[Berilce]

Sinek kadar kocam olsun başımda bulunsun!
Devlet Tiyatrolarında, Hatice Meryem’in yazdığı ve Funda Mete’nin yönettiği, 4 kadın oyuncunun canlandırdığı eğlendirici, bir o kadar da düşündürücü oyunu, evlilik ve aile danışmanı “Bülent Şen” çok iyi anlatmış, bu ifadeleri paylaşmak istiyorum.

“Ben yakışıklı bir adamın karısı olsaydım eğer”; aslında bütün kocalar yakışıklı ve bütün kadınlar güzeldir. Eğer evlenmeden önce olduğu gibi, kendi öz bakımlarını yapar, ilişkilerini geliştirmek ve güzelleştirmek için birbirlerine ve ilişkilerine yatırım yapmayı sürdürür, şikayetlerden çok güzel şeylerden konuşur ve birbirlerine kibar davranmayı başarabilirlerse…
Ben bir adamın ikinci karısı olsaydım eğer: Evliliği biten bireyler, henüz bu kaybın yasını tutmadan ve normal hayatlarına dönmeden, evliliklerinde kendi adlarına yaptıkları yanlışları kabul edip, bunları düzeltmeden ikinci bir evliliğe adım atmasınlar. Hele hele çocukları da varsa… Bu süreci bir uzman yardımıyla atlatabilirler.
Ben bir garibanın karısı olsaydım eğer: “Perşembenin gelişi, Çarşambadan bellidir” diye bir Atasözü vardır. Evlenmeden önce şartlar kötüyse, evlendikten sonra da değişmez. “Varlık seviştirir, yokluk dövüştürür” bu mesajı oyun çok iyi vermiş.
Ben bir cücenin karısı olsaydım eğer: Baskın olmaya alışmış bir birey eş olarak daha çekinik ve yönlendirilmeye muhtaç bir bireyi eş olarak seçmek isteyebilir, ya da korunmak, şefkat ihtiyacı fazla olan bir birey ona şefkat gösterebilecek bireyi eş olarak seçebilir. Ancak bu konuda dikkatli olunmalı, çünkü bu konuyu abartır, eş seçimini ve evlilik kararını aceleye getirirsek, elimizde ne uzayıp ne de kısalabilecek cüce bir eş kalabilir.
Ben bir avare adamın karısı olsaydım eğer: mutsuz ailelerde büyüyen bireylerin eş seçiminde yaşadıkları bir paradoks vardır. Eğer çocukluğunda alkolik, avare ve aile içi şiddet uygulayan bir babaya sahip genç bir bayan, her ne kadar babasına kızıp gelecekte böyle bir erkekle evlenmeyeceğine söz verse de bazıları tam da babaları gibi olabilecek bir erkekle evlenebilirler.
Ben bir oyuncunun karısı olsaydım eğer; oyunda eşlerin uygun iletişim ve etkileşim kalıplarını kullanamaması sonucu aldatma süreci ve sonuçları çok güzel işlenmiş. “Kanı kanla temizleyemezsiniz”.
Ben bir futbolcunun karısı olsaydım eğer: evliliklerde çok para kazanılan zamanlarda müsrif olunmaması ve gelecek için yatırım yapılması hususu oyunda çok güzel anlatılıyor.
Ben bir kasabın karısı olsaydım eğer; eş seçiminde elektrik almadığımız, hoşlanmadığımız, kendisini her konuda geliştirme düşüncesi ve çabası olmayan insanları baştan elemekten çekinmemeliyiz. Evliliğin mutluluğu için eşlerin birbirini çekici bulması gerekir, oyun bu konuya da dikkat çekiyor.
Ben bir demiryolcunun karısı olsaydım eğer; kendini tamamen işine vermiş bireylerle evlilik bir süre sonra tam bir hayal kırıklığı olabilir.
Ben bir bankacının karısı olsaydım eğer; gençlere evliliklere girerken kendilerine şu soruları sorup yanıtlarını masaya yatırmalarını tavsiye edebilirim. “Ben kimim, evlilikten ne bekliyorum?”, “karşımdaki kişiden ne bekliyorum”, “karşımdaki kişi kendisini tanıyor mu?”, “karşımdaki kişinin evlilikten beklentileri neler”, “karşımdaki kişinin benden beklentileri neler?” Eğer bu yanıtlar uyumlu olursa, evlenmek her iki taraf içinde mutluluk getirebilir. Oyunda bu konu çocuk örneği ile çok iyi anlatılmış.
Bülent Şen, oyunun hem çok eğlendirici hem de mutlu evliliklerin kurulması ve geliştirilmesi konusunda izleyenlere farkındalıklar yaşattığı görüşünde…

[bussraster]

fırsatım olsa gitmek isterdim...
izlenmeye değer...

[Berilce]

Umarım fırsatınız olur hala Devlet Tiyatrolarının sezonu bitmeden gidin
hem ucuz 10.00 TL, hem de çok komik, ben iki kere gittim bu oyuna:)