![]() |
KALP HASTALARI Ayni kalp rahatsizligiyla ayni kaderi paylasan iki yasli adam ayni odayi da paylasiyorlardi. Tek fark biri cam kenarinda digeri ise duvar dibinde yatiyordu. Cam kenarindaki yasli adam her gün camdan bakarak arkadasina disarisini anlatirdi. - "Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanirim çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salincak dolu iki salincak bos, dünkü sevgililer yine geldi, ayni yere oturup konusmaya basladilar, elele tutustular, ne kadarda yakisiyorlar birbirlerine. Erguvan agaçlari ne kadar güzel açmis her yer mor bir renk almis, erik agaçlari da beyaz çiçekleriyle onlara eslik ediyor. Denizin üzerindeki martilar bugünkü yemeklerini ariyorlar, ne güzelde daliyorlar suya" Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarindaki yasli adam kalp krizi geçirene kadar, iste o anda duvar kenarindaki adam dügmeye bassa kurtaracakti arkadasini ama seytana uydu, bunca zamandir sadece dinleyebiliyordu, artik görebilirdi de, iste bunun için dügmeye basmadi ve hemsireyi çagirmadi. Ayni kaderi paylastigi kisiyi ölüme gönderdi, ama o bunun hakli bir savunma oldugunu düsünüyordu. Ertesi gün hastabakicilar ölen yasli adamin yerine kendisini koymaya gelmislerdi. Hemen yataginin yerini degistirdiler, iste o günlerdir bakmak istedigi manzarayi nihayet görecekti. Basini kaldirdi ve pencereden bakti "Simsiyah bir duvar ALINTIDIR |
HİKAYELER : ÇİNLİ KIZ Lİ-Lİ skorpy bu muhteşem paylaşımlar teşekkürler 25889 |
DUA Loise Redden isimli çok fakir giyimli bir kadin yüzünde bir hüzünle bir manava girer. Dükkan sahibine mahcup bir sekilde yaklasir.Kocasinin çok hasta oldugunu,çalisamaz duruma düstügünü ve yedi çocugu ile birlikte aç kaldiklarini ve yiyecege ihtiyaçlari oldugunu söyler. John Longhouse isimli manav ona ters bir sekilde bakarak derhal dükkanini terketmesini ister. Kadin ailesinin ihtiyaçlarini düsünerek, lütfen efendim der, paramiz olur olmaz getirip borcumu ödeyecegim. John kendisine bir kredi açamiyacagini çünkü onun eski bir müsterisi olmadigini, kendisinde bir hesabinin bulunmadigini söyler. O sirada dükkanin disinda bekleyen bir müsteri ikisinin arasinda devam eden bu konusmayi dinlemektedir.Içere girerek Johna yaklasir ve ben o kadinin almak istediklerine kefilim der.Ailesinin ihtiyaci olan seyleri ona ver. Bunun üzerine manav çok isteksiz bir sekilde kadina döner ve bir alis veris listen varmiydi diye sorar. Louise "Evet efendim " der. " Tamam " der manav. Simdi onu terazinin su kefesine koy, onun agirliginca diger kefeye istediklerinden koyacagim.! " Louise bir an duraksak, sonra basini önüne eger ve cantasini acarak üzerine bir seyler karalanmis bir kagit parcasini cikartir ve manavin kendisine gösterdigi kefeye özenle birakirken basi hala öne egiktir. Manavin ve diger müsterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüstür. Manav müsteriye dönerek , kisik bir sesle, " Inanamiyorum. "Der. Inanilacak gibi degeldir. Müsteri manava gülerken manav çoktan diger kefeye eline geçeni doldurmaya baslamistir ama nafile,diger kefeyi yerinden bile kipirdatamamistir. Terazinin kefesi artik üzerindekileri almayacak kadar doldurdugunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadina verir. Saskinlikla üzerinde bir seyler çiziktirilmis kagidi eline alir ve okur. Bir de bakar ki orda bir alis veris listesi yoktur. Sadece bir dua yazilidir. " Tanrim neye ihtiyacim oldugunu sen bilirsin, kendimi senin ellerine teslim ediyorum. " Manav tas gibi bir sessizlige bürünmüstür. Loise kendisine tesekkür ederek dükkandan ayrilir. Müsteri Johnun eline bir elli dolarlik tutustururken,her kurusuna degdi, der. Daha sonra John Longhouse terazisinin kefelerinin kirilmis oldugunu görür. Bu nedenle duanin ne kadar agir çektigini sadece allah bilir. DUA BIZIM IÇIN HIÇBIR MALIYETI OLMAYAN BEDAVA BIR HEDIYEDIR. art56art56 art56art56 ALINTIDIR |
BABAMI İSTİYORUM Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.Çocuk babasına, "Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu... Zaten yorgun gelen adam, "Bu senin işin değil" diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk "Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi. Adam "İllâ da bilmek istiyorsan 20 milyon" diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk "Peki bana 10 milyon borç verir misin" diye sordu. Adam iyice sinirlenip,"Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi,derhal odana git ve kapını kapat" dedi. Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı. Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder." diye düşündü. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı"... Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı... Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye sordu. Çocuk "Hayır" diye cevap verdi... "Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi... Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler babacığım"... Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı. Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?... Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" diye kızdı... Çocuk "Param vardı ama yeterince yoktu " dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; "İşte 20 milyon... Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?..." ALINTIDIR |
BABAM SEYREDİYOR Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç,babasıyla birlikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı.Genç okulun futbol takımındaydı.Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve tecrübesizliği sebebiyle hoca ona bir türlü maçlarda görev vermiyordu. Bu yüzden her zaman yedek kulübesinde otururdu. Buna rağmen babası hiçbir maçını kaybetmez ve her zaman ayağa kalkar tezahürat yapardı. ALINTIDIR Liseye başladığında yine sınıfın en sıska öğrencisiydi.Fakat babası onu hep futbol oynamaya teşvik etti;bununla birlikte,eğer istemezse oynamayabileceğini de belirtti.Delikanlı futbolu seviyordu ve takımda kalmaya karar verdi.Her idmanda elinden geleni yapıyor takımın as oyuncusu olmaya gayret ediyordu.Ama sürekli yedek kulübesinde oturmaktan kurtulamadı. İnançlı babası tribünde her zaman ki yerini alıp oğlunu desteklemek için tezahürat yapmaya devam ediyordu. Genç üniversiteye başladığında futbol onun için önemini kaybetmeye yüz tuttu,ama yine de elinden geleni yaptı.Herkes onun okul takımına giremeyeceğinden emin olsa da o bunu başardı. Takımın antrenörü onu listeye dahil ettiğini,Çünkü her idmana yüreğini koyduğunu ve takımın diğer üyelerini de şevke getirdiğini itiraf etti. Takıma girebildiği onu o kadar heyecanlandırdı ve sevindirdi ki ,soluğu en yakın telefon kulübesinde aldı ve babasına müjdeyi verdi.Onun bu başarısına sevinen baba mutluluğunu paylaştı ve kendine maçların sezonluk biletlerini göndermesini istedi. Üniversitede dört yıl boyunca hiçbir idmanı kaçırmayan genç,ne yazık ki hiçbir maçta oynayamadı. Futbol sezonunun sonlarına doğru,büyük bir eleme maçının idmanı için sahaya çıkmaya hazırlanan gencin yanına, elinde telgrafla antrenörü geldi.Delikanlı telgrafı okuyunca ölüm sessizliğine büründü.Güçlükle yutkunarak hocasına şunları söyledi "Bu sabah babam ölmüş izninizle bu gün idmana gelmesem?" Hocası onun şefkatle boynuna sarıldı ve"bu hafta dinlen evlat" dedi.Ve cumartesi günkü maçada gelmeyi aklından geçirme." Cumartesi geldi çattı,ama okul takımının durumu hiçde iyi değildi.Maçın sonlarına doğru sessizce bir kişi soyunma odasına girdi,formasını ve futbol ayakkabısını giyip sahanın kenarına çıktı. Babası ölen ufaklıktı bu! Antrenör ve oyuncular bu azimli arkadaşlarını bu kadar kısa sürede tekrar aralarında görmekten son derece şaşkındılar.. Hocasının yanına giden genç "Lütfen izin verin oynayayım" dedi. "Bu gün oynamak zorundayım." Hocası önce onu duymamış gibi davrandı.Böylesine zor bir eleme maçında takımının en kötü oyuncusunu sahaya çıkarmasına imkan olmadığını düşünüyordu.Ama genç o kadar ısrar etti ki,sonunda ona acıyan hocası razı oldu:"Peki,oyuna girebilirsin." Gencin oyuna girmesinin üstünden çok geçmemişti ki,hem hoca,hem oyuncular hem de arkadaşları gördüklerine inanamadılar.Daha önce hiç oynamamış bu meçhul ufaklığın her hareketi harika,attığı her pas isabetliydi.Karşı takımın oyuncuları onu durduramıyordu.Koşuyor pas veriyor, savunmaya geçiyor ve maçın yıldızı gibi parlıyordu.Sonunda gencin takımı aradaki farkı kapattı,nihayet atılan gollerle de beraberliği yakaladı.Ve son saniyelerde ufaklık topu tek başına sürükleyip herkesi geçti ve galibiyet golünü attı.Maç bitmişti,okulun taraftarları sevinç çığlıkları atıyor,arkadaşları ufaklığı omuzlarında taşıyordu. Seyirciler stadyumu terk ettikten,oyuncular duşlarını alıp soyunma odasına boşalttıktan sonra,takımın hocası ufaklığı bir köşede tek başına sessizce oturduğunu fark etdi.Yanına gidip "Evlat,inanmıyorum. Bu gün bir harikaydın" dedi."sana ne oldu bunu nasıl yaptın anlat bana "dedi. Hocasına bakan genç gözleri dolu dolu şunları anlattı: "Babamın öldüğünü biliyorsunuz. Peki onun gözlerinin görmediğini de biliyor muydunuz?" Delikanlı güçlükle yutkundu,Gülümsemeye çalıştı. "Babam bütün maçlara geldi.Çünkü görmediği halde beni desteklemek istiyordu. Ve ilk defa bu gün beni görebilirdi. Ben bu fırsatı kullanmak ve oynayabildiğimi ona göstermek istedim!!!!!"(( |
HİKAYELER : ÇİNLİ KIZ Lİ-Lİ Aklıma ne geldi..Böyle sitede bir Tavuk Suyuna Çorba Türü bölüm açalım.Böyle hikayeleri paylaşırız. 12389 |
HİKAYELER : ÇİNLİ KIZ Lİ-Lİ neden olmasın siz uygun gördüyseniz!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! |
HİKAYELER : ÇİNLİ KIZ Lİ-Lİ çok teşekkür ederim lerzan dunk56 dunk56 dunk56 dunk56 dunk56 |
HİKAYELER : ÇİNLİ KIZ Lİ-Lİ Gülümseten hikayeler diye bir bölüm açtım.Böyle özlü sözlü anlatımlı olan beğendiğimiz hikayeleri orada paylaşabiliriz. |
HİKAYELER : ÇİNLİ KIZ Lİ-Lİ tamam lerzan sizde sağolun smiliyface |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:39 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.