| ||||||||||
|
Serbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Diyelim Evlisiniz Evlerimizde de yüz altın bekliyoruz. Eşler birbirlerinden kusursuzluk bekliyorlar, dört dörtlük eş, dört dörtlük hayat istiyorlar. Hayat bana istediklerimi tam versin istiyorlar. Örneğin kadın, hem eşinin akşam belli bir saatte gelmesini, mesaiye kalmamasını, tatillerde çalışmamasını, ama aynı anda ...
ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi
![]() |
![]() ![]() | LinkBack | Seçenekler | Stil |
|
![]() | #1 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Diyelim Evlisiniz Evlerimizde de yüz altın bekliyoruz. Eşler birbirlerinden kusursuzluk bekliyorlar, dört dörtlük eş, dört dörtlük hayat istiyorlar. Hayat bana istediklerimi tam versin istiyorlar. Örneğin kadın, hem eşinin akşam belli bir saatte gelmesini, mesaiye kalmamasını, tatillerde çalışmamasını, ama aynı anda da mevcut yaşam standartlarını aynen sürdürmek ister. Veya bir erkek aynı şeyleri karısından ister. Bu iki istek bir arada nasıl olur? Bir insanın hem az çalışması hem çok kazanması oldukça zordur. (Aynı anda dürüst olmak istediğimizde iyice zordur.) Bir insan ailesine daha fazla zaman ayırmak için fazla çalışmaktan ve fazla kazanmaktan vazgeçebilir. Ama bunların üçünü birden istemesi, kendini ve dünyayı zorlamak anlamına gelir; yüz altın istemek anlamına gelir. Erkekler de eşlerinden yüz altınlık, kusursuz bir gayret bekliyorlar. Söz gelişi erkek açıkça söylüyor, açıkça söylemese bile davranışlarıyla şöylesine bir tablo sergiliyor: Eşi (yani kadın) para kazandığı bir işte çalışsın istiyor. Olabilir. Kadın aynı zamanda akşam kendisinden önce eve gelsin, çocuklarıyla ilgilensin, onların ödevlerini yaptırsın, yedirip içirip yatırsın istiyor. Olabilir. Erkek aynı zamanda, kendisi geç gelse bile sofra hazır, çorba dudak kıvamında/hemen içilebilir sıcaklıkta beklesin istiyor. Bu da olabilir. Erkek bir şey daha istiyor; gecenin bir yarısı karısı kapıyı açtığında sabahlıklı, gecelikli olmasın, şöyle bir güzel giyinmiş olsun istiyor. Hadi bu da olabilir. Ancak erkek bir şey daha istiyor, "Karım kapıyı açtığında, saat kaç olursa olsun güler yüzlü olsun." diyor. İşte bu olamaz. Dört başı mağrur olamaz; hem şoför mahalli hem beş kuruş olamaz; kadından ille de yüz altınlık davranması istenemez. Gün boyu yüzün doksan dokuzunu yerine getirmiş kadının, bir tane de eksiği olmasını kabullenmek gerekli; onun yüzünü asmasını, serzenişte bulunmasını hoş görmek gerekli. (Şüphesiz kadın da, söylenmeyi veya sızlanmayı abartmamalı. Eğer abartırsa, bu kez de o erkekten yüz altınlık bir gayret beklemiş olur.) Eşimizden yüz altın beklemeyelim. Ama eğer yüzüncü altın yok diye, yani eşimiz bize kusursuz davranmıyor diye canımız sıkılırsa, bu durumda bu beklentimizi oturup konuşalım. Söz gelişi, ev dışında da çalışan, evi-çocukları çekip çeviren bir kadın akşam eşi geç geldi diye yüzünü asarsa, bundan rahatsız olan kocası, ortam uygun ise o an, değilse daha sonra bu olayı gündeme getirmeli, rahatsızlığını belirtmeli.
Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #2 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Evlilik Yıldönümlerini Unutan Erkekler Nice ailede erkeğin evlilik yıldönümünü, eşinin doğumgününü unutması ciddi sorun yaratıyor. Evet bir erkek diyelim eşinin doğum gününü unuttu. Yıl içindeki önemli bir günü unuttu. Ama aynı erkek bir yılda 364 gün işi için, evi için çalıştı, çabaladı. Bu erkeğe o 364 gün için teşekkür edilmemiştir, ama o bir gün için esef edilir. Yine bir yüz altın beklentisi. Özel bir günü unutan bir erkeğe eşi, kızmak yerine şöyle dese nasıl olur: "Sağ ol, 364 gün evini, beni hatırladın, bizler için çalıştın. Ancak evlilik yıldönümümüzü unuttun. Seneye dilerim 364'ü 365 yaparsın." Ya da son ana kadar bekleyip eşinizin evlilik yıldönümünü unuttuğu kesinleştikten sonra söylenmek yerine, bir gün önceden hatırlatabilirsiniz. Bakınız artık polisler "Radar var!" diye tabela koyup önceden uyarıyorlar. Siz de peşin peşin uyarabilirsiniz. (Not: Erkekler "Evlilik yıldönümümüzü unuttun" diye söylenmezler. Çünkü kendileri hatırlamazlar.)
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #3 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() KUSURSUZLUĞU ARAMANIN BEDELİ Bir önceki bölümde sözü edilen, "Hayat bana istediklerimi tam olarak versin, istemediğimi vermesin." düşüncesi gerçekçi değildir. Hayat, içinde çelişkileri de barındırır. Oysa biz çelişki sevmeyiz, çelişkilerden arındırılmış, kılçıkları ayıklanmış bir hayat isteriz. Bu gerçekçi değildir. Kusursuzluğu aramanın bedeli ağırdır. Kusursuzu, kusursuzluğu aramak bize pahalıya mal olabilir. Kusursuzluğu aradığımızda, elde edemediğimiz tek şey yüzünden, elimizde bulunmakta olan pek çok şeyi kaybedebiliriz. Yüz altında direnmek, eldeki doksan dokuz altını tehlikeye düşürebilir. En azından, yüzüncü gelmedi diye elimizdeki doksan dokuz altının tadını çıkaramayız. İşte bu yüzden kusursuzluğu aramanın bedeli ağırdır. "Bir lokma, bir hırka" önerisinde bulunmuyoruz şüphesiz. Ancak, doksan lokmanız, elli de hırkanız varsa ve hâlâ mutsuz dolaşıyorsanız, bunun gerçekçi olmadığını, bir psikologa, bir psikiyatriste gitmenizin iyi olabileceğini söylüyoruz. (Yaşamımızdan hoşnut olmak, gelişmemize engel değildir. Bir çocuğu hem sevip hem onun gelişmesini ister gibi, hem hayatınızdan hoşnut olup hem onu daha da iyiye götürmeye çabalayabilirsiniz.)
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #4 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Çaysız Düğün Yemeği Erzurumlu bir kadın İstanbul'a yerleşmiş, bir düğün yemeğine davet etmişler, gitmiş. Sofra çok zenginmiş; çorbadan dolmaya, tuzludan tatlıya her şey varmış. Ancak İstanbul'da adet olmadığı için yemekten sonra çay vermemişler. Bizimki, yemekten sonra çay içmeye alışık olduğu için, düğün çıkışında, pek çoğunun yaptığı bir şeyi yapmış, dedikodu etmiş. "Vıyh baba çıha, bir çay itmediler ki yediğimizi sindirek." demiş. Ben, babam tarafından Erzurumluyum; Erzurumlu hemşehrilerim alınmasınlar. Erzurumlu kadının yaptığını aslında hepimiz yapıyoruz. Düğün yemeklerinden sonra dedikodu etmesek içimize sinmiyor; adeta yemeği içimize sindiremiyoruz. Ve bir eksi yüzünden doksan dokuz artının değeri gözümüzde siliniveriyor. Örneğin, eşimizin bin tane güzelliği vardır, sesimizi çıkarmayız, bir eksik gördük mü kıyametleri koparırız. Binlerce güzel anımız olan bir arkadaşımız için, "Bir davranışını gördüm, çizdim üstünü; notunu verdim." deriz. Yerine göre, sahip olduğumuz değerlere aykırı olan karşımızdaki kişiye ait küçük bir davranışı, büyük/önemli diye algılamaya elbette hakkımız var. Ama günlük yaşamda her şey sürekli olarak sahip olduğumuz değerleri tehdit mi ediyor? Yoksa, bazı küçük davranışlar, içimizde bilmediğimiz bir yerlere dokunduğu için mi gereğinden fazla öfkeli, kırılgan, kırıcı davranıyoruz? İnsan, kusursuzluğu istiyor; yüz altın istiyor; her şeyi birlikte istiyor. İyi de, her şey'in içinde zıtlıklar da vardır. Her şey'e talip olan insan, dolayısıyla zıtlıklara da talip olmuş oluyor. Ama aynı zamanda zıtlıkları sevmiyor, tutarlılık istiyor. (Bu bir çelişkidir; insanın çelişki yaşamaya da hakkı vardır.) Yaşama tümüyle talip olan, ancak yaşamın içindeki eksileri, ikilemleri ayıklamaya çalışan insan ikileme giriyor, çoğunlukla da zorlanıyor, acı çekiyor. Kusursuzluğu/mükemmeli istemek, zorlayıcı olmanın yanı sıra, galiba imkânsız da. Sürekli değişen, gelişen, bir ırmak gibi akıp giden yaşamda, sürekli kusursuzluk istemek, gelişmekten vazgeçmek anlamına gelir. Özel yaşamınızda veya işinizde, varsayalım ki kusursuzluğa ulaştınız. Bu, artık bir anlamda gelişmeyeceksiniz demektir. Oysa değişmek, gelişmek kaçınılmazdır. Kusursuzluk sanal bir şey. Eğer sürekli gelişiyorsak, bir önce yaptığımızın kusursuz olması mümkün değildir. Bu yüzden, kusursuza talip olmak yerine, bir "öncekine göre daha iyiye" talip olmak daha gerçekçi gözüküyor. Eğer sürekli gelişiyorsak, bir önce yaptığımızın kusursuz olması mümkün değildir.
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #5 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() MARİFET İLTİFATA TÂBİDİR Dilimizde, dünden gelen birtakım atasözleri var. Bugün bunlardan bazılarını hâlâ beğeniyoruz, bugünkü bilgilerimize uygun buluyoruz, bazılarını ise beğenmiyoruz. (Eğer dünyadaki bütün dillerde söylenmiş bütün atasözlerini gözdengeçirecek olsak, sanırım hemen her konuda, birbirinin zıttı nitelikte atasözü bulabilirsiniz. Kültürler ve zamanlar arasındaki farklılıklar, atasözlerine deyansımış olsa gerek.) Örneğin "Kızını dövmeyen dizini döver." sözü, eğitim psikolojisi kapsamındaki günümüz bilgileriyle bağdaşmıyor, tedavülden kalkmış gözüküyor. Ancak bazı atasözleri hâlâ geçerli. Bunlardan birisi şu: "Marifet iltifata tâbidir." "Marifet iltifata tâbidir." sözü, bir insanda bir beceri geliştirmek istediğimizde, o insana iltifat etmek gerektiğini belirtiyor. Bu söz, psikolojideki edimsel (operant) şartlama yaklaşımını adeta özetlemektedir. Edimsel şartlama kısaca şu: Bir insan veya hayvan, belirli bir uyarıcı karşısında bir davranış sergilediğinde, eğer bir pekiştireç elde ederse -örneğin bir yiyecek veya aferin alırsa- gelecekte aynı davranışı sergileme ihtimali artar. Köpeğiniz, adını söylediğinizde yanınıza gelse, siz de ona yiyecek verseniz -veya yalnızca sevseniz-, ilerde adını söylediğinizde yanınıza gelme ihtimali yükselir. Ya da diyelim ki bir çocuk eline bir kitap aldı ve resimlerine bakmaya başladı; siz ona "aferin" derseniz, gelecekte çocuğun aynı davranışı tekrarlama ihtimali artar. Kısacası siz, hayvanlara veya insanlara, bir şekilde iltifat ederseniz (yiyecekle veya aferin vererek iltifat ederseniz), onların kendilerine özgü marifetler/beceriler edinmelerine katkıda bulunmuş olursunuz. (Bu noktada şunu belirtmekte yarar var: Edimsel şartlamada, dış kaynaklı/güdümlü bir öğrenme, daha doğrusu bir "öğretme" söz konusudur. Çocuğun yaşı büyüdükçe, dışarıdan verilen geribildirimlerin/pekiştireçlerin yerini iç kaynaklı aferinler almalıdır. Örneğin bir genç, birileri ona "aferin" dediği için değil, başarmaktan haz duyduğu için çalışmalıdır. Ancak çocuklar büyüdüklerinde, dışarıdan verilen aferinler, azalarak da olsa devam etmelidir. Yetişkinlerinde, ara ara da olsa aferin'e ihtiyaçları vardır.) Marifet iltifata tâbidir sözü, geleneksel kültürümüzün sezgi gücünü sergiliyor. Gerçi somut-soyut (yani yiyecek vererek veya överek) iltifat etmek, bir beceri geliştirmede tek yol değildir, insanlar hatta hayvanlar, model alma veya keşfetme yoluyla da öğrenirler. Ancak pekiştireç verme/iltifat etme de öğretmede önemli bir yoldur. Okulda aferin, evlilikte iltifatın her türlüsü, işyerinde para-övgü, sokakta teşekkür, insanların gelişmelerine, mutlu olmalarına yol açar.
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #6 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Bilime, Sanata, Spora İltifat Kişiler iltifat yoluyla gelişebilirler; aynı zamanda çevrelerine iltifat ederek veya etmeyerek çevrelerini şekillendirirler. İbn-i Sina "Bilim ve sanat iltifat görmediği ülkeyi terk eder." demiş. Eğer bilime, sanata iltifat ederseniz bunları geliştirirsiniz. Doğaya iltifat ederseniz, doğal yaşamı korursunuz. Ava iltifat ederseniz, doğal yaşamı zedeleyebilirsiniz. Spora iltifat ederseniz sporu geliştirirsiniz. Gördüğüm kadarıyla toplum olarak spora yeni yeni iltifat etmeye başladık. Ben ilkokuldayken, resim, müzik, beden eğitimi derslerinde çoğunlukla matematik yapardık. Günümüzde artık böyle değil; resim dersinde resim yapılıyor. Ancak yine de toplumca, futbol dışındaki sporlara yeterince ilgi göstermediğimizi düşünüyorum. Halen okullarımızda veli-öğretmen görüşmelerinde fizik, matematik öğretmenlerinin kapısında kuyruklar oluşuyor da, ne hikmetse resim, müzik öğretmenlerinin kapılarında kuyruklar oluşmuyor. Benim ülkem ne zaman ki resim, müzik, beden eğitimi öğretmenlerinin kapısında kuyruk olacak, biz o zaman resimde, müzikte, sporda ve bunların etkisiyle bilimde daha başarılı olacağız.
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #7 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Arazi Olmaya Değil, Araziye İltifat Etmeli Neye iltifat ederseniz ona müstahak olursunuz (onu hak edersiniz). Ülkemize şöyle bir bakınız; insanımız arazisine değil, arazi olmaya iltifat ediyor. Şöyle: Askere giden gençlere, yarı şaka yarı ciddi "Aklın varsa askerde arazi olacaksın." diye öğüt verirler. Genç de tutar, arazi olmaya, ortalarda gözükmemeye çalışır. Bazı işyerlerinde insanlar, adı resmen konmasa da arazi olmaya çalışırlar. Yeni evlenen erkeklere, tecrübeli erkeklerin yarı şaka yarı ciddi bir önerisi vardır: "Yardım ediyorum diye mutfağa gir, karının bardaklarını kaza süsü vererek kır; seni bir daha mutfağa sokmaz." Yani mutfakta da arazi olmasını öğütlerler. Eh, artık herhalde ülkede de arazi ol, etliye, sütlüye karışma, bana dokunmayan yılan bin yaşasın de! Bu kadar arazi olmak da kötü. Çünkü, bugün arazi olan yarın arazisiz kalır. Bugün arazi olan yarın arazisiz kalır. Arazi olmayın, arazinize sarılın. Eğer siz toprağa iltifat ederseniz, toprak da size eder. Benim vatandaşım, üreterek kazanmak yerine toprağını satarak kazanmayı tercih ediyor. Bu yıllardır böyle. Kıyılardaki zeytinlikleri, narenciye bahçelerini sattı, içerlerdeki buğday tarlalarını sattı benim vatandaşım. Zeytin, buğday üreterek kazanmak yerine, topraklarını satıp şehirde bir apartman dairesi almayı tercih ediyor. Elinde kalan beş-on milyar parayla hayat boyu geçinirim sanıyor. Oysa hazıra dağlar dayanmaz. (Vatandaşımın satarak kazanma tercihinde yanlışlık olabilir; ancak onu bugüne getiren şartlarda da yanlışlıklar var. Söz gelişi, eğer kırsal kesimdeki yaşam şartları onu tatmin etseydi, üreterek kazanmayı tercih edebilirdi. Eğer köy enstitüleri kapatılmamış olsaydı, köyünde oturup üreterek kazanmaya iltifat edebilirdi.)
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #8 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Yanlış İltifat, Yanlış Beceri ("Benim oğlan pek zeki...") Edimsel şartlamada "tesadüfi pekiştirme" denilen bir olay vardır. Gelişi güzel verilen ödüller, hedeflenmeyen davranışların ortaya çıkmasına yol açabilir. Tasmasından tutmuş, köpeğinizi gezdirmektesiniz diyelim. Koşmaya başladığında, onu yavaşlatmak amacıyla "Yavaş!" diyerek tutup severseniz, farkında olmadan, koşmamasını değil, koşmasını pekiştirmiş olabilirsiniz. Gelecekte, siz "Yavaş" dediğinizde koşma ihtimali artacaktır. Bazen bir çocuk elini ağzına sokar, ana babası "Sokma" diyerek elini tutar, onu kucağına alır. Ana babanın bu davranışı, çocuk için ilgi görmek anlamına gelir; bu ilgiyi sürdürmek amacıyla elini ağzına sokmaya devam eder. Böylece çocuğun elini ağzına sokmaması değil, sokması pekiştirilmiş olur. Tesadüfi pekiştirme sayabileceğimiz bu olayda, yanlış iltifat, istenmeyen bir davranışın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Yerinde kullanılmayan iltifatlar yersiz marifetlere yol açabilir. Bu konuda bir örnek: Nice baba oğluyla iftihar ederken, oğlunun dinlediğini fark etmeksizin birilerine, "Bu oğlan çok zeki; sınıfta öğretmeni bir dinler, hemen kapar; artık bir daha kitabı okuması gerekmez." der. Bu konuşmaya kulak misafiri olan oğlanlar galiba şu sonucu çıkarıyorlar: "Ben zekiyim (babam öyle diyor), öğretmeni bir dinleyip hemen kapıyorum, artık bir daha okumam gerekmiyor. Benim kadar zeki olmayanların, aptalların, ineklerin, harıl harıl okumaları gerekebilir. Ama çok şükür ben zekiyim." İşte bilinçsizce pekiştirme sonucunda ortaya çıkan bir yargı: "Ben zekiyim; okumam şart değil!" Baba çocukta böyle bir yargı oluşturmayı hedeflememişti. Ancak bu yargı ve bunun devamı olarak çıkacak "okumama davranışı" çocuğu hayatı boyunca etkileyebilir. (Burada babanın bir hatası daha var. O da şu: "Zeka eşittir ezberleme becerisi" sanıyor. Oysa, yeni bilgileri keşfetmek/üretmek de en az ezberlemek kadar, belki ondan fazla zeka belirtisidir.)
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #9 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Ailede İltifat/-sızlık Aile üyeleri birbirlerine iltifat etmeli. Karı koca birbirlerine zaman zaman iltifat etmeli. Kadın ve erkek, ogüne kadar eşinden aldığı güzel şeylerin ne olduğunu söylemeli. Söz gelişi "Bana güven verdin." veya "Bunca yıl evimizin rızkını çıkardın." ya da "Seninle birlikte olmak keyifli; senin yanında kendimi rahat hissettim/hissediyorum." demeli. Eşimizin, mutlaka bizi rahatsız eden davranışları vardır; bunları söyleyelim. Ama lütfen, onun bizi olumlu yönde etkileyen geçmişe veya şuana ait olumlu duygularını, düşüncelerini, davranışlarınıda dile getirelim, insanlar, birbirlerinin eksilerini/eksiklerini yakalamak için gözlerini dört açarlar da, artılarını, olumlu yanlarını yakalamak için aynı dikkati göstermezler. Bugüne kadar köyde, kentte nice ailenin sofrasına konuk oldum. Bir kısmı akrabalarımdı, bir kısmı dostlarım. Aile üyeleri, çocuklar, babalar, zaman zaman evin annesine yemeklerde gördükleri eksikleri söylediler, şunun tuzu çok, bu biraz daha pişmeliydi dediler de, şöyle bir yürek dolusu, "Ellerine sağlık, pek güzel olmuş." denildiğini az duydum. Lokantalarda, yemekte bir eksik gören kimi müşteri, aşçıya iletilmesi amacıyla bu durumu garsona söyler. Ancak, başarısı için aşçıyı kutladığını söyleyen çok az kişi gördüm. Konferanslarımda izleyicilere bazen, "Tipik bir baba, çocuklarına duygularını ifade eder mi?" diye soruyorum. Gurup hep bir ağızdan -bazen yüzlerce kişi- "Etmez" diye cevap veriyor. O zaman, "Arkadaşlar, olumsuz yanlarını ifade eder, olumlu yanlarını ifade etmez." diyorum. Gülüyorlar. Bazen de şöyle devam ediyorum: "Bir baba için sövmek kolay, övmek zordur." Peki niçin böyle? Niçin çevremizdekilere olumsuz eleştirileri rahatça yöneltiyoruz da olumluları yöneltemiyoruz? Bu konuda pek çok yorum yapılabilir. Şüphesiz konunun tarihsel, kültürel, sosyolojik nedenleri var. Belki olumluyu söylediğimizde, eski bir alışkanlıkla nazar değeceğinden korkuyoruz. Belki olumsuzu söylemek, öfkeli bir avcı davranışı ve bu davranış toplumda prim yapıyor, statüyü yükseltiyor ve eleştiren kendisini güçlü hissediyor. Bu ve bunlara benzer derin yorumlar yapılabilir; ancak konunun basit yorumlarından birisi şu: İnsanlar olumsuz eleştiride bulunmayı birbirlerinden öğreniyorlar, özellikle bu konuda büyüklerini model alıyorlar. Eğer böyleyse, bu konuda yeni bir öğrenme gerçekleştirmek, olumluyu söylemeyi alışkanlık haline getirmek mümkündür. Bu yeni öğrenme sürecinde ilk adım, olumsuzları söylemeyi alışkanlık haline getirdiğimizi fark etmek olmalıdır. Aile içinde yakınlarımızın sürekli eksiklerini, istemediğimiz davranışlarını gözleyip söyleyebiliriz. Ama bunun yanı sıra onların güzel davranışlarını da gözleyip söyleyebiliriz. Sözgelişi kayınvalidenizin, size göre pek çok olumsuz davranışı bulunabilir; ama onun en az iki de olumlu özelliği vardır. Bir, eşinizi doğurmuş ve büyütmüştür. İki, çocuklarınızın anneannesi/babaannesi'dir. Bunu hiç düşündünüz mü? Kayınvalidenizin birtakım eksileri bulunabilir; ama en az iki de artısı vardır: Eşinizi doğurmuştur ve çocuklarınızın ninesidir. Ailelerde kavgalar da olur, şirinlikler de. Aradan yıllar geçtiğinde hatırlananlar, hatırlanmak istenenler genellikle güzelliklerdir, iltifatlardır. Annem ile babam arada tartışırlardı, kavga ederlerdi; ama birbirlerine sevgiyle seslendikleri de olurdu, muhabbetleri de çoktu. Şimdi çocukluğuma dönüp baktığımda kavgalarını, kavga ederken birbirlerine ne söylediklerini hiç hatırlamıyorum. Yalnızca birbirlerine söyledikleri güzel sözler kalmış hatırımda. Birbirlerine Sabahat'cığım, Salih'ciğim demelerini hatırlıyorum, bir de babamın banyodan çıkma törenini...
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #10 (permalink) |
Administrators Zerynthia ![]() Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Şuanda Star Tv'de Üstün Dökmen'in Küçük Şeyler programı var. Yeni başladı. Konu: Müzik
__________________ ![]() |
![]() | ![]() |
![]() |
Bookmarks |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
Serbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Diyelim Evlisiniz Evlerimizde de yüz altın bekliyoruz. Eşler birbirlerinden kusursuzluk bekliyorlar, dört dörtlük eş, dört dörtlük hayat istiyorlar. Hayat bana istediklerimi tam versin istiyorlar. Örneğin kadın, hem eşinin akşam belli bir saatte gelmesini, mesaiye kalmamasını, tatillerde çalışmamasını, ama aynı anda ...
ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi