Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Kendimizi Tanıyalım (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=465)
-   -   Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=226930)

esen27 02-04-2009 12:52 AM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
ahh o çekirdek inannçla okadar çok çalışıyorumki
onu başaracağım
saygılar
zaten o değişince zanediyorum her şey değişecek

Belgin ∞ 07-04-2009 03:07 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
7/3(7/1 ve 7/2 bir önceki sayfadadır.)

http://img2.blogcu.com/images/m/e/d/...4gi1ip1ew0.gif

Bir çok insan ana babası gibi olmayacağına karar vermiştir. Ama, ana babamızın olumlu ve olumsuz niteliklerini massederek yıllar geçirdiğimizi kabul ve tasdik etmek zorundayız. Kendi geçmişleri göz önüne alınırsa, anne babalarımız yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Biz yetiştirilme biçimimizi değiştiremeyiz ve deneyimlerimizdeki dersleri bulmaya gönüllü olduğumuzda, her olayın bize öğrenip gelişme konusunda bir fırsat sağladığını görebiliriz. Aile bireyi tarafından yıllarca cinsel olarak taciz edilmiş olan bir arkadaşım bana şöyle demişti: ‘Geçmişte yaşadığım tüm bu taciz için Tanrı’ya şükrediyorum, çünkü böylece dünyadaki en becerikli insanlardan biri oldum. Ben buraya geçmişimin tüm acısı ve taciziyle nasıl başa çıkacağımı öğrenerek eriştim.’

Tüm olumsuz olaylar kılık değiştirmiş nimetlerdir. Bazılarımız kötü şeylerin hiçbir iyi nedenden ötürü olmadıkları illüzyonu altında yaşamayı seçeriz. Ama, acının bir amacı vardır. O bize öğretir ve yüksek bilinç düzeylerine doğru yol gösterir. Bir gece beş-altı genç adamın kumsalda tutuklanıp kelepçelendiğini gördükten sonra, meditasyon yaparken Tanrı’ya ‘Neden bu harika yaz gecesinde bu gençler kumsalda bir yangın çıkarmak zorundaydılar ki?’ diye sordum. İçimden gelen bir ses bunun o genç adamları tekrar Yuva’ya yönlendiren Ruhun işi olduğunu söyledi. Onların başlarını derde sokmaları, içlerindeki Tanrı kuvvetinden gelen bir uyanış çağrısıydı. Hapishanelerde siz, çoğunlukla, yüzlerce sert genç adamın kutsal kitaplarını okuduklarını ve dini ayinlere katıldıklarını görebilirsiniz. Yetişkinlik saatlerinin bir saatini bile ayırıp Tanrı hakkında düşünmemiş olan bu adamlar şimdi yanıtları bulmak için ruhlarını araştırmaktadırlar. Hayatta karşılaştığımız zorluklar tutkumuzu boğan ve bizi ruhsal merkezimizden uzak tutan bir geçmişten özgürleşmemize yardımcı olan içgörüler sağlayabilirler.

Kadim bir öğreti, ‘Dünya akıllı olanlar için bir öğretmen, aptal olanlar için ise bir düşmandır.’ der. Hiçbir olay kendi başına acı verici değildir. Bu tümüyle bir perspektif meselesidir. Her an Dünya’da olup biten her şeyin olması gerektiği gibi vuku bulduğunu anlamak önemlidir. Hata diye bir şey yoktur. Kaza ya da raslantı diye bir şey yoktur. Dünya semavi bir gökyüzü ve dipsiz bir kuyudur. Biz birine sahip olmadan diğerine de sahip olamayacağımızı anladığımızda, dünyayı olduğu gibi kabul etmek kolaylaşır. Ben geriye dönüp kendi yalanlarla, incinmeyle, acıyla ve uyuşturucuyla dolu geçmişime bakıyorum. Ama, tüm bu deneyimler olmasaydı, bugün öğrettiğim gibi öğretemezdim. Geçmişimdeki her olay, uykusuz her gece, her gözyaşı beni ruhsal yolculuğumu gerçekleştirmeye biraz daha yaklaştırıyor. Hiç kimse benim söylediğim şeyi onu söylediğim şekilde söyleyemez. Hiç kimse benim yaptığım şeyleri onları yaptığım şekilde yapamaz. Ben benim ve siz sizsiniz. Her birimiz kendimize özgüyüz, benzersiziz ve hepimiz kendimize ait özel bir yolculuğu sürdürüyoruz...




Belgin ∞ 07-04-2009 03:44 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
7/4

http://th01.deviantart.com/fs20/300W...y_frdmlong.jpg

Geçmişinizden bilgelik ve özgürlük kazanabilmek için yaşamınızda vuku bulmuş tüm olayların sorumluluğunu üstlenmek kendi kendinize, ‘Bunu ben yaptım.’ Diyebilmek anlamına gelir. Dünyanın size bir şeyler yapması ile sizin kendinize bir şeyler yapmanız arasında büyük bir fark vardır. Yaşamınızda vuku bulan olayların ve bu olayları yorumlayışınızın sorumluluğunu üstlendiğinizde, siz bir çocuğun dünyasından çıkıp bir yetişkinin dünyasına girersiniz. Yaptıklarınızın ve yapmadıklarınızın sorumluluğuna sahip çıkarak, ‘Neden ben?’ yaklaşımını, ‘Bu benim başıma geldi, çünkü benim bir dersi öğrenmem gerekiyordu. Bu benim yolculuğumun bir parçasıydı,’ yaklaşımına dönüştürebilirsiniz.

Nietzche’ye göre, geçmişimizin yok olmasını dilemek, kendimizin yok olmasını dilemektir. Geçmişimizle uzlaşıp barışana dek hayatımızı belli bir yönde yönlendirmek neredeyse olanaksızdır. Hayatımızda vuku bulan her önemli olay dünyaya ve kendimize bakışımızı değiştirir. Tüm geçmişimizi yeniden gözden geçirmek, genelde baş edilemez bir şey olarak görülebilir. Ama, o sürecin gerekli bir parçasıdır. Geçmişimiz yol gösteren ve öğreten bir nimettir ve o olumsuz olduğu kadar çok olumlu mesaj da taşır.

Acımız bizim en büyük öğretmenimiz olabilir. O bizi kendi başımıza asla gitmeyeceğimiz yerlere götürür. Kaç insan, ruhunun yolculuğunu bulup gerçekleştirebilmek için yirmi yılını acı çekerek geçirmeyi seçer? Eğer ben o kadar acı çekmeseydim, hala Miami Plajı’nda bir yarış teknesinin güvertesinde zil zurna sarhoş bir halde güneşlenerek kendimden söz ediyor olabilirdim. Olumlu ve olumsuz her şey beni bugün bulunduğum yere getirdi. Şimdi sahip olduğum şeye sahip olabilmek için tüm o acıyı tekrar çekmeyi seçer miydim? Yanıtım evettir! Ben geçmişimi ve çektiğim tüm acılarımı kutsuyorum. Ama, karanlığımı benimseyip kucaklamadan önce ondan nefret ediyordum. Çektiğim acıya içerliyor ve acı çekmez görünen insanlara da içerliyordum. Eylemlerimin sorumluluğunu kabul etmem uzun bir zaman aldı. Hiçbir şeyin sorumluluğunu almamak için çok uğraştım. Ancak hayatımın daha iyi bir versiyonuna bakmaya hazır olduğumda Tanrı’nın bana bir şey öğretmeye çalıştığını ve ancak o karanlıktan geçersem bulabileceğim özel bir armağana sahip olduğumu idrak ettim. Bugün –gitmem gereken yere gidebilmek için neyin gerekli olmuş olduğunu öğrenmek üzere- geçmişimde vuku bulmuş her olayın tüm sorumluluğunu almaya çalışıyorum.

Sorumluluk üstlenmek muazzam bir iştir. Çoğumuz hayatımızda yarattığımız iyi şeylerin sorumluluğunu üstlenmeye gönüllüyüzdür, ama genelde kötü şeylerin sorumluluğunu üstlenmeye direniriz. Biz sorumluluk üstlendiğimizde, her şey tarafından güçlendirilebiliriz. Vuku bulan bir şey tarafından incinsek ya da utansak bile, onun bir biçimde, hayallerimizi gerçekleştirmemize ya da ruhumuzun yolculuğunu yönetmemize yardımcı olduğu bilgisiyle huzur bulabiliriz. Kendimize bakıp ‘Dünya benim tuvalimdir ve ben kendime değerli bir ders öğretmek için bu olayı hayatıma çektim,’ diyebiliriz. Biz olup biten her şeyden sorumlu hale geliriz. Evrene, ‘Ben kendi realitemin kaynağıyım,’ deriz. Bu sizin yaşamınızı değiştirebileceğiniz güç yeridir...


Belgin ∞ 07-04-2009 04:12 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
7/5

Siz geçmişinize direkt olarak bakana dek, o hep orada olacak ve hayatınıza aynı şeyleri getirecektir. Psikolog Rollo May, deliliği ‘tekrar tekrar aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemek’ olarak tanımlar. Biz geçmişimizden ders almalı, öğrenmeli ve sahiplenmediğimiz yanlarımıza tekrar sahip çıkmalıyız. Bu kısırdöngüyü ancak böyle kırabiliriz. Kötü bir deneyimden ders almış, kendi hislerinin sorumluluğunu üstlenmiş ve kendi yaşamını değiştirmeye bilinçli bir biçimde adamış olanlar nadiren aynı durumu tekrar yaratırlar. Eğer biz hayatımıza farkındalıkla yaklaşırsak, ne yaratmak istediğimiz konusunda yeni ve farklı kararlar vermeye başlayabiliriz. İhtiyacımız olan tek şey algıda değişikliktir.

Algımızı değiştirmek için, sorumluluk almamızı sağlayan güçlü bir yorum bulana dek geçmişimizin her anını araştırmalıyız. Biz olayların bizim hatalarımızdan kaynaklanmadığını gösterecek nedenler yaratmak için değerli enerjimizi boşa harcarız. Dünyamızda hoşlanmadığımız şeyler için başkalarını suçlamak daima daha kolaydır, ama bu yol çıkmaz bir sokaktır. Siz koşulların kurbanı olduğunuza inanıyorsanız daima acı çekersiniz, bu çaresizliğin ve güçsüzlüğün acısıdır. Ama, siz her şeyin bir nedenden ötürü vuku bulduğu bir evrende yaşıyorsunuz. Hayatınızda vuku bulmuş tüm olaylarda bir nimet, bir hayır bulun, o zaman şükran duygusunu da bulursunuz. O zaman kutsanmış olmanın nasıl bir şey olduğunu hissedersiniz.

Hala duygusal bir enerji yüküne sahip her sözcüğün, olayın ve kişinin kökenine inilmesi, onlarla yüzleşilmesi, onların verdiği hislerin olumlu hislerle değiştirilmesi ve sahiplenilmesi gerekir. Biz o duygusal yükün izini geriye doğru sürüp onun kökenine, başlangıcına inmeliyiz. Sonra o olayla yüzleşmeli, onun realitesini geçmişimizin bir parçası olarak sahiplenmeliyiz. Onun yaşamımız üzerinde yapmış olduğu etkinin tümüyle farkına varmalıyız. O zaman o olaya olumsuz hislerimizin yerine olumlu hislerimizi geçirmemizi sağlayan farklı bir perspektiften bakabiliriz. Biz yorumlarımızı seçerek hayatımızın kontrolünü ele geçirebiliriz. Bu sahiplenmediğimiz geçmişimizi sahiplenmemizi mümkün kılar ve diğer insanlara taktığımız fişleri çekmemizi sağlar.

Duygularımızı etkileyen şey olayın kendisi değil, onu algılayış ve yorumlayış biçimimizdir. Sorumluluğu yadsıyan ve suçu başkasına yükleyen bizim algımız ve yorumumuzdur. Siz bencilliğiniz için kimi suçluyorsunuz? Bağımlılıklarınız için? Başarısızlıklarınız için? Artık bir kurban olmaya son vermenizin zamanıdır. Sorumluluğu kabul edin, o zaman bencilliğinizi, cömertliğinizi, zarafetinizi ve her şeye sahip olma tanrısal hakkınızı da serbest bırakacaksınız. Hepimiz kendimiz ve başkalarıyla ilgili eski, gelişmemiş bir görüşe tutunmaktan nasıl etkilendiğimiz gerçeğiyle uzlaşmak zorundayız. Her birimiz yorumlarımızı değiştirerek dünyamızı değiştirme konusunda bilinçli bir karar vermek zorundayız. Bir sözcükle ilgili yorumunuzu değiştirdiğinizde, o sadece olumsuz enerji yükünü değiştirmekle kalmayacak, kendi gücünüzü de size geri verecektir…


esen27 07-04-2009 05:56 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
yazılarınızı şlgiyle okuyorum devam adeceğim
ilk adımım tamam
başımıza gelen iyi veya kötü herşeyin bizim istedimiz için geldiğne artık hiçmi hiç şüphem yok
iki hiç bir şeyin tesadüf olmadığı
atalarımızla yüzleşmek
onları sevdiğimizi söylemek ve onlardan arımak buda tamam
geçmişiizle yüzleşmeye gelince
yüzleşdim ayrıldım özür diledim kendi ayaklarım üzerinde durdum
fakat işte bu söz
geçmişimizde bizi bilinç altımızda engelleyen önümüze set çeken atalarımızdan veya kendimize ait olayı nasıl ortaya çıkaracağım onu bulamıyorum
çünki olay hiç bana şu anda çağrışım yapmıyor
evet tıkanıklarımı geçen haftalara göre epey bir yol katettim
ve bunun verilerini görmeye başladım
fakat geçmişimle kendimi olumlama yaptığım halde orada kaldığım
ve çözemediğimi fark ediyorum
geçmişimin köküne nasıl inip oradaki yanıtları nasıl bulacağım
yardım

Belgin ∞ 07-04-2009 06:30 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Esen'cim zor soruların genelde çok basit çözümleri vardır. Şu anına baktığın zaman hem geleceğine, hem de geçmişine bakıyor olursun. Geçmişte ne yatırımlar yaptıysan şu an onu yaşıyorsun ve şu an ne yatırım yapıyorsan gelecekte onu yaşayacaksın.

Bazı veçhelerimiz bizden saklanmayı çok iyi bilirler. Biz onları o kadar derinlere gömmüşüzdür ki, (ya da atalarımız) o bize el sallasa bile yok canım diyebiliriz. Eğer için olumlamalar konusunda rahat değilse, eksik bir şey olduğuna inanıyorsan ve bunu göremiyorsan kendini bunlardan özgürleştir.

Sana kendi yaptığım çalışmadan bir örnek cümle veriyorum:

'Ben, hayatımdaki tüm negatif inançlarla,
annem, babam ve atalarımın geçmişte oluşturduğu bana bugünümde zarar veren tüm blokajlarla olan anlaşmalarımı bozuyorum. Bundan sonra hayatımda almam gereken tüm mesajları kolaylıkla ve sevgiyle almaya niyet ediyorum. Ve yeni anlaşmamı imzalıyorum...' diyerek olumlamalarını yaz.

Yine de için rahat etmezse, kendine sorular sorarak derinlere inmeye çalış. Her soru seni biraz daha alt kademeye götürsün, çekirdek inancını bulduğun zaman çalışmaların daha kolay olacaktır canım.

Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Sevgiler.

melinaa 07-04-2009 09:17 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Simdi bu cekırdek ınanc nedır Mesela guclu olmak ıstemek hayat boyu ve hayatını buna gore kurmak Bır cekırdek ınanc olabılır..Tum temızlıklerın altından guclu olmak cıkıyorsa mesela ? Yanlıs yoldamıyım acabaa Yada baska ne tur cekırdek ınanclar var cok kapalı kaldı kafamda cekırdek ınanc lafı sımdıde

esen27 07-04-2009 10:00 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Alıntı:

redflowers Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 366483)
Esen'cim zor soruların genelde çok basit çözümleri vardır. Şu anına baktığın zaman hem geleceğine, hem de geçmişine bakıyor olursun. Geçmişte ne yatırımlar yaptıysan şu an onu yaşıyorsun ve şu an ne yatırım yapıyorsan gelecekte onu yaşayacaksın.

Bazı veçhelerimiz bizden saklanmayı çok iyi bilirler. Biz onları o kadar derinlere gömmüşüzdür ki, (ya da atalarımız) o bize el sallasa bile yok canım diyebiliriz. Eğer için olumlamalar konusunda rahat değilse, eksik bir şey olduğuna inanıyorsan ve bunu göremiyorsan kendini bunlardan özgürleştir.

Sana kendi yaptığım çalışmadan bir örnek cümle veriyorum:

'Ben, hayatımdaki tüm negatif inançlarla,
annem, babam ve atalarımın geçmişte oluşturduğu bana bugünümde zarar veren tüm blokajlarla olan anlaşmalarımı bozuyorum. Bundan sonra hayatımda almam gereken tüm mesajları kolaylıkla ve sevgiyle almaya niyet ediyorum. Ve yeni anlaşmamı imzalıyorum...' diyerek olumlamalarını yaz.

Yine de için rahat etmezse, kendine sorular sorarak derinlere inmeye çalış. Her soru seni biraz daha alt kademeye götürsün, çekirdek inancını bulduğun zaman çalışmaların daha kolay olacaktır canım.

Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Sevgiler.

bütün açıklayıcı bilgiler için teşekkürler
sonucu sizlerle paylaşacağım

Belgin ∞ 08-04-2009 02:42 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Alıntı:

melinaa Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 368319)
Simdi bu cekırdek ınanc nedır Mesela guclu olmak ıstemek hayat boyu ve hayatını buna gore kurmak Bır cekırdek ınanc olabılır..Tum temızlıklerın altından guclu olmak cıkıyorsa mesela ? Yanlıs yoldamıyım acabaa Yada baska ne tur cekırdek ınanclar var cok kapalı kaldı kafamda cekırdek ınanc lafı sımdıde

Canım çekirdek inancı anlatan bir yazının linkini veriyorum.

http://www.hayatimdegisti.com/forum/...zayiflama.html

Belgin ∞ 12-04-2009 02:38 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
7/6

Bir sözcükle ilgili yorumunuzu değiştirdiğinizde, o sadece olumsuz enerji yükünü değiştirmekle kalmayacak, kendi gücünüzü size geri verecektir.

İşte size yorumlarınızı değiştirmenize yardım edecek bir alıştırma: Ben benim için duygusal bir yüke sahip olan, hala öyle anılmak istemediğim bir sözcüğü alacağım. Yeni bir yorum yaratmak istediğim sözcük ‘çirkin’ sözcüğüdür. Anılarımı gözden geçiriyor ve çocukken yaşadığım, bana acı vermiş ve çirkinlik hakkındaki yargılarımı oluşturmuş bir olayı hatırlıyorum. Bu sözcüğün izini geriye doğru sürüp kökenine indiğimde, babamın ben küçük bir kızken bana farecik diyerek takıldığını hatırlıyorum. Benim yorumum şöyleydi: Babam beni sevmiyor ve benim çirkin olduğumu düşünüyor. Bu hissin yakamı bırakmadığını biliyorum. Böylece şimdi bu olayla yüzleşmeyi seçmeliyim. O an’a ve o sözcüğe bağladığım acı, aşağılanma ve utanç hislerini deneyimlememe izin veriyorum. Sonra ‘çirkin’i sahiplenip benimseyebilmek için o olayın yeni bir yorumunu yaratmaya başlıyorum.

YENİ YORUMLAR
OLUMLU

1. Ben güzelim, bu yüzden babam benim yanımdayken tedirgin oluyordu. Onun bu tedirginlikle başa çıkabilmek için bildiği tek yol bana şirin olduğunu düşündüğü böyle bir isim takmaktı.

2. Babam bu ismin şirin olduğunu düşünüyor ve onu sevgiyle kullanıyordu.

3. Babam beni çok seviyor ve gerçek dünyaya hazırlamak istiyordu. O güzelliğimi hafife alarak beni koruyabileceğini düşünüyordu.

OLUMSUZ
  • Babam benden nefret ediyor ve bana zarar vermeye çalışıyordu.
  • Babam benim gerçekten çirkin olduğumu düşünüyordu ve bununla başa çıkabilmesinin tek yolu benimle alay etmekti.

Şimdi ben tüm yorumlara bakıp hangilerinin kendimi iyi hissetmeme, hangilerinin kendimi kötü hissetmeme yol açtığını görebilirim. Ve eski olumsuz yorumun yerine yeni olumlu bir yorum geçirmeyi seçebilirim. Ben daima kendi kendime şöyle sorarım: ‘Bu yorum beni güçlendiriyor mu, yoksa güçsüzleştiriyor mu? Bu yorum benim kendimi zayıf mı, yoksa güçlü mü hissetmeme yol açıyor?’ Eğer siz sizi güçsüzleştiren bir içsel konuşma yapıyorsanız, siz onu olumlu, güçlü bir içsel konuşmayla değiştirene dek o değişmeyecektir. Ama bazılarımız çok güçlü bir iradeye sahiptir ve bizim acıya ve ıstıraba bağımlılığımız yeni bir yorum yapmamıza izin vermeyecektir. İşte bu yüzden bu şeyleri yazmak ve belli bir olayın değişik algılanma biçimlerine bakmak çok önemlidir. Sadece sözcükleri yazmak bile o olaya bağlı duyguları çözer. Biz yorumlarımızla oynamaya gönüllü olduğumuzda seçimlerimizi yeniden inceleyebiliriz. Onları karanlıktan çıkarıp ışığa kavuşturduğumuzda onlar şifa bulabilirler.

Belgin ∞ 12-04-2009 04:11 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
7/7 son


Benim bu olayda seçtiğim yeni yorum şuydu: Babam beni çok seviyor ve gerçek dünyaya hazırlamak istiyordu. O güzelliğimi hafife alarak beni koruyabileceğini düşünüyordu. Ben bu yorumu seçtim, çünkü o beni güldürmüştü. Onu yazdığımda bana biraz gülünç görünmüştü, ama gözlerimi kapatıp kendime hangi yorumun ruhumu beslediğini sorduğumda yanıt bu yorum oldu. Ben bir kes eski yorumu yenisiyle değiştirmeyi seçtiğimde, geçmiş acıyı hissetmeden ‘çirkin’i kucaklayabildim. Şimdi içsel başvuru noktam değişmiş bulunuyor. Şimdi babamın eski alışkanlığı neredeyse hafif ve tatlı bir şey gibi görünüyor. Onun gerçek güdüsü her ne olursa olsun, ben artık bu deneyimle barıştım. Artık birilerinin benim çirkin olduğumu düşüneceklerinden korkarak dolaşmıyorum. Ayrıca kendi hakkımda hissettiğim bu çirkinliği başka insanlara da projekte etmiyorum. Çirkinlik armağanı evden saçımı taramadan ya da makyaj yapmadan çıkıp, ama kendimi yine de çok iyi hissetme özgürlüğüdür.

Siz de bu alıştırmayı ne kadar önemsiz ya da önemli olsun, sorun yaşadığınız her olay ya da sözcük için kullanabilirsiniz. Siz bunun daha çok bilincine vardıkça, güçlendirici yorumları seçmenin sizin sorumluluğunuz olduğu da giderek daha aşikar hale gelecektir. Bazen bir kurban olmak daha kolaydır, ama olumsuz bir perspektif sizi sürekli kurban olmaya götürecektir. Siz hayatın armağanlarının daha çok farkına vardıkça, başınıza gelen her şeyle ilgili kendi perspektifinizi daha hızlı seçeceksiniz. Trajik olaylar birçoğumuzun başına gelir. Bu yaşamın bir parçasıdır. Kendinizi bu olaylar yoluyla güçlendirmek cesaret gerektirir. Ama böyle zamanları gelişmek için kullandığınızda onlar birer nimet haline gelirler.

ALIŞTIRMALAR

1. Birkaç dakika ayırıp gevşeyin. Şimdi gözlerinizi kapatıp beş derin nefes alın. İçsel asansörünüze binip yedi kat aşağıya indiğinizi hayal edin. Kapı açıldığında kutsal bahçenizde olacaksınız. Bahçenizin güzelliğine bakarak meditasyon koltuğunuza doğru yürüyün. Oraya oturduktan sonra kendinize şu soruyu sorun: Hayatımı yöneten çekirdek inançlar nelerdir? Birkaç dakika düşünüp, sonra çekirdek inançlarınızın bir listesini yapın.

Sonra gözlerinizi kapatıp listenizdeki ilk inancı hayal edin. Kendinize aşağıdaki soruları sorun. Yeterli zaman ayırıp içinizin derinliklerinden gelen yanıtları dinleyin.

  • Bu gerçekten benim fikrim mi, yoksa onu bir başkasından alıp mı benimsedim?
  • Neden bu inanca sahibim?
  • Bu inanç beni güçlendiriyor mu?
  • Bu inancı değiştirmek için ne’den vazgeçmem gerekiyor?

Tüm soruları yanıtladığınızda bunarı günlüğünüze yazın.

2. Listenizdeki her bir inanca kısa bir mektup yazarak size hizmet ettiği için ona teşekkür edin. Şimdi eski inancın yerini alacak yeni bir inanç yaratın. Bu yeni inancı onurlandırmaya söz verin. Sonra gözlerinizi açın ve yeni, güçlendirici inancınızı yazın.


3. Hala tam olarak benimseyemediğiniz ya da sevemediğiniz bir sözcüğü yazın. Gözlerinizi kapatın ve çocukluğunuzda yaşadığınız ve bu niteliği rahatsız edici kılacak şekilde sizi etkilemiş olan bir olayı bulun. Şimdi, bu olayla ilgili yorumunuzu yazın. Bu yorumun altına bu olayla ilgili beş yeni yorum yazın. Bunlardan üçü olumlu, ikisi olumsuz olsun. Eğer hiçbir yorum düşünemiyorsanız, arkadaşlarınıza ya da ailenize sorun. Yeni yorumlar düşünmek uygulama gerektiren yaratıcı bir iştir. Tek bir yoruma saplanıp kalmak yerine, birçok yorumu deneyin. Siz size acı veren yorumu bırakmak isteyeceksinizdir. Bu sizin en iyi halinize ulaşmanız için çıkılacak basamaktır.

Belgin ∞ 27-04-2009 02:46 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/1

IŞIĞINIZIN PARLAMASINA İZİN VERMEK

‘Bizim en derin korkumuz yetersiz olmak değildir. En derin korkumuz ölçüsüz bir biçimde güçlü olmaktır.’ der, Marianne Williamson Sevgiye Dönüş kitabında. ‘Bizi en çok korkutan şey karanlığımız değil, ışığımızdır. Biz kendi kendimize, ‘Ben kimim ki zeki, güzel, yetenekli ve muhteşem olayım?’ diye sorarız. b456 Aslında, siz kimsiniz ki öyle olmayasınız? Siz Tanrı’nın çocuğusunuz. Sizin küçük oynamanızın dünyaya bir yararı olmaz. Diğer insanlar sizin yanınızda kendilerini güvensiz hissetmesinler diye büzülüp sinmeniz aydınlanmış bir davranış değildir. Siz içinizdeki Tanrı’ nın ihtişamını tezahür ettirmek için doğdunuz. O sadece bazılarınızda değil, herkeste bulunur; ve biz ışığımızın parlamasına izin verdiğimizde, bilinçsiz olarak, diğer insanların da aynı şeyi yapmalarına izin veririz. Biz korkumuzdan özgürleştiğimizde, mevcudiyetimiz otomatik olarak başkalarını da özgürleştirir.’956k

Bu bölüm size tüm ışığınızın parlamasına nasıl izin vereceğinizi, başkalarında gördüğünüz tüm zarafeti ve ihtişamı kendi içinizde nasıl kucaklayıp benimseyebileceğinizi anlatacaktır. Bu sadece karanlık gölgenizi değil, ışık gölgenizi de, yani yadsıdığınız ve başkalarına projekte ettiğiniz her olumlu şeyi sahiplenmek ve benimsemek anlamına gelir.

Biz yeni bir çağda yaşıyoruz. Bu bir kendini açma, şifa bulma ve tekamül etme zamanıdır. O pasif bir şey değildir, ama teslimiyet gerektirir: Ego’muzun ve eski kalıplarımızın teslim edilmesini, onlardan vazgeçmeyi. Charles Dubois’in bir zamanlar dediği gibi, ‘Önemli olan şey her an, olabileceğiniz şey için olduğunuz şeyi kurban edebilmektir.’ Bizim bütün, hakiki benliğimiz olmamızı engelleyen tek şey korkudur. Korkumuz bize hayallerimizi gerçekleştiremeyeceğimizi söyler. Korkumuz bize riskler almamamızı söyler. O bizim en zengin hazinelerimizin keyfini çıkarmamızı engeller. Korkumuz bizim tüm alanı kucaklamak yerine, tayfın ortasında yaşamamıza yol açar. Korku bizi hissiz, hiçbir şey hissedemez bir halde tutar. O bizim yaşamın coşkusunu ve heyecanını yaşamamızı engeller. Korkuyla, hayatımızda kendimize kendi oluşturduğumuz sınırlamaların uygun olduklarını kanıtlayacak durumlar yaratırız. Korkumuzu aşmak için onunla yüzleşmek ve onun yerine sevgiyi geçirmek zorundayız. O zaman onu kucaklayıp benimseyebiliriz. Ve bir kez korkumuzu kucaklayabildiğimizde, artık korkmamayı seçebiliriz. Sevgi bizim o bağı kesmemizi sağlar.

Biz büyüklüğümüzden korkarız, çünkü o bizim çekirdek inançlarımıza meydan okur. O bize söylenmiş olan her şeyle çelişir. Bazıları sadece birkaç armağanını görebilirken, bazılarımız birçok armağanımızı tanıyabiliriz. Ama, ben ışığının tüm parlaklığı ile rahat olan biriyle nadiren karşılaştım. Herkes sahiplenip benimsemekte zorlandığı farklı olumlu özelliklere sahiptir. Çoğumuza kendinden aşırı emin ya da kendini beğenmiş olmamamız söylendiğinden, biz en değerli bazı armağanlarımızı gömmüşüzdür. Bu özellikler bizim ışık gölgemiz olurlar. Biz karanlık gölgemizi taşıdığımız aynı çantanın içinde ışık gölgemizi de taşırız.


Karanlık veçhelerimizi olduğu gibi, ışık veçhelerimizi almak da aynı şekilde zordur. Kendi hakkımızda iyi şeyler söylemek sadece uygun değildir, bu YAPILMASI GEREKEN bir şeydir.

Bir an durup zihninizi sessizleştirin. Birkaç ağır, derin nefes alın ve aşağıdaki listeyi yavaş yavaş okuyun. Her sözcüğe baktıktan sonra, kendi kendinize her bir sözcüğü kullanarak, ‘Ben Öyleyim’ deyin. Örneğin: ‘Ben sağlıklıyım; ben güzelim; ben zekiyim; ben yetenekliyim; ben zenginim.’ Bir kağıda sizi gerçekten rahatsız eden sözcükleri yazın. Buna bir başkasında gördüğünüzde hayranlık duyduğunuz, ama kendi içinizde benimseyemediğiniz şeyleri temsil eden sözcükleri de dahil edin.


Hazır mısınız? O halde başlıyoruz. gulensmiley

Belgin ∞ 27-04-2009 02:54 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/2

Doyumlu, güvenli, sevilen, ilham verici, seksi, ışık saçan, hoş, şirin, tutkulu, neşeli, bağışlayıcı, canlı, hayallerini gerçekleştirmiş, enerjik, esnek, kabul edici, bütün, sağlıklı, yetenekli, muktedir, akıllı, onurlu, kutsal, güçlendirici, tanrısal, güçlü, özgür, eğlenceli, bilgili, zengin, aydınlanmış, dengeli, başarılı, değerli, açık, şefkatli, yaratıcı, dingin, adil, ünlü, disiplinli, sorumlu, mutlu, arzu edilir, coşkulu, cesur, şanslı, olgun, sanatçı, incinmeye açık, parlak, bilinçli, sadık, muhteşem, çekici, merkezlenmiş, romantik, sıcak kalpli, iddialı, minnettar, hoşnut, yumuşak, nazik, sessiz, dolu, istenen, kararlı, ilgi çekici, duyarlı, gönüllü, dakik, karşı konulmaz, cömert, güzel, kaygısız, sabırlı, yargılanmayan, soğuk kanlı, düşünceli, spiritüel, bağlı, iyi konuşan, spontane, düzenli, mantıklı, esprili, kabul ve tasdik eden, hayranlık duyulan, temiz, üretken, anlayışlı, kendine güvenen, kendini adamış, iyimser, gelişmiş, güvenilir, aktif, büyüleyici, korkusuz, yaşam dolu, sıcak, odaklanmış, yenilikçi, ruhen besleyici, süperstar J , harikulade, lider, sağlam, şampiyon, sade, içten, verici, verimli, cesur.

Siz tüm bu niteliklere sahipsiniz,dusun2 onları tezahür ettirmek için yapmanız gereken tüm şey her birini ortaya çıkarmak, sahiplenmek ve benimsemektir. Eğer hayatınızın neresinde belli bir özelliği ifade ermiş olduğunuzu ya da belli bir özelliği hangi durumlarda ifade edebileceğinizi görebilirseniz, ona sahip çıkabilirsiniz. Siz, ‘Ben O’yum’ demeye gönüllü olmalısınız. Bir sonraki adım, o özelliğin armağanını bulmaktır. Karanlık gölgenizden farklı olarak, onun armağanı genelde aşikârdır. Ama, birçoğumuz kendi korkumuz ve direncimizle yüzleşmek zorundayızdır. Birçoğumuz başkaları kadar yetenekli ya da yaratıcı olmadığımız inancımızı güçlendirmek için karmaşık savunma mekanizmaları geliştirmişizdir. Ve olumsuzu olduğu kadar, olumluyu benimsemeye de kararlı olmamız çok önemlidir.ark5

Dışsal realiteyle çelişen belli özellikleri benimsemek özellikle zor olabilir. Eğer işsiz kalmışsanız ve borç içindeyseniz, zengin sözcüğünü benimsemeniz zordur. Böylece bir durumda zengin olabileceğiniz durumları hayal edebilmek önemlidir. Bu yeni bir iş ya da kariyer olabilir. Eğer belli bir sözcüğü benimseyemezseniz, o deneyimi tezahür ettirmeniz pek mümkün olmaz. Siz aynaya bakıp şişman bir insan gördüğünüzde bu benimseyemediğiniz sözcük zayıf ise durumu karmaşıklaştırabilir. Ama, siz kendi içinizdeki zayıf insanı sahiplenmezseniz, o asla dışarı çıkamaz. Eğer siz bekarsanız ve evlenmek istiyorsanız, evli veçhenizi benimsemek zorundasınızdır. Her birimizin direndiği şeyler farklı olacaktır. Bazıları size ait olmadıkları inancınızı destekleyecek birçok kanıta sahip olacaktır, ama kararlı bir biçimde araştırdığımızda her birimiz bu veçheleri kendi içimizde bulabiliriz. sevincli

Yadsıdığınız belli şeyleri benimsemenin acısını hissetmek bu süreç için asli bir öneme sahiptir. Tüm sahiplenilmemiş veçheler böyle güçlü duygular uyandırmazlar. Ama, uyandıran bir veçheyi bulduğunuzda, onun üzerindeki egemenliğini kırana dek onunla birlikte kalın. Bir sözcüğü kendi kendinize defalarca tekrarlamanız değişik karşılılar getirebilir. Siz öfke, teslimiyet, korku, utanç, suçluluk duygusu, sevinç, heyecan ya da başka duygular hissedebilirsiniz. Hissetmenin doğru bir yolu yoktur. Önemli olan şey onunla birlikte kalmaktır. Her ne hissederseniz hissedin, ondan kaçmayın, çünkü kendinizi sahiplenmediğiniz yanlarınızı sahiplenme sürecine adayarak siz evrene bütün olmaya hazır olduğunuzu söylemektesinizdir. ttli3

roxie 27-04-2009 10:35 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
ilk alıştırmayı yaptım.. soruları cevaplarken biraz zorlandım ama kendiligindn gelen cevaba pek dokunmamaya çalıştım.. kendime söylediğim en büyük yalan değersiz olduğummuş.. :)

ve bu yazının tamamını okumadan en çok neyin olmasından korkuyorum? sorusuna gücümü hayatıma geçirmek ve sorumluluk altına girmek diye cevap verdim :S 8. alıştırmada bunu anlatıyormuş ztn.. çok şaşırdım ama bi yandan da sevindim çünkü doğru yoldayım =)

çok rahatlatıcı bi alıştırma ben de herkese tavsiye ederim ve teşekkürler redflowers :)

Belgin ∞ 27-04-2009 11:58 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Ben teşekkür ederim Roxie, alıştırmaları sırasıyla yaptığınız zaman olan değişimlere siz bile inanamayacaksınız ( aynı benim gibi :) ) Son bir iki alıştırma kaldı. Ardından kitap bitiyor. Umarım herkes en yüksek faydayı sağlar.

Sevgiler.

Belgin ∞ 28-04-2009 12:01 AM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/3


Daha önce yadsıdığınız olumlu bir özelliği sahiplenmek korkutucudur, çünkü o sizin tüm öykülerinizi ve mazeretlerinizi geride bırakmanızı gerektirir. Hayatta istediğiniz her şeyi neden elde edemediğinizin tüm nedenlerini bırakmanız gerekir. Bize büyüklüğümüzü kabul ve tasdik etmememiz öğretilmiştir. Çoğumuz bazı olumlu özelliklere sahip olduğumuza, ama diğerlerine sahip olmadığımıza inanırız. Ama, biz her şeyiz: bizi ağlatan ve bizi güldüren her şeyiz. Biz bütün halinde dürülmüş her güzel ve çirkin özelliğiz. Artık tüm niteliklerinizi tezahür ettirmenizin zamanı gelmiştir. Siz tüm listenizi sahiplenebildiğinizde, gerçekten Tanrı’nın huzurunda olacaksınız.

Bir kez biz olumlu projeksiyonlarımızı geri aldığımızda iç huzuru hissederiz; bu bizim olduğumuz halimizle mükemmel olduğumuzu bilmemizi sağlayan derin bir huzurdur. Huzur, bir gerçek benliğimizden başka bir şeymişiz gibi görünmeye çalışmayı bıraktığımızda gelir. Birçoğumuz gerçekte olduğumuzda daha değersiz ve küçük bir insanmışız gibi görünmeye çalıştığımızı fark etmeyiz. Bir biçimde biz kendimizi olduğumuz halimizle yeterli olmadığımıza ikna etmişizdir. İçinizdeki dünyanın tezahür etmesine izin verin. Ve o size özgürlük yolunu gösterecektir.


Siz tüm potansiyelinizi tanımadığınızda evrenin size tanrısal armağanlarınızı sunmasına izin vermezsiniz. Ruhunuz tüm potansiyelini gerçekleştirmeyi çok ister. Bunun gerçekleşmesini sadece siz sağlayabilirsiniz. Siz kalbinizi açıp tüm benliğinizi kucaklamayı da seçebilirsiniz, ya da bugün kimseniz onun illüzyonuyla yaşamayı da seçebilirsiniz. Ve bağışlama kendini sevmeye giden bu yolda en önemli adımdır. Biz kendimizi bir çocuğun masumiyetiyle görmeyi ve yanlış hareketlerimizi, kuşku ve güvensizliklerimizi sevgi ve şefkatle kabul etmeliyiz. Bizim katı yargılarımızı bir yana bırakıp yaptığımız hatalarla uzlaşmamız gerekiyor. Biz bağışlanmaya değer olduğumuzu bilmeliyiz. Bu tanrısal armağan bize insan olmanın bir parçasının hatalar yapmak olduğunu öğretir. BAĞIŞLAMA EGO’DAN DEĞİL, KALPTEN GELİR. Bağışlama bir seçimdir. Her zaman kırgınlıklarımızı, kızgınlıklarımızı ve yargılarımızı bırakabilir ve kendimizi ve başkalarını bağışlamayı seçebiliriz. Biz tüm projeksiyonlarımızı geri alıp armağanlarımızı bulduğumuzda, kendimize karşı şefkat de duyabiliriz. O zaman içerlediğimiz insanlara karşı şefkat de duyabiliriz. Biz başkalarında görüp nefret ettiğimiz şeyleri kendi içimizde gördüğümüzde, onlarla aramızda mevcut şeyin sorumluluğunu da üstlenebiliriz.

Belgin ∞ 28-04-2009 05:34 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/4

Rilke şöyle yazmıştır: ‘Belki de yaşamımızın tüm ejderhaları sadece bir kez bizi güzel ve cesur görmeyi bekleyen prenseslerdir. Belki korkunç görünen her şey en derin varlığında bizim sevgimize ihtiyaç duyan bir şeydir.’ Sizi tümüyle kabul etmeyen sevgi eksiktir. Çoğumuz ihtiyaç duyduğumuz sevgiyi kendi dışımızda arayacak şekilde eğitilmişizdir. Ama, dış dünyadan sevgi bekleme ihtiyacını bıraktığımızda kendimizi rahatlatmanın tek yolu içimize yönelip başkalarından almaya çalıştığımız şeyi bulup onu kendimize vermektir. Hepimiz onu hak ediyoruz. Biz içimizdeki evrenin, tanrısal ana ve babamızın bizi sevip beslemesine izin vermeliyiz.( hem de hemen şimdi, bunun için şartlara ihtiyacımız yok :) )

Belli veçhelerimizi görebilmek genelde zaman alır. Tüm benliğimizi kucaklayacak tüm bilgiye ve yöntemlere sahip olsak bile, kendi hakkımızda acı verici bir şeyi görmeye hazır olmadığımız zamanlar olacaktır. Gerçek şu ki ilişkilerinizde aradığınız şifa bir başka kişiden gelmeyecektir. O önce sizden gelmelidir. O içinizde yaşayan tüm niteliklerle birleşmekten kaynaklanacaktır.

Umutsuzluk Tanrı ile kendi benliğiniz arasındaki uçurumdan, o büyük ayrılıktan kaynaklanır. Her şeyle bir olduğumuzu hatırlamak içimizdeki Tanrı’yı yeniden uyandırmaktır. Tanrısallığımız ve tutkumuz iç içe örülüdür. Tutkumuzu uyandırdığımızda, tanrısallığımızı da uyandırırız. Biz tutkunun dışsal şeyler, diğer insanlar, diğer yerler, diğer şeyler için olduğunu öğrenmişizdir. Artık kendiniz için tutkunuzu serbest bırakmanızın zamanı gelmiştir. Ve tüm benliğinizi sevebilmek karmaşık bir görevdir. Onun kolay ve doğal olması gerekirdi, ama çoğumuz için o bizim karşılaştığımız en zor iştir. Eğer siz uzun bir süredir uğraşıyor, ama tüm benliğinizi tam olarak sevip benimseyemiyorsanız cesaretiniz kırılmasın. Bu bizim en büyük ödevimizdir. Biz buraya bu ödevi yerine getirmek için geldik.

Eğer kendinizi ruhen besleme çalışmasını yapma konusunda ciddiyseniz, bu noktada size kendiniz için ritüeller yaratmanızı öneririm. Ben insanlara eve gidip kendilerini beslemelerini söylediğimde onlar genelde şaşırırlar. Onlar hep, ‘Bunu nasıl yapacağım?’ diye sorarlar. Bu herkes için farklıdır. Ama en önemli şey kendinizi besleme niyetine sahip olmaktır. Bir kez bu niyete sahip olduğunuzda ayrıntılar üzerinde çalışabilirsiniz.


01nisan 28-04-2009 08:27 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Çok güzel, faydalı bilgiler.. paylaşım için teşekkürler Redflowers..

Belgin ∞ 01-05-2009 04:00 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/5


İşe, bir bebeklik fotoğrafınızı alıp onu günde birkaç kez görebileceğiniz bir yere koyarak başlayın. Eğer her gün işe gidiyorsanız, işyerinize de bir bebeklik fotoğrafınızı koyun. Bu bebek ilgi ve şefkat gösterildiğinde size arzuladığınız tüm sevinç ve mutluluğu getirecek olan bir veçhenizdir. Siz o fotoğraftaki benliğinizden biraz farklı görünebilirsiniz, ama hala güzel bir varlıksınız. Biz bebekleri gördüğümüzde kalbimiz sevgiyle açılır. Biz tüm sevgi ve masumiyetimizi onlara projekte ederiz. Oğlum bebekken gittiğimiz her yerde yabancıların yanıma gelmeleri beni şaşırtırdı. Onlar bana oğlumun çok güzel, çok tatlı, çok özel olduğunu ve çok sağlıklı göründüğünü söylerlerdi. Bu insanların hiçbiri oğlumu ya da beni daha önce görmemişlerdi, ancak hepsi bebeğin bu özelliklere sahip olduğundan emindiler. Onlar kendi bazı veçhelerini bebeğe projekte etmiş ve bunu benimle paylaşmışlardı. Oğlum bir kabus olabilirdi, ama hiçbiri bunu fark etmeyecekti.

Bebeklere ne projekte ettiğinizi düşünün. Siz onların güzelliğini mi, masumiyetini mi, mükemmelliğini mi, yoksa tatlılığını mı düşünüyorsunuz? Onların şımarık, kontrolden çıkmış, bencil ya da berbat olduklarını mı düşünüyorsunuz? Siz onların onlara nasıl bakacaklarını bilmeyen kötü anne-babalara sahip olduklarını mı düşünüyorsunuz? Düşünceleriniz her neyse, onların hepsinin başkalarına projekte ettiğiniz veçheleriniz olduğunu hatırlayın. Siz bir çocukla zaman geçirip nesnel bir değerlendirmede bulunmadıkça, büyük olasılıkla, kendi bazı veçhelerinizi onlarda görmektesinizdir. Bebeklik resimlerini ortaya çıkarmaları, genelde, insanların içlerindeki masumiyeti düşünmelerine yol açar. Çoğumuz bebeklere karşı diğer yetişkinlere ya da kendimize karşı duyduğumuz şefkatten daha fazla şefkat duyarız. Eğer bir bebek bilgisayarınızın yanında bir bardak suyu devirirse siz ona nefretle mi bakarsınız, yoksa çocuğun masumiyetini görüp hiçbir şey söylemeden kalkıp masanızı mı silersiniz? Biz bebekleri daha az yargılarız. Kendinizi sadece sizin sevginize, ilginize ve onayınıza muhtaç masum bir çocuk olarak düşünün. Bu çocuğun o sevgiyi almasını sağlayın. Kendinizi bu çocuğa her gün sevgi verirken hayal edin. Gözlerinizi kapatın ve çocukluk görüntünüzü zihninize getirin. ‘Bugün bu çocuk için ne yapabilirim?’ diye sorun. O kendini nasıl sevilmiş ve beslenmiş hissedebilir? İç sesinizi dinleyin. İçinizdeki bu varlığın ne istediğini ve neye muhtaç olduğunu işitin. Onun sizin, ‘Seni seviyorum, seni kabul ediyorum, seni takdir ediyorum’ dediğinizi işitmeye ihtiyacı olabilir. O, yoğun iş programınıza ara verip serbest bir gün geçirmeyi, sinemaya gitmeyi ya da öğleden sonra biraz kestirmeyi isteyebilir. Çok sık bir biçimde, insanlar dinlenmeye ve takdir edilmeye ihtiyaç duyarlar. Biz meşgul olmakla o kadar meşgulüzdür ki kendimizle nasıl ilgileneceğimizi unutmuşuzdur.




Belgin ∞ 03-05-2009 05:43 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/6


Sabah, hepimizin tanrısallığımızla bağlantı kurabileceğimiz kutsal bir zamandır. Gecenin sessizliği yeni bir güne yol verirken, sabahın düşünceleri ve hisleri tüm günümüzün temelini oluşturabilir. Etrafta koşuşturmaya başlamadan önce sabahları kendinize birkaç dakika ayırmanız bile harikulade bir güne yol açabilir. :)


Banyo yapmadan önce kendinize rahatlatıcı bir yağla masaj yapabilir ve tüm bedeniniz için Tanrı’ya teşekkür edebilirsiniz. Kafanızdan başlayarak, bir yandan kafanızı yağla ovarken, bir yandan Tanrı’ya yüz hatlarınız, duyularınız, sesiniz, kulaklarınız ve beyniniz için teşekkür edin. Sonra boynunuzu ve omuzlarınızı, kollarınızı ve ellerinizi, göğsünüzü ve karnınızı ovarken aynı şekilde Tanrı’ya teşekkür edin. Bedeninize size hizmet ettiği için, ruhunuzu barındırdığı için ve güçlü bir yapı olduğu için teşekkür edin. Oradan kalçalarınıza ve bacaklarınıza geçin ve dikkatinizi bedeninizin masaj yaptığınız her bölümüne odaklayın. Ayaklarınıza geçtiğinizde, onların sizi yıllardan beri taşıdıklarını hatırlayın ve onları takdir edip teşekkür edin. Gözleriniz kapalı bir halde, tüm bedeninizi tarayın ve gerilim ya da rahatsızlık hissettiğiniz bir yer olup olmadığını hissedin. Sevecen dikkatinizi o bölgelere yöneltin, sizinle iletişim kurdukları için onlara teşekkür edin ve gerilimin bedeninizden akıp gitmesine izin verin.actionsmile ona el sallayarak uğurlayın.


Eğer yağ masajı yapmaya vaktiniz yoksa, duş alırken bedeninizin her bölümünü sevgiyle yıkayın ve o bölüme işini yaptığı ve bedeninizin geriye kalan bölümünü desteklediği için teşekkür edin. Bütün bu işlemin beş dakikadan fazla sürmesi gerekmez. Eğer daha fazla zamanınız varsa, bu işe daha fazla zaman ayırın. Önemli olan, kendinizi onurlandırmaktır. Kendinize önemli olduğunuz mesajını verin. Dehanızı onurlandırın ve ona saygı gösterin. Kendinizi içtenlikle onurlandırarak aynı şeyi başka insanlar için de yapabilecek, böylece yaşamınıza benzer anlayıştaki insanları ve olumlu durumları çekebileceksiniz. cilgin897Ayrıca her gece vakit ayırıp kendiniz için özel bir şey yapabilirsiniz. Banyo yapmak gevşeyip günün gerilimini atmanın çok iyi bir yoludur. Mumlar yakıp, ışıkları kapatıp, sıcak su dolu bir küvete uzanmak kendinizi beslemenin harika bir yoludur. Ayrıca meditasyon yapabilir, sadece sessiz kalabilir, ya da ruhunuzu besleyen bir müzik dinleyebilirsiniz. Eğer banyo almaktan hoşlanmıyorsanız, her gece yatmadan önce ruhen besleyici bir ortam oluşturmaya çalışabilirsiniz. Ruhen canlanıp neşelenmek için mumlar yakmak, tütsüler yakmak ya da aromaterapi uygulamak günü sona erdirmenin yollarıdır. İster müziği açın, ister sessizlik içinde meditasyon yapın, ama oluşturduğunuz besleyici atmosferin tüm varlığınıza nüfuz etmesine izin verin. cat3500

Dünya size aynalık eder. Eğer siz kendinizi içsel olarak sever, besler ve takdir ederseniz, bu kendini dışsal yaşamınızda gösterecektir. Eğer daha fazla sevgi istiyorsanız, kendinize daha fazla sevgi verin. Eğer kabul edilmek istiyorsanız, kendinizi kabul edin. Size söz veriyorum, eğer kendinizi varlığınızın en derin yerinden sever ve sayarsanız, evrenden de aynı düzeyde sevgiyi ve saygıyı kendinize çekersiniz. Eğer siz bunu yaptığınızı düşünüyor, ama dış dünyanız istediğiniz gibi görünmüyorsa, size bir kez daha kendi içinize bakmanızı öneririm. İçinizdeki yalanı ortaya çıkarın. Neye sahip olmanıza izin vermediğinizi, neyi en çok arzuladığınızı ortaya çıkarın. ttli3


sarıgül 03-05-2009 06:55 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
çok güzel paylaşımlar teşekkürler
Hemen kitabı almaya niyet ettim bile

Belgin ∞ 04-05-2009 12:29 AM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
8/7 son (8/1 den 8/6 ya kadar olan bölümler önceki sayfalardadır.)


ALIŞTIRMALAR


  • Bu alıştırma zehirli duygusal enerjiyi tanımlayıp salıvermek için tasarlanmıştır. Bu alıştırmada bağışlamak üzerinde odaklanacağız. Niyetimiz sizin önünüzü tıkayan öfke, içerleme, pişmanlık ya da suçluluk gibi duyguları, kendinizi ya da başkasını bağışlamanızı engelleyen hisleri salıvermektir.

Günlük tutmak duygularınızı incelemenize yardımcı olan bir yöntemdir. O aklınıza gelen her şeyin kâğıda aktarılmasını teşvik eder. O bedenimizdeki ve zihnimizdeki duygusal zehirin kendini özgürce ifade etmesini sağlar. Bir kez bu zehirin olmasına izin verdiğimizde, onu yargılamadığımızda, o boşalıp gidecektir.

İşe, yolunuzun üzerindeki her şeyi temizleyerek başlayın. İhtiyacınız olan tek şey bir defter ve bir kalemdir. Gevşemenize yardımcı olması için yumuşak bir müzik açabilir, mumlar ve tütsü yakabilirsiniz. Şimdi gözlerinizi kapatın. Nefesinizi kullanarak zihninizi sessizleştirin ve bu sürece teslim olun. Beş kez ağır ve derin biçimde nefes alın.

Gözleriniz kapalı bir halde, asansörde olduğunuzu hayal edin ve düğmeye basarak yedinci kata inin. Kapı açıldığında güzel bir bahçede olduğunuzu görüyorsunuz. Yeşilliğe ve çiçeklere bakarken, orada oturup gevşeyebileceğiniz güzel bir koltuk görüyorsunuz. Bu koltuğa oturup ağır ve derin bir nefes daha alın. Şimdi kendinize aşağıdaki soruları sorun ve yanıtların gelmesine izin verin. Sonra gözlerinizi açın ve onları yazın. Bu işlemi dört sorunun her biri için tekrarlayın. Bu sırada gözlerinizi kapatıp birkaç yavaş ve derin nefes alın ki zihninizi temizleyip kalbinizden gelen yanıtları işitebilesiniz.

  • Gerçekte kim olduğum hakkında yarattığım hangi öykü mevcut yaşam koşullarımı açıklıyor?
  • Kalbimde hangi içerlemeleri, eski yaraları, öfkeyi ya da pişmanlıkları taşıyorum?
  • Hayatımda kimi bağışlamayı istemiyorum?
  • Kendimi ve başkalarını bağışlamam için neyin olması gerekir?
  • Şimdi bağışlamanız gereken insanların bir listesini çıkarın ve onlara kısa bir mektup yazın. Eğer listeniz uzunsa, yazabildiğiniz kadar çok mektup yazın. Şimdi bitiremediğiniz mektupları daha sonra tamamlayabilirsiniz.
  • Kendinize şimdiye kadar olan yaşamınızın akışı konusunda geçerli olabilecek ne söylemeniz gerekir?

  • Kendinize bir bağışlama mektubu yazın. En çok hayranlık duyduğunuz üç kişiyi yazın. Onların her birinin size ilham veren üç niteliğini yazın. Sonra bu dokuz niteliği alt alta sıralayın. 8/2 deki ilk paragraftaki olumlu özellikler listesini gözden geçirin ve kendi içinizde kucaklayamadığınız özellikleri yazın. Bu sözcükleri de dokuz olumlu nitelik listenize ekleyin.

Şimdi bu sözcükler listesini alıp bir aynanın karşısına geçin. Her bir sözcüğü tek tek alarak gözlerinizin içine bakın ve şu cümleyi tekrarlayın: ‘Ben …… yım.’ O sözcüğe herhangi bir direnç hissetmeyene dek o sözcüğü tekrarlayın. Her gün bu listeden bir iki sözcük seçerek onu sahiplenin. Eğer saplanır kalır ya da belli bir sözcüğü sahiplenmek istemez veya sahiplenemezseniz, bir sonraki sözcüğe geçin ve o sözcüğe daha sonra dönün.

Belgin ∞ 04-05-2009 06:19 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
9/1

YAŞAMAYA DEĞER BİR HAYAT

Hayallerinizi gerçekleştirmek, onların gerçekte ne olduklarını keşfetmek gibi zor bir işle başlar. Çocukluğumuzda biz anne-babalarımızı ve öğretmenlerimizi izleriz. Çoğumuz okulda hangi dersleri alacağımız konusunda onların rehberliğini ve bilgeliğini kabul ederiz. Onlar bizim boş zamanımızı dolduran hobilerimiz ve sporlarımızla ilgili seçimlerimizi etkilerler. Biz büyüdüğümüzde çoğunlukla, kariyerimizi ve eşimizi büyüklerimiz tarafından oluşturulan ideallere dayanarak seçeriz. Ama hangi noktada biz bu dış sesleri dinlemeyi bırakıp içsel rehberliğimize kulak veririz? Ne zaman üzerinde bulunduğumuz yolun belki de gerçekte bizim yolumuz olmadığına karar veririz? Yaşamımızda bir şeylerin eksik olduğunu hissetmemizin nedeni bu olabilir mi?!!

Bunlar en çok korktuğumuz türde sorulardır. Çünkü onlar bize öğretilmiş olan şeyi yeniden değerlendirmemizi, sorgulamamızı gerektirirler. Siz hiç Tanrı’ya olan inancınızı sorguladınız mı? Bazıları için kutsal doktrini sorgulamak ölümcül bir günahtır. Ama eğer biz en temel inançlarımıza meydan okumazsak spritüel varlıklar olarak gelişemeyiz. Yaşamımız anne babamız tarafından oluşturulmuş ve belirlenmiş bir çizgide ilerler ve biz çocukken oluşturulmuş bu sınırları asla aşamayız. Kitabın bu bölümü, bilinmeyen bölgeye adım atmakla ilgilidir. O sizi büyük ve dingin bir yaşam yaratmaya doğru götürecektir. ‘Ben bunu yapamam’ demek yerine, sizin, ‘Bunu neden yapmayacakmışım? Neden korkuyorum ki?’ diye sormanız gerekir. Bu soru sizi bağlayan zincirlere meydan okur. Bu bölüm yaşamınızın amacını bulmaya adanmıştır!!!

Doğru yolda olup olmadığınızı sorgulamak kolay görünebilir. İşin zor bölümü kalbinizden gelen yanıtı işitmenizdir. Kafanız bir karşılık verirken kalbiniz bir başka karşılık verebilir. Korku sizi mevcut yönde ilerlemeye zorlayabilir, ama sevgi sizi bir başka yöne yönelmeye zorlayabilir. Siz en yüksek çağrınızı işitmek için zihninizi sessizleştirmelisiniz. Sevginin nerede bulunduğunu bulmak için kalbinizi açmalısınız. Eğer tutkularınızın ve arzularınızın peşinden gitmeyi seçerseniz, o zaman ruhunuzdan gelen yanıtları işitecek kadar yeterinde sessiz olmanız gerekir. Başınız suyun dışında olarak yürüyebileceğiniz kadar yürüyün, manzara hep aynı görünecektir. Daha derin sulara dalmaya cesaret ettiğinizde ise sizi orada sihirli bir dünya beklemektedir.

Ama biz o suda boğulmaktan korkarız. Biz yanlış yapmaktan korkarız. Biz başarısız olmaktan korkarız. Arzularınız korkularınızla yüzleşmeyi isteyeceğiniz kadar çok önemli mi? O arzuları gerçekleştirmeyi yeterince çok istiyor musunuz? Seçim sizindir. Siz tutumunuzu boyun eğmekten kendinizi o arzuyu gerçekleştirmeye adayacak şekilde değiştirmeyi, korku halinden sevgi haline geçmeyi seçebilirsiniz. İlk adım kendinizi sorgulamak, sorulara verdiğiniz içsel yanıtları gerçekten değiştirmektir. ‘Ben başarısızım’ bildirimini, ‘Ben başarılı olabilir miyim?’ sorusuna dönüştürün. ‘Ben hayattan sıkıldım’ bildirimini, ‘Ben neşelenip canlanabilir miyim?’ sorusuna dönüştürün. ‘Yaşamım bir fark yaratmıyor:’ bildirimini, ‘Ben dünyada bir fark yaratabilir miyim?’ sorusuna dönüştürün.


Belgin ∞ 13-05-2009 02:04 AM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
9/2

Haklı olma, kendimizi güvenlik içinde hissetme ihtiyacı, bu kendimizi yaşama adama yolumuzun önünü keser. Eğer güdülerimizi sorgularsak kendimizi güvenlik içinde hissetmeyiz. Siz güçsüz olma konusunda haklı olmayı mı, yoksa büyük olma yeteneğiniz hakkında yanılmış olmayı mı tercih edersiniz? Siz küçük bir paranın kontrolüne sahip olmayı mı, yoksa büyük bir parayı nasıl kontrol edeceğinizi bilmemeyi mi tercih edersiniz? Siz sevmediğiniz bir işte kalmayı mı, yoksa sevdiğiniz bir işi yaratma riskini almayı mı tercih edersiniz? Siz mutlu musunuz? Siz arzularınızın peşine düşüyor musunuz? Eğer bir yıllık bir ömrünüz kaldığını bilseydiniz, şimdi yaptığınız şeyi yapmayı sürdürür müydünüz? Hayatınız için aynı seçimleri yapar mıydınız?

Gözlerinizi kapatın ve içinizin derinliklerinde, kendinizi güvende ve rahat hissettiğiniz bir yere odaklanın. Kendinize şu anda hayatınızda ne yapmak istediğinizi sorun. Kendinize bu hayalinizin peşine neden düşmediğinizi sorun. Neden korkuyorsunuz? Kendinize az önce size sorduğum soruyu sorun: Eğer sadece bir yıllık bir ömrünüzün kaldığını bilseydiniz ne yapardınız? Neyi değiştirirdiniz? Yanıtları kalbinizin sessizliği içinde tutarak, hayatınızı hayallerinizi gerçekleştirebilecek şekilde değiştirmeye karar verin, kendinizi buna adayın. Daima kendi gerçeğinizi dinlemeye ve işitmeye karar verin. Evrenin sizi kalbinizin arzusuna doğru yönlendirmeye karar verin, kendinizi buna adayın. Sırf bu kararları vermek bile yaşamınızı değiştirecektir. Böyle yaparak siz kendinize ve evrene, ‘Ben arzu ettiğim şeye sahip olmaya layığım ve arzumu gerçekleştirmek için gereken her şeyi yapacağım,’ diyor olursunuz. W.H.Murray, bu konuda şöyle yazıyor:

‘İnsan bir şeye karar verip kendisini ona adayana dek bir duraksama, bir geri-çekilme olasılığı ve daima etkisizlik-sonuçsuzluk vardır. Tüm kişisel girişim ve yaratma eylemlerinde basit bir gerçek vardır: cehalet sayısız fikri ve harika planı öldürür, insan kendisini bir şeye kararlı bir biçimde adadığı anda Tanrı’nın inayeti, yani ilahi takdir de devreye girer. Bu durumda başka türlü asla vuku bulmayacak şeyler kişiye yardım etmek üzere vuku bulur. Kişinin verdiği karar tüm bir olaylar dizisini başlatır, her türlü öngörülmemiş hayırlı olayı ve buluşmayı, kimsenin karşılaşmayı hayal edemeyeceği bir maddi yardım sağlar. Siz her ne yapabiliyorsanız, ya da neyi hayal edebiliyorsanız ona başlayın. Cesaret-girişkenlik deha, güç ve sihir içerir.


Belgin ∞ 13-05-2009 02:21 AM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
9/3

Biz kararlı bir biçimde kendimizi adamazsak evren arzularımızı gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğumuz olayları meydana getiremez. Ne yazık ki çoğumuz kendimizi gerçekten arzu ettiğimiz şeye adamayız. Geceleri yatağımıza uzanıp daha iyi bir yaşama, daha iyi bir bedene, daha iyi bir işe sahip olmak için dua ederiz, ama hiçbir şey değişmez, çünkü kendimize yalan söylemekteyizdir. Bizim dua ettiğimiz şey ile kendimizi adadığımız şey çoğunlukla farklı şeylerdir. Biz sağlıklı bir yaşam için dua ederiz, ama kendimizi hareketsiz olmaya adamışızdır. Biz ödüllendirici bir ilişki için dua ederiz, ama kendimizi evde oturmaya adamışızdır. Biz var olan durumumuz içinde en rahatızdır. Ama, kimsenin gelip bizi kurtarmayacağını, bunu bizim adımıza yapmayacağını, ve onları ister sevelim ister nefret edelim, eski yaralarımızın orada olduklarını idrak ettiğimizde, o zaman kendi potansiyelimizi kendimiz gerçekleştirmek zorunda olduğumuzu idrak ederiz. Sorumluluk almaktansa başkalarını suçlamak daha kolaydır. Biz, ‘Ya başarısız olursam? Ya bu bana acı verirse? Başkaları benim hakkımda ne düşünecekler?’ diye düşünürüz.

Biz hayallerimizi gerçekleştirmemizi engelleyen tüm inançlarımızı ortaya çıkarmak zorundayız. Ben bunlara gizli adanışlar diyorum, onlar bizim gerçek hedeflerimize erişmeme konusunda kendimizle yaptığımız anlaşmalardır. İster hayallerinizin peşine düşmeye, ister düşmemeye karar verin, sizi neyin güdülediğini ve kalbinizin arzusunu gerçekleştirmenizi neyin engellediğini sorgulamanız önemlidir. Eğer bu soruları sormazsak hayatımızı ucuza satmaya devam ederiz. Sizin hedefiniz ister kilo vermek, ister çok para kazanmak, isterse daha iyi bir ilişkiye girmek olsun, geriye dönüp gizli adanışlarınızı ve inançlarınızı keşfetmeniz gerekir. Bu inançları bastırmanız gerekmez. Sadece onların var olmalarına izin vermeniz gerekir, ki böylece sizi güçlendiren inançları seçip diğerlerini geride bırakabilesiniz. Şimdi bir kağıt ve kalem alıp, gerçekleştiremediğiniz bir hedefinizi yazın. O hedefle ilgili tüm inançlarınızı ve gizli adanışlarınızı yazın. Onları çok düşünmeden hızla yazın, onlar içinizden akacaklardır. Sonra geriye dönüp her birini sorgulayın. O inanç bir olgu mudur, yoksa bir yargı mı? Bu çok önemli bir sorudur.

Hayatınızı değiştirme kararı ciddi bir karardır. İnsanlarla yıllarca çalıştıktan sonra birçok kişinin değişim hakkında konuşmaktan hoşlandığını, ama kendilerini olumsuz kalıplara saplanmış halde tutan davranışları bırakmaya gönüllü olmadıklarını keşfettim. Kendinize huzur, mutluluk ve bütünlük arayışınızın süregelen bir dram mı olduğunu sorun; yoksa artık kontrolü ele alıp deneyiminizi şekillendirmeye hazır mısınız? Dışarıdan hiç kimse sizi onaramaz. Ama, siz kendinizi onarabilirsiniz. Hayatınızı değiştirecek güce, yanıtlara ve yeteneğe sahip olan sizsiniz. Ve siz bunu yapabilecek tek kişisiniz.




beliz5 13-06-2009 10:14 AM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
sizde iyiki varsınız...:)

elifka 10-11-2009 11:19 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
trans personal kişilik ile ilgili bir yazı okumuştum. bu bodrum katlar ve üst katlar, içimizdeki inişler ve çıkışlar ............
insanoğlu nasıl bir şey hakikaten
yaşayıp giderken neler kaçırıyoruz?

mustafa_er_2 27-12-2009 12:47 PM

Cevap: Işığı Arayanların Karanlık Yanı Kitabından Alıntılar
 
Gerçekten süpersiniz çok tekkür ediyorum


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:24 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.