Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Çekim Yasası (http://www.hayatimdegisti.com/forum/cekim-yasasi/)
-   -   Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar (http://www.hayatimdegisti.com/forum/cekim-yasasi/620678-yaratici-imgeleme-kitabindan-alintilar.html)

Işıldayan Safir 30-01-2012 11:43 PM

Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
Bu başlıkta Shakti Gawain'in Yaratıcı İmgeleme kitabından alıntılar yapacağım.

Sevgiler.

Işıldayan Safir 30-01-2012 11:56 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 
http://s19.rimg.info/8ad5d60752f5e08...fd89381ec2.gifhttp://s19.rimg.info/89f417a36dfb5ec...db1397c06d.gif

Yaratıcı İmgelemenin Temel Unsurları

Yasşamınızın her anı sonsuz bir yaratıcığa ve evren sonsuz bir cömertliğe sahiptir. Yeterince açık bir dilekte bulunun yalnızca, çünkü yürekten arzulanan her şey mutlaka gerçekleşir...

YARATICI İMGELEME NEDİR?

Yaratıcı imgeleme, yaşamınızda olmasını istediğiniz şeyleri yaratabilmek için hayalgücünü, düş gücünü kullanma tekniğidir. Yaratıcı imgeleme yeni, yabancı, olağandışı bir şey de değildir. Çünkü onu her gün, daha doğrusu her dakika kullanıyorsunuz zaten.

Bu sizin doğal düş gücünüzdür, ki o, evrenin, farkında olarak ya da olmayarak daima kullandığınız temel yaratıcı enerjisidir.

Geçmişte çoğumuz, yaratıcı imgeleme gücümüzü nispeten bilinçsiz bir biçimde kullandık. Çünkü, yaşamla ilgili içimizde derin bir biçimde yer etmiş olumsuz kavramlar yüzünden otomatik ve bilinçsiz bir şekilde yaşamdan hep yoksunluklar, engeller, sorunlar ve zorluklar bekledik; bunların kaderimiz ve kısmetimiz olduğuna inandık ve hayalimizde hep bu tip sahneleri canlandırdık. Böylece de, yaşamımızda şu ya da bu ölçüde onları yarattık.

Bu kitap yaşamınızda gerçekten istediğiniz şeyi -sevgiyi, doyumu, hazzı, başarıyı, iyi ilişkileri, ödüllendirici işleri, kendini ifadeyi, sağlığı, güzelliği, mutluluk ve refahı, iç huzurunu ve uyumu, yürekten arzuladığınız herhangi bir şeyi- elde etmek için doğal yaratıcı olan hayal gücünüzü bir teknik olarak, daha bilinçli bir biçimde kullanmayı öğretmektedir. Yaratıcı imgelemenin kullanımı bize yaşamın doğal iyiliğine ve cömertliğine ulaşmanın anahtarını sunar.

İmgeleme, zihinde bir fikir ya da resim yaratına yeteneğidir. Yaratıcı imgelemede, gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyin açık ve net görüntüsünü yaratmak için düş gücünüzü kullanırsınız. Sonra, nesnel bir gerçek olana dek, bir başka deyişle, düşlediğiniz şeyi elde edene dek bu fikir ya da resime düzenli bir biçimde odaklanmayı ve pozitif enerji vermeyi sürdürürsünüz. Fiziksel, duygusal, zihinsel ya da ruhsal düzeyde herhangi bir şeyi gerçekleştirmeyi amaçlayabilirsiniz. Kendinizi yeni bir evde, yeni bir işte ya da güzel bir ilişkiyi sürdürürken veya sakin ve huzur içinde hissederken ya da gelişmiş bir bellek ve öğrenme yeteneğiyle hayal edebilirsiniz. Ya da kendinizi, zor bir durumun üstesinden fazla zorlanmadan gelirken resmedebilirsiniz. Veya kendinizi, sevgi dolu, neşe saçan bir varlık olarak görebilirsiniz. Her düzeyde çalışabilirsiniz ve hepsi de sonuç verir. Ancak, sizin için en işe yarayan imge ve teknikleri deneyim yoluyla, giderek bulabilirsiniz. Örneğin, diyelim ki, bir türlü geçinemediğiniz bir kişiyle aranızda daha uyumlu bir ilişki yaratmak istiyorsunuz. Derin bir biçimde gevşeyip, sakin, huzurlu, meditatif bir ruh haline eriştikten sonra, hayalinizde ikinizi açık, dürüst ve uyumlu bir ilişki ve iletişim içinde canlandırın. Ve bu zihinsel görüntünün mümkün olabileceğini hissetmeye çalışın; daha doğrusu, dileğiniz çoktan gerçekleşmiş gibi hissetmeye çalışın. Bu kısa ve basit alıştırmayı sık sık yineleyin; günde iki-üç kez ya da her aklınıza geldiğinde olabilir. Eğer arzu ve amacınızda samimiyseniz ve değişime gerçekten açıksanız, ilişkinizin giderek kolaylaştığını, daha akıcı olduğunu ve söz konusu kişinin de daha hoş ve kolay iletişim kurulabilecek hale geldiğini görürsünüz. Sonunda sorunun kendi kendini şu ya da bu biçimde, her iki tarafın da yararına olacak şekilde tümüyle çözümlediğine tanık olursunuz.

Ancak burada hemen belirtmeliyim ki, bu teknik başkalarının davranışlarını "yönetmek" ya da kendi iradelerine aykırı bir biçimde davranmalarını sağlamak amacıyla kullanılamaz. O, herkesin en olumlu yanlarıyla isteklerini gerçekleştirmesine izin veren öz benliğimizi idrak etmemizde ve doğal ahengi engelleyen içsel sınırlarımızı yok etmekte etkili olur.

Yaratıcı imgelemeyi kullanmak için metafiziksel ya da spiritüel düşüncelere inanıyor olmanız gerekmez; ancak bu tür kavramların mümkün olabileceğini kabullenmeye de açık olmalısınız... Gerekli olan tek şey, bilgi ve deneyiminizi zenginleştirme arzusuna ve olumlu bir ruh haliyle yeni bir şeyi denemek için de yeterince açık fikirliliğe sahip olmanızdır.

Açık bir zihin ve yürekle ilkeler üzerinde çalışın, teknikleri deneyin, ondan sonra size yararlı olup olmadıklarına kendiniz karar verin. Eğer yararlı bulursanız, onları kullanmaya ve geliştirmeye devam edin; çok geçmeden, kendinizde ve yaşamınızdaki değişiklikler başlangıçtaki düşlerinizi de aşacaktır.

Yaratıcı imgeleme, sözcüğün en yüksek ve gerçek anlamıyla sihirdir. O evrenimizin işleyişini yöneten doğal prensipleri anlamayı, onlarla uyum içinde olmayı ve bu prensipleri en bilinçli ve yaratıcı şekilde kullanmayı içerir. Eğer daha önce hiç göz kamaştırıcı bir çiçek ya da harikulade bir güneş batışı görmediyseniz ve biri size bunları betimlese, duyduklarınızı mucizevi şeyler (ki aslında öyledirler!) olarak değerlendirebilirdiniz. Ama bunları kendiniz de gözlerinizle görüp, ilgili doğal yasalar hakkında bir şeyler öğrenince, nasıl oluştuklarını anlamaya başlarsınız ve artık bunlar sizin için gizemli olmaktan çıkar doğal görünmeye başlarlar. Aynı şey yaratıcı imgeleme süreci için de geçerlidir. Rasyonel düşüncemizin aldığı çok sınırlı eğitim tipine ilk bakışta şaşırtıcı ya da olanaksız görünen bu süreç, onun temelini oluşturan kavranılan öğrenip uyguladıkça son derece anlaşılır gelmeye başlar. Bir kez bunu başarınca, artık yaşamınızı mucizelerin yönettiğini düşünebilirsiniz... Ve gerçekten öyle olacaktır.


kinetix 31-01-2012 12:06 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 
Severek okuduğum bu kitabı paylaştığın için teşekkür ederim. Araya girdiysem özür, gerçekten çok faydasını gördüm, özet olarak şunu söyleyebilirim; Eğer kendinize uygun bir metot bulursanız ve yaptığınız imgeleme başınızı okşuyorsa hayallerinizin sihirli bir biçimde gerçekleştiğini görebilirsiniz. Okuyorum : )

Işıldayan Safir 31-01-2012 12:09 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 

Yaratıcı imgelemenin işleyiş biçimini anlamak için, birbiriyle ilişkili birkaç prensibi bilmek gerekir:

Fiziksel evren enerjidir:

Bilim dünyası metafizik ve ruhçuluk hocalarının yüz yıllardır bildikleri şeyi henüz keşfetmeye başlıyor. Fiziksel evrenimiz gerçekte herhangi bir "madde"den oluşmuyor; onun temel yapı taşı enerji diye adlandırabileceğimiz bir çeşit güç ya da öz'dür. Nesneler, fiziksel duyularımızın genel olarak onları algıladıkları düzeyde katı ve birbirinden ayrı görünürler. Ancak daha ince ve hassas düzeylerde, atomik ve atom-altı düzeylerde görünüşteki katı madde, partiküller içindeki daha küçük partiküller olarak görünür; ve giderek küçülen bu zerrecikler sonunda saf enerjiye dönüşürler.

Fiziksel olarak, hepimiz enerjiyiz; içimizdeki ve dışımızdaki her şey de enerjiden oluşmaktadır. Hepimiz tek ve büyük bir enerji alanının parçasıyız. Katı ve bizden ayrı olarak algıladığınız şeyler gerçekte, hepimizi kapsayan asli enerjimizin değişik biçimleridir. Fiziksel anlamda da bizler gerçekten "bir"iz.

Enerji farklı hızlarda titreşir; bu yüzden de inceden yoğuna farklı niteliklere, çeşitlere sahiptir. Düşünce nispeten ince, hafif ve bundan dolayı da çok hızlı ve kolayca değişebilen bir enerji şeklidir. Madde ise nispeten yoğun ve bu yüzden de ağır hareket eden ve ağır değişim gösteren bir enerjidir. Madde de kendi içinde büyük çeşitlilik ve farklılık gösterir. Bedenlerimizi oluşturan madde nispeten incedir, çabuk değişir ve birçok şey tarafından kolayca etkilenir. Bir kaya ise çok daha fazla yoğunluğa sahip bir şekildir, yavaş değişir ve zor etkilenir. Bununla birlikte kaya bile en sonunda değişir; örneğin daha ince ve hafif olan suyun enerjisi tarafından etkilenir. Tüm enerji şekilleri birbiriyle karşılıklı ilişkidedir ve birbirlerini etkileyebilirler.

Enerji manyetiktir (mıknatıs özelliğine sahiptir):

Enerjinin yasalarından biri de şudur: Belirli bir niteliğe ya da titreşime sahip enerji, kendisine benzer bir nitelik ve titreşime sahip enerjiyi çekme eğilimindedir. Düşünce ve duygular da manyetik enerjiye sahiptirler; bunun sonucu olarak da benzer yapıdaki enerjiyi kendilerine çekerler. Bu prensibi uygulamada da görebiliriz; örneğin, bazen az önce düşünmekte olduğumuz kişiyle "tesadüfen" burun buruna geliriz ya da "işimiz rast gider" ve o anda gereksindiğimiz bilgiyi içeren bir kitabı elimize alırız.

Şekil fikri takip eder:

Düşünce hızlı, hafif, devingen, değişken ve akışkan bir enerji şeklidir. Madde gibi daha yoğun şekillerden farklı olarak hemen, bir anda belirir. Bir şeyi yaratırken, onu önce bir düşünce şeklinde yaratırız. Bir düşünce ya da fikir daima o olayın gerçekleşmesinden önce gelir, önce oluşur. "Akşam yemeğini hazırlamam gerek." fikri yemeğin hazırlanmasından önce oluşmuştur. "Yeni bir giysi istiyorum." fikri de gidip bir giysi satın almadan önce gelir; "Bir iş bulmalıyım." fikri de iş arayıp bulma eyleminden önce oluşur ve bu örnekler sonsuza dek çoğaltılabilir.

Bir ressama önce bir fikir ya da ilham gelir, ancak ondan sonra tablosunu yapmaya başlar. Bir inşaatçı önce bir fikirden kaynaklanan bir plan çizdirir, ondan sonra binayı yapmaya girişir. Fikir de bir plân, bir proje gibidir; o, gerçekleşecek şeklin bir görüntüsünü yaratır; bu görüntü sonra, fiziksel enerjiyi manyetize ederek ve yönlendirerek bu şekle akmasını sağlar ve en sonunda da fiziksel dünyada onu tezahür ettirir. Fikirlerimizi gerçekleştirmek için doğrudan fiziksel eylemde bulunmadığımız zaman da aynı prensip geçerlidir. Sadece bir fikri ya da düşünceyi alıp onu zihninizde tutmak bile bir enerjidir ve bu enerji bu şekli kendine çekip onu maddi düzlemde yaratmaya girişecektir.

Eğer sürekli hastalık konusunda düşünürseniz, eninde sonunda hastalanırsınız; eğer güzel bir insan olduğunuza inanıyorsanız, gerçekten güzelleşirsiniz.

Radyasyon (bir merkezden yayılarak dağılma) ve çekim yasası:

Bu, evrene ne gönderirseniz onun size geri yansıyacağı prensibidir. "Ne ekerseniz, onu biçersiniz." özdeyişi bu prensibi içerir.

Bu prensibe göre, hayatta en çok düşündüğümüz, en güçlü biçimde inandığımız, en derinden beklediğimiz ve/veya hayalimizde en canlı şekilde canlandırdığımız şeyleri kendimize çekeriz. Olumsuz duygular içinde, korku dolu, güvensiz ya da endişeliyken, kaçınmaya çalıştığımız aynı deneyimleri, durumları ya da kişileri kendimize çekeriz. Eğer temelde olumlu yaklaşımlara sahipsek, hayattan zevk, doyum ve mutluluk bekliyor ve bunların düşünü kuruyorsak, bu olumlu beklentilerimize uyacak kişileri, durumları ve olayları yaratır ve kendimize çekeriz. Böylece, kurduğumuz düşlere ne kadar fazla pozitif enerji yüklersek, o düş yaşamımızda o kadar çabuk ve yoğun bir biçimde gerçekleşmeye başlar.

Yaratıcı imgelemeyi kullanmak:

Değişim süreci yüzeysel düzeylerde, sadece "olumlu düşünme" vasıtasıyla gerçekleşmez. O yaşama karşı en temel ve derin yaklaşım ve eğilimlerimizi araştırmayı, keşfetmeyi ve değiştirmeyi gerektirir. İşte bu yüzden yaratıcı imgelemeyi kullanmayı öğrenme, derin ve anlamlı bir gelişme süreci haline gelebilir. Bu süreç esnasında, sık sık kendimizi nasıl engellediğimizi, korkularımız ve olumsuz kavramlarımız yüzünden, elde edebileceğimiz doyum ve başarıyı nasıl kısıtladığımızı keşfederiz. Bir kez açıkça görüldüler mi bu sınırlayıcı eğilim ve yaklaşımlar yaratıcı imgeleme yoluyla yok edilebilirler. İşte ancak o zaman, mutluluğu, doyumu ve sevgiyi bulup gerçekten yaşayabiliriz.

İlk başlarda, yaratıcı imgelemeyi belirli zamanlarda ve belirli hedefler için uygulayabilirsiniz. Onu uygulamayı bir alışkanlık haline getirince ve onun sağlayabileceği yararlara inandıkça, yaratıcı imgelemenin düşünme sürecinizin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini göreceksiniz. O artık, yaşamınızı daima kendinizin yarattığını bildiğiniz bir bilinç hali, sürekli bir farkındalık olacaktır. Yaşamımızın her anını düşleyebileceğimiz en iyi, en güzel, en doyum verici yaşamı doğal biçimde seçtiğimiz harikulade bir yaratma anına dönüştürmek işte yaratıcı imgelemenin en son ve en yüksek noktası budur...


Işıldayan Safir 31-01-2012 12:21 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 

Bu bölümde size, yaratıcı imgelemenin temel tekniğini içeren bir uygulama sunuyorum:

Önce, arzu ettiğiniz herhangi bir şeyi düşünün. Bu alıştırma için kolayca gözünüzde canlandırabileceğiniz basit bir şey seçin. Bu sahip olmak istediğiniz bir nesne, gerçekleşmesini arzuladığınız bir olay, içinde bulunmaktan hoşlanacağınız bir durum ya da geliştirmek istediğiniz bir yaşam koşulu olabilir.

Kimse tarafından rahatsız edilmeyeceğiniz sessiz bir yerde, rahat bir biçimde oturun ya da uzanın. Tüm bedeninizi gevşetin. Ayak parmaklarınızdan başlayarak kafanıza dek her adalenizin teker teker ve sırayla gevşediğini, tüm gerginliğinizin akıp gittiğini düşünün. Yavaşça ve derin bir biçimde karnınızdan soluk alıp verin. Ağır ağır 10'dan 1'e kadar sayın ve her sayışta daha derinden gevşediğinizi hissetmeye çalışın.

Kendinizi gerçekten derin bir biçimde gevşemiş hissedince, arzuladığınız şeyi, tam arzuladığınız şekliyle zihninizde canlandırmaya (imgelemeye) başlayın. Eğer bu bir obje ise, kendinizi bu objeyle birlikteyken; onu kullanırken, arkadaşlarınıza gösterirken, ona hayranlıkla bakarken, onun zevkini çıkarırken imgeleyin. Eğer bu bir durum ya da olaysa, kendinizi bu durum ya da olayın içinde görün ve her şeyin istediğiniz gibi geliştiğini hayal edin. İnsanların neler söylediklerini ya da bu sahneyi daha canlı ve gerçek kılacak herhangi bir ayrıntıyı imgeleyebilirsiniz.

İmgeleme işini nispeten kısa ya da uzun bir zaman sürdürebilirsiniz -önemli olan yaptığınız imgelemenin içinize sinmesi, doyum vermesidir. Ayrıca, her seferinde bu sürecin tadını çıkarmaya çalışın. Bu bir çocuğun doğum gününde almayı umduğu armağanı düşlemesi gibi baştan sona tam anlamıyla zevk veren bir deneyim olmalıdır.

Şimdi fikri ya da imgeyi zihninizde öylece tutarak, (sesli ya da sessiz) kendinize son derece olumlu, yapıcı bildirimlerde bulunun. Örneğin:

"İşte ben, dağlarda harika bir hafta sonu geçiriyorum. Ne güzel bir tatil!" ya da,

"Artık ... ile mutlu bir ilişkimiz var. Birbirimizi gerçekten anlamayı öğreniyoruz."

"Onaylama" denen bu olumlu ifadeler, yaratıcı imgelemenin çok önemli bir parçasıdır.

İmgelemenizi daima aşağıdaki gibi, kendi kendinize yaptığınız şu kesin bildirimle bitirin:

Bu ya da daha iyi bir şey.

"Şimdi benim için ve ilgili herkesin en yüksek iyiliği adına, tümüyle doyum verici ve uyumlu yollarla gerçekleşiyor."

Bu ifade başlangıçta düşlediğiniz, olmasını istediğiniz şeyden daha farklı, hatta daha iyi bir şeyin gerçekleşmesine izin verir ve bu sürecin yalnızca herkesin ortak yararına işlediğini hep hatırlamanızı sağlar.

Eğer kuşkular ya da aykırı düşünceler ortaya çıkarsa, onlara direnmeyin ya da ortaya çıkışlarını önlemeye çalışmayın. Böyle yaparsanız onları güçlendirmiş olursunuz yalnızca. Bırakın bilincinizden akıp gitsinler, sonra olumlu bildirimlerinize ve imgelerinize geri dönersiniz.

Bu işleme, onu zevk verici ve ilginç bulduğunuz sürece devam edin. Bu beş dakika da olabilir, yarım saat de. Ancak hergün ya da yapabildiğiniz kadar sık tekrarlamanız iyi olur.

Gördüğünüz gibi, temel işlem nispeten basittir. Bununla birlikte, onu gerçekten etkin bir biçimde kullanmak, genellikle biraz anlayış ve arınma gerektirir.


Işıldayan Safir 31-01-2012 12:30 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 

Yaratıcı imgelemeyi kullanmayı öğrenirken derin bir biçimde gevşemeyi de öğrenmek gerekir. Bedeniniz ve zihniniz derinlemesine sakinleşip gevşediğinde, beyin dalgalarınız gerçekten değişir ve yavaşlarlar. Bu daha derin, yavaş düzey genelde, alfa düzeyi (her zamanki uyanık, meşgul ve faal bilincinize beta düzeyi denir) olarak bilinir ve bu düzeyin etkileriyle ilgili yoğun araştırmalar halen sürdürülmektedir. Alfa düzeyi, zihin ve beden üzerindeki gevşetici ve sakinleştirici etkisi nedeniyle, çok sağlıklı bir bilinç hali olarak değerlendirilmektedir. Ve çok ilginçtir ki alfa düzeyi, imgeleme yoluyla, sözde nesnel dünyada gerçek değişiklikler yaratma konusunda, daha aktif olan beta düzeyinden çok daha etkili bulunmuştur. Bunun ulaşmak istediğimiz hedeflerimizle ilgili anlamı şudur: Eğer derin bir biçimde gevşeyip yaratıcı imgeleme yapmayı öğrenirseniz; düşünerek, endişelenerek, planlar yaparak ve başka kişileri ve şeyleri yönlendirmeye çalışarak hayatta elde edebileceğiniz değişikliklerden çok daha etkilisini başarabilirsiniz. Eğer derin bir biçimde gevşemek ya da sessiz, sakin, meditatif bir hale ulaşmak için kullandığınız ve alıştığınız belirli bir yöntem varsa rahatlıkla onu kullanabilirsiniz. Yoksa, bir önceki bölümde verdiğim yöntemi uygulayabilirsiniz -yavaş ve derin soluk alıp vererek, bedeninizdeki her adaleyi sırayla teker teker gevşetmek ve bu arada ağır ağır 10dan 1'e kadar saymak.- Eğer fiziksel olarak gevşemekte zorluk çekiyorsanız, bu konuda yardımcı olabilecek yoga ve meditasyon tekniklerinden yararlanabilirsiniz. Ancak, genellikle bir süre pratik yaptıktan sonra gevşeme işlemini kusursuz hale getirebilirsiniz.

Tabii tüm bunların sağladığı yararlardan biri de, derin gevşemenin zihinsel ve fiziksel sağlığınıza önemli katkılarda bulunmasıdır. Yaratıcı imgelemeyi geceleri uyumadan önce ya da sabahleyin uyanır uyanmaz yapmak daha iyidir; çünkü bu saatlerde zihin ve beden zaten derin bir biçimde gevşemiş ve alıcı haldedir.

İmgelemeyi yatarak da yapabilirsiniz, ancak uykuya dalma olasılığına karşı, yatağın kenarında ya da bir koltukta rahat bir biçimde sırtınız dik ve dengeli bir duruşla oturmanız daha iyi olur. Omurganızın dik olması enerjinin akışına ve derin bir alfa dalga yayınına ulaşmaya yardımcı olur. Gün ortasında yapılan kısa bir meditasyon ve yaratıcı imgeleme ise sizi rahatlatacak, canlandıracak ve gününüzün daha pürüzsüz geçmesini sağlayacaktır.


Işıldayan Safir 31-01-2012 12:33 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 
Alıntı:

kinetix Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 819052)
Severek okuduğum bu kitabı paylaştığın için teşekkür ederim. Araya girdiysem özür, gerçekten çok faydasını gördüm, özet olarak şunu söyleyebilirim; Eğer kendinize uygun bir metot bulursanız ve yaptığınız imgeleme başınızı okşuyorsa hayallerinizin sihirli bir biçimde gerçekleştiğini görebilirsiniz. Okuyorum : )

Estağfurullah. Katkın için teşekkür ederim.

Sevgiler. actionsmile

Işıldayan Safir 31-01-2012 12:39 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alnıtılar
 

Birçok insan "imgeleme" teriminin tam olarak ne anlama geldiğini merak eder. Bazıları ise gözlerini kapayıp imgeleme yapmaya çalışırken gerçekten zihinsel bir görüntü ya da resim "göremedikleri" için kaygılanırlar. "İmgeleme" terimine saplanıp kalmayın sakın.

Zihinsel olarak bir görüntü, bir resim görmek kesinlikle gerekli değildir. Bazıları gözlerini kapayıp bir şeyleri imgelediklerinde çok net ve keskin görüntüler gördüklerini söylerler. Diğerleri ise gerçek anlamda bir şey "görmediklerini" yalnızca arzuladıkları şey "hakkında düşündüklerini" ya da o şeye baktıklarını hayal ettiklerini veya bir hissin izlenimini aldıklarını hissederler. Bunların hepsi de kusursuzca işlev görür. Hepimiz hayal gücümüzü sürekli kullanırız; kullanmamamız mümkün değildir; bu yüzden, imgeleme yaparken kullandığınız her yöntem geçerlidir.

Eğer hala imgelemenin ne anlama geldiğinden emin değilseniz aşağıdaki alıştırmaları okuyun; sonra gözlerinizi kapayıp okuduklarınızı uygulamaya çalışın:

Gözlerinizi kapayıp derinlemesine gevşeyin. Yatak ya da oturma odanız gibi çok iyi bildiğiniz bir odayı düşünün. Sonra, halının rengi, eşyaların yerleştiriliş biçimi, ne kadar aydınlık ya da karanlık olduğu gibi odanın iyi bildiğiniz ayrıntılarını hatırlamaya çalışın. Sonra bu odaya girdiğinizi, bir koltuğa oturduğunuzu ya da yatağa uzandığınızı gözünüzde canlandırın.

Diğer bir alıştırmada ise son birkaç gün içinde geçirdiğiniz hoş ve zevkli bir deneyimi hatırlayın; bu özellikle lezzetli bir yemek yemek, masaj yaptırmak, serin bir suda yüzmek ya da sevişmek gibi güzel fiziksel, duygular içeren bir deneyim olmalıdır. Deneyimi mümkün olduğunca canlı bir biçimde hatırlamaya ve verdiği hazzı bir kez daha hissetmeye çalışın.

Şimdi de pastoral güzellikte bir kır ortamında görmeye çalışın kendinizi; sakin ve sessiz bir ırmağın kıyısında yumuşacık yeşil çimenlere uzanmışsınız ya da güzel, bol ağaçlı bir ormanda geziniyorsunuz. Bu daha önce gitmiş olduğunuz ya da gitmeyi arzulayabileceğiniz ideal bir yer olabilir. Ayrıntılar üzerinde düşünün ve sahneyi istediğiniz şekilde yaratın.

Bu sahneleri zihninizde hangi yöntemle canlandırdıysanız, işte bu sizin "imgeleme" biçiminizdir. Aslında, yaratıcı imgeleme iki farklı yöntemle gerçekleştirilir. Biri edilgen (alıcı, kabullenici) öteki ise etkin (aktif, değiştiren) yöntemdir. Edilgen yöntemde, sadece gevşer ve imgelerin ya da izlenimlerin gelmesine izin veririz. Bu durumda görüntülerin ayrıntılarını biz seçmeyiz, yalnızca geleni alırız. Etkin yöntemde ise görmek ya da imgelemek istediğimiz şeyi bilinçli olarak seçer ve yaratırız. Bu iki yöntem de yaratıcı imgelemenin önemli bir parçasıdır. Edilgen ve etkin yeteneklerinizin ikisi de uygulamayla güçlenir.


Işıldayan Safir 31-01-2012 07:35 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Bazen, imgeleme yeteneğini kendisi bilinç dışı engellemekte olan ama "Yapamıyorum işte!" diye yakınan kişilerle karşılaşabiliriz. Bu tip bir engelleme genellikle bir korkudan kaynaklanır ve eğer kişi istekli olursa bu korkunun üstesinden gelinebilir. Genellikle kişi, kendi içine döndüğünde karşılaşacağı şeylerden -uygunsuz bulup onaylamayacağı duygulardan- korktuğu için yaratıcı imgeleme yeteneğini engeller.

Örneğin, derslerime katılan erkeklerden biri, sürekli olarak imgelemeyi başaramıyor ve meditasyonlar sırasında da uyuya kalıyordu. Sonunda, derindeki nedeni ortaya çıkarabildik: Bu insan daha önce bir imgeleme çalışması sırasında çok derin bir duygusallık yaşamıştı ve o günden beri de başkalarının önünde aynı şekilde duygusal görünerek mahçup düşmekten korkar olmuştu.

Gerçek şu ki, içimizde bizi incitip üzecek, bize zarar verecek hiçbir şey yoktur; yalnızca kendi duygularımızı yaşamaktan, onlarla karşılaşmaktan duyduğumuz korku bizi engeller. Eğer meditasyon sırasında olağandışı ya da beklenmedik herhangi bir şey ortaya çıkarsa, yapabileceğiniz en iyi şey ona bütünüyle bakmak, mümkün olduğunca onu hissetmeye, yaşamaya çalışmaktır. Sonunda, sizin üzerinizdeki olumsuz gücünü yitirdiğini göreceksiniz. Korkularımız yüzyüze gelmekten kaçındığımız şeylerden kaynaklanır. Bir kez bütünüyle ve derinlemesine bu korkunun kaynağına inmeye, onunla yüzleşmeye cesaret edersek, o zaman o gücünü yitirir. Çok şükür ki imgelemeyle ilgili bu tür sorunlara çok seyrek rastlanır.

Kural olarak, yaratıcı imgeleme doğal bir biçimde gerçekleşir ve uygulama yaptıkça giderek kolaylaşır.


Işıldayan Safir 31-01-2012 07:44 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

1- Hedefinizi Belirleyin

Sahip olmak, uğrunda çaba göstermek, gerçekleştirmek ya da yaratmak istediğiniz şeye karar verin. Bu -bir iş, bir ev, bir ilişki, geçirmek istediğiniz bir değişim, refaha kavuşmak, daha mutlu bir ruh hali, daha sağlıklı olmak, güzelleşmek, daha iyi bir fiziksel duruma gelmek- herhangi bir şey olabilir.

Önce gerçekleşebileceğine inandığınız, yakın bir gelecekte gerçekleşebileceğini hissettiğiniz hedefler belirleyin. Böylece kendi içinizde oluşacak aşırı olumsuz bir direnişle başa çıkmak zorunda kalmaz ve yaratıcı imgelemeyi öğrenirken başarıya ulaşma duygusunu en üst düzeye çıkarabilirsiniz. Sonraları deneyimli hale gelince, daha zor ve çaba gerektiren sorunları ele alabilirsiniz.

2- Net Bir Fikir Ya da Görüntü Yaratın

Gerçekleşmesini istediğiniz şeyi ya da durumu, olmasını istediğiniz biçimiyle hayalinizde canlandırın ya da düşünün. Ancak bu şeyi şu anda gerçekleşmiş gibi, zaten olmuş gibi düşünmeye, öyle hissetmeye çalışmalısınız. Şimdi kendinizi o durumun içinde, arzu ettiğiniz şekilde görmeye çalışın ve sahneye mümkün olduğunca çok ayrıntı katın. Eğer isterseniz (daha sonra ayrıntısıyla açıklanacak) bir hazine haritası yaparak bu şeyin ya da durumun gerçek bir fiziksel resmini de oluşturabilirsiniz. Bu zorunlu olmayan, isteğe bağlı bir adımdır ama genellikle işe yarar ve de eğlencelidir!

3- Sık Sık Üzerine Odaklanın

Arzu ettiğiniz şeyin fikrini ya da görüntüsünü hem sessiz meditasyon seanslarında hem de gün boyunca aklınıza gelen her an sık sık zihninizde canlandırın. Bu şekilde, o yaşamınızın ayrılmaz bir parçasına dönüşür; sizin için giderek daha gerçek hale gelir ve siz de giderek onu daha başarıyla zihin ekranınıza yansıtabilirsiniz.

Arzuladığınız şeye tam ve net, ama hafif ve yumuşak bir şekilde odaklanın. Bunun için, çok fazla uğraştığınızı ya da ona aşırı ölçüde bir enerji yüklediğinizi hissetmemeniz önemlidir -bu yardımdan çok engel oluşturur.

4- Ona Pozitif Enerji Yükleyin

Hedefinize odaklanırken onunla ilgili olumlu, yüreklendirici şeyler düşünün. Bu arada kendi kendinize güçlü, olumlu bildirimlerde bulunun; elde etmek istediğiniz şeyin var olduğunu, size geldiğini ya da gelmekte olduğunu söyleyin. Kendinizi, arzuladığınız o şeyi alırken ya da kazanırken görmeye çalışın. Bu olumlu bildirimlere "onaylamalar" denir. Onaylamaları kullanırken, taşıdığınız kuşku ya da güvensizlikten geçici olarak kurtulmaya; onları, hiç olmazsa o anlık saf dışı etmeye çalışın ve arzuladığınız şeyin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu, onun gerçek olduğunu hissetmeye çaba gösterin. Hedefinize ulaşıncaya ya da artık ulaşma arzusu duymayana dek bu yöntemle çalışmayı sürdürün. Unutmayın ki hedefler gerçekleşmeden önce sık sık değişirler, ki bu da insanın değişim ve gelişim sürecinin tamamen doğal bir parçasıdır. Bu nedenle, onun için sahip olduğunuz enerji tükenince artık aynı amacı sürdürmeye çalışmayın -eğer artık hedeflediğiniz şeye ilginizi yitirmişseniz, bu ona yeni bir bakışla bakmanın zamanının geldiğini göstermektedir. Eğer hedefinizin artık değiştiğini anlarsanız, bundan kendinizi mutlaka haberdar etmelisiniz. Önceki hedefe artık odaklanmadığınız gerçeği üzerine enine boyuna düşünüp kesin bir karara varın. Eski döneme son verip yenisini başlatın. Bu, yalnızca fikrinizi değiştirdiğiniz bir durumda karmaşaya düşmenizi ya da "başarısızlığa" uğradığınız hissine kapılmanızı önler.

Arzuladığınız şeye, hedefinize ulaştığınızda da, işin tamamlandığını kendinize
bildirmelisiniz. Sık sık arzu ettiğimiz ve imgelediğimiz şeyleri elde eder, ama başarıya ulaştığımızdan kendimizi bilinç düzeyinde haberdar etmeyi unuturuz! Bunun için kendinizi takdir etmeyi, "sırtınızı okşamayı" ihmal etmeyin ve evrene dileğinizi yerine getirdiği için şükranlarınızı sunmayı unutmayın.


Işıldayan Safir 31-01-2012 08:17 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 


Yaratıcı imgelemenin gücünün zararlı amaçlar için kullanılabileceğinden korkmayın. Yaratıcı imgeleme evrenin doğal olarak uyumlu, bolluk ve sevgi dolu olan akışına karşı kendi oluşturduğumuz engelleri aşma ya da yok etme aracıdır. O yalnızca tüm varlıkların en yüksek iyiliği adına, en yüksek hedef ve amaçlarımıza uygun biçimdekullanıldığında gerçekten etkili olur.

Eğer bir insan bu güçlü tekniği zarar verici ya da yıkıcı bencillikte bir amaç doğrultusunda kullanmaya kalkışırsa, yalnızca karma yasasından habersiz olduğunu gösterir. Bu radyasyon ve çekim yasasıyla aynı temel prensiptir: "Ne ekersen onu biçersin." Başkası için yaratmaya çalıştığınız her şey daima bir bumerang gibi size geri döner. Bu sevgi dolu, yardımsever, şifa verici eylemleri olduğu gibi olumsuz, yıkıcı olanları da kapsar. Bu ise elbette, başkalarını en yüksek amaçlarınız olarak görüp severek yaratıcı imgelemeyi onlara hizmet etmekte kullandıkça, daha çok sevgi, mutluluk ve başarının doğal olarak gelip sizi bulacağı anlamını taşımaktadır. Bu prensibi kendinize sürekli hatırlatmak için, yaptığınız her yaratıcı imgeleme seansına aşağıdaki cümleyi eklemeniz çok yararlı olur:

"Bu ya da daha iyi bir şey, şimdi benim için ve ilgili herkesin en yüksek iyiliği adına, tümüyle doyum verici ve uyumlu yollarla gerçekleşiyor."

Örneğin, eğer işinizde terfi ettiğinizi imgeliyorsanız, sizin üstünüz olan kişinin işten çıkarıldığını hayal etmeyin; bu kişinin daha iyi, daha doyurucu bir göreve terfi ederek yerini boşalttığını imgeleyin. Böylece yaptığınız imgeleme her ikinizin de iyiliğiyle sonuçlanır. Bu hayalin nasıl gerçekleşeceğini anlamak ya da onu adım adım hesaplamak veya en iyi nasıl sonuçlanabileceğine karar vermek zorunda değilsiniz; yalnızca en iyi şekilde sonuçlanacağını varsayın ve bırakın ayrıntılarla evrensel zeka uğraşsın.


kinetix 31-01-2012 09:42 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
"Bu ya da daha iyi bir şey. Şimdi benim ve benimle ilgili herşeyin en yüksek hayrına çalışıyor"

Bir başkasının kötü duruma düşmesini istemek bile, hemen o anda kaybetmiş olmaktır. Bumerang gibi size geri döner. Ne ekerseniz onu biçersiniz.

azraist_24 31-01-2012 10:55 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
TEMIZLIK YAPTIM BUGUNsevincli

Hem de tüm benligimde.
Bütün kaslarimi, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanimi bile temizledim.

En küçük yerlerine, kivrimlarina girmis, sinmis tüm pislikleri attim.
Kirginliklarimi disari çikardim ilk önce.
Görmenizi isterdim. Nasil da çok yer kapliyorlarmis, inanmazsiniz.
Bagislamayi yerlestirdim yerine özenle. Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarini.
Her yere, görebildigim, göremedigim her yere serptim.
Atarken kirginliklarimi, bakmadim neydi onlar diye.
Geçmisimden de bir parça kalsin istemiyordum.
Gelecek geçmisten çok daha fazla yasanasi.
Bakmadim, merak da etmedim.
Bagislamayi ekerken tekrar kirilmaktan korkuyordum belki.
Kiskançligimi çikardim. Meger ben ne az kiskançmisim.
Çok kolay oldu. Sevindim.
Sanki kaybetmis bir esyami bulmus gibi oldum.
Çok sükür ki kin ve nefret yoktu yüregimde. Nasil temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sira korkularima gelmisti. Çikarmaya bile korktum önce. Ne de çok
alismisim onlarla yasamaya.
Bunca aci ve endiseye nasil alisilir? Içten içe bir sevgi nasil duyulur anlayamadim.
Yerini, topragini sevmis mor bir menekseydiler.
E... ne de olsa iyi bakmistim onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip, endiselerimle sulamistim.
Mutluluklarimi , ümitlerimi ne de çok ihmal ettigimi anladim o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onlari düsünüp birer umut daha
ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim.
Her seyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkinda olsaydim,
böyle bahar temizliklerine ihtiyacim kalmazdi.
Çok zorlandim korkularimla. Birbirlerinin içine halkalar misali
girmislerdi. Kenetlenmislerdi adeta.
Ama onlari da sevgiyle çikardim. Bir bebek sefkatiyle , öperek, severek,
oksayarak.
Ve onlari yasamaktan, hem de bir zamanlar bir kabus gibi yasamaktan, pismanlik duymadan çikardim. .
Kizsaydim onlara, bagirip çagirsaydim, yine dönüp dolasip geleceklerini biliyordum.
Güzel kokular geliyor içimden.
Saçlarim hep parlak gibi dururdu ama parlak degilmis.
Ellerim her zamankinden daha yumusak, tenim hiç olmadigi kadar duru,
Bir su gibi sesim.
Temizlik yaptim bugün. Bahar temizligi.
Nese ektim, hosgörü, güven, sevgi ektim.
Almadan vermeyi, sevilmeden de sevmeyi, paylasmayi ektim.
Saglik ektim, bol sihhat...
Korkusuzluklari ektim alabildigine. ..
Saatlerce ektim korkusuzlugu...
Çilginlik ektim, dogallik. Sonsuzluk...
Bagislama ektim.
Ask ektim her hücreme.
Cosku, heyecan, sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim. Bas egme degil. Oldugu gibi kabullenme.music45

EDWARD MORRISON

Işıldayan Safir 31-01-2012 11:24 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Onaylamalar yaratıcı imgelemenin en önemli unsurlarından biridir. Onaylamak, "kesinleştirmek, sabitleştirmek, pekiştirmek" demektir. Bir onaylama, bir şeyin zaten şimdiden öyle olduğu konusunda güçlü, olumlu bir bildirimdir. Bu, imgelediğiniz şeyi "kesinleştirme" yöntemidir.

Çoğumuz, zihnimizde neredeyse kesintisiz süren bir iç "diyalog"un farkındayızdır. Zihin sürekli kendi kendisiyle "konuşmakla"; hayat, dünya, duygularımız, sorunlarımız, diğer insanlar vs. ile ilgili bitmez tükenmez yorumlarda bulunmakla meşguldür.

Zihnimizden geçen sözcükler ve fikirler çok önemlidirler. Genelde, bu düşünce akımının bilinçli olarak farkına varmayız ama yine de düşüncelerimiz yoluyla "kendimize söylediğimiz" şeyler bu gün yaşadığımız gerçeklerin temelini oluştururlar. Zihinsel yorumlarımız yaşamımızda ne olup bittiğiyle ilgili duygu ve algılarımızı etkiler ve olduğundan farklı gösterirler. Hayatta başımıza gelenher şeyin sorumlusu, kendi benzerlerini eninde sonunda kendine çekerek gerçekte de "tezahür ettiren" bu düşünce şekilleridir işte.

Meditasyon yapan herkes, daha derin ve bilge olan sezgisel zihnimizle ilişki kurabilmek için bu zihinsel konuşmayı susturmanın ne kadar zor olduğunu bilir. Geleneksel bir meditasyon uygulaması, bu iç diyalogu olabildiğince tarafsız bir biçimde gözlemlemektir.

Bu, düşünmeyi adet edindiğiniz düşünce tiplerinin bilincine varmanızı sağlayan çok değerli bir deneyimdir. Bu düşüncelerin çoğu, tüm yaşamımıza hakim olan eski düşünce kalıplarının teyp bantları gibidir. Bunlar çok önceden edindiğimiz, ama hala yaşadıklarımızı etkileyen eski programlardır.

Onaylama yapma uygulaması, bazı eski, yıpranmış, işi bitmiş ya da olumsuz düşünceleri (zihinsel gevezelikleri) daha olumlu fikirler ve kavramlarla değiştirmeye başlamamıza yardımcı olur. Bu, kısa sürede yaşamla ilgili tutum ve beklentilerimizi tamamen değişime uğratabilecek ve dolayısıyla kendimiz için yarattığımız şeyi de tümüyle değiştirebilecek güçte bir tekniktir.

Onaylamalar sessizce, sözlü olarak, yüksek sesle, yazılarak ya da şarkı veya name şeklinde söylenerek yapılabilirler. Her gün on dakika boyunca etkili onaylama yapmak, onca yıllık eski zihinsel alışkanlıkları dengeleyebilir. "Kendinize söylediğiniz" şeyler konusunda bilinçli davrandıkça ve olumlu, engin sözcükleri ve kavramları seçtikçe doğal olarak daha olumlu bir gerçek yaratırsınız.

Herhangi bir olumlu bildirim bir onaylama olabilir. Bu çok genel ya da çok özel bir şey de olabilir. Onaylamanın sayısız çeşidi vardır; bir fikir edinmeniz için aşağıda birkaç örnek sunuyorum:

Gün geçtikçe, her bakımdan daha çok gelişiyorum. Her şeyi kolayca ve çabasızca elde ediyorum. Ben ışık ve sevgi dolu, neşe saçan bir varlığım.

Doğal bir biçimde öğreniyor, aydınlanıyorum. Hayatım tam bir kusursuzlukla gelişiyor.

Burada ve şimdi'nin (yaşadığım anın) tadını çıkarmak için ihtiyacım olan her şeye sahibim. Kendi hayatımın efendisiyim.

Gereksindiğim her şey içimde zaten var. Yüreğimde kusursuz bir bilgeliği taşıyorum. Ben bütün ve tamam bir varlığım. Kendimi olduğum gibi seviyor ve takdir ediyorum. Tüm duygularımı bir parçam olarak kabul ediyorum.

Sevmeyi ve sevilmeyi seviyorum. Kendimi daha çok sevdikçe, başkalarına vermek için daha fazla sevgiye sahip oluyorum. Artık sevgiyi özgürce veriyor ve alıyorum. Şimdi sevgi dolu, doyum verici, mutlu kılıcı ilişkileri hayatıma çekiyorum.

... ile ilişkim, gün geçtikçe daha mutlu ve doyum verici bir hale geliyor.

Artık kusursuz, doyurucu ve karşılığında iyi bir ücret aldığım bir işim var.

Bu işte çalışmayı seviyor ve maddi manevi büyük karşılık görüyorum. Ben yaratıcı enerjiye açık bir kanal oluşturuyorum.

Kendimi enerjik bir biçimde ifade edebiliyorum.

Daima açık ve etkin bir biçimde iletişim kurabiliyorum.

Artık tüm arzularımı gerçekleştirmek için yeterli zamana, enerjiye, bilgeliğeve paraya sahibim.

Daima doğru zamanda, doğru yerdeyim ve başarılı bir biçimde doğru faaliyetlerde bulunuyorum.

İstediğim her şeye sahip olmayı onaylıyorum!

Zengin bir evrende yaşıyoruz ve onda hepimize yetecek her şey var.

Bolluk benim doğal olma halimdir. Onu şimdi kabul ediyorum! Sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyorlar.

Her gün parasal açıdan daha refaha kavuşuyorum.

Daha çok şeye sahip oldukça, verecek daha çok şeyim olur.

Daha çok verdikçe, daha çok alırım ve kendimi daha mutlu hissederim.

Eğlenmek, ve hayatın tadını çıkarmak hakkımdır ve bunu yapıyorum!

Rahat ve kendi merkezimdeyim.

Her şey için fazlasıyla zamanım var.

Artık yaptığım her şeyden zevk alıyorum!

Yalnızca yaşadığım için kendimi mutlu ve neşe dolu hissediyorum.

Canlı bir sağlığa, ve ışık saçan bir güzelliğe sahibini!

Bu bolluk dolu evrenin tüm lütuflannı almaya hazırım!

................... (boş yeri siz doldurun) bana kolayca ve çaba göstermeden geliyor.

Çok iyi bir ücret aldığım harika bir işim var. Ben de ortaya kusursuz bir iş çıkarıyorum.

İçimdeki Tanrı'nın ışığı şimdi hayatımın her aşamasında kusursuz sonuçlar üretiyor.

İçimdeki ışık burada ve şimdi hayatımda mucizeler yaratıyor.

Zihnimde, bedenimde, parasal işlerimde ve tüm ilişkilerimdeki yüce onarım için şükrediyorum.

Her şey hayatımın iyiliği için birlikte çalışıyor şimdi. Artık hayatımın yüce planıyla uyumlu yaşıyorum.

Hayatımın yüce planı adını adım ortaya çıktıkça onu tanıyor, kabulleniyor ve uyguluyorum.

Şu anda sağlık, zenginlik, mutluluk ve kusursuz bir kendini ifadeyle dolu hayatım için şükranlarımı sunuyorum.



Işıldayan Safir 31-01-2012 11:32 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

İşte, onaylamalarla ilgili unutmamamız gereken bazı önemli şeyler:

1- Onaylama cümlelerinizi daima, gelecek değil şimdiki zamanda kullanın. Zaten varmış gibi düşünmek ve böyle söylemek çok önemlidir. "Harika bir işe gireceğim." demeyin; onun yerine: "Şimdi harika bir işim var." deyin. Bu kendinizi kandırmak ya da yalan söylemek değildir; bu her şeyin, nesnel realitede ortaya çıkmadan (tezahür etmeden) önce zihinsel düzeyde yaratıldığı gerçeğini bilmektir.

2- Onaylamaları daima en olumlu biçimde yapın. Olmasını istediğiniz şeyi söyleyin, olmasını istemediğiniz şeyi değil. Örneğin: "Artık sabahları fazla uyumayacağım." demek yerine, "Artık her sabah zamanında ve enerji dolu kalkıyorum." deyin. Bu mümkün olan en olumlu zihinsel görüntüyü yaratmanızı garantiler. Belli durumlarda, özellikle belirli duygusal engellerden ya da kötü alışkanlıklardan kurtulmaya çalışırken onaylamaları olumsuz biçimde de yapabilirsiniz. Örneğin: "Bir şeyleri elde edebilmek için gerilime girmek zorunda değilim." cümlesinde olduğu gibi. Eğer böyle bir durum söz konusuysa, bu tip bir onaylamayı daima, "Artık derin bir biçimde gevşemiş haldeyim ve kendi merkezimdeyim ve her şeyi kolayca ve çabasızca elde ediyorum." gibi yaratmayı arzuladığınız şeyi tanımlayan olumlu bir onaylama izlemelidir.

3- Genelde, en etkili onaylama en kısa ve basit olandır. Bir onaylama, güçlü bir duygu ileten açık bir bildirim olmalıdır; daha fazla duygu ilettikçe zihninizde de ona göre daha güçlü bir etki yapar. Uzun, çok sözcüklü ve kuramsal onaylamalar duygusal vuruculuklarını, etkilerini yitirir ve bir kafa turuna dönüşürler.

4- Daima, size bütünüyle doğru gelen onaylamaları seçin. Bir başkasının işine yarayan bir onaylamadan siz asla sonuç atamayabilirsiniz. Bir onaylama olumlu, geliştirici, özgürleştirici ve/veya destekleyici olmalıdır. Eğer onaylamanız size doğru gelmiyorsa, ya gelene dek sözcükleri değiştirin ya da başka bir onaylama bulun.

Kuşkusuz, ilk kullandığınızda bir onaylamaya karşı duygusal bir direnç hissedebilirsiniz. Bu özellikle size güçlü gelen ve bilincinizde gerçek bir değişiklik yaratacak bir onaylama söz konusu olduğunda yaşanır. Bu, egonun başlangıçta değişim ve gelişmeye gösterdiği dirençtir.

5- Onaylama yaparken yeni ve taze bir şey yarattığınızı daima hatırlayın. Zaten var olan bir şeyi yeniden yapmaya ya da değiştirmeye çalışmıyorsunuz. Böyle yapmak olana direnmek olur, ki bu da çelişki ve çatışma yaratır. Yaşamınızı şu anki koşullarıyla olduğu gibi kabullenme, ama aynı zamandada her anı, arzuladığınız ve sizi en mutlu kılacak şeyi yaratmaya başlamak için yeni bir fırsat olarak görme yaklaşımına sahip olmalısınız.

6- Onaylamalar yapmak, duygularınıza karşı çıkmak ya da onları değiştirmeye çalışmak anlamına gelmez. "Olumsuz" olanlar da dahil olmak üzere tüm duygularımızı, oldukları gibi kabullenmek ve deneyimlemek önemlidir. Ancak onaylamalar, şu andan itibaren daha doyum verici yaşam deneyimlerine sahip olmanızı sağlayacak yeni bir bakış açısı yaratmanıza yardımcı olurlar.

7- Onaylamaları kullanırken onların gerçek olduklarını hissetmeye, içinizde bu konuda güçlü bir inanç yaratmaya çalışın. Kuşku ve tereddütlerinizi geçici olarak (en azından birkaç dakika boyunca) erteleyin ve tüm zihinsel ve duygusal enerjinizi yaptığınız onaylamaya yönlendirin.

Eğer onaylama yaparken kuşkular, direnç ya da olumsuz düşünceler karşınıza dikilirse, Dördüncü Bölüm'de verilen temizleme işlemine ya da onaylamaları yazma yöntemine başvurabilirsiniz. Onaylamaları mekanik bir biçimde söylemek yerine, bu realiteyi yaratma gücüne gerçekten sahip olduğunuzu (ki gerçekten sahipsiniz!) hissetmeye çalışmalısınız. Bu ne denli etkin olacakları konusunda çok büyük bir fark yaratır.

Onaylamalar yalnız olarak da kullanılabilirler; imgelemeyle birlikte de. Onaylamaları daima günlük yaratıcı imgeleme saatlerinize dahil etmelisiniz. Daha sonra, onaylamaları kullanmanın diğer yollarıyla ilgili bilgiler de vereceğim.

Onaylamalar genelde, spiritüel kaynaklara referansları içerdiklerinde çok güçlü ve ilham verici olurlar. Tanrı'nın, İsanın, Buda'nın ya da başka bir büyük bilgenin adının anılması onaylamanıza ruhsal enerji katar ve her şeyin evrensel kaynağını şükranla tanıdığınızı gösterir. Bu tür cümlelerde, "yüce sevgi, içimdeki ışık ya da evrensel zeka" gibi ifadeler de kullanabilirsiniz.

Bazı örnekler:

Yüce sevgi burada ve şimdi ...yaratmak için benim kanalımla çalışıyor.

Ben yüce doğamla "bir"im ve sonsuz yaratıcı güce sahibim.

Yüksek Ben yaptığım her şeyde (her konuda) bana yol gösteriyor.

Tanrı'nın ışığı beni kuşatıyor, Tanrı'nın sevgisi beni geliştiriyor, Tanrı 'nın gücü içimden akıyor. Ben neredeysem Tanrı da orada ve her şey mükemmel!


Işıldayan Safir 31-01-2012 11:48 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Doğu felsefesini incelemiş ya da bilinçlerini geliştirme yolunda olan bazı kişiler yaratıcı imgelemeyi ilk duyduklarında, onu uygulama konusunda belli bir tereddüt duyarlar. Duydukları çelişki; "şimdi burada olma", bağlılık ve arzuları terk etme fikriyle, hayatta hedefler belirleyip istediğini yaratma fikri arasındaki
görünüşteki paradokstan kaynaklanır. Görünüşteki paradoks diyorum, çünkü aslında, daha derin bir düzeyde anlaşıldıklarında, bu iki öğreti arasında hiçbir aykırılık yoktur. İkisi de, bilinçli bir insan olabilmek için anlaşılması ve yaşanması gereken önemli prensiplerdir. Birbirleriyle nasıl uyum sağladıklarını açıklayabilmek için, içsel gelişme süreciyle ilgili yaklaşımımı sizlerle paylaşmama izin verin:

Uygarlığımızdaki çoğu insan asıl benliğinin bilincinden yoksun düşmüştür. Bunlar Yüksek Ben'leriyle bağlantılarını geçici olarak yitirmişler ve böylece kendi yaşamlarından sorumlu olduklarını ve aslında onu istedikleri gibi yönlendirme gücüne sahip olduklarını da unutmuşlardır. Bu yüzden içsel olarak bir çaresizlik duygusuna kapılırlar; yaşamlarında ya da dünyada gerçek bir değişim yapabilme konusunda kendilerini temelde güçsüz hissederler. Bu içsel güçsüzlük duygusuda, kendi dünyaları üzerinde bir ölçüde güç ya da kontrol sahibi olabilmeleri için çok aşırı çabalayarak ve mücadele ederek bu duyguyu fazlasıyla telafi etmeye çalışmalarına neden olur.

Böylece insanlar hedefler oluşturup onlara fazlasıyla bağlanmaya başlarlar; kendileri dışındaki, mutlu olabilmek için muhtaç olduklarını hissettikleri insanlara ve nesnelere duygusal olarak bağlanırlar. İçsel olarak bir şeyin "eksik" olduğunu hissederler ve sürekli olarak bu boşluğu doldurmaya; istediklerini elde edebilmek amacıyla da dış dünyayı yönlendirmeye çalıştıkları için gerilim, endişe ve stresten kurtulamazlar.

İşte çoğu insanın hedefler belirleyip isteklerini gerçekleştirmeye çabalamasına neden olan ruh hali budur; ancak ne yazık ki bu bilinç düzeyiyle hiçbir sonuç elde edemezler. Çünkü, bu durumda ya kendi kendilerinin önüne birçok engel dikerek başarısızlığa uğrarlar ya da hedeflerine ulaşırlar ama onların içsel olarak mutluluk getirmediğini görürler.

İşte bu ikilemi idrak ettiğimiz noktadan itibaren spiritüel bir yola girmeye başlarız. Artık yaşamın daha farklı, daha öteye bir şey olduğunu anlar ve onu araştırmaya girişiriz.

Araştırmamız boyunca da birçok farklı deneyimden ve süreçten geçebiliriz ama er geç, yavaş yavaş kendimize, kendi özümüze dönmeye başlarız. Bu, gerçek benliğimizi, hepimizin içindeki Tanrı'yı ya da evrensel zihni yeniden deneyimleme sürecidir. Bu deneyim vasıtasıyla, en sonunda, ruhsal gücümüzün tümüne yeniden sahip oluruz. İçimizdeki boşluk yine içimizden doldurulur ve bizler içimizden gelen sevgiyi ve ışığı çevredeki herkesle paylaşan, neşe ve ışık saçan varlıklar haline geliriz.

Bu, aydınlanma denen süreçtir ve ben bunun her birey için, tüm insanlık tarafından paylaşılmadıkça tamamlanamayacak olan sonsuz bir tekâmül süreciolduğuna inanıyorum. Yani, hepimiz kendi aydınlanmamızdan ve gezegenimizdeki tüm insanların aydınlanmalarından eşit derecede sorumluyuz...

Şimdi sözde paradoksumuza geri dönelim.

Boş, aç gözlü, yönetme heveslisi halden çıkarken en başta öğrenmemiz gereken ders, her şeyin olduğu gibi akmasına izin vermektir, özgür bırakmaktır. Gevşemeli, mücadeleye son vermeli, zorlamaktan vazgeçmeli, istediğiniz ve gereksindiğiniz şeyleri elde edebilmek için insanları ve nesneleri yönlendirmeye çalışmaktan vazgeçmelisiniz; daha doğrusu, bu kadar çok şey yapmaktan vazgeçmeli ve bir süre sadece olmayı deneyimlemelisiniz.

Bunu yaptığınızda, aslında herhangi bir şeyi değiştirmeye çalışmadan olduğunuz gibi olmaya ve dünyanın da olduğu gibi olmasına izin verdiğinizde kendinizi çok harika hissettiğinizi, gerçekten mükemmel bir durumda olduğunuzu keşfedersiniz birden.

Bu, şimdi burada olmanın temel deneyimidir ve Budist felsefesinin "bağlılıklardan kurtulma" yaklaşımından kastettiği de budur. Kendinin bilincine varma yolunda en temel ve son derece özgürleştirici bir deneyimdir bu. Bu hali giderek daha sık deneyimledikçe, kendi Yüksek Ben'inizle ilişki kurmak için bir kanal açmaya başlarsınız ve er ya da geç içinizden doğal yaratıcılıkta yoğun bir enerji akmaya başlar. O zaman, tüm yaşamınızı ve başınıza gelen her olayı aslında kendinizin yarattığını görmeye başlar ve kendiniz ve başkaları için daha ödüllendirici deneyimler yaratmakla ilgilenmeye başlarsınız. Artık her an enerjinizi, size en doğru ve gerçek gelen, en yüksek ve en doyum verici hedeflere odaklamak isteyebilirsiniz. Yaşamın temelde iyi, bolluk ve neşe dolu olduğunu ve istediğinizi çekişmeden ve zorlanmadan elde etmenizin yaradılıştan sahip bulunduğunuz doğal bir hak olduğunu ve bunun yalnızca hayatta olmanın bir işlevi olduğunu idrak edersiniz. İşte o zaman yaratıcı imgeleme en önemli aracınız haline gelebilir. Aşağıda, konuyu daha da açıklayacağını umduğum bir benzetme sunuyorum:

Hayatın bir nehir olduğunu düşünelim. İnsanların çoğu da nehrin akışına kapılıp gitmekten korktukları için kıyıya sıkı sıkıya tutunmuşlar. Ancak belirli bir noktada, her varlık gönüllü olarak kendini, akışa bırakmak, nehrin onu sağ salim bir yerlere ulaştıracağına güvenmek zorunda. İşte bu noktada insan "akışa uymayı" öğrenir ve bu harika bir duygudur.

Bir kez nehirle birlikte akmaya alışınca, bu insan artık ileriye doğru giden yollardan hangisini seçeceğine kendisi karar verebilir. En iyi görünen yolun hangisi olduğunu belirleyebilir, ağaç köklerine, kaya parçalarına çarpmaktan sakınarak ilerleyebilir ve önündeki birçok kanal ve koldan izlemek istediğini seçebilir. Aynı zamanda da hala "nehirle birlikte akmaktadır..."


Bu benzetme bize, burada ve şimdi'nin tadını nasıl çıkaracağımızı, hayatın akışına uyup, ama aynı zamanda da hayatımızı yaratmanın sorumluluğunu üstlenerek kendimizi bilinçli olarak hedeflerimize nasıl yönlendirebileceğimizi gösteriyor.

Yaratıcı imgelemenin, kişinin bilinç gelişimi de dahil olmak üzere herhangi bir amaç için kullanılabilecek bir araç olduğunu unutmayın. Yaratıcı imgelemeyi, kendinizi burada ve şimdi'de yaşayan, genel akışa uyan ve daima özüyle ilişkide olan, rahat ve açık bir kişi olarak resmetmekte kullanmak genellikle çok yararlı olur.


Işıldayan Safir 02-02-2012 11:40 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Yaratıcı imgelemeyi en etkin şekilde kullanmak için belirli kavramları anlamak ve bazı ileri teknikleri öğrenmek gerekir.

Hatırlanması gereken en önemli şey yaratıcı imgelemeyi sık sık kullanmak, onu yaşamınızın düzenli bir parçası haline getirmektir. Çoğu kişi, özellikle ilk öğrenmeye başladığında en azından her gün biraz uygulama yapmanın çok yararlı olduğunu görür.

Ben size düzenli olarak, her sabah uyanır uyanmaz ve her gece uykuya dalmadan önce (bu en etkin yapılabildiği saattir) ve eğer yapabilirseniz gün ortasında on beş dakika kadar bir yaratıcı imgeleme meditasyonu uygulamanızı öneririm. Meditasyona daima derin bir gevşemeyle başlayın, sonra dilediğiniz imgeleme ve onaylama ile sürdürün.

Yaratıcı imgeleme birçok değişik şekilde kullanılabilir ve onları uygun zamanlarda denemeyi hatırlamak da size bağlıdır. Yaratıcı imgeleme yeni bir düşünme biçimi, yeni bir yaşam biçimidir ve böyle olmak sıfatıyla da biraz uygulama gerektirir.

Yaratıcı imgelemeyi değişik durumlarda ve değişik koşullarda deneyin ve her türlü sorunun çözümünde elinizden geldiğince sık kullanın. Eğer herhangi bir konuda endişeye ya da şaşkınlığa kapılırsanız ya da bir sorun karşısında cesaretsizlik veya engellenmişlik duygusu hissederseniz, kendinize, yaratıcı imgelemeyi size yardımcı olabilecek biçimde kullanabileceğiniz bir yol olup olmadığını sorun. Onu uygun olan her an kullanma konusunda yaratıcı bir alışkanlık oluşturun.

Eğer yaratıcı imgelemenin bütünüyle başarılı olduğunu hemen hissetmezseniz cesaretsizliğe kapılmayın. Unutmayın ki, çoğumuz üstesinden gelmemiz gereken onca yıllık olumsuz düşünce kalıplarına sahibiz. Yaşam boyu süren bu alışkanlıkların bazılarını değiştirmek zaman alır. Ve çoğumuz derinlerde yatan ve daha bilinçli yaşama konusundaki çabalarımızı yavaşlatan bazı duygulara ve eğilimlere sahibiz.

Bereket versin, yaratıcı imgeleme öylesine Tanrı vergisi güce sahip bir süreçtir ki, beş dakikalık bir bilinçli, olumlu meditasyon bile, saatlerin, günlerin, hatta yılların oluşturduğu olumsuz kalıpları dengeleyebilir.

Bu yüzden sabırlı olun. Yaşamınızı/dünyanızı bugün olduğu şekilde biçimlendirmek bir ömür aldı. Mutlaka hemen değişmeyebilir (ki genellikle hemen değişir). Azimle ve süreci tam ve doğru biçimde anlayarak, yaşamınızda mucizevi görünen birçok şeyi yaratmayı başaracaksınız.


Işıldayan Safir 02-02-2012 11:42 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Yaratıcı imgelemeyi uygulayarak geliştiğim süreç içinde en önemli bulduğum iki şey ise şunlardır:

1- En yüksek ideallerim ve amaçlarımla ilişkimi sürdürmeme yardımcı olan ilham verici ve yükseltici kitapları düzenli bir biçimde okumak. Genelde başucumda bir kitap bulundurur ve her gece bir-iki sayfa okurum.

2- Kendisi de daha bilinçli yaşamayı öğrenmeyi amaçlayan ve çabalarınızda sizi destekleyecek ve yardımcı olacak bir arkadaş ya da bir arkadaş grubu edinmek. Düzenli olarak ya da ara sıra yapılan uygulamalı bilinç derslerine ya da seminerlere katılmak bu tip bir desteği alma ve başkalarına verme konusunda önemli bir yol olabilir.

Yaratıcı imgeleme süreci birçok farklı düzeyler ve yaklaşımlar içerir.. Herhangi bir durumda bir yöntem uygun olurken diğerinde olmayabilir. Siz kendi enerji akışınızı izlemeli ve çekildiğinizi hissettiğiniz yöntemleri kullanmalısınız.

Örneğin, belirli bir durumda, onaylamalar yapmaya çalışır ve yapamadığınızı görebilirsiniz ya da başarılı bir gelişme elde edemediğinizi hissedebilirsiniz. Bu durumda temizleme işlemini denemek ya da Yüksek Ben'iniz veya ruhsal rehberinizle ilişki kurup ne yapmanız gerektiğini sormak isteyebilirsiniz.

Bir seferinde işe yarayan bir yöntem, başka bir sefer yaramayabilir; bir kişinin işine yarayan bir yöntem bir başkasının işine yaramayabilir. Daima kendinize ve kendi iç dürtülerinize güvenin.

Eğer kullandığınız yöntem size zorladığınızı, arkadan ittiğinizi, fazla çabaladığınızı, gerilime girdiğinizi hissettiriyorsa, onu yapmayın. Eğer bu yöntem size olumlu özgürleştirici, açıcı, güçlendirici, ilham verici geliyorsa yapın.


Işıldayan Safir 03-02-2012 12:03 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Hayatın üç düzeyi içerdiğini düşünebilir ve bunları olma, yapma ve sahip olma düzeyleri olarak adlandırabiliriz. Olma, canlı ve bilinçli olmanın temel deneyimidir. Bu derin meditasyonla ulaştığımız, kişinin kendi içinde tümüyle bütün ve huzur içinde olma halidir. Yapma, hareket ve eylemdir. O her canlının içinden akan ve canlılığımızı oluşturan doğal yaratıcı enerjiden kaynaklanır. Sahip olma evrendeki diğer insanlar ve nesnelerle ilişkili olarak olma halidir. Bu, insanların ve nesnelerin hayatımıza girmelerine izin verme ve onları kabullenme, aynı ortamı onlarla rahatça paylaşma yeteneğidir.

Olma, yapma ve sahip olma, her kenarın ötekileri desteklediği bir üçgeni andırır. Onlar birbirleriyle catışma içinde değildirler. Hepsi aynı anda var olurlar.

İnsanlar sık sık yaşamlarını geriye doğru/tersine yaşamaya kalkışırlar: Daha fazla şeye ya da daha fazla paraya sahip olmaya çalışırlar; çünkü bu durumda istediklerini daha fazla yapabilecek ve böylece daha mutlu olabileceklerdir. Oysa aslında süreç tam tersine işler. Önce, gerçekte olduğunuz varlık olmalı, sonra istediğiniz şeye sahip olabilmek için yapmanız gereken şeyi yapmalısınız.

Yaratıcı imgelemenin amacı; bizi, kendi olma halimize ulaştırmak, yapma eylemimize odaklanip onu kolaylaştırmamıza yardımcı olmak, sahip olduklarımızı çoğaltıp geliştirmektir.


Işıldayan Safir 03-02-2012 12:19 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

İçinizde, herhangi bir durumda yaratıcı imgeleme uygulamasının sizin için ne kadar başarılı olacağını belirleyen üç unsur vardır:

1- Arzu

İmgelemeyi seçtiğiniz şeyi yaratma ya da elde etme konusunda gerçek bir arzuya sahip olmalısınız. Arzu sözcüğüyle, bağımlı kalıcı, açgözlü arzuyu değil, bir şeyi gerçekten amaçlamanın açık ve güçlü duygusunu kastediyorum. Kendi kendinize önce, "Bu hedefin gerçekleşmesini gerçekten, yürekten arzuluyor muyum?" diye sormalısınız.

2- İnanç

Seçtiğiniz hedefe ve ona ulaşacağınıza ne kadar çok inanırsanız, onun gerçekleşme gücü de o oranda artar. Kendi kendinize, "Bu hedefin var olduğuna inanıyor muyum?" ve "Ona ulaşmamın ya da onu gerçekleştirmemin mümkün olabileceğine inanıyor muyum?" diye sormalısınız.

3- Kabullenme

Peşine düştüğünüz şeyi kabullenmeye ve ona sahip olmaya istekli olmalısınız. Bazen ulaşmayı gerçekte istemediğimiz hedefleri kovalar, elde etmeye çalışırız; aslında burada ilgilendiğimiz amaç değil, onu elde etmeye çalışma sürecidir. Bu nedenle, kendi kendinize, "Buna bütünüyle sahip olmayı gerçekten istiyor muyum?" diye sormalısınız.

Bu üç unsurun toplamı sizin amacınız dediğim şeydir. Bir şeyi yaratmayı tam anlamıyla amaçladığınızda -yani derinden arzuladığınızda, onu yapabileceğinize tümüyle inandığınızda ve ona sahip olmaya bütünüyle istekli olduğunuzda- gerçekleşmemesi mümkün değildir ve genelde çok kısa bir sürede gerçekleşir.

Amacınız ne kadar açık ve güçlüyse, yaratıcı imgelemeniz de o ölçüde hızlı ve kolay çalışacaktır. Herhangi bir durumda, amacınızın durumuyla ilgili soru yöneltin. Eğer bu amaç henüz zayıf ya da kesin olmaktan uzaksa genellikle aşağıdaki onaylamayla güçlendirilebilir:


Işıldayan Safir 03-02-2012 01:04 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 


Yaratıcı imgelemeyi çok etkili ve başarılı hale getirmek için atılacak en önemli adımlardan biri, "kaynaktan" geldiğini hissettiğiniz bir deneyim yaşamaktır.

Kaynak, evrendeki sınırsız sevgi, bilgelik ve enerjiyi sağlayan demektir. Sizin için kaynak, Tanrı ya da evrensel zihin, her şeyin "bir"liği, ya da asıl özünüz anlamına gelebilir. Nasıl kavramlaştırırsak kavramlaştıralım, o burada ve şimdi hepimizin içinde, içsel varlığımızda bulunmaktadır.

Ben kaynakla ilişki kurmayı, Yüksek Ben'le, içimizde yaşayan Tanrısal varlıkla ilişki kurmak olarak düşünüyorum. Yüksek Ben'le ilişkide olmak derin bir bilme, kesinlik, güç, sevgi ve bilgelik duygusuyla karakterize edilir. Bu durumda, kendi dünyanızı kendinizin yarattığınızı ve onu kusursuz hale getirmek için sonsuz bir güce sahip olduğunuzu bilirsiniz.

Bu şekilde kavramlaştırmasak da hepimizin Yüksek Ben'le ilişki kurduğumuz anlar vardır; bu tür deneyimleri hepimiz yaşamışızdır. Kendinizi olağanüstü yüksek, aydınlık, güçlü, "dünyanın tepesinde" ya da "dağları yerinden oynatabilecek güçte" görmeniz Yüksek Ben'le ilişki kurduğunuzun göstergeleridir. "Aşık olmak" da böyle bir duygudur. Aşık olduğunuzda kendinizi ve dünyayı harika hissedersiniz; çünkü başka bir varlığa duyduğunuz sevgi, Yüksek Ben'inizle aranızdaki duvarın kalkmasına yardımcı olur.

Yüksek Beninizin bilinçli olarak farkına vardığınızda, onun zaman zaman yaşanan bir deneyim gibi göründüğünü keşfedersiniz. Bir an kendinizi güçlü, aydınlık, arınmış ve yaratıcı hissedebilirsiniz; bir sonraki anda ise karmaşa ve güvensizliğe geri düşebilirsiniz. Bu, sürecin doğal bir parçası olarak görünür. Bir kez Yüksek Ben'inizin farkına varınca, ihtiyacınız olduğunda on uçağırabilir ve yavaş yavaş, giderek daha çok sizinle birlikte olduğunu hissedersiniz.

Kişiliğinizle Yüksek Ben'iniz arasındaki bağlantı ikiye ayrılan bir kanala benzer ve akışı her iki yönde de geliştirmek önemlidir:

Alıcı: Meditasyon sırasında kişiliğinizi susturup olma haline geçince, sezgisel olarak size gelecek yüksek bilgelik ve rehberliğe bir kanal açmış olursunuz. Sorular sorar ve yanıtların size sözcükler, zihinsel imgeler ya da izlenimler vasıtasıyla gelmesini beklersiniz.

Etkin: Kendinizi evreninizin yaratıcısı olarak hissettiğinizde, yaratmayı arzuladığınız şeyi seçer ve seçimlerinizi yaratması için Yüksek Ben'inizin sonsuz enerji, güç ve bilgeliğine etkin imgeleme ve onaylama vasıtasıyla kanal oluşturursunuz.

Kanal iki yönde de özgürce akarken, sürekli olarak yüksek bilgeliğiniz tarafından yönlendirilmekte, bu rehberliğe dayanarak seçimler yapmakta ve dünyanızı en yüce ve güzel biçimde yaratmaktasınızdır.

Meditasyonun hemen her biçimi sizi en sonunda, kendinizi kaynak ya da Yüksek Ben olarak deneyimlemeye (hissetmeye) götürür. Bu deneyimin ne olduğundan emin değilseniz, endişeye kapılmayın. Sadece gevşeme, imgeleme ve onaylama uygulamalarını sürdürün. Meditasyonunuz sırasında er geç, bilincinizde bir çeşit açılma ve aydınlanma olduğu ve gerçek bir gelişme hissettiğiniz; her şeyin yolunda olduğunu, hatta içinizden yoğun bir enerjinin aktığını ya da bedeninizde, sıcaklık veren bir enerji değişikliği hissettiğiniz anlar yaşamaya başlarsınız. Bunlar, Yüksek Ben'inizin enerjisine kanal oluşturmaya başladığınızın işaretleridir.

İşte, bu duyguya ulaşmanıza yardımcı olacak bir yaratıcı imgeleme alıştırması. Bu alıştırmayı meditasyon seanslarınızın başında düzenli olarak yapabilirsiniz:

Rahat bir biçimde oturun ya da uzanın. Tümüyle gevşeyin... Tüm bedensel ve zihinsel geriliminakıp gitmesine izin verin... Derin bir biçimde ve ağır ağır soluk alıp verin... Giderek daha derinden gevşemeye çalışın.

Kalbinizde parlak, ısı yayan, sıcak bir ışık olduğunu hayal edin. Bu ışığın giderek yayıldığını ve büyüdüğünü; siz çevrenizdeki herkese ve her şeye sevgi dolu bir enerji yayan parlak bir güneş haline gelene dek büyüdüğünü ve genişlediğini hissedin.

Kendinize sessizce ve inançla şöyle söyleyin:

"Yüce ışık ve yüce sevgi benim kanalımla akıyor ve çevremdeki her şeye yayılıyor."

Bu cümleyi, ruhsal enerjinizi güçlü bir biçimde hissedinceye dek defalarca tekrarlayın.

Dilerseniz, kendi gücünüz, ışığınız, yaratma yeteneğinizle ilgili aşağıdaki verilenlere benzer onaylamaları da kullanabilirsiniz:

Tanrı şimdi benim, kanalımla çalışıyor,
ya da Ben yüce ışık ve yaratıcı enerjiyle doluyum,
ya da İçimdeki ışık burada ve şimdi yaşamımda mucizeler yaratıyor.
ya da size anlamlı ve güçlü gelen herhangi bir cümleyi kullanabilirsiniz.



Işıldayan Safir 03-02-2012 04:04 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Yaratıcı imgelemeyi kullanmanın en etkin yolu, Taoculuğun özü olan "akışa uymak"tır. Bu istediğiniz yere ulaşmak için "çabalamak" zorunda olmamanız; sadece gitmeyi arzuladığınız yerden evreni haberdar etmeniz ve sonra yaşam nehri sizi oraya ulaştırana dek sabırla veuyum içinde onun akışına katılmanız demektir. Yaşam nehri bazen sizin hedefinize doğru dolambaçlı bir yoldan akabilir. Hatta, geçici olarak, tamamen farklı bir yöne gidiyor gibi de görünebilir; ama uzun vadede bu, mücadele ve zorlamayla gerçekleşecek olandan daha kolay ve uyumlu bir yoldur.

Akışa uymak, hedeflerinize (size çok önemli görünseler dahi) hafifçe bağlanmak ve bu arada daha uygun ve doyum verici olanlarla karşılaşırsanız başlangıçtaki hedeflerinizi değiştirmeye gönüllü olmak demektir. Hedefinizi zihninizde net bir biçimde tutma; ama aynı zamanda yol boyunca karşılaştığınız tüm güzel sahnelerin tadını çıkarma ve hatta yaşam sizi farklı bir yöne götürmeye başlarsa hedefinizi değiştirmeye gönüllü olma arasındaki denge budur. Kısacası bu, kararlı, sebatlı ama esnek olun demektir.

Eğer hedefinize ulaşmanız için sizi zorlayan bir sürü ağır duyguya sahipseniz (yani, ona ulaşamadığınızda mutsuz olacaksanız), kendinize karşı çalışmaya eğilimlisiniz demektir.

İstediğinize ulaşamamaktan korktuğunuzda, gerçekte, hedefin kendisine güç verdiğiniz kadar ya da daha fazla, ona ulaşamama fikrini güçlendiriyor olabilirsiniz.

Eğer kendinizi bir hedefe duygusal olarak çok bağlanmış hissediyorsanız, önce bu konuyla ilgili duygularınız üzerinde çalışmanız yararlı olur. Önce, hedefe ulaşamamaktan neden korktuğunuzu derinden incelemeniz ve kendinizi daha inançlı ve güvenli hissetmenize ya da korkularınızla yüzleşmenize yardımcı olacak onaylamalar yapmanız gerekebilir.

Örneğin:

Evren mükemmel bir biçimde gelişiyor.

Hiçbir şeye bağımlı ve düşkün olmak zorunda değilim.

Rahatlayabilir ve her şeyin olduğu gibi olmasına izin verebilirim.

Yaşamın akışına uyum sağlayıp onunla birlikte akabilirim.

Burada ve şimdinin tadını çıkarmak için her zaman her şeye sahibim.

Gereksindiğim tüm sevgiyi yüreğimde taşıyorum.

Ben seven ve sevilen bir insanım.

Ben kendi içimde bütünüm.

Yüce sevgi bana yol gösteriyor ve ben daima korunuyorum.

Evren gereksindiğimiz her şeyi daima verir.


Daha sonra vereceğim bazı temizleme işlemlerini de yararlı bulabilirsiniz. Bu konuda size yardımcı olacak ve içgörü kazandıracak kitapların arasında özellikle Ken Keyes Jr.'ın Yüksek Bilinç Kılavuzu' nu ve Vernon Hovvard'ın Kozmik Güce Giden Mistik Yol 'unu öneririm.

Elbette, çok bağlı olduğunuz bir şeyi yaratıcı biçimde imgelemek de tamamen geçerlidir ve genelde iyi sonuç verir. Ama eğer vermezse, kendi iç çatışmanızın çatışan mesajlar yolladığını idrak etmelisiniz. Bu durumda, hedefinize hemen ulaşamayabileceğiniz konusundaki fikir ve duygularınızı kabullenmeniz ve belki de bu çatışmanın çözümünün gelişiminize hayli katkıda bulunacak ve yaşamla ilgili tutumunuza daha yakından bakmanızı sağlayacak harika bir fırsat olduğunu anlamanız önemlidir.

Herhangi bir zamanda yaratıcı imgeleme yaparken, aslında olmak istemeyen bir şeyi zorladığınızı, oldurmaya çabaladığınızı hissederseniz, bir süre geri çekilip Yüksek Beninize, ulaşmak istediğinizşeyin sizin için gerçekten en iyi şey olup olmadığını ya da onu gerçekten arzu edip etmediğinizi sorun. Sonuçta evren size, sizin hiç düşünmediğiniz çok daha iyi bir şeyi göstermeye çalışıyor olabilir.


Işıldayan Safir 03-02-2012 06:00 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Bolluk programı tüm yaratıcı imgeleme sürecinin çok önemli bir bölümüdür. Bu, evrenin tümüyle bolluk içinde olduğu maddi, duygusal, zihinsel ve ruhsal düzeyde yürekten isteyebileceğiniz her şeyi içeren bir bereket boynuzu olduğu anlayışına sahip olmak ya da bu bakış açısını bilinçli olarak edinmek demektir. Gereksindiğiniz ya da istediğiniz her şey talebinizi bekliyor; istediğiniz şeyi elde etmek için yalnızca bunun gerçekleşebileceğine inanmanız, istediğiniz şeyi gerçekten arzulamanız ve kabul etmeye istekli olmanız gerekiyor.

İsteklerinizi elde etmeniz konusunda başarısızlığa uğramanızın en genel nedenlerinden biri, "yokluk programı" dır. Bu program yaşamla ilgili aşağıdaki yaklaşımları ya da inançları içerir:

İsteklerimi elde etmek için yeterli fırsata ya da kaynağa sahip değilim...

Yaşam ıstırap dolu...

Başkaları yoksunluk içindeyken bolluk içinde yaşamak bencilce ve ahlâk dışı bir şeydir...

Yaşam katı ve zor; o bir gözyaşı deryasıdır...

Sıkı çalışmalı ve bir şeyler elde edebilmek için bir bedel ödemeli, özveride bulunmalısın...

Yoksul olmak daha soylu ve ruhen geliştirici bir şeydir...


Ve benzerleri...

Tüm bunlar yanlış inançlardır. Bunlar evrenin nasıl işlediği konusundaki anlayış eksikliğinden ya da bazı önemli ruhsal prensiplerin yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Bu inançların ne size ne de başkalarına yararı olur; onlar hepimizin her düzeydeki doğal bolluk ve refah halimizi idrak etmemizi engellerler. Bugün dünyamızda birçok insan açlık ve yoksulluk gerçeğini yaşıyor; ama bu gerçeği yaratmayı sürdürmek zorunda değiliz.

Gerçek şu ki, dünyadaki her varlık için yeterli olandan daha çok olanak ve fırsat vardır; yeter ki zihinlerimizi bu olasılığa açabilelim. Evren engin bir bolluk yeridir ve hepimiz maddesel ve ruhsal zenginlik açısından doğal olarak bolluk ve refah içindeyiz. Zengin ve bolluk içinde bir dünyada yaşamayanlar ise bolluktan çok yoksunluk programına inanma düzeyindedirler henüz. Cehaletleri nedeniyle, yoksulluk ve yoksunluğun kaçınılmazlığı konusundaki yaygın inancı benimsemişler ve sonsuz yaratıcı gücün ellerimizde (ya da zihinlerimizde) olduğunu henüz idrak etmemişlerdir.

Bu dünyayla ilgili gerçek şu ki, o yaşanacak sonsuz derecede iyi, güzel ve geliştirici bir yerdir. Tek "kötülük" ise bu gerçeği anlayamamaktan kaynaklanır. Kötülük (cehalet) bir gölgeye benzer kendine ait bir özü, varlığı yoktur, o sadece ışıktan yoksunluk durumudur. Bir gölgeyi, onunla savaşarak, damgalayarak, sövüp sayarak ya da duygusal veya fiziksel herhangi bir biçimde karşı çıkarak yok edemezsiniz. Bir gölgeyi yok etmek için ona ışık tutmanız gerekir.

İnanç sisteminize bakın ve evrensel iyiliğe yeterince inanmayarak kendi kendinizi engelleyip engellemediğinizi araştırın. Kendinizi gerçekten de başarılı, doyumlu, mutlu, tam bir insan olarak görüyor musunuz? Gözlerinizi çevrenizdeki iyilik, güzellikve bolluğa gerçekten açabiliyor musunuz? Bu dünyanın, herkesin rahatlıkla gelişebileceği mutlu, refah içinde ve aydınlanmış bir dünyaya dönüşebileceğine gerçekten inanabilir, bunu düşleyebilir misiniz?

Dünyanın, herkesin gelişimine hizmet eden bir potansiyele sahip, iyi bir yer olduğu yaklaşımına sahip olmadıkça, kişisel yaşamınızda da istediğinizi yaratmakta zorlanırsınız.

Çünkü, insan doğası temelde sevgi doludur; bu yüzden çoğumuz, istediklerimizi, başkalarını onlardan yoksun bırakmak uğruna elde ettiğimize inandığımız sürece, kendimize bu istekleri gerçekleştirme izni vermeyiz.

Hayatta istediğimizi elde etmemizin insan mutluluğunun genel durumuna katkıda bulunduğunu ve başkalarını da kendilerine daha fazla mutluluk yaratmaları konusunda desteklediğini derin bir biçimde anlamak zorundayız.


Işıldayan Safir 03-02-2012 06:04 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Rahat bir pozisyonda tümüyle gevşeyin: Kendinizi güzel bir doğal çevrede düşleyin bu herhangi bir yer; örneğin şirin bir ırmağın kıyısında yeşil, açık bir çayır ya da okyanus kıyısında beyaz bir kumsal olabilir. Bir süre tüm güzel ayrıntıları imgeleyin ve kendinizi bunların tadını çıkarırken görmeye çalışın. Şimdi, yürümeye başlayın ve az sonra kendinizi tamamen farklı bir çevrede, örneğin altın başakların dalgalandığı bir tarlada dururken ya da bir gölde yüzerken bulun. Dağlar, ormanlar, çöller, kısacası fantezinize uygun gelen çeşitli ve olağanüstü güzellikteki yerler bularak dolaşmaya vearaştırmaya devam edin. Her birini incelemek ve zevkini çıkarmak için zaman ayırın.

Kendinizi, ağaçlarda olağanüstü lezzetli meyvelerin bulunduğu bolluk içindeki bir tropikal cennete giden bir teknede hayal edin. Görkemli bir şatoya geliyorsunuz ve burada çok büyük bir ziyafet, müzik ve dans sizi bekliyor. Sonra geniş hazine dairesine götürülüyorsunuz ve orada size kullanabileceğinizden çok daha fazla değerli mücevherler, madenler, göz kamaştırıcı giysiler sunuluyor. Sonra, hayal gücünüzü kullanarak, tüm dünyayı dolaştığınızı ve istediğiniz her şeyi dileyebileceğinizden çok daha büyük ölçüde elde ettiğinizi ya da bunların size sunulduğunu imgeleyin.

Dünyayı, karşılaştığınız herkesin sizinle aynı doyumu ve bolluğu yaşadığı muhteşem bir cennet olarak düşleyin.

Bu dünyanın adam akıllı tadını çıkarın. Arzu ederseniz öteki gezegenlere de gidin ve oralarda da mucizevi şeyler bulun. Gerçekleşmesi mümkün olan olaylar sınırsızdır! En sonunda hoşnut ve mutlu bir halde eve dönün ve Evren'in gerçekten de olağanüstü harikalar ve bolluk yeri olduğu gerçeği üzerine düşünün.


Işıldayan Safir 03-02-2012 06:06 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Bu zengin bir evren ve onda hepimiz için her şey var.

Bolluk benim gerçek var olma halimdir. Ben şimdi onu tümüyle ve sevinçle kabul etmeye hazırım.

Tanrı tüm ihtiyaçlarımın tükenmez ve sınırsız kaynağıdır.

Refah ve mutluluk içinde yaşamak hakkım. Artık refah içinde ve mutluyum!

Daha fazla refaha kavuştukça, başkalarıyla paylaşacak daha çok şeye sahip olurum.

Evren bütünüyle bolluktur!

Yaşamın bana sunabileceği tüm refah ve mutluluğu kabul etmeye artık hazırım.

Herkese refah ve mutluluk sunan bir dünya yaratma sorumluluğunu şimdi üstleniyorum.

Parasal konularda kolayca ve çabasızca başarı kazanıyorum.

Şu anda parasal olarak büyük bir bolluk yaşıyor ve bunun tadını çıkarıyorum!

Yaşam neşe dolu ve ben artık onun zevkini çıkarmak istiyorum!

Sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyor.

Zengin bir bilince ve isteklerimi gerçekleştirme gücüne sahibim.

Kişisel kullanımım için yeterli olandan da fazla paraya sahibim.

Artık her ay ... liralık doyurucu bir gelire sahibim.

Her gün mali açıdan güçleniyor ve zenginliyorum. Ben zengin, iyi ve mutluyum.


Işıldayan Safir 03-02-2012 06:19 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Hayatta istediğinizi yaratmak amacıyla yaratıcı imgelemeyi kullanmak için, yaşamın size sunduğu en iyiyi -sizin için "iyi" olanı- kabul etmeye
hazır ve istekli olmalısınız.

Belki garip görünebilir ama, çoğumuz hayatta istediğimize sahip olma olasılığını kabul etmekte zorlanırız. Bu genellikle çok erken yaşlarda edindiğimiz temel değersizlik duygularından kaynaklanır. Temel inanç şöyledir: "Ben gerçekten çok iyi (sevilmeye layık, değerli) bir kişi değilim; onun için en iyisine sahip olmayı da hak etmiyorum."

Bu inanç genellikle başka duygularla, bazen de gerçekten iyi olduğumuz ve iyi şeyleri hakettiğimiz şeklindeki karşıt duygularla karışıktır. Ama eğer, kendinizi en harika durumların içinde hayal etmekte zorlandığınızı ya da "Buna asla sahip olamam" veya "Bunun benim başıma gelmesi olanaksız." gibi düşünceler taşıdığınızı görürseniz, kendinizle ilgili "imaj'ınızı yakından incelemeniz gerekebilir.

Kendinizle ilgili imajınız, kendinizi nasıl gördüğünüzü, kendinizle ilgili neler hissettiğinizi kapsar. Bu genelde karmaşık ve çok yüzlüdür. Kendi imajınızın değişik yüzleriyle ilişkiye geçebilmek için, gün boyunca çeşitli zamanlarda ve çeşitli durumlarda kendinize, "Şu anda kendimle ilgili neler hissediyorum?" diye sormaya başlayın. Değişik zamanlarda zihninizde kendinizle ilgili ne tür fikirler ya da imajlar taşıdığınıza dikkat edin.

Yapacak ilginç şeylerden biri de, "Şu anda kendime nasıl görünüyorum?" diye sorarak kendi fiziksel imajınızla temas kurmaktır. Eğer kendinizi hantal, çirkin, şişman, sıska,çok iriyarı, çok ufak tefek ya da her nasıl hissettiğinizi keşfederseniz, bu kendinize gerçekte hak ettiğiniz şeyi -en iyiyi- verecek kadar kendinizi sevmediğiniz gerçeğine götüren bir ipucu olabilir. Birçok kusursuz güzellikte, çekici insanın kendisini sık sık çirkin, hiçbir şeyi hak etmez ve değersiz bulduğunu keşfetmek beni hep şaşırtır.

Onaylamalar ve yaratıcı imgeleme kendinizle ilgili daha olumlu ve sevecen birimaj yaratmak için harika bir yoldur. Kendinizi sevmediğiniz yaklaşımları yakaladığınızda, karşılık olarak her fırsatta kendinize olumlu, takdirkar, sevecen şeyler söylemeye başlayın. Kendinize karşı zihinsel olarak acımasız, sert ya da eleştirel davrandığınız anların farkına varın ve bilinçli olarak daha iyi, şefkatli ve takdirkar davranmaya başlayın. Bunun başkalarına karşı daha sevecen davranmanıza da yardımcı olduğunu göreceksiniz.

Kendinizle ilgili takdir ettiğiniz belirli özelliklerinizi düşünün. İyi bir arkadaşınızı nasıl hata ve kusurlarını açıkça görerek sevebiliyorsanız, aynı şekilde, bir yandan geliştirmeniz gereken yönlerinizin farkında olarak, kendinizi de özünüzde olduğunuz şey adına sevebilirsiniz. Bu kendinizi çok iyi hissetmenizi ve giderek hayatınızın harika bir biçimde değişmesini sağlayacaktır.

Kendinize şöyle söylemeye başlayın:

Ben güzel ve sevgiye layığım.

Ben sevecen ve şefkatliyim, ve başkalarıyla paylaşacak çok şeyim var.

Ben yetenekli, zeki ve yaratıcıyım.

Gün geçtikçe daha çekici hale geliyorum.

Hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum.

Başkalarına sunacak birçok şeyim var ve bunu herkes kabul ediyor.

Ben dünyayı seviyorum, dünya da beni seviyor. Mutlu ve başarılı olmaya hazırım.


Ya da size hangi sözcükler uygun ve yardımcı geliyorsa onları kullanabilirsiniz.

Genellikle, kendi isminizi kullanarak ikinci bir kişiye hitap eder gibi onaylama yapmak çok etkili olur:

"Susan, sen zeki ve ilginç bir insansın. Senden çok hoşlanıyorum." ya da

"John, sen çok sıcak ve sevecen bir kişisin. İnsanlar bu özelliğini gerçekten takdir ediyorlar."

Kendinize böyle doğrudan hitap etme şekli özellikle etkilidir; çünkü kendimizle ilgili olumsuz imajımızın büyük bölümü, küçük yaşlarda başka insanlar tarafından kötü, aptal ya da herhangi bir konuda yetersiz olduğumuza çeşitli yollarla inandırılmamızdan kaynaklanır.

Kendinizi mümkün olduğunca net bir şekilde gözünüzde canlandırın ve sevdiğiniz bir kişiye yaptığınız gibi, kendinize sevginizi ifade edin. Bunu, içinizdeki ebeveynin yine içinizdeki çocuğa sevgi ve takdirlerini göstermesi olarak düşünün. Kendinize şöyle sözler söyleyebilirsiniz:

"Seni seviyorum. Sen çok güzel bir insansın. Senin duyarlılığını ve dürüstlüğünü takdir ediyorum."

Yaratıcı imgeleme, sahip olduğunuzu düşündüğünüz herhangi bir fiziksel sorunun çözümü açısından da çok önemli bir yöntemdir. Örneğin, eğer kendinizi çok şişman hissediyorsanız, aynı anda iki şey üzerinde çalışmanız gerekir:

Onaylamalar vasıtasıyla ve sevgi dolu bir enerjiyle, zaten arzuladığınız biçimdeymişsiniz gibi kendinizi daha çok sevmeyi ve takdir etmeyi öğrenmeye başlayın.

Yaratıcı imgeleme ve onaylamalar vasıtasıyla kendinizi olmak istediğiniz biçimde
-ince, biçimli, sağlıklı ve mutlu- yaratmaya başlayın. Bu teknikler gerçek değişiklikler yapma açısından son derece etkilidirler.

Bu iki teknik, kendinizle ilgili her sorunun çözümü için geçerlidir.

Unutmayın, her yeni anda siz de yeni bir insansınız. Her gün yeni bir gündür ve gerçekte olduğunuz harika, sevgi dolu ve sevilmeye layık kişiyi idrak etmek için yeni bir fırsattır...Kendinizle ilgili imajı geliştirmenize ek olarak, evrenin iyiliğini kabullenip ona kapı açmayla ilgili onaylamalar yapmak da gerekir. Örneğin:

Bu bolluk evreninin lütuflarını kabul etmeye hazırım.

İyi olan her şey bana kolayca ve çabasızca geliyor (burada "iyi olan her şey" yerine istediğiniz herhangi bir sözcüğü -sevgi, refah, yaratıcılık, mükemmel bir ilişki- yerleştirebilirsiniz).

Burada ve şimdi bana akan ve benim için iyi olanı kabul ediyorum.

Ben en iyiyi hak ediyorum ve en iyi şu anda bana geliyor.

Aldıkça, verecek daha çok şeyim olur.



kinetix 03-02-2012 10:26 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
Alıntı:

Zerynthia Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 819515)

Bu zengin bir evren ve onda hepimiz için her şey var.

Bolluk benim gerçek var olma halimdir. Ben şimdi onu tümüyle ve sevinçle kabul etmeye hazırım.

Tanrı tüm ihtiyaçlarımın tükenmez ve sınırsız kaynağıdır.

Refah ve mutluluk içinde yaşamak hakkım. Artık refah içinde ve mutluyum!

Daha fazla refaha kavuştukça, başkalarıyla paylaşacak daha çok şeye sahip olurum.

Evren bütünüyle bolluktur!

Yaşamın bana sunabileceği tüm refah ve mutluluğu kabul etmeye artık hazırım.

Herkese refah ve mutluluk sunan bir dünya yaratma sorumluluğunu şimdi üstleniyorum.

Parasal konularda kolayca ve çabasızca başarı kazanıyorum.

Şu anda parasal olarak büyük bir bolluk yaşıyor ve bunun tadını çıkarıyorum!

Yaşam neşe dolu ve ben artık onun zevkini çıkarmak istiyorum!

Sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyor.

Zengin bir bilince ve isteklerimi gerçekleştirme gücüne sahibim.

Kişisel kullanımım için yeterli olandan da fazla paraya sahibim.

Artık her ay ... liralık doyurucu bir gelire sahibim.

Her gün mali açıdan güçleniyor ve zenginliyorum. Ben zengin, iyi ve mutluyum.


Onaylamaları söylerken kendimizi kandırdığımızı hissedersek, onaylamaların tersi gerçekleşebilir. Evet, aslında bir tür kendimizi kandıracağız ama bunu yaparken kendimizi kandırma hissiyle değil; bunu gerçekten kendimizi ikna ederek yapmalı.

Işıldayan Safir 06-02-2012 12:51 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
http://s19.rimg.info/a67ff71a22c4d7f...fb46b349e0.gifhttp://s19.rimg.info/a34b3ccb16835b3...6929914341.gif

İşte, kendinize verdiğiniz değeri artırmak ve evrenin sizin arzuladığınız yönde akıtmaya hazır ve istekli olduğu sevgi ve enerjiyi kullanma yeteneğinizi geliştirmek için yapabileceğiniz bir meditasyon:

Kendini Takdir Etme Meditasyonu

Kendinizi günlük hallerinizden birinde hayal edin ve (tanıdığınız ya da yabancı) birinin size büyük bir sevgi ve hayranlıkla bakarak, çok beğendiği bir özelliğinizden söz ettiğini imgeleyin. Şimdi birkaç kişi daha yerleştirin görüntüye. Bu insanlar da geliyor ve harika bir insan olduğunuz konusunda aynı görüşte olduklarını söylüyorlar. (Eğer hu sizi utandınyorsa, sonuna dek dayanmaya çalışın.) Giderek daha çok, daha çok insan gelip gözlerinde müthiş bir sevgi ve saygıyla size bakıyor.

Kendinizi bir törende ya da bir sahnede imgeleyin sonra; hepsi de sizi seven ve takdir eden insan kalabalıkları sizi alkışlayıp tezahüratta bulunuyorlar. Alkışlarının kulaklarınızda çınladığını işitin. Ayağa kalkın, başınızı eğerek onları selamlayın ve gösterdikleri destek ve takdir için teşekkür edin.

Kendini Takdir Etmek İçin Bazı Onaylamalar:

Kendimi bütünüyle, olduğum gibi seviyor ve takdir ediyorum.

Kimseyi memnun etmeye çalışmak zorunda değilim. Kendimden hoşnutum ve önemli, olan da bu.

Öteki insanların önünde ben kendimden çok hoşnutum.

Kendimi özgürce, tam anlamıyla ve kolayca ifade ediyorum.

Ben güçlü, sevgi, dolu ve yaratıcı bir varlığım.


Işıldayan Safir 06-02-2012 01:04 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Başka bir ana prensip de vermek ya da dışarıya akıtmaktır. Evren, doğası hareket etmek ve akmak olan saf enerjiden oluşmuştur. Yaşamın doğası sürekli değişim, sürekli akıştır. Bunu anladığımızda, onun ritmine uyum sağlayabilir ve gerçekte daima kazandığımızı, asla hiçbir şey yitirmediğimizi bilerek, özgürce verip alabiliriz.

Evrenin mükemmelliğini ve iyiliğini kabullenmeyi öğrenmeye başlayınca, enerjimizden başkalarına verdikçe, bize daha fazla akması için boşluk yaratmakta olduğumuzu idrak eder ve evrenin bereketini doğal olarak paylaşmak isteriz.

Ne zaman güvensizlik (korku) ve "yeterince yok" duygusu nedeniyle, sahip olduklarımıza sıkıca sarılır ya da yapışırsak, bu harika enerji akışını kesmeye başlarız. Sahip olduklarımıza sarılırken, enerjinin hareket etmesini sağlayamayız ve yeni bir enerjinin bize akması için boşluk yaratmamış oluruz.

Enerji; sevgi, şefkat, takdir etme, onaylama ve kabullenme, maddi kazanımlar, para, arkadaşlık vs. gibi birçok şekle bürünür ve prensipler tüm bu şekillere eşit uygulanır.

Çevrenizdeki en mutsuz kişilere baktığınızda, bunların genelde, herhangi bir konuda "aşırı açlık ve yoksunluk" duyan ve bu nedenle de hayata karşı çok açgözlü davranan insanlar olduklarını görürsünüz. Bunlar genelde yaşamın, özelde de diğer insanların kendilerine gereksindikleri şeyleri vermedikleri duygusunu yaşarlar. Sanki yaşamla boğuşuyorlarmışçasına, şiddetle hasretini çektikleri sevgi ve doyumu zorla elde etmek için umutsuzca çabalarken, aslında onları besleyecek en büyük kaynağın önünü tıkamaktadırlar. Ve çoğumuz az da olsa bu eğilime sahibizdir.

İçimizdeki "vericilik" yerini bulduğumuzda, akışı tersine çevirmeye başlarız. Vericilik özveriden, kendini üstün görmekten veya ruhsallık fikrinden değil, bizzat vermenin saf hazzından kaynaklanır çünkü bu eylem insana sevinç ve neşe verir. O yalnızca sevgi dolu bir yerden kaynaklanabilir.

Hepimiz içimizde sınırsız bir sevgi ve mutluluk kaynağına sahibiz. Mutlu olabilmek için dışarıdan bir şeyler almak zorunda olduğumuzu düşünmeye alışmışızdır; ama gerçekte tam tersi bir işleyiş söz konusudur: Asıl, içimizdeki mutluluk ve doyum kaynağıyla bağlantı kurmayı öğrenmeli ve onu başkalarıyla paylaşmak için dışarı akıtmalıyız böyle davranmak erdemlilik olduğu için değil, ama gerçekten harika bir duygu olduğundan! Bir kez o kaynakla uyum sağladığımızda, onu paylaşmayı doğal olarak isteriz; çünkü bu sevginin esasıdır ve biz hepimiz seven varlıklarız.

Sevgi dolu enerjimizi dışarı akıttığımızda, daha fazlasının bize akması için yer açmış oluruz. Çok geçmeden de bu sürecin kendisi öylesine haz vermeye başlar ki, onu giderek daha fazla, daha fazla yapmak istediğimizi keşfederiz. Ve size ait olan şeyleri bu yaklaşımla paylaştıkça, dışarıya akıtma/içeriye akıtma prensibi gereği, dış dünyadan daha çok şey almaya başlarsınız. Çünkü doğa boşluk sevmez. Bu yüzden, siz dışarıya akıtınca, dışarıdan da bir şeyin içeriye akıp doldurması gereken bir boşluk yaratmış olursunuz. Vermenin ödülü kendi içindedir.

Bunu bütünüyle anlayıp yaşadığımızda, yaradılışımızda var olan sevgi dolu doğamızı ortaya çıkarmış oluruz.

Siz de yaratıcı imgelemeyi kullanırken göreceksiniz ki, yaşama karşı daha temel olarak "verme" yönelimine sahip oldukça, rüyalarınız da çok daha kolay bir biçimde gerçekleşecek. Ancak unutmayın ki, almaya da aynı ölçüde açık olmadıkça vermeyi sürdüremezsiniz... Ve bu "verme," aynı zamanda kendinize verme anlamına da gelir...

Dışarıya akıtmaya gelince, onu kusursuz kılacak olan şey uygulamadır. Ne kadar haz verici, insana kendini harika hissettirici bir duygu olduğunu anlamak için bilinçli bir uygulama yapmanız gerekir. Kendinizi bu alanda geliştirmek istiyorsanız, aşağıda sunduğum alıştırmaları deneyebilirsiniz:

1- Başkalarına karşı takdirlerinizi daha fazla ifade edebilmek için, düşünebileceğiniz her şekilde özellikle çaba gösterin. Hemen oturup, sevgi ve takdirlerinizi iletmekten hoşlanacağınız insanların listesini çıkarın ve önümüzdeki hafta içinde her birine duygularınızı nasıl ifade edebileceğinizi düşünün. Dışarıya akıtmak burada, o insanları mutlu kılacak sözcükler, bir dokunuş, bir armağan, bir telefon, bir mektup, para ya da yeteneklerinizi paylaşma biçiminde olabilir. Yerine getirilmesi daha zor bir şey de olsa, siziözellikle mutlu kılacak bir şeyi seçin.

Arzu ettiğinizde söyleyebilmeniz için daha çok teşekkür, takdir ve hayranlık sözcükleri düşünün. "Bana yardım etmeniz büyük incelikti." "Bunu takdir ettiğimi bilmenizi isterim." "Bunu söylerken gözleriniz çok parlak ve güzeldi ve o anda sizi, gördüğüm için kendimi çok mutlu hissettim." (Utangaç olmak zorunda değiliz!)

2- Eşyalarınızı gözden geçirip gerçekten istemediğiniz ya da sık sık kullanmadığınız şeyleri bulun ve onları daha çok kullanacak kişilere verin.

3- Eğer mümkün olduğunca az para harcayan ve daima pazarlık peşinde olan biriyseniz, her gün gereksiz olarak biraz para harcamaya çalışın. Biraz daha ucuz değil, biraz daha pahalı olan ürünü alın; paraya kıyıp kendinize fazladan bir şey alın, arkadaşınıza bir kahve ısmaıiayın. iyi bir neden bulursanız bağışta bulunun, vs. Bu tür küçük bir eylem bile kendinize, onayladığınız bolluğa inandığınızı açıkça göstermektir. Bu durumda, eylemler sözcükler kadar yüksek sesle konuşur.

4- Gelirinizin uygun gördüğünüz bir bölümünü de bağışlayabilirsiniz. Bu gelirinin belli bir yüzdesini bir kiliseye, spiritüel bir örgüte ya da dünyaya değerli yardımlar yaptıklarını düşündüğünüz herhangi bir gruba verme uygulamasıdır. Bu, söz konusu enerjiyi desteklemenin bir yoludur ve aynı zamanda aldığınız her şeyin Tanrı'dan geldiğini şükranla kabullendiğinizi ve bundan dolayı da evrensel kaynağa bir küçük sunuşta bulunduğunuzu gösterir.

Yapacağınız bağışın miktarı önemli değildir; çünkü gelirinizin düzenli olarak yüzde birini bağışlamanız bile size, dışarıya akıtmanın sürekli bir deneyimini sunacaktır.

Yalnızca bunu düzenli bir biçimde yapmayı ihmal etmeyin.

5- Yaratıcı olun. Kendinizin ve başkalarının iyiliği için enerjinizi evrene akıtmanın başka yollarını da bulmaya çalışın.



Işıldayan Safir 06-02-2012 01:31 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Kendimize Şife Verme


Yaratıcı imgeleme, sağlıklı olma ve bu sağlığı koruma konusunda sahip olduğumuzen önemli araçlardan biridir.

Tam sağlıklı olmanın temel ilkelerinden biri, fiziksel sağlığımızı duygusal, zihinsel ve ruhsal durumumuzdan ayırmamaktır. Tüm düzeyler birbirlerine bağlıdırlar ve bedendeki bir "rahatsızlık" hali daima bir çatışmayı, gerilimi, endişeyi ya da var oluşun diğer düzeylerindeki uyumsuzluğu yansıtır. Bu yüzden, fiziksel olarak hastalandığımızda bu, varlığımızın doğal denge ve uyumunu yeniden kazanmak için yapmamız gereken şeyleri anlamak amacıyla duygusal ve sezgisel hislerimize, düşüncelerimize ve tutumumuza derinlemesine bakmamızı söyleyen bir mesajdır. İçsel sürece uyum sağlayıp onu "dinlemeliyiz."

Zihin ve beden arasında sürekli bir iletişim vardır. Beden fiziksel evreni algılar ve onunla ilgili zihne mesajlar yollar. Zihin ise bu algılamaları kendi geçmiş deneyimlerine ve inanç sistemine göre yorumlar ve bedene, uygun olduğunu hissettiği şekilde tepki göstermesi için işaret verir.

Eğer zihnin inanç sistemi (bilinçli ya da bilinçsiz düzeyde) belirli bir durumda hasta olmanın uygun ya da kaçınılmaz olduğunu söylüyorsa, o da bedene buna göre işaret verecek ve beden de hemen uysallıkla hastalık belirtileri gösterecektir; gerçekten de hasta olacaktır. Kısacası tüm süreç; kendimiz, yaşam, hastalık ve sağlığın doğası hakkındaki en derin kavramlarımız ve fikirlerimizle yakından ilişkilidir.

Yaratıcı imgeleme, zihnimizden bedenimize iletişim kurma biçimimize gönderme yapar. Bu zihnimizde bilinçli ya da bilinçsiz olarak imgeler oluşturma ve sonra onları işaretler ya da emirler seklinde bedene aktarma sürecidir.

Bilinçli yaratıcı imgeleme, bedenimizle iletişim kurmak için, olumsuz, boğucu, gerçekten "hasta edici" olanlar yerine olumlu düşünce ve imgeler yaratma sürecidir.

İnsanlar, hastalığın bazı durum veya koşullarda uygun ya da kaçınılmaz bir tepki olduğuna içsel bir düzeyde inandıkları için hastalanırlar. Çünkü hastalık bir biçimde, bir sorunu onlar adına çözermiş, gereksindikleri bir şeyi elde etmelerini sağlarmış ya da çözümlenmemiş ve dayanılmaz bir içsel çatışmaya umutsuz bir çözümmüş gibi görünür.

Buna birkaç örnek verelim: Bulaşıcı bir hastalıkla "karşı karşıya kaldığı" için hastalanan kişi (bunun kaçınılmaz veya yüksek bir olasılık olduğuna inanmıştır), ebeveyni ya da ailesinin başka bir üyesiyle aynı hastalıktan ölen kişi (kendisini aynı örneği tekrarlamaya bilinçdışı programlamıştır), işten kaçabilmek için hastalanan ya da bir kaza geçiren kişi (ya işte göğüs geremediği bir durum vardır ya da gereksindiği dinlenme ve huzuru kendine ancak hastalandığı takdirde layık görmektedir), sevgi ve ilgi görebilmek için hastalanan kişi (çocukken anne-babasının sevgisini de böyle elde edebiliyordu), yaşamı boyunca duygularını bastırıp en sonunda kanserden ölen kişi (biriktirdiği duyguların baskısıyla, kendini ifade etmesinin doğru olmadığı inancı arasındaki çatışmayı bir türlü çözüme ulaştıramaz... Ve en sonunda çözüm olarak kendini öldürür).

Bu örneklerle, her hastalığın basmakalıp bir açıklaması olan basit bir sorun olduğunu söylemek istemiyorum. Tüm sorunlarımızda olduğu gibi, sık sık daha karmaşık nedenlerle de karşılaşırız. Hastalığın, kavram ve inançlarımızın sonucu olduğunu ve içsel bir sorunumuza bir çözüm bulma girişimi olduğunu anlatmak istiyorum yalnızca. Eğer en içsel inançlarımızı tanımaya, kabul etmeye ve değiştirmeye gönüllüysek, sorunlarımıza daha yapıcı çözümler bulabilir, hastalık ve rahatsızlıktan tamamen kurtulabiliriz.

En olumlu, güçlü, sağlıklı ve sağaltıcı bilinç şu yaklaşımla yaratılabilir:

Hepimiz özümüzde kusursuz, ruhsal varlıklarız. Her birimiz evrensel zihnin ya daiçimizdeki Tanrısal bilincin kusursuz bir ifadesiyiz.

Böyle olmak sıfatıyla, yaşamımız boyunca parlak bir sağlığa, güzelliğe, sınırsız bir enerjiye, canlılığa ve neşeye sahip olmak bizim, yaradılıştan gelen doğal hakkımızdır.

Gerçekte ne kötülük ne de sınırlama vardır. Yalnızca cehalet ya da Tanrının evrensel doğasının yanlış anlaşılması söz konusudur.

Sağlığımız, güzelliğimiz, enerjimiz, canlılığımız ve neşemiz üzerindeki tek sınırlama, korku ve cehalet nedeniyle kendi yarattığımız engellerden, hayatın mükemmelliğine ve iyiliğine direnmemizden kaynaklanır.

Bedenimiz bilincimizin fiziksel bir ifadesidir aslında. Kendimizle ilgili taşıdığımız kavramlar sağlığımızı ve güzelliğimizi ya da bunların eksikliğini belirler. Kavramlarımızı derinlemesine değiştirdiğimizde, fiziksel varlığımız da takıma uyar. Beden sürekli değişir, her an kendini yeniler ve yeniden inşa eder; ve o bunu yaparken zihin tarafından gösterilenden başka bir örneği izlemez.

Bilincimizi en yüksek ruhsal idrakle ne kadar çok uyuma getirirsek, bedenimiz de bireysel kusursuzluğumuzu o kadar çok ifade eder.


Bu bakış açısının doğal gelişimi ve sonucu, hastalıkla ilgili daha yapıcı bir tutuma sahip olmaktır. Bu durumda hastalığın kaçınılmaz bir felaket ya da talihsizlik olduğunu düşünmek yerine, onu güçlü ve yararlı bir mesaj olarak karşılarız. Eğer fiziksel olarak herhangi bir biçimde ıstırap çekiyorsak, bu, bilincimizde araştırıp tanımamız, varlığını kabul edip değiştirmemiz gereken bir şey olduğunu bildiren bir mesajdır.

Genellikle de hastalığın vermek istediği mesaj, kendimize, sükunete kavuşup sadece iç benliğimizle bağlantı kuracağımız bir zaman ayırmamız gerektiğidir. Hastalık genelde bizi, tüm meşguliyetlerimizi ve çabalarımızı bir an kenara bırakarak rahatlamaya ve bilincin, gereksindiğimiz besleyici enerjiyi alabileceğimiz derin ve sessiz düzeyine kaymaya zorlar.

Şifa daima içten kaynaklanır. Düzenli bir biçimde sükunet bulup içsel bağlantı kurduğumuzda, iç benliğimizin dikkatimizi çekmesi için hastalanmamıza gerek kalmaz.

Hastalık ve "kazalar" kavramlarımızın değişmesi ya da herhangi bir iç sorunumuzun çözümlenmesi gerektiğini vurgulayan mesajlardır. Mümkün olduğunca sükunete kavuşup iç sesinizi duymaya çalışın ve ona, mesajının ne olduğunu, bu durumda neyi anlamanız gerektiğini sorun. Bunu yalnız da başarabilirsiniz ya da bazı durumlarda size yardımcı olması için bir danışmana, terapiste, arkadaşa veya şifacıya ihtiyacınız olabilir.

Yaratıcı imgeleme şifacılık için en iyi araçtır; çünkü o doğrudan sorunun kaynağına iner kendi zihinsel kavram ve imajlarınıza. Kendinizi kusursuz parlaklıkta bir sağlığa kavuşmuş olarak hayal etmeye ve böyle olduğunuzu onaylamaya başlayın. Sorunun tamamen şifa bulduğunu ve tedavi edildiğini görün. Birçok farklı düzeyde ele alınabilecek birçok farklı yaklaşım vardır; siz en çok işinize yarayan özel onaylama ve imgeleri bulmak zorundasınız. Kitabın üçüncü bölümünde bu konuda bazı öneriler sunuyorum.

Kuşkusuz "koruyucu hekimlik" her zaman en iyisidir... Herhangi bir sağlık sorununuz yoksa, çok daha iyi; o zaman daima sağlıklı ve dayanıklı kalacağınızı onaylayın ve imgeleyin sadece; bu şekilde sağlığınızdan kaygılanmak zorunda kalmazsınız. Eğer şu anda sağlık sorunlarınız varsa, çeşitli basit yaratıcı imgeleme uygulamalarıyla her gün "mucizevi" tedavilerin başarıldığını; hatta kanser, artrit, kalp hastalığı gibi çok ciddi hastalıkların bile iyileştirilebildiğini bilmek, çok rahatlatıcı olacaktır.

Birçok hastalık olayında, yaratıcı imgeleme tek başına bütünüyle etkili bir tedavi yolu olabilir. Bazı olaylarda ise kişinin kendi inanç sistemi yüzünden (iyileşmek için kendi dışımızdaki bir şeylere muhtaç olduğumuz görüşünü terk etmek zordur!), öteki tedavi biçimlerini kullanmak da gerekir.

Herhangi bir tedavi biçimine içsel olarak güven duyduğunuz sürece onu elbette kullanabilirsiniz!

Eğer iyi sonuç vermesini ister ve buna inanırsanız verecektir. Geleneksel ilaç ya da cerrahlıktan akupunktur, yoga, masaj, diet v.b. gibi daha holistik tedavilere kadar ne tür bir tedavi uygulanırsa uygulansın, hepsiyle birlikte kullanabileceğiniz yararlı bir tamamlayıcıdır. Yaratıcı imgelemenin bilinçli kullanımı normal iyileşme sürecini şaşırtıcı şekilde hızlandırır ve kolaylaştırır.


Işıldayan Safir 07-02-2012 01:03 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Kendimizi iyileştirmekte geçerli olan aynı prensip başkalarına şifa vermekte de geçerlidir. Daha önce ana hatlarını verdiğim iyileştirme bilinci, başkalarına şifa vermekte, kişinin kendine şifa vermesi kadar (bazen daha da fazla) etkili olur.

Bu evrensel zihnin "bir"liği nedeniyle böyledir. Bilincimizin bir bölümü herkesin bilincindeki aynı bölümle doğrudan bağlantılıdır. Ayrıca bu bölüm, her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen yüce Tanrı'yla bağımızı oluşturduğuna göre, hepimiz
dilediğimizde bağlantı kurup akıtabileceğimiz inanılmaz şifa gücüne sahibiz.

Nasıl, kendimizle ilgili görüşlerimiz sağlıklı ya da sağlıksız olmamızı belirliyorsa, başkalarıyla ilgili görüşlerimiz de onların sağlıklı ya da sağlıksız olmalarını destekleyebilir. Eğer bir arkadaşımız sahip olduğu bir kavram yüzünden hastalanırsa ve biz de onu hasta eden bu görüşe katılır ya da ona inanırsak, arkadaşımızın iyileşmesini ne denli gönülden istersek isteyelim, onun hasta yapısını destekliyor oluruz. Öte yandan, eğer onun sağlıklı ve kusursuz olduğu görüşünü güçlü bir biçimde zihnimizde tutarsak, arkadaşımızın iyileşme sürecini gerçekten destekliyor oluruz. Yaptığımız imgelemeyle ilgili bir şey bilmesi de gerekmez; aslında bazen, "bilinçli olarak" bilmemesi daha iyidir.

Şaşırtıcı bir şeydir ama başka bir kişiyle ilgili sadece kavramlarımızı değiştirmek ve bilinçli olarak bir sağlık ve iyilik imgesi yaratmak, bu imgeyi taşımak ve yansıtmak, birçok olayda kişiyi hemen iyileştirebilir; birçok başka olayda ise iyileşmesini hızlandırır ve kolaylaştırır.

Ben şahsen çok bilimsel ve akılcı bir yetiştirme tarzı ve eğitimle büyüdüm; bu yüzden, başka insanlara uzaktan şifa verme yeteneğini anlamak ve kabullenmek en zorlandığım şeylerden biri oldu. Bununla birlikte, şifacılığa çok sık tanık olduğum ve kendim de bizzat deneyimlediğim için artık hiçbir kuşku taşımıyorum.

Kişisel deneyimlerim sonucu, şifa verme konusunda bulduğum en etkili imgeleme şöyle: Kendimi şifa veren enerji, evrenin ruhsal enerjisi için temiz, açık bir kanal olarak görürüm. Ve sonra bu müthiş enerjinin benim vasıtamla ona ihtiyaç duyan kişiye aktığını imgelerim. Yüksek Ben'imin öteki insanın Yüksek Benine, kendisini iyileştirmek için yapması gereken şeyde desteklemek amacıyla enerji yolladığını düşünürüm. Aynı zamanda, karşımdaki insanı gerçekte olduğu şekilde doğal olarak sağlıklı ve mutlu olan yüce bir varlık, Tann'nın güzel ve kusursuz bir ifadesi olarak görürüm.


Işıldayan Safir 07-02-2012 01:12 AM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
http://s19.rimg.info/9be1e65c8542321...1fd506a38e.gifhttp://s19.rimg.info/8d108397a089c2e...a7bcb501cf.gif

Meditasyonlar ve Onaylamalar

KENDİNİ TOPRAKLAMA VE ENERJİYİ AKITMA

Bu, her türlü meditasyona başlamadan önce yapılması gereken çok basit bir imgeleme tekniğidir. Tekniğin amacı enerji akışınızı sağlamak, her türlü engeli yok etmek ve meditasyon sırasında "uyuşturucu almış gibi" kendinizden geçmemeniz için sizi fiziksel düzeye sıkıca bağlı tutmaktır.

Sırtınız dik ama rahat bir şekilde bir sandalyeye oturun ya da yerde bağdaş kurun.

Gözlerinizi kapayın, 10'dan 1'e kadar sayarak ağır ağır soluk alıp verin. Derin bir biçimde gevşediğinizi hissedene dek bunu sürdürün.

Omurganızın en alt kısmına bağlı uzun bir kordonun yere kadar uzandığını, oradan da toprağa girdiğini hayal edin. Dilerseniz bunu, bir ağacın kökünün toprağın altına derin bir biçimde uzanışı olarak, da düşünebilirsiniz. Buna "topraklama kordonu" denir.

Şimdi, yerin enerjisinin bu kordon vasıtasıyla yukarı doğru (eğer bir sandalyede oturuyorsanız ayak tabanlarınızdan yukarı doğru) çıktığını, bedeninizin her yanından geçerek yukarı akmaya devam ettiğini ve başınızın üstünden dışarı çıktığını imgeleyin.

Bu akışın iyice oluştuğunu hissedene dek aynı görüntüyü resmetmeyi sürdürün. Şimdi de kozmosun enerjisinin başınızın üstünden içeri girdiğini, tüm bedeninizden, topraklama yapan kordonunuzdan ve ayaklarınızdan geçerek toprağa aktığını imgeleyin. Bu iki akışın farklı yönlere gidişini ve bedeninizde uyumlu olarak birbirine karıştığını hissetmeye çalışın.


Bu meditasyon sizi vizyonun, önsezinin, fantezinin ve imgelemenin kozmik enerjisiyle, fiziksel düzeyin sabit, maddi enerjisi arasında dengede tutar. Mutluluğunuzu ve istediklerinizi gerçekleştirme gücünüzü artıracak bir dengede...


Işıldayan Safir 08-02-2012 10:24 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Bu bedeni iyileştirmek, temizlemek ve enerji akışını sağlamak için yapılan bir meditasyondur. Bu meditasyonu sabah kalkar kalkmaz ya da herhangi bir meditasyon seansının başında veya rahatlayıp tazelenmek istediğiniz her seferinde yapabilirsiniz:

Sırt üstü yere uzanın; kollarınız iki yanda uzanabilir ya da ellerinizi karnınızın üzerinde kavuşturabilirsiniz. Gözlerinizi kapayın, gevşeyin ve hafif, derin ve ağır ağır soluk alıp verin.

Altın ışıktan oluşan parlak bir kürenin (alanın) başınızın üstünü çevrelediğini imgeleyin. Dikkatinizi ışık küresi üzerinde tutup onun başınızın üstünden çevreye yayıldığını hissederek derin ve ağır bir biçimde beş kez soluk alıp verin.

Şimdi, dikkatinizi tepenizden boğazınıza indirin. Bu kez altın bir ışık küresinin boğaz bölgenizden dışarı yayıldığını imgeleyin. Dikkatinizi bu ışık üzerinde tutarak ağır ağır beş kez soluk alıp verin.

Sonra, dikkatinizi boğazınızdan göğsünüzün ortasına indirin. Bir kez daha, göğsünüzün ortasından altından bir ışığın yayıldığını hayal edin. Enerjinin daha çok yayıldığını hissederek yine beş kez derin soluk alıp verin.

Ardından, dikkatinizi güneş sinirağınıza (karın boşluğu) indirin: Tüm orta bölgenizde altın ışık küresini imgeleyin. Ona doğru beş kez ağır ağır soluk alıp verin.

Şimdi ise ışığın pelvis (leğen kemiği) bölgenizin içinde ve çevresinde parıldadığını hayal edin. Yine ışık enerjisinin yayıldığını ve genişlediğini hissederek beş kez derin soluk alıp verin.

En sonunda ışık küresinin ayaklarınızın çevresinde parladığını imgeleyin ve beş kez daha ona doğru soluk alıp verin.

Şimdi altı ışık küresinin de aynı anda parladığını, öyle ki bedeninizin enerji yayan bir mücevher şeridi haline dönüştüğünü hayal edin.

Derin bir biçimde soluk alıp verin; soluk verirken yukarıdan aşağıya, tepenizden topuğunuza dek bedeninizin sol dış yanından enerji aktığını imgeleyin. Soluk alırken ise aynı enerjinin bu kez bedeninizin sağ dış yanı boyunca yukarı, tepenize doğru çıktığını hayal edin. Bu enerjiyi bu şekilde bedeninizin çevresinde üç kez dolaştırın.

Sonra yavaşça soluk verirken, enerjinin tepenizden bedeninizin ön tarafı boyunca akıp ayağınıza ulaştığını imgeleyin. Soluk alırken ise aynı enerjinin bedeninizin arka tarafı boyunca yukarı çıkıp tepenize ulaştığını hissedin. Akışı bu yönde üç kez dolaştırın.

Şimdi enerjinin ayaklarınızda toplandığını hayal edin. Sonra bu enerjinin bedeninizin ortasından geçerek ayaklarınızdan tepenize doğru yavaşça çıktığını, başınızın üstünden ışıktan bir fıskiye gibi çevreye yayıldığını, sonra bedeninizin dışından tekrar ayağınıza doğru aktığını imgeleyin. Bunu birkaç kez ya da istediğiniz kadar tekrarlayın.

Bu meditasyonu bitirdiğiniz zaman derin bir biçimde gevşeyip rahatlamış ama o ölçüde de enerji, canlılık ve neşe dolmuş olacaksınız.


Işıldayan Safir 08-02-2012 10:33 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Yaratıcı imgelemeyi kullanmaya başladığınızda yapmanız gereken ilk şeylerden biri, içinizde, istediğiniz zaman gidebileceğiniz bir sığınak yaratmaktır. Sığınağınız ideal gevşeme, huzur, güven, korkusuzluk yeridir ve onu tam istediğiniz gibi yaratabilirsiniz.

Rahat bir pozisyonda gözlerinizi kapayın ve gevşeyin. Kendinizi güzel bir doğal çevrede hayal edin. Bu bir çayır, bir dağın tepesi, orman, deniz kıyısı... Size çekici ve hoş gelen herhangi bir yer olabilir.

Bu yer okyanusun altında ya da başka bir gezegende bile olabilir. Nerede olursa olsun, bu size rahatlık, hoşnutluk ve huzur veren bir yer olmalıdır. Görsel ayrıntılara, seslere ve kokulara, bu yerle ilgili kapıldığınız her türlü his ve izlenime dikkat ederek çevrenizi araştırın.

Şimdi burayı sizin için daha sevimli, rahat, yani kendinizi evinizdeymiş gibi hissedebileceğiniz bir yere dönüştürmek için gereken her şeyi yapın. Orada bir çeşit ev ya da barınak inşa etmek ya da tüm bölgeyi altından bir koruma ve güvenlik ışığıyla kuşatmak, sizi rahat ettirecek ve zevk alacağınız şeyleri yaratmak ve düzenlemek veya burayı özel yeriniz olarak resmen tanımak için bir ritüel yapmak isteyebilirsiniz.

Şu andan itibaren bu sizin, her zaman sadece gözlerinizi kapayıp orada olmayı arzulayarak dönebileceğiniz özel, içsel sığınağınız olacaktır. Her zaman orada olmayı şifa verici ve rahatlatıcı bulacaksınız. Bu ayrıca, sizin için özellikle güç verici bir yerdir ve yaratıcı imgeleme yaptığınız her sefer oraya gitmeyi isteyebilirsiniz.

Sığınağınızın zaman zaman kendiliğinden değiştiğini ya da orada değişiklikler ve eklentiler yapmak istediğinizi görebilirsiniz. Sığınağınızda cok yaratıcı davranabilir, gönlünüzce eğlenebilirsiniz... Ancak huzur, sükunet ve mutlak bir güven duygusu gibi asil özellikleri daima akılda tutmalısınız.


fedor 08-02-2012 10:41 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 
'Bir sığınak yaratmak' yönetminin asosyallik ve içe kapanmak nedeni olduğu ile ilgili bir makale okumuştum.Şizofreninin ilk basamağının da gerçeklikten kaçıp içte hayali bir dünya yaratmak ve her zorlukta buraya sığınarak güvende olmaya çalışmak olduğunu söylüyordu bu makale.Paylaşımınızı okuyunca bunlar aklıma geldi.Sizin fikriniz nedir bu konuda?

Işıldayan Safir 08-02-2012 10:41 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Her birimiz aslında, sonsuza dek ihtiyaç duyacağımız tüm bilgelik ve bilgiyi içimizde taşıyoruz. Sezgisel zihin vasıtasıyla bu kaynağı kullanabiliriz; çünkü o evrensel zeka ile aramızdaki bağı oluşturmaktadır. Bununla birlikte, yüksek bilgeliğimizle bağlantı kurmayı genelde zor buluruz.

Bunu başarmanın en iyi yollarından biri içsel rehberimizle karşılaşmak ve onu tanımaktır. İçsel rehber; danışman, ruhsal rehber, hayali arkadaş ya da üstad gibi birçok değişik isimle bilinir. O size birçok değişik biçimde gelebilen ama genellikle akıllı ve sevgi dolu bir arkadaş olarak konuşup ilişki kurabileceğiniz bir kişi ya da varlık şeklinde gelen, sizin yüksek bir parçanızdır.

Aşağıda öz rehberinizle karşılaşmanıza yardımcı olacak bir alıştırma sunuyorum. Dilerseniz siz meditasyon yaparken bir arkadaşınız da size aşağıdaki direktifleri okuyabilir. Olmazsa, önce aşağıdaki alıştırmayı baştan sona okuyup, sonra gözlerinizi kapayarak uygulamaya geçebilirsiniz.

Gözlerinizi kapayın ve derin bir biçimde gevşeyin. İçsel sığınağınıza gidin ve orada birkaç dakika süreyle rahatlamaya, uyum sağlamaya çalışın. Şimdi sığınağınızın içinde, ileriye doğru uzanan bir yolun üzerinde durduğunuzu hayal edin. Yolda yürümeye başlıyorsunuz ve aynı anda uzaktan duru, parlak bir ışık saçan bir varlığın size doğru gelmekte olduğunu görüyorsunuz.

Birbirinize yaklaşırken, o varlığın bir erkek mi kadın mı olduğunu, neye benzediğini, kaç yaşında olduğunu ve nasıl giyindiğini görmeye başlıyorsunuz. Varlık yaklaştıkça onun yüzü ve dış görünümüyle ilgili daha fazla ayrıntı görüyoruz.

Bu varlığı selamlayıp ismini sorun. Algıladığınız ilk ismi kabul edin ve bu konuda daha fazla düşünmeyin.

Şimdi rehberinize sığınağınızı gezdirin ve onu birlikte araştırıp keşfedin. Rehberiniz daha önce hiç görmediğiniz bazı şeyleri gösterebilir ya da sadece birlikte olmanın hazzını yaşayabilirsiniz.

Rehberinize o anda size söylemek istediği bir şey ya da vermek istediği bir öğüt olup olmadığını sorun. Dilerseniz bazı özel sorular sorabilirsiniz. Hemen yanıt alabilirsiniz; ama öyle olmazsa düş kırıklığına uğramayın, yanıt size daha sonra herhangi bir biçimde gelecektir.

Birlikte olma duygusunu şimdilik tam anlamıyla yaşadığınızda, rehberinize teşekkür edip takdirlerinizi ifade edin ve kendisiyle sığmağınızda yine buluşmak istediğinizi söyleyin.

Gözlerinizi açın ve dış dünyaya geri dönün.


İnsanlar rehberleriyle karşılaşma konusunda birçok farklı tipte deneyini yaşarlar; bu yüzden bir genelleme yapmak zordur. Temel olarak, eğer yaşadığınız deneyim sizi hoşnut etmişse, o zaman iyidir. Öyle değilse, yaratıcı olun ve onu değiştirmek için yapmanız gereken ne varsa yapın.

Eğer rehberinizi açık ve kesin bir biçimde algılayamadınızsa kaygılanmayın. Bazen o parlak bir ışık biçiminde ya da bulanık, belirsiz bir görünümde kalır. Önemli olan onun gücünü, varlığını ve sevgisini hissetmenizdir.

Eğer rehberiniz size tanıdığınız bir kişinin biçiminde gelirse, kendinizi bu konuda özellikle iyi hissetmemeniz dışında bu da iyidir.

Eğer rahatsızlık duyarsanız, alıştırmayı yineleyin ve rehberinizden, onunla rahatça ve hoşlanarak ilişki kurabileceğiniz bir biçimde gelmesini rica edin.

Eğer rehberiniz eksantrik ya da alışılagelmişin dışında görünüyorsa şaşırmayın; bize göründükleri biçim aslında yine kendi sınırsız yaratıcılıktaki zihnimizden kaynaklanmaktadır. Örneğin, rehberiniz alışılmamış ve şaşırtıcı bir mizah duygusuna ya da egzotik bir isme ve teatral bir yeteneğe, gösterişli bir üslûba sahip olabilir. Bazen hiç konuşmaz ama doğrudan izlenimler ya da sezgisel bilgi hissettirme şeklinde bir iletişim kurarlar.

Ayrıca rehberiniz zaman zaman biçim, hatta isim bile değiştirebilir. Ya da yıllarca aynı görünümde bir rehbere sahip olabilirsiniz. Aynı anda birden fazla rehberiniz de olabilir.

Rehberiniz, rehberliğe, bilgeliğe, bilgiye, desteğe, yaratıcı ilhama, sevgiye ya da arkadaşlığa gereksinim duyduğunuz her an çağırmanız için orada beklemektedir. Rehberiyle ilişki kurmuş birçok kişi her gün meditasyon saatlerinde onunla buluşur.


Işıldayan Safir 08-02-2012 10:46 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Bu meditasyon basit ve şaşılacak şekilde etkilidir. Alıştırma:

Rahat bir biçimde oturun ya da uzanın, gözlerinizi kapayın ve derin, yavaş ve doğal bir şekilde soluk alıp verin. Giderek daha derinlemesine gevşeyin.

Gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyi hayal edin. Onun şimdiden olduğunu imgeleyin. Onu zihninizde olabildiğince açık ve net bir biçimde resmedin.

Şimdi zihin gözünüzde bu hayalinizi pembe bir baloncukla kuşatın; hedeflediğiniz şeyi bu baloncuğun içine yerleştirin. Pembe, kalple ilişkili olan renktir ve eğer bu renk titreşimi imgelediğiniz şeyi kuşatırsa, o size yalnızca varlığınızla kusursuz bir uyum içindeki şeyi getirecektir.

Üçüncü adım, baloncuğu bırakmak ve onun hala vizyonunuzu taşıyarak evrene doğru süzülüp gittiğini hayal etmektir. Bu onu duygusal olarak serbest bıraktığınızı sembolize eder. O şimdi gerçekleşmesi için gerekli enerjiyi çekmek ve toplamak amacıyla evrende süzülerek dolaşmakta özgürdür.


Yapmanız gereken başka bir şey yoktur.


Işıldayan Safir 08-02-2012 10:53 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Oturun ya da uzanın, soluk alıp vererek derin bir biçimde gevşeyin. Ayak parmaklarınızdan başlayarak, ayaklarınızdan bacaklarınıza ve kalçanıza çıkarak ve öylece devam ederek, dikkatinizi sırasıyla bedeninizin her parçasına odaklayın ve her parçaya gevşemesini ve tüm geriliminden kurtulmasını söyleyin. Tüm gerilimin dağılmakta ve akıp gitmekte olduğunu hissedin.

Eğer isterseniz, enerjinizin gerçekten akmasını sağlamak için enerji merkezlerini açma meditasyonu yapın.

Şimdi altından, şifa verici ışık enerjisinin tüm bedeninizi kuşattığını hayal edin... Onu hissedin... Hazzını yaşayın.

Eğer bedeninizin belirli bir yeri hastaysa ya da ağrıyorsa, o bölüme size bir mesajı olup olmadığını sorun. O anda ya da genel olarak hayatınızda anlamanız ya da yapmanız gereken bir şey olup olmadığını sorun.

Eğer bir yanıt alırsanız onu anlamak ve gerekeni yerine getirmek için elinizden geleni yapın. Eğer yanıt alamazsanız işleme devam edin.

Şimdi o bölgenize ve ihtiyacı olan her yerinize sevgi dolu, şifa verici bir enerji yollayın ve o bölgenin iyileştiğini görmeye ya da hissetmeye çalışın. Şifa verirken rehberiniz ya da bir üstat veya şifacının size yardım etmek üzere orada olmasını da isteyebilirsiniz.

Sorunun çözülüp dağıldığını ve enerjinin akışını ileri doğru sürdürdüğünü hayal edin; ya da sizin için hangi imge sonuç veriyorsa onu uygulayın.

Şimdi kendinizi kusursuz, parlak, doğal güzellikte bir sağlığa kavuşmuş olarak görün. Kendinizi değişik durumlarda iyi, aktif ve sağlıklı görün. Kendinizi yüce ve parlak bir güzellikte hayal edin.


Onaylamalar:

Artık her türlü hastalığı aştım. Özgür ve sağlıklıyım! Artık ışık saçan bir sağlık ve enerjiyle doluyum. Bedenimi bütünüyle seviyor ve kabulleniyorum. Ben bedenime iyi davranıyorum, o da bana iyi davranıyor.

Enerji ve canlılık doluyum...

Bedenim dengeli, evrenle kusursuz bir uyum içinde.

Giderek daha sağlıklı, canlı ve güzel olduğum için şükrediyorum.

Ben Tanrının görkemli bir ifadesiyim. Zihnim ve bedenim artık yüce kusursuzluğu sergiliyor.

Şu andan itibaren, bu meditasyonu her yaptığınızda, kendinizi şifa veren bir altın ışıkla çevrelenmiş halde ve kusursuz bir sağlıkta görün. Onunla ilgili anlamanız gereken daha fazla bir şeyler olduğunu hissetmedikçe, 'sorun'a daha fazla güç ya da enerji vermeyin.


Işıldayan Safir 08-02-2012 10:59 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 


Bu meditasyon, yanınızda şifa vereceğiniz kişi olmadan, yalnız başınıza yapılmalıdır. Bu fikri nasıl karşılayacağına bağlı olarak, onun için şifa meditasyonları yaptığınızı kendisine söyleyebilirsiniz de söylemeyebilirsiniz de.

Tam anlamıyla gevşeyin ve derin, sakin bir ruh haline ulaşmak için istediğiniz şekilde hazırlanın.

Kendinizi, içinden evrenin şifa verici enerjisinin aktığı açık ve temiz bir kanal olarak düşünün. Bu enerji şahsen sizden değil, yüksek bir kaynaktan geliyor ve siz de onu belli bir noktaya yönlendirerek hizmet ediyorsunuz.

Şimdi, bu insanı olabildiğince açık ve net bir biçimde hayal edin ya da düşünün. Ona, meditasyonunuz sırasında kendisi için özellikle yapmanızı istediği herhangi bir şey olup olmadığını sorun. Eğer varsa ve bu size de doğru geliyorsa, elinizden gelen en iyi şekliyle yapın.

Eğer onun bedeninin belli bir bölümüne ya da belirli bir rahatsızlığa şifa verme konusunda bir dürtü hissederseniz, öyle yapın. Bu durumda, tüm sorunların eriyip yok olduğunu, hasta organın iyileştiğini ve kusursuz bir biçimde işlevini yerine getirmeye başladığını görmeye çalışın.

Sonra bu insanın şifa veren altın bir ışıkla sarıldığını ve ışık saçarcasına sağlıklı ve mutlu göründüğünü hayal edin. Onunla doğrudan (zihninizde) konuşun; kendisine aslında kusursuz, tanrısal bir varlık olduğunu ve hiçbir hastalık ya da derdin onun üzerinde hiçbir güce sahip olmadığını hatırlatın. Ona, bütünüyle sağlıklı ve mutlu olması için kendisini desteklediğinizi ve ona sevgi dolu destek ve enerjinizi göndermeye devam edeceğinizi söyleyin.

Tamamlayıp bitirdiğinizi hissedince gözlerinizi açın ve kendinizi artık tazelenmiş, yenilenmiş, sağlıklı ve zinde hissedeceğiniz dış dünyaya dönün.


O andan itibaren, meditasyonlarıniz sırasında aynı kişiyi mükemmel derecede sağlıklı ve iyi olarak görmeye çalışın. Asla hastalığa daha fazla zihinsel enerji ya da güç vermeyin (hastalığı düşünmeyin) sadece bu insanı bütünüyle iyileşmiş görmeye devam edin.


Işıldayan Safir 08-02-2012 11:05 PM

Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar
 

Şifacılık grup halinde yapıldığında çok güçlü bir etkiye sahiptir.

Eğer şifa verilecek kişi sizinle birlikteyse, onu ortaya yatırın ya da bir sandalyeye oturtun (ki en rahatı budur); siz de çevresinde bir daire oluşturarak oturun:

Herkes gözünü kapayıp sessiz olmalı ve derin bir biçimde gevşemeli, sonra ortadaki kişiye şifa verici enerji yolladığını hayal etmeye başlamalıdır. Sizin kanalınız vasıtasıyla akanın, aslında evrenin iyileştirici enerjisi olduğunu unutmayın. Bu insanı altın ışıkla kuşatılmış, kendini çok iyi hissederken ve kusursuz derecede sağlıklı olarak görmeye çalışın.

Dilerseniz, hepiniz ellerinizi, ayaları ortadaki kişiye dönük şekilde kaldırabilir ve ellerinizden akan enerjinin ona ulaştığını hissetmeye çalışabilirsiniz.

Şifa sırasında birkaç dakika boyunca herkesin "OM" çekmesi özellikle çok güçlendirici bir etki yapar. Böylece, bu sürece sesin iyileştirici titreşimi de katılmış olur ("OM" çekmek için, sözcüğü a-a-au-m-m hecelemesiyle birlikte uzun, derinden yankılanan bir sesle ve mümkün olduğunca uzatarak tekrar tekrar yinelemek gerekir).


Eğer söz konusu kişi yanınızda değilse, onun ismini ve bulunduğu kenti bildirin ve sonra, sanki yanınızdaymış gibi aynı uygulamayı sürdürün. Şifa enerjisinin gücü uzaklıktan etkilenmez ve ben aynı odadakiler için olduğu gibi, başka kentlerdeki insanlar için yapılan tedavilerin de mucizevi bir biçimde başarıldığını gördüm.



WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:11 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.