Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Kişisel Gelişim Klubü > Alternatif Kişisel Gelişim > Osho

Uyarılar

Osho Osho ile ilgili paylaşımlar

Osho - Çocuk

Alternatif Kişisel Gelişim ve Osho Osho - Çocuk Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çocuğun Nitelikleri Zeki insanların tüm hayatları boyunca aklından çıkaramadığı şey, çocuğun deneyimleridir. Onu yeniden isterler; aynı masumiyet, aynı güzellik, aynı merak. O şimdi çok uzaktaki bir yankıdır; onu sanki rüyanda görmüşsün gibi gelir. Ancak dinin tümü, çocuklukta yaşanan hayretin, hakikatin, ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Osho telkin cd indir izle İstanbul Osho nerededir kimdir Osho çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Osho hipnoz Osho olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Osho hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Osho kuantum düşünce kitap haberi

Osho - Çocuk

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-07-2011, 11:50 AM   #1 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Osho - Çocuk



Çocuğun Nitelikleri

Zeki insanların tüm hayatları boyunca aklından çıkaramadığı şey, çocuğun deneyimleridir. Onu yeniden isterler; aynı masumiyet, aynı güzellik, aynı merak. O şimdi çok uzaktaki bir yankıdır; onu sanki rüyanda görmüşsün gibi gelir.

Ancak dinin tümü, çocuklukta yaşanan hayretin, hakikatin, hayatın içindeki güzel dans deneyiminin akıldan çıkmamasından doğmuştur. Kuşların şarkılarında, gökkuşağının renklerinde, çiçeklerin taze kokularında çocuk, varlığının derinliklerinde kaybetmiş olduğu bir cenneti hatırlamaya devam eder.

Boyun eğen çocuk, anne babası tarafından, öğretmenleri tarafından,herkes tarafından övülür ve eğlenen çocuk eleştirilir.

Dünyadaki tüm dinlerin bir zamanlar insanların cennette yaşadığı, bir şekilde, bir nedenle cennetten kovulmuş olduğu hikâyesindeki bu fikre sahip olması rastlantı değildir. Onlar farklı öyküler, farklı meselelerdir ama tek bir basit gerçeği vurgular: Bu öyküler insanın cennette doğduğu ve bunu yitirdiğini şairane bir şekilde anlatır. Zeki olmayanlar, geri zekâlılar onu tamamen unutur. Ancak zeki, duyarlı, yaratıcı olanlar bir zamanlar bildikleri ve artık silik bir anı olan, kendileriyle birlikte kalmış, muazzam cennet tarafından hiç rahat bırakılmazlar. Onlar yeniden onu aramaya başlar.

Cennet arayışı senin çocukluğunu yeniden aramandır. Elbette bedenin artık bir çocuğun bedeni olmayacaktır ama bilincin bir çocuğunki kadar saf bir bilinç olabilir. Tüm mistik yolun sırrı budur: Seni yeniden bir çocuk yapmaktır; masum, hiçbir bilgi tarafından kirletilmemiş yapmak; seni hiçbir şey bilmeyen,hâlâ gizemi yok edilemez hale getirmek; derin bir hayret ve gizem duygusu içerisinde çevrendeki her şeyin farkında yapmak.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-07-2011, 12:01 PM   #2 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Osho - Çocuk



Neşeli Olmak

Kimse çocuklarının dans etmesine, şarkı söylemesine, bağırmasına ve zıplamasına izin vermez. Önemsiz nedenler yüzünden —belki bir şey kırılabilir, eğer yağmurda dışarı fırlarlarsa elbiseleri ıslanabilir— bu küçük şeyler için muhteşem bir manevi nitelik, neşe tamamıyla yok edilir.

Boyun eğen çocuk, anne babası tarafından, öğretmenleri tarafından, herkes tarafından övülür ve eğlenen çocuk eleştirilir. Onun muzipliği belki tamamen zararsız olabilir ama o eleştirilir, çünkü potansiyel olarak bir başkaldırı tehlikesi vardır. Şayet çocuk muzip olma özgürlüğüne tamamıyla sahip olarak büyümeye devam ederse, o birasiye dönüşecektir. O kolaylıkla köleleştirilemez; insanları yok etmek için ya da kendisini yok etmek için kolaylıkla orduya alınamayacaktır.

Asi çocuk asi bir gence dönüşecektir. O zaman ona evliliği dayatamazsın; o zaman ona belirli bir işi dayatamazsın; o zaman çocuğa anne babasının yerine getirilmemiş arzularını ve özlemlerini yerine getirmesiiçin dayatma yapamazsın. Asi genç kendi yolundan gidecektir. O hayatını en derindeki kendi arzularına göre yaşayacaktır; başka birisinin ideallerine göre değil.

Tüm bu nedenler için muziplik bastırılır, en başından ezilir. Senin doğana asla söz hakkı verilmez. Yavaş, yavaş kendi içinde ölü bir çocuk taşımaya başlarsın, içindeki bu ölü çocuk senin espri anlayışını yok eder: Tüm kalbinle gülemezsin, oynayamazsın, hayatın küçük şeylerinden keyif alamazsın. O kadar ciddileşirsin ki hayatın genişlemektense büzüşmeye başlar.

Hayat her an kıymetli bir yaratıcılık olmalı. Ne yarattığın önemli değildir -deniz kıyısında kumdan bir kale olabilir- ama yaptığın şey ne olursa olsun senin neşenden ve coşkundan çıkmalıdır.

Cennet arayışı senin çocukluğunu yeniden aramandır. Elbette bedenin artık bir çocuğun bedeni olmayacaktır ama bilincin bir çocuğunki kadar saf bir bilinç olabilir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-07-2011, 12:15 PM   #3 (permalink)
Binbaşı
 
maviinci - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 1,549
Tesekkür: 5,267
1,458 Mesajinıza toplam 5,344 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
maviinci is a name known to allmaviinci is a name known to allmaviinci is a name known to allmaviinci is a name known to allmaviinci is a name known to allmaviinci is a name known to all
Standart Cevap: Osho - Çocuk

Çok güzel yazılar, ellerine sağlık :)) Yanında bir grup 6 7 yaşında çocuk olunca onların sohbetleriyle başka bi mana kazanıyor
maviinci isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-07-2011, 01:12 PM   #4 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Osho - Çocuk



Zekâ

Zekâ elde edilen bir şey değildir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.

Sadece çocuklar zeki değildir,hayvanlar kendi tarzında zekidir, ağaçlar kendi tarzında zekidir. Elbette onların ihtiyaçları farklı olduğundan değişik türde zekâlara sahiptirler ama şu artık kabul edilmiş bir gerçektir ki yaşayan her şey zekidir. Hayat zekâ olmadan var olamaz; canlı olmak ve zeki olmak eş anlamlıdır.

Ancak insan sadece zeki değil aynı zamanda zekâsının da farkında olması gibi basit bir neden yüzündenbir çıkmazdadır. Bu insanın ayrıcalığı, gururu, imtiyazıdır, ona has bir şeydir. Ancak bu onun kolaylıkla ıstırabına dönüşebilir. İnsan zeki olduğunun bilincindedir; bu bilinç kendi sorunlarını yaratır. İlk problem bunun egoyu yaratmasıdır.

Ego insanlar dışında hiçbir yerde var olmaz veego çocuk büyüdükçe büyümeye başlar. Anne babalar, okullar, kolejler, üniversiteler, onların hepsi egonun güçlenmesine yardım ederler. Bunun basit bir nedeni vardır: İnsan yüzyıllardır hayatta kalmak için mücadele etmek zorundaydı ve sadece güçlü egoların yaşam mücadelesinde hayatta kalabileceği fikri sabidendi, derin bir bilinçaltı koşullanması haline geldi. Hayat sadece bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmüştür. Ve bilim adamları bunu, en uyumlu olanın hayatta kaldığı teorisi ile daha da ikna edici hale getirmişlerdir. Bu nedenle biz her çocuğun giderek daha güçlü bir ego sahibi olmasına yardım ederiz ve sorunların başladığı noktada burasıdır.

Ego güçlendikçe zekâyı kaim, karanlık bir katman olarak çevrelemeye başlar. Zekâ ışıktır, ego karanlıktır. Zekâ çok narindir, ego çok serttir. Zekâ... Bir çiçek gibidir, ego bir taş gibidir. Ve şayet hayatta kalmak istiyorsan sana —sözde bilenler— taş gibi olmak zorundasın, güçlü olmak zorundasın, kırılgan olmamalısın derler. Senin bir kale haline, kapalı bir kale haline gelmen gereklidir, böylelikle dışarıdan sana saldırılamaz. Sana nüfuz edilemez hale gelmelisin.

Fakat o zaman kapanırsın. O zaman zekân düşünüldüğünde ölmeye başlarsın, çünkü zekânın açık gökyüzüne, rüzgâra, havaya, güneşe gelişmek, genişlemek, çiçek açmak için ihtiyacı vardır. Yaşaması için onun devamlı bir akışa ihtiyacı vardır; eğer o durağanlaşırsa yavaş yavaş ölü bir şey haline gelir.

Biz çocukların zeki kalmasına izin vermeyiz. İlk şey eğer onlar zeki olursa kırılgan olacaklar, hassas olacaklar, açık olacaklar. Eğer onlar zeki olursa toplumdaki, devletteki, kilisedeki, eğitim sistemindeki pek çok yanlışlığı görebilecekler. Onlar asi olacak. Onlar bireyler olacak; onlar kolaylıkla güdülenmeyecek. Onunla ezebilirsin ama onları esir alamazsın. Onları yok edebilirsin ama onları boyun eğmeye zorlayamazsın.

Bir anlamda zekâ çok yumuşaktır, bir gül gibidir, diğer bir anlamda ise onun kendine ait gücü vardır. Bu güç incedir, kaba değildir. Bu güç başkaldırının gücüdür, boyun eğmeme tavrının gücüdür. Kişi ruhunu satmaya razı değildir.

Küçük çocukları izle ve o zaman bana sormayacaksın; onların zekâsını göreceksin. Evet, onlar bilgi sahibi değildir. Eğer onların bilgi sahibi olmasını istersen o zaman onların zeki olmadığını düşüneceksin. Şayet onlara bilgiye dayalı sorular sorarsan, o zaman onlar zeki gözükmeyecek. Fakat onlara bilgiyle hiç alakası olmayan, ani yanıtlar gerektiren gerçek sorular sor ve bak: Onlar senden çok daha zekidirler. Elbette egon bunu kabul etmene izin vermeyecektir ama şayet bunu kabul edebilirsen bu sana muazzam bir şekilde yardımcı olacak. Bu sana yardım edecek, bu senin ço-cuklarına yardım edecek çünkü şayet onların zekâsını görebilirsen onlardan pek çok şey öğrenebilirsin.

Toplum senin zekânı mahvetmiş bile olsa onu tamamen yok edemez; sadece onu pek çok bilgi katmanı ile örter.

Ve meditasyonun tüm işlevi budur: Seni kendi içine daha derinlere götürmek. O, kendi zekânın yeraltında kalan su kaynağını bulacağın noktaya kadar kazdığın, kendi zekânın çağlayanını keşfedene kadar ilerleyeceğin bir yöntemdir. Çocuğunu yeniden keşfettiğin zaman, yalnızca o zaman yeniden ve yeniden çocukların gerçekten zeki olduğunu vurgularken ne demek istediğimi anlayacaksın.

Annesi küçük Pedro'yu bir partiye götürmek için hazırlıyordu. Saçını taramayı bitirdiğinde gömlek yakasını düzeltti ve "Artık git oğlum. İyi vakit geçir... Ve uslu dur!" dedi.

"Hadi anne!" dedi Pedro. "Lütfen ben ayrılmadan önce hangisinin olacağına karar ver!"

Arılayabildin mi? Anne, "İyi vakit geçir ve uslu dur" diyordu. Şimdi, bu ikisi birlikte yapılamaz. Ve çocuğun yanıtı son derece önemlidir. "Lütfen ben ayrılmadan önce hangisinin olacağına karar ver! Eğer iyi vakit geçirmeme izin verirsen o zaman uslu olamam; eğer uslu olmamı istersen o zaman iyi vakit geçiremem" diyor. Çocuk çatışmayı çok net görebilir; bu an ne için çok görülebilir olmayabilir.

Yoldan geçen birisi bir çocuğa, "Evlat, saatin kaç olduğunu bana söyleyebilir misin?" diye sorar.

"Evet, elbette" diye yanıtlar çocuk, "Ama niye buna ihtiyacınız var ki? O sürekli değişip durur!"

Okulun önüne yeni bir trafik işareti konulmuştu. Üzerinde şöyle yazıyordu: "Yavaş sürün. Bir öğrenciyi ezmeyin."

Ertesi gün bunun altına çocuksu bir el yazısı ile şöyle yazılmıştı: "Öğretmeni bekleyin!"

Küçük Pierino yüzünde büyük bir gülümseme ile okuldan eve döner.

"Ah! Canım çok mutlu gözüküyorsun. Okuldan hoşlanıyorsun demek ki, öyle değil mi?"

"Saçmalama Anne" diye yanıtlar çocuk. "Gitmekle, geri gelmeyi karıştırmayalım."

Küçük çocuk okula yavaşça yürüyerek giderken dua eder: "Sevgili Tanrım, lütfen okula geç kalmama izin verme. Yalvarıyorum sana Tanrım, okula zamanında varmama izin ver..."

O an bir muz kabuğuna basıp, birkaç metre kayar. Kendisini toparlayıp, canı sıkkın bir şekilde göğe bakar ve "Tamam, tamam Tanrım, itmene gerek yok" der.

Genç öğretmen kara tahtaya şöyle yazar: "Bütün yaz boyunca hiç eğlenmedim." Sonra çocuklara sorar: "Bu cümlede yanlış olan şey nedir ve onu düzeltmem için ne yapmam lazım?"

Küçük Ernie, arka taraftan bağırır: "Bir erkek arkadaş bul."

Küçük çocuğa bir psikolog test uyguluyordu. "Büyüyünce ne yapmak istiyorsun?"

"Bir doktor, ya da bir ressam ya da bir pencere temizleyicisi olmak istiyorum" diye yanıtlar çocuk. Kafası karışmış bir şekilde psikolog sorar, "Fakat... Pek net değilsin değil mi?"

"Niçin olmasın ki? Son derece netim. Çıplak kadın görmek istiyorum."

Akşam yemeğinden sonra babası oğullarına oturma odasında öyküler anlatıyordu. "Büyük büyük baltam Rosalar'a karşı savaşmıştı, amcam Kaiser'e karşı savaşmıştı, dedem İspanya Savaşı'nda Cumhuriyetçiler'e karşı savaştı ve babam İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlara karşı savaştı.

"En küçük oğlan buna şöyle bir yanıt verdi: "Kahretsin! Bu ailenin nesi var? Hiç kimse ile geçinemezler mi?"

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-07-2011, 05:52 PM   #5 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Osho - Çocuk



Masumiyet


Küçük çocuklar masumdur; fakat onlar bunu kazanmamışlardır, o doğaldır. Onlar aslında cahildir; fakat onların cehaleti, sözde öğrenmekten daha iyidir; çünkü bilmiş kişi basitçe cehaletini sözcüklerle, teorilerle, ideolojilerle, felsefelerle, dogmalarla, inançlarla gizler. O cehaletini gizlemeye çalışıyor ama onu birazcık kazı ve içerde karanlıktan başka hiçbir şey, cehaletten başka hiçbir şey bulamayacaksın.

Bir çocuk bilmiş bir kişiden çok daha iyi bir haldedir çünkü onlar her şeyi görebilir. Onlar cahil de olsalar, spontanedirler, onlar cahil de olsalar onların kavrayışları muazzam bir değere sahiptir.

Hıçkırık tutmuş küçük bir çocuk ağlayarak, "Anne, içeriye doğru hapşırıyorum" dedi.

Küçük bir çocuk psikologun ofisine çok geveze olan annesi tarafından götürülmüştü. Psikolog küçük adamı inceledi ve sorulara çok zor bir şekilde dikkatini verebildiğini görüp şaşırdı.

Psikolog ona, "Duymakla ilgili bir sorunun muvar?" diye sordu. "Hayır" diye yanıtladı ufaklık. "Dinlemekle ilgili bir sorunum var.

"Kavrayışı görebiliyor musun? Dinlemek ve duymak tamamıyla farklıdır. Çocuk
şöyle diyor: "Duymakla ilgili bir zorluk yaşamıyorum ama dinlemekten bıktım. Duymak zorundasın —geveze anne oradadır— ama dinlemekle ilgili sorunum var. Dikkatimi veremiyorum."

Anne ve onun gevezeliği çocuktaki kıymetli bir şeyi mahvetmiştir: Onun dikkati. O son derece sıkılmıştır.

İkinci sınıf öğretmeni, çocukları aritmetik problemi üzerinde uğraşmaları için tahtaya kaldırmıştı. Ufaklığın biri, "Tebeşirsizim" dedi."

Bu doğru değil" dedi öğretmen. "Bunu doğru şekilde söylemenin yöntemi şudur: Benim hiç tebeşirim yok, senin hiç tebeşirin yok, bizim hiç tebeşirimiz yok, onların hiç tebeşirleri yok." Şimdi anlaşıldı mı?"

"Hayır" dedi küçük oğlan. "Tüm bu tebeşirlere ne oldu?"

Papazın ergen kızı danstan döndüğünde saat sabahın üçünü gösteriyordu. Papaz ve karısı kızı beklemekteydiler ve kız ön kapıya geldiğinde, babası ona hor görür şekilde, "Günaydın Şeytan'ın çocuğu" dedi. Herhangi bir çocuğun yapması gerektiği gibi tatlı bir şekilde konuşan kız, "Günaydın Baba" dedi.

Öğretmen çıkarma yapmayı öğretmeye çalışıyordu. "Şimdi Hugh" dedi. "Eğer baban haftada 180 dolar kazansaydı ve 6 dolarını sigorta için, 10.8 dolarını sosyal güvenlik için ve 24 dolarını vergiler için kesselerdi ve sonra da kalanı annene verseydi annene ne kalırdı?"

"Bir kalp krizi "dedi çocuk.

Akşam yemeği bitmişti, baba ve dokuz yaşındaki oğlu oturma odasında televizyon seyrediyordu. Anneve kızı mutfakta bulaşık yıkıyordu. Ansızın baba ve oğul, mutfakta bir şeylerin kırılmasından çıkan berbat bir ses duydular. Şaşkın bir şekilde bir an beklediler ama bir ses duymadılar.

"Tabağı kıran Annemdi" dedi çocuk.

"Nereden biliyorsun diye?" sordu babası.

"Çünkü hiç dırdır etmiyor" diye yanıtladı oğlan.

Mutfaktan kırılmış bir bardak ya da kırılmış bir porselenin sesi geldi. "Willy, Tanrı aşkına mutfakta ne yapıyorsun?" diye bağırdı oturma odasından annesi.

"Hiç, zaten yaptım!" dedi Willy.

New England bölgesinde çalışan bir satıcı, Kaliforniya'ya gönderiliyordu. Haftalardır evdeki belli başlı konuşma mevzusu buydu.

Tasınmadan önceki gece, beş yaşındaki kızı dua ederken şöyle dedi: "Ve Tanrım, artık sana sonsuza dek elveda demem gerekiyor; çünkü yarın Kaliforniya'ya taşınıyoruz!"

Bir çocuk olarak kendi saflığınızı korumayı ve etraftaki yetişkinler tarafından sindirilmeye izin vermemeyi nasıl başardınız? Bu cesareti nereden edindiniz?

Masumiyet, cesaret ve saflığın her ikisidir. Şayet masumsan cesarete ihtiyacın yoktur. Saflığa da ihtiyaç yoktur; çünkü masumiyetten daha saf, kristal netliğinde başka hiçbir şey olamaz. Yani tüm mesele kişinin masumiyetini nasıl koruyacağıdır. Masumiyet elde edilecek bir şey değildir. O öğrenilecek bir şey değildir. O yetenek gibi bir şey değildir: Resim, müzik, heykel; bu şeyler gibi değildir. Daha çok nefes almak gibidir, birlikte dünyaya geldiğin bir şeydir.

Masumiyet herkesin doğasıdır. Hiç kimse masum olmadan doğmaz. Nasıl bir kimse masum olmadan doğabilir? Doğum, dünyaya bir tabularasa olarak, üzerine hiçbir şey yazılmadan gelmişsin demektir. Yalnızca geleceğin var, geçmiş yok. Masumiyetin anlamı budur. Bu nedenle öncelikli olarak masumiyetin ne anlamlara geldiğini anlamaya çalış.

İlk olarak geçmiş yok, sadece gelecek. Dünyaya masum bir izleyici ile birlikte geldin. Herkes aynı şekilde gelir, aynı bilinç niteliğiyle.

Soru şudur; bir kimsenin masumiyetimi, saflığımı bozmamasını nasıl sağladım, bu cesarete nereden sahip oldum? Yetişkinler ve onların dünyası tarafından nasıl aşağılanmamayı başardım? Ben hiçbir şey yapmadım, o nedenle nasıl sorusunun bir anlamı yok. Bu sadece oldu, bu yüzden ben bunu üzerime alamam.

Muhtemelen bu herkesin başına gelir ama sen başka şeylerle ilgilenirsin. Sen yetişkin dünyası ile pazarlık yapmaya başlarsın. Onların sana verebilecek pek çok şeyi vardır. Seninse verebileceğin tek bir şey vardır ve o da kendine saygındır, dürüstlüğündür.

Senin fazla bir şeyin yok, tek bir şey; onu istediğin şekilde adlandırabilirsin: Masumiyet, zekâ, özgünlük, sadece tek bir şeyin var.

Ve çocuk doğal olarak etrafından gördüğü her şey ile son derece ilgilidir. O sürekli olarak şuna sahip olmayı, buna sahip olmayı istiyor; bu insan doğasının bir parçasıdır. Eğer küçük bir çocuğa bakarsan; yeni doğmuş bir çocuğa bile baktığında bir şeylere tutunmaya başladığını görebilirsin; elleri bir şey bulmaya çalışıyor. Yolculuğa başlamıştır.

Senin fazla bir şeyin yok, tek bir şey; onu istediğin şekilde adlandırabilirsin. Masumiyet, zekâ, özgünlük, sadece tek bir şeyin var.

Yolculukta kendisini kaybedecek çünkü bu dünyada bedelini ödemeden hiçbir şeye sahip olamazsın. Ve zavallı çocuk verdiği şeyin ne kadar kıymetli olduğunu anlayamaz. O kadar ki, tüm dünya bir tarafta olsa ve onun bütünlüğü de diğer tarafta olsa, o zaman bile bütünlüğü daha ağırdır daha kıymetlidir. Çocuğun bunu bilme olasılığı yoktur. Sorun budur çünkü o sahip olduğu şeye basitçe sahiptir. O bunu kanıksamıştır.

Bana masumiyetimi ve saflığımı nasıl kaybetmemeyi başardığımı soruyorsun. Ben hiçbir şey yapmadım; sadece basitçe, en başından beri... Ben yalnız bir çocuktum çünkü anneannem ve dedem tarafından yetiştirildim. Annem ve babamla birlikte değildim. Bu iki yaşlı insan yalnızlardı ve onlar son günlerinin neşesi olacak bir çocuk istediler. Annem ve babam onlarla hemfikir oldu: Ben onların en büyük çocuğuydum, ilk doğan bendim; beni gönderdiler. Çocukluğumun ilk yıllarında babamın ailesi ile hiç ilişki kurduğumu hatırlamıyorum. Bu iki adamla —dedem ve gerçekten güzel bir adam olan onun yaşlı hizmetçisi— ve yaşlı anneannem... Bu üç insan. Ve boşluk çok büyüktü... Ben kesinlikle tek başımaydım. Arkadaşım yoktu, arkadaşlık olamazdı. Onlar bana karşı mümkün olduğunca çok arkadaşça davranmaya çalıştılar ama bu mümkün değildi.

Tek başıma kalmıştım. Onlara bazı şeyleri söyleyemezdim. Başka hiç kimse yoktu çünkü ailemin en zengini olduğu küçük bir köydü. Ve o, hepsi iki yüz kişiden fazla olmayan o kadar küçük bir köydü ve o kadar yoksullardı ki anneannem ve dedem köyün çocukları ile kaynaşmama izin vermezlerdi. Onlar kirliydi ve elbette onlar neredeyse dilenciydi. Yani arkadaş sahibi olmanın hiçbir yolu yoktu. Bu muazzam bir etki yarattı. Tüm yaşamım boyunca hiç arkadaş olmadım, arkadaşım olarak kimseyi tanımadım. Evet, tanışıklıklarım oldu.

Bu ilk, erken yaşlarda o kadar yalnızdım ki bundan hoşlanmaya başladım; ve o gerçekten bir coşkudur. Yani bu benim için bir lanet değildi, onun bir rahmet olduğu kanıtlandı. Ondan hoşlanmaya başladım ve kendi kendime yeterli olduğumu hissetmeye başladım; hiç kimseye bağımlı değildim. Hiçbir zaman, çocukluğumdan itibaren oynamak için hiçbir yol olmadığı, oynayacak hiç kimse olmadığı gibi basit nedenlerle hiç oyunlarla ilgilenmedim. Hâlâ bu erken yaşlarda sadece otururken kendimi görebiliyorum.

H men bir gölün önündeki güzel bir yerde, evimiz vardı. Kilometrelerce uzakta, göl... Ve o, o kadar güzel ve o kadar sessizdi ki. Sadece arada sırada beyaz turnaların uçarken oluşturduğu bir çizgi görürsün ya da aşk şarkıları söylerler ve huzur bozulur; aksi takdirde orası meditasyon için tamamıyla doğru yerdir. Ve onlar huzuru bozduğunda —bir kuşun aşk çağrısı— onun çağrısından sonra huzur derinleşirdi, daha derin olurdu.

Göl, nilüferlerle doluydu ve saatler boyunca kendi başıma öylesine mutlu bir şekilde otururdum ki sanki dünya umurumda değildi: Nilüferler, beyaz turnalar, sessizlik.

Ve anneannem ve dedem bir şeyin; tek başına olmaktan hoşlandığımın son derece farkındaydı. Onlar sürekli olarak benim köye gidip birileriyle buluşmaya ya da birileriyle konuşmaya hiç istek duymadığımı görüyorlardı. Onlar konuşmak isteseler bile benim yanıtım evet ya da hayırdı; ben de pek konuşmakla ilgilenmiyordum. Böylelikle onlar tek başına kalmaktan hoşlandığımın farkına vardılar ve beni rahatsız etmemek onların kutsal göreviydi. Çocuklara, "Sessiz ol çünkü baban düşünüyor, büyükbaban dinleniyor. Sessiz ol, ses çıkarmadan otur" dersin. Benim çocukluğumda bununtam tersi gerçekleşti. Şimdi niçin ya da nasıl olduğunu cevaplayamam; bu basitçe gerçekleşti. Bu nedenle bunun basitçe böyle olduğunu söylerim; bu benim başarım değildir.

Bu üç yaşlı insan sürekli birbirlerine işaretler yaparak, " Onu rahatsız etme; bundan çok keyif alıyor" derdi. Ve onlar benim sessizliğimi sevmeye başladı.

Sessizliğin bir titreşimi vardır; özellikle de zorla dayatılmamışsa, sen "Eğer bir sorun ya da ses çıkarırsan seni döverim" dediğin için değilse, o bulaşıcıdır. Hayır, bu sessizlik değildir. Bu, benim bahsettiğim neşe dolu titreşimi yaratmayacaktır. Bir çocuk kendi başına sessiz olduğunda, hiçbir neden yokken keyif aldığında, sebepsiz yere mutlu olduğunda her tarafta muazzam dalgalar yaratır.

Daha iyi bir dünyada her aile çocuklarından öğrenecektir. Onlara öğretmek için çok acele ediyorsun. Öyle görünüyor ki hiç kimse onlardan öğrenmiyor ve onların ne kadar çok öğretecek şeyi var. Ve onlara öğretecek senin hiçbir şeyin yok.

Sırf onlardan daha yaşlı ve daha güçlü olduğun için ne olduğunu, nereye ulaştığını, iç dünyadaki konumunun ne olduğunu hiç düşünmeden onu tıpkı kendine benzetiyorsun. Sen bir zavallısın; ve çocuğunun da aynısı olmasını mı istiyorsun?

Ancak hiç kimse düşünmez; aksi takdirde insanlar küçük çocuklardan öğrenirlerdi. Çocuklar öte dünyadan o kadar çok, pek çok şey getirir ki çünkü onlar çok yeni gelmişlerdir. Onlar hâlâ rahmin sessizliğini, varoluşun kendi sessizliğini taşırlar.

Yani yedi yıl boyunca rahatsız edilmeden; başımın etini yiyecek, iş hayatı, siyaset, diplomasi dünyasına beni hazırlayacak kimse olmadan kalabilmem sadece bir rastlantıdır. Anneannem ve dedem —özellikle de anneannem— beni mümkün olduğu kadar doğal halimde bırakmakla daha çok ilgileniyorlardı. Anneannem sebeplerden bir tanesidir —böylesi küçük şeyler tüm yaşam döngülerini etkiler— o benim tüm kadınlığa duyduğum saygının nedenlerinden bir tanesidir.

O basit bir kadındı, eğitimsizdi ama muazzam de-recede duyarlı idi. Dedeme ve hizmetçisine net bir şekildeşunu gösterdi: "Hepimiz bizi hiçbir yere ulaştırmayan belirli bir hayat yaşadık. Her zaman olduğu kadar boşuz ve ölüm yaklaşıyor." Israrla; "Bırakın bu çocuk bizim tarafımızdan etki altında kalmasın. Ne etkimiz olabilir ki...? Sadece onu kendimiz gibi yapabiliriz ve biz hiçbir şey değiliz. Ona kendisi olması için bir fırsat tanıyın" dedi.

Bu yaşlı kadına son derece minnettarım. Dedemsürekli ve sürekli olarak er ya da geç kendisinin sorumlu olacağından endişeleniyordu: "Bize, 'Çocuğumuzu size bıraktık ve siz ona hiçbir şey öğretmemişsiniz' diyecekler."

Anneannem buna izin dahi vermedi... Çünkü köyde bana en azından dili, matematiğin başlangıcını, biraz coğrafyayı öğretebilecek bir adam vardı. O, Hindistan'da ilköğretim olarak adlandırılan eğitimin ilk dört yılını tamamlamıştı ama o köydeki en eğitimli insandı.

Dedem tüm gücüyle çabaladı: "Bu adam gelip ona öğretebilir, en azından alfabeyi, biraz matematiği bilecek, böylece anne babasına gittiğinde onlar yedi yılı tamamıyla boşa harcadığımızı söylemeyecekler." Fakat anneannem şöyle dedi: "Bırak onlar ne yapmak istiyorlarsa yedi yaşından sonra yapsınlar. Yedi yıl süresince onun sadece kendi doğası olmalı ve biz ona müdahale etmeyeceğiz." Ve o hep şunu öne sürerdi: "Sen alfabeyi biliyorsun da ne oluyor? Sen matematik biliyorsun da ne oluyor? Sen birazcık para kazandın; onun da azıcık para kazanıp senin gibi yaşamasını mı istiyorsun?"

Yaşlı adamı susturmak için bu yeterliydi. Ne yapmalı? O zorda kalıyordu çünkü tartışamıyordu ve biliyordu ki o değil, kendisi sorumlu tutulacaktı; çünkü babam ona, "Ne yaptınız?" diye soracaktı. Ve gerçekten de bu durum gerçekleşecekti ama neyse ki dedem babam soramadan öldü.

Ancak babam sürekli olarak, "Şu yaşlı adam sorumlu, o bu çocuğu şımarttı" diyordu. Ancak artık ben yeterince güçlüydüm ve ona net bir şekilde, "Benim yanımda asla dedeme karşı bir şey, tek bir söz bile söyleme. O beni senin tarafından şımartılmaktan kurtardı; gerçek kızgınlığın buna ama başka çocukların var onları şımart. Ve en son sahnede kimin şımartıldığını sen söyleyeceksin" dedim.

Onun başka çocukları vardı ve daha çok ve dahaçok çocuk gelmeye devam etti. Ona, "Lütfen bir çocuk daha yap, bir düzine olsun" diye takılırdım. "On bir çocuk? insanlar, kaç çocuk var diye soruyor. On bir doğru gelmiyor, bir düzine daha etkileyici."

Ve sonraki yıllarda ona, "Tüm çocuklarını şımartmaya devam ediyorsun; ben vahşiyim ve vahşi olarak kalacağım" derdim.

Senin masumiyet olarak gördüğün şey vahşi olmaktan başka bir şey değildir. Senin saflık olarak gördüğün şey vahşi olmaktan başka bir şey değildir. Bir şekilde medeniyetin pençelerinin dışında kaldım.

Ve bir kez yeterince güçlü olduğumda... Ve insanlar bu yüzden, "Çocuğun mümkün olduğunca çabuk bir şekilde yakasına yapış, vakit kaybetme çünkü çocuğu ne kadar erken kontrol edersen o kadar kolay olur. Bir kez çocuk yeterince güçlenirse o zaman onu isteklerin doğrultusunda boyun eğdirmek zor olacaktır" diye ısrar eder.

Ve hayatın yedi yıllık döngüleri vardır. Yedinci yıla gelindiğinde çocuk mükemmel bir şekilde güçlenmiştir; artık ona bir şey yapamazsın. Artık o nereye gideceğini, ne yapacağını bilir. Tartışmaya girebilir. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu görebilir. Ve onun saflığı yedi yaşındayken zirvesinde olacaktır. Şayet onu erken yaşlarında rahatsız etmezsen, o her şey hakkında o kadar kristal gibi net olur ki hayatı, hiçbir pişmanlık olmadan yaşanacaktır.

Hiç pişmanlık duymadan yaşadım. Bulmaya çalıştım: Hiç, yanlış bir şey yaptım mı? insanların yaptığım her şeyin doğru olmadığını düşünmesi değil; önemli olan bu değil: Yaptığım hiçbir şeyin asla yanlış olduğunu düşünmedim. Tüm dünya onun yanlış olduğunu düşünebilir ama bana göre onun doğru olduğu kesin bir şekilde ortadadır; o yapılması gereken doğru şeydi.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-07-2011, 07:26 PM   #6 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Osho - Çocuk



Hamilelik, Doğum ve Bebeklik


Eğer aydınlanmış varlıklar çocuk sahibi olmuyorsa ve nevrozlu insanlar anne babalık için uygun değilse, o halde doğru zaman nedir?

Aydınlanmış kişilerin çocuğu yoktur; nevrozlu kişilerin ise çocuk sahibi olmaması gerekir. Tam ikisinin arasında, zihinsel olarak sağlıklı, nevrozsuz olma hali vardır: Ne nevrozlusun ne de aydınlanmış durumdasın, basitçe sağlıklısın. Tam ortası; ebeveyn olmak için, bir anne ya da bir baba olmak için doğru zaman budur.

Sorun şudur: Nevrozlu kişiler çok çocuk sahibi olma eğilimindedir. Nevrozlu kimseler, nevrozlarının içinde, etraflarında, çok doldurulmuş bir boşluk yaratmak isterler. Böyle yapmamalılar çünkü bu kaçıştır. Onlar nevroz gerçeği ile yüzleşmeliler ve onun ötesine geçmeliler.

Aydınlanmış bir kimsenin çocuk sahibi olmaya ihtiyacı yoktur. O kendisini nihai olarak doğurmuştur.

Artık başka hiçbir şeyi doğurmaya gerek yoktur. O kendisine bir anne ve baba olmuştur. O kendisine bir rahim haline gelmiştir ve o yeniden doğmuştur.

Ancak ikisinin arasında, nevroz yokken meditasyon yaparsan, biraz uyanık, farkında olursun. Yaşamın sadece karanlıktan oluşmaz. Işık, bir kimse bir Buda haline geldiğindeki kadar içeri sızmıyordur ama soluk bir mum ışığı mevcuttur.

Çocuk sahibi olmak için doğru zaman budur çünkü o zaman kendi farkındalığından bir şeyi çocuklarına verebileceksin. Aksi takdirde onlara armağan olarak ne vereceksin? Nevrozlarını vereceksin. Çocuklar senin aracılığınla gelir ama sana ait değildir. Onlara sevgini verebilirsin ama onlara fikirlerini dayatmamalısın.

Bir hikâye duymuştum: On sekiz çocuğu olan bir adam onları panayıra götürdü. Panayırdaki ödül, sekiz bin sterlin değerinde bir boğaydı ve onu görmek için ayrıca beş pençe ödemek gerekiyordu. Adam bu ücretin fahiş olduğunu düşündü ama çocukları hayvanı görmek istedi ve hepsi girişin önündeki bariyerlere yaklaştı. Görevli, "Efendim tüm bu çocuklar sizin mi?" diye sordu.

"Evet öyle" diye yanıtladı adam. "Niçin?"

Görevli yanıtladı; "Şey, siz burada bir dakika durun, ben boğayı sizi görmesi için getireceğim!"

On sekiz çocuk! Boğa bile kıskanacaktır.

Bilinçsizce kendi kopyalarını yeniden üretip duruyorsun. Önce düşün: Şayet bir çocuk doğurursan dünyaya bir armağan sunuyor olacak halde misin? Dünya için bir kutsama mısın yoksa bir lanet misin? Ve sonra düşün: Bir çocuğa annelik ya da babalık yapmaya hazır mısın? Koşulsuz olarak sevgi vermeye hazır mısın? Çünkü çocuklar senin aracılığınla gelir amasana ait değildir. Onlara sevgini verebilirsin ama onlara fikirlerini dayatmamalısın. Onlara nevrozlu yönlerini vermemelisin. Onların kendi tarzlarında çiçek açmasına izin verecek misin? Onların kendileri olmasınaizin verecek misin? Eğer hazırsan o zaman tamam. Aksi takdirde bekle; hazırlan.

İnsanla birlikte yeryüzüne bilinçli evrim gelmiştir.Hayvanlar gibi sadece bilinçsiz bir şekilde üreme. Çocuk sahibi olmayı istemeden önce şimdi hazırlan, dahaçok meditasyon haline gir, daha sessiz ve huzurlu ol. İçindeki tüm nevrozlardan kurtul. Tamamıyla temiz olduğun anı bekle, ondan sonra bir çocuk doğur. O zaman çocuğa hayatını, sevgini ver. Daha iyi bir dünyanın yaratılmasına yardım edeceksin.

Hamileyim. Kürtaj yaptırmaya karar vermiştim ve bu karardan memnun olduğumu düşünmüştüm ama o zamandan beri bunu ne zaman düşünsem üzülüyorum.

Bu anlık bir üzüntü olacaktır. Eğer bir anne olmak istersen o zaman daha büyük sorunların içine girmek istiyorsun demektir çünkü bu bir kez çocuk olduktan sonra kolayca çözülebilecek bir mesele değildir.

Anne kendi gelişimini sağlayamaz, çalışamaz; çocuklara bakmak zorundadır. Ve sonra da zorluklar başlar.

Bir kez kendi gelişim işini bitirdikten sonra bu son derece iyidir. Bir çocuk boş zamana ait bir şey olmalıdır, o en son lüks olmalıdır. O zaman anne olmanın tadını çıkarabilirsin, aksi takdirde bu karmaşa yaratacaktır. O yüzden senkarar ver. Seni kimse zorlamıyor, bu senin kararına kalmış: Eğer bir anne olmak istiyorsan o zaman bir anne olmak istiyorsundur. Ancak o zaman sonuçlarına da katlanırsın.

İnsanlar dünyaya bir çocuk getirmek istediklerinde ne yaptıklarının farkında değildir. Aksi takdirde kürtaja üzüleceklerine bunun için üzülürlerdi. Her iki olasılığı da sadece düşün: Çocuğa ne vereceksin? Çocuğa verecek neyin var?

Onun varlığına kendi gerginliklerini yerleştireceksin ve o seninkiyle aynı türden bir hayatı tekrar edecek. Psikanalizciye gidecek, psikiyatra gidecek ve tüm hayatı boyunca bir problem olacak. Tıpkı herkese olduğu gibi. Bir kişiye bütün ve sağlıklı bir varlık veremiyorsan, bir ruhu dünyaya getirmeye ne hakkın var. Bu bir suçtur! İnsanlar tersini düşünür: Onlar kürtajın bir suç olduğunu düşünüyor. Ancak çocuk başka bir anne bulacaktır çünkü hiçbir şey ölmez. Ve çocuğa sahip olunca mutlu olacak çok, pek çok kadınvardır; sen bundan sorumlu olmayacaksın.

Sana bir anne olma demiyorum; bir anne olmanın çok büyük bir sanat olduğunu söylüyorum, çok büyük bir başarıdır. Önce bu niteliği, içindeki bu yaratıcılığı, bu coşkuyu, bu kutlamayı yarat ve sonra çocuğu davet et. O zaman senin çocuğa verecek bir şeyin olacaktır —kutlaman, şarkın, dansın— ve sen hastalıklı bir varlık yaratmayacaksın. Dünya zaten hastalıklı varlıklarla fazlasıyla dolu. Bırak başka gezegenler acı çeksin! Niçin bu gezegen? Dünya açlık çekiyor ve insanlar ölüyor ve yiyecek yok, tüm ekoloji bozuldu ve hayat giderek daha çok çirkinleşiyor ve cehenneme dönüyor; bu doğru zaman değil.

Ve hatta bunun sorun olmadığını, dünyanın kendine bakabileceğini, onların bir yol bulacağını düşünüyorsan, yine de kendi çocuğunu düşünmek zorundasın. Bir anne olmaya hazır mısın? Önemli olan budur. Eğer hazır olduğunu düşünüyorsan devam et: Çocuğu yap. Hazır olduğunda çocuk sahibi olmaktan mutlu olacaksın ve çocuk senin gibi bir anneye sahip olma şansına sahip olduğu için mutlu olacaktır. Aksi takdirde bir psikiyatra git ve "İnsanların sorunu nedir?" diye sor. Bu tek bir şeye indirgenebilir: Anne... Çünkü anne psikolojik bir rahimsunmaya yeterli değildi, anne manevi bir rahim sunmaya yeterli değildi. Psikolojik olarak nevrozluydu, manevi olarak boştu. O yüzden çocuk için manevi besin yoktu, beslenmiyordu. Çocuk dünyaya fiziksel bir varlık olarak gelir, bir ruhu olmadan, merkezi olmadan. Anne merkezde değildi; çocuk nasıl merkezde olsun? Çocuk basitçe bir devamdı, annenin varlığının bir devamı.

Şayet bir kimse bunun ne ifade ettiğini anlayabilirse çok daha az insan anne ve baba olmaya karar verecektir. Ve çok daha az insan anne ve baba olmaya karar verseydi çok daha iyi bir dünya olurdu. O daha az kalabalık, daha az nevrozlu, daha az hastalıklı, daha az deli olurdu.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-07-2011, 07:33 PM   #7 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Osho - Çocuk

Birazcık ara veriyim arkadaşlar. Sıkıldım biraz...

Bu arada teşekkürler Enes'cim.

Sevgiler.
__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Osho - Çocuk

Alternatif Kişisel Gelişim ve Osho Osho - Çocuk Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çocuğun Nitelikleri Zeki insanların tüm hayatları boyunca aklından çıkaramadığı şey, çocuğun deneyimleridir. Onu yeniden isterler; aynı masumiyet, aynı güzellik, aynı merak. O şimdi çok uzaktaki bir yankıdır; onu sanki rüyanda görmüşsün gibi gelir. Ancak dinin tümü, çocuklukta yaşanan hayretin, hakikatin, ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Osho telkin cd indir izle İstanbul Osho nerededir kimdir Osho çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Osho hipnoz Osho olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Osho hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Osho kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:53 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.