AMATÖRCE gönüllü mesihim KUZGUNİLİ IŞILTIMA hep altın sarısı değil özlem.. hiç aynı değil renkler.. değişiyor ve ben hiç bilmiyorum.. gitgide sol/uyor- solu/ yorum sanki sol/uk/suz......ışığım vardı eskiden bilirdim.. ya da ben öyle bilirdim.. ne garip ışığın tayf olduğunu düşünmez renklerini ayrıştırmazdım.. sonra herkes elbirliğiyle katlettik sanırken.. ışığımı da aldım ve sakladım indim yeraltına.. belki de en yüksek uçuşlardan varılacak tek zirve gibi.. belki bi sığınak gibi...içimdeki çocuğun ölmeyeceğini düşünmedim hiç.. hep hiç büyümeyeceğini düşündüm.. bigün büyümeden yaşlandı sanki. ya da uyudu bilmiyorum..ışıdıkça ışırdım oysa ki benden dışarı..ama ışımadım uzun süre.. oysa yitmez aslında bizde olan hiçbişey..biz istesek bile..yaşamıma kattığım bir olguyla birlikte yeniden içimde buluverdim ışığı.. dışarı çıkmak ister.. ve deli gibi ışımaya başlaması uzun sürmedi..ama ben yerüstüne çıkmasam da olguyu da yeraltıma katsam orada ışısam sanki.. orası renklense sadece istedim hep.. karartma gecelerine çekilen kara perdeler gibi sızmasa dışarı..,sanki idare lambası gibi kıssam kapatsam isteyince açsam.. sadece bi papatya olsam koskoca bi tarlada.. ve yine gözükmesem öyle aynı renk olsam.. renkleri kaçırdım ışığımı kaçırma telaşı arasında.. uçmayı unutmuş bi martı Jonathan renkleri arıyor şimdi..gitmeyin olur mu ?? kimse kimsenin mesihi değil ama herkes herkesin mesihidir..Sizle renkler ülkesine saptım yolumda..bi ara sokak..sevdiklerim olacak renklerden hep boyamak istediklerim.. kaçındıklarım ..kocaman çerçeveli güneş gözlüklerinin ardından bile bakamayacaklarım belki..sonra yola devam edeceğiz... kimse kimsenin mesihi değil ama gördüğümüz ve görüldüğümüz herkes bizim mesihimiz..hiçbiri dokunduktan sonra aynı kalmayacağız.. belki biriyle kokuları ayrımsamayı öğreneceğim.. hiç bilmediğim.. biriyle notalarla duyumsayacağım yaşamı belki hiç yazılmamış söylenmemiş şarkılar gibi...kanatlarımıza dokunacaklar kırılacak belki. kanatlarımıza dokunacaklar uçacağız...belki bi başkası ödünç verecek kanatlarını.. sahi bi insanın sesi bazen başka bi insana ulaşıp deva olur mu?? offf.. eksiğim..çok eksik...siz benle ne keşfedebilirsiniz ki hiç tatmadığınız..hangi sonsuz zaman resimlerini birlikte boyayabiliriz...ve bakışı kömür rengi birine ne anlatabilirim???? yeraltında.. karanlıkta.. el yordamıyla .. çünkü göremeden gözlerinizdeki ışığı....sizin renklerinizi görmek.. auranızı tanımak tanımlamak ..kendi renklerimi keşfetmek ister gibi....ama bu kadar toprağın altındaysam renkleri nasıl görürüm ki..hala bi terslik var..ya bulunduğum yeri tanımlayamıyorum ya çok hızlı yer değiştiriyorum..sevmiyorum bu kadar sabitsizlik rengini..yoksa çok hızlı tüm katmanlardaki renklere birlikte bi göz atmamız mı gerekiyor? ders bu kadar hızlı mı bitecek mi ki:hayır.. henüz başaramıyorum.. hayır.. henüz gitmeyin olur mu?? oysa sevmedim bu sabah renk cümbüşünü hiç..çok fazla renk mi vardı.. hayır.çok çirkin renk vardı. ve ne kadar zorlasam kendimi oldukları rengin ardındaki renkleri göremedim.. oysa hep dile getirdiğim bişeydi.. daha renkleri yeni tanıyan birine.. okulda resim yaparken ağacın yeşil göğün mavi olduğunu öğretmrek ne fena.. tektipleştirmek.. varsın deniz turuncu olsun bi çocuğun resminde ne çıkar? ne zaman bıraktım ki ben renkler aramayı.. renkler bulmayı.. renkler değiştirmeyi.. renkler biriktirmeyi... sevmedim bugün renkleri.. yeraltına kaçasım var.. gözlerimi kapatasım.. gözlerimi kapatıyorum.. koyu bir gri.. ama bilmenin grisi değil bu.. dumanla is arası.. koyu ama kenarlarından sızan ışık daha parlak kalıyor sırf bu yüzden kapalı gözlerimden bile..güneş tutulmasında kalmış bi bulutun rengine boyanmış dünya.. gözlerimi açıyorum.. hala herşey aynı renk...yeraltımı özlüyorum... ana rahmine atmak ister bi fetüs gibi kendimi dönüp yeraltına atasım var... renkler mi çok soluk bugün? sarı mı bastı renleri??? oysa nicedir yapmadığımı yaptım...çok renkli bi çingene elbisesi giyip çingene takıları taktım.. çok severdim eskiden..reenkarnasyona inanmam demiştiniz ya.. eğer var ise.. ya da ya varsa :)) ben hep ateşin etrafında danseden bir çingeneydim sanırım...çıplakayak... ama nicedir öyle silik öyle renksizim ki..eğreti duruyor üstümde renkler..ve onları da görmüyorum... öyle uğraşmıştım ki silmek için kendimi.. algılamadan ve algılanmadan sisli bi fanusta yaşar gibi.. gözlerimden içeri her giren.. ben i benden edecekti sanki..öyle görünmez olmaya çalıştım ki.. şimdi çingene elbisem yetmiyo görünür olmama yansıtmıyor renkleri.. ama ben zaten hala görünür olmak istemiyorum ki.. boya kalemlerime doldurmalıyım renkleri sadece...ben hiç bi resim boyamak istemiyorum ki sozcuklerım dılsız ,, oysa sustugumuz anlarda destanlar yazıyorum ya benle yeraltına gelın ya yerustunuze cıkarın..gozlerıme toprak doldu ve nefes alamıyorum sankı bütün renkler kör... gitmeyin nolur.. eftelya olmayı ben istemedim ki... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE BİRİSİ hiç burada olmuyordu ve BİRİSİ hep oradaydı..orası neresiydi ki? BİRİSİ geçip gittiği heryeri orası yapıyordu ve hiç kimse BİRİSİ kadar kendini coğrafyaya dönüştüremezdi.vatanı kendisi bir vatansız gibiydi..her an nöbette..bir coğraf...yanın içinde coğrafyadan bağımsız bir coğrafya gibi.. gördüğün halde hiç görmemiş gibi oluyordun ONU.. sanki O yoktu ve o olmasa tüm siperler savunmasızdı oysa..sanki yokluğunun tapınağında.. yokluğunun zafer anıtı gölgesinde..içine girdikçe büyüyordu ve bir sıvı gibi yayılıyordu.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE Haticee demişti ki her konuya bir söz..bir hikayen var.. çağrışım diyelim biz buna :)) çağrışım Nurbanunun yorum yzdığı çocukluk anılarımız ve izleri başlığından geldi bu kez... kendi adımlarımı takip ediyorum tek tek..çocukluğumda sek sek oynadığım yollar geliyor aklıma....o yollardan ne kadar çok geçmiştim...şimdi maziye bakar gibi bakarken içime niye bir sızı düştü ki şimdi...çocukluğum mu ezikti yoksa o yollarda ağladığım günler mi geldi aklıma...geçmişe bakmak kumsalda yürümek gibi....adımlarınız hep sizi takip eder.....siz silseniz de izler durur küçük bir çocuğun sek sek oynaması gibi... . ..ve şimdi düşürdüğüm tüm kırıntılara aç bakarken yollara..şimdi düşürdüğüm tüm kırıntılarla doymuş serçeler gelir aklıma.. ayak izlerime dolanır ayaklarım ...seke seke yürür giderim.. yeni aç serçeler peşimde... korkmuyorum acılarıma bakarken...çünki onlarla büyümeyi öğrendim ben...onlar hep bana şahit oldu yol oldu...şikayetim yok onlardan ama artık biraz beni benle benle bıraksalar.. yeni seksekler çizmek gerek ucu açık .. taş olmaktan korkmadan seksek oynamak.. büyüdük ve şimdi biliyoruz ki.. oyun bitmişse bitmiştir.. hepsi bu.. ağlasak da gülsek de ..ve her oyun kendi oyuncusunu eksiltir.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE Oyun hiç bitmiyor ki sadece konuları ve kuralları değişiyor. Tabi biz de değişiyoruz. Bazen de oyun arkadaşları değişiyor. Oyun tahtasındaki gibi her bitiş aynı zamanda yeni bir başlangıç noktasına karşılık geliyor. |
Cevap: AMATÖRCE bir oyun gösterin bana ki....oyuncusu ya da oyuncağı olmasın... ve seyirci olmak istiyorum perde her açıldığında....gözlerim ve kulaklarım benim oyuncağım nasıl olsa... küserim ben hemen ebelere.. ve saklanmam bile....ve oysa gözünü açtığında ebe.. ben hiç oynamamışımdır..hiç var olmayan hiç oynar mı ki? lçünkü her başladığında ben kapatırım gözlerimi ve saymam hiç soluksuzluğumu bi daha ve acır kırılan oyuncakların yerine canım ve kanar onları her duyduğumda oyuncaklarım..gözlerim ve kulaklarım perdeler insin üstümüze öyleyse.. ve tükensin tüm dolunay ışıkları ..kör olalım güneşle... ve ıslaktı tüm oyunların sonu.. ve oyuncaktık oyunların elinde ve silsin tüm yazılanları.. ve yitsin tüm izler.. geriye kocaman alkışlar bıraksın..tüm oyunlar onun oyuncağı hadi kusun eteklerinizdeki tüm taşları..arınabilir misiniz oyuncakların lanetinden oysa dehşet içinde koskocaman açılmış gözlerle izlerken keşke devekuşu olsaydım Eftelya ayın karanlık yüzü.. ve gizlendi cezirlerden..öyle izledi ki karanlık yurdunu ve öyle özledi ki saçlarının tuzunu tüm varlık lar var olmayan ın saçlarıydı tel tel örülmüş....ve yosun kokardı saçları her imbatta... şimdi alkışla kendini ve koş kendi oyununa... burada kapandı perde.... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE Tanrim, cocuklarina ayni oyuncaği verdin,biri oyuncagi kabul etti oynadi,biri kabul etti ama oynamadi,biri kabul etmedi ama oynadi ve Biri ne kabul etti ne de oynadi..mutlu ve aci savasi basladi..biz de savasci cocuklari oynadik..oyuncaklar silahlara donustu..vur/ul/duk..sonra bir savasci geldi silahimi aldi, sonra vurdu..biri geldi silahini verdi..artik silahsizdi ve gostermiyordu silahinin olmadigini..cunku o vurmak istemiyordu aslinda bundan koruyordu kendini,silahini vererek..bilmiyordu,,görmuyordu.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE bu ve Kadir in vevabı da silinmiş.. içim ötemde koklayamadığım denize ağlıyorsa.. deniz yıldızıyım ben karaya vurmuş... deniz yıldızlarına karışacağız karaya vurmamacasına bu bizim fırtınamız.. başkalarının fırtınasından düştük sonraya.. neden sorusunun yanıtı yok ama bi şekilde soluk ruhsuz bi gölgeye dönüştüm işte parmaklarımın arasından dünyam su gibi akıp gitti sanki..sular beni dünyamdan ayırdı...acaba sürgün kendi kendini terk etmek midir...küçülen bi noktanın suya yansıması mıyım acaba...bozguna uğramış gibiyim ama bozgunu hatırlamıyorum..dünyanın bütün sularını içsem bile dudaklarım kumsallar gibi kuru..hep deniz aramam bundan belki....oysa kumsal da bendim...deniz de.. elimde yalnızca bi rüzgar var ve ben yalnızca bi toz tanesiyim...bi tarafım uzaklara uçmak istiyo. kanatlarını açmak.karanlıktan güneşe çıkmak....vedalar pahasına...diğer tarafım vazgeçip yapayalnız tükenmemi söylüyo. her tercih bir vazgeçiştir aslında benim nasıl çıldırmış olduğumu soruyosun?? :)) ben belki de maskelerimi çıkarabilmek için insansızlığı seçtim...herkese ayrı maskeyle oynamaya çalışmak öyle çıldırtıcı ki....mış gibi yaşamak.. dünyanın sesini duymamak için son çığlığımı içimde saklıyorum |
Cevap: AMATÖRCE Kadir Serarslan Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli Şems-i Tebrizi |
Cevap: AMATÖRCE . ıslandı ayaklarım.. ve savruldu..hep ben koktum .. senin korktuğun gibi.. her derede nilüferlerde kıvrılıp konakladım ancak el değmemişlik gibi...ama çıktım ben e.. yanıldım .. ama bende kaldım...ama kal-dım ve ben-de...ışığım yok çıkamam mağaramdan.. geceye boğamam günü.. sonra yine güneş zamanı.. eteklerimizin ıslandığı şarkılarda buluşma... sarhoşluk zamanı.. ama şimdi.. ilmek ilmek dokunanı ilmek ilmek sökme.. köklerinden parçalama... kök ler ki ben im sandım... kök tüm oysa kök ler e... geçecek .. ama fırtına değil ki bilmem nasıl dinecek... parçalanacak ve kanayacağım ki içimdeki vampir doysun.. doysun YÜCELER ADINA.. TÜM YAŞAMLARI ÇARMIHA ASTIM Bİ ŞÖLEN GİBİ KUTLAYARAK.... AMA ARKA SOKAKLARDAN BİRİNDE YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜMÜ SEYRETMEKTE KATİLİN İNSAFINI BEKLEMEDE... TAM ÇEKERKEN İPİ HEP.. KENDİ BOĞAZINA DOLAYIP İPİ .. ALKIŞA BIRAKARAK BENİ... ÖLDÜRÜRKEN ÖLMEK NE ZOR VE HEP KAÇMASI AVUÇLARIMDAN ÇIKMAYAN CAN IN.. AH PAMUK PRENSESİN AVCISI..SÖK GETİR YÜREĞİMİ.. ayışığımı günışığına sakladım..ört perdeleri.. ucurumlar onu gordugum kadar beni gorebilirler ancak ..ama istemedim ölümün butürlüsünü ve bilmek yine böyle öleceğimi ancak cadı kazanında dokunsa da gördüm cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE o an gözlerin gözlerime değmeden daha.. baktık ya birbirimize.. ..... hani tam söyleyecek olduk..taştı bizden..taştı yürekten.. sustuk ya birden.. .. yerçekimsiz bir boşluğa düşmüşcesine kocaman hareketlerle sürüklendi tüm cisimler bizle ya da bize ya da bizden dışarı ve sesleri yitti yutuldu yokoldu çarptı dağıldı yitti.. ... hiç o anki kadar sevmemiştik birbirimizi... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE BİZ DENEN KARADELİK Bitti.... Geldiği gibi apansız değil, haber vermeden değil; bağıra çağıra, bitti bitiyorlarlarla bitti.... Uzayda kara delikler vardır hani.,ama sabit değildirler aslında. Bişeylerin sonucu yada nedeni ;ansızın oluşurlar girdap gibi ;galaksileri yutar bazen, döner dönerler, eşikte durup girsem mi diye soramazsın. Kapkara bi hiçlikte değil, kapkara bi hiçlikle döner, döner, dönersin.Kara delik yokolmadan, kendini tüketmeden, savurur seni bazen; nereye düşeceğini bilmezsin...Karadelik kapandığında içindeysen onla beraber hiç iz bırakmadan ve" hiç" olursun..Savrulurken bazen birbirine değer, bazen tutunur, bazen şiddetli çarpışmanın etkisiyle düşer, düşürürsün..Bazen daha önce yuttuklarını salar dışarıya. O zaman dışardaki asla yeniden giremez içeriye; ama görür karadeliği ve bilir içindekini.. Sonra apansız..Karadelik yokolur. Onun yerini hiçlik alır. Asla bi daha aynı karadelik oluşmaz uzayda. Oluşanlar hep başka. Beş sene önce yutuluverdik, yitiverdik karadelikte. Beş sene bi karadelikte yaşadım.. Uzun süre sandık ki; sımsıkı kenetlenirse ellerimiz ; hızlansa da dönüşü karadeliğin, yokolma anı gelmeden bi papatya tarlasına düşebilirdik. Ama bazen uzağına savurdu birbirimizi; bazen ellerimiz diğerini tutmayı unuttu düşmemek için tutunmaya çalıştı çünkü ; bazen yeniden birbirimize savrulduk ; ama artık sadece o karadelikten sağ salim çıkabilmeyi umarak ; ve hatta tek başına gerekirse ; diğerini yokolmaya bırakmak pahasına. Yokolma anı yaklaştıkça birimiz belki karadelikten ötesi hiçlikse hiçlikle birlikte yokolmayı göze aldı. Diğeri karadeliğin ilk azat hareketine tutunup kendini dönüş yolculuğuna bıraktı. Şiddetli değildi bu salınım ; çok uzaklara düşemedi. Durdu karadeliğin önünde, baktı, gördü, bi eşiği yoktu ki ; yoktu!.. "Birimiz biri ; diğerimiz diğeri olduğunda.." Karadelik onu papatya tarlasına da savurmadan, tam da aldığı yere bırakmış ve önünde yine dönüyor, dönüyordu. İçerdeydi diğeri..Bildi..Ama pencereleri yoktu ki, göremedi. Sadece karadelik hızını arttırırken, içerde yalnız döndüğünü, çarptığını , düştüğünü bildi. Yoktu ki kapısı, çalamadı. Bırakıp gittiği diğerini yutan karadeliği bırakıp gidemedi. Ondan sonra hiç görmediler ki aslında birbirlerini; hissettiler ama..Biri karadelikten çıkabilmek için bıraktığı diğerinin elini tutarcasına uzattı elini yokluğa; diğeri kendini bırakan ele hala tutunmak istercesine yokluklara..Ama değmedi ki parmakları..artık ikisi de uzansa da... Biri dönemedi karadeliğin ömünden; diğeri karadelikle dönmeyi öğrendi. Her patlamada savrulurken önceleri... Önüne geleni yutan karadelik hızlandı hızlandı hızının sonuna geldi. Anladı diğeri..Çırpındı..Ya yokolacaktı karedelik hiçliğe kavuştuğunda; ya da son salınıma tutunup savrulacaktı dışarıya..Yokolmayı göze almıştı biri yanındayken ve şimdi savrulduğunda nereye düşeceğini bilmeden..Yine göze aldı çünkü çok uzağına düşebilirdi diğerinin.Öyleyse hiç olmaktı en iyisi.Ama göremezdi ki, karanlığın gözleri yoktu. Ya biri papatyalar serdiyse karadeliğin önüne...Umdu.. Biriyse sadece baktı.. Papatyalardan bi taç yapsave konduruverse saçlarının arasına diye özlemle beklediğini yutam karadeliğin önünde saçlarını düşleyerek diğerinin; ama papatyalar dermeden..durdu..baktı.. Karadeliğin öfkesi dinmedi, büyüdükçe büyüdü, savurdu, vurdu, çarptı. Düştü diğeri ,acıdı, kanadı, çığlıklar attı. Dayanmaya çalıştı birinin papatyalar dererek beklediğini umarak. Ayakta kalmaya bile çalışmadı, sadece sürünerek. "Sakın" dedi kendine, "Sakın kapatma gözlerini, sakın yitirme onu ve kendini, sakın son patlamada yitme.." Ama hiç papatya kokusu yoktu ki karadelikte.. Biri baktı, gördü karadeliğin öfkesini.Anladı son yakın.Bekledi..Dondu kaldı..Papatyalara uzanamadı ki elleri.. Diğeri düştü, karadelik artık kırmızı delik kana kesmiş. Diğeri sendelemekten öyle bitapkapattı gözlerini, artık yittiğini bildi..Sadece bi an, gözlerimin son gördüğü onun gözleri olmalı...sürünerek olmayan çıkışına yaklaştı kırmızı deliğin emekleyerek; yükselmiş heryerde kırmızı. Ağzına kan tadı geldi.. Tam da o an..Kapattı gözlerini biri..Orada ,öyle ce bilirken..Kapattı..Göremedi ki karadeliğin kızıllığını, çırpınarak boğulan ama gözleri gözlerini arar diğerini.. Diğeri gözleri yine hiçliğe değince..yitti..gitti... ..Ve aynı an..Karadelik son bi sarsıntıyla..doğurmak ister gibi bi sancıyla adeta, ilk defa acıyarak yuttuğuna.. "Çık,çık artık" diye çığlık attı. "Yokoluyorum" Diğeri hangisi hiçlik artık bilemedi. Karadeliğin kendisi mi, ötesi mi? Yitti sayıklayarak.. "Ben karadeliğim belki.Ben benden nasıl çıkarım ki?" Nedendir bilinmez, karadelik de sevdi diğerini.Ne yapacağını bilmez yitmişken diğeri, o da bilemedi sanki kendisiyle hiçliğe mi taşısa; karadelik etrafına bakındı, hiç papatya tarlası görmedi; her tarafından hala kızıllar akan diğerine baktı, karadelik onu gördü ve dışarı attı onu bi annenin doğum sancısı gibi yokolmanının tam eşiğinde.. Oysa karadeliğin eşiği yoktu.Ve savrulup dibine düşüverdiğinde diğeri, döndü..baktı..birini gördü..gözleri kapalı..tam da o an gözlerini kapatmıştı hani.. Savrulup düştüğü yerde hala kızıllar sızarken kendinden mi kendinden içeri mi; sevgiyle karadeliğe baktı, "nolur, nolur, al beni içeri" BİZ DENEN KARADELİK Ve geldiği gibi gitti karadelik; gitmedi hayır, yokoldu, kendinden daha hiç oldu. Yerinde hiçbişey, ama gerçekten, hiç, hiç , hiç..Aynı karadelik asla oluşmaz uzayda..oluşanlar hep başka.. ...Biri kendine baktı... ...Diğeri kendine baktı... ...Biri "karadelikte yitti diğeri" dedi... ...Diğeri "karadelikte yitip gideydim" dedi... Kimse aynı kalamadı.Oysa aynı yere düştüler yutuldukları.. Birini bilmiyor diğeri.. Diğerini bilmiyor biri... Ama sanırım doğruluptozlarını silkelediler.İkisi de ceplerine dolan karadelik hiçliğine dokunamadan... Karadelikte yaşanan her an, dışarı çıkma umudu taşırken oysa..hiç unutmak istemeyerek karadeliği.. İkisi de karadeliği özler oldu... ...Ve ceplerinde bir soru.. "Hiçlik nedir ki?" cansuyu ya da karadelikteki adıyla eftelya |
Cevap: AMATÖRCE "Karadelik" değişik bir ayrılık hikayesi denemesi, şimdiye kadar okuduklarımdan çok farklıydı. İçinde duygu da vardı, yaşanmışlıklar da. Ama ben hep mutlu sonları seviyorum. Mutsuz sonlarda hep eksik kalıyor içimde bir şeyler. |
Cevap: AMATÖRCE Yokluğuna yürüyorum... uçurumlar çıkıyor arkamdan... uçurumlardan aşağı tırmanıyorum.. denizlerin dibine.. çıkıyorum.. Düşlerimi gözlerimden akıtıp avuçlarıma.. avuçlarımı sımsıkı açıyorum zamansız zamanlara... Şimdi ne sonradan sonra.. ne sondan önce.. Yokluğunun cehennemi kadar.. çoksun bende... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE ateş vardı külden önce.....ateşlere varmadan.. ve su.. sulara karışmadan....birbirlerini yok etme pahasına birbirlerine kavuşmak için yaratılan.... varmak çoğalmak değildi belki... ah içine çekilesi dolu dolu yalnızlık :)) esir edilemeyen... koynumuza aldıysak.. efendi biziz.... gözyaşıyla yudum aynı düşmez suya çizik attıgında su affeder ama gözyaşı çok tuzlanmışssa affetmez zordur affetmesi ve bunu kör gece göremez dalgalar tuzundan arınmadan yarana değdiğinde... tıpkı uçurumlara yürüyüp zirveye varmak gibi dibe atttığımız kulaçlar sahile vurur bizi..ah denizin tuzu...neyden arıtabilirsin sen bizi... nasıl bir valstir denizin çağrısı ki dönüp dönüp dururuz susarak atlatır her okyanus her fırtanıyı, can aldı canlar aldı denir deniz , ama fırtına dinince anlaşılır masumluk. hiçlik mi yokluk mu boşluk mu? hangisi daha koyu kara ki? bir ışıktan arta kalan kadar KARA yım ancak bir dilsiz kadar sağır kalmalı bazen sözcükler de.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE dağlar mı yürüdü? denizler mi taştı? suyu çekilen göl müdür dört bir yan? yaşadıklarının içinden çıkar mı bi yaşamayan? yorganlara sarılmış bi hikaye belki yaşam.. ıslak yorganlar altında bi gölge hikayense bakmadan gittiğin her gölge sende kalır ve kendine varmadıkça hiçbi yerde oynarsın iniltili bi nefes almak.sanki bi çeşme başıymışçasına.kendini bi çeşmenin akışına bırakmışçasına.öylece aksa çeşme.kesintisiz.hep aynı hızda ve kimselere bakmadan .kendini kendi akışı içinde kaybetmişçesine..ne olmak istersin deseler hiç düşünmeden çeşmenin iniltisi demek istercesine cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE o sıyrılmıştı tutsaklığından.. ve ben yaşamaya mahkum olmuştum... ve başbaşaydım şimdi içimdeki şeytanla.. sahip çıkmazsam yitireceğim... .ve tüm hayaletlerimin karanlığımda dansettiği.. bir cehennemim şimdi... ve tutsaklığımın efendisi.... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE kanın içinde kana bulanmadan ölüm ile hayat arası kırmızı dünden damlayan kanın ayak izlerini ölümün buz gibiliğinde yıkamak gerek apansız bi boynu büküklüğü ceplerine doldurmadan önce kıymıkları kolay acımaz insanın kıymık batışından sonra yanardağlara yürürken buzullarımızı bulur ve bastırırız kıymıklardan kalan değil kıymıkların kendi acısına öyleyse bekle uykuyu gözbebeklerine otursun ve senden süzülen kan uykuya teslim olsun cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE öldürmek ıcın olmek gerek ancak o zaman her gece tabutundan cıkan bı zombı kadar hakedecegım gokyuzunu tualım yapmayı yalnayak kosmak ıcın yenıden cakıl taslarını eteklerıme toplamam gerek ve sırattan dokmelıyım halkalar olusturmalılar cehennem atesınde ve yutmalılar alevlerı hapsetmelıler tutusmalı perdeler cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE büyüyorsun büyüyorsun bana sığmıyorsun....hala ve çaresizce çırpınıyorum.. hep aynı şarkıyı söylemek istercesizne.. gözlerimi kapatıp anları geri sarıyorum..ne zaman bu kadar çok an biriktirdik...hiç dışına çıkmak istemediğim.. başka tek ses tek görüntü girmesin .... ölüyorum..neden öldüğümü bildiğim andan sonra.. yavaş değil...ölümüm bitse ben bitsem diye ölüyorum.. zaten ölü olduğumu bilerek ölüyorum... insan büyüdükçe .. hiç olur muymuş? öğrenerek ölüyorum... sende sadece bi duygu.. sadece sevmeyi sevdiğin bi özlem olduğun.. ve bensiz de özlemini yaşayarak yaşayabileceğin için ben ölüyorum.. duyguna hapsoldukça ben yok oluyorum... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE çığlıksızlıktan geçiyordum.. düşsüzlüğe yürüyordum.. belki ses olmamıştı.. söz olmamıştı.. uçurum yamaçlarında soluk gölgeydin.. duydum.. ben ki çöl gecelerinde suydum... gece tüm nehirleri aştı... üzgünüm.. yarın bana ulaştı.. yarım olmadı.. yarın olmadı... ..kayaya yaslansam bir yanım uçurum olur mu şimdi?.. cansuyu son iki paylaşımım için çağrışım namasteee dendi teşekkür ederim :) |
Cevap: AMATÖRCE yokluk varlığı kapsıyor. varlık yokluğa yetişemiyor. varlık ve yokluk birbirine dönüşümlü mü gerçekten?varlık yokluğa kısmen devinimli, yokluk varlığa devinimsiz sanki. tek tek her varlığın varolduğu hücrelerin, tümünde varoluyor tek bir yokluk başarılı bir operasyonla. genleşiyor adeta. ve sonra yokluk varlıkla yer değiştirdiğinde yokluğun çekildiği hücrelere tek varlık dolamıyor. yokluk sanki sadece varlığın dolamadığı yeni hücrelere dönüşebiliyor. varlığın yokluğa dönüşme becerisi başarısız bir istimlak sadece. yine de her yokluk beceriksiz kurbanını tevazu ile kutsuyor. varlık yerini yokluğa terketmiyor hemen. başka bişey kaplıyor hücreleri hafif alkollü kehrimsi bir tadı olan..BİLME nin dayanılmaz hafifliği. sonra asansör gibi geliyor yokluk. yokluk varlığı kapsıyor. varlık yokluğa yetişemiyor. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE her yeni, varlığını tehdit üzerine kurar. bir öncekini eskitir ve yerinden sürer..yerini kaybetmesi için herşeyin eskimesi gerekir.. yıpranması.. yerine yenileri gelmediğinde hiçbirşey eskimez ve hiçbir şey eskimediğinde her şey daha bi kök salar bulunduğu yere.. İŞGAL yayılır.. her işgal tehditini yeni bir işgal tehditi tehdit eder ancak.... ..ve unutturacak olan..unutulmayacak tarihi başlatan.. varlıklarıyla tarih yaratacak milatlar demoklesin kılıcı. are deliğinden gökyüzüne doğru süzülme telaşında tarih ilerledikçe insan... sorulan her soru uçup gidilecek bi gökyüzü sundukça..evvel..ahir birikmiş çekmecelerde..ve sorulmayan her soru..açılmayan çekmece..uçacak gökyüzü bırakmıyor sanki... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE Butun renkler gider,griler kalir,Bir şarki aglar,Bir ruzgar kavurur,Bir yagmur usutur,ama hic Bir ates boyle yanmaz kanatarak..asilir Simdi boynundan ruhum sabahin belasinda,,Bir düs kayar avuclarimin arasinda..bir gulumseme beyazliginda nereye gider kendinden gider,kime varir ,herkes gider kimi kendine kimi kime..ama gider.kosullu sartli gider.. yerim yurdum zirvem uçurumum yürür gider.. Saklandigi yerden,umutlarinin isiklari hep yansin diye..kulleri tozu dumana katarlar,kapatmadan gozlerini,yanar gozleri de bilirim taskin sularini gokkusaginin altindan akan,uzatirken elini sunger olur her Bir damlasina tuzunu katar,susar sobeler..konusurken golgelerinde kalmisligin derin agiti,Bir dag olur kukrer..ama gri gri kükrer.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE berci kristin çöp masallarından çıkma bir gecekonduyum ben.. her gece yeniden inşa ediyorum kendimi çerden çöpten hem de ve inadına çere çöpe.. güneşe kavuşmamın tek yolu buymuşcasına.. ve bazen sağnaklarla geliyor gün kurumadan harçlarım daha.. ve bazen ellerinde kazma kürek bi yıkım ordusuna bedel sevdiklerimle gecekonduyum ben .. her gün yeniden içimdeki güce ulaşmak ve onu kullanmak için içindeki çerden çöpten sıyrılmayı güneşe varmak sanan. tek tek dizdiği tuğlaları katilinin eline teslim eder gibi yıkım ustasının eline teslim eden.. gecekondu olmak istemiyorum ben.. tuğlaların arasındaki çimento olmak istiyorum hayır duvarlardaki çelik kolon... ve bir kez yükselip göklere çere çöpe bulanmamak.. ben artık başka masallar yazmak istiyorum.... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE ah daha yapmadan bozmak iiçin uzanan ellerimiz... daha gelmeden gitmeye çırpınır adımlarımız ve daha bakmadan sileriz görüntüsünü resmin ve sağırdır kulaklarımız konuşmadan.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE güneşin çocuklarıyız elele tutuşup ışık dagitiyoruZ..yüreklere serpilsin Bir Umut ve Bir unut..dikiyoruz yırtık gönülleri gecede..yürüyüp gidiyor öylece ellerimiz sabahin burusuk teninin üzerinde..can oluyoruz cana can.veriyoruz solarken renklerimiz.. ah ayılmasak hıc ve karısmasak baskalarına yaramaz cocuklar gıbı bırbırımızın yuzunu boyasak kahkahalarla ne gece teslim alır bizi.. ne deli dalgalar.. koynumuza aldıysak.. efendi biziz ve renk vampiridir her renksiz.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE yaşanmışlık yarım kalır mı yaşanmışlığın sonuna geldiğimizde biz yarım kaldık diye? yaşanmamışlıkların bedeli neyle ödenir? hedefin varolduğuna inanmanın sarhoşluğu mudur ki bizi tam da hedefi gördüğümüzde serseri mayına çeviren? öyleyse hedefin yokolduğunun ayıklığıyla mı düştük hep yollara? hedef neydi ki ? sanrıların kabus kalmasından başka ? hedef elde etmemek miydi.. elde kalmamak mı aslında? hedef yol sa adım hiç ti .. ve yolcu hep uzaklaşandı oysa adım hiçti ve ad ım hiç ti eftrelya olmadan önce. hedef varmak mıydı sadece sarhoşluğa ve çıkmak mı yoldan yolun sonunda avuçlarım kanarcasına alkışladım ayılmamı ve kanını sürerek kutsadım dudaklarıma özgür bir kuş gibi ölmeye düşmekten başka Özgür ölmektir başkası. özgür =ölmek= başkası ...aralarına giren tüm imlalardan ayrı tercihtir şimdi üçünden birini ayıltan bizi ölerek özgürleşen her kuş betesini söyler ve çok azı duyar eftelyanın rüzgarla şarkısını cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE ..ve Tanrı kutsadı yalanlarımızı.. ve yalanlardan düştük bi daha varamamacasına... hiç gerçek olmamış bir yalanı bitirmediğimizde.. yalan arkamızdan ağlar mı ki ?? Daha bir istahla mı guler yalanliginda yeminler. .iki ucuna saplayıp kahkahalarini tamlanmamis kelimelerin,duser harfler.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE kendi kıvrımlarımda kıvranıyorum.. anki zaman tünelinden bi ortaçağ pazarına düşmüş gibi seyrediyorum şaşkın..herşey yavaşlamış..ve her yüz küçük ölçekli bir haritaya dönüşmüş..tüm öteki insanlar zamanı canlandırmak için giydirilmiş cansız bedenler gibi..plastikten..hareketsiz ve katı..kendi etrafımda dönüyorum..avuç içi kadar pazarın neresinde yol alacağımı bilemeden... geçmişten bugüne dahil olmaya çalışır sonra..ama zihninde kendisine ait bi fotoğraf var herkesin..yaşam gücünü aldığımız tek fotoğraf.. yokluğunu taşımaya gücümüzün yetmediği..o hiç değişmeyen..sürekli tamir ediyoruz çünkü... Hiç başlamamış bişey bitebilir mi?..Başlangıcı bir sanrı olan yanyoldan tekrar anayola çıkmaya artık sadece sanrısal bir sonuç yeter mi? Yetmezse sanrıya ulaşıp anayola çektiğimiz noktada sanrı sanrı olmaktan çıkar mı? Sanrısal başlangıçların sonu gerçek mi yoksa? güneş aynı dolunaya düşen iki sureti aynı anda mı siler her sabah? cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE ÖZGÜR BİR KADININ BAYRAMI Kızı kapıdan çıkarken dönüp sordu. -Anne; ne yapacaksın bugün? -Çamaşır,ütü falan işte.. -Hımm,çok renkli bi program.. -Ama bayramlık eşofmanlarımı giydim bak :) Hatta saçıma da bayramlık tokamı taktım ... Gülüverdi kızı diye güldü dünyası. ....ve gitti.. Özgür kadın kızının savaş alanı gibi bıraktığı odasını topladı; çamaşırları ayırıp yıkamaya başladı. Sonra aklına geldi .Kaç gündür banyoda su damlatan musluklar vardı.Eline ingiliz anahtarını alıp sıkıştırmaya çalıştı, olmadı.Gözlerini evde bozulan prizlerde,dökülen boyalarda, kırılan eşyalarda gezdirdi; canı sıkıldı. Bi an yine herşeyi bırakıp gitmek istedi..Yitip gitmek, hiç bulunmamak.. Eli telefona uzandı.Hayatında barındırdığı bikaç arkadaşını aradı. Herkes bayram telaşındaydı .Kalabalıklar arasında seslerini güçlükle duydu.Kendi sesini duyuramadı.Kendine bi kahve yapıp, hep çok sevdiği yalnızlığını yaşadığı balkonuna sığındı. Uzaklara baktı yüzünde tek mimik oynamadan,donup kalmış gibi yaşamda. Düşünmedi uzaktaki hiç kimseyi, düşünmedi yakındakileri de. Özlemedi geçmiş bayramları. Hayal etmedi sonrakileri. Sadece bi an, sınırsız bi gökyüzü altında olmak istediyse de duvarlarının sınırlarından dışarıya çıkmayı istemedi hiç canı.Benim tercihim, benim yaşamım diye düşündü.Ve sadece..bayram bi an önce bitse ve yine koşuşturmalar içinde kendimi unutsam diye iç geçirdi. Kedisine dokundu yüreğindeki tüm sevgiyi parmaklarının ucundan akıtarak. "Zavallı kedi, burada ömrünü benle hoyratça tüketiyor" diye içi sızladı. Çamaşırları makineden çıkardı. Bugünün şerefine salona asmadı :) Kızı hep derdi ki: -Anne arkadaşlarım kurutmalığı artık evin dekoru sanıyorlar :) -Kızım kırk odalı sarayımızın kırkıncı odasına asarım bundan sonra :) Ama tökezlese de düşmemişti işte. Kızına yaşam alanı yaratabilmişti herşeye rağmen .Kendisiyle gurur duydu. Kendi yaşam alanını yaratma düşlerini uzaklaştırdı hemen silkelenerek..Aitsizlik duygusunun benliğini sarmasına izin vermedi.Tekrarladı kendi kendine.."Güçlüyüm..güçlüyüm..güçlüyüm ben..Kimseye ihtiyacım yok benim.." Çok sevdiği yalnızlığını içine çekti, kalabalıkların kendisini nasıl yorduğunu düşündü.Canını acıtanları, canı can çekişirken seyirci kalanları ; habire dallarından çekiştirenleri,Harry Potter'deki ruh emiciler gibi gücünü tüketenleri;masallardaki kırk katıra vurulmuşlar gibi hep biyerlerde kalan parçalarını, .Asosyal olmak benim tercihim dedi kendi kendine, bile isteye yükselttim duvarlarımı, keskinleştirdim sınırlarımı, sevmiyorum herkesle herşey paylaşmayı. Yine de belki bikaç çocuk kapısını çalar diye çikolata doldurdu bi gondola.Ağzına bikaç çikolata atarken çocukluğundaki gibi gülümsedi bi an ama toparlandı hemen. Ve sanal bi sosyal paylaşım sitesi açıp bilgisayarda.. paylaşmaya başladı.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE duygularımın adı var benim..dili yok ama adı var...eylül hep bana "akşam ezanı okunurken dışarda kalmışlık" duygusuyla gelir.. yetişecek bi yerim var mış gibi hızlanır adımlarım ama ezan bittiğinde hala nefes nefese varamadığım kapının artık açılmayacağını bilirim. ve içine giremeden.. dışında beklerim... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE buzul cagında uyumaz topragın altında kardelen tohumları ,,gunısıgı degecek avuclarına gozlerımden akarak ve papatyalara dokunacak nasırlı ellerımız,sımdi kosarak geceden kacmak gerek ve gecmek kurak corak collerı, bır ucurtmanın kuyrugunda suzulup.. Dokununca papatyaya Tekrar papatya olur muyuz ki?yaprakları kopan papatya neye benzer? Yoksa kopmadı mi hic yapraklar..ya da kopanin yerine yenisini mi çıktı.. ___________________ ayışığımı günışığına sakladım..ört perdeleri.. yaklaşma geceye içinde sakladığı güneşi bekleyemezken usulca ve gölgenin kuytusunda kanamıyorken gözlerin.. ve değilse içindekiler doğuracağın bebeklerin.. ve kendini güneşte uğurla.... ve sabahı dogururken gece..ve gökyüzümden alev alev ışığını suzerim penceresinden odalarina kalbinin..ve bir dağ örer tünel kazarim bir tek bizim bildiğimiz..bizen gider bize geliriz..ve karanlığında aydınlanır,aydinliginda karartiriz..ve donustururuz tüm varligiyla hüznü katariz sekerligimize..tüm masumiyetin ve samimiyetini kaldirir dikerim kafama,,sarhoş uyurum....öyle durgun..öyle coşkun.. __________ cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE gozyaslarının gunısıgı rengınde akmasından vazgecmesı mıdır coken gece acılar vadısınden cıkıp bermuda ucgenıne dalmak mıdır kı hep benım dı gece ve bıraz da ben dım oyleyse bu neyın karanlıgı ayısıgı dogmuyor geceye soluğun gelmese peşimden.. gene tutsaktu gece.. ve gece içeriye girdi.gece kendini onunla yapayalnız buldu büyük ve karanlık bi duman gibi.silindim.titreyerek savunmasız ve dirençsiz.gece.gölgenin içinde ellerimi tuttu ve gel dedi.. ah hıclıkler denızınde yuzer gıbıyım yercekımsız ve agırlıksız .. sallandırsak ayaklarımızı suya deger mı? Golgemız dusse bu gece yeter mı kı dolunay tutulması bitecek.....ne kadar geceye yürüsek o kadar günışığına varacağız.. umut peşimizden kovalar ancak da yetişemez bize.. bazı geceler kanayacak avuçiçlerimiz ama biz alkışlarla yine yola düşeceğiz cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE dehşet!! Yüksekte bir duygu mu ki üst sınırına yol almakta,,tüm ölümcül duygular yukarda mı asılı ve ölmek için mi kurtulmalı kendı ağırlığımızdan hergece kan kırmızı.. her sabah canı çekilmiş...her sözcük kanla yazıldı.. her saniye.. kana susadı.. ..bekledik..neyi beklediğimizi unutarak.. ..unuttuk..neyi unuttuğumuzu hatırlayarak... mışıl mışıl uyuttular bizi ..kovalamadan gerçekleri battım yalana....bigün gerçeğe çıkar diye yumduğum tüm gözler kançanağı.. Silme vakti gözleri ..gözlerden aktı gitti yalanlar..sularimda yikarm yalana dokunan ellerimi..suyumdan cikarim..gözlerimiz gerçek bakar bizim..her sözu dogru sayariz..kaybettiklerimz hic kazanmadiklarimizdir..ve yolumuz uzuundur bizim..bataklıkta biz batmayiz..batanlar hırsları,korkuları,yalnizliklari,ikiyüzlülük ve yapmacıkliklari ağır gelenlerdir..yol bizi bekler..seke seke yürürum ben taşları toplarken..bir nefes uflerim en gorkemlisinden karabulutlari silerim gokyuzumden..kuşlar serperim her yerine yüreğimdeki odaların bahçesinde ucusur kıpır kıpır..rüzgar eserken serin serin içimizi temizler gider..hiç bir söz kullanmayarak çok şey anlatır dilimiz..kahkalarimizda bogulur ritimler..hangi ritim ritmimize karışabilir..biz ayak surumeyiz ..güneşin cocuklarinA yaş değmez..tüm masumiyetimle..denizin kızıyım ben... cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE telassız bı yagmur sesı doluyor geceye bı yagmur damlası olsam mevsımsız ya da her mevsım mevsımsızlık her mevsımden ote bı mevsım mı kı oylece akıp gecsem ve kovalanmadan kacsam topragıma topragım hep bana hasret acıp bagrını beklese tum dususler varıs olsa bı yagmur damlası olsam arınsam hıcbı yagmur damlası degmezmıs dıgerıne bı damlacıgın kocaman yagmuru olsam cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE Ahh,Nerdeyim simdi..bir yaprak ustunde mi..ya da iki tepenin arasinda mi..yoksa kozanin icinde mi..saksida cicek mi susamis..deniz yildizi mi karaya oturmus..bir yurekte isik mi..veyahut yarada kabuk mu..nereye biraktim kendimi.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE Yildizdaydim sekerken uçuşunu seyrediyordum eteklerinin..gökkuşağı ciziyordum altında dans etsin parmaklarin diye bir gece gecisiminde çizgi oluyordum..su oluyordum çağlayanlardan icine akabilmek..bir kasırga bazen tüm tozları alabilmek saçlarınin..mevsim topluyordum biriktirmek için gunesi..iki tepe arasından bakan güneş oluyordum gün okuyordum aydinlansin sabah..peri kızları masalları okuyorddum basucunda..ruyan oluyordum bir kez daha elele dolaşırken manzara olalim diye..ve sen oluyordum Ben oluyordum..benden iceri bir sen..gozunun icinde bebekligim oluyordum. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE ve karanlığında aydınlanmak, ve aydınlığında karartmak her gece dolunayın gölgesini... uzat ellerini kendine yansın yaralı parmakların tanrıları dansettir içinde ve yüksel.. hafifle.. kendi sokaklarının köşebaşlarında seksek sektir okuduğun yazılmamış en uzun sessizliktir.. cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE hıclıgın karsı konulmaz dirimi tılsımlı bir mıknatıs gıbı cektıkce kendıne tum notalar tek sarkıya varıyor ve tutsak adımlarla dans ettıgını bıldıgınde tam da ozgurluk dansı yenı bır tutsaklık mujdesı verıyor en son ıssız bır adayı tutsak edıp ıcıme ıcıne hapsoluyorum şarkımla cansuyu |
Cevap: AMATÖRCE eğil bak.. güller fışkıracak yerden pembe pembe.. dinle bak.. ezgisini duyacaksın güllerin nağme nağme.. inan burcu burcu sen dağılacaksın yeryüzüne.. güllerin pembesinde.. ezginin nağmesinde... bu şarkı.. daha önce de dinlemiş gibiyim.. ya da dinlediğim sandım sadece.. belki nağme nağme yükselmiş ses olmamış.. şarkı olmamıştı belki de.... bu ezgiyle daha önce de dansetmiş gibiyim.. ya da dansettiğimi düşledim sadece cansuyu |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:27 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.