Kişisel Gelişim Klavuzu
Katıldığım bir seminer sonrasında tanınmış bir kişisel gelişim uzmanından o günün anısına bana, tavsiye niteliğinde bir şeyler söylemesini istemiştim, ve o gün bana şöyle demişti: “Kişisel gelişim kitapları bir farkındalıktır, bin tanesini okuyacağına iyi bir tanesi oku ve bin kere uygula, o zaman daha iyi sonuç alırsın’’ Gerçekten de doğru söylemişti, aksi takdirde bir çok kişisel gelişim kitabı okuyup hafızasına her şeyi depolamış ama okuduklarından beslenmeyerek hayatına da uygulamayan bir kişi için kişisel gelişim kitapları büyük bir olumsuz yük oluşturmaktadır. Kişisel gelişim kitaplarını okuyan ama tatbik etmeyenler daha sonra insanlara telkin ve yön gösteren kişilere dönüşüyorlar, fakat bu ilkeleri içselleştirmediklerinden de kendi hayatlarında uygulamıyorlar. Bu süreçlerden geçmiş bir kişi olarak kişsel gelişim kitabı okuyucularına şunu tavsiye edebilirim; Kişisel gelişim kitaplarını hafızada depolamak için değil, bakış açınızı, zihinsel paradigmanızı beslemek ve hayatınınızın her aşamasında uygulamak için okuyun ve öğrendikleriniz kendizin içsel ve dışsal olarak bir parçası haline gelmeden de insanlara aktarımda bulunma hatasına düşmeyin eğer düşerseniz, bilen ama bildiğini uygulayamayan konumunda olursunuz ki bu hiç de huzur vermeyen bir durumdur. Bu durumu aşağıdaki özlü söz çok iyi açıklamaktadır;
Bilgisi ile amel etmeyen alim; elinde
meşale tutan köre benzer. Başkasının önünü
aydınlatır ancak kendi dünyası karanlıktır.
SADİ
Çevremde tanık oluyorum ve görüyorum ki, insanlar kişisel gelişim kitaplarını hayatlarının merkezi haline getirme gafletine düşüyorlar, oysa ki kişisel gelişim kategorisindeki kitapların amacı; insanların yeni bir yaklaşım kazanması ve bunun için de yeni bir farkındalık sağlamak, bu amacı sağlamak için kişisel gelişim kitapları fanatiği olmak yerine, insanın zihinsel donanımlarını geliştirecek ve aklını besleyecek daha temel kitaplar okuması kendi yararına atacağı daha büyük bir adım olacaktır.
Kişisel gelişim kitablarını okumaya yönelik bakış açsındaki bir başka yanlış ise,
kişisel gelişim kitaplarının başarının anahtarını ve kurallarını öğrettiğini zannetmektir . Kişisel gelişim kitapları başarı okyanusunun sadece bir damlasıdır ve temel kitaplar hariç, yazılan bir çok kişisel gelişim kitapları, yüzde 90 hep aynı konulardan bahsetmektedir. Dolayısi ile kişisel gelişim kategorisindeki bildiğimiz kitaplar , garnitür niteliğinde olduğundan ,ana menüyü kaçırmamak lazımdır ki esas olarak insanı besleyen de bu garnitürler değil, ana menüdür. Bakın bu konuya Üstün Dökmen şöyle değiniyor: ‘‘Benim, Doğan Cüceloğlu’nun, Acar Baltaş’ın, Stephen Covey’in kitaplarımız okunsun ama kişisel gelişim deyince sadece kişisel gelişim kitapları okumak kastediliyor. Bu doğru değil. Kişisel gelişim sadece kişisel gelişim kitaplarını okuyarak olmaz. Roman okumali, tiyatro ve sinemaya da gitmelisiniz ya da eski bir Türk filimini, kişisel gelişim kitaplarını okudukran sonra yeni bir gözle izlemelisiniz.
Dostoyevski’yi, Hüseyin rahmiyi okuyun. Ama buğün Hüseyin Rahmiyi kimse okumuyor. İnanılmaz ama Hüseyin Rahmi’nin yazdıkları, işlediği konular hala aktüel. Buğün toplum ne tür sorunlar yaşıyorsa, aşağı yukarı zamanında o da bunları yaşamış. Ciddi olarak olarak okursanız, bu sizi kişisel yönden geliştirir. Aristo’ya göre tiyatronun ana işlevi boşalmadır. Bir trajediye gittiniz. Üzüldünüz. Kendi hatalarınızı görür, orada gelişirsiniz. Sadık, iyi bir tiyatro izleyicisi sürekli kişisel gelişim geçeriyor demektir.’’
Bazı kişisel gelişim kitaplarında kavramlardaki kuralcı ve kalıpcı yaklaşımlar insanların zihinsel olarak esnekliğini daraltarak olaylara tek taraftan bakmasına sebebiyet veriyor, bunun için herşeyi ham olarak kabul etmek yerine, eleştirel bir gözle okuyup, gerçeklik boyutu olan manaları alıp düşünce ve fikirlerimiz ile bütünleştirip öyle davranışlarımıza yansıtmalıyız. Sonuç, olarak tezi ve antitezi birlikte ele alıp kendi açımızdan bir sentez oluşturmamız gerekiyor. Mesala, herhangibi bir yazar, imkansız yoktur, başarısızlık yoktur diyerek okuyucuyu kalıplar içine sokup, onları sadece tek taraftan bakmaya yönlendirebilmektedir, halbuki imkansızlıklar kadar, başarısızlıklarda vardır. Bu durumda okuyucu eleştirel bir gözle okuyup yararlıyı ve yararsızı seçebildiği ölçüde kendini zihinsel olarak kalıp düşüncelerin etkisinden kurtaracaktır. Kişisel gelişim kitabı kategorisi altında yazılan bazı kitaplarda ise bilimsel ispatlara dayanmayan gelişi güzel, fikirler okuyucaya gerçekmiş gibi sunabilmektedir, ama okuyucu bilinç kalitesi yükseltiği ölçüde bu gibi sakıncalardan ve kalıplardan kurtulacaktır.
Başarı, bana göre kurallarla sınırlandırılabilcek kadar basit bir sistemde değildir ve bu gibi kitaplar bin başarı halkasını sadece bir tanesi gibidir.. Katıldığım bir gelişim seminerde eğtimci başarının dört kuralını açıklamıştı, bunlar; büyük düşünmek, özgüven, girişimcilik, hedef belirlemek şeklinde ifade etti, ama şöyle bir bakıcak olursak, zaten bu unsurlar herkesin biraz alıcı gözü ile baktığında çıkartabilcekleri sonuçlarıdır ,en basit olarak başarılı insanlarla ilgili çekilmiş belgeselleri izlediğinizde bile bu sonuçları ve daha fazlasını görerek öğrenirsiniz. Frued’un benzetmesi ile özetleyecek olursak, başarılı olmak ile yazılmış kitaplar zaten buzdağının görünen kısmını gösteriyor, anlatılan her şey bilinen şeyler, esas görünmeyen kısmını ise gerçekten başarmış insanlar öğreniyor ama anlatıcak kadar da bunun farkında olmuyorlar çünkü refleks halinde böyle bir edinim elde ediyorlar. Önemli olan gerçekten başarılı insanlarla zaman geçirerek, onların yaklaşımını ve düşünce modellerini eylem anında gözlemlemek ve onların bu anlayışlarını ve davranışlarını hayatımızda kendi versiyonumuzda tatbik etmektir. Ancak bu şekilde kişi başarı ile ilgili bilinmesi gereken hususlarda kendini muaffak edebilecektir.
http://www.editor.benbigun.com/erdem...im-klavuzu.php