![]() |
Alıntı:
|
http://tbn3.google.com/images?q=tbn:...mages/osho.gif Hiçbirşeyle savaşma, hiçbirşeyden de kaçma. İzin ver, herşey kendi yolunda gitsin.. Kendinden kaçmaya çalışma, başka biri olamazsın. Senin belli bir kaderin, bireyselliğin var. İçerlemediğin, şikayet etmediğin zaman büyürsün, çiçeklenirsin.. Kendi varlığın içinde rahatla. Tanrı böyle olmanı istedi; yoksa seni başka biri yapardı. |
awayciğim yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum |
awayyy ben oshonun meditasyon kitabını aldım kitabı okudum ama meditasyonlar çok uçuk geldi bana sessizce oturup zihin sesini susturmadan öte bilincini kaybetme kontrolunu kaybetme durumu var mesela bagıra bagıra sarkı söyle diyo bir meditasyonunda sonra sesli bi şekilde gülmemizi istiyo açıkcası evde annem babam oldugu için kontrolümü kaybetmekten korkuyorum zaten benim degişik biri oldugumu düsünüyolar iyice adım deliye çıkar alim allahsmil56 sen oshonun meditasyonlarını yaptın mı??? |
Alıntı:
Çoğunu yaptım smil56 Ama anksiyete seviyem hafif yüksek olduğundan ne kadar layıkıyla yapabildim bilmiyom.. Benim yaptığım ilk meditasyon "gizemli gül"dü. 1 hafta boyunca gülüyor, 1 hafta boyunca ağlıyor, 1 hafta boyunca tanık oluyorsun. AMa dediğin gibi ev halkı ve komşuları rahatsız etmemek adına kendini frenliyorsun bu da meditasyonunu olumsuz yönde etkiliyor. Şehir dışında bi yerimiz olsa sırf meditasyonlar için kullanılsa, orda gönlümüzce delirsek..sevincli Ev halkı ne derse desin boşver..Hatta deli demeleri daha iyi..DElidir ne yapsa yeridir derler kime karışmaz bi süre sonra sanay789 Şöyle bir tavsiyesi vardı osho'nun. Mesela çok çekingen bi tipsin, az konuşan, duygularını ifade edemeyen, kendi kabuğunda yaşayan.. O zaman seçeceğin meditasyon katarsis içermeli. yani delirmeli, zıplamalı, dans etmeli tarzındaki meditasyonlardan.. EĞer gün içinde stresini atabilen biriysen, hareketli, enerjik, zıp zıp o zaman pasif olan meditasyonları yapabilrisin.. Tek tek deniycen hepsini... İyi mediler... Meditasyonlar uçuk olacak ki sarsılıp kendine gelesin di mi ama wave |
Sen ve OSHO harikasınız awaycimm sevincli Çok fantastik ve muhteşem medilermiş gulensmiley OSHO meditasyon beldesi varmış kitabın arkasında yazıyordu ,kesin orada bunları yapıyorlardır 956k Ay toplanıp gittiğimizi hayal etsene ne muhtşem bir deneyim olurdu değil mi???Hayal etmek bile çok güzelllllll !!!! :))))) |
Alıntı:
Ama mesajlarınız sayesinde daha şevkle devam ediyorum. Teşekkürler kiss3 |
|
Alıntı:
O beldeyi ben de araştırdım ama çok pahalı gelmişti. Zaten Osho olmadıktan sonra neye yarar? O tek kuruş almadan kendini adamıştı insanlara yardıma..Şimdi ticarete dönüşmüş olması üzücü.. |
http://tbn1.google.com/images?q=tbn:...4/osho1ti3.jpg Aşk eğer bağlılığa dönüşüyorsa, sen onun aşk olduğu sanrısına kapılmışsın. Farkındalığın eksik, o yüzden her yaptığın hüsranla sonuçlanıyor.. ağla2 Önce sen kendinin farkına var, sonra paylaş. Ve bu paylaşım aşk olacaktır. Ondan önce ne yaparsan yap bağlılığa dönüşecektir. Sen kendi varlığına kök saldığında, kim olduğunu bildiğinde o zaman kimselere tutunmayacaksın. Yalnızlıktan kurtulmak için girilen her çaba boşa gider. Sana gereken yalnızlığını unutturacak birşeyler değil. Sana gereken bir gerçeğin, yani tek başınalığın farkına varmandır. Farkında olmadığımız için kendimize yabancı kalırız, ve tekbaşınalığımızı yalnızlık sanarız. Ancak varsan gerçek anlamda sevebilirsin. Tekbaşınalığında varolmanın ne demek olduğunu keşfedeceksin. Hep farkında, tetikte, uyanık olman yeterli; kendi farkındalığından ibaret olman yeterli.. |
Benim de fotografları yollarken tam içimden geçen oydu.. Tamam kalabalık ama anlamsız gibi..Yani Osho'dan kopuk ayrı bir yer sanki.. O kalabalıkta bir eksiklik var bir boşluk var,bir kıvılcım bir enerji eksik gibi..Oraya gidip de onu görememek..Orada olup onu uzaktan bile görmeye kıyasla bambaşka birşey..Böyle aydınlanmış birinin nasıl olabileceğini tanımakonu uzaktan görmek bile çok büyük heyecan olurdu şimdi düşünüyorum çok başka birşey.. Onun nasıl olabileceğini düşünüyorum bazen onu okurken,1931 de doğan birisi ,ve aydınlanma yaşadığı yıllar yani bu bilgi birikimi,bu herşeyi açıklayabilecek güce sahip olan bir bilgi gücü,bu engiz bilgi denizi,bu kadar doğru ve muhteşem bilgi bu insana nasıl gelmiş , onun kendi anlattıkları da var doğru bilgi hakkında...ilk doğru bilgi içten gelen bilgidir diyor ya..hayatını çok okumak istiyorum yani aşamalarını..içten ruhsal olarak mı veya daha çok bilinçlilerin sözleri ile mi daha çok aydınlandı,çok tanımayı isterdim çünkü bu insanlar çok ender insanlar...Ve çok genç ölmüş aslında ,59 yaşına değil mi onu da merak ediyorum :( |
neden olmasın pamıgım illaki oraya gitmemiz gerekmezki yeterki gönüller bir olsun wave bence meditasyon hakkında kendimizi geliştirirsekki benim geliştirmye ihtiyacım var güzel biyerde yaparız belki... Alıntı:
|
zen yolu / tasavvuf yolu osho "Başta bu köşeyi açarken çok okuyan olmazsa devam etmem demiştim. Ama mesajlarınız sayesinde daha şevkle devam ediyorum." demişsin ya kuzum y789 iyilik bulasın emi.. http://mariahaswell.com/yahoo_site_a...203841_std.JPG tam destek aldığını bilmen için zen yolu tasavvuf yolu kitabından bir kaç şey eklemek istedim.. kısmetimize ne çıkarsa kitabı elime aldım ve hepimize hayırlı olması için gözlerim kapalı bir sayfa seçiyorum; " delirmekten korkmayın.. zaten delirmiş durumdasınız.. bu dünya büyük bir tımarhanedir.. her çocuk akıllı doğar ancak uzun süre akıllı kalamaz.. diğer deliler tarafından büyütülür.. diğer deliler tarafından koşullandırılır.. sonunda delirmek zorunda kalır.. çünkü hayatta kalmak için delirmek zorundadır.. arada aklıllı birileri çıkar; bir budha.. bir zerdüşt.. bir lao tzu bir isa.. işin garibi gerçekte deli olmayan bu insanlara deli denmesidir.. akıl hastanesine kapatılan insanlara bakarsanız eğer, çoğunluğun aslında oldukça duyarlı, hassas ince ve dışarıda ki diğerleri kadar kaba olmayan insanlar olduklarını görürsünüz... derileri kalın olmadığı için incinirler.. kırılırlar.. derileri kalın olanlar ise her türlü deliliğin içinde uyum sağlarlar ve yaşamaya devam ederler.. insanın uyum sağlayabilme yeteği sınırsızdır.. çocuk zamanla her şeye uyum sağlamayı öğrenir.. ne kadar çok hurafaye uyum sağladığınızı görmek için kendinize bakmanız yeterlidir.. ne kadar çok aptalca inançlar edindiniz.. gerçi bunların aptallığını farkettiğiniz anlar oluyor... ancak bu akıllı anları bir kenara itmek zorunda kalırsınız.. çünkü tehlikelidirler.. pencere bir an açılır ancak hemen kapatırsınız.. komşunuzun açık pencerenizi görmesinden korktuğunuz için hemen kapatmak zorunda kalırsınız.. akıllılığınızı kimseye göstermek istemezsiniz.. hz. isa şöyle diyor; ufak bir çocuk gibi olmadıkça benim tanrımın krallığına giremeyeceksiniz. isa burada şunu demek istedi; her çocuk gibi tekrar akıllı olmadıkça, tanrımın imparatorluğuna giremeyeceksiniz... fakat bu akıllanmanız diğerleri tarafından delilik olarak görülebilir.. buda deli gibi görünebilir.. isa deli gibi görünebilir.. freud gibi bir deli isa nın nevrotik olduğunu düşündü.. asıl nevrotik olan freud du ama o isa nın nevrotik olduğunu düşündü.. bunu kanıtlamaya ve diğerlerini ikna etmeye çalıştı.. neredeyse çağdışı olan tüm zihinleri ikna etmeyi başardı.. size tüm dünya bir tımarhanedir dediğim zaman bunu kanıtlamama gerek yok.. çevrenize baktığınızda bir kanıt bulacaksınız zaten.. öncelikle deliliğe yol açan mekanizmayı anlayın.. bu mekanizma da hırslar deliliğin temel sebebidir.. biri olmaya çalışmak sizi sonunda delirtir.. sadece hiç kimse olun.. o kadar.. o zaman problem kalmaz.. hırslarınızı bırakarak yaşamaya başlayın.. hırslı olan insan yaşamı erteleyen insandır aslında.. o gerçek yaşamın daima yarınlar üzerine kurar - asla gelmeyen bir yarın..- hırslı insan saldırgan ve şiddet dolu olur.. bunun sonucunda delirmek zorundadır.. böyle olmayan ise barış ve sevgi dolu olur.. hırslı insan acelecidir.. koşturur durur.. belli belirsiz sadece varmış gibi görünen bir ufkun penceresinden koşar.. böyle olmayan biri ise akıllıca davranır.. ve burada şimdide yaşar .. aklı başındalık; huzurlu, uyumlu, neşeli ve şükran dolu olmaktır.. bir karakter yaratmaya çalışmayın.. tüm olanlar karaktere çok fazla inanmanız yüzündendir.. bilelim veya bilmeyelim dünyada ki insanların yüzde doksan dokuzu karakter yaratmaya inanır.. soru gerçekte kim olduğunuz sorusudur.. gerçek gelişme evrim buradan başlar.. bir insanın kendini keşfi dünyada ki en büyük keşfe çıkmaktır.. ay a gitmek everest e tırmanmak bile daha kolaydır.. sebebi basittir.. bu yolda yalnız seyahat etmek zorunda kalacaksınız.. tamamıyla yalnız.. ünlü yunan düşünürlerden platon şöyle demiş; bu yalnızın, yalnıza uçuşudur... " http://tbn3.google.com/images?q=tbn:...85/85739_2.jpg osho zen yolu / tasavvuf yolu http://img.blogcu.com/uploads/avatars/562774_6709.jpg sevgiler.. |
http://tbn0.google.com/images?q=tbn:...g_aboutowf.jpg Kendinin özel olduğunu düşünüyorsan, kendin için ızdırap yaratmaya mahkumsun. Eğer diğerlerinden daha yukarda, daha bilge olduğunu düşünüyorsan, çok güçlü bir egoya sahip olacaksın. Ve ego zehirdir, saf zehir. Ne kadar egoist olursan o kadar canın acıyacak, çünkü o bir yaradır. Ne kadar egoist olursan hayattan o kadar kopacaksın. Artık varoluşun akışında değilsin, sen nehirdeki bir kayasın. Buz gibi oldun; tüm sıcaklığını sevgini yitirdin. Özel bir insan sevemez. Sevecek başka özel bir insanı nasıl bulacaksın? Kendin hakkında ne düşünüyorsan başkaları hakkında da aynı şeyi düşün. Böylece ego yokolacak. Ego, kendini bir yönde başkalarını başka yönde düşünmekle yaratılan bir aldanmacadır. Bu ikiyüzlülüktür. Bu ikiyüzlülüğü bırakırsan, ego kendiliğinden ölür. Ego aldatıcıdır, kurnazdır. Sana diyecek ki: "Çok özelsin, sıradan ol." Fakat sıradanlığın içinde bileceksin ki en sıradışı sıradan sensin. Kimse senden daha sıradan olamaz. Bu tekrar aynı oyun olacak, kamufle edilmiş olarak. Kimse özel değildir; ya da herkes özeldir. Kimse sıradan değildir; ya da herkes sıradandır. Kendin hakkında ne düşünüyorsan başkaları hakkında da aynı şeyi düşün, böylece problem çözülecek. |
paylaşımlar çok gzl ellerinize sağlık .. |
http://tbn0.google.com/images?q=tbn:...lav1/Osho5.jpg O bir gün mutlu hissediyordur ve sen terk edilmiş hissedeceksin, çünkü sen mutlu hissetmiyorsun. İkinizin de mutlu hissetmesi gerekir, senin fikrin budur. Ama bu arada bir gerçekleşir. Bazen o mutludur, sen mutsuzsundur ya da tam tersi. Ne kadar canımızı yaksa da...birisinin diğeri olmadan mutlu olmaya her türlü hakkı vardır; bunu anlamak zorundayız. Eğer o mutluysa iyi hisset; o mutlu. Eğer onun mutluluğuna katılabilirsen iyi, yapamazsan onu yalnız bırak. Onun mutluluğunu mahvetme. Eğer o üzgünse, eğer onun üzüntüsüne katılabiliyorsan iyi, eğer katılamıyorsan ve bir şarkı söylemek istiyorsan ve mutlu hissediyorsan; onu yalnız bırak. Onu kendine göre sürükleme; onu kendi başına bırak. O zaman yavaş yavaş birbiri için muazzam bir saygı ortaya çıkar. Bu saygı, sevgi mabedinin temeli hale gelir. |
http://tbn1.google.com/images?q=tbn:...o_Rajneesh.jpg Hayat kutupsal zıtlıklar içerisinde var olur ve güzellikle var olur. Eğer seversen kısa bir süre sonra - sevginin içinden- tek başına kalmak için muazzam bir arzu yükseldiği için şaşıracaksın. Her aşık bunu hisseder ve eğer hissetmemişsen o zaman sevmemişsindir; o zaman senin aşkın ılıktır, o gerçekten tutkulu değildir. Aşk çok tutkulu olduğunda o seni yorduğu tükettiği için, seni boşalttığı için kişi kendi alanına sahip olmak, içine dönmek, kendi içine düşmek ister. Ve kendini boşaltmak güzeldir. Ancak o zaman sen beslenmeye ihtiyaç duyduğunu hissetmeye başlarsın. Ve sen nereden besleneceksin? Basitçe içine dönersin, dünyaya gözlerini kapatırsın ve herkesi unutursun. Bu içe doğru olan anların içerisinde enerjin birikir, sen yine dolu hissedersin. Ve o zaman da çok dolu olursun ve bu çok dolu olmanın içinden taşmak ortaya çıkar. Ve sen senin şarkını, enerjini paylaşmaya seninle dansetmeye hazır olan birisini aramak ve bulmak zorunda kalırsın. Ritim budur. Aşıklar bunu bilmez. Onlar tek başına kalmak istediklerinde suçluluk hisederler. Ve bir kişi tek başına kalmak istediğinde diğeri reddedilmiş hisseder. Bu büyük bir yanlış anlamadır. Eğer koca "bu gece beni yalnız bırak" derse karısı reddedilmiş hisseder, kızgın hisseder. Ve birgün karısı "beni yalnız bırak" derse kocası çok incinir; onun erkek egosu çok incinir. Sevgiline, "Birkaç günlüğüne yalnız kalmak istiyorum. Tek başıma birkaç haftalığına dağlara gitmek istiyorum" dediğin an, diğeri anlayamaz. Çünkü onlara hiçbir zaman aşkın tek başına kalma arzusu yarattığı gerçeği söylenmemiştir. Ve şayet sen tek başınalığın içine girmezsen senin aşkın düzleşecektir. O giderek sahte bir şeye dönüşecektir; tüm hakikatini kaybedecektir. Hayatı kendi bütünlüğü içerisinde kabul et. Ateşli tutku içinde olmak da iyidir ve serin şefkatin içinde olmak da. Her ikisinin de senin kanatların olmasına izin ver..Bir kanadı kopartma. Aksi takdirde hiçbir zaman bu sonsuz uçuşa katılamayacaksın.. |
Kimse beni ve Osho'yu özlemedi mi??sevincli Arkadaşlar bende Osho'nun duygular hakkında konuşmalarının derlendiği kısa bi kitap var. Onu her gün bir iki sayfa yazıp sizinle paylaşayım diyorum. Çok faydalı olacağına inanıyorum.. Sonra siz Osho'yu içinize sindirdikçe başka bi fikrim de var.. Diyorum ki her hafta bi meditasyon yazayım tüm site beraber uygulayalım ne dersiniz smil56 Az sonra kitaptan ilk sayfalar geliyor..... |
İtiraf ediyorum seni çooook özledim 956k Yazdığını görünce hemen konuya girdim. Meditasyon fikri süper.Yazıları merakla beklıyorum. |
merhaba osho okumak çok harika, yazdıklarınızı defalarca okudum çok etkileyici.yenilerinide sabırsızlıkla bekliyorum. sevgiler.... |
Alıntı:
Sen harikasın ve ben seni yiyemem şeker khkh56 çünkü bu tatlılığın ile OSHO ya kanal oluyorsun bize OSHO huzurla yatsın çok seviliyor canım,senin güzel kalbinin bizlere aktardıkları sayesinde ve bizim ona olan sevgimiz ona ulaşsın dilerim... Seni özlemek ne kelime özletiyorsun kendini sanki bilmiyormuş gibi kiss3 |
Şekerlerim canlarım öpüyorum hepinizi tek tek.. t678 Kitabımıza başlayalım o zaman.. Cici şeyler sizi.y789 |
http://tbn1.google.com/images?q=tbn:.../OshoPoona.jpg (OSHO-Duygular..) Senin düşüncelerin bir gölgedeki dalgalardan başka nedir? Senin duyguların, ruh hallerin, hislerin nedir? Senin tüm zihnin nedir, sadece bir karmaşa! Ve bu karmaşa yüzünden kendi doğanı göremezsin. Sen sürekli kendini ıskalarsın. Dünyadaki herkesle buluşursun ve asla kendinle buluşmazsın. |
http://tbn2.google.com/images?q=tbn:.../14640X480.jpg (OSHO-Duygular) Sen öfkelisin, fakat sen sonsuza dek öfkeli kalamazsın. En öfkeli insan bile arada bir güler, gülmek zorundadır. Öfkeli olmak sürekli bir hal olamaz. En üzgün insan dahi gülümser; ve sürekli gülen bir insan bile arada bir ağlar ve gözünden yaşlar akar. Duygular sürekli olamaz. Bu nedenle onlara duygular (emotions) denir. İngilizcedeki bu sözcük hareket anlamına gelen (motion) dan gelir. Onlar hareket eder; bu yüzden de onlar duygulardır. Birinden diğerine sen sürekli olarak değişirsin. Şuan üzgünsün, sonraki an mutlusun; şimdi öfkelisin, sonraki an şefkatlisin; şuan sevgi dolusun, sonraki an nefretle dolusun; sabah güzeldi, akşam çirkindir. Bu böyle sürer. |
http://tbn0.google.com/images?q=tbn:...%2520small.JPG (OSHO-Duygular) Herkes kalbin sevgi, nefret ya da öfke gibi duyguların kaynağı olduğu görüşündedir. Nasıl ki zihnin kavramsal düşüncelerin kaynağı ise, kalp de duygusallığın ve hassasiyetin kaynağıdır. Genel geçer bakış açısı budur. Bu geleneksel ayrımla, bu duyguların ve hislerin ve duyarlılıkların kalbe ait olduğu yanılsaması ile büyütüldük. Ancak senin kalbin yalnızca bir pompalama mekanizmasıdır. Düşündüğün, hayal kurduğun ya da hissettiğin herşey zihninle sınırlanmıştır. Zihninin yediyüz tane merkezi vardır. Ve onlar herşeyi kontrol eder. Fakat Buda "kalp" derken varlığının tam merkezi demek ister. Senin sevginin, senin nefretinin, her şeyinin zihninden çıktığının farkındadır. Ve ben onun kesin bir şekide bilimsel olduğunu düşünüyorum; tüm psikologlar onunla hemfikir olacaktır. Bunu kendin deneyebilirsin. Öfkenin nerden çıktığını görebilirsin: Zihinden.. Duygularının nereden yükseldiğini görebilirsin: Zihinden... Zihin büyük bir olgudur; o kavramsal düşünceyi kapsar; o, senin duygusal kalıplarını, senin hislerini kapsar. |
nerdesin sennnkizgin1 pamukta bende osho'dan birseyler eklıyoruz ama senin yerin dolmuyor.meditasyon fikrine bende bayıldım.kaybolama bi dahaağla2 |
Alıntı:
Pek okuyamıyorum mesajları bi süredir.. Ben bugün düşüneyim yarın bi meditasyon köşesi açayım.. Hep beraber uyguluycaz söz verin s456 |
http://tbn1.google.com/images?q=tbn:...5Cosho-042.jpg (OSHO - Duygular) Zihin düşünen kısımdır ve kalp ise aynı zihnin hisseden kısmıdır. Hissetmek ve düşünmek, düşünceler ve duygular.. Fakat TANIKLIK, her ikisinden de ayrıdır. Düşünüyor olsan da tanık seyreder...bir düşünce gelip geçiyor; öfkeli olsan da tanık seyreder. Bir duygu gelip geçiyor tıpkı bulutların geçmesi ve senin onları görmen gibi. Sen ne iyisin ne de kötüsün. Sen ne hoşsun ne de hoş değilsin. Sen ne duygusun ne de düşüncesin. Sen ne zihinsin ne de kalpsin. |
http://tbn2.google.com/images?q=tbn:...ho_zdjecie.jpg (OSHO-Duygular) Sevgi her zaman kişiyi sinirlendirir. Onun kişiyi sinirlendirmesinin nedenleri vardır. O bilinçaltından gelir ve senin tüm yapabildiklerin bilincin içindedir. Bilinçaltı bilinçten dokuz kat daha büyüktür, o yüzden bilinçaltından gelen herşey boğucudur. Senin tüm becerilerin, senin tüm bilgin bilinçtedir. Sevgi bilinçaltından gelir ve sen onunla ne yapacağını, onunla nasıl başa çıkacağını bilmezsin ve o çok fazladır. Bu yüzden insanlar duygulardan, hislerden korkarlar. Onlar insanın elini kolunu bağlar, insanlar onların kaos yaratacağından korkarlar; yaratırlar da....fakat kaos güzeldir! Düzene ihtiyaç vardır. Ve kaosa da ihtiyaç vardır. Düzen gerektiğinde düzeni kullan, bilinçli zihni kullan; kaosa ihtiyaç olduğunda bilinçaltını kullan ve bırak kaos olsun. Tam bir insan her ikisini de kullanmaya muktedir olan, bilincin bilinçaltına ya da bilinçaltının bilince hiçbir müdahalesine izin vermeyen kimsedir. |
sevgili away cim hem çok özledik hem merakla aktaracaklarını bekledik .. bazen sözler yetmez onun için teşekürümün bir ifadesi olarak çiçekler gönderiyorum.. http://img174.imageshack.us/img174/3166/p1mb9.gif sevgiler.. http://img364.imageshack.us/img364/7743/5lk7uo7.gif |
Shamaniccim çok teşekkür ederim çiçekler için.. Akşama doğru da meditasyonumuzu yazacağım.. Bu akşam başlıyoruz!!!! |
http://tbn3.google.com/images?q=tbn:...23/osho059.jpg (OSHO-Duygular) Sen "zihnin" değilsin.. Sen "bedenin" değilsin. Senin içinde bir yerlerde zihne, duygulara, fizyolojik tepkilere bakabilecek olan bir "tanık" var. Bu tanık "sensin". Ve bu tanık, bir kez orda merkezleşirsen herşeyden keyif almaya muktedirdir. Zihnin azap çeker, acı çeker; o her çeşidinden "duyguları", "bağlılıkları", "arzuları" ve "özlemleri" hisseder. Ancak bunların tümü zihnin yanılsamalarıdır. Zihnin ötesinde asla herhangi bir yere gitmemiş olan senin "gerçek özün" vardır. O her zaman buradadır ve buradadır. |
http://tbn1.google.com/images?q=tbn:...252/392756.jpg (OSHO - Duygular) Şayet öfkeliysen, o zaman öfkeli ol ve onu "iyi" ya da "kötü" diye yargılama. Eğer belli bir duygunun farkına vararak o duygu kayboluyorsa olumsuzdur, eğer belli bir duygunun farkına vararak o duygu yayılıyor ve senin varlığın haine geliyorsa, o olumludur. Farkındalık onu derinleştirir. Şayet birşey senin farkındalığında derinleşiyorsa o iyi birşeydir. Şayet birşey senin farkındalık aracılığıya kayboluyorsa o kötü birşeydir. Farkındalığın içinde barınmayan şey günahtır, farkındalığın içinde büyüyen şey sevaptır. Günah ve sevap toplumsal kavramlar değildir, onlar içsel farkındalıklardır. Eğer şayet gerçekse olumsuz duygular dahi iyidir, ve yavaş yavaş onların gerçekliğinin ta kendisi onları dönüştürür. Giderek onlar daha çok olumlu hale gelir ve tüm pozitif ve negatifliğin kaybolduğu bir an olur. Sen basitçe sahici hale gelirsin.. Neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmezsin, neyin pozitif neyin negatif olduğunu bilmazsin. Sen basitçe gerçeksindir. Bu gerçeklik sana hakiki olan hakkında ipucu verir. |
http://tbn3.google.com/images?q=tbn:...age/osho12.jpg (OSHO-Duygular) Pek çok insan aşırı hassasiyetin "maneviyat" olduğunu düşünür. Duygular düşünceler kadar "zihinseldir". Ve senin kalp olarak adlandırdığın şey, kafanın içindedir. Sen çok kolay duygusallaşabilirsin. Ağlayabilirsin ve gözlerinden büyük inci taneleri gibi gözyaşları dökülebilir. Fakat ruhsal hiçbir şey yoktur. Gözyaşları herhangi bir başka bir şey kadar fizikseldir. Gözler bedenin parçasıdır. Ve duygular fiziksel enerjideki bir karmaşadır. Ağlarsın ve gözyaşı dökersin; elbette rahatlamış hissedeceksin, iyi bir ağlamadan sonra rahatlamış hissedeceksin. Rahatlayacaksın. Dünyanın her yerindeki kadınlar bunu bilir. Onlar bunun işe yaradığını çok iyi bilir. Onlar ağlar ve gözyaşı döker ve rahatlarlar. O ruhsal bir boşalımdır. Ancak bunda manevi hiçbir şey yoktur. Ancak insanlar herşeyi karıştırmaya devam ederler. Ruhsal olmayan şeylerin ruhsal olduğunu düşünmeye devam ederler. |
http://tbn1.google.com/images?q=tbn:...philosophy.jpg (OSHO - Duygular) Asla bir hayvanı savaşa giderken göremezsin. Elbette arada bir kavgalar olur fakat onlar bireysel kavgalardır; Doğu’nun tüm kargalarının Batı’nın tüm kargalarıyla savaştığı yahut Hindistan’ın tüm köpekleriyle Pakistan’ın tüm köpeklerinin savaştığı dünya savaşları değildir… Öyle değildir. Köpekler bu kadar aptal değildir, kargalar da. Evet bazen kavga ederler ve bunda yanlış hiçbir şey yoktur. Eğer onların özgürlüğü ihlal edilmişse kavga ederler fakat kavga bireyseldir. O bir dünya savaşı değildir. Şimdi sen ne yaptın? İnsanlığı bastırdın ve bireylerin arada bir öfkelenmesine —ki bu doğaldır— izin vermedin. Toplamda ortaya çıkan nihai sonuç herkesin öfkesini toplamaya devam etmesi, öfkesini bastırmaya devam etmesidir. Sonra bir gün, herkes o kadar çok zehirle doludur ki bu bir dünya savaşı olarak patlak verir. Her on yılda bir dünya savaşına ihtiyaç vardır. Ve bu savaşların sorumlusu kimdir? Senin sözde azizlerin ve ahlakçıların, iyilikseverlerin; senin hiçbir zaman doğal olmana izin vermemiş olan insanların. Bastırma, yaşaman gerekmeyen bir hayatı yaşamak demektir. Bastırma, hiçbir zaman yapmayı istememiş olduğun şeyleri yapmaktır. Bastırma, olmadığın bir kimse olman demektir. Bastırma, kendini yok etmenin bir yoludur. Bastırma rdır; elbette çok yavaş bir şekilde ama çok kesin, yavaşça zehirlenmedir. İfade etmek hayattır; bastırma rdır. Niçin insan bu kadar çok bastırıp sağlıksız hale gelir? Çünkü toplum sana dönüştürmeyi değil kontrol etmeyi öğretir. Ve dönüştürmenin yöntemi tamamıyla farklıdır. Hepsinden önce o kontrol etme yöntemi hiç değildir, o tam tersidir. Bastırarak zihin bölünür. Kabul ettiğin kısım bilinç haline gelir ve reddettiğin kısım bilinçaltı haline gelir. Bu bölünme doğal değildir, bölünme bastırma yüzünden oluşur. Ve bilinçaltına toplumun reddettiği tüm pislikleri atmaya devam edersin. Ancak unutma oraya attığın her ne olursa olsun giderek daha çok senin bir parçan haline gelir: O senin ellerine, kemiklerinin içine, kanına; kalp atışlarının içine siner. Artık psikologlar hastalıkların neredeyse yüzde yetmişinin bastırılmış duygulardan kaynaklandığını söylüyor: Çok kalp rahatsızlığı kalpte bastırılan çok fazla öfke demektir, O kadar çok nefret var ki kalp zehirlenmiştir. İlk şey: KONTROL ETMEDE BASTIRIRSIN, DÖNÜŞTÜRMEDE İFADE EDERSİN. Fakat başka birisine ifade etmeye gerek yoktur çünkü “başka birisi” konu dışıdır. Bir dahaki sefer öfke hissettiğinde git ve evin etrafında yedi kez koş ve bundan sonra bir ağacın altında otur ve öfkenin nereye gittiğini izle. Onu bastırmadın, onu kontrol etmedin, onu hiç kimsenin üzerine kusmadın. Çünkü eğer bunu birisinin üzerine kusarsan bir zincir oluşur çünkü diğeri de en az senin kadar aptaldır, senin kadar bilinçsizdir. O senin üzerine daha çok öfke akıtacaktır, o senin kadar bastırılmıştır. O zaman bir zincir ortaya çıkar: Sen onun üzerine kusarsın, o senin üzerine kusar. Ve her ikiniz de düşman olursunuz. ONU HİÇ KİMSENİN ÜZERİNE KUSMA. Bu tıpkı kusma isteğinin gelmesi gibidir: Gidip birisinin üzerine kusmazsın. Öfkenin kusulmaya ihtiyacı vardır. Tuvalete gider kusarsın. Bu tüm bedeni arındırır; kusmayı bastırırsan bu tehlikeli olacaktır. Ve sen kustuğunda tazelenmiş hissedeceksin, hafiflemiş, rahatlamış, iyi, sağlıklı hissedeceksin. Yediğin yiyecekte yanlış bir şey vardı ve bedenin onu reddediyor. ONU İÇERDE KALMAYA ZORLAMA. Öfke sadece zihinsel bir kusmuktur. İçine aldığın şeyde yanlış bir şey vardır. Ve senin tüm psişik varlığın onu kusmak ister. Fakat onu başka birisinin üzerine kusmana gerek yoktur. İnsanlar onu başkalarının üzerine kustuğu için toplum onu kontrol etmeni söyler. |
Asla bir hayvanı savaşa giderken göremezsin. Elbette arada bir kavgalar olur fakat onlar bireysel kavgalardır; Doğu’nun tüm kargalarının Batı’nın tüm kargalarıyla savaştığı yahut Hindistan’ın tüm köpekleriyle Pakistan’ın tüm köpeklerinin savaştığı dünya savaşları değildir… Öyle değildir. Köpekler bu kadar aptal değildir, kargalar da. akşam filistinde olanları seyrederken gözlerim doldu,şimdi bunu okuyunca herseyi bıraktım,aglamaya başladım. |
BASTIRMA VE KONTROL http://tbn3.google.com/images?q=tbn:...s/C96/OSHO.jpg (OSHO - Duygular) Ne zaman doğal olursan bunun anlamı önceden planlanmış bir fikre göre hareket etmiyorsun demektir. Aslında bir şey yapmak için hazır değildin; eylem bir yanıt olarak kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Şu birkaç kelimeyi anlamak durumundasın. İlki TEPKİ ve YANIT arasındaki ayrımdır. Tepki diğer kimse tarafından kontrol edilir. O sana hakaret eder: Sen öfkelenirsin ve o zaman sen öfkeyle harekete geçersin bu tepkidir. Sen bağımsız bir insan değilsin. Herhangi birisi seni şu yöne ya da bu yöne çekebilir. Sen kolaylıkla etkilenebilirsin; sen duygusal olarak şantaja maruz kalabilirsin. TEPKİ DUYGUSAL BİR ŞANTAJDIR. Sen öfkeli değildin. Adam sana hakaret etti ve onun hakareti öfkeyi yarattı; artık senin eylemin öfkeden kaynaklanır. YANIT ÖZGÜRLÜKTEN GELİR. O diğer kişiye bağlı değildir. Diğer kişi sana hakaret edebilir. Fakat sen kızmazsın; tam tersine bu olay üzerine derin düşüncelere dalarsın: Niçin o sana hakaret ediyor? Belki de o haklıdır. O zaman ona kızmaktansa şükran duymalısın. Belki de o haksızdır. Şayet haksızsa onun yanlışı için niye kendi kalbini öfkeyle KAVURASIN? Duygular senin tam bir birey haline gelmene yardım etmeyecek. Onlar sana sağlam bir ruh vermeyecek. Sen tıpkı ölü bir ağaç dalı gibi niçin olduğunu bilmeden rüzgârda sağa sola savrulup duracaksın. Duygular insanı tıpkı alkol gibi körleştirir. Onların sevgi gibi iyi isimleri olabilir, onların öfke gibi kötü isimleri olabilir fakat ARADA BİR SENİN DE BİRİSİNE ÖFKELENMEN GEREKEBİLİR, bu seni rahatlatır. YAŞA, DANS ET, YE, UYU her şeyi mümkün olduğunca TAM yap. Ve tekrar ve tekrar hatırla: Ne zaman kendini herhangi bir problem yaratırken yakalarsan hemen onun dışına sıyrıl. Bir kez problemin içine girdiğinde o zaman bir çözüme ihtiyaç olacaktır. Ve bir çözüm bulsan bile, bu çözümün içinden, yine bin bir tane problem ortaya çıkacaktır. Bir kez ilk adımı kaçırdığında tuzağa düşmüşsündür. Ne zaman problemin içine çekildiğini görürsen KENDİNİ YAKALA, koş, zıpla, dans et ama problemin içine girme. Hemen bir şey yap, böylelikle problemi yaratmakta olan enerji akışkan, eriyik hale geçsin, kozmosa geri dönsün. |
BASTIRMA VE KONTROL http://tbn3.google.com/images?q=tbn:...mages/osho.jpg (OSHO - Duygular) Hiç öfkelenmeyen ve öfkesini sürekli olarak kontrol eden bir kişi ÇOK TEHLİKELİDİR. Ona dikkat et; seni öldürebilir. Şayet kocan hiç öfkelenmiyorsa onu polise bildir. Arada bir öfkelenen bir koca çok doğal bir insandır, ondan korkmaya gerek yoktur. Hiç kızmayan bir koca bir gün ansızın üstüne atlayıp seni boğacaktır. Ve o bunu sanki bir şey tarafından ele geçirilmiş gibi yapacaktır. Katiller mahkemelere asırlardır, “Suçu biz işledik fakat ruhumuz ele geçirilmişti” demişlerdir. Onları kim ele geçirmiştir? Onların kendi bastırılmış bilinçsiz, sömürülmüş bilinçaltı. Duyarlılık farkındalıkla birlikte gelişir. Kontrolle sen cansız ve ölü hale geçersin. Kontrol mekanizmasının bir parçası budur: Cansız ve ölüysen hiçbir şey seni etkilemez, sanki beden bir kaleye, bir savunmaya dönüşür. Hiçbir şey seni etkilemez, ne hakaret ne de sevgi. Ancak bu kontrolün bedeli çok ağırdır, çok gereksiz bir bedeldir. O zaman bu, hayatının tüm çabası haline dönüşür: Kendini nasıl kontrol etmelisin; ve sonra da ölmelisin? TÜM BU KONTROL ÇABASI senin bütün enerjini alır. Ve sen sonra basitçe ölürsün. Ve hayat donuk ve ölü bir şeye dönüşür; sen bir şekilde onu taşımaya devam edersin. Toplum sana kontrol etmeyi ve yargılamayı öğretir çünkü bir çocuk sadece bir şeyin kötülendiğini hissettiği zaman kontrol edecektir. |
ÖFKE http://tbn1.google.com/images?q=tbn:...les/osho_7.jpg Öfkenin psikolojisi şudur: Sen birşey istersin ve birisi ona sahip olmanı engeller. Senin tüm enerjin birşey elde ediyordu ve birisi enerjiyi engelledi. Şimdi engellenmiş olan bu enerji öfkeye dönüşür; arzunu yerine getirme olasılığını yok etmiş olan kişiye karşı öfke haline gelir. Öfke asla senin merkezinden gelmez, o EGO'dan gelir ve EGO SAHTE BİR ŞEYDİR. Şayet derine inersen onun merkezden değil çeperden geldiğini bulacaksın. Merkezde boşluk, SALT BOŞLUK vardır. Ego toplum tarafından yaratılmış sahte bir varlıktır, o bir kimliktir, görecelidir. Ansızın bir darbe alırsın ve ego incinmiş hisseder, öfke oradadır. Sen öfkelisin.. O kadar çok öfke biriktirdin ki artık öfkeli olmadığın bir an yok; en iyi itimalle bazen az bazen daha çok öfkelisin. Öfkeden kurtulmak istersen bu zordur. Çünkü öfkeden kurtulma tavrın bölünme yaratır. Sen öfkenin kötü olduğu, öfkesizliğin iyi olduğu; seksin kötü olduğu, sekssizliğin iyi olduğu; hırsın kötü olduğu, hırssızlığın iyi olduğu varsayımıyla başlamışsındır. Şayet böyle bölünmeler yaratırsan, gerçekte var olan özelikleri tanımak için pek çok zorlukla karşılaşacaksın. O zaman onları aşsan bile o sadece bastırma olacaktır. Önereceğim ilk şey kendini ik iparçaya bölme. Gözlemci olmanı önerebilirdim ama zamanı gelmedi. Gözlemlemeyi unut. Hissettiğin tüm duyguları yaşa; bu sensin. Nefret dolu, çirkin, değersiz; her ne ise gerçekten onun içinde ol. Onlara bilince gelebilmeleri için şans tanı. Şuan gözlemleme gayretiyle onları bilinçaltına bastırıyorsun. Sonra günlük işlerinle meşgul oluyorsun ve tekrar onları geri dönmeye zorluyorsun. Olumsuz duygularını "ifade et" dedim. "HERKESİN ORTASINDA" demedim. Birisi hakkında olumsuz bir duygu hissettiğin an diğer kimsenin konuyla ilgisi yoktur. Öfkeyi kimsenin üstüne kusmaya gerek yoktur. Tuvalete gidebilirsin, uzun bir yürüyüşe çıkabilirsin; yani içindeki bir şeyin acil bir eyleme ihtiyacı var ki, onu yaptığında rahatlasın. Sadece birazcık koşu yap ve rahatlamış hissedeceksin. 5 dakikalık katarsis sayesinde yüklerinden kurtulmuş hissedeceksin ve bir kez bunu bildikten sonra asla onu kimsenin üzerine kusmayacaksın çünkü bu tam bir ahmaklıktır. |
çok karizma bir adam,azcık kas yapsaymış efsane olurmuş falan diyecem ayıp olacak := ) neyse bu köşeyi tuttum,oshoyu tek geçerim alemde,kitaplarını okuyoruz ama aydınlanamadık daha,away aydınlandığımı nasıl bilecem..ruhun karanlık gecesi varmış,ben galiba onu yaşadım;ama sonrası gelmedi hala karanlıklar içindeyim..help me..bye... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:22 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.