![]() |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Arkadaşlar size nacizane tavsiyem çekirdek inanç cd lerinin dışında yakın zamanda çok fazla extra telkin eklemeyin şundan dolayı tezahur edecek olayların yönünü değiştiriyosunuz,bu biraz elinizde uzaktan kumanda ile sürekli zaping yapmak gibi bir şey.Beklentiyi yukseltmemek daha iyi olur yakın zamnda geceleri koyun müziklerinizi çalsın onlar hayatınızda olması gereken normal bir şeymiş gibi davranmakta fayda var. Değişimler bir yerlerde oluyodur ya da olacaktır. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
|
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Bu aralar bende gerçekten çok fazla telkin dinliyordum gece dinlediklerim sabit(çekirdek inanç) ama gün içinde bilinçli zihnim için bazı telkinler dinliyordum ve durağanlaşıyorum...haklısınız galiba.... teşekkürler...:)) |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ evet ben de farklı fazladan dinleyince kötü oluyorum hatta 8 saatten fazla çekirdek inançlarımı dinleyince bile iyi hissetmiyorum |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Bu arada size bir kitap tavsiye edicem ama forumlarda rasladığınız olumlama veya herkezi aynı kalıba sokmaya çalışan ve hepimizin fıtratının farklı olduğunu görmezden gelen sanki aynı fabrikanın ürünü olmamız gerekiyomuşcasına davranışlarınızı değiştirmemizi anlatan bir kitap değil tamamen psikoanaliz kitabıdır kolay bir dille anlatılmış abartmıyorum heralde 6 defa okumuşumdur ve bende çıkan çekirdek inançlarımı telkinlerine resmen bir itici güç katmıştır ve değişimime ivme kazanmıştır siz okuyunca bana hak vereceksiniz.Ama ilk bölümunde insanoğlunun zihinsel evrimini anlatan kısmında bıraz sıkıldım:))) ne zamanki değersizlik duygusu bölümü başladı resmen kitaba gömüldüm.aşağıdaki makale en azından fikir verir psikoloji kitaplarından hoşlananlar için şiddetle tavsiyemdir. ENGİN GEÇTAN- İNSAN OLMAK |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Bahsettiğim kitabın bir bölümünden alıntıdır. DEGERSİZLİK DUYGUSU İnsan, doğa güçlerine ve bazı hayvan türlerine oranla zayıf bir varlıktır. Bu nedenle, her insanın varoluşunda eksiklik duygusu vardır. Çünkü insan, çocukluk döneminden ötürü, yaşamına normal bir çaresizlik içinde başlar. Çocukken, güçlü yetişkinler arasında yaşayan güçsüz bir varlıktır. Sonraki yaşamı boyunca, daha önce kendisine egemen olan insanlar ve doğal güçler üzerinde üstünlük kurmak ve gücünü kanıtlamak için çaba gösterir. Çoğu kez bununla da yetinmez, kusursuz bir varlık olmaya çalışır. İnsanın dünyaya gelişi ile yaşanmaya başlanan ve ömür boyu süren bu duygu evrenseldir. Çünkü doğadaki tüm varlıklar eksi bir durumdan artı bir duruma geçmek için sürekli çaba içindedirler. İnsandaki eksiklik duygusu da, bireyin gelişimi ve insanlığın evrimi için gerekli bir dürtüdür. Ama çoğumuz, bu duygunun varlığını yadsıma eğilimindeyizdir. Çünkü eksiklik, toplumsal değer yargılarına göre arzu edilmeyen bir durumdur. Bu nedenle, eksik yönlerimizi ancak bazı durumlarla yüzyüze geldiğimizde kabul ederiz. Eksiklik duygusu, yarattığı hoşnutsuzluğa karşın yaşanması kaçınılmaz bir olgudur. Üstelik insanın yaşamını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için zorunludur. Çünkü, eksikliğin farkedilmesi insanı güdüler ve eyleme geçirir. Değersizlik duygusu ise yukarıda tanımlanan normal eksiklik duygusundan çok farklıdır. İnsanı daha fazla şeyler yapmaya ve yaratmaya güdülemediği gibi, bir kısır döngünün yaşanmasına da neden olur. Değersizlik duygusu, bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasını tanımlar ve kökenini çocukluk yaşantılarından alır. Bir çocuğa değer verilmemesi, onu kendine özgü hakları olan özerk bir varlık olarak tanımama anlamına gelir. Çünkü, bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir. Ama birçok kişi diğer insanlara değer verdiği sanısıyla aslında kendi özsever ihtiyaçlarına doyum sağlar. Kendisine değer verilmemiş bir insan bir başkasına değer veremez. Bunu sonradan öğrenebilmesi de ancak kendisine değer verebilmeye başladıktan sonra işleyebilen iki yönlü bir süreçtir. Bir başka deyişle, insan kendine değer verebildiği oranda başkalarına da değer verir; diğer insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissettikçe kendisini de değerli bulur. Yoksa bir diğer insanı yücelterek kendimizi küçültmek, ne ona ne de kendimize değer vermektir. Üstelik böyle bir durum, değersizlik duygularının gerisinde yatan düşmanca eğilimlerin ve suçluluk duygularının daha da pekiştirilmesine neden olur. Değersizlik duyguları yaşayan biri için diğer insanlar ya kendinden üstündür ya da aşağı; eşiti yoktur. Bazı insanları küçümser, çünkü onlarda kendisine benzeyen bazı özellikler görür ve bu insanları, hoşlanmadığı benliğini kendisine yansıtan bir ayna gibi algılar. Ama bunun bilincinde olmadığı için onları kendisinden daha değersiz bulur. Aslında, başkalarını küçümseyen insan, kendisini de küçümseyen, dolayısıyla küçümsenmekten korkan biridir. Bir başkasının onu küçümsemesi, aslında kendinin de kendisini küçümsemekte olduğu gerçeği ile yüzleşmesine neden olur. Değersizlik duyguları yaşayan bir kişinin bazı insanları yüceltmesi, geliştirmiş olduğu gerçekdışı senaryoların bir sonucudur; bu insanların kendisinin ulaşmak istediği görkeme sahip olduğu yanılgısından kaynaklanır. Öte yandan bu insanlara karşı bilinçdışı bir düşmanlık da yaşar; çünkü varlıkları ona kendi yetersizliğini hatırlatır. Tersine işleyen bir süreçle bilinçdışındaki düşmanlık duyguları yoğunlaştıkça, bu insanlara karşı duyulan hayranlık da artar. Bu, biriken düşmanlık duygularını bilinçdışında tutmak güçleştiğinde kullanılan bir denetim mekânizmasıdır. Ancak bazen yüceltilen kişinin yadsınamayacak bir açığı farkedildiğinde, biriken düşmanca eğilimler birden bilince ulaşabilir. Ve kişi kendi yarattığı tanrıyı yine kendisi yok eder. Bir insanı önce yüceltip daha sonra onu devirmeye çalışmak toplumumuz bireylerinde oldukça sık gözlemlenen bir olgudur. Arabasını sorumsuzca süren bir insan ne kendisinin ne de diğer insanların değeri olabileceğinin, daha doğrusu yaşamın değerli olduğunun farkında değildir. Sağlıklı bir yaşam için gerekli önlemleri bildiği halde almayan bir insan da öyle! Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi değersiz varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımı olan eş, çocuk vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. Ona göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir. Çoğu insanın gerçek benliğiyle, toplumun onayını sağlamak için dış dünyaya karşı takındığı kimlik birbirinden farklıdır. İnsanlar özellikle çalışma yaşamlarında böyle bir maskeyi sürekli kullanırlar; genellikle akşam eve gidince çıkarır, ama çoğu kez bir başka maske takarlar. Kimi insan arkadaşlarıyla birlikteyken bir üçüncü maskeyi de kullanabilir. Böylece değişik durumlara kendini uyarlamaya çalışır. Belirli bir oranda, bu maskeler insanın çağdaş dünya koşulları içindeki yaşamını sürdürebilmesi için zorunludur. Gereğinde, hoşlanmadığımız kişilere karşı dostça tutumlar takınmamızı sağlar ve insanın çıkarlarını korumasına yardımcı olur. Ne var ki, eğer bir insan oynadığı bu rollere kendisini fazlaca kaptırırsa, oynamakta olduğu rol ile kendi gerçek benliğini birbirinden ayırdedemez bir duruma gelir. Ve kendisine yabancılaşmaya başlar. Sonunda benliği şişer ve kendisine aşırı önem vermeye başlar. Bununla da yetinmez, bu rolü diğer insanlara da yansıtır ve onlardan da aynı rolü oynamalarını bekler. Otorite durumuna geldiğinde kendisi ile birlikte çalışanları bunaltır, ana ya da baba olduğunda çocuklanndan yeteneklerinin üzerinde başanlar bekler. Bir insanın ne olduğu ile ne olması gerektiği konusundaki tutarsızlığı değersizlik duygularının doğal bir sonucudur. Bu nedenle kendisine yabancılaşma pahasına önemli başarılar kazanmış bazı insanlar, zaman zaman boşluk ve anlamsızlık duyguları yaşarlar. Kimi, o güne değin kendisini aldattığını ve gerçekten ilgilenmediği şeylerle ilgilenir görünmüş olduğunu farkedebilir. Bunu göremeyenler ise kazandıkları başanlara karşın yine de kendilerini yetersiz görürler. Böyle bir durum değersizlik duygularının daha da pekiştirilmesine neden olur. Kişiliğin bireyleşebilmesi için, insanın kendisine ilişkin gerçekleri olabildiğince bilinçlendirebilmesi gerekir. Ne var ki, birçok insan kendini tanımak için çaba göstermeksizin yaşamına anlam katabilmeyi umar ve beklediklerini bulabilmek için bir mucİzenin gerçekleşmesini bekler. Oysa insan, gerçeklerini tanıyabildiği oranda kendisiyle uzlaşır ve çevresine karşı da daha hoşgörülü olur. Bunu başaramayan biri ise hoşlanmadığı ve kabul etmediği bilinçdışı benliğini diğer insanlara yansıtır, onları eleştirir ve kınar. Bunu yaparken, aslında, tanımadığı gerçek benliğini seyretmekte olduğunun farkında değildir. Değersizlik duyguları yaşayan insan, kendi gerçek benliğini kabul etmediğinden, gerçekdışı bir üstünlük düzeyine ulaşabilmek için çaba harcar ve enerjisinin çoğunu bu amaç için tüketir. Ne var ki, bu amaca ulaşmak için geliştirdiği yöntemler esneklikten yoksundur ve kendisini tanrılaştırmak umuduyla oluşturduğu amaçlar ulaşılamaz niteliktedir. Üstelik seçtiği amaçlar, topluma değil kişisel çıkarlarına yöneliktir; tasarıları bencil niteliktedir ve kişisel üstünlüğünü sağlayabilme yolunda diğer insanlara zarar verebilecek girişimlerde bile bulunabilir. Üstünlüğünü güç ve para kazanarak gerçekleştirmek isteyen kişi amacına ulaşmak için diğer insanları kolayca harcayabilir. Entellektüel üstünlüğünü kanıtlamak için çevresindekileri sürekli eleştiren ve yanlışlarını arayan bir diğeri, onların düşünce ve isteklerine saygı gösteremez. Ancak, diğer insanlara değer veremediği için tüm bu çabalarına karşın kendisini yine de değersiz bulur ve toplumun dışında kalmış hisseder. Saygınlık uğruna bu denli çaba harcadığı halde çevresindekilerin saygısını kazanamamış olmasının nedenini bir türlü anlayamaz. Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, ilişkilerinde tutarsızdır. Bazen üstünlüğünü kanıtlamak amacıyla insanlarla yoğun bir ilişkiye geçer, kendisini eksik ve yetersiz bulduğu zamanlarda da onlarla karşılaşmamaya çalışır. Böyle bir insan ancak kendi üstünlüğünü yaşayabileceği ortamlara girme yürekliliğini gösterir, ikinci planda kalacağını hissettiği ya da üstünlük maskesinin düşerek, değersizlik duygularıyla yüzleşme tehlikesinin bulunabileceği durumlardan uzak durur. Örneğin, para gücüyle kendisine saygınlık sağlayan biri, entellektüel değerlere önem verilen bir ortamda bulunmaktan kaçınabilir; her yerde birinci planda olmak isteyen bir başkası, girdiği bir toplulukta diğer insanların görüşlerini paylaşmamak ve onlardan farklı biri olduğunu vurgulamak için konuşmalara katılmayabilir. Çünkü değersizlik duygulan yaşayan bir insan üstün olmak zorundadır. Değersizlik duygularını giderme amacıyla üstün olma ya da görkeme ulaşma çabasında olan kişi, bunu gerçekleştirmek için düş gücü ürünü bir amaç geliştirir ve tüm davranışlarını bu tasarım çerçevesinde düzenler. Arada bir diğer isteklerinden ve amaçlarından söz etse de, geliştirmiş olduğu tasarımın gerektirdiği yönelimin dışına çıkamaz. Örneğin, herkesin saygınlığını kazanmayı amaçlamış olan kişi, diğer insanlarla beraberliklerinin her anında davranışlarını bu amacına göre ayarlar. Belirli bir senaryoyu izlemek zorunda olan bir oyuncu gibidir, ama oynadığı oyunun bilincinde değildir. Ancak saygı gördüğünde varolduğunu hissedebildiğinden, diğer seçenekleri göremez. Görkeme ulaşma çabası içinde olan kişi, birbiriyle çelişkili durumları birlikte yaşar. Bir yandan benliğine egemen olan amaca ulaşmaya çalışırken, öte yandan bu amacı gerçekleştirmiş olduğuna inanır. Örneğin, insanların hayranlığını kazanmayı amaç edinmiş biri, bir yandan diğer insanlann kendisine hayran olmaları için çaba gösterirken, öte yandan kendisini herkesin hayranlığını kazanmış biri olarak görür. Bir yandan herkesin kendisine hayran olduğuna inanırken, öte yandan bunun çevresindeki insanlar tarafından da sürekli doğrulanmasını ister. Beklediği övgüyü bulamadığı zamanlarda çevresini buna zorlayıcı davranışlara girişir. Kendisine göre bu onun hakkıdır. Değersizlik duygularına karşı böylesine mantıkdışı bir gurur sistemi geliştirmiş olan kişi, kusursuz saydığı benliğine uygun düşmeyen davranışlarda bulunduğunu farkettiğinde, kusurunu kesinlikle hoşgörmez. Neden öyle davrandığmı anlamaya çalışacağı yerde kendisini yargılar ve eleştirir. Kendisine karşı hoşgörüsüzlüğü, gerçek dünyasını anlayabilmesini ve yaşadığı olaylardan ders alabilmesini engeller. Gerçek kişiliğinin olmak istediği kişinin özelliklerine sahip olmaması, bocalamasına neden olur. Kendisini her an başkalarıyla kıyaslamak ve onlardan daha üstün olduğunu hissetmek zorundadır. Bundan ötürü gerçek benliğiyle yüzleşme olasılığının tehdidi altında yaşar. Kendisini üstün bir varlık olarak algılayan kişi, çevresinden gelen en küçük bir eleştiriye bile katlanamaz. Gerçek benliğiyle yüzleşmesine neden olan durumları dünyanın sonu gelmişçesine yaşar. Bu nedenle gururunu incitebilecek bir durumla karşılaştığında ya da karşılaşmak üzere olduğunu hissettiğinde o durumdan kaçmaya çalışır. Kaçamadığı durumlarda ise değersizlik duygularının gerisindeki düşmanca eğilimler denetiminden çıkar ve gururuna darbe indirenlerden öç almaya çalışır. Böylesi bir gurur insanı kendisine yabancılaştırır ve kişilik bütünlüğünün bozulmasma neden olur. Gerçek benliğine karşı geliştirdiği nefret sonucu görkemli bir kişiliği benimsemeye çalışan insan bu uğurda sürekli ödün verir. Kendisi için daha önemli olan pek çok konuyu bir yana bırakarak tüm çabasını ve enerjisini ülküleştirdiği görüntüsünü sürdürebilmek için yaptığı gereksiz yatırımlarda kullanır. Verilen ödünlerse, kendine yönelik nefret duygularını pekiştirir ve bir kısırdöngünün yerleşmesine yol açar. Kişiliğini bütünleştirebilme çabası içinde, bazen olmak istediği kişiyle, bazen de hoşlanmadığı benliğiyle özdeşleşir. Ancak, hangi yöne giderse gitsin, ikisi arasındaki çatışmadan kurtulamaz ve bu durum ona acı verir. Değersizlik duyguları bir insanın cinsel kimliğine ilişkin olarak da yaşanabilir. Bu olgu kadınlarda erkeklerinkine oranla daha açık bir biçimde yaşanır. İçinde yaşadığımız kültür, erkeğe ve erkeklik rolüne öncelik tanır. Buna karşılık, kadın ve kadının yaptığı işler üstü kapalı bir biçimde küçümsenir. Toplumumuzun bazı kesimlerinde olduğu gibi, kız çocuğa erkek çocuktan daha az değer verilen bir ortamda yetişmiş olan bir kadın, hemcinslerini küçümseyebilir ve gerçek kadınlık kimliğinden saparak toplumun yeğlediği erkeksi davranışları benimseyebilir. Böyle yapmakla üstün bir varlık olabileceğini vee değersizlik duygularına çözüm getirebileceğini sanır. a bu davranışlar yalnızca erkeklerde görüldüğünde toplumun onayını kazandığından, kendi gerçek kimliğinden vazgeçmekle kendisini, herkesten önce kendi gözünde küçük düşürmekte olduğunu farketmez. Böylesi davranışlar bazen kadının kadınlığıyla çevresine meydan okuması, örneğin, erkekleri önce baştan çıkarıp sonra onları incitmeye ya da sömürmeye çalışması biçiminde de görülebilir. Bu davranışların gerisinde kadınlık kimliğine ilişkin değersizlik duyguları bulunur. Benzer davranışlara erkeklerde de rastlanır. Toplumun erkek kimliğine ilişkin beklentilerini karşılayamadığı için kendisini değersiz bulan insanlar, erkekliklerini abartılmış bir biçimde yaşayarak üstün bir varlık olabilecekleri sanısına kapılırlar. Böyle erkekler çok sayıda kadını baştan çıkarmakla ya da saldırgan davranışlarda bulunmakla güçlü erkek imajına ulaşabileceklerine inanmışlarlır. Kimi ise, erkekliklerine ilişkin değersizlik duygularını tam karşıtı bir yönde ödünlemeye çalışır. Kadınsı bir kimliği benimseyerek kendisinden beklenen erkeklik rolüne aldırmadığını, topluma meydan okurcasına ve insanları şoke edercesine ortaya koyar. Böylece cinsel kimliklerine ilişkin değersizlik duyguları yaşayan kadın da, erkek de erkeklik olarak yorumladıkları davranışları benimsemeye çalışır ve bu abartılmış davranışların gerçek anlamdaki erkek kimliğiyle ilişkisi olmadığını göremezler. Bu kişiler, toplumda erkeklik ve güçlülük kavramlarının eşanlam taşıması sonucu, kendilerine göre geliştirdikleri bir erkeklik imajının beklentilerine kendilerini uydurmaya çalışırlar. Bir başka deyişle, kadın 'erkek', erkek de 'daha erkek' olmakla güçlü olabileceğine inanır. İnsanın üstün sandığı gerçekdışı bir kimliği benimsemeye çalışarak değersizlik duygularından kurtulmaya çalışması, daha ciddî sorunlar yaşamasına neden olduğu gibi, asıl soruna da çözüm getirmez. Üstelik kendisini değersiz bulmasına neden olan ilkel tepki eğilimlerinin denetimi daha da güçlenir. Örneğin, kimi insan entellektüel bir üstünlük geliştirip her şeyin irade ve mantık gücüyle çözümlenebileceğine kendisini inandırmaya çalışır, ama duygusal yaşamında ya yalnızdır ya da başarısız. Görkeme ulaşma çabası insanın yaşam alanını da daraltır. Yaşamı kendisini üstün hissedebileceği durumlarla sınırlandırdığından yeni deneyimlere ve değişik yaşantılara kapalıdır. Kaldı ki sürekli görkem ya da kusursuzluk bir ütopyadır. Kusursuzluğun tanımı yapılabilmiş olsaydı, bu tanımdaki ölçütlere uyabilen bir kişi herhalde çok sıkıcı olurdu. Kusursuz olmaya çalışanlar bile öyle olduktan sonra! Üstün olmak zorunda olan kişi bir varoluş savaşı vermektedir. Bu nedenle yalnız kendisiyle ilgilidir ve asıl sorun da buradan kaynaklanır. Dostluk ve yardımseverlik toplumsal insan türünün kalıtsal bir parçasıdır. Bu eğilimler insanın çocukluk döneminde çevresiyle olan sıcak etkileşimi sonucu gelişir ve zenginleşir. Benmerkezcilik, çocukluk dönemlerinde sıcak tepki vermeyi öğrenememiş olma sonucu oluşan kusurlu bir davranıştır. Diğer insanların gerçeklerini anlayabilmek için dürüst bir çaba göstermeyen ve yalnızca almak için veren ya da verir görünen bir insan, suçluluk ve değersizlik duygularından kurtulamaz. Bir insan varoluşunun getirdiği sorunlara güvenli ve gerçekçi bir biçimde yaklaşabiliyorsa, değersizlik duyguları yaşamaz. Yenilgiyi de başarı gibi yaşamın doğal bir parçası olarak kabul ettiğinden, karşılaştığı durumlardan ve kendisi ile ilgili gerçeklerden kaçmaz. İç dünyasındaki çaresizlik duyguları ve dıştan gelen zorlanmalar onu yapıcı çabalara yöneltir. Kendisinin ve diğer insanların ortak özelliklerine, amaçlarına uygun düşünce ve değer yargıları geliştirebilmiş olduğundan suçluluk duyguları yaşamaz. Sağduyusu sayesinde bulduğu çözümler başkalarının çıkarlarına karşıt düşmez. Sağduyudan yoksun bir kişi, kendisini ve dünyayı salt kendi açısından görür, kişisel çıkarlarına yönelik amaçlardan başkasını düşünemez. Acı da verse hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden asla kendimizi lânetlememeliyiz. Kendini lânetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklannı görebilmesini engeller. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir. İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç, gerçek güç değildir. Güçsüzlüğümüzü yaşayabilecek yürekliliği gösterdiğimiz bir anda biri bizi küçümserse, bu onun sorunudur. Aslında için için aynı yürekliliği gösterebilmiş olmayı o da ister, ama abartılmış gururunun tutsağı olduğu için bunu göze alamaz. Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu 'açık'tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir. Kusurlu bir yanımızla yüzleşip bunu kabul edebilirsek, bu yanımızın bir süre sonra ortadan kalkma olasılığı da artar. Bu çoğu kez bilinçli bir çabayı gerektirebilirse de, bazen çözüm hiç farketmeden gerçekleşir. Böyle bir süreci başlatmış olmak, insanlarla ilişkilerimizde daha da etkin olmamızı sağlar. Çünkü kendimize hoşgörülü oldukça, diğer insanların kusurlu yanlarını da daha kolay kabul edebiliriz. Dolayısıyla onlara gerçek anlamda bir şeyler verebilmemizin gururunu yaşamaya başlarız. Bu, benliğin şişmesiyle sonuçlanan gururdan çok farklı bir duygudur. İnsanın kendisine değer verebilmesini içerir! |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki düşüncelerimizi doğru bir şekilde olumlu frekansta dengelersek, arzuladığımız sağlığı, bolluğu, zenginliği, aşkı kolaylıkla yaşamlarımıza tezahür ettirebiliriz. Gerçek dediğimiz şey; kendimizle yaptığımız anlaşmalardan ve verdiğimiz onaydan başkası değildir. Olumlama çalışmaları yeni bir gerçeklik yaratmanın en etkili yoludur. Çünkü yazmak gerçeklik yaratmaktır. Olumlama çalışmalarının et etkili yöntemi ise yazmaktır. Yazarsan gerçek olur Yazmazsan hayal olur Olumlama yazmak insanın kendisi ve yaşamına dair yaptığı bir büyüdür. "Ne istediğine karar ver, çünkü değişim kararla başlar!" Niyetinizi yazmanız tam olarak ne istediğinizi açıkça belirlemenizi sağlar. Defalarca kanıtlanmıştır ki amaçlarını yazan insanlar onlara ulaşmakta çok daha başarılı olmuşlardır. İnsanoğlu akşam olduğunda ve uykuya yattığında, uykusunun en derin yerinde artık dünya onun için yoktur. Mutlulukları, mutsuzlukları, sahip oldukları ve olmadıkları artık yoktur. Ta ki sabah ilk göz kapakları hareket etmeye başlayıncaya kadar. Tam o an yeniden farkına varır. Yeniden görür, yeniden hisseder.Yeniden dünya anlam kazanır. İşte buradan tek bir anlam çıkar. O zaman “Dünya sen; sen dünyasın”. Mevlana Mistik Yeni Başlangıç / Olumlama Defteri ile yapabileceğiniz güçlendirici olumlama örnekleri; Her sabah uyanır uyanmaz ve her akşam yatmadan önce niyetlerinizi şu şekilde yazın: "Şimdi yaşamımda yeni bir başlangıç yapmaya yeni anlaşmalar yapmaya niyet ediyorum bunu veya daha iyisini kabul ediyorum." Bitirdiğinizde de teşekkür edin veya şükredin. İlişkimde güvendeyim. Her geçen gün kendimi daha çok seviyorum ve beğeniyorum. Sevgi ve uyum içinde huzurlu bir hayata sahibim. Sağlığım her gün daha da iyi oluyor, evrenden bana gelen sağlık enerjilerini sevgiyle kabul ediyorum. Yaratıcı enerjinin beni koruyup kolladığının, güvende olduğumun farkındayım, her şeyin hayrıma olduğunu biliyorum. Sevdiğim işi yapıyorum, her gün işimi daha çok seviyorum ve başarılarım çoğalıyor, takdir ediliyorum. Kendimi seviyorum, kendime güveniyorum ben çok değerliyim. Eşimle ilişkim her geçen gün güzelleşiyor ve mutlu olmanın tadını çıkartıyorum. Her geçen gün evliliğimde kendimi daha güvende hissediyorum. Zenginliğim özgürlüğümü arttırır. Özgürlüğüm zenginliğimi arttırır. Bolluk. Refah ve zenginlik bilincim her geçen gün gelişiyor, artıyor. Kazanmak, başarmak ve üretken olmak için doğdum. Kendime olan güvenimi, eylemlerimle destekliyorum. Alternatif olarak farklı niyetleriniz ile birleştirebilirsiniz.. hpm2 |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Sarı güneşin ışığın enerjisidir. Etkilediği ilk çakra solar pleksus çakrasıdır. Bu renk duygusal ve zihinsel neşe enerjisini arttırır, psikolojiyi olumlu anlmada etkiler. Moral bozukluğunu ortadan kaldırıp yaşama sevincini arttırır. İyimserlik duygularını çoğaltır. Sarı renk mide, bağırsak ve mesane rahatsızlığında önemli rol oynar. Sarı vücut fonksiyonları, zihin ve zekâ üzerinde çok olumlu etkisi vardır. Sarı, güneş ışığının, gençliğin, memnuniyetin, sevincin ve toplumsal iletişimin rengidir. Kırmızı ve turuncu renkler canlılık ve dinamizmle ilgili bir renktir. Mutluluğu. başarıyı, büyümeyi temsil ederler. Kırmızı renk, fiziksel olarak; ataklığı, canlılığı ve duygusal bağlamda; bir işi sonuna kadar götüren azmi ve kararlılığı gösterir. kendinden sonraki en güçlü enerji olan turuncunun gücü ile bir araya gelen defterinizlezenginlik, başarı, refah, bolluk, bereket olumlama çalışmasını güçlü bir etki alanında yapabilirsiniz. Bu nedenle bu deferi bu niyetle kullanmanız renk terapisinden de faydalanmanızı sağlayacaktır. Zenginlik Gücü / Mistik Olumlama Defteri ile yapabileceğiniz güçlendirici olumlama örnekleri; Her sabah uyanır uyanmaz ve her akşam yatmadan önce niyetlerinizi şu şekilde yazın: "Şimdi yaşamımda yeni bir başlangıç yapmaya yeni anlaşmalar yapmaya niyet ediyorum bunu veya daha iyisini kabul ediyorum." Bitirdiğinizde de teşekkür edin veya şükredin. Hayatın her alanında bolluğu kendime çekiyorum. Büyük düşünüyorum. Büyük düşündükçe bolluğun hayatıma akmasına izin veriyorum. Anne ve babamdan ve diğer akrabalarımdan edindiğim maddi problemlerden dolayı gelen ağırlıklarımı sevgiyle iade ediyorum. Çünkü herkes kendi yaşamından sorumludur, biliyorum. Zenginliğim özgürlüğümü arttırır. Özgürlüğüm zenginliğimi arttırır. Bolluk. Refah ve zenginlik bilincim her geçen gün gelişiyor, artıyor. Ben zengin olmayı hak ediyorum. Her geçen gün daha çok para kazanıyorum. Nasıl para kazanmam gerektiğini biliyorum, para kazanmaktan zevk alıyorum. Para kazanmak kolaydır. Ben bir para mıknatısıyım! Parayı hayatıma kolaylıkla çekiyorum. Para bana doğru kolaylıkla çekiliyor. Niyetim, parayı bollukla hayatıma getirmek ve bunu her geçen an daha çok başarıyorum. Zihnim ve bedenim bolluk bereket bilinci ile çalışıyor. Ben değerliyim. Kazanmak, başarmak ve üretken olmak için doğdum.Evrenin tüm iyiliğine ve bolluğuna açığım. Bu bolluğu hak ediyor ve kabul ediyorum. Ben para mıknatısıyım. Yaşamımda gerçek yerimi buldum. Sevdiğim işi yapıyorum. İnsanlığa daha fazla hizmet edebilmek için içimdeki yetenekler ortaya çıkıyor. Önüme yeni olanakların açıldığını biliyorum ve kabul ediyorum. Kendimi en yararlı şekilde ifade edebilmek için yol gösterildiğini biliyorum ve güveniyorum. Düşlerimin ötesinde zenginleştiğimi kabul ediyorum. Nerede çalışırsam çalışayım takdir ediliyorum ve emeğimin karşılığını bolca alıyorum. Ekonomik koşullarım her gün gelişiyor, artıyor ve çoğalıyor.Nereye dönsem olanakları görüyorum ve değerlendiriyorum. Para bir enerji değiş tokuş sembolüdür. Enerjim her geçen gün artıyor.Kullandığım enerjiyle yaşamımda bolluk yaratıyorum.Para yaşamımda özgürce ve sürekli dolaşıyor.Gelirim gittikçe artıyor. Bolluk, zenginlik benim en doğal hakkım. Ben zengin olmayı refah içerisinde yaşamayı hak ediyorum. Para kazanmak konusunda her zaman çok şanslıyımdır./ aldığım her nefeste para kazanma şansım artıyor. Ben para kazanmak konusunda çok başarılıyım / her geçen an para kazanma konusunda ki başarılarım artıyor. Ben para kazanmak konusunda yeterliyim / her geçen an para kazanma konusundaki yeterliliğim artıyor. Hayatta birbirimize destek vermek ve birbirimizi geliştirmek için bulunduğumuza yürekten inanıyorum. Bu inancı günlük yaşamımda davranışlarımla ifade ediyorum. Başkalarının kazanmasından mutluluk duyuyorum. Onlar da benim gibi bolluk içinde yaşamayı hak ediyor.Başkalarının zenginleşmesini destekliyorum ve buna katkıda bulunuyorum.Hayat da beni harikulade yollarla destekliyor. Bana gelen paranın değerini biliyorum. Bir kısmını zevkle kullanıyorum; bir kısmını daha da iyi günlerde kullanmak üzere biriktiriyorum.Bolluk evreninde sevgiyle uyumlu bir şekilde yaşıyorum ve sahip olduğum her şey için şükran duyuyorum.Evrende her şey bol ve ben bu sınırsız bolluğa açığım. Para bana her zaman bol bol gelir ve ben paramı doğru bir şekilde harcarım. Alternatif olarak farklı niyetleriniz ile birleştirebilirsiniz. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Yaşamımda gerçek yerimi buldum. Sevdiğim işi yapıyorum. İnsanlığa daha fazla hizmet edebilmek için içimdeki yetenekler ortaya çıkıyor. Önüme yeni olanakların açıldığını biliyorum ve kabul ediyorum. Kendimi en yararlı şekilde ifade edebilmek için yol gösterildiğini biliyorum ve güveniyorum. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Anne ve babamdan ve diğer akrabalarımdan edindiğim maddi problemlerden dolayı gelen ağırlıklarımı sevgiyle iade ediyorum. Çünkü herkes kendi yaşamından sorumludur, biliyorum |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Annesiz çocuklar Astrolojik haritada Ay’ın konumu annemizin fiziksel olarak var olsa bile, duygusal açıdan neden yanımızda olamadığının işaretlerini gösterebilir. ]Psikoterapist Jasmin Lee Cori’nin Var’olan Annenin Yok’luğu, Verilmeyen Sevginin Telafisi kitabında (Okuyanus, 2013) duygusal mutluluğumuz ve dengemiz açısından birincil derecede rol oynayan annemizle ilişkimizin, yetişkin hayatımıza yansımalarını ele alırken, kötü ya da yetersiz annelik görmüş bireylerin yaşadıkları sorunları anlatılıyor. Bir astrolog olarak, karşı karşıya geldiğim kişilerin hayatlarını konuşurken, özellikle ele aldığım iki temel gösterge, iki ışık, Güneş ve Ay’dır. Güneş babamızın gücünü ya da güçsüzlüğünü ve bize verdiği kararlılığı ya da zayıflığı anlatırken, Ay’ın konumu doğum anımızdan itibaren annemizle nasıl bir ilişki içerisinde olduğumuzu anlatır. Hatta kimi durumlarda anne olmasa bile, annemizin yerini alan kişileri de gösterir. Annemiz hayatla olan ilk bağımızdır ve annelik koruyucu, verici ve şefkatlidir (Ay-Yengeç) ancak bu her zaman bu kadar kolay olmaz. Bebek, çocuk anne ile ilişkisinde, duygusal düzeyse pek çok şeyi söylenmeden kaydeder, bu kaydettiği duygusal durumların içerisinde annenin kendi travmaları, problemleri ya da o sırada ne hissetiği, yaşadıkları olayların yansımaları da vardır. Hatta çoğu zaman pek çok örnekte gördüğüm gibi, anneden çocuğu yansıyan koşullar, daha önce annenin de annesinden, daha da ötede, geçmişte yaşanmış olaylardan ve travmalardan zincirleme bir şekilde bebeğe kadar ulaşır. Astrolojik haritamızda Ay’ın bulunduğu burç/ev ve yaptığı açılar bu hikayelerle ilgili önemli bilgiler verirler. Haritada rahat konumlanmamış ve sert açılar altındaki bir Ay, bir kadının kendi anneliğini de açıklar. Kuşkusuz anneden alınan örnek, kadının kendi anneliği sırasında da ortaya çıkar. Astrolojik haritada Ay’ın konumu annemizin fiziksel olsa bile, duygusal açıdan neden yanımızda olamadığının işaretlerini gösterebilir. Özellikle Ay’ın Mars ya da Satürn yönetimindeki burçlarda, Koç’ta, Akrep’te, Oğlak’ta ya da Saka’da olduğu durumlarda, rahat olmayan bir ev konumu (özellikle 6., 8. Ve 12. evler) ile de birleşiyor ve Ay sert açılarla zorlanıyorsa, bu durum sıklıkla ileride yetişkinlik hayatında anne ile rahat ve güven vermeyen bir ilişkiyi, erkeklerde kadınlarla ilişkilere, aile problemlerine, kişinin kendisine güvenli bir ortam yaratamama, ait olamama, bağlanamama durumuna işaret eder. Kuşkusuz annenin çocuğun yanında olamaması çok başka durumlar yüzünden söz konusu olabilir. Belki anne çocuk doğduğu dönemde depresyondaydı (Oğlak), belki annelik yapamayacak kadar başka şeylerle, kendisiyle meşguldü (Koç) ya da anne duygusal bir travma, kayıp ya da şiddet altındaydı (Akrep) belki de anne çocuğu hiç planlamamıştı ve isteksizdi (Saka). Burada anneden çocuğu ve sonuçta çocuktan da ileride kendi annelik durumuna yansıyan kalıplar görürüz. Astrolojik haritasında Ay’ın konumu rahat koşullar altında olmayan kişiler ileride kendi yetişkin hayatlarında duygusal anlamda istememeyi öğrenmek durumunda kalabilirler. Duygusal izolasyon ve yalnızlık içine çekilebilirler. Annemizin, çocukluğumuzda kendi ilgi, destek ve koruma isteklerimizi değişik nedenlerle reddetmiş olması, çoğunlukla kendi farkındalığımızı, kendi kendimize annelik etmemizi bile reddetmemize ve sürekli kendi kendine yetmeye çalışan, izole, yalnız bir birey haline gelmemize neden olmuş olabilir. Bu açılardan, Jasmin Lee Cori’nin kitabı annesiz çocuklar için annesizliğin yarattığı yaraların iyileştirilmesi yönünde aydınlatıcı ve yardımcı bir kitap hazırlamış. Cori şöyle diyor:” Kendinizin “iyi annesi” haline gelebilmeniz için en önemli adım yetersizliklerinizin, korkularınızın, savunmalarınızın ötesine geçmek ve kalbinizin yumuşamasına izin vermektir. Açık olan bir kalp sevebilen bir kalptir.” |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Çekirdek inanç çalışması yaptırmak hayatımızda ki sorunların biteceği anlamına gelmiyor. Öyle olsa arkadaşlar peygamberler neden hayatlarında sorunla karşılaşsınlar ki? Onlar direkt olarak Allahtan haber alan ve Onunla irtibatı en kuvvetli olan insanlar. Çekirdek inanç çalışmasından sonra hayata bakışınız duruşunuz değişmeli. Olayları karşılama biçiminiz. İçinizde ki korkak artık daha cesur hareket edebilmeye başlamalı. Daha iyimser olmalı, daha güçlü olmalı. Yaşadığı her olay karşısında süklüm püklüm süt dökmüş kedi misali pısırık pısırık oturmak yerine mücedeleden kaçmamalı. Hayatı daha yaşanılabilir görmeli. Çalıştığınızda artık karşılığını görebilirsiniz. Hep kaybeden olmazsınız. Kararlarınızda daha kararlı olursunuz. Yapmak ister, karar verir ve yaparsınız. Bazen de yapamazsınız ama bu kaderiniz olmaz. Bu daha iyisi olacağı içindir. Kendinizi daha güven içinde hissedersiniz. gibi. Yoksa çekirdek inanç çalışması yaptırdım her şey düzeldi! yok böyle bir şey. Yine çalışmak zorundayım, yine farkında olmalıyım. Yine kararlar verebilmeliyim ve yine hata yapabilme hakkım var. Değişen sadece benim olaylar karşısında ki tutumum. Bu benim fikrim tabi ki kimseyi bağlamaz :)) ben böyle düşünüyorum. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Aslında arkadaşlar bilinçaltı düzeyde artık daha olumlu düşünüyor olmalıyız. Enerjimiz değişmiş olmalı. Fakat yıllardır yürüdüğümüz bir yolu değiştirecek başka bir yola sapacağız. Bu yola alışacak ve artık o yoldan yürümeye devam edeceğiz. Anlam'a odaklı düşünmek gerekiyor. Aslında daima düşünmek tavsiye edilmemiş mi Kur'anda da yaratılış hakkında olaylar hakkında bizler şuurlu varlıklarız. Niçin böyle, neden bunu yaşıyorum, neyi bilmeliyim, neyi değiştirmeliyim? bir yoldan binlerce kere geçmişsek, neden hep buraya çıkıyorum diyebilme hakkımız var mı? Farkında olmak geçtiğimiz yollara bir işaret koymak gibidir. Artık o yola saptığında "hmmm ben buradan daha öncede geçmiştim bu yol bir yere çıkmıyor" diye düşünmek ve başka bir yol denemek. Böylece daha doğru şeyler yapıp daha başka sonuçlar almak mümkün ancak |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ evet kesinlikle sana katılıyorum, çekirdek inanç çalışmasının amacı zaten biz büyürken yaratılışımızın mükemmelliğini bozan o çevresel etkenlerin bizde oluşturduğu kusurları düzeltmek, böylece normal özümüze dönmemiz için yapılan bir çalışma. dediğin gibi hayatı mükemmelleştiren bişey değil sadece bizi biz olmamız gereken normal halimize getiren "teknolojik nasihatlar". |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ zaten hayatı güzel ya da çirkin yapan bizleri bakış açısı değil mi. olumlu düşünürsen herşey olumlu görünür sana, güzel bakarsan güzel görürüsün, seversen sevilirsin gibi. yani biz değişince insanlar değişiyor, hayat da değişiyor, güzelleşiyor. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Çok sevdiğim bir söz vardır. " Üzüntüyü bırakıp yaşamaya başlamak istiyorsan, sahip olduğun nimetleri düşün dertlerini değil" Bir diğeri de "İKİ ADAM HAPİSHANE PARMAKLIKLARINDAN DIŞARI BAKTILAR. BİRİ ÇAMURU GÖRDÜ, ÖTEKİ İSE YILDIZLARI" Anlam değiştiğinde her şey değişir. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Hep diğer arkadaşlarımın hayatında olan değişikliklerden bahsetmediklerini adeta yarım bırakıp gittiklerini söylemiştim daha önce bir çok yazımda, fakat gördüğüm kadarıyla bir yerden sonra artık çok söylenecek sözde kalmıyor doğrusu. Ben hayatımda neler değiştirebildim derseniz, henüz net bir şey yok. Yalnız şu var ki sanki daha şanslıyım. Daha makul ve sakinim. Daha çok oluruna bırakıyorum. Daha az inciniyor daha az incitiyorum. Artık insanların beni üzmesine izin vermiyorum. Hem maddi hemde manevi manada. Umrumda değil kimin ne yaptığı yada yapmadığı. Ben kendi değerimin farkındayım. Eskiden hep vermek üzerineydi ilişkilerim şimdi alabiliyorumda. İstediğim bir şey olmadığında çok mutsuz olmuyorum. İşte böyle, bana göre her şey yolunda, belkide daha bile iyi olacak her şey belkide pek çok hayalimi gerçekleştirebileceğim. Şİmdilik söyleyebileceklerim bunlar. Bu satırları okuyan arkadaşım, belkide bunu bundan seneler sonra okuyacaksın. Bense buradan gitmiş olacağım belkide. Bunun için yazıyorum bu satırları. İnsanın tekamülü ölene dek sürer. Kimse ben OLdum diyemez. bu yüzden de ben yolumun bu noktasında sana hayatında başarılar, kararlarında isabet ve sonuçlarında mutluluk ve huzur diliyorum. Her şey gönlünce olsun. Ben yarıda kalmışlık duygusunu sevmem, bitmeyen hikayeleri sevmem, yarım kalan şeyleri sevmem bunun için bir dipnot olarak sana bu satırları yazıyorum. Sevgimle, mutlu ve huzurlu kal.actionsmile IŞIK* |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ MÜKEMMELSİN IŞIK !! yok böyle bir ileri görüş, burdaki şuandaki insanlardan öte gelecek diğer insanlara da ışık oluyorsun hem de burda olmasan bile onlar geldiğinde yollarına ışık gönüllerine umut oluyorsun. SEN FARKEDİP VE FARKETMEDİKLERİNLE BERABER BİRÇOK HAYATA DOKUNUYORSUN! ALLAH HEP YAR VE YARDIMCIN OLSUN YOLUN HEP AÇIK ÖMRÜN UZUN OLSUN. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
|
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ unutma "ışık" olduğunu! benim sana söylediğim yürekten bu sözleri inşallah bereketli uzun ömrün boyunca hep sana söyler benim gibi binlerce insan. buraya kaydolmamın ve buraya yazmamın ve özellikle günlük tutma cesareti göstermemin tek cesareti sen olmuştun. bunu elinden tutup yukarı çekmek de diyebilirsin, tünelin sonundaki ışık olup umutlandırmak da.. dünya için küçük bizim gibiler için çok büyük adımlar bunlar.unutmayalımki bi insan değişirse tüm dünya değişir!(bunu da senin yazılarından birinden okumuştum) |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
|
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ sevgili mehtap ve ışıklı yol son yazdıklarınızı okurken duygulandım..sizler ne harika insanlarsınız..hele sen ışıklı yol ismin gibi ışık sacıyorsun heryere herkese...burdaki biçok arkadaşımın cesaret pınarısın, anne sefkatiyle yaklasımın içinden cosup gelen insanlığı sevmek duygun eminim herkese önder oluyordur..ne diyebilirim ki ışıklı yol sen hep var ol sen hep yanımızda ol..rabbim seni korusun her türlü olumsuz durum ve duygulardan..rabbim her daim yanında olsun yüzünden gülücük hiç eksilmesin inşaallah |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
Önceki gün, iki yaşlı bayan alışveriş mağazasında geziyorlardı. Bir şeyler alıyorlardı. Birisi dedi öbürüne " ohoooo o kadar yaşayacak mıyım, onu kullanacak kadar? boş versene" Ben duydum bu sözü evet, dedim " Evet, sağlıkla ve huzurla daha nice güzel günler belki yıllar yaşayacaksınız" dedim. Hep birlikte güldük. İnşallah dedik. O gün orada olmasaydım o bayanın o sözüne hayat böyle bir yankıyla cevap vermeyecekti. o soru sordu ben cevapladım. evet dedim. evet güzel günler hep var. Belkide çok az bir ömrü var. Tıpkı kelebeğin ömrü gibi. Tırtıl olarak yaşayıp, tamamen başkalaşıp, bambaşka bir dünyaya gözlerini açabilirsin. Çok çirkin olabilirsin, oysa içinde bir kelebek olduğunu muhteşem renklerinin olduğunu unutma. Ama dikkat edin arkadaşlar. Tırtıl kozasını kendi örer. İçine hapseder kendini ve metamorfoza uğrar. Tekrar sıvı hale gelir ve adeta yeniden yaratılır. Öyleyse neden umutsuz olalım ki, ne yaşamışsak yaşayalım umut hep var. Güneş her gün yeniden doğar. Tüm güzel yürekli arkadaşlarım, hepiniz. Hepinizi yüreklerinizden öpüyor, hayatıma kattığınız her değer için size sonsuz teşekkür ediyorum. Sevgimle IŞIK* |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ İyiki varsın,muhteşemsin ! |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
|
Re: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ arkadaşlar 3gün arayla 10günlük 4tur atıyoruz,,sonrasında istediğimiz zaman dinliyoruz,,6ay sonra da haftada birdinliyoruz diil mi çekirdek innaç cd lerini |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Evet, 10 gün dinle, 3 gün ara ver. Bu şekilde 4 tur tamamla.. Sonrası istediğin zaman.. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ mrh..ben çekirdek inanç cd den gerçekten çok fayda gördüm,,ücretlilere devam,,arkadaşlar kafanızdaki sizi hayatta engelleyen düşünce kalıplarından özgürleşmeniz gerçekten muhteşem birşey...abdullah bey çok isabetli tespitler yapmış çekirdek inançlarım konusunda..herkese sevgiler.. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Arkadaşlar, bende çekirdek inanç testi yaptırmıştım. En az 3 ay dinlemek gerekiyor. Sonrasında ise zaman zaman geri dönerek dinlemenizi tavsiye ederim. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar herkese, (beni hatırlayanlar vardır umarım) rt67 yaklaşık bir yıldır telkinlerime ara verdim, bir bebeğim oldu, şimdi 4 aylık, telkinlere tekrar başlamak istiyorum ama acaba bütün telkinleri aynı anda mı dinlemeye başlasam yoksa önce ego, suçlulukla başlayıp yavaş yavaş diğerlerini ilave etsem, bir türlü karar veremiyorum. Bir de bebeğimin yanında sesli dinlememin sakıncası olur mu acaba? |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Bazı telkinlerin bebeklere dinletilmesi önerilmiyor suçluluk ego sigara gibi çünkü zaten bebeğin bilinçaltı tertemiz onun dışında zinde uyanma mutluluk erteleme kendine güven gibi telkinler bebek için çok iyi olabilir diye düşünüyorum ağaç yaşken eğilir gibisinden 1 yıl uzun bir süre suçluluk ve ego ile başlanabilir bence |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Merhaba serpilelif; Öncelikle tebrik ederim. Bebeğini sağlıkla ve huzurla büyüt. Sorun ne kadar da güzel. Ne kadar da anlamlı. Bebeğimin yanında yüksek sesle telkin dinlesem sorun olur mu diye sormuşsun. Belki mutluluk, kendine güven gibi telkinler olabilir ama suçluluk telkininin ona pek faydası olacağını düşünmüyorum:) Kafası karışacaktır. Ben bir şey yapmadım ki, burada neler oluyor gibi mesela. Şaka bir yana, ben senin sorundan yola çıkarak, bazı şeylere senin şahsında arkadaşlarımın dikkatini çekmek isterim. Telkini dinlemesi ona zarar verir mi? Peki onun yanında bütün gün televizyon, radyo veya anne babanın belki de tartışmaları sence ona nasıl etki ediyordur? Yani onun yanında haberleri dinlediğimizi farz edelim. Bağırış çağırış, siren sesleri, kavga sesleri, küfürler, kötü haberler. Sence bunların onun zihnine aynı derece de zararı yok mudur? Öyleyse, bebeğimizin yanında televizyonda izlememeliyiz bana göre. Buna dikkat etmeli, onu korkak, suçlu ve kafası karışık bir çocuk olarak büyütmek istemiyorsak, buna mutlaka dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum. Sevgimle, IŞIK |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
ne tesaduf değil mi O0 |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Işıklı yol, çok teşekkür ederim, eskiden olduğu gibi sen ve mehtapla tekrar yazışmak çok güzel, bir süredir siz de yoktunuz görebildiğim kadarıyla. Çok doğru bir konuya temas etmişsin, sana katılıyorum, mümkün olduğunca çocuklarımı olumsuz haberlerden uzak tutmaya çalışıyorum ama yeterli değil. Hatta dün gece eşimle, çocukların yanında bazı eğlence programları hariç hiç bir şey izlenmez diye konuşmuştuk, ama maalesef izliyoruz ve izletiyoruz. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Teşekkür ederim mehtap, sen de çocuğunu sağlıkla büyüt. Şuanda nasılsın telkinleri hala dinliyor musun, seninle şikayetlerimiz aynıydı çünkü. Ben daha iyyim. uzun süredir telkinleri dinlemediğim halde. Ama tekrar başlamak istiyorum. |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Basladim telkinlere dinledikce iyi oluyorum, biraz da psikolojik ama tabiki gercek etkileri de zamanla ortaya cikiyor.cekirdeklerimi tek tek ihtiyaca gore dinliyorum.suan mukemmeliyetcilik ve buyume telkinini dinliyorum |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ merhaba sizlerle tanışmak istedim çünkü ne kadarda kendi kendime engel olsam da tekrar ve tekrar bu siteye girdim içimden bir yanım tanış bir yanım çekingen davrandı doğrusu şu size ne yazacağımı bilemedim. aslında yazsam çok şeyler yazacam ama yazacaklarımı size nasıl anlatacağımı da bilemiyorum. Bir şeyi biliyorum enerjiniz çok güzel ve hayatımda yapmadığım şeyi yapıyorum ilk defe sanal alemde hiç tanımadığım insanlara bir şeyler yazıyorum. Tekrar merhaba güzel insanlar |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
güçlü niyetler suya olumlama z hpopo nlp ve öğrenci olumlamalar ve telkin içerikleri günlük olarak dilime yerleştirdiğim 4 kelime özür dilerim allahım bütün günahlarım için lütfen beni af et seni çok seviyorum verdiğin bütün nimetler için şükürler olsun telkinleri fazla dinliyor muyum hayır bazen telkin dinlemek istiyorum dinliyorum o kadar daha çok motive edici sözler bana iyi geldi cilgin897 siz de kendinize uygun yapınıza uygun olumlamarı bulacagınızdan eminim 56t678 Allaha emanet olun |
Cevap: ÇEKİRDEK İNANÇ TESPİTİ Alıntı:
|
WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:15 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.