[Bluesky24]

* Sıkıysa Yakala Filminin Açıkları



.

PRODÜKSİYON NOTLARI



"Catch Me If You Can"in gerçek ir öyküden yola çıkılarak oluşturulan temasının Hollywood standartlarının iraz uzağında olduğu söyleneilir. Yapımcıların gerçek ir yaşam öyküsünü seçmesinin de elli ir seei vardı.



Filmde gerçek yaşam öyküsü anlatılan Frank W. Aagnale Jrın portresini çizen Leonardo DiCaprio, unu "Kimi zaman gerçek yaşamda öyle olaylar olur ki, unlar hayali öykülere oranla insanların aşını 100 kat fazla döndürecek kadar üyüleyicidir" sözleriyle özetliyor.



"Catch Me If You Can"in konusu Aagnalein yazdığı aynı adlı otoiyografik kitaından alındı. Aagnale kendi yazdığı kitaında ergenlik çağında evden kaçarak aşlayan yaşam öyküsünde kimi zaman havayolu pilotu, kimi zaman doktor, avukat, üniversite profesörü kimliğine ürünerek milyonlarca dolarlık sahte çeklerle yaptığı vurgunları anlatıyordu.



Frank Aagnale herşeyin annesiyle aasının oşanmasıyla aşladığını ve unun getirdiği dramatik etkiyi şu sözlerle özetliyor: "Evden kaçtım ve kendimi ir anda dünyanın en yapayalnız genci olarak uldum. Hemen üyümeliydim. Hayatta kalailmek için çok yaratıcı olmam gerekiyordu. Ancak hayatta kalma mücadelesi olarak aşlayan u süreç giderek ir oyuna dönüştü. Fırsatçı ir ruhum vardı. u yönümü değerlendirip değerlendiremeyeceğimi kendime sorduğumda önümde açılımlar











elirdi. irşeyleri çaldığım zaman elirli ir tatmin duygusu oluşuyordu. Daha çok çaldıkça oyunun içine daha çok girdim. u öyle ir oyundu ki, günün irinde kayedeileceğimi iliyordum. Ama yakalanana kadar oynamak inanılmaz eğlenceliydi."



Aagnalein otoiyografik kitaı milyonlarca okuru üyüleyip kısa sürede çok satan kitaplar listesindeki yerini aldı. Etkilenenlerden irisi de Steven Spielergdi. Ünlü yapımcı yönetmen, u kitaın kendisinde ıraktığı etkiyi ve yazarıyla tanışmasını şu sözlerle açıklıyor:



"Kitaı okurken herkes gii en de gerçek Frank William Aagnale Jrın aştan çıkarıcı etkisi altında kaldım. Onunla yüzyüze gelip tanıştığınızda öyle ir etkiye kapılıyorsunuz ki, sanki gözünüze ir perde iniyor. Onun ir doktor veya avukat olduğuna hemen o anda ikna olailirsiniz. Anne-aasının oşanmasından çok şiddetli ir şekilde etkilendiğine inanıyorum. Çocukların u tür oşanma olayları karşısında çeşit çeşit tepkileri vardır. Frankin tepkisi son derece orijinal içimde gerçekleşmiş. unu film yapmaya değer uldum. Şahsen en sansasyonel dolandırıcılar üzerine yapılmış filmleri severim. Örneğin ünlü Newman Redford klasiği ‘utch Cassidy and the Sundance Kid ve ‘Sting gii… Onlar yasaları ihlal ediyorlardı ama yine de cesaret ve kararlılıkları nedeniyle sevmek istiyordunuz."



YASALARA KARŞI GELMENİN CAZİESİ



Filmin senaryo yazarı Jeff Nathansonın Aagnalein öyküsünü öğrenmesi, yapımcı yardımcısı Devorah Moos-Hankinin ir ant yollamasıyla gerçekleşti. 20 dakikalık u antta Aagnale kendi yaşamını anlatıyordu. Nathanson antın yarattığı izlenimi şu sözlerle anımsıyor:



"Tıpkı Spielerg gii ende de en sevdiğim film türlerini anımsadım. Sanki ‘utch Cassidy and the Sundance Kidi ya da ‘One Flew Over the Cuckoos Nesti izliyormuşum gii ir duyguya kapıldım. Hatırlayacağınız gii o filmlerde yasaların ters yönünde duran ya da toplumsal kurallara aykırı davranan insanlar üzerinde yoğunlaşılıyordu. Ancak yine de onlardan etkilenmemek mümkün değildi. Çünkü son derece üyüleyiciydiler. 20 dakikalık antı izledikten sonra hissettiklerim unlardı. u öyküden iyi ir film çıkaileceğini düşündüm."



Aagnalein FIdan kaçışından etkilenenlerden irisi de yapımcı Walter F. Parkes oldu. Ünlü yapımcı u konudaki düşüncesini şu sözlerle dile getiriyor: "Frankin öyküsündeki her ayrıntı öylesine olağanüstü ki, her iri üzerine ayrı ir film çekeilirsiniz. Tüm unların ir de gerçekten yaşanmış olması u öyküyü dayanılmaz kılıyor"



"Catch Me If You Can"in kitaının ilk yayınlandığı 1980 yılından u yana herkes aynı düşünceyi paylaşıyordu. Günün irinde kitaından ir film yapılacağını aklına getirmediğini söyleyen Aagnale, "eş yıllık ir olaylar dizisini iki saatlik filme nasıl sığdırailirsiniz ki? u yüzden öyle irşeyi hayal ile etmemiştim" diyor.



Yapımcı Parkes u sorunun yanıtını ulmanın irçok zorluğu eraerinde getireceğinin farkındaydı. "Catch Me If You Can"in en heyecan verici ve aynı zamanda da en zor yanının çeşitli film tarzlarını ir arada ulundurması olduğunu elirten Parkes, "Kimi zaman acı verici ir drama, kimi zaman komedi havası var. u yüzden hem senaryo yazımı, hem de filmin yapımı açısından tam ir düello gerektiriyordu. u katmanların hepsini 2 saatlik süreye sıkıştırmak zorundaydık" diyor.



KEDİ – FARE OYUNU



"ir yazar olarak öylesi daha ilginç oldu" diyen senaryo yazarı Nathanson ise, "Catch Me If You Can"in senaryosunu yazarken nasıl ir yol izlediğini şöyle açıklıyor:



"una ir tür kedi-fare oyununa dayalı gerilim diyeiliriz. Aynı zamanda ir yaş dönümü öyküsü olduğu da söyleneilir. Dahası ir aile draması olarak da adlandırmak mümkün. Yaşamın farklı ölümlerini kapsayan öyküleri hep sevmişimdir. urada kahkaha da var, kalp kırıklıkları da var. Senaryoyu yazarken Frank Aagnalein yaşamının elirli ir periyodundan yola çıkmak suretiyle tüm unların hepsini keşfetme şansını elde ettim."



Aagnalein tüm FI ajanlarını peşine taktığı yıllar 1960lı yıllardı. Parkes ve Spielergin ortak kanısına göre, Aagnalein aşarısının önemli kısmı o yılların masumiyetinden kaynaklanıyordu. Parkes u olayların yaşandığı 60lı yılların özelliklerini şu sözlerle dile getiriyor:

"Frankin uzun süre oyunca kaçailmesinde o günlerin naif havasının önemli payı olduğunu düşünüyorum. Karşıt kültürün henüz ortaya çıkmadığı dönemlerdi. Giysilerin insanı yarattığına inanılır üniformalar dünyada elirli ir kişilik simgesi sayılırdı. Frank unu sezgileriyle kavramış, getireceği sonuçları keşfetmişti. öylelikle eşine kolay rastlanmayacak içimde sürekli kılık değiştirmek suretiyle FI ajanlarından kaçmayı aşarmıştı."



Steven Spielerg ise o yılların özelliklerini anlatırken, "Olağanüstü güven duygusunun egemen olduğu dönemlerdi. İnsanlar kapısını kilitlemeden yatar, yine de güvenli hissederdi" diyor.



SPIELERGİN AKIŞ AÇISI



İşin ilginç yanlarından irisi de, Steven Spielergin u filme aşlamadan önce henüz yeni itirdiği "Minority Report – Azınlık Raporu" adlı filmin tam ir güvensizlik olgusunun hüküm sürdüğü ir dönemde geçmesiydi. "Catch Me If You Can" projesinin kendisine çekici gelmesinde "Minority Report"taki güvensizlik ortamının önemli payı olduğunu elirten Spielerg şunları söylüyor:



"O filmin çekimlerini yeni itirmiştim. Kendimi karanlık ir yerlerde gii hissediyordum. ‘Catch Me If You Can gii ir filmin açık havada dolu dolu nefes alma duygusunu vereceğini düşündüm. Aslında çok farklı tarzlar arasında geçiş yapmaktan inanılmaz keyif alırım. Örneğin ir zamanlar ‘Jurassic Park gii fantezi filminden ‘Schindlers List gii tarihsel dramaya geçmiştim. Şimdi de ‘Minority Raportu itirip ‘Catch Me If You Cane aşladım. Öte yandan aşarısını her zaman takdir ettiğim genç ir aktörle çalışma fırsatını kaçıramazdım"



Spielergin sözünü ettiği genç aktör, filmde Frank Aagnale rolünü üstlenen Leonardo DiCapriodan aşkası değildi. Leonardo DiCaprionun aşarılı performansını "This oys Life" ve "Whats Eating Gilert Grape" gii ilk dönem filmlerinden itiaren izlediğinin altını çizen Steven Spielerg, irlikte nasıl ir çalışma yaptıklarını şu sözlerle anlatıyor:



"Leo çok çeşitli fikirleri olan son derece yaratıcı ir aktördür. Aynı zamanda kendi kendisinin de en acımasız eleştirmenidir. Yaptığı işi en aşta kendisinin eğenmemesi yüzünden irçok çekimi tekrarlamak zorunda kaldık. Kimi zaman enim eğendiğim ir çekim için ‘Hayır, hayır. u olmadı. En iyiyi henüz ulamadım. ir daha tekrarlamama izin verin dediği anlar oldu"



Leonardo DiCaprio u rolü almasının çok öncesinde de "Catch Me If You Can" adlı kitaın koyu ir hayranıydı. Aradan yıllar geçtikten sonra Jeff Nathansonın yazdığı senaryo eline geçtiğinde öylesine sıradışı ir dolandırıcının portresini çizme fırsatını kaçırmadı. u yüzden Frank Aagnale ile tanışması gündeme gelince hayatının en heyecanlı günlerinden irisini yaşadı.



Genç aktörün Frank Aagnale ile ilgili izlenimleri şöyle: "Ona ilk aktığınızda u adamın posta pulu ile çalamayacağını düşünüyorsunuz. Ancak akışlarını kullanarak öylesine yoğun ir etkileme gücü var ki, enliğindeki enerjiyi ve olağanüstü zekasını size aktardığını hissediyorsunuz"



FI PEŞİNE TAKILIYOR



Frank Aagnalein meydan okuması devam ederken FI yetkilileri de oş durmayıp yeni stratejiler geliştirirler. FI tarafından atılan adımların en yenisi Carl Hanratty adlı ir ajanın u seçkin dolandırıcının izini sürmesi için görevlendirilmesidir. Filmde Carl Hanratty rolünde Tom Hanks kamera karşısına geçti. Hanrattynin diğer ajanlardan en önemli farkı, özellikle ankalarla ilgili sahtekarlık, kalpazanlık ve sahte çekler konusunda uzmanlaşmış olmasıdır.



Carl ile irlikte çalışması için görevlendirilen iki ajanın çalışma düzeni konusunda onunla irtakım sorunları vardır. Örneğin ondaki ürokrasi eğilimini paylaşmadıkları gii u işten sıkıldıklarını ve onu küçümsediklerini açıkça elli ederler. Ancak Franki yakalayailmek için isteseler de istemeseler de irlikte çalışmak zorundadırlar.



Filmde Carl Hanratty rolünde oynayan Tom Hanks, portresini çizdiği u karakterin özelliklerini şöyle tanımlıyor: "Carl işini çok seviyor. Adeta işiyle soluk alıyor diyeiliriz. u yüzden de ir türlü ele geçirilemeyen u dolandırıcıyla karşı karşıya geldiğinde onun zeka düzeyi ortalamanın çok üzerinde ir çek sahtekarı olduğunu öğrenince u konuyu halletmeyi hayatının en önemli misyonu haline getiriyor. Kısacası ‘Yakalayailirsen yakala düşüncesine saplanıp kalıyor"

Ancak unu yapailmek, söylendiği kadar kolay değildir. Spielerg unun zorluğunu şu sözlerle açıklıyor: "ugüne kadar çok sayıda kedi-fare öyküsü yapıldı. u türdeki filmlerin en iyilerinde farenin uzun zaman oyunca kazanan konumunda olduğu görülür. Zavallı kedi ise onu ir türlü yakalayamadığı için öfkelidir. Kedinin fareyi yakalayamaya çalıştığı durumlarda eğer ki fare daha zekiyse ortaya ilginç ir durum çıkar. Ancak izim FI ajanımızda u kısır döngüyü çözecek saır yeterince var. O son derece titiz ve saırlı ir ajan…"



Tom Hanks portresini çizdiği Carl Hanratty karakteriyle Frank Aagnale arasındaki ilişki oyutunu şu sözlerle değerlendiriyor: "Carl yakalamaya çalıştığı avının gösterişli kaçış stilinden öylesine etkilenir ki, u yüzden onun yaşının aslında çok genç olduğunu öğrendiği anda şaşkınlığa düşer. Ansızın ir gerçeğin farkına varmıştır. Karşısında ir çocuk vardır. İnanılmaz yetenekli ve akıllıdır ama sonuçta ir çocuktur. Üstelik oyundan üyük ir maceranın içine girmiştir. Evet, ona ir suçlu olarak görmeye devam eder. Hedefi tutuklamak ve hapishaneye göndermektir. Ancak günün sonunda yatağına uzandığında karşısındaki u genç insanın aslında günahlarının edelini ir şekilde ödemeye çalışan son derece kırılgan irisi olduğunu fark eder."



Leonardo DiCaprionun u konudaki görüşleri ise şöyle: "Carl Hanrattynin zaman içinde Frank Aagnalein en çok güvendiği tek insan haline geldiğini görürüz. Oysa Carl onu ısrarla hapse atmaya çalışan ir insandır. ence u yeterince ironik ir durum. Carli u kadar çok sevmesinin elirli ir nedeni vardır. Onu kendisi için ir aa figürü gii görür."



YAŞAMINDAKİ ANAHTAR İNSAN



Ancak yine de hiç kimse Frankin gözünde gerçek aasının yerini alamaz. Frankin yaşamında anahtar rolü oynayan insan aası Frank Aagnale Srdır. Genç Frankin üzerinde çok üyük etkisi vardır. Filmin yapımcısı Walter F. Parkes, aa Aagnalein önemini şu sözlerle açıklıyor: "Frankin yaşamındaki anahtar insan aasıdır. Filmde onu modern Willie Loman olarak yansıttık. Amerikan rüyasından ir an ile uzak düşmemeyi ilke edinmiş karizmatik ir adamdır."



Frank Aagnale Sr rolünde tecrüeli aktör Christopher Walken kamera karşısına geçti. Walkena u rolü teklif eden ise yapımcı Walter Parkes oldu.



Frank filmin çeşitli noktalarında aasıyla ne zaman yeniden karşı karşıya gelse annesiyle aasını tekrar ir araya getirmeyi dolandırıcılık sayesinde topladığı ol miktarda para ile aşaraileceğine dair kör ir umut esler. aa Aagnale ise, ğluna çocukluğundan eri anlattığı hikayelerinde ir Fransız kadınını nasıl Amerikaya getirdiğini, nasıl evlendiğini anlatmıştır.



aa Frank Aagnalein evlendiği kadının Fransız kökenli olması nedeniyle u rolde Fransız ir kadın oyuncunun oynaması doğru olacaktı. Steven Spielerg de, Frankin annesi Paula Aagnale rolünde ir Fransız oyuncunun yer alması konusunda kararlıydı. ir zamanlar Pariste yaşamış olan yönetmen arkadaşı rian De Palmanın yardımına aşvurdu. rian De Palma çeşitli Fransız kadın oyuncularla deneme çekimi yaptıktan sonra François Truffautnun "Day For Night" adlı filmiyle adını duyuran Nathalie aye üzerinde karar kıldı ve onun ismini Spielerge ildirdi.



Natalie aye filmde portresini çizdiği Paula Aagnalein kişilik portresini şu sözlerle çiziyor: "Frankin annesi tam anlamıyla karşıtlıklarla dolu ir kadındır. ir yandan oğlunu taparcasına sever. Ama ir yandan da oldukça encildir. Kısacası özellikle azı sahnelerde çok kompleks ir karakter çizdiği görülür. Paulanın iyi ir eş olduğu söylenemez. Aslında gerçek anlamda iyi ir anne de değildir. Kocasıyla tanıştığında henüz 18 yaşındadır ve yaşamında irşeylerin eksik olduğunu düşünmektedir. Çok sigara içer. Az da olsa içki tutkusu da vardır. ir aşka erkekle de çıkmaya devam eder. Kısacası politik açıdan akıldığında hiç de düzgün ir portresi yoktur."



Frank evi terk ettikten sonra aşka kadinlarla irlikte olmaya devam eder. Genelde ir gecelik ilişkiler yaşadığı u kadınlardan irisi de Cheryl Ann isimli fotomodellikten gelme ir telekızdır. u rolde konuk oyuncu olarak Jennifer Garner kamera karşısına geçti.



Frankin irçok kadınla ilişkisi vardır ama hepsi de tek gecelik sıradan ilişkiler değildir. Aldatıcı yaşam içiminin kaçınılmaz sonucu gii görünen yalnızlığı, karşısına renda adlı tatlı ve masum ir genç kızın çıkmasıyla noktalanır gii olur. Frank aradığı huzuru ve oturmuşluk duygusunu u genç kızda

ulduğunu düşünürse de, çok geçmeden acı gerçekle yüzyüze gelir. Kendi yapısındaki ir erkek için ideal ir aile yaşamı sözkonusu değildir. Filmde renda rolünü Amy Adams üstlendi.



Yapımcı Parkes, filmin akışında renda rolünün önemini şu sözlerle dile getiriyor: "Amy şimdiye dek gördüğüm en yeni ve dürüst görünümlü oyunculardan irisiydi. u rolde dürüstlük unsurunun üyük önemi olacaktı. Çünkü Frankin renda ile ilişkisinin ironik ir yanı vardı. u ilişkinin aşlangıcında Frank hayatının en üyük yalanını söylüyordu. Ve u çok üyük yalan sayesinde tanıştığı genç kız ise, o güne kadar gördüğü en dürüst ve gerçek insan oluyordu. Oysa ilişkinin temeli üyük ir aldatma üzerine kurulmuştu. renda rolünü üstlenecek oyuncunun u sadeliği çok iyi yansıtması gerekliydi. Çünkü Frankin yaşamındaki herşeyle tam ir zıtlık oluşturacaktı."



Amy Adams filmde portresini çizdiği renda karakterinin elirli ölçüde naif kişiliği olduğunu kaul ederek şunları söylüyor: "Frankin rendaya neden ilgi duyduğunu anlayailiyorum. renda çok açık ve dürüst ir kız. Ömrünün neredeyse tamamını yalanlar üzerine kurmuş Frank gii ir erkek için çok cazip ir özellik u… renda fazlasıyla naif ve masum ir kız ama aynı zamanda da inanılmaz ir enerji ve tutkuyla dopdolu… Dizginleyemediği enerjisi ve tutkuları yüzünden kontrolünü kayetmenin sınırlarında dolaşan masum ir genç kızı oynamak gerçekten keyifli oldu."



Frankin rendaya ilk rastlaması hastanede gerçekleşir. Genç kız orada çalışmaktadır. O güne kadar Pan Am pilotu kılığında dolaşmakta olan Frank, tekrar kılık değiştirip Doktor Frank Conners oluverir. rendaya evlenme teklifi yaptıktan sonra da ailesiyle tanışmak için New Orleansa gider. rendanın aası Roger Strongun avukat olduğunu öğrenince de kendi CVsine ir de avukatlık ünvanı ekler.



Filmde rendanın aası Roger Strongu tecrüeli aktör Martin Sheen canlandırdı. Spielerg u rolde Martin Sheenin oynamasını en aşından eri çok istiyordu. Sheenin oynamakta olduğu "The West Wing" adlı TV dizisindeki çekim programının engel oluşturmaması sayesinde u isteğine ulaştı.



rendanın anne-aasıyla tanışmak için Strong ailesinin evine giden Frank orada son derece sıcak karşılanır. Öylesine samimi ir ortam vardır ki, Carl Hanratty ile olan dostluğunun dışında o güne kadar karşılaştığı en dürüst ilişkidir u. Ancak ne kadar çok istiyor olursa olsun Frank için artık herşey çok geçtir. Yeni ir aileyle yeni ilişkilere aşlaması imkansızdır.



rendanın aası rolünde oynayan Martin Sheen, Frankin u ilişki içindeki yerini şu sözlerle özetliyor: "Frankin u kıza içtenlikle aşık olduğu elli. Zaten kızın ailesi de u gencin karizmasından, zekasından ve caziesinden etkileniyor. Kısacası Frankin samimi olduğuna kuşku yok. Onun kalen iyi, teriyeli ve nazık ir genç olduğu kesin. u yüzden de seyircinin kendisini filmin ilk karesinden itiaren Frankin yanında hissedeceğini düşünüyorum."New York Çeteleri

Aksiyon, Suç



Göklerin Hakimi

Drama,



Kösteek

Drama, Gerilim



Kanlı Elmas

Aksiyon, Drama



Yalanlar Üstüne

Drama, Gerilim



Sıcak



Yalanlar Üstüne

Dram





Afa: Sıkıysa Yakala Filmi Açıkları



Kaynak: intersinema.com