BAŞARISIZ" oluyorlar.Dolayısıyla sen de başarısız damgası yiyorsun.

Öğretmenlik çok güzel ama bu öğretmenlik değil ki.Güya yeni sistem yaklaşımları benimseniyor,öğrencinin sosyalleşmesi, Avrupa Birliği uyum sürecinde öğrencinin bilgiyi depolayan değil de bilgiye ulaşmayı öğrenen birey olmasını sağlamak,öğrenmeyi öğretmek filan amaçlanıyor.İhtiyaç analizi yapılıyor güya ama öğrencilerin ana dillerini öğrenme ihtiyacında oldukları es geçiliyor galiba ki bir aynı branştan bir arkadaşım İngilizce yerine Türkçe öğretiyor.


Bunları düşünüp duruyorum.Vicdan meselesi yapıyorum pek çok yönden.
Ama son günlerde "okul" adı verilen yerlerdense piknikte yapılan informal(kitaplarda böyle geçiyor) eğitimi tercih edeceğimin farkına iyice vardım.


Bazen abartıyorsun phantom diyorum o kadar öğretmen var bak herkes gidiyor geliyor filan işte alışırsın.Kendi sistemini kurarsın.Birşeyler olur elbet.


Ama o hale gelebilmek için bir sınav daha geçmek zorunda olma düşüncesi beni sinir ediyor.

Bunu aileme anlatamıyorum.Onlar için standartlar,belirli bir güvence içinde ne veriliyorsa yeterli.Bazen benim de buna uyasım geliyor tembellik edip.


Bu düşüncelerimi ilk defa yazıyorum.Çokta uzattım.Belki bir sonuca vardırır bunlar beni.


Belki de gerçekten dili dil gibi öğreten bir yer açarım ilerde..
Ama farklı ideallerim de var.
Bunları yazarak düşünmeye çalıştığım için yazıyorum.Bir başladım gerisi geldi ben de tutmadım kendimi:)

pinnko 26-03-2010 04:18 AM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

phantomm Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 591784)
Çok sağol pinnko.
Bu destekleyici tavrın kendime daha da güvenmemi sağlıyor.
Burda bana destek olan herkes bu duygumu biraz daha artırıyor.İyi ki tanıdım sizleri.

Şimdi hani bana dedin ya.Yeni duygulara geçişteki problemler bunlar..Sarsıyor bu düşünceler beni.Çok fazla devrimsel olan düşüncelerimi hep içimde yaşamaya gayret ettim yıllarca.Şİmdi bunlarla adım atmaya çalışırken yürümeyi yeniden öğreniyor gibi hissediyorum.Üstelik bu kez kendi öğrettiği şekilde yürümeyi denemdiğim için babamdan destek bekleyemiyorum bile.

Yazmıştım sanırım.Yıllarca "Öğretmen olmak istemiyorum." diye gezdim.Ama bilinçaltım sağolsun yine lafı tersinden anladı.Onun dilinin çözünceye kadar da iş bu raddeye geldi:)

Şİmdi çevremdeki herkes korku filminin en kabus sahnesi gibi "Kpss,kpss,giriceksin değil mi,öğretmenlik yapacaksın değil mi,aa kazan garanti meslek ayoll,hııı çalışmıyor musunnn?" şelinde yaklaşıyorlar.Bilinçaltım da "E sen istemiyormuydun?" diye soruyor.Silkelendiğim dönemlerde hep karmaşaya düşüyorum bu yüzden.

Kafam çok karışıyor.

Tek bildiğim sürekli sınavlara yönelik bir sistemden ölesiye sıkıldığım.
Sınav kelimesine bile tahammülümün kalmamış olması.Okul bitmeden başlayıp yaz boyunca çalıştığım işler yine bu paralelde idi.İnsanlara sürekli kuralları öğret.Sınav geçmeleri için kural ezberleyen işin mantığını anlattığında sen bana formülü söyle diyen insanlara yardım etmek beni hiç mutlu etmedi.
Sürekli sınavlara girmek zorunda olan çocuklara bir dili matematik gibi,üç beş saatte 30 kişilik sınıfta öğretmeye çalışmak beni mutlu etmedi.Hep derdim ben bunu bir dil gibi,yaraşan şekilde öğreteceğim diye.Ama o kadar kalabalık sınıfta çocuklara teker teker zaman ayırmak çok fazla emek,sabır isteyen birşey.Ben de birşeyi ya tam yapmayı ya hiç yapmamayı tercih ederim.
Ha o çalıştığım sürede bunu başaramadım mı?Bence başardım.Öğrencilerim benim farklı bir "İngilizce Öğretmeni" olduğumu biliyor ve buna göre davranıyorlardı.Herbiri ile ayrı ilgilenmeye çalıştım.Kafamdakileri hayata geçirmeye çalıştım.Zaten ilk senem zamanla daha da gelişir biliyorum.Ama o dönem çok yoruldum o kısacık zamanda.Belki en iyiyi hedeflediğimden çok uğraştığım için..İlk senemde bile en iyimi yapabilmek için uğraştığım için.

Fakat şöyle birşey var.Yurtdışında bir okulda gerçekleştirilen İngiliz DİLİ derslerini izleme şansım oldu.Maksimum 15 kişilik sınıflar.Bunun bir DİL olduğunun bilincinde öğrenciler.İlgilerine göre az ya da çok katılımda bulunuyorlar ama konuşuyor çoğu.Öğretmenler gayet rahat,maaşlarını bilmiyorum ama bizim ülkedekinden eminim yüksektir.Ordaki en tecrübeli dil öğretmeni bana dedi ki "Bu iş sınıfta maksimum 15 kişi ile olur.O da belli seviyesi olanlar.Biraz daha düşükse seviye maksimum 12 kişi olmalı."

Türkiye şartlarında bu mümkün değil.
Hatta kimi okulda 30 kişilik sınıfa ideal bakılıyordur Allah bilir.Ve bugün yine nette okuma fırsatım oldu en çok çalışan öğretmenler Türkiye'de imiş aynı şekilde en az maaş alanlar da.

Bilmem kaç saat çalışıp ayda ancak bir buzdolabı alabilecek bir maaş kazanan en değerli mesleklerden birine mensup öğretmenler!


Peki ben onca emeği verdikten sonra aileme güzel şeyler sunabilecek kadar parayı haketmiyor muyum?Bu mesleğe onca senesini vermiş insanlar benden bile önce, üç kuruş maaşla geçinmeye neden mahkum oluyor?Dersleri ezberleyip,bana soru sormayın ben anlatır giderim tarzındaki hocaları kastetmiyorum.Biliyorum ve şahitte oldum bu mesleğe gönül vermiş insanlara.



Ata'nın genci olarak,bu topraklara canlarını feda etmiş canların torunları olarak bu memleket için bunu yapmak benim için bir onur diyorum.Güzel gençlik,güzel gelecek için.


O ülkede insanların öğretmen olması için öğretmenlik okuyanlara fazladan para veriyorlar.
Bırak bunu,pek çok ülkede öğrencilere kuponlar veriliyor çeşitli yerlerde harcamaları,yemeklerini daha ucuza yemeleri için.
Kaldığım yurt otel gibiydi ve burdaki özel yurtların yarı fiyatınaydı nerdeyse.Kısacası okurken soyuldum,bir de bana verilen okuma desteğini de bidahaki seneye ödeyeceğim şimdi.Okumam için onca para döktü ailem bi de şimdi bu sistemin bir ferdi olup maaşa geçebilmem için bekliyor.


Atatürk zamanında öğretmenlere verilen maaş bugünün 3 milyarına denk geliyormuş.Üstelik O tüm nesil sizin eseriniz olacaktır diyebilecek kadar önem vermiş bu mesleğe.Büyük bir itibar.


Şimdi hak ettikleri maaşı değil,o maaşın kat be kat altını bile ödememek için çeşitli uygulamalara maruz kalan,yarı fiyatına çalıştırılan oralara girmek için bile aylarca bekleyen öğretmenler."Şans" vurursa..

Hadi öğretmen oldun diyelim.Ne yapıyorsun?
Çin'deydi sanırım yanlış hatırlamıyorsam ya da Japonya.Bir matematik problemi tüm sınıfça anlaşılana kadar çözüm yolları üzerinde çalışılırmış,her birey anladıktan sonra diğerine geçilirmiş.

Burda koyun olmazsan,eline verilen kitabı,onda yazılan kelimeleri öğretmezsen öğrencilerin sınavı geçemiyor!Ve "BAŞARISIZ" oluyorlar.Dolayısıyla sen de başarısız damgası yiyorsun.

Öğretmenlik çok güzel ama bu öğretmenlik değil ki.Güya yeni sistem yaklaşımları benimseniyor,öğrencinin sosyalleşmesi, Avrupa Birliği uyum sürecinde öğrencinin bilgiyi depolayan değil de bilgiye ulaşmayı öğrenen birey olmasını sağlamak,öğrenmeyi öğretmek filan amaçlanıyor.İhtiyaç analizi yapılıyor güya ama öğrencilerin ana dillerini öğrenme ihtiyacında oldukları es geçiliyor galiba ki bir aynı branştan bir arkadaşım İngilizce yerine Türkçe öğretiyor.


Bunları düşünüp duruyorum.Vicdan meselesi yapıyorum pek çok yönden.
Ama son günlerde "okul" adı verilen yerlerdense piknikte yapılan informal(kitaplarda böyle geçiyor) eğitimi tercih edeceğimin farkına iyice vardım.


Bazen abartıyorsun phantom diyorum o kadar öğretmen var bak herkes gidiyor geliyor filan işte alışırsın.Kendi sistemini kurarsın.Birşeyler olur elbet.


Ama o hale gelebilmek için bir sınav daha geçmek zorunda olma düşüncesi beni sinir ediyor.

Bunu aileme anlatamıyorum.Onlar için standartlar,belirli bir güvence içinde ne veriliyorsa yeterli.Bazen benim de buna uyasım geliyor tembellik edip.


Bu düşüncelerimi ilk defa yazıyorum.Çokta uzattım.Belki bir sonuca vardırır bunlar beni.


Belki de gerçekten dili dil gibi öğreten bir yer açarım ilerde..
Ama farklı ideallerim de var.
Bunları yazarak düşünmeye çalıştığım için yazıyorum.Bir başladım gerisi geldi ben de tutmadım kendimi:)




Sende mesleğini seven her üğretmen gibi varolan sitemle ilgili
kaygılarını ve eleştirilerini dile getiriyorsun.
Yazdıklarının tümüde çok samimi içten duyguların.


''Onlar için standartlar,belirli bir güvence içinde ne veriliyorsa yeterli.Bazen benim de buna uyasım geliyor tembellik edip.''

Bu tembellik değil ki.
Sen tembellik etmiş olmayacaksın ki.
Standartlar dediğin şey işte nedir bu ülkede devlet memuru
olarak görev yapan öğretmenler.
Devlet okullarındaki tüm öğretmenler.

'Belki de gerçekten dili dil gibi öğreten bir yer açarım ilerde..'

Maddi olarak bağmsızlığnı kazandıktan sonra,eğer hala o düşüncelerini
koruyor olursan adım adım bir yerlere gider.
Ama tekrar yazıyorum özel yer açmış olman senin daha
başarılı olduğun anlamına gelmeyeceği gibi devlet memuru olmanda
tembel olduğun anlamına gelmeyecek.

Şu da var devlet memuru olarak öğretmenlik yaparken sadece
öğretmenlik yapacaksın.
Ama kendi adına işletme açtığında he öğretmenlik hemde onun
dışında girişimci olarak hem işletmeci hem yönetici vs.vs.
çok daha fazla ve farklı sorumlulukların olacak vesen bunları 24 saatini
aşan ve eğimticilikle hiç ilgisi olmayan sorunlar olarak yaşayacaksın.
Belki derslerede giremeyeceksin,işletmenin sorunları senin tüm vaktini alacak.

Bunlar benim benim düşüncelerim tabii ki.
Ben meslekten biri değilim.
Bu mesajında aslında mesleki karakter taşıyor.

Sen artık gerçekten mesleğinin insanı olmuşsun phantomm:)

Anlattıklarının çoğu eğitim sistemi ile ilgili ve bunlarada cevap verebilcek nitelikte insanlar ancak senin daha iyi bildiğin
mesleki forumlarda.
Ayrıca o forumlarda da bu tür sorunların tartışıldığı muhakkak.
Sen kendinden bakıyorsun ve her mesleğe yeni adım atacak genç bir öğretmenin duyduğu sıkıntıları yaşıyorsun.
Hem sistem adına hemde kendi adına.
Çok normal,doğal,sorgulayan,düşünen bir insansın.
Eğitim sistemiyle ilgili taşıdığın endişelerin senin birinci öncelikli
sorunun olmamalı.
Yani sınıfların 15 kişi yerine 30 kişi olması,ilk etapta senin birincil
öncelikli sorunun değil,Milli Eğitim Bakanının öncelikli görevi.

Senin önceliğin varolan seçenekleri değerlendirerek maddi bağımsızlığını sağlamak.

Aşama aşamada sana mesleki doyum sağlayan yada kişisel
tercihlerine göre hayat şartlarını daha yukarı taşımak.
Sanırım herkes böyle düşünüyordur.

Şimdilik burada kesiyorum,bir birinden farklı paragraflara
ayrı ayrı cevap yazmam gerekecek şimdi:)
Saat sabahın 04.00'ü.
Harflerin yerini zorlukla buluyorum şu an.

Sevgiyle kal.

pinnko 26-03-2010 12:25 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Günaydın.
Dün gece ve bu gece az uyudum ama yinede kalktım.
Aklımda kalan iki konu var onları yazmak istedim.
Mesleki konulara ayırdığın bu mesajın tam olarak
öğretmenlik mesleği ile ilgili konularda tartışan forumlarda,
mesleğe yeni adım atacak bir öğretmene yakışır tarzda.
Her yönüyle senin yeni adım atacağın bu mesleğin dünyasına ne kadar geniş bir perspektiften baktığının göstergesi.
Belkide daha yükseklerden ufuklara bakıyorsun.
Bu meslekle ilgili sorunları konuşmaya açıkçası çok
istekli değilim:)
Çünki öğretmenlerin dünyası,hele hele mesleki sorunları ve
eğitim sisteminin zaafları bana çok uzak.
Konuyla ilgili tek tecrübem öğrenim hayatı boyunca devam eden öğretmen-öğrenci ilişkisinden öteye geçmedi.

Bu arada yurt sorunlarından bahsetmişsin.
Ben 12 yaşında başladım yatılı okula:)
İlkokuldan sonra.

Mesajının girişinde bahsettiğin 'yeni duygulara geçişte' problem yok.
Sadece eski düşünce ve bağlılık alışkanlıklarından kurtuldun.
Şu an kendini daha serbest hissediyorsun.
Şu an ki (hangi yöne gitsem?) sorusu bu
Kendini azad ettin sen.
Yoksa gelişemezdin.

Hayatının bundan sonraki yönelimlerine göre yeni yeni özel,sosyal ve mesleki bağların oluşacak.
Belki de çalışmazsın.Bilemeyiz.
Geleceği yaşamadık daha:)

Ve kişi olarak daha yetişkin duygulara sahip olacaksın.

Ben kısaca yazıp kapatacaktım güya sabah meditasyon saatini
ertelememek için.

Süratle toparlıyorum;
Öncelikle belirtmek isterim ki eğitim mevzuunda en son söz söyleyecek
kişilerden biride benim herhalde,kendimi bu dünyanın dışında görüyorum.
En azından şimdilik.

Burada ise söz konusu olan sensin:)
Milli Eğitim Bakanlığı ve sürdürüdüğü politakalar değil.
Sen önemlisin.
Yaşadığın bu hayatı en iyi şekilde sürdürmek adına gelişimini ve
ruhsal,zihinsel,duygusal ve bedensel sağlığını koruyarak hayatın içinde
doyumlu,mutlu ve mesleğini icra ederek toplumun gelişiminede katkıda bulunan
çevresine yararlı bir insan olacaksın.
(Yukarıdaki cümleyi sen daha iyi yazabilirsin.)
Şimdi bir çok mesleki problem,eğitim dünyası sorunları,öğrencilerin
sadece sınav geçmek için öğrendiği çarpık bir sistem seni mesleğini yapmaktan
ve mesleki olarak kendini geliştirmekten alıkoymasın.

Bunu neden yazıyorum.
Eğer sen( Ben öğretmenliği,öğretmeyi çok istiyorum ama bu sorunlar
beni mesleğimden soğutuyor,maddi imkanların yetersizliği beni
hayal kırıklığına uğratıyor.) diyorsan bu senin mesleki sevgini bitirmemeli.

Senin mesleki donanımını ve yeteneğini köreltmesin.
Kendini,her yönden yeterli hissedecek ve en üst düzeye gelmeni
sağlayacak şekilde geliştirmeye devam et.
Bunlar seçtiğin meslek için geçerli.
Belkide farklı bir meslekde hayatını kazanacaksın.

Şu satıra kadar söz edilen sorunlar,
senin kişisel kariyer hedeflerin için engelleyici unsur olamaz.
Günlük yaşamını daha keyif alınmaz hale getiremez.

Er veya geç sen arzuladığın,mesleki olarak kendini en iyi şekilde
ifade edebildiğin bir kuruluşta,yerde veya ülkede o imkanlara kavuşursun.

Eğer isteğin buysa phantomm.

Burada boşunamı o kadar çekim yasası,imgeleme konuşuyoruz.
Üstelik sen (iki nokta) tekniğini baya bi ilerletmişsin:)
Günlüğünde okudum.

Biliyorsun gizli gizli senin günlüğünü okuyorum ben:)

Şimdi tüm bu yazdıklarım ve söylediklerim hakkında
seninde bir bilgi birikimin var.

Ve eminim aynı sorunları ben sana yazsaydım sen bana daha iyi
önerilerde bulunacaktın.

''Bilmek yetmiyor fakat.''
Atilla İlhan

...Bu satırların da ifade ettiği gibi:)

Bazen herkes bir karar arifesinde oluyor yada öyle hissediyor kendisini
ve çevresinin bir şekilde ilgisine ve desteğine başvuruyor.

Bunlar.
Senin ne istediğin önemli..


Şimdi çıkıyorum artık.


Sevgiyle kal:)

alk78

pinnko 26-03-2010 12:44 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
http://forum.seslisozluk.com/teachin...tml#post198512


Yazmayı unuttum,dün kendim için okumuştum.
Kendim için çok aydınlatıcı buldum.
Bir yabancı dil öğretmeni (sanırım artık emekli) iki sayfa madde madde
yabacı dil eğitimindeki yanlışlıklarla bir ilgili yazmış.
Öğrenci neden öğren(e)miyor? vb.
Belki görmüşsündür int.te.
Görmedi isen.
Selamlar tekrar.

phantomm 26-03-2010 02:39 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Pinnko ne güzel şeyler yazmışsın.
Herbir cümle için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.Çok büyük bir emek ve özveri var hepsinde.
Şu öğretmenin paylaşımını daha önce hiç görmemiştim.Okurken çok eğlendim:),çokça katılarak okuduğum bir yazı oldu.



Alıntı:

Çok normal,doğal,sorgulayan,düşünen bir insansın.
Doğru, ama bazen fazlaca sorguluyorum galiba.Bu egomla öz benliğim arasında bulunan büyük uçurumdan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.İçsel çalışmalarım sürdükçe sorgulamalar,en azından gereksiz kısmı bitecek inşallah.Ya da zaten ne istediğimi bildiğim için çok fazla sorgulamadan adımlar atabileceğim.

Alıntı:

Eğitim sistemiyle ilgili taşıdığın endişelerin senin birinci öncelikli
sorunun olmamalı.
Yani sınıfların 15 kişi yerine 30 kişi olması,ilk etapta senin birincil
öncelikli sorunun değil,Milli Eğitim Bakanının öncelikli görevi.

Haklısın.Bazen öncelikli sorun buymuş gibi bakıyorum.Ama öyle değil.Şuan nereye yöneleceğimi belirlemek öncelikli amacım olmalı.
Öğretmenlik yapmak istiyor muyum?
ŞArtları düşünmeden.Nasılsa şartlarımı kendim belirleyebilirim bir şekilde.Hımm bu süreci tartarken çok fazla gelecekte yaşamışım yine.Tamam bunu görmüş oldum pinnko sağol.


Belki de bu yalnızca anda kalabilme yetimi denemem için var olan birşey.
Belki de karar verebilmedeki özyeterliğimi ölçmem için var olan birşey.

Bütüne bakmayı unutunca küçük şeyleri çok fazla sorgular hale geliyor insan.

Bütüncül bir iyileşme içindeyim.Evet öyleyim.

Şu sıra düşünceleri sorgulamak değil de iç sesimi duymaya çalışmak kendimi serbest bırakmak yapacağım en iyi şey olacak sanırım.

Bakalım bana neler söyleyecek.
Bu kadar sorgulama yeter.Böyle biryere de varamıyorum zaten:)

Panik,sorgulama,sistemi yargılama devre dışı.
İç sese kulak verme zamanı.

Çok sağol..

pinnko 26-03-2010 02:51 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:


Bu kadar sorgulama yeter.Böyle biryere de varamıyorum zaten:)

Yukarıdaki cümlenin kayıtlardan çıkarılmasını rica ediyorum.
'Talep ediyorum' da diyebilirdim aslında.

Şimdi.
Bence tam tersi.
Bir yere varıyorsun sen.

İkinci planda kalan mevzuların neler olduğu belirlendi,
en azından bunları kenara ayırdın sen şimdi.

Sence?

Sorun (Öğretmenlik yapmak istiyormuyum?) a geldi 'yine'.

Sence?

Peki son cümle (Yapmadan bir şeyi isteyip istemediğini
yada sevip sevmediğini bilebilirmi bir insan?)

Sence?


by.by.

phantomm 26-03-2010 02:57 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

''Super aerodinamik tasarım''...Vay be.Baya havalı geldi şimdi.
Beğendiysen senin olsun ne diyeyim.
Böyle bir şey varmı onuda bilmiyorum.
Zihnimizde varolabiliyorsa vardır:)

Bu şarkıyı pek beğendim ben.Sözleri pek güzelmiş.Söyleyedurim de boğaz çakrama faydası olsun:)


"I am flying, I am flying, like a bird 'cross the sky
I am flying, passing high clouds, to be near you, to be free "


Sağol tekrardan.

phantomm 26-03-2010 03:04 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

gülenyüz gül Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 591651)
Phantomm çalışmalara başlamaşsın dün gece içimden bir his geçti neyd biliyormusun ? Kendi yöntemimle nasıl mutlu olabilirim diye.Birşeyler yazıp karalamak istiyorum azda olsa egzersiz uygulamaya başladım..Sürekli pozitif işler yapmak istiyorum.Kendi yöntemimle mutlu olmak istiyorum..Şuanda olumsuz bir durum yaşamıyorum .Fakat hissim hep birşeyler bulma çabasında bu yüzden kendi çözümlerime atılım yapmak istiyorum..
Günlüğünü okurken sende kendi yöntemlerinle birşey bulmaya çalışıyorsun..Aynen devam et böyle güzel sonuçlar çıkartacaksıny789


Çok sağol gülenyüzcüm:)
Zaten sanırım naparsak yapalım "kendimizleştirerek" yapıyoruz, yapabiliyoruz.Bana öyle geliyor."Kişisel" gelişim çünkü bu.Ve herkesin birşeyleri yapma,yapabilme,algılama, vs. tarzı tamamen kendine özgü.
Herzaman mutluluğu içinde hissedebilmen dileği ile.
Sevgiler..

phantomm 26-03-2010 03:07 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Alıntı:

pinnko Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 591837)
Yukarıdaki cümlenin kayıtlardan çıkarılmasını rica ediyorum.
'Talep ediyorum' da diyebilirdim aslında.

Şimdi.
Bence tam tersi.
Bir yere varıyorsun sen.

İkinci planda kalan mevzuların neler olduğu belirlendi,
en azından bunları kenara ayırdın sen şimdi.

Sence?

Sorun (Öğretmenlik yapmak istiyormuyum?) a geldi 'yine'.

Sence?

Peki son cümle (Yapmadan bir şeyi isteyip istemediğini
yada sevip sevmediğini bilebilirmi bir insan?)

Sence?


by.by.



Evet yardımlarınla farklı bir yere geldim:)
Çıkardım.
Bir yere vardım ben.Daha da iyi yerlere varmaya niyet ettim.

phantomm 26-03-2010 03:23 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Dün gece yattığımda aklıma bir sahne geldi.

"Mesleklerin saygınlığı" konusunda.

O bulunduğum yabancı ülkede zihnime en çok kazınan manzaralardan biriydi gözlerimin önüne gelen.

Küçük bir köprünün üzerinde, satacağı şeyleri yere, bir örtünün üzerine sermiş bir adam.Dikkatimi çeken sattığı şeyler değildi.Zaten sanırım çok küçük şeylerdi şuan hiç hatırlamıyorum bile.
Adamın duruşu idi zihnime bu sahneyi kazıyan.
Köprüye yaslanmış,elinde bardağı ile birası.Hem büyük bir hayranlıkla insanları ve güzel manzarayı izliyor hem de sergisinin başında duruyordu.Gülümsüyordu güzel bir şekilde.
Yüzünden keyif ve memnuniyet okunuyordu.

"Ben hayatımdan çok memnunum,mutluyum,işim nolursa olsun severek yapıyorum keyifle yapıyorum..." diyordu sanki.


İşte o zaman "saygın meslek" diye bir kavramın olmadığını düşündüm.Mesleği saygınlaştıran kişinin kendisi.İş ne olursa olsun "saygın insan" vardır yalnızca.
Mutlu durum yok mutlu insan var.

Şimdi bu süreçte bunu yeniden hatırladım.
Şükürler olsun.

yaseminist 26-03-2010 03:34 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
"saygın meslek" diye bir kavramın olmadığını düşündüm.Mesleği saygınlaştıran kişinin kendisi.

Ne kadar da doğru bir tespit y789
Eee, benim meslektaşıma da böylesi bir tespitte bulunmak yakışırdı zaten art56art56

phantomm 26-03-2010 03:54 PM

Cevap: phantommun günlüğü
 
Çok teşekkür ediyorum..
Değerli desteklerinizle birşeyler yapmaya çalışıyorum..
İyi ki varsın:)


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:58 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.