Ynt: Böyle bir gün(dü) yolda yürüyorum...hava soğuk üşüyorum..mecburum yürümeye yol parası yok...karşıdan çam yarması gibi bir adam geliyor...kanlı canlı..içimden..allahım bu adamdan kimbilir kaç ünite kan çıkar" derken yakalıyorum kendimi... sanki adam düşüncelerimi okumuş gibi utanıyorum..kan lazım ...babama kan lazım...alamıyoruz...para yok...içimden çığlıklar atıyorum...yüksek sesle bağırmaya utanıyorum...yok demeye her zaman utanmışım...kan kusup kızılcık şerbetinin hikayesini anlatmaya alışmışız...yinede kime sesimizi duyurabildiysek koştu geldi...vardiyalı olarak baktık babamıza iki kardeş ve evlatlarımız..hafta ortası biz haftasonu çocuklarımız...bir gün....gece ben kaldım...ablam geldi ben eve döndüm kan bulmam lazım...en az 6 ünite kan...uykusuzum...başım ağrıyor...ya bulamazsam...düşünmek bile istemiyorum..ben önce biraz uyuyayım düşünme yeteneğimi kazanayım dedim...uyuyakalmamak için ayaklarım yerde gövdem koltuğun üzerinde uyudum...ne kadar zaman sonra uyandım bilmiyorum..önümdeki sehpada duran blok notta büyük harflerle KAN..MİRCAN AYCAN ARA yazıyordu..iki ismide tanıyordum...samimiyetimin olmadığı insanlar..ne olduklarını ve ne yaptıklarını bile bilmiyorum...en tuhafı bu notu ne zaman yazdığımıda bilmiyorum..uyanıp,yazıp,tekrarmı uyudum...yoksa..bilmiyorum...aradım mircanı...meğer eşinin fabrikasında kan veren gönüllüler varmış...hemen koşturdular sağolsunlar 4 kişi birden...sonra aycan gönderdi...o da çok büyük bir firmada genel müdür sekreteriymiş..o da gönderdi 3 kişi ...firmaların arabalarıyla yetiştiler...buz tutan izmir manisa yolunda kaya kaya...canlarının derdine düşmeden...sonraaaa
babamı emekli etmeye çalışıyoruz...yeşil kartla bakılıyor çünkü....ankaradan kağıtları bir haftada çıkarırım diyen bir adam çıktı önümüze... fakat babamı burada heyete sokamıyoruz...kimse yok bu aciliyette bize yardım edecek..." bana bak allahım sen bizimle dalgamı geçiyon...yetti...haa...işi bitircek adam var...işi yapacak insan yok.. bi şeyi vereceksen ya komple ver yada boşver ...yoksa benle uğraşacaksın..delirirsem..."dedim.. boşaldım...elim ayağım kesik oturuyorum...benim eksik tahtalara bakmadan..kendi tahtalarını bana tamir etirmeye uğraşan arkadaşım telefon etti saat 22 gerçekten çekecek halim yok..ama onunda benden başka kimsesi yok şu anda...tam bir saat kendisini anlattı...aslında bana değil kendisine anlatıyor...çünkü.. gece anlatıp telefon kapatıyoruz ertesi gün..sorduğu soruların cevaplarını bulduğunu söylemek için arıyor...dinliyorum..bir ara babamı sordu ve ben nasıl olduysa ilk defa iyiyim deyip konuyu kapatmadım...babamın emekliliği için önümüze çıkan adamı anlattım...tek söylediği şey iyi hadi telefonu kapatalım şimdi, oldu...kızmaya bile halim yoktu...saat 23...yarın nereden kan bulacağımı düşünmem lazım...amacım çevik kuvvetten gönüllü kan veren polislere ulaşmak.. 23 45...telefon çaldı..yine arkadaşım...hayal yarın...şu saate...şu hastaneye git...şu doktorla görüş..heyet günü babanı görecekler..dedi..gittim...babamın kağıtlarını elleriyle hazırladılar...ssk daki arkadaşım..elleriyle ankaraya gönderdi...ankaradaki adamcağız elleriyle takip etti..prosüdürü..babam 01- 03- 2002 de emekli oldu...babamın vafat ettiği tarih..01 03--2002...ben o zaman her ihtiyacımızda yardımımıza koşan insanlara teşekkür edememiştim... veya ettiysem bile hatırlamıyorum..3 yıl sonra kagıtların arasında bir telefon numarası buldum...bir adam gelip babama kan vermiş...telefon numarasının altında..kan vermesi için aradığımız yazıyordu...telefonu çevirdim...kendisini neden aradığımı anlattım.."biz o zaman çok üzgün ve yorgunduk...size ve bize yardımcı olan diğer insanlara teşekkür edip etmediğimi hatırlamıyorum..ama şimdi hem size hemde sizin şahsınızda herkese teşekkür ederiz "dedim..şimdi....allahım sana,bize milyarlarca değerindeki kanı gönüllü olarak bağışlayan insanlara...babacığımı son nefesine kadar hastanede yatırıp insanca yaşaması için gayret eden doktorlara..hemşirelere...herkese ama herkese teşekkür ederim.. |