Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Hikayelerimizi Anlatalım > Üyelerin Makaleleri ve Yazıları

Uyarılar

psikiyatrik hastalıklar

Hikayelerimizi Anlatalım ve Üyelerin Makaleleri ve Yazıları psikiyatrik hastalıklar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Psikiyatrik Hastalıklar Psikiyatriye giden bir kişi, bizim gözümüze acınacak, zavallı bir insan gibi görünebiliyor zaman zaman. Psikiyatrik görüşme yaptığım bazı insanlar, bana yakınlarının kendilerine “psikiyatriste gitme” dediklerini söylüyorlar. O “yakınlar” sevdikleri bir insanın psikiyatriste gitmesini bir felaket gibi algılıyorlar. Sevdikleri ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Üyelerin Makaleleri ve Yazıları telkin cd indir izle İstanbul Üyelerin Makaleleri ve Yazıları nerededir kimdir Üyelerin Makaleleri ve Yazıları çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Üyelerin Makaleleri ve Yazıları hipnoz Üyelerin Makaleleri ve Yazıları olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Üyelerin Makaleleri ve Yazıları hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Üyelerin Makaleleri ve Yazıları kuantum düşünce kitap haberi

psikiyatrik hastalıklar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-07-2007, 02:34 PM   #1 (permalink)
Üsteğmen
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 434
Tesekkür: 0
97 Mesajinıza toplam 236 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
PSİKO is an unknown quantity at this point
Standart psikiyatrik hastalıklar

Psikiyatrik Hastalıklar



Psikiyatriye giden bir kişi, bizim gözümüze acınacak, zavallı bir insan gibi görünebiliyor zaman zaman.

Psikiyatrik görüşme yaptığım bazı insanlar, bana yakınlarının kendilerine

“psikiyatriste gitme”

dediklerini söylüyorlar. O “yakınlar” sevdikleri bir insanın psikiyatriste gitmesini bir felaket gibi algılıyorlar. Sevdikleri kimsenin de bir felaketle karşılaşmaması için psikiyatriste gitmemesi gerekiyor.

Bu oldukça basit ama etkili düşünce şeklidir. Tam bir çocuksu düşünme şeklidir bu.

Gerçekte psikiyatriste gelen insanlar özellikle de kendi istekleri ile gelmişlerse, toplumun en yeniliklere açık, en girişken ve kendi ile yüzleşmeye hazır en cesur kesimleri içinden geliyorlar.



Rakamlara baktığınızda depresyon oranının % 20 ler civarında olduğunu, kişilik sorunlarının %5-10 lar civarında olduğunu, , obsesif kompülsif (takıntı) durumların %1-2 gibi olduğu, akıl ve mantığı kullanamama (psikoz ) durumlarının %1-2 gibi olduğu, cinsel sorunların, çocuklardaki gece işemeleri, uyum sorunları, hiparaktiflik ve öğrenme sorunlarının bir hayli yaygın olduğu görülüyor.



Üstelik bu rakamlar doktora müracaat etmeyen ama düşük şiddette rahatsızlığı olan kimseleri kapsamıyor. Şikayetin az olduğu , hastalık olarak düşünülmemesi gereken durumlar var.

Bu kişileri de hesabımıza katarsak toplumun tamamının psikiyatrik bir durumla, bir sorunla karşılaştığını veya karşılaşacağını varsayabiliriz.



Bizdeki diğer alanlardaki pragmatist (en kestirme yoldan hedefe yönelik) yaklaşımlar psikiyatri alanında da oluşmaya başladı.

Antibiyotikleri doktor kontrolünde kullanmak yerine zamanla insanlar eczaneden gidip antibiyotik alıp kendi kendilerine kullanmaya başladılar.

Şimdi aynı şekilde anti-depresanlar yaygın olarak kullanılmaya başlandı. İnsanlar kendi kendilerine bu ilaçları alıp kullanıyorlar.

Bazen bu kullanım şekli doğru bazen de yanlış oluyor.

Psikiyatri dışındaki doktorların anti-depresan kullanması ve depresyon tedavisi önemli ve gerekli. Ama dirençli ve uzun süreli takip gereken vakalar diğer doktorlar tarafından psikiyatriye sevk edilmeli. Çünkü uzun süreli karmaşık bir takip ve tedaviyi diğer doktorların kendi pratikleri içinde yapmaları zor gözüküyor.



Psikiyatri pratiğinde en çok karşılaşılan sorun depresyondur.

Ama depresyon da çoğu zaman yalıtılmış izole bir depresyon olarak karşımıza çıkmaz.

Bildiğiniz gibi depresyonda,

İstek ve ilgi azalması, çoğu zaman iştah azalması bazen de artması, üzüntülü ve efkarlı bir ruh hali, dikkatte dağınıklık, uykuda bozukluk, bazı bedensel şikayetler, ölüm veya r düşünceleri, cinsel isteksizlik vs olur. Belki kişi bu belirtilerin hepsini göstermeyebilir.

Eğer depresif özellikler hafif ve kısa süreliyse, örneğin kısmi bir istek azalması varsa, üzüntü biraz oluyorsa, diğer özellikler hiç yoksa, bir iki gün sürüp kayboluyorsa ilaç tedavisi düşünülmeyebilir. Ama günlerce süren ve yukarıda saydığımız pek çok özelliğin olduğu bir durumda ilaç tedavisinin eklenmesi gerekmektedir. Hafif depresif özelliklerin olduğu durumda da ilaç kullanımı iyi olabilir.

Ama her durumda kişide depresif tablonun nasıl ve niye ortaya çıktığı araştırılmalıdır.

Bunun bütüncül bir bakış açısıyla, kişinin yaşadığı olayları nesne ilişkilerini de kapsayacak şekilde yapılmasında yarar olduğunu düşünüyorum.

Bazı depresyonlar kalp hastalığı , şeker hastalığı gibi tipik bir hastalık görünümü içinde ortaya çıkarken, bazı depresyonlar psikolojik bir tepki gibi ortaya çıkabilmektedir.

Dolayısıyla tedavide ilaçların mı merkezi bir rolde olacağı yoksa terapinin mi merkezi bir rolde olacağını tablonun ortaya çıkış şekline bakarak anlamaya çalışmamız gerekmektedir.



Psikiyatrik sağaltım (tedavi) de ilaç tedavinin yalnızca bir ayağıdır. Profesyonelin (Psikiyatrist, psikolog,sosyal hizmet uzmanı, hemşire, terapist vs) hastaya veya bir sorununu çözmek için gelen kişiye yaklaşımı çok önemli.Onunla nasıl ilişki kurduğu çok önemli.

Kişinin kendi içindeki güçleri kendi yararı için kullanması profesyonel tarafından araştırılır ve birlikte bu iş için çaba harcanır.



İnsanlar kendi sorunlarını ve çözümlerini basit bir şekilde görme eğiliminde oluyorlar.

Ama insan ruhu karmaşık ve kolay anlaşılamayacak bir yapı.

Dolayısıyla;

“Benim aslında hiçbir şeyim yok ben sorunlarımı kendi kendime üretiyorum”

demek, ben sorunlarımı görmek istemiyorum, bu halimle şu anda yaşamımı sürdürüyorum demek oluyor. Belki acı çekiyorum ama bir şekilde hayatım devam ediyor.

Kişi şunu kabullenmekten henüz uzaktır;

benim sorunlarımı ben kendi kendime üretiyor olsaydım bunu basit bir şekilde de çözerdim. Bu sorunlar aslında sandığımdan biraz daha karmaşık . Kendime yeni bir bakış açısıyla bakmalıyım. Bu bakış açısını nasıl elde edebilirim? Neden bazı şeyleri göremiyorum. Bu soruları kendinize soruyorsanız, artık soruna baştaki kadar uzak değilsiniz demektir.



Bir uçurumun veya yüksek bir yapının üstünden geçerken “aşağı bakma” denir. Çünkü aşağıdaki derinliği görürseniz o anda bulunduğunuz zeminde yürümeniz zorlaşır.

Ruhumuzda bu duruma benzer bir şekilde kendi içinde bir savunma oluşturuyor.

Kendi derinliğimizi görmek istemiyoruz. Bunun belki bir yararı da var. İnsan sürekli kendi derinliğini görüp yaşayamaz. Sürekli bindiğiniz otomobilin nasıl karmaşık çalıştığını düşünemezsiniz. Sizin basit bir amacınız vardır, otomobili kullanırsınız.



Demek psikolojik bir bakış açısıyla baktığımızda karşılaştığımız ilk zorluklardan biri bizim düşündüklerimizle karşımızdakinin düşündüklerinin aynı olmayışı.

Bu insan ilişkileri için de genel bir durum değil midir?

O zaman ne yapacağız?

Winnicott ın çok sevdiğim bir cümlesini sizinle paylaşmak istiyorum.

“terapide karşınızdaki kişinin savunmalarına saygı gösterin”

Karşınızdaki insanın gerçekliği kurgulaması sizin kurgunuzdan farklı olabilir. Ama o kurguyu “bodoslama” kaba bir şekilde yok etmeye çalışmak, karşımızdaki insana yapacağımız bir kötülük olur.



Aslında değişmesi gereken tek kişi terapi almaya gelen kişi değildir.

Bu durumda sadece terapi almaya gelen kişi değil, terapist de bir değişimden geçmesi yaptığımız işin doğası gereğidir.



Bu anlama süreci terapistin de önceden kestiremeyeceği süprizlerle doludur.



BEDENSEL HASTALIKLAR VE PSİKİYATRİ (PSİKOSOMATİK HASTALIKLAR)

“Psikosomatik hastalıklar, çatışmaların kişinin içinde düşünsel ve duygusal düzeyde yeterince işlenip çözülmediği durumlarda ortaya çıkar. Bedensel belirtiler, kişinin erken çocukluk yıllarlındaki gelişimi sırasında duyguların algı ve anlatımının bedensel düzeyden ruhsal düzeye geçmesindeki yetersizliğin işaretidir.

Yeni doğan çocuk ilkin her şeyi bedeni üzerinden algılar. Kendi dışındaki nesnelerle , yani dış dünya ile ilişkisini ve iletişimini bu yoldan sağlar. ... Daha sonra... Eskiden beden üzerinden yaşanan kavramlar ve duygular, artık ruhsal imgeler halinde ruhsal alanda temsil edilirler. Bu süreç yaşantıların ve ilişkilerin simgeleştirilmesidir. (sembolizasyon) ”..

(Prof. Dr. Günsel Koptagel İlal- Psikiyatri Temel Kitabı)

Bedensel şikayetlerle dahiliye aciline veya doktora giden bir hasta psikiyatriye sevk edildiğinde, şaşkınlık , bocalama, gerçeğin ne olduğu konusunda tereddüt etme, psikiyatriye gitme konusunda isteksizlik gibi çeşitli duygu, düşünce ve tutumlar sergileyebilir.

Eğer rahatsızlık bedensel kaynaklı değilse yakınları ve hatta bazen profesyoneller hastaya numaracı veya yalancı gözüyle bakabilirler.

Aile veya yakınları kandırıldıkları duygusuna kapılabilirler. Çünkü hasta ile yakınları sorun çözücü bir pozisyona giremiyorlardır. Bu durum için ne yakınları ne de hastayı suçlamak yanlış olur. Zaten iki taraf da bazı duyguları şiddetli yaşadıkları için birbirlerini yıpratırlar. İki kişi arasında veya bir aile içinde tartışan tarafların içinden bir kişi bu yıpranma sürecinde geçici olarak iflas eder. Bu kişi psikiyatri aciline geldiğinde, konversiyon (ifade edilemeyen yoğun kaygılar yüzünden bedensel belirtiler), panik atak, yoğunlaşmış bedensel (somatik) bir kaygı (anksiyete) geçiriyor olabilir. Kalp krizi geçirdiğini, midesinin bulandığını, başına ağrılar girdiğini söyleyebilir.

Eğer acil görüşmede hastanın, kaygısını oluşturan durumları veya kişileri işbirliği içinde araştırıp bulup, bu kaygı durumlarını veya kaygı verici kişileri hasta ile konuşmayı başarırsanız, hastanın kaygısının düştüğünü göreceksiniz .

Bu tür bir hastalık durumu hepimizin başına gelebilir. Bunun psikiyatr veya psikolog ların başına gelmeyeceğini, bazı insanların bundan muaf olacağını varsayamazsınız.

Bu anlamda hepimiz uygun stres koşulları oluştuğunda bu şekilde bir “hasta” olmaya adayızdır.

Ama burada bahsettiğimiz bedensel hastalık durumu daha çok fonksiyonel, geçici bir durumdur (psikovejetatif).

Bazen psikolojik bedensel belirtiler daha kararlı olur. Kişi bir organının hasta olduğuna, örneğin kendisinde kalp hastalığı olduğuna inanmıştır ve görünürde bir sıkıntı kaynağı olmaksızın acil polikliniğe gelebilir.

Bu durum (psikosomatik organ hastalıkları) yukarıdakinden daha ağır bir durum olup, ortadan kaldırılması da nispeten daha zordur.

Psikosomatik hasta olmak utanılacak bir şeydir. Çünkü diğer insanların yaptığı gibi siz kendi ruhunuzu “kontrol” edemiyorsunuz, “yönetemiyorsunuz ”dur.

Dolayısıyla artık çevrenizdeki insanlar size böyle bakacağı, az önce belirttiğim gibi hatta sizi yalancı olarak göreceği için, şimdi bir başka gerginlikle de karşı karşıyasınızdır.

Bu “damgalanma” durumunun dışında kendi içinizde de bir hesaplaşma yaşayacaksınız.

Sevdiğiniz insanlara iyi davranmaya çalışan, yakınlarınıza karşı öfkenizi kontrol eden, bir sürü fedakarlıkta bulunan bir insan olarak görüyorsunuz kendinizi, şimdi karşılaştığınız durumda aslında bütün bunları yaparak biraz da kendinize zarar verdiğinizi kavramaya başladınız. Üstelik içinizde kurduğunuz psikolojik dengenin zayıfladığını görüyorsunuz.

İnsanlardan taktir edilmeyi, işlerin yolunda gitmesini, onlara karşı iyilikler yapmayı düşündüğünüz bir ortamda, birden nerdeyse suçlu durumuna getiriverdiler sizi...

Bedensel psikolojik belirtilerle gelen kişi ile terapisti aralarında iyi bir ilişki kurmayı başarırlarsa, terapinin ilerleyişi ve genel çerçeveye uyum göstermek açısından sorunsuz bir çalışma ortamı oluşuyor.

Kişi ile terapisti arasındaki ilişkide güven, merak, araştırma duyguları güçlendikçe ve yeni bir psikolojik denge oluşturacağı dış koşulların baskısı azaldıkça, terapi alan kişi, daha fazla dinamik, derin duygularla ilgili araştırmacı- analitik bir tutumla terapiye gelmeye başlıyor.

Terapi ortamında karanlık bir gecede çakan şimşek gibi bir anda her şey aydınlık oluyor, ama sonra kişide terapist te eski pozisyonlarına çekiliyorlar.

Bu iki adım ileri bir adım geri şeklinde sabır gerektiren bir çalışma oluyor.



TAKINTILI DURUMLAR. (OBSESİF KOMPULSİF HASTALIK)

Takıntılı durumlar, hastalık boyutunda toplumda %1-2 gibi bir oranda bulunuyorsa da takıntılı durumları bir bütün olarak ele alırsak oldukça yaygın bir psikolojik durumdur.

Obsesif kişilik özellikleri ile obsesif hastalık farklı durumlardır.

Obsesif kişilik özelliklerinde;

Kişi işini çok daha iyi yapabilmek için detaylara önem verir.

Yaptığı işi mükemmel yapmaya çalışır

İşkolik bir insandır. Çalışkandır. Çalışmak ister.

Doğruluk, adalet, haksızlık gibi kavramları önemser.

Kendi eşyalarına karşı aşırı bir duygusal bağlılığı olduğu için onlardan vazgeçemez.

İşlerin yolunda gitmeyeceğini düşünerek, yanındaki kişiler işlerini savsaklıyorsa, onların işlerini üstlenir.

Gereksiz israf ve savrukluğa karşı hassasiyeti vardır.

Kendi doğrularını ısrarla savunur.

Bütün bu özelliklerle de kişi barışıktır.

Ama obsesif kompulsif hastalıkda;

Kişi ortaya çıkan duygu ve düşünceleri ile barışık değildir.

Örneğin koltukların kapıların yeteri kadar temiz olmadığını düşünür ve bundan rahatsız olur. Ama herkes koltukların ve kapıların temiz olduğunu söylemesine (kendisinin de bunu bilmesine) rağmen ona “pismiş” gibi gelir.

Ortada hiçbir neden yok iken yakınlarının başına bir şey geleceğinden korkar (aslında bir şey olmayacağını bilir). Bu düşünce onu rahatsız eder.

Kendisine hastalık bulaşacağından korkar. Aslında kendisine bir hastalık bulaşmasının çok zor olduğunu bilir.

İçinden onun dindar olmadığına dair bir düşünce geçer ve bu yüzden büyük bir pişmanlık ve günahkarlık duygusu yaşar. Bunun mantık dışı olması onu rahatlatmaz. Hocalara danışır, hocalar onun günahkar olmadığını söylerler ama o yine rahatlamaz.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
http://media3.guzer.com/pictures/homers_brain.jpg
PSİKO isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


psikiyatrik hastalıklar

Hikayelerimizi Anlatalım ve Üyelerin Makaleleri ve Yazıları psikiyatrik hastalıklar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Psikiyatrik Hastalıklar Psikiyatriye giden bir kişi, bizim gözümüze acınacak, zavallı bir insan gibi görünebiliyor zaman zaman. Psikiyatrik görüşme yaptığım bazı insanlar, bana yakınlarının kendilerine “psikiyatriste gitme” dediklerini söylüyorlar. O “yakınlar” sevdikleri bir insanın psikiyatriste gitmesini bir felaket gibi algılıyorlar. Sevdikleri ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Üyelerin Makaleleri ve Yazıları telkin cd indir izle İstanbul Üyelerin Makaleleri ve Yazıları nerededir kimdir Üyelerin Makaleleri ve Yazıları çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Üyelerin Makaleleri ve Yazıları hipnoz Üyelerin Makaleleri ve Yazıları olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Üyelerin Makaleleri ve Yazıları hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Üyelerin Makaleleri ve Yazıları kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:05 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.