Kayıt ol Yardım Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Uyarılar

Osho Osho ile ilgili paylaşımlar

OSHO' nun kitaplarından seçmeler...

Alternatif Kişisel Gelişim ve Osho OSHO' nun kitaplarından seçmeler... Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Alıntı: Pamukk Nickli Üyeden Alıntı "Neye odaklanırsan onun varlığını onaylarsın " 'ın keşfini kimbilir kaç yıl önce yapmış bir insan..Benim kelimelerim tarifsiz kalıyor OSHO için bilemiyorum okuyup okuyup "ayran" içesim geliyor desem işte öyle bir şey pamukcum 1931 de dogmus ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Osho telkin cd indir izle İstanbul Osho nerededir kimdir Osho çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Osho hipnoz Osho olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Osho hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Osho kuantum düşünce kitap haberi

OSHO' nun kitaplarından seçmeler...

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14-12-2008, 09:38 PM   #1 (permalink)
Yüzbaşı
 
aysegul_tirtil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 531
Tesekkür: 1,467
431 Mesajinıza toplam 2,881 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
aysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant future
Standart

Alıntı:
Pamukk Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
"Neye odaklanırsan onun varlığını onaylarsın " 'ın keşfini kimbilir kaç yıl önce yapmış bir insan..Benim kelimelerim tarifsiz kalıyor OSHO için bilemiyorum okuyup okuyup "ayran" içesim geliyor desem işte öyle bir şey
pamukcum 1931 de dogmus 1990 da ölmüş.

bizde hala varmı böyle bişey deyip duruyoruz

son bir sözünü ekleyim.

Sadece kendin ol ve sen mükemmelsindir. Kendinden uzaklaş ve başın büyük derttedir. Herkesin başı derttedir.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

aysegul_tirtil isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 15-12-2008, 09:13 PM   #2 (permalink)
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart

Geçmiş, şu anın bir parçasıdır. Geçmişte olduğun her şey, yapmış olduğun her şey, şu anının bir parçasıdır.

O burada. Çocukluğun sensin. Gençliğin sensin. Yaptığın her şey hâlâ senin içinde. Yediğin yemekler, o da geçmiş. Ama şu anda kanın olmuş. Şu anda içinde dolaşıyor. Senin kemiğin olmuş, senin iliğin olmuş. Geçmişte yaşadığın sevgi geride kalmış olabilir. Ama seni değiştirmiştir. Sana yeni bir hayat görüşü vermiştir. Gözlerini açmıştır. Dün benimle birlikteydin. Bu geçmiş. Ama her şeyiyle tamamen geçmiş mi? Nasıl tamamen geçmiş olabilir? O seni değiş- tirdi. İçinde yeni bir kıvılcım yarattı. O kıvılcım senin bir parçan oldu.

Yaşadığın an bütün geçmişini kapsar. Ve eğer beni anlayabilirsen, yaşadığın an aynı zamanda bütün geleceğini barındırır. Çünkü geçmiş yaşandığı anlarda seni değiştirirken, seni hazırıyor. Ve yaşayacağın gelecek, senin şu anı nasıl yaşadığına göre şekillenecek. Şu anda nasıl yaşadığın, geleceğine çok büyük etki edecek.

Şu an, bütün geçmişi kapsıyor. Ve şu an, geleceğin bütün potansiyelini taşıyor. Ama bu yüzden endişe duymana gerek yok. O zaten orada. Onu psikolojik olarak taşımak zorunda değilsin. O yükü taşımak zorunda değilsin. Eğer beni anlıyorsan, geçmişin zaten şu anda kapsandığını bilirsin. Ağaç dün çekmiş olduğu suyu düşünmez. Ama düşünse de, düşünmese de o su oradadır. Dün yapraklarına düşen güneş ışıklarını düşünmez. Ağaçlar insanlar kadar aptal değildir.

Neden dünün ışınlarını düşünsün. Onlar emildi. Sindirildi. Yeşilin, kırmızının, sarının bir parçası oldu. Ağaç, bu sabahın güneşinin keyfini çıkarırken, dünün psikolojik hafızasını taşımıyor. Ama dün, onun yapraklarında, çiçeklerinde, dallarında, köklerinde, sapında bulunuyor. O orada. Ve gelecek de ortaya çıkıyor. Yarının çiçekleri olacak olan tomurcuklar orada. Yarın büyük yaprak olacak olan filizler orada.

Şu an her şeyi kapsıyor. Şu an sonsuzluktur.






OSHO-Yaratıcılık
__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 20-12-2008, 01:44 PM   #3 (permalink)
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart

Senin bilincin tüm evrenden çok daha büyüktür.
Sonsuz derecede sınırsızdır.
“Yeter” diyebileceğin bir noktaya gelemezsin.

Her zaman daha çok ve daha çoğu vardır.
Her zaman büyümeye devam edebilme olanağı mevcuttur.
Ve büyümek, olgunlaşmak öylesine güzel bir deneyimdir ki, onu durdurmayı kim ister?

Biz her yoldan durduruluyoruz. Albert Einstein gibi muhteşem bir bilim adamı bile zekâsının yüzde on beşini kullanmıştır. Sıradan insanlara ne demeli? Onlar hiçbir zaman yüzde beşinden fazlasını kullanmazlar.

Bir düşün, Einstein zekâsının yüzde yüzünü kullanma kapasitesine sahip olsaydı, dünyaya hayal bile edilemeyecek zenginlikler sunardı.

Eğer herkes zekâsının yüzde yüzünü kullanırsa cenneti burada yaratabiliriz. Başka bir yere gitmeye gerek yok. İnsanlara istediği kadar uzun bir hayat, istediği kadar sağlıklı bir hayat verebiliriz. O kadar çok refah yaratabiliriz ki tıpkı hava gibi olur; kimsenin onu biriktirmesine gerek olmaz.

Zekânı kullanmak tam olarak olgunluğun başlangıcı demektir.

Farkındalık sadece bir yöntemdir. İlk olarak ne kadar zekâ kullandığının ya da hiç kullanıp kullanmadığının farkına var. İnanç ve iman zekâ değildir. Onlar senin zekâna karşı bir karar alıyor. Farkındalık ne kadar zekâ kullandığını izleyebileceğin bir yöntemdir. Ve yalnızca bu izlemenin içinde kalarak göreceksin ki fazla bir şey kullanmıyorsun. Farkındalığın seni uyanık tutacak pek çok yolu vardır. Onu kullanabilirsin.

Farkındalık seni yüzde yüz zekâna götürecektir, seni neredeyse ilahî yapacaktır. Ve farkındalık orada durmaz. Farkındalık senin zekânı tamamen kullanmana yardımcı olur.

Zekâ, senin dışarı doğru giden, seni dünyaya, nesnelere bağlayan yolundur. Zekâ sana daha çok bilim, daha çok teknoloji verecektir. Aslında, eğer zekâmızı kullanabilirsek, insanın artık çalışmasına gerek yoktur. Makineler neredeyse her şeyi yapabilir.

Makineler her şeyi yapabilir ve sen ilk kez kölelikten özgürleştin; aksi takdirde özgür hissetmen sadece laftadır. Ama ekmeğini kazanmak zorundasın, bir barınak yapmak için, ilaç için, diğer şeyler için biraz para kazanman lazım.

Yani sanki bağımsızmışsın gibi görünür ama öyle değilsin. Eski kölelik artık mevcut değil; şimdi zincirlenmiş değilsin ama görünmez zincirler mevcut; çocukların, yaşlı ebeveynlerin, hasta karın, işin.

İnsan henüz özgür değil. Sekiz saat çalışıyor ve hâlâ eve dosyalar taşıyor. Evde geç saatlere kadar çalışıyor, pazar günleri çalışıyor. Yine de masasındaki dosyalar büyümeye devam ediyor ve bunun bir sonu da yok gibi. Herhangi bir ofise gir ve bu insanları göreceksin, bu insanların masasını göreceksin. Onları özgür olarak adlandırabilir misin?

Tek bir olasılık var; her şeyi yapabilecek bir süper teknoloji ve insanlar yaratıcı olmak için tamamıyla özgür olacaklar. Gitarını çalabilir, şarkını söyleyebilirsin. Resim yapabilir, heykel yapabilirsin. Bu dünyayı güzelleştirecek bin bir tane şey yapabilirsin. Güzel bahçeler, göletler yapabilirsin.

Bu dünyayı güzel kılmak için yapılacak çok şey var. Eğer bir Tanrı varsa, Âdem ile Havva’yı cennetten kovmanın yanlış olduğunu; bu insanların çok daha iyisini yaptığını düşünerek, o bile kıskanmaya başlayabilir. Eğer bir Tanrı varsa, bir gün kapını çalıp, “İçeri girebilir miyim?” diye sorması sürpriz olmayacak.

Farkındalık zekânı serbest bırakacak, seni olgunlaştıracak. Ve o zaman olgunluk gelişmeye devam eder.

Normalde sen sadece ihtiyarlarsın, büyümezsin. İhtiyarlamak bir şeydir, büyümek ise bambaşka bir şeydir. Tüm hayvanlar yaşlanır; insan dışındaki hiçbir hayvan büyümez. İhtiyarlamak basitçe ölümüne yaklaştığın anlamına gelir; pek de önemli bir kazanım değil. Büyümek ise ölümsüz olanı, bir sonu ya da başlangıcı olmayan ebedi olanı fark etmek üzere olduğun anlamına gelir. Tüm korku yok olur. Tüm paranoya kaybolur. Ölümlü değilsin.

İhtiyarlarken ölümlüsün. Büyürken ölümsüz hale gelirsin. Pek çok ev değiştireceğini bilirsin. Pek çok biçim değiştireceğini bilirsin ama her biçim geçmiştekinden daha iyi olacaktır çünkü büyüyorsun, olgunlaşıyorsun. Daha iyi biçimleri, daha iyi bedenleri hak ediyorsun. Ve sonunda, hiçbir bedene ihtiyaç duymayacağın bir an gelir. Tüm varoluşa dağılmış saf bir bilinç olarak kalabilirsin. Bu bir kayıp değil, kazançtır.

Lotus yaprağından okyanusun içine kayan bir çiy tanesi... Zavallı damlanın kaybolduğunu, kimliğini kaybettiğini düşünebilirsin. Fakat, bir de başka bir açıdan bak: Damla okyanus haline geldi. O bir şey kaybetmedi, engin hale geldi. Okyanus gibi oldu.

Farkındalık ilk olarak senin zekânı, sonra varlığını uyandıracak, ondan sonra olgunlaşmana yardım edecek, ölümsüzlük farkındalığını verecek ve nihayetinde de seni bütünle bir yapacak olan yöntemdir.

OSHO-Olgunluk



__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 20-12-2008, 01:58 PM   #4 (permalink)
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart

Sürekli olarak egoyu bırakmaktan söz ediyorsunuz fakat neyin ego ve- neyin benim hakiki doğam olduğunu ayırt edemezken bunu nasıl yapabilirim?

Ego bırakılamaz. O tıpkı karanlık gibidir: Karanlıktan vazgeçemezsin, sadece içeriye ışık getirebilirsin. Işık olduğu an karanlık yoktur. Karanlıktan vazgeçmenin yolunun bu olduğunu söyleyebilirsin ama onu sözcük anlamı olarak alma. Karanlık var olmaz bile; o ışığın yoklu- ğudur. Bu yüzden ona doğrudan bir şey yapamazsın. Sadece ışığa bir şey yapabilirsin; ya ışığı içeri getirirsin ya da dışarı çıkarırsın. Karanlık istersen ışığı kapat; karanlık istemezsen ışığı aç. Ego bırakılamaz.

Meditasyon öğrenilebilir. Meditasyon bir ışık gibi iş görür, meditasyon ışıktır.

Işık ol ve hiçbir yerde egoyu bulamayacaksın.

Şayet onu bırakmak istersen başın derde girecektir çünkü onu bırakmak isteyen kişi kimdir? O egonun kendisidir: Soruyu kim soruyor? O seni aptal yerine koyan egonun kendisidir. Ve egonun nasıl bırakılabileceğini sorduğunda doğal olarak sen “Bu ego olamaz, ego nasıl olur da kendi rını isteyebilir?” diye düşünürsün. Ego seni kandırmaya böyle devam eder.

Senin kendi doğanın soruları yoktur, onun cevaplara ihtiyacı yoktur. Senin kendi doğan mutlak ışıktır, ışıkla doludur. O karanlık nedir bilmez, o asla hiç karanlıkla buluşmamıştır.

Egoyu bırakmaya ihtiyacın yok. Sadece içeri bak, nerede olduğunu araştır; ilk önce onu bul. Kendi doğan hakkında şimdilik endişelenme. Sadece içeri gir, egoyu ara ve onu bulamaya- caksın; onun yerine kendi ışıltılı, nilüfer gibi hoş kokulu doğanı bulacaksın. Kişi asla başka bir yerde böylesi bir güzellikle karşılaşamaz. O hayattaki en güzel deneyimdir. Ve bir kez sen kendi ışığının nilüferinin açtığını görürsen ego sonsuza dek bitmiştir. O zaman öyle anlamsız sorular sormayacaksın.

“Neyin ego ve neyin kendi hakiki doğam olduğunu nasıl ayırt etmeli?” diye soruyorsun.

Ya ego oradadır, o zaman hakiki doğa bilinmiyordur; ya hakiki doğa biliniyordur o zaman ego kalmamıştır. İkisine birden sahip olamazsın bu yüzden bir ayrım yapamazsın; onları ayırt edemezsin, aynı anda ikisi mevcut olamaz. Sadece bir tanesi mevcuttur.

Şu an sen ne olursan ol egodur, o yüzden ayırt etmek konusunda endişelenme. Eğer ego olmasaydı bu soru ortaya bile çıkmazdı. Kendi doğan hiçbir soru bilmez, kendi doğan saf mutluluktur, bir sorun değildir.

OSHO-Ego


__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 20-12-2008, 07:48 PM   #5 (permalink)
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart

Sevgi çok nadirdir. Bir insanın gönlüne ulaşmak büyük bir devrim yaşamaktır.

Çünkü eğer bir insanın gönlüne ulaşmak istiyorsan, o kişiye de senin gönlüne ulaşma olanağını sunman gerekir. O zaman savunmasız olursun, tamamen açılır ve korunmasız kalırsın.

Bu risklidir. Bir başkasının, gönlüne ulaşmasına izin vermen riskli ve tehlikelidir, çünkü o kişinin sana ne yapacağını bilemezsin. Bütün sırlarını öğrendikten, bütün gizlediklerin açığa çıktıktan, kendini tamamen açığa çıkarttıktan sonra diğer insanın ne yapacağını asla bilemezsin. Böyle bir korku vardır. Zaten o yüzden açılmayız.

Sadece tanışıklık olan bir şeyi sevginin oluşması gibi yorumlarız. Çeperler buluşur ve biz tanıştığımızı zannederiz. Sen çeper değilsin. Aslında çeper senin bittiğin sınırdır, sadece etraında oluşmuş olan çittir. O sen değilsin. Çeper senin bittiğin ve dünyanın başladığı noktadır.

Yıllarca birlikte yaşamış olan karı kocalar bile sadece tanışıklık yaşamış olabilir. Belki birbirlerini gerçekten tanımamışlardır. Biriyle ne kadar uzun süre birlikte yaşarsan, onun gönlüyle hiç tanışmamış olduğunu o kadar çok unutursun.

O yüzden anlaşılması gereken ilk şey, tanışıklığı sevgi olarak görmemektir. Birinin senin gönlüne girmesine ancak korkmadığın zaman, korku yaşamadığın zaman izin verirsin.

İki tür yaşam vardır: korku yönelimli ve sevgi yönelimli. Korku yönelimli yaşam seni asla derin bir ilişkiye götürmez. Korkmaya devam eder ve diğerine asla izin veremezsin. Onun, senin özüne ulaşmasına asla izin veremezsin. Ona bir ölçüye kadar izin verirsin ve sonra duvar oluşur ve her şey durur.

Sevgi yönelimli insan gelecekten korkmayan insandır. Sonuçlardan ve olası bedellerden korkmaz; o yerde, o anı yaşar. Sonuçları kafana takma; bu, korku yönelimli zihinlere ait bir şeydir. Sonunda neler olacağını düşünme. Burada ol ve tüm benliğinle davran. Hesapçı olma. Korku yönelimli insan sürekli hesap yapar, planlar, düzenler ve koruma duvarları oluşturur. Bu şekilde tüm hayatını heba eder.

Yaşlı bir Zen rahibi hakkında bir hikâye duydum:

Ölüm döşeğindeymiş. Son günü gelmiş ve o akşam artık öleceğini ilan etmiş. O yüzden müritleri, havarileri ve arkadaşları gelmeye başlamış. Onu seven çok insan varmış ve hepsi gelmek istiyormuş. Çok uzaklarda olanlar bile hemen gelmiş.

En eski müritlerinden biri ustasının ölmek üzere olduğunu duyunca hemen pazara koşmuş. Biri sormuş: “Usta kulübesinde ölüyor, sen neden pazara gidiyorsun?” Eski mürit yanıtlamış: “Ustamın bir tür pastayı çok sevdiğini biliyorum. Gidip ona o pastadan alacağım.”

Pastayı bulmak hiç kolay olmamış ama akşamüstü bir şekilde bulmuş ve elinde pastayla kulübeye koşmuş.

Kulübede herkes endişeliymiş. Sanki Usta birini bekliyor gibiymiş. Gözlerini açıp etrafı taradıktan sonra tekrar kapatıyormuş. Mürit, kulübeye gelince hemen sormuş: “Tamam, sonunda geldin. Pasta nerede?” Mürit pastayı çıkartmış. Usta pastayı sorduğu için de çok mutlu olmuş.

Ölmek üzere olan Usta pastayı eline almış ... ancak, eli titremiyormuş; çok yaşlı olmasına rağmen elleri titremiyormuş. O yüzden biri sormuş: “Bu kadar yaşlısın ve ölmek üzeresin. Yakında son nefesini vereceksin ama ellerin bile titremiyor.”

Usta yanıtlamış: “Ben asla titremem, çünkü korkum yok. Bedenim yaşlanmış olabilir ama ben hâlâ gencim ve bedenim geride kaldıktan sonra bile genç olarak kalacağım.”

Sonra pastadan bir lokma alıp çiğnemeye başlamış. O sırada biri sormuş: “Son sözün ne olacak, Usta? Yakında aramızdan ayrılacaksın. Neyi hatırlamamızı istersin?”

Usta gülümsemiş: “Ah, bu pasta çok lezzetli.”

Şu anda, burada yaşayan adam budur: Bu pasta çok lezzetli. Ölüm bile önemsiz. Bir sonraki dakika bile anlamsız; bu anda, bu pasta çok lezzetli. Eğer bu anın içinde olabiliyorsan, şimdiyi bu an içinde her şeyiyle yaşayabiliyorsan, ancak o zaman sevebilirsin.

Sevgi nadiren açan bir çiçektir. Sadece bazen yaşanabilir. Milyonlarca insan sevgili oldukları kanısına kapılmıştır. Onlar sevdiklerine inanıyor, ancak bu sadece onların inancı.

Sevgi nadiren açan bir çiçektir. Bazen yaşanır. Nadirdir, çünkü ancak korkunun olmadığı bir yerde filizlenebilir, başka yerde değil. Yani sevgi ancak ruhu çok derin, dindar birinin başına gelebilir. Tanışıklık herkes için mümkündür. Ama sevgi değil.

Korkmadığın zaman saklayacak bir şeyin yoktur; ancak o zaman bütün sınırları kaldırıp açık bir insan olabilirsin. Ancak o zaman bir başka insanı kendi gönlüne davet edebilirsin.

Ve unutma; eğer birinin gönlüne girmesine izin verirsen, o biri de senin onun gönlüne girmene izin verecektir. Çünkü birini kendi özüne kabul ettiğin zaman güven duygusu yaratılır. Sen korkmadığın zaman diğeri de korkusuz olur.

Senin sevginde her zaman korku vardır. Koca karısından korkar, kadın kocasından korkar. Sevgililer sürekli korkar ve o zaman yaşanan bir sevgi olmaz. Yaşananlar sadece birbirine dayanan iki korku dolu insanın arasında yapılmış olan bir düzenlemedir. Kavga, sömürü, manipülasyon, kontrol, hükmetmek, sahiplenmek vardır ama bu, sevgi değildir.

Eğer sevginin oluşmasına izin verirsen duaya ihtiyaç kalmaz, meditasyona ihtiyaç kalmaz; herhangi bir kilise ya da tapınağa ihtiyaç kalmaz. Çünkü sevgi sayesinde her şeyi yaşamış olacaksın. Meditasyonu, duayı, Tanrıyı, her şeyi yaşamış olacaksın.

Ancak, sevgi zordur. Korkunun geride bırakılması gerekir. İşin garip tarafı da bu; kaybedecek hiçbir şeyin olmamasına rağmen bu kadar korkuyor olman.

Kabir isimli mistik bir yerde şöyle söylemiştir: “İnsanlara bakıyorum. Çok korkuyorlar, nedenini anlamıyorum; çünkü kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Bunlar tıpkı çıplak olmalarına rağmen elbiselerini nerede kurutacağını bilemediği için nehirde yıkanmaktan korkan insanlara benziyor.” Senin de durumun bu. Çıplaksın, hiç elbisen yok ama sürekli elbiseler için endişeleniyorsun.

Kaybedecek neyin var? Hiçbir şey. Ölüm bu bedenini elinden alacak; ölüm onu almadan önce, onu sevgiye ver. Her şeyin elinden alınacak; alınmadan önce neden onları paylaşmıyorsun? Ona sahip olmanın tek yolu bu. Eğer paylaşıp verebiliyorsan, sahip sensin. Zaten elinden alınacak. Hiçbir şeye sonsuza dek sahip olamazsın. Ölüm her şeyi yok edecektir.

Eğer beni doğru anladıysan mücadelenin ölümle sevgi arasında olduğunu anlarsın. Eğer verebiliyorsan bir ölüm olmayacak. Senden bir şey alınmadan önce sen onu çoktan vermiş, onu hediye etmiş olursun. O zaman ölüm olamaz.

Seven için ölüm söz konusu değildir. Sevmeyen biri için her an ölüm demektir, çünkü sürekli ondan bir şeyler kopartılmaktadır. Bedeni kayboluyor, her anı kaybediyor. Ve sonra bir de ölüm gelecek ve her şey yok olacak.

O zaman bu korku ne? Neden bu kadar korkuyorsun? Hakkındaki her şey biliniyor olsa bile, açık bir kitap olsan bile neden korkuyorsun? Sana nasıl zarar verebilirler? Bunlar sahte kavramlardır, toplumun neden olduğu şartlandırmalardır. Toplum her şeyi gizlemen gerektiğini, kendini korumak zorunda olduğunu, sürekli mücadele içinde olman gerektiğini, herkesin düşmanın olduğunu ve herkesin sana karşı olduğunu söyleyip durur.

Hiç kimse sana karşı değil! Birinin sana karşı olduğunu hissetsen bile, o bile sana karşı değildir. Çünkü herkes kendisiyle ilgilenmektedir, seninle değil. Korkacak bir şey yok. Gerçek bir ilişkinin oluşması için önce bunun hayata geçirilmesi gerekiyor. Korkacak hiçbir şey yok.

Bu konu üzerinde meditasyon yap. Sonra başkalarının sana girmesine izin ver, onları davet et. Hiçbir yerde bir engel yaratma. Bir koridor ol; her zaman açık, kilitsiz ve kapısız ol. Üzerinde kapalı bir kapı olmasın. O zaman sevgi mümkün olabilir.

Sevgi, iki merkez buluştuğu zaman ortaya çıkar. Ve sevgi simyasal bir olgudur. Tıpkı hidrojen ve oksijen bir araya geldiği zaman su gibi yeni bir şeyin yaratıldığı gibi. Hidrojenin olabilir, oksijenin olabilir ama eğer susamışsan bunlar hiçbir işine yaramayacak. İstediğin kadar oksijene, istediğin kadar hidrojene sahip olabilirsin ama susuzluğunu gideremezsin.

İki merkez bir araya geldiği zaman yeni bir şey yaratılır. Bu yeni şey sevgidir. Ve tıpkı su gibi, birçok hayatın susuzluğunu giderir. Birden doygun olursun. Bu, sevginin görünür işaretidir; sanki her istediğini elde etmiş gibi doygun olursun. Artık ulaşılacak bir hedef kalmamıştır; amacına ulaşmışsındır. Başka bir hedef yok, yazgını gerçekleştirdin. Tohum bir çiçeğe dönüştü, mutlak olgunluğuna erişti.

Sevginin görünür işareti derin bir doygunluktur. Bir insan sevdiği zaman derin bir doygunluk haline girer. Sevginin görünür tek işareti doygunluk, derin bir tatmin duygusudur. Her nefesinde, her hareketinde tüm varlığı doygunluğa ulaşmıştır.

Sevginin insanı arzusuz yaptığını söylersem şaşırabilirsin ama arzu zaten tatminsizlikten ortaya çıkar. Sahip olmadığın için arzularsın. Arzu edersin, çünkü eğer o şeye sahip olursan seni tatmin edeceğini düşünürsün. Arzu, tatminsizlikten ortaya çıkar.

Sevgi olduğu zaman; iki merkez buluşup, kaynaşıp, bütünleştiği zaman yeni bir simyasal nitelik doğar ve doygunluk ortaya çıkar. Sanki tüm varoluş durmuş, atalete bürünmüş gibi. O zaman yaşanan an, varolan tek an olur. İşte o zaman “Bu pasta çok lezzetli,” dersin. Sevgiyi yaşayan bir insan için ölüm bile herhangi bir şey ifade etmez.

OSHO-Cesaret


__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 20-12-2008, 07:49 PM   #6 (permalink)
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart


__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 26-12-2008, 09:47 PM   #7 (permalink)
Yüzbaşı
 
aysegul_tirtil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 531
Tesekkür: 1,467
431 Mesajinıza toplam 2,881 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
aysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant futureaysegul_tirtil has a brilliant future
Standart

Coşku kendi varlığının içine girmektir. Başlangıçta zordur, çetindir.
Başlangıçta acıyla yüzleşmek zorunda kalacaksın; bu yol çok çetrefillidir.
Ancak, onun içine ne kadar girersen, ödülü de o kadar büyüktür.

ANLAMAK ANAHTARDIR

Bir şeyi anlamak zorundasın: Aydınlanmak acıdan kaçmak değil, acıyı anlamaktır, ıstırabını anlamaktır, mutsuzluğunu anlamaktır; üstünü örtmek, bir şeyin yerini tutmak değildir ama, “Niçin mutsuzum, niçin çok fazla kaygı var, niçin çok fazla ıstırap var, içimde bunları yaratan nedenler nedir?” diye sorduğun derin bir kavrayıştır. Ve bu nedenleri net bir şekilde görebilmek, onlardan özgürleşmek demektir.

Istırabına ilişkin bir kavrayış, acıdan özgürleşmeyi getirir. Ve geride kalan şey aydınlan- madır. Aydınlanma sana gelen bir şey değildir. O, acının ve mutsuzluğun ve ıstırabın ve kaygının mükemmelen anlaşıldığı ve buharlaştığı zamandır, çünkü artık sende var olmalarına gerek yoktur; bu hal aydınlanmadır. O, ilk kez sana gerçek doyumu, gerçek saadeti, hakiki coşkunluğu getirecektir. Ve ancak o zaman karşılaştırabilirsin.

Önceden “doyum” olarak adlandırdığın şey doyum değildi. Önceden “mutluluk” olarak adlan- dırdığın şey mutluluk değildi. Fakat tam şu an onu karşılaştırabileceğin hiçbir şey yok.

Bir kez aydınlanma sana gerçek olanı tattırdığında, tüm zevklerinin, tüm mutluluklarının, en basitinden, hayallerin yapıldığı şeyden yapıldığını; onların gerçek olmadığını göreceksin. Ve şimdi gelmiş olan şey sonsuza kadar gelmiştir.

Gerçeğin tanımı budur: Sana gelen ve asla seni bir daha terk etmeyen hoşnutluktur gerçek hoşnutluk. Sana gelen ve tekrardan giden bir hoşnutluk ise hoşnutluk değildir, o sadece iki mutsuzluk arasındaki boşluktur. Tıpkı bizim iki savaş arasındaki boşluğa “barış zamanı” dememiz gibi; o, barış dolu bir zaman değildir, o sadece yeni bir savaş için hazırlıktır. Şayet savaş pozitif bir savaşsa, iki savaş arasındaki zaman bir negatif savaştır, bir soğuk savaştır. Alttan altta devam eder; sıcak bir savaşa hazırlanıyorsun.

Gelen ya da giden şey bir rüyadır. Bırak bu bir tanım olsun. Gelen ve asla gitmeyen bir şey ise gerçekliktir.

Istırabını anlamaya çalış. Onu yaşa, onun en derinine in, nedeni bul, niçin orada? Bırak anlayış senin meditasyonun olsun.

Ve hoşnutluklarını da, mutluluklarını da anlamaya çalış ve onların yüzeyselliklerini göre- ceksin. Bir kez mutluluğunun yüzeysel ve ıstırabınınsa çok derin olduğunu anladığında — ve bu senin elindedir — tüm bilinçliliğinin tarzını değiştirebilirsin. Hoşnutluğun senin tüm varlığın haline dönüşebilir; hoşnutsuzluk için küçücük bir boşluk dahi kalmaz.

Sevgin hayatının kendisi haline gelir. Ve kalır. Zaman geçer ama edinmiş olduğun şey derin- leşmeye devam eder. Daha çok ve daha çok çiçek ve daha çok ve daha çok şarkı doğar ondan. Bizim “aydınlanma” dediğimiz şey budur. Sözcük Doğuludur ama deneyimin Doğu ya da Batı’yla hiç alakası yoktur.
aysegul_tirtil isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
farkindalik

« Kendini Bilmek | Osho - Çocuk »

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


OSHO' nun kitaplarından seçmeler...

Alternatif Kişisel Gelişim ve Osho OSHO' nun kitaplarından seçmeler... Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Alıntı: Pamukk Nickli Üyeden Alıntı "Neye odaklanırsan onun varlığını onaylarsın " 'ın keşfini kimbilir kaç yıl önce yapmış bir insan..Benim kelimelerim tarifsiz kalıyor OSHO için bilemiyorum okuyup okuyup "ayran" içesim geliyor desem işte öyle bir şey pamukcum 1931 de dogmus ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Osho telkin cd indir izle İstanbul Osho nerededir kimdir Osho çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Osho hipnoz Osho olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Osho hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Osho kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:29 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.