![]() |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU - Hedefler Sorular çok güzel, dediğiniz gibi güzel soru sormak, cevaptan daha önemli, ama sormak.. cevaplar yaşamın ta kendisi.. Sorular benı benımle yüzleştiriyor, herşey birbirine bağlı ufacık bir olay, tüm yaşamı ve hayatı etkiliyor. Öğrenmenin ve öğretmenin sonu yok her an insanlar yenileniyor.Sevgiyle kalın teşekkürler..Ben yardım istiyorum sizden.. Korkuyorum.. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU mrb korkuyor yardimmi istiyorum dedin? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Mert bey gerçekten düşündürücü sorular bunlar. Her güne bir tane sorarsam bu zaman içerisinde eksiksiz yanıtlarım.Sizin sorularınızın herbirini word dosyasına kaydettim. Peki ben neden soruları sorarken kendime zorlanıyorum biraz, soru sorma alışkanlığı eksikliğinden mi? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU telkinler sonrasında kararlarımın netleşeceğini biliyorum,cevaplar ozaman ortaya çıkacak |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU - Hedefler Alıntı:
İşte bu nedenle sorular burada önem kazanır.... Bu arada son satırlarınızda korkudan bahsetmişsiniz; Nedir tam olarak korktuğunuz? Nelerden korkuyorsunuz? Bu korkular hayatınızı nasıl etkiliyor? Korku nedir? Korkularınız devreye girdiğinde nelerden korunuyorsunuz? Sevgiler MERT. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Alıntı:
Cevap vermekte zorlanmak ise bu gayet normal çünkü bunlar çok sık belkide hiç kendimize sorup cevaplarını düşündüğümüz sorular değil. Yada bazı kendimizi kandırmalarımızı ortaya çıkaracak sorular olduğundan cevaplar bizi kendimizle yüzleştirir ve buda bizi zorlar. Bazende kullanmadığımız kendi gücümüzle ve yeteneklerimizle yüzleşmek istemeyiz.... Ancak üzerinde düşünerek ve dürüstçe vereceğimiz cevaplarla kendimizi keşfedip potansiyelimizi kullanmamızı sağlarlar..... Sevgiler MERT. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Alıntı:
Ya şimdi ya hiç, hayat böyle bir şey.... |
HER GÜNE BİR SORU - Kazı Bazı zamanlarda istediğimiz şeyler konusunda emin olamayız ve gerçekten istediğimiz şeyler yerine yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şeyleri hedefleriz. Yada kendimize sınırlar koyarız, olmayan sınırlar...... Hiç bir engel ve kısıtlamanız olmadığında neler yapmak istersiniz? Hedefleriniz sizi nasıl farklı kılıyor? Amaçlarınız ve değerleriniz yüzde kaç paralel? Hedefleriniz için her gün neler yapıyorsunuz, neler yapmak isttersiniz? Sınırlarınız nelerdir, kendinizi nelerle sınırlarsınız? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Kendimize sorabileceğimiz soru; Ben kimim? Hayatımdan ne kadar sorumluyum? Nereye gidiyorum? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Bu gün yaptığım ve enerjimi akıttığım şeylerin ne kadarı istediğim hayatı geliştirmeme hizmet ediyor? |
HER GÜNE BİR SORU - Çöldeki dört adam NEYİ SEÇİYORSUN? Hikayemiz bir çölde kendi kendilerini bir çeşit zindana hapsetmiş dört adamla başlıyor. Dört adam dışarıda, neresi olduğu bilinmeyen bir yerdeler ve güneş hergün tepelerine vurmakta. Bu dört adamdan ilki toprağın derinliklerine batmış bir direğe bağlıydı. Uzun bir direkti ve adamın bilekleri bir zincirle direğe bağlıydı. Zincir aşağı yukarı iki metre uzunluğundaydı. Ayaklarını bağlamış olan bu zincir nedeniyle hiçbir yere kaçamıyordu. Kaçmayı denediği her seferinde, zincirin onu esir ettiğini bir kez daha farkediyordu. İkinci adamın yanında da bir direk vardı, ancak onun bacaklarına bağlı bir zincir yoktu. Bunun yerine, direğin etrafını saran bir hendek ve ortasında durabileceği topraktan ibaret küçük çölü vardı. Hendeğin içi timsahlarla doluydu ve bu yüzden kaçamıyordu. Günden güne kızgınlıkla, şikayet ederek ve kendi kendisiyle tartışarak çölün ortasındaki bu küçük adasının etrafında daireler çiziyordu. Timsah korkusu onu orada tutmaktaydı. Üçüncü adam bir Yeni Çağ takipçisiydi. Onun yanında da bir direk vardı, büyük metal bir direk. Direğin etrafına sarılı uzun bir lastik bant vardı ve bu lastik kayış onun beline sıkıca bağlıydı. Orada olduğu süre içinde her gün kaçmayı denemişti. Lastik kayışın uzanabileceği mesafeye kadar kendisini zorlayarak çekiyor, çekiyor ve çekiyordu ve uzanabileceği son noktaya gelince lastik kayış onu sert bir şekilde direğe gerisin geriye yapıştırıyordu. Her gün uyandığında başını sallayıp düşünüyordu “ Bu hiç de eğlenceli değildi, ama kendimi genişletmeyi tekrar denemem gerekiyor.” Ve hergün aynı şeyi deneyerek kayışın izin verdiği mesafeye kadar kendisini zorluyor ve sert bir şekilde tekrar direğe yapışıyordu. Dördüncü bir adam daha vardı. Onun etrafında da derine gömülü uzunca bir metal direk vardı. Ancak ne ayağına bağlı bir zincir, ne direğin etrafında bir hendek, ne de beline bağlı bir lastik kayış vardı. Fakat sesler duyuyordu. Sesler ona “ Sakın o direkten uzaklaşmaya kalkma, yoksa kötü ruhlar seni mahvederler.” Ne zaman direkten beş veya on adım uzaklaşsa sesleri tekrar duyuyor ve hızlıca direğin oradaki güvenli ve konforlu alana geri dönüyordu. Dört adam çöldeki bu hapishanelerinde günden güne, geceden geceye perişan ve öfkeli bir şekilde yaşadılar. Ta ki bir gün bir melek onlara gelene dek. Melek “ O zincir neden ayaklarına bağlı?” diye sorar. Ve zincirli adam “ Bunu başkaları yaptı, benim işim değil. Başkaları beni buraya bağladılar. Bu benim büyümemi engelliyor, sınırlı kalmama neden oluyor.” der. Melek başını sallar ve “ Hmmm, ilginç.” der. Melek ikinci adama, içi timsahlarla dolu hendeğin ortasındakine gider ve “ Neden böyle birşeyi seçiyorsun? Neden etrafında timsahlar var?” der ve ikinci adam “ Bunlar hayattaki şeyler. Bunlar çöldeki bu küçük zindanımı terkedersem beni mahvedecek, yiyecek olan korkular. Timsahların ağzında ölmektense burada bu çaresizlik içinde kalmayı tercih ederim.” diye cevap verir. Melek başını sallar ve “ Hmmm, ilginç.” der. Melek üçüncü adama yaklaşır, belinden sıkıca bir lastik kayışla direğe bağlı olan Yeni Çağ inancına sahip olana. Ve sorar: “ İşte bu çok farklı birşey, nedir bu?” “ Bu lastik bir bant, insanlığın toplu bilinci tarafından belime dolandı. Ne zaman genişlemek istesem, beni geri çekip direğe yapıştırıyor. Sanırım bu benim karmam. Yeryüzündeki hayat planım bu olmalı.” Melek başını sallar ve “ Hmmm, ilginç.” der. Melek dördüncü adama gider ve “ Senin etrafında hiçbir şey yok. Seni buraya bağlı tutan hiçbir şey yok. Neden bu çölden uzaklaşıp gitmiyorsun?” Ve adam: “Oh sevgili melek, ne zaman denesem, kafamda bu sesleri duyuyorum. Bana ileride tehlike olduğunu, görünmeyen varlıklar tarafından mahvedileceğimi söylüyorlar. O tarafta şeytanlar var, biliyormusun? Onlarla karşılaşmak istemiyorum, çünkü şeytanlarla nasıl başedeceğimi bilmiyorum. Bu yüzden bu güvenli yerde kalacağım.” Melek, “ Biliyormusun, her birinizi özgürleştirecek yetkiye sahibim. Bileğinizdeki zinciri kesebilirim; Hendekteki timsahları oradan temizleyebilirim; Belindeki o tuhaf lastiği çıkartabilirim; Kafandaki o sesleri dahi susturabilirim.” Şimdi, bunun mutlu sonla biten bir öykü olduğunu sanıyorsunuz. Oradaki insanların birden şaşıracağını ve tüm bunların ne kadar da aptalca olduğunu farkedeceklerini sanıyorsunuz. Ancak melek zincirleri çıkarıp, lastik kayışı kesip, timsahları yok edince ve sesleri durdurunca bu insanlar neredeyse çıldırdılar. Bununla başedemediler. Kendilerini orada bağlı tutan bu şeyleri öylesine seviyorlardı ki, daha öteye hareket edemediler. Kendilerini hapsettikleri bu yerden biraz ilerideki o küçük tepenin ilerisine, çöl olarak algıladıkları bu yerden biraz öteye doğru yürümüş olsalardı, orasının bir çöl olmadığını göreceklerdi. Aslında bir golf sahasındaki “sand trap” ( bunker: golfte topu engelleyen tümsek veya çukur ) kumluk alandaydılar. Çok güzel çimlik alanların, ağaçların ve bir kulüp binasının olduğu, onlara istedikleri herşeyi vermeye hazır olan meleksi varlıklar ve insanların olduğu bir yerdi. Kendi golf arabalarına sahip olabilirlerdi, istedikleri kadar delik atışı yapabilirler veya tüm gün barda oturup semavi biralardan içip istedikleri herhangi birşeyi yapabilirlerdi. Ancak korkuları onları orada tuttu. Bu onları serbest bırakan meleğe ne kadar aptalca görünürse görünsün, dört adam için oldukça gerçekti. Çöl gerçekti; onları oraya çakılı tutan şeyler, bu korkunç yanılsamayı yaratan korkuları – içlerinden gelen korkular ve dışarıdan geldiğini algıladıkları korkular – çok güçlü, çok gerçektiler. Öylesine gerçektiler ki; Serbest bırakıldıkları zaman dahi bu özgürlükleriyle nasıl baş edeceklerini bilemediler; gerçek seçimlerle ne yapacaklarını bilemediler; yaşamın güzelliğiyle ne yapacaklarını bilemediler. Ya biz? Biz gerçek seçimlerle ne yapabileceğimizin farkındamıyız? Kendilerini kendi zindanlarına hapsetmişlerdi. Aslında hendeği başka hiçkimse timsahlarla doldurmamıştı; kimse o lastik kayışı o adamın beline bağlamış değildi; zinciri bir başka kimse bağlamamıştı o direğe; ve gerçekte konuşan sesler de yoktu. Ancak insanlar buna meyillidir! Gerçeklikleriyle ilgili yanılsamalar yaratırlar. Böylelikle, bu sizin herbirinize tüm korkularınızı bir kenara bırakmanız için yapılan bir davettir. Sizi geride tutan şeylere bakmanız için yapılan bir davettir. Size gelen melekleri duyun. Sizi kendinizi özgür bırakmaya, mazeretler bulmayı bırakmaya, kendi zindanınızdaki hapsinize son vermeye davet ediyorlar. Aslında kumluk alan diye de bilinen bu küçük çölün ilerisi gerçekten de çok güzel. Öylesine güzelki. İstediğiniz her türlü şeyi yaratabilirsiniz. Ancak bir direğe bağlı olduğunuz, belinizde lastik bir kayış olduğu, timsahlardan endişe ettiğiniz, veya kendi korkunuzun sesini işittiğiniz sürece, potansiyel olarak sizi bekleyen hayatın güzelliklerini gözünüzün önüne getiremezsiniz. Korku ve sınırlılık tarafından tüketildiğiniz sürece; yaşamın nasıl kolay olabileceğini ve yaşamın her anının nasıl neşe ile dolu olduğunu, nasıl muhteşem olduğunuzu hayal edemezsiniz. Hatta şu anda sandalyelerinizde otururken bile, özgürleşmek için arzu duyan diğer insanlarla onların yükünü almaksızın çalışmanın getireceği neşeyi ve doyumu bu sınırlı insan zihninnizle hayal etmeniz mümkün değildir. Biliyorsunuz, psikologlar genellikle diğer insanların yükünü alır ve en az onlar kadar aciz duruma düşerler. Ancak orada dışarıdayken ve öğretirken, başka birisinin yükünü sırtlanmak zorunda değilsiniz. Oraya gelen ve dört adamı özgürleştiren melek zincirleri kendi ayağına bağlamadı, etrafında timsahlarla dolu bir hendek yaratmadı, kendisini lastik bir kayışa sarmadı ve tabii ki dışarıdaki o seslerin kendisini etkilemesine izin vermedi. İşinizi yaparken, başkalarının yükünü almayın. Onları onurlandırın ve saygı duyun. Ayaklarındaki zincirle o direğe bağlı kalmak istiyorlarsa, onları bunun için onurlandırın ve elbette onlara bir seçim yapmalarını söyleyin. Duyduğunuz cevaplar bazen sizi çok şaşırtacak. Bazen onlara “ bacaklarına bağlı bu zinciri salıverme yönünde bir seçim yapabilirsin, neyi seçiyorsun?” dediğinizde, insanlar genellikle herşeyin nedeni olan bu kafa karışıklığı içerisinde “ ama...ama... emin değilim, bilmiyorum.” ile başlarlar. Şu an dahi, önünüzde serilmiş olan yaşamın güzel manzaralarını hayal edemiyor olmanız mümkündür. Çöl gibi görünen şey aslında basitçe, yaşamdaki kumluk bir alandır. Alıntı ve esinlenmedir Çeviri için Halil GÜL e teşekkürler... Sevgiler MERT. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU "Olan her şey sizin daha büyük hayrınız içindir; Evren mükemmel bir şekilde işler." Bazı durumlar bir bağımlılıktan ya da bize artık bir yararı kalmayan bir duygudan kurtulma fırsatını sunar. Bugün, hangi duygularımı ve düşüncelerimi ne'ler için kullanıyorum? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Ben bu hikayede kendimi 1. adamdım.. |
HER GÜNE BİR SORU - Eylem Alıntı:
Zincirlerinle ilgili ne yapmayı istiyor, düşünüyor, planlıyorsun? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU - Çöldeki dört adam Ben de sizin nezdinizde Halil Bey'e teşekkür ediyorum, ama :) en büyük teşekkür size Mert Bey :) Yavaş yavaş özümseyerek okumaya çalıştım. O timsahlar (korkularım) ve o seslerle o kadar özdeşleşmiştim ki bir aralar neyi, ne için, ne zaman yaptığımı bilemez duruma gelmiştim. O melek beni de ziyaret etti, en çok da uykularımda. Umutsuzluğa düştüğüm anlarda imdat çağrılarımı duyuyor hala. Aslolan o meleğin bizden başkası olmadığını anlamak sanırım. Her şeyi bilen yanımızın bir yansıması olduğunu anlayabilmek. Ego çalışmaları yapmaya başladığım ilk zamanlarda (2 ay öncesi :) ) o nefessiz kalma durumlarını ben de yaşadım. Aman Allahım diyerek pişman oldum hatta bazı gerçeklerle yüzleştiğim zaman. Çok ince bir çizgi bu, adım atıp o çölün aslında bir cennet olduğunu görebilmek çok kolay/zor ama oraya geri dönmek daha da kolay. Sizin gibi ışık neferleri sayesinde karanlık kaldırımlar aydınlanıyor ve inanın o yıldızlar çok güzel görünüyor. Sevgiler.. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU - Çöldeki dört adam Alıntı:
"SEVGİ" ve "KORKU" Asıl soru; Bizler işlerimizi hangisinden götürmek istiyoruz? O küçücük/çok büyük adımı atmayı seçen sen ve diğer tüm dostlarımızı saygıyla onurlandırıyorum.... Teşekkürler Redflowers. Sevgiler. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU bende üzerime alınıyorum Mert abi :)) ama korkularımı aşmaya başladım aslında gerçekten 2. adam bana çok uygun(du). artık etrafımdaki timsahların hayal gücümden ibaret olduğunu anladım ne kadar zorlansamda aşmaya çalışıyorum ve çok ilerleme kaydettiğime inanıyorum en azından geceleri duyduğum takırtıları sesleri artık duymuyorum benim meleğimde siz oldunuz :) her şey için ve beni onurlandırdığınız için :) teşekkür ederim :)) redflowers kurduğun cümleler o kadar güzel ki çok hoşuma gitti :)) |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU yazılarınız için teşekkürler ben kendimi bir sene önce dördüncü adam yerine koyardım öyle zamanlar olurki siz adım atmak istedikçe içinizde biri dur ne işin var sana göre değil zaten başaramasın hepimizi durduran bu sözler değilmi korkularımız egolarımız öne geçtikçe başkalarını suçlamak çok daha kolay hangimiz bunu yapmadı fakat birgün neden diye sorunca melekler ziyaretinize geliyor işte hayat o zaman başlıyor süreç zahmetlide olsa sonuç harika İNSAN NE İSTİYORSA ONU YAŞIYOR sevgiler ve saygılar |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU ben bir zamanlar dördüncü adamdım. şimdi sadece kendimim. hatalarıyla, sevaplarıyla, başarılarıyla ve yaşam sevgisiyle evrene yaydığı pozitif enerjiyle. benim adım deniz feneri. mesleğimi çok seviyorum. umarım barışa ulaşan işlerim olur. bir söz vardı. sorunun olduğu her yerde çözüm vardır. ben o çözümleri bulmaya adadım kendimi. |
HER GÜNE BİR SORU - Eylem BALARISI ÇİÇEKLERİ NASIL ÇOĞALTACAĞINI DÜŞÜNÜR MÜ? Amaçlarımızın peşinden giderken genellikle geniş boyutlu sonuçlar doğuracak eylemleri harekete geçiririz. Tatlı nektar arama sürecinde, arı bilmeden bacakları üstünde polenleri toplar, sonra başka bir çiçeğe uçar. Böylece bir eylemler zinciri ile bir yamacı renklerle yıkanmış hale getirir... Aynı şekilde değerli hedeflerinizin peşinde gidişiniz, belki diğer insanlar için önceden hayal edemeyeceğiniz yararlar sağlamıştır. Bugün diğer insanlar ve Dünya sizin gayret ve eylemlerinizden kaç/hangi yönde yararlanacaklar? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Mert abi harikasın bu konuyu ve sorularını çok seviyorum ben bugün hep evdeydim o nedenle bu toplum için çok hayırlı oldu çünkü gribim sigrt56dışarı çıksaydım gribimi insanlara bulaştırabilirdim bu hiç iyi olmazdı hep kimseye bi faydam yok diye düşünürdüm bak sayende evde boş boş oturmamın bile insanlara bi faydası olduğunu keşfettim. Teşekkürler Mert abicim iyiki tanıdım seni. Sen benim Sokrates'imsin Mert abi seni çok seviyoruuuummmm sapkal89 |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Alıntı:
Çok çok çok geçmiş olsun sana yargı dünyasının en şeker insanı. Hakkımdaki geri dönüşlerin ve sevgin için teşekkürler. |
HER GÜNE BİR SORU - Olumsuz duygular eylem çağrılarıdır./1 Olumsuz duygu olarak tanımladığımız duygu durumları gerçekte birer "eylem" çağrısıdır. Olumsuz duygu eğer onu etkili bir şekilde kullanırsak gerçek bir hediye olabilir. Acı veren olumsuz bir duygu hissettiğimizde eylem sinyali olarak kullanmak için kullanabileceğimiz sorular; Gerçekten ne hissediyorum? Duyguyu tanımlayınız. Bu duyguları nasıl kabul edebilirim? Duyguları kabul edip onları değerlendirmek olumlu yönde adımlar atmak üzere hangi konularda değişiklik yapmak üzere eylem sinyalleri olduğunu açıklığa kavuşturacaktır. Sevgiler. |
HER GÜNE BİR SORU - Olumsuz duygular eylem çağrılarıdır./2 Merak! Bu duygunun bir şeyi değiştirmek için mesaj sakladığını anlamak... Duyguları "merak etmek" hareketli anlarda zor olabilir. Eylem sinyalini kullanırken ve onlardan bir şeyler öğrenirken kendimize sorabileceğimiz sorular; Tam şu anda gerçekten nasıl hissetmeyi istiyorum? Bu durumu idare etmek ve bir çözüm bulmak için ne yapmaya istekliyim? Ben bundan ne öğrenebilirim? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU çok güzel sorular bunlar.olumsuz duygu yaşarsam hemen o duygumun altında ne yatıyor bana neyi öğretmek istiyor diye merakla bakıyorum.iyiki varsınız teşekkür ederimy789 |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU - Olumsuz duygular eylem çağrılarıdır./2 Alıntı:
|
HER GÜNE BİR SORU - Merak Merak varoluşun nedenidir! Merak sürekli bir ilerleme ve genişleme isteğini gösterir, önemli olan bu merakımızı an be an gözlemleyerek nereye yönelteceğimizi bulmak ve sistemli bir şekilde merakımızın bizi götürdüğü yeri takip edebilmektir. Herhangi bir durum bizde merak uyandırdığında aşağıdaki sorularla sistemli bir çalışma yaparak farkındalığımızı arttırabiliriz. Burada merak ettiğim nedir? Bu merak sonucunda öğreneceklerim ne işime yarayacak? Bu konudaki merakım bana ne öğretecek? Bu bilgilerle ne yapacağım? Merakımı hangi yeteneklerimi geliştirmek üzere kullanabilirim? Bu konudaki merakım hangi niteliklerimi geliştirecek yada hangi gediklerimi farkettirecek? Mert ÖLÇER. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU - Merak Alıntı:
|
HER GÜNE BİR SORU - Olumsuz duygular eylem çağrılarıdır. Duygusal durumlarda merakımızı harekete geçirmek ve olumsuz duyguların bize ne anlatmak istediğini, bizi hangi eylemlere yönlendirmek istediğini anlamak önemlidir. İnsanoğlu klasik anlamda çocukluktan itibaren çok ilginç bir şeyi keşfeder; "olumsuzluk yaratmak" istediklerini elde edebilmenin en kolay ve etkili yoludur... Bunun temelinde bebeklik döneminde kendimizi yanlızca ağlayarak ifade edebilmemiz yatar. Her ihtiyacımızı dışarı iletip karşılanmasını sağlamak için tek yol vardır : AĞLAMAK. İlk çocukluk döneminde de bu böyle devam eder. Konuşmaya başladığımız halde, hala karşılanmayan bazı ihtiyaçlarımızı elde edebilmek için aynı güvenli, bildik ve zahmetsiz yolu kullanmayı deneriz. Ve oda ne; bingo! Hala bu şekilde yani ağlayıp yakınarak istediklerimizi elde edebiliyoruzdur. Olumsuzluk yaratarak olumlu sonuçlar üretme denemelerimiz ne kadar çok beslenirse - ki çoğu zaman işi başından aşkın ve dünya işleriyle çok meşgul ebeveynler tarafından sıkça doğrulanır - o kadar çok gelişir. Zaman içinde büyüyüp kocaman insanlar olduğumuzda bile belki ağlayarak, belki sızlanarak belkide farklı olumsuzluklar yaratarak yine ve tekrar bazı istek ve ihtiyaçlarımızın karşılanmasını bekleriz. Bu kez de çevremizdeki bizi seven! insanlar - eş, dost, sevgili, arkadaş - tarafından bu olumsuz tutumlarımız sonucu istediklerimiz bize sunularak yada Tamam denerek beslenmeye devam eder. Buradaki soru şu; NEREYE KADAR? NE ZAMANA KADAR? Yetişkin bir kişi olduğumuzda bile iş yerinde üstümüze, patronumuza, dışarıda minibüs şöförüne, yada ona buna bu çok kullanışlı olduğunu düşündüğümüz ve başka türlüsünü pekte bilmediğimiz "olumsuzluk oluşturarak olumlu sonuçlar alma" formülünü uygulamaya çalışırız, ancak ne yazıkki sonuç bir çok kez ; HÜSRAN. Bu önermeden ve diğer bir çok bilgiden yola çıktığımızda olumsuz duygular ürettiğimiz her an ortada ya karşılanmamış bir ihtiyaç vardır yada değişmesini istediğimiz bir şey... Bu da bir eylem çağırıyordur... Olumsuz duyguyu hissetmeye başladığımızda bir yandan bu duyguyu bilinçli olarak dibine kadar hissederken bir yandan da durup bu duyguyu tanımlamaya çalışmalıyız, peki nasıl? Bu bana nasıl hissettiriyor? Öfkeli, kızgın, sıkkın, bıkkın, berbat, sinirli v.b Böyle hissetmemin altında yatan nedenler nelerdir? Bu duyguyla ne yapmak istiyorum? Ne yada neler değişirse bu duygularım olumluya döner? Kendimde neyi değiştirmem bu duyguları kabul edip devam etmemi sağlar? Bu duyguyu başka hangi durumlarda hissediyorum? Tüm bu durumların ortak noktaları nelerdir? Hayatımda neyi yada neleri değiştirmek bu duyguyu değiştirip dönüştürür? Bu duyguyu yaşamama neden olay durum ve olaydan ne öğrenmeliyim? Bunu nasıl bir kazan- kazan durumuna çevirebilirim? Hangi konuda eyleme geçmem bu duyguları değiştirecektir? Mert ÖLÇER. |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Mert Bey sorum çok mu saçma olacak bilemiyorum ama yine de sormak istiyorum. Ben uzun zamandır olumsuz duygu durumlarına düşmüyorum, yani eskiden aynı şeyler başıma geldiğinde çok güzel felaket senaryoları yazardım ve inanırdım. Dün kendimle sohbet ederken, günü değerlendirirken birden çok sinirlenmeye ve üzülmeye başladım. Bir gelecek hesabı kafamı kurcalamaya başladı ve benim senaryolar yine yazılmaya başlandı. Derin bir nefes alıp bundan neden bu kadar korktuğumu sordum kendime ve sanırım en dipteki duyguya kadar ulaşabildim 1.5 saatin sonunda. bulduğumda rahatlamıştım o sebebi, gerçi ne gariptir ki tüm senaryoların altında yatan tek bir neden oluyor devamlı, çoğunlukla aynı duygunun esiri oluyorum. Ama bazen şöyle de bir durum yaşıyorum, yaşayanlarda vardır diye sormak istedim. Çok derin olumsuz bir durumda bazen içimden onu hiçbir şekilde iyileştirmek gelmiyor, yani çaba harcamaya gücüm olmuyor. O zamanlarda değiştirmek yerine o gün kendime izin veriyorum o duyguyu yaşayabilmek için, olumsuz bir günüm diyorum, içimdeki hisleri ne bastırıyorum ne besleyip büyütüyorum sadece yaşıyorum. Bazen içinden geçiyorum, bazen izin veriyorum o benim gözlerimden aksın. Bunu sadece 1 günlük yapıyorum. Yani anlaşma gibi ' bugünü de böyle yaşa, ama yarın bunun üzerinde çalışıcaz haberin olsun' diyorum. Ve ertesi gün çalışıyorum da, dönüştürme çalışmaları yapıyorum daha çok bildiğim tekniklerle. O duygumu kabulleniyorum, sahipleniyorum bir daha geldiğinde aynı oranda sıkıntı yaşamıyorum. Ki zaten düne kadar çok fazla kafamı kurcalayan bir şeyi yaşamadım uzun zamandır. Bugün onu kabullenme üzerinde yoğunlaştım, serbest kalan bir şeyler oldu ki bu duygumdan kimseye bahsetmemiş olmama rağmen bununla ilgili bildirimler aldım. Yani çok olumsuz olduğumuz ve değiştirmeye gücümüzün olmadığını hissettiğimiz durumlarda kendimize sadece 24 saatlik bir dinlenme/yaşama dilimi ayırmamız ne kadar doğrudur? Kişiden kişiye değişir mi? bunu merak ettim. Cevabınız için şimdiden çok teşekkür ederim :) |
HER GÜNE BİR SORU - Olumsuz duygularla ne yapacağız? Duygular yaratım sürecimizin bir aşaması ve erken uyarı sinyalleridirler. Aynı zamanda duygular geleceğimizin nasıl olacağını söyleyen kahinler gibidirler. Kendimizi duygulara kaptırdığımızda onlarla eşdeğer olaylar yaşamaya başlarız. Sonuç sandığımız duygular aslında birer sebeptirler. Duyguları reddetmekte en az kabul etmek kadar tepkiseldir. Ve bizler tepkilerimizin sonuçlarını yaşarız. Duygu sadece duygudur, onu olumlu - olumsuz yada iyi - kötü diye etiketleyen yine ona maruz kalan bizleriz. Önemli olan ne hissettiğimiz değil bizim bu duygulara nasıl tepki verdiğimizdir. Verdiğimiz tepki bize inanç sistemimiz ve geleceğimiz hakkında ipuçları verecektir. İşte tam o anda bir seçim şansımız vardır. Bu duygularla ne yapmak istiyoruz? Duyguların bizi ele geçirmesine izin verdiğimiz an işler karışır. Duygunun devam etmesi sorun yaratmaz ancak bizim o duygunun motivasyonuyla bilinçli yada bilinçsiz olarak ortaya koyduğumuz eylem ve tepkiler yaşantımızı şekillendirir. Kimse kimseye nasıl yaşanacağını söyleyemez, ancak olumlu yada olumsuz bir duygu hissettiğimizde onu dibine kadar yaşarken onunla ne yapmak istediğimize ve bu duygunun bize ne anlatmak istediğine dikkat edersek ve bu süreçteki iç sorularımızı tespit edip öğrenici sorularla değiştirirsek hayatımızı kendi kontrolümüze alarak döngüden çıkabiliriz. Olumsuz olarak nitelediğimiz - herkezin kendine göre - en ufak bir duyguyu bile hemen farkettiğimizde artık o aydınlığa çıkmıştır. Ve eylemlerimizi buna göre düzenleyerek yaşamımızı istediğimiz yönde ilerletebiliriz. Olumsuz duygunun ne anlatmak istediğini anlamak önemlidir, bazen egomuza eskiden verdiğimiz ve o an için yada o zamanki bilinç düzeyimizle bizi koruduğuna inandığımız bir emir, yeni bir inanç sistemi ve oluş hali içinde ilerlerken önümüze çıkabilir. Ama artık o emre ve korumasına ihtiyacımız kalmamıştır. Bunu farkedersek güven içinde ilerleyebiliriz. Aksi geçerliyse yani o emir hala bizim için işlevselse, o zaman durup olumsuz duygunun ne anlattığına dikkat etmemiz gerekebilir. Sevgilerimle, Mert . |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU mert bey harika bir paylaşım çok teşekkür ederim.iyiki varsınızy789 |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU :) |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU O0sorular çok güzel birde cevaplarını bulmamızda bize örnekler verirseniz iyi olur kafam karıştıO0O0 |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Kafanızı karıştıran hangi sorular tam olarak? Hangi soru için örnek istersiniz? |
Cevap: HER GÜNE BİR SORU Hayatın gereçekten nasıl? Amacın nedir? |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:16 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.