Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Küreselleşme Nereye Götürüyor? Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Verimlilik ve Gelir Dağılımı

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Küreselleşme Nereye Götürüyor? Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Verimlilik ve Gelir Dağılımı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Not: [/b]Bu çalışma Verimlilik Dergisi MPM 'de, 2003-2 tarihinde yayınlanmıştır. Giriş Küreselleşme süreci artık herkesin tanıdığı ama bir çok kişinin içeriğini tam kavrayamadığı veya farklı amaçlarla kullandığı bir kavram. Kimileri bu sürecin yeni bir sömürü yöntemi olduğunu ileri sürerken kimileri ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Küreselleşme Nereye Götürüyor? Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Verimlilik ve Gelir Dağılımı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:29 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Küreselleşme Nereye Götürüyor? Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Verimlilik ve Gelir Dağılımı

Not: [/b]Bu çalışma Verimlilik Dergisi MPM 'de, 2003-2 tarihinde

yayınlanmıştır. Giriş

Küreselleşme süreci artık herkesin tanıdığı ama bir çok kişinin içeriğini tam

kavrayamadığı veya farklı amaçlarla kullandığı bir kavram. Kimileri bu sürecin

yeni bir sömürü yöntemi olduğunu ileri sürerken kimileri de küresel gönenç

artışı için bir fırsat olduğunu iddia etmektedir. Kimilerine göre küreselleşme

iktisadi açıdan liberalizm, kimilerine göre demokratik kavramların ve kuralların

evrenselliği, kimilerine göre evrensel insan hakları, kimilerine göre ekolojik

sorunlar, kimilerine göre ise yukarıdakilerin hepsini kapsayan bir süreç ile

ilgili bir kavramdır.

Son zamanlarda ise küreselleşme bir çok kişi tarafından finansal

liberalizm
veya paranın [1]

evrensel serbest dolaşımı ile eşanlamlı gibi kullanılmaktadır. Finansal

liberalizm (veya finansal küreselleşme) ile birlikte özellikle 1990'lı yıllarda

gittikçe artan oranlarda paranın denetimsiz ama küresel hareketlilik kazandığını

gözlemliyoruz. Bu sayede Gelişmiş Ülkelerin (GÜ) çeşitli fonlarda biriken

paralarını daha hızlı ve daha büyük oranlarda paraya ihtiyacı olan Gelişmekte

Olan Ülkelere (GOÜ) aktarıp yüksek kârlar elde etme olanağı artmıştır. Ancak

sadece paradan para kazanma ilkesine dayalı bu tür fonların

hareketliliğinin üretime doğrudan hiçbir katkısının olmamasının yanı sıra,

spekülatif amaçlı olarak denetimsiz hareketliliği sonucu GOÜ piyasalarının zarar

görmesine neden olduğu da bilinen bir gerçektir. Yüksek kâr peşinde koşan bu tür

küreselleşmiş fonların en büyük yararı (!) GOÜ'de üretilen katma değerin

önemli bir kısmının GÜ'lerdeki merkezlerine aktarılması, yani refahın transferi

olmuştur. Çünkü Uzak Doğu ülkeleri, Latin Amerika ve Türkiye örneklerinde

görüldüğü gibi bu tür fonlar en ufak bir "olası" risk tehlikesinde bile geride

nasıl bir tahribat bıraktıklarına aldırmadan "liberalleştirilmiş küresel

kanallardan" kaçmayı tercih etmektedir. Zengin ülkelerin parasal fonlarının

küresel hareketliliği ve etkileri çok önemli bir konu olmasına rağmen bu

makalenin kapsamı içinde olmayacaktır.

Bu makalenin amacı küreselleşmeyi Küresel Yatırımcı Firmaların [2] (KYF), GOÜ'de yaptığı doğrudan yabancı

yatırımları (DYY) gerçekleşen üretim, verimlilik farklılıkları ve üretilen katma

değerin (KD) küresel dağılımı açısından incelemektir. Yanıtlarını aradığımız

sorular şunlardır: Küreselleşme süreci gerçekten özellikle gelişmekte olan

ülkeler için yeni fırsatlar içeriyor mu? Yoksa küreselleşme, karşıtlarının iddia

ettiği gibi, KYF'ların, dolayısıyla da gelişmiş ülkelerin çıkarlarına işleyen,

küresel zengin-fakir ülke farkının daha da açılmasına neden olan bir süreç mi?

Küreselleşme, gelir dağılımı açısından gelişmekte olan ülkelerin aleyhine

işliyorsa, çözüm küreselleşmeyi terk etmek mi, yoksa koşulları daha

iyileştirmeye çalışmak mı olmalı?

Verimlilik analizleri yazının odak noktasını oluşturacaktır. Örneğin,

Bölüm-2'de "üretim teknolojilerinin "mülkiyet" ve "denetim"inin

aynı firmaya ait olduğu tam kapasite üretim yapılan bir ortamda KYF'ların

küreselleşme stratejilerinin sonucu olarak üretimlerinin emek-yoğun kısmını

GOÜ'de ve teknoloji-yoğun kısmını ise GÜ'de üretmesinin KD'i, kâr oranını

(r'yi) ve küresel gelir dağılımını nasıl etkilediği kıyaslamalı sanal

verilerle incelenecektir. Alt-bölüm-b'de ise aynı durum gelişmekte olan ülkede

"eksik kapasite" ile üretim yapıldığı varsayılarak ele alınacaktır.

Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Küreselleşme

Küresel üretimin yeniden yapılanması anlamına da gelen DYY aslında yeni bir

süreç değildir ve başlangıcı 1850'li yıllaras kadar gitmektedir. Günümüzde

farklı olan ise artık daha çok ülke ve insanın, buna Kızıl Çin de dahil,

küreselleşmeye daha sıcak bakması ve kalkınmada daha büyük bir rol oynaması için

çaba göstermesidir. DYY taraftarlarına göre küreselleşme sürecinde bir ülke ne

kadar çok yabancı yatırım çekebilirse, o kadar çok küresel üretimden ve gelirden

pay alabilecek ve ülkenin/bireylerin gönencini arttırabilecektir.

DYY'ların katkılarını veya aksaklıklarını keskin çizgiler çizerek

değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. DYY ne kalkınmanın sihirli

aracıdırlar ne de geri kalmışlığın küresel nedeni. Ancak, şu da bir gerçektir ki

üretimin DYY vasıtasıyla küreselleşmesi sonucu genellikle rekabet oligopolist /

kartelci çerçevede birkaç KYF arasında evrimini devam ettirmekte, fakat küresel

rekabet gerçek anlamda artmamaktadır. Çünkü DYY kanalıyla gerçekleşen

yavru-şirket üretiminde diğer yavru-şirketler veya ana firma ile rekabet söz

konusu değildir. KYF'ın değişik ülkelerdeki üretim birimlerinin bağımsız kâr

merkezleri gibi birbirleriyle küresel rekabete girmesi merkezdeki sermaye

sahiplerinin küresel çıkarlarına aykırı düşeceği için rekabet çeşitli

kısıtlayıcı önlemler (restrictive clauses) ile engellenmektedir. Bu arada DYY

artan oranda küresel üretimin yeniden yapılanmasında belirleyici olmaya devam

ederken bir yandan da GÜ-GOÜ arasında uluslararası gelir dağılımı da yeniden

şekillenmektedir. Ve bu yeniden şekillenmede trend GÜ ve KYF lehine gelişme

göstermektedir.

Üretim yöntemi emek-yoğun ve teknoloji-yoğun olarak iki grupta

incelenecektir. Genellikle teknoloji-yoğun kavramı yerine sermaye-yoğun

kavramı kullanılmaktadır. Ancak, bilindiği gibi, "sermaye" kavramı çoğu zaman ve

yerde "sermaye-malları" ile karıştırılmakta hatta eş anlamlı gibi

kullanılmaktadır. Sermayenin evrensel kabul görmüş bir tanımı olmaması bunun

temel nedenidir. Bu araştırmada "sermaye" kavramı üretimin

gerçekleşebilmesi için harcanan parasal miktarı ifade etmektedir.

"Sermaye-malları" kavramı ise parasal sermayeden farklı bir kavramdır ve

üretilmiş fiziksel ürünlerdeki değişik nitelikleri olan teknolojileri içerirler.

Üretimde kullanılan bilgi anlamına da gelen teknoloji kavramı başka

yazılarımızda (Gürak, 2000-a ve 2000-b) açıkladığımız gibi uzun dönem üretim

artışında (büyümede) asıl belirleyici olan etken olup zihinsel emeğin ürünüdür.

Bu nedenle bu araştırmada sermaye-yoğun kavramı yerine teknoloji-yoğun kavramı

tercih edilmektedir.

Ayrıca vergi alınmadığını, amortisman giderlerinin maliyet içinde ve faiz

giderlerinin kârın içinde olduğunu varsayacağız.

Bölüm-1: Bazı Kilit Kavramlar:

İncelemeye devam etmeden önce verimlilik ve verimlilik-artışı

kavramlarından ne anladığımızı açıklamak gerekir.

Verimlilik [3] -

Verimlilik artışı

Verimlilik [4]

Verimlilik kavramı sanayi üretiminden, bankacılığa, tarımdan hukuk sistemine,

belediye çalışmalarından eğitime çok geniş bir yelpaze içinde hemen hemen her

alanda kullanılmaktadır. Verimlilik, kısaca "talep edilen" bir

üründe oluşankatma değeri (KD) üretebilme becerisi olarak

tanımlanabilir.Örneğin, bir sanayi işçisi, bir öğretmen, bir berberin

ürettiği mal veya hizmete bir talep varsa ve bu talep karşılanırken KD [5] yaratılabiliyorsa üretim

verimlidir. Talep yoksa ekonomik faaliyetlerin verimli olabilmesi de mümkün

değildir.

Bu araştırmanın inceleme konusu kâr amacı güden firmaların ticari amaçlı

KD üretimidir. Bu tanıma göre evinizde yemek pişirip yerseniz veya

radyoyu kendiniz tamir ederseniz burada yaratılan değer ilgi alanımız dışında

olacak, buna karşılık lokantada yemek yer veya masanızı para karşılığı tamir

ettirirseniz bu durum analizimiz kapsamına girecektir.

Verimlilik artışı

Katma değer üretimi, diğer bir deyişle verimlilik, kimi zaman kaynakları daha

etkin kullanarak (mikro-verimlilik) kimi zaman ise yeni teknolojiler

(makro-verimlilik) aracılığıyla arttırılabilir. Yapılacak analizlerin,

tahminlerin ve önerilerin daha sağlıklı olması açısından teknolojik verimlilik

ve etkinlik kavramlarının birbirinden doğru bir şekilde ayırt edilmesi gerekir

(bak. Tablo:1). Teknolojik yeniliklerden kaynaklanan makro-verimlilik artışları

uzun dönem büyümenin temel unsuru olmakla birlikte bu araştırmada sadece

mikro-verimlilik (etkinlik) üzerinde durulacaktır. Dolayısıyla üretim

teknolojisi "veri" olarak alınmıştır ve değişmemektedir.

Mikro-verimlilik, beşeri, fiziksel veya finansal girdilerin gerçekleşen

kullanım oranları ile ilişkili bir kavramdır. Örneğin, herhangi bir nedenden

dolayı girdilerin fiyatlarının düşmesi, cet. par., etkinliğin artmasına neden

olacaktır. Aksi durumda ise azalacaktır. Bu arada üretilen ürünün ne kalitesinde

ne de miktarında bir değişim olmamaktadır.

Veya, bir işyerinin çeşitli nedenlerden dolayı tam olarak kullanılamayan

fiziksel üretim kapasitesinin değerlendirilmesi kaynak etkinliğinin artmasına

neden olacaktır, cet. par.

Tablo:1 Teknolojik ve Kaynak- Verimlilik Artışı Farkı

Makro-(teknolojik) verimlilikYeni teknoloji

Mikro- verimlilik

(etkin kaynak kullanımı)Veri teknoloji

Etkinlik optimum düzeyde olduğu zaman veri teknoloji ile elde edilmesi mümkün

olan en üst seviyede verim ve kâr elde ediliyor demektir. Etkinliğin optimumdan

düşük olması durumunda ise üretimde kullanılan kaynakların daha etkin

kullanılabileceği anlaşılacaktır. Çünkü etkinlik arttıkça katma değer deartacaktır.

Küreselleşme sürecini incelerken;

1.yeni teknolojilerin kimler tarafından üretildiği ve mülkiyeti;

2.DYY kanalıyla teknoloji transferinin yapısı ve etkileri; ve

3.küresel üretilen KD'in küresel dağılımı;

özel önem kazanmaktadır.

Birinci ve ikinci konuları daha önce ayrınyılı bir şekilde incelemişti. (Bak.

Gürak, 1999, 2000-a, 2000-b, 2003) Bu nedenle aşağıda sadece üçüncü konuyu ele

alacak ve küreselleşme sürecinde doğrudan yabancı yatırım DYY

aracılığıyla gerçekleşen üretimin verimlilik analizini ve üretilen KD'in

uluslararası gelir dağılımını nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.

Varsayım gereği Dev Firma'nın denetim ve yönetim merkezi gelişmiş bir

ülkededir. Birçok ülkede üretim faaliyetleri olan bu sanal firmanın adının

MEGA olduğunu varsayacağız. MEGA şirketinin patentine sahip olduğu

bir ürünün "emek-yoğun" olan kısmını gelişmekte olan ülkedeki yavru firmasında,

"teknoloji-yoğun" ve yüksek nitelikli işgücü gerektiren kısmını ise gelişmiş bir

ülkede ürettiğini varsayıyoruz. Ve yanıtlarını aradığımız sorular şunlardır:

1. Eğer emek-yoğun olan parça gelişmiş ülkede üretiliyor olsaydı MEGA

şirketinin ürettiği KD miktarı ve kârlılık oranı ne olurdu?

2. MEGA'nın yavru şirketindeki üretiminin küresel rekabete katkısı var

mıdır? Varsa, bu nasıl bir katkıdır?

Diğer bir deyişle, önce aynı teknolojiyi kullanarak aynı ürünün

farklı ülkelerde "tam kapasite" üretim yapılması durumunda

üretilen katma değerin ve kâr oranının (r) ne seviyede olacağı sanal

rakamlarla incelenecektir. Sonrasında ise MEGA şirketinin DYY'nın

küresel rekabete nasıl bir katkısı olduğu üzerinde durulacaktır.

İki ülke arasındaki en önemli fark ücret seviyeleridir, cet. par. ve bu durum

firmanın gelişmiş ve gelişmekte olan iki ülkedeki verimliliğini ve kârlılığını

doğal olarak faklı kılmaktadır. MEGA şirketinin gelişmekte olan ülkede

ödediği ücret düzeyi o ülke içindeki diğer firmalarla kıyaslandığında çok daha

yüksek olabilir. Ama gelişmiş ülkedeki ücretlerle kıyaslandığında kârın katma

değer içindeki oranının daha yüksek olduğu görülecektir. Bu durum

KYF'ların söz konusu aksamı neden kendi ülkelerinde üretmek yerine ucuz

işgücünün bulunduğu ülkelerde ürettiğinin önemli göstergelerinden biridir. Bu

farklılığa nakliye masrafları, vergi muafiyetleri, finansal destekler gibi diğer

ekonomik unsurlar da eklenince ürünün bazı parçalarının (özellikle de

"emek-yoğun" olan kısmının) neden gelişmekte olan ülkelerdeki yavru firmalar

tarafından üretiminin tercih edildiği daha net bir şekilde ortaya

çıkmaktadır.

Bölüm-2 DYY Sonucu Verimlilik Kıyaslamaları

a- Aynı Teknoloji / Aynı Ürün / İki

Farklı Ülke:

Her iki ülkede de aynı teknoloji fakat farklı ücret seviyesi olduğundan tam

kapasite üretimde sanal rakamlarla gelişmiş (x) ve gelişmekte olan

(y) iki ülkede maliyetler şöyle olacaktır:

Gelişmiş Ülke Gelişmekte Olan Ülke

wx = 10

wy = 2

Lx=

50 Ly= 50

LWCx = 500

LWCy = 100 (LWC = w*L)

PCx [6]

= 1,200 PCy = 1,200

Kx = TCxt =

1,700TL Ky = TCy = 1,300 TL

(K = PC + LWC)

Gelir kısmına gelince:

px= 2 TL

py= 2 TL

qx= 1,000

qy= 1,000

TRx = px * qx =

(2*1,000)= 2,000 TRy=py

*qy = (2*1,000)= 2,000

Kârlılık

Bu durumda bakalım sanal firmada kârlılık ne olacak:

πx= TRx -

TCx = 300 πy =

TRy - TCy
= 700

rx = πx / TCx = ~ %

18 ry = πy /

TCy = ~ % 54

Görüldüğü gibi, nakliye masrafları, vergi muafiyetleri, vb. unsurları

katmadan da düşük ücretli ülkelerde kârlılık çok daha yüksek olmaktadır. Bu

durum aynı teknolojiyi kullansa bile bir firmanın neden gelişmekte olan bir

ülkede üretim yapmayı tercih ettiğinin bir göstergesidir. Daha somut örnek

verecek olursak, uluslararası otomotiv, lastik veya kimya sektörü devleri

Türkiye, Romanya, Polonya gibi ülkelerde gelişmiş ülkelerde olanla aynı

teknoloji ile üretim yaptıklarında daha yüksek kâr oranı sağlamaktadırlar. Bu

ülkelerin en büyük cazibesi düşük ücret seviyeleridir.

Katma değer

Bu olguyu katma değer (KD) açısından incelersek şöyle bir tabloyla

karşılaşırız:

KDx = πx + LWCx =

300+500 = 800 TL

KDy = πy + LWCy =

700+100 = 800 TL

Yaratılan katma değer her iki ülkede de aynı, 800 TL. Bu açıdan ülkeler

arasında bir farklılık yok. Ancak gelişmekte olan ülkede sermayenin kârlılığı

gelişmiş olana kıyasla daha yüksek.

πx < πy ve rx

< ry

Küresel gelir dağılımı

Öncelikle ülkeler içindeki fonksiyonel gelir dağılımına bakacak olursak:

rx = πx /KDx = ~ %

37 ry
= πy /KDy = ~ %

87


LWCx /KDx= ~ % 63 LWC

y /KDy= ~ % 13


Görüldüğü gibi gelişmiş ülkede üretilen KD (800 TL), gelişmekte olan

ülkede üretilen KD (800 TL) ile aynı olmakla birlikte kârın KD

içindeki oranı gelişmekte olan ülkede daha yüksektir (% 87). Buna karşın

gelişmekte olan ülkede emeğe ödenen ücretin KD içindeki payı daha düşük

olduğundan fonksiyonel gelir dağılımı da daha kötüdür.

Her iki ülkede de yatırımları bulunan MEGA firmasının "küresel üretim

ve kâr stratejisi" bu konumda çok önem kazanmaktadır. Eğer MEGA firması

gelişmekte olan ülkede elde ettiği geliri aynı ülkedeki yeni yatırımları için

harcarsa bu ülke için (geçici de olsa) bir kazanç olacaktır.

Ama MEGA firması küresel kâr yönetimi stratejisine uygun olarak

gelişmekte olan ülkede elde ettiği kârın bir bölümünü veya tamamını transfer

ederse, bu durum gelişmekte olan ülke açısından bir gelir kaybı, kârın transfer

edildiği ülke için ise bir kazanç olacaktır. Sonuçta küresel gelir dağılımı kâr

transferi kadar gelişmiş ülke lehine fakat gelişmekte olan ülke aleyhine

bozulacaktır. Bunun sonucunda küresel gelir dağılımındaki bozukluk azalmak bir

yana daha da artacak, zengin ülkeler ve Dev Firma sahipleri daha da

zenginleşecek, refahları artacaktır.

Ücret artışlarının reel ücretlere, maliyetlere ve KD'e

yansıması

Çalışanların ücretlerinin toplu sözleşmelerle belirlendiğini ve bir sonra ki

toplu sözleşmeye kadar ücretlerin sabit kaldığını varsayıyoruz. Gene varsayım

gereği her iki ülkede de yeni toplu sözleşmenin aynı anda sonuçlandığını ve her

iki ülkede de ücretlerin aynı anda yüzde 10 (Δw = %10) oranında arttığını

düşünelim.

Reel Ücret artışı

Yeni ücret seviyeleri aşağıdaki gibi değişecektir:

Δwx = 10 * 0.1 = 1

Δwy= 2 * 0.1 = 0.2

Δwx > Δwy

Ve sonucunda:

wxt+1= 10 + 1 = 11

wyt+1= 2 + 0.2 = 2.2

Gelişmiş ülkedeki aynı orandaki ücret artışına karşın miktar olarak artış,

gelişmekte olan ülkedekine kıyasla çok daha fazla olmaktadır. Aynı oransal artış

gelişmiş ülkedeki çalışana 1 TL ek gelir getiriken, gelişmekte olan ülkedeki

çalışana sadece 0.2 TL ek gelir getirmektedir. Bunun nedeni ise başlangıçtaki

ücret düzeylerinin verimlilik farkı doğuran kullanılan teknoloji ve insan

gücünün niteliği gibi etkenlerden dolayı daha farklı olmasıdır.

Ücret artışlarının maliyetlere yansıması:

LWCxt+1 = 11 * 50 = 550

LWCyt+1 = 2.2 * 50 = 110

ΔLWCx = 550 - 500 = 50ΔLWCy = 110- 100 = 10

ΔLWCx < ΔLWCy

Ücret Artışları KD, Kâr Oranı ve Gelir

Dağılımını Nasıl Etkiler?

Yukardaki analizimize göre ücret artışı sonucu üretilen KD'de (=1,200)

bir değişme olmayacaktır ama kâr oranı ve fonksiyonel gelir dağılımında

kaçınılmaz olarak bazı değişiklikler oluşacaktır.

Yenikâr miktarları:

πxt+1 = TRxt+1 -

TCxt+1 πyt+1

= TRyt+1 - TCyt+1


= 2,000-1,750= 250 TL = 2,000-1,310= 690 TL

Yeni Katma Değer:

KDxt+1 = LWCxt+1 +

πxt+1 KDyt+1

= LWCyt+1 +

πyt+1
= 550 + 250

= 800 = 110+ 690= 800

Yeni kâr oranları:

rxt+1 = πxt +1 /

TCxt+1 = ~ % 14 ryt+1 = πyt +1 /

TCyt+1 = ~ % 53

Yeni fonksiyonel gelir dağılımı:

πx /KDx = ~ % 31 πy

/KDy = ~ % 95


LWCx /KDx= ~ % 69

LWCy /KDy= ~ % 14


Görüldüğü gibi ücret artışı sonucu üretilen KD miktarında bir

değişiklik olmamakta, ancak doğal olarak her iki ülkede de ücretlerin katma

değer içindeki oransal payı artmakta ve kâr oranları düşmektedir. Ücretlerin

KD içindeki oransal paylarının artması ve kâr oranlarının düşmesi bize

kâr miktarları ile ücret seviyeleri arasında ters bir ilişki, daha doğrusu

gelir paylaşımı açısından bir çıkar çatışması olduğunu bir kez daha

açıkça göstermektedir.

Aradaki ücret farkı kapanırsa ne olur?

Doğal olarak gelişmekte olan ülke çalışanlarının uzun dönem hedefi ücret

düzeyini gelişmiş ülke seviyelerine çıkartmaktır. Ancak MEGA şirketinin

küresel çıkarları ile DYY yapılan ülkedeki çalışanların daha yüksek ücret

talebi birbiriyle tamamen ters orantılıdır. Reel ücret düzeyinin her biri birim

artışı karşısında MEGA şirketinin kârı aynı miktarda azalacaktır. Eğer

gelişmekte olan ülkede ücret "makul" seviyenin üstüne çıkarsa, MEGA

firması üretimi daha düşük ücretli başka bir ülkeye kaydırabilir. Bu durumda

gelişmekte olan ülke DYY'ın kaçışı ile birlikte üretim kapasitesinin

yanında katma değer, istihdam, vergi geliri gibi alanlarda da bir kayba

uğrayacaktır.

GOÜ'de eksik kapasitede üretim.

Gelişmekte olan ülkelerdeki önemli sorunlardan biri eksik kapasite ile

üretimdir. Eksik kapasitede üretim sabit yatırımların oranı ile ilişkili olarak

maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Diğer bir deyişle, sabit maliyetlerin

toplam maliyetler içindeki oranıyla ilişkili olarak kapasite kullanım oranı

azaldıkça birim maliyetler artış gösterecektir. Örneğin, sabit maliyetler 100 TL

ve üretilen miktar 10 adet iken birim sabit maliyet 10 TL (100/10), üretim

kapasitesi 8 adete düştüğünde ise (eksik kapasite üretimde) birim maliyet 12.5

TL (100/8) olacaktır.

Bilindiği gibi gelişmiş teknolojiler eski teknolojilerle kıyaslandığında

genellikle daha yüksek oranlarda sabit maliyetler içerirler ama potansiyel

olarak da daha fazla çıktı sağladıklarından birim maliyetler daha düşük olur.

Eksik kapasite üretimde birim sabit maliyetler, dolayısıyla birim maliyet yüksek

olacağından MEGA firmasının dış ticarette korumacılığın olmadığı herhangi

bir GOÜ'de eksik kapasite ile üretim yapması küresel rekabet açısından

rasyonel olmayacaktır. Ancak, yatırım yapılacak GOÜ'de ücretler yeterince

düşükse ve "yeterli" iç talep varsa korumacılık olmasa bile DYY kârlı bir

yatırım olabilir.

Teşvikler

Kâr oranını ve dolayısıyla DYY kararını etkileyen "tek" unsur GOÜ'deki ücret

düşüklüğü değildir. Öyle olsaydı Hindistan, Pakistan, Bangladeş gibi ülkelere

yoğun DYY akışına şahit olurduk. Nakliye giderleri, siyasal istikrar, disiplinli

ve eğitimli işgücü gibi bir çok önemli etken DYY kararı verilmesinde önemli bir

rol oynarlar. Ama cezbedici etkenler arasında bir sıralama yapacak olursak

herhalde birinci sırada "teşvikler" gelir. Doğrudan veya dolaylı olarak

yapılan çeşitli teşviklerin Küresel Yatırımcı Firmaların küresel kârlarını daha

da arttırdığı bir gerçektir. En çok başvurulan teşvikler şunlardır:

Gelir/kurumlar vergisi muafiyeti;

Gelir/kurumlar vergisi indirimi;

Yatırım/yeniden yatırım indirimi;

Sermaye malları ithalatında gümrük muafiyeti;

Sermaye mallarında katma değer vergisi muafiyeti;

Hızlandırılmış amortisman;

Sübvansiyonlu krediler;

Yerel yönetimlerin vergilerinde indirim/muafiyet;

Hammadde ithalatında vergi muafiyeti;

Kullanılan hammaddeler için katma değer vergisi muafiyeti;

Hammadde ihracatında katma değer vergisi muafiyeti;

İhracat gelirlerinin imtiyazlı kullanımı;

13. Zarar indirimi.

14. Altyapı hizmetleri (bina, arazi, yol, vb.)

Bazen, hatta sıkça sunulan teşviklerin "yetersiz" olduğuna, daha da

fazlasının sunulması gerektiğine dair görüşler öne sürülür. Sanki DYY "dikensiz

gül bahçeleridir" ve gittikleri yere sadece ekonomik refah ve teknolojik

yenilikler götürürlermiş gibi bir anlayış yaygın olarak kabul görmekte, bir çok

kişi tarafından paylaşılmaktadır. Oysa DYY'ın "dikensiz" (Gürak, 2003)

olmadıkları çok net bir gerçektir. Ayrıca KYF'ın küresel kâr stratejileri uzun

dönemde küresel gelir dağılımının GOÜ aleyhine gelişmesine neden olacak

niteliktedir.

SONSÖZLER

Gelir dağılımı

Gelir dağılımındaki bozukluk ve yarattığı sorunlar içinde yaşadığımız düzenin

en önemli sorunlarından birisidir. Bu sorun yalnızca bir ülkede yaşayanlar

arasında görülen bir sorun olmaktan öte küresel açıdan da zengin-daha az zengin

ülkeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Az sayıdaki zengin ülkelere kıyasla çok

sayıdaki daha az zengin veya göreceli fakir ülkelerin arasındaki refah farkı

kapanmak bir yana daha da açılmaktadır. DYY veya lisans/patent anlaşmaları

sayesinde GOÜ'lerde üretilen KD'in önemli bir kısmı açık veya gizli [7] kâr olarak GÜ'lere aktarılmakta ve

bu durum küresel gelir dağılımının daha da bozulmasına neden olmaktadır. Bu

arada ödemeler dengesi de bozulmakta ve bozulan dengeleri düzeltmek için

gelişmiş ülkelerdeki parasal kaynak yöneticileri finansal küreselleşme

çerçevesinde gelişmekte olan ülkelere sıcak para veya borç verme gibi

yöntemlerle yüksek maliyetlerle borç vermekte, böylece bir miktar daha gelir

(kâr) gelişmiş ülkelere aktarılmaktadır.

Küresel faaliyet gösteren firmaların üretimleri ve kârları küresel olmasına

karşın elde edilen kârın uluslararası dağılımı sistemin doğal yapısının gereği

olarak gelişmiş ülkeler/KYF lehine, GOÜ ve firmaları aleyhine bir seyir

izlemektedir. Bu düzen böyle devam ettiği sürece de sistem gereği küresel gelir

dağılımı ve göreceli refah farklılıkları, birkaç istisna hariç, genel olarak

GOÜ'ler aleyhine bozulmaya devam edeceğe benzemektedir.

Teknolojik yenilikler

Yazının başlangıcında teknolojik yeniliğin üretilen pastanın büyümesinde en

önemli etken olduğunu belirtmiştik. Dolayısıyla öngörülen ve uygulanan her

ekonomik politikanın teknoloji boyutunun çok iyi incelenip teknolojik

yeniliklere/gelişmelere uygun bir ortamın hazırlaması gerekir. Gelişmekte olan

ülkeler açısından bakıldığında teknolojik yenilik mutlaka yeni teknoloji

üretmek anlamına gelmez. Gelişmiş ülke firmalarının sahip olduğu teknolojilerin

çoğu gelişmekte olan ülke ekonomileri için yeni teknoloji niteliğine sahiptir.

Önemli olan GOÜ firmalarının var olan bu teknolojilerden ne oranda

yararlanabilme olanaklarına sahip olduğudur. Mevcut düzen veri teknolojilerden

bile küresel anlamda optimum yararlanmaya ve verimlilik artışı sağlamaya optimum

düzeyde fırsat vermemektedir. Aksine mevcut düzendeki teknoloji transferi

uygulamaları küresel rekabetin gelişmesini önlemekte, GOÜ ve firmalarını

Küresel Yatırımcı Firmalara bağımlı hale getirmektedir. "Küresel rekabet"

dedikleri şey ise aslında küresel faaliyetleri olan KYF'ın daha kârlı üretim

yapmalarından başka bir şey değildir. GOÜ'in sunduğu olanaklar kendi

aralarındaki genellikle zaten "var olan" rekabette maliyetler açısından avantaj

sağlamakta ama "yeni rakipler" çıkmasına fırsat vermemektedir. Hatta koşullar

"yeni firma rekabetini" engellemektedir, bile denebilir.

Küresel gelir dağılımındaki bozukluğun iyileştirilmesi için mutlaka yeni

ve farklı bir küresel teknoloji transferi politikası
oluşturulmalı ve

teknolojik yenilikler sayesinde GOÜ'lerde verimlilik artışı ve KD'in artışı ve

ülkede kalmasının yöntemi bulunmalıdır.

Eğitimli insan-gücü

Teknolojik yeniliklerin yanı sıra diğer önemli unsur ise teknolojileri

kullanacak, adapte edecek ve daha çok geliştirebilecek olan insan gücüdür. Başka

bir deyişle, yüksek nitelikli insan gücü, yüksek katma değer üreten

teknolojilerin etkin kullanılabilmeleri ve daha da geliştirilebilmeleri için çok

önemli bir unsurdur. Unutulmamalı ki, teknolojileri üreten, kullanan da

insandır. Emeğin niteliği ne kadar arttırılırsa o kadar sağlam altyapı

oluşturulmuş olur. Bu nedenle insanın eğitimine büyük destek ve öncelik vermek

gerekir.

Eğitim yoluyla toplumsal dönüşüm için altyapının oluşturulması çok önemli

olmakla birlikte "arzulanan/hedeflenen" sonuca ulaşmak için uzun yıllar beklemek

gerekebilir. Çünkü bir insana çağdaş düzeyde eğitim verebilmek, kendisini

gerekli niteliklerle donatabilmek için en az 11-12 yıl, yüksek öğrenim dahil

edildiğinde ise en az 15-16 yıl eğitim vermek gerekir. Bu nedenle hiç gecikmeden

"küresel eğitim seferberliğine" başlanmalıdır.

Türkiye'nin çağdaş düzeyde eğitim almış insan sayısı nüfusuna orana bakılarak

gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında daha epey yol alması gerektiği görülmektedir.

Maalesef Türkiye'yi yönetenleri bu konuda başarılı bulmak pek mümkün değildir. Patent/Lisans kullanımı

Her teknolojik yenilik geçmişteki birikim üzerine inşa edilen marjinal bir

katkıdır. Dolayısıyla, her teknolojik yenilikte sadece patent alan firmanın

değil, hem yeniliğin oluşması için her türlü altyapıyı sunan içinde bulunduğu

toplumun ve geçmişten katkıları olan tüm insanlığın zihinsel emeğinin de payı

ve hakkı vardır. Örneğin, patent alarak piyasada tekel olma olanağı sağlayan ve

Ayhan beyin zihinsel emeğinin ürünü olan bir teknolojik yenilik, Ayhan Bey'e ait

olmanın yanı sıra kısmen kendisine AR-GE olanaklarını sunan kuruluşa, kısmen

Ayhan beyi eğiten ve yetiştiren topluma, kısmen de yüzyıllar boyunca zihinsel

emekleriyle "bilgi havuzuna" katkıda bulunan insanlığa aittir.

Patent yasalarından kaynaklanan mülkiyet hakkının ve getirdiği tekel

ortamının insanlığa daha yararlı olacak bir şekle dönüştürülmesi gerekir.

Günümüzdeki şekliyle patentlerin mülkiyeti ve kullanım hakları GÜ ve KYF lehine

bir görüntü vermektedir. Çünkü teknoloji piyasalarındaki aksaklıklar ile

küreselleşmenin yapısı ve gidişatı gerçek anlamda rekabet arttırıcı teknoloji

transferine
olanak sağlamamaktadır.

"Eski (bilinen) veya yeni teknolojilerin uygun koşullarda ve "uygun"

kanallardan gelişmekte olan ülkelere aktarılmasının ve etkin kullanımlarının

yöntemleri bulunmalıdır. Patent ve lisans anlaşmaları şimdikinden farklı olarak

gerçek anlamda küresel rekabeti arttırıcı niteliklere sahip olduğu zaman

küresel verimliliğin ve refahın artma şansı da kendiliğinden artacaktır. KD

üretiminde büyük artışlar sağlamak mümkün olacak, zengin ülke-fakir ülke farkı

azalacaktır. DYY vasıtasıyla kurulan üretim birimlerinin "bağımsız kâr eden

birimler" şekline dönüşüp birbirleriyle rekabet etmesi KYF'ın küresel kâr

stratejilerine uygun değildir. DYY'ı teşvik yerine "ortak yatırımların" veya

patent/lisans kullanım hakkının kiralanmasının/satın alınmasının küresel

rekabetin artmasına daha çok katkısı olacaktır. Şimdiki düzene göre pek çok

alanda küresel üretim tek ve aynı merkezden oligopolcü bir zihniyetle organize

edildiğinden gerçek anlamda rekabet olmamaktadır.

Tersine beyin göçü

Eğitimli insan kaynakları ekonomik açıdan her ülkenin en değerli

varlıklarıdır. Çünkü ülke ekonomisinin ve ülke içindeki işletmelerin gelişip

büyüyebilmesi, uluslararası piyasalarda söz sahibi olabilmesi, verimliliğini

arttırabilmesi için en önemli araç insanın zihinsel emeğidir. Başka bir

deyişle, bir ülke ekonomisinin veya bir işletmenin uzun vadede başarısı sahip

olunan insan gücü kaynaklarının nitelikleri ile sınırlı ve orantılıdır. Fiziksel

(makineler/tesisler), mali veya doğal kaynaklar ne denli büyük olursa olsun

nitelikli insan gücü olmadan ne ülke ekonomisinin ne de işletme*lerin uzun

vadede istikrarlı bir başarıya ulaşması olası değildir.

Çağımızda beyin göçü nedeniyle GOÜ sürekli olarak bu en değerli varlıklarını

yitirmekte, buna karşın GÜ ve KYF ise masraf ve zahmete girmeden sürekli olarak

kazanmaktadırlar. Beyin göçünü durduracak önlemlerin bir an önce alınması hatta

tersine beyin göçünün teşvik edilmesi gerekir. Beyin göçü denince sadece

GOÜ'den GÜ'e göç edenlerin geri dönüşünü anlamamak gerekir. GÜ yüksek nitelikli

yüz binlerce insan işsizdir ve GOÜ bu kişilerin niteliklerinden yararlanabilir.

Ayrıca emekli olmuş ama hala aktif olarak katkıda bulunabilecek kapasitedeki yüz

binlerce insan potansiyelinden de yaralanmak mümkündür. Bu sayede GÜ'den GOÜ

ekonomilerine ve işletmelerine paha biçilemeyecek bir bilgi, beceri ve deneyim

akımını aktarma olanağı olacaktır. Böylece bir yandan Batının daha gelişmiş

teknolojik ve örgütsel becerileri GOÜ'e aktarılırken bir yandan da üretilen

katma değerin daha hızlı büyümesi, yani hızlandırılmış verimlilik artışı, mümkün

olacaktır.

Türkiye "tersine beyin göçü" konusunda önemli bir avantaja sahiptir. Çünkü

kısa dönemde yararlanabileceği büyük bir potansiyeli vardır; Türkiye dışında

yaşayan ve gelişmiş ülke okullarında çağdaş ekonomilerin gerektirdiği eğitimi

almış ve almakta olan on binlerce Türk kökenli insan. Bu potansiyelden etkin bir

şekilde yararlanılabilmesi durumunda nitelikli insan açısından Türkiye ekonomisi

büyük bir kazanım elde etmiş olacaktır.

KAYNAKÇA

Gürak, H.

(1999) On Productivity Growth - YK-Economic Review, Dec.Vol.

10, No:2, Istanbul

.--- " --- (2000-a) Economic Growth and Productive Knowledge -

YK-Economic Review, June, Vol.11, No:1 Istanbul.

--- " --- (2000-b) Verimlilik Artışları -Verimlilik

Dergisi
, Eylül-Ekim, Ankara.

--- " --- (2003) Hidden Costs of Technology Transfer- YK-Economic

Review
, June, Istanbul.<br clear="all" />[1] Sermaye kavramının bazı

iktisatçılar tarafından üretim yapmak, katma değer üretmek amaçla kullanılan

parasal kaynak olduğu gerçeğinden yola çıkarsak parasal fonların küresel

hareketliliğine sermaye hareketi demenin yanlış olacağı görülecektir. Gerçi

parasal fonların bir kısmı hisse senedi piyasasına girmektedir. Ama biraz

dikkatle bakıldığında burada amacın üretim şirketinde ortak olmaktan ziyade

kısa dönem kârı maksimize etmek olduğu görülecektir. [2] KYF: Şirket merkezinin

kayıtlı olduğu ülke dışında en az bir ülkede daha üretim faaliyetinde bulunan ve

bazılarının yıllık cirosu bir çok ülkenin Milli Gelirinden daha yüksek olan GM,

Sony, Hoffmann-La Roche, ABB gibi firmalar.[3] Mikro verimlilik (etkinlik)

ve makro-verimlilik (teknolojik verimlilik) kavramları için bak. Gürak, 2000-a

ve 2000-b)[4] Mikro ve makro verimlilik

kavramları dışında bir de ulusal verimlilik kavramından söz etmek mümkündür.

Ulusal verimlilik karşılaştırmaları, mikro ve makro verimliliğin veri olarak

kabul edildiği bir ortamda, ülkelerin göreceli refah düzeylerini ve kişi başına

verimliliği kıyaslamak gibi genel amaçlar için yararlı bir araç olmakla

birlikte bu yazının kapsamı dışındadır.[5] KD = ücret + kâr[6] Ücret hariç üretim maliyeti

(PC) = Sabit maliyet (FC) + Değişken maliyetler

(VC)[7] Transfer fiyatlaması

kanalıyla (bak. Gürak,2003)

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Küreselleşme Nereye Götürüyor? Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Verimlilik ve Gelir Dağılımı

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Küreselleşme Nereye Götürüyor? Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Verimlilik ve Gelir Dağılımı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Not: [/b]Bu çalışma Verimlilik Dergisi MPM 'de, 2003-2 tarihinde yayınlanmıştır. Giriş Küreselleşme süreci artık herkesin tanıdığı ama bir çok kişinin içeriğini tam kavrayamadığı veya farklı amaçlarla kullandığı bir kavram. Kimileri bu sürecin yeni bir sömürü yöntemi olduğunu ileri sürerken kimileri ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:50 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.