Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

İNSAN ZEKASI ÜZERİNE BİR İNCELEME!

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler İNSAN ZEKASI ÜZERİNE BİR İNCELEME! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Uzun yıllardan bu yana Rocky ile birlikte çalışan psikolog Ronald Schusterman'a göre bu yetenekler, dilin koşulu. İnsanlar sadece bu düşünce sürecini yerine getirebildikleri için gerçek topu, top sözcüğüyle tanımlayabiliyorlar. Bununla birlikte hiçbir bilim adamı gelişkin hayvanlarda, bilinçli bir düşünme yetisinin ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

İNSAN ZEKASI ÜZERİNE BİR İNCELEME!

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:57 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart İNSAN ZEKASI ÜZERİNE BİR İNCELEME!

Uzun yıllardan bu yana Rocky ile

birlikte çalışan psikolog Ronald Schusterman'a göre bu yetenekler, dilin koşulu.

İnsanlar sadece bu düşünce sürecini yerine getirebildikleri için gerçek topu,

top sözcüğüyle tanımlayabiliyorlar. Bununla birlikte hiçbir bilim

adamı gelişkin hayvanlarda, bilinçli bir düşünme yetisinin varlığından söz

etmez. Birçokları, kurnazlığı çağrıştırdığı için zeka yerine kavrama veya

idrak kabiliyeti sözcüğünü tercih ediyor. Çıkmaz yol mu?

Hayvanların zihinsel iç yaşamlarıyla ilgili tartışma adeta bir çıkmaz

yola saplanmış gibi. Zihinsel durumları ve yetileri ya da duyguları anlatan

terimlerin hiç biri bilimsel olarak tanımlanamamıştır. Kelimelerin

anlamı sürekli değişmekte. Zeka (intelligence) genelde sorunları çözme ve

bağlantıları görme yetisi olarak açıklanmakta. Fakat her problem

düşünülerek çözülmüyor, hayvanlarda zekayı yansıttığı sanılanların bir çoğu

genlerinde programlanmıştır. Ayrıca zekanın farklı biçimleri söz konusu. Teknik

görevlerde, sosyal görevlerden farklı yetenekler gerekli. İnsanlar arasında da

mesela yabancı dil öğrenmekte zorlanan matematik dahileri vardır. Konu,

işin içine bilinç de girince iyice bulanıklaşmakta. Sözlüklere göre bilinç,

düşünce veya anı gibi zihinsel koşullar gerektirmekte. Fakat bilinç için de

aslında bağlantılı bir açıklama var sayılmaz. Alman nörobiyolog Andreas Kreiter,

bilinç kelimesinin arkasında hatalı bir konseptin bulunduğunu söylüyor ve bilinç

belki de belli bir bilgi işlem tipinin bir yan ürünüdür diyor. İmkansız

olan İnsanın kendisini bir hayvanın yerine koyabilme imkansızlığına

dikkat çeken bilim adamı Amerikalı filozof Thoman Nagel idi. Mesela bir yarasa

gibi yaşamanın ne olduğunu asla tahmin edemeyiz. Sadece rutubetli bir

ortamda baş aşağı sarkarak yaşamanın bizim için hiç de dayanılır bir durum

olmayacağını bilebiliriz. Dahası başka bir insanın bilincini bile öğrenemeyiz

sadece hissedebiliriz. Fakat yine de tüm insanların bir iç dünyaya sahip

oldukları kabul edilmekte. Yarasalar, yönlerin, ses yansımalarına göre

bulunduğu bir dünyada yaşıyorlar. O halde yarasanın bir ultrason bilinci mi var?

Köpekler idrar koklayarak yaşadıkları bölgenin sosyal topografisini

çıkarabiliyorlar. Buna göre köpeklerde idrar kokusu bilincinin bulunduğunu

söyleyebilir miyiz? Hayvan olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek

isteyenler, algılamalarındaki farklılıkları kavramalı. Yarasalara, köpeklere

sorulanları sormak imkansız. Bu, körlerin önüne kağıda basılı bir zeka testi

koymak gibi olurdu. Bochum'daki Ruhr Üniversitesi nöro ve davranış

biyologu Guido Dehnhardt, fokların duyu dünyasını araştırıyor. Bizimkinden bir

milyon kez duyarlı olan koku duyusu sayesinde havadaki en küçük orandaki dimetil

sülfiti bile koklayabiliyorlar foklar. Fokların yeteneği

Yosunlar, minik planktonların besinidir, bunlar ise balıkların besini

oluşturur. Foklar da balıklara bakarak planktonlarla beslenmeyi öğrenmişler.

Foklar ayrıca suyun toz içeriğine göre en ince nüansların tadını bile

alabiliyorlar. Bu foklar açısından büyük bir avantajdır, çünkü fokların

besinleri genelde okyanus sularının üst üste bindiği sınır bölgelerinde yaşıyor.

Ayrıca foklar, tuzun mesajlarını gayet iyi

okuyabiliyorlar. Hayvanların diğer canlılarla iletişim kuramamaları,

içteki yaşama bakışı engellemekte. Foklar, suyun içinde insanlar dünyasında var

olmayan izleri kaydediyorlar. Şöyle, son derece duyarlı bıyıklarıyla,

bir balığın suda bıraktığı titreşimleri üç dakika sonra bile algılayabiliyorlar.

Bir fok olmanın nasıl bir şey olduğunu insanlar, bedenen bile hayal edemezler. Bir

fokun duyuları algılayış şekli bile bu kadar farklıyken, iç deneyimi ve

bilincine nasıl yaklaşabiliriz diyor uzman. Ama buna rağmen fokların da

bilincin bir ön safhasına sahip olduğundan emin. Mesela bir hayvanat

bahçesindeki bir havuzda yaşayan fokların hepsi erkek olmasına rağmen, farklı

kişiliklerden bile söz edilebilir, diyor Dernhardt. Her hayvan görevlere farklı

yaklaşıyor ve bireysel stratejiler geliştiriyor. Bir tür bilinç var

Hayvanların bir tür bilince ya da en azından basit ön biçimine sahip

olduklarına İsviçreli zoolog Heini Hediger de inanıyor. Hatta primat

araştırmacısı biraz daha ileriye giderek şöyle diyor: Eğer bilinç,

kişinin kendi davranışları ve kararları üzerine düşünmek demekse, o halde

hayvanlar buna muhakkak sahipler diyor. Nörobiyolog Andreas Kreiter, ise

hayvanlardaki bilincin insandan farklı olduğunu, insan ve hayvanın ortak

yönlerinin spesifik olmayan korku, acı, doyum ya da iyi hissetme gibi temel

duygular olduğunu vurgulamakta. Doğabilimciler, diğer canlıların

beyninde tam olarak nelerin yaşandığını bulamadıkları için tartışma, filozoflar

arasında da hararetli bir şekilde sürmekte. Descartes, hayvanları belli

bir mekanizmaya göre işleyen saat gibi tarif etmişti, ancak bu tanımlamayı kabul

eden kalmadı artık. Günümüzde örneğin John Searle gibi filozoflar, insan ve

hayvan bilinci arasında bir sınır koymanın doğru olacağını savunuyorlar.

Bilincin en basit formu olan kendi bedeninin farkında olma yetisinde

bile farklı bulgular elde edilmiş. Avusturyalı hayvan psikologu Heini Hediger,

her yıl düşüp, yeniden büyümesine rağmen, geyiklerin, boynuzlarının genişliğini

bildiklerini ama buna karşın kafalarında ömür boyu taşıdıkları boynuzlardan

birinin kırılması halinde antilopların bunu fark etmediklerini saptamış.

Ulusal karakter? Bize çok yakın olan türlerde bile hayvanlar

hakkında kesin açıklamalarda bulunmak neredeyse imkansızdır. Bertrand Russel,

Amerikalı ve Alman bilim adamlarının çalışmalarını okuduktan sonra alaylı bir

şekilde hayvanların, gözlemleyenin ulusal karakterine uygun bir biçimde

davranmadıklarını söylemişti. Amerikalıların deney hayvanları inanılmaz bir

gayret sarf ederken, Alman araştırmacıların hayvanları, hareket etmeden oturuyor

ve problemi nasıl çözeceklerini düşünüyorlardı. Bir davranışın bireysel

bilişsel süreçlerle mi işlediği yoksa Descartes'in saati gibi otomatik olarak mı

çalıştığını bulmak çok zordur. Karmaşık davranış biçimleri, genelde kalıtımda

programlanmıştır. Bunlar rastlantısal olarak oluştuktan sonra evrimsel rekabet

sürecinde kalıcı olarak kalıtıma işleniyorlar diyor bilim adamları.

Nasıl bir zeka Hormonlar veya çevresel bir uyarı istediğinde, bu

davranışlar otomatik olarak yerine getirilmekte. Mesela karıncalar ölü

hemcinslerini yuvalarından dışarı taşırlar. Hijyen açısından aslında gayet

mantıklı bir davranış. Fakat bu işi yaparak tamamen robot gibi davranıyorlar.

Bilim adamları, normalde yalnızca ölü karıncalarda salgılanan bir asidi,

canlı karıncanın üzerine döktüklerinde, karıncaların canlı olan hayvanı da

dışarı taşıdıklarını görmüşler. Bu gibi davranışlardan yola çıkan davranış

biçimcisi Conwy Lloyd-Morgan, bugün bile geçerliliğini koruyan bir ilkeyi

formüle etmişti: Refleks ya da içgüdü gibi daha kolay açıklamalar dururken,

hayvansal davranışlar zeka olarak yorumlanmamalı. Akıllı bir davranışın mutlaka

bilinçli olarak yerine getirilmesi gerekmiyor. Münster Üniversitesi'nden

Norbert Sachser de mesela sincapların kışa hazırlık olsun diye yiyecek

depolamalarını, genetik bir programa bağlıyor. Kimi bilim adamları bunu

ekolojik zeka olarak açıklayarak, Wolfgang Wickler gibi şu iddialı soruyu

soruyorlar: Zeki olmak için gerçekten beyne ihtiyaç var mı? Ve buna

yanıt olarak da arıların dansından, böceklerdeki alet kullanımına kadar minik

beyinlerle ne kadar zor davranışların yerine getirildiğini gösteriyorlar. Ancak

ekolojik zeka tezini destekleyenler yine de bunların planlı ya da refleksle

gerçekleştiğini iddia etmek yerine, evrimsel süreçlerin, bilinci gerektirmeyen

çözümler getirdiğini kanıtlamaya çalışıyorlar. Neresi içgüdüsel?!

Tabii bireysel zihinsel yetiler ve zeka programı arasındaki farkı

görmenin kolay olmadığı istisnalar da var. Mesela bilimsel adı İndicatoridae

olan bal kuşu, arı larvalarıyla beslenir. Kuş, arılar tarafından korunan yuvaya

ulaşamadığı için buraya girmenin yollarını arar. Çözüm şudur:

Kanatlarını çırparak ve tiz bir şekilde öterek balla beslenen bir porsuk türünü

baştan çıkarak yuvaya gitmesini sağlar. Porsuk kovanları parçalayarak balı yer

ve artanı da kuşa bırakır. Bunun içgüdüsel bir davranış olduğunu söylemek zor

diyor uzmanlar. Kaldı ki kuş bu stratejisini insan da uygulayabiliyor. Örneğin

bir arıcı, çalı bıçağıyla ağaca vurduğunda da kuş uçup geliyor. Ve

benzer davranışları bilim adamları şebeklerde de gözlemlemişler. Yavru şebek,

yetişkin bir şebeğin çıkardığı kökleri elde etmek için sanki canı yanıyormuş

gibi avazı çıktığı gibi bağırır. Yavrusunun sesini duyan anne şebek koşa

koşa gelir ve sözde yavrusuna zarar veren şebeği kovalar. Böylece yavru şebek

lezzetli köklere kavuşur. Bunun bir rastlantı olduğunu söylemek imkansız çünkü,

uyanık maymun bu davranışı sürekli tekrarlıyordu diyor bilim adamları. Burada

ilginç bir şekilde maymunun yalana başvurduğu görülmekte. Maymun yalan

söylemesini biliyorsa, düşünebilir de. Peki fark ne? Peki bu

durumda insan ve hayvan arasında ne gibi fark kalıyor geriye? Mizah olabilir mi?

Fakat Hediger bazı hayvanların mizah anlayışı ya da en azından başkalarına gelen

zararlara gülmek gibi davranışlar sergilediklerini görmüş. Bilim adamı

Kenya'daki Milli Parkı'nda bir step şebeğinin vahşi köpeklerle nasıl dalga

geçtiğini anlatıyor. Köpek sürüsü bir akasya ağacının gölgesinde uyumaya

çalışırken, şebek ağacın tepesinden atlayarak köpekleri rahatsız ediyordu.

Şebeğin her atlayışında köpekler, maymunu yakalamak için yerlerinden kalkıyor

ama maymun yeniden ağaca çıkıveriyordu. Maymun aynı şeyi beş altı kez

tekrarladıktan sonra yabani köpekler, hayvanın peşinden gitmekten vazgeçmişler.

Burada şebeğin amacının sadece köpekleri kızdırmak olduğunu anlamak için bilim

adamı olmak gerekmiyor. Başkalarını kızdırabilmek için hayvanın, kendisini

başkasının yerine koyma yetisine sahip olması gerekiyor. Bir ekonomi

anlayışıyla ilgili gözlemler de bilinçli davranış için kanıt olabilir aslında.

Jersey hayvanat bahçesindeki orangutanlar ilginç bir şekilde bakıcılarla bir tür

alışveriş sistemi geliştirmişler. Eşyaya değer biçme

Ziyaretçiler kafese, şemsiye, anahtar, kamera ve vb gibi eşyalar

düşürdüklerinde, maymunlar bunları yakından incelemek için topluyorlar. Bakıcı

bu eşyaları geri alabilmek için onları yiyeceklerle ödüllendirince, maymunlar

kısa bir süre sonra eşyalar için belli bir değer biçmeye başlamışlar.

Mesela bir çocuk eldiveninin karşılığı iki tane kuru üzüm, anahtar ise

bir muz değerinde olmuş. Bu davranışı sergileyen maymunlar, kendilerini bit

pazarında alışveriş yapan insanlar gibi mi hissettiklerini anlatabilseydiler ne

iyi olurdu. Bazı zoologlar ve filozoflar bu yetinin yokluğunu insan ve

gelişkin hayvanlar arasındaki fark olarak açıklıyorlar. Konuşamayan canlılar

belli bir zeka seviyesini asla ulaşamazlar. Bu tezin en ateşli

savunucularından biri de Noam Chomsky. Dilbilimci, evrensel gramerin tüm

insanlarda doğuştan var olduğunu ve insanların bu sayede konuşmayı hızlı bir

şekilde öğrendiklerini ve yaratıcı bir dil geliştirdiklerin söylüyor.

Chomsky aslında bu iddiasıyla haksız da sayılmaz. Bilim adamları

maymunlara konuşmayı öğretmek için on yıllar boyu uğraşsalar da hiçbir zaman

düşünce alışverişini yansıtan bir diyalog ortaya çıkmamıştır. Yani Chomsky'nin

dediği gibi maymunlar yaratıcı bir dil geliştirememişti. Yetenek tek

yönlü ve değişmez mi Sorun sadece dil de değil. Guido Dehnhardt,

yunuslara üçgen, daire ve dörtgen arasındaki farkı öğretmek için üç ay boşu

boşuna çabaladığını anlatırken, nörobiyolog Andreas Kreiter de Rhesus

maymunlarına optik sinyalin yer değiştirmesinden sonra öğrendikleri bir görevi

yeniden öğretmesi gerektiğini söylüyor. Oysa insanlar bildikleri bir şeyi yeni

bir düzenlemede tanımakta hiç zorlanmazlar. Tüm doğanın postlu ve tüylü

Einsteinlarla dolu olduğuna dayanan ünlü bir kurgu, büyüleyici olabilir belki

ama neredeyse hiç gerçek bir yanı yoktur. Tamam bazı kargalar yeme

ulaşmak için alet yapabiliyorlar, bazı ahtapotlar ve fareler ise karmaşık

labirentlerde hayatta kalabilmek için belli başlı görevleri yerine

getirebiliyor, ama tüm hayvanların yetenekleri yine de tek yönlü ve değişmezdir.

Hem zaten doğa gerçekten de dahilerle dolu ise niçin sadece insan bu kadar

gelişebilmiştir? Zeka ve öğrenme yetisi aynı şey değil, diye açıklıyor

Andreas Kreiter. Hayvanları doğru yerde yakaladığınızda, arı bile inanılmaz

konumlamaya yetisiyle şaşırtıcı davranışlar sergileyebilir. Ama bu tür tek yönlü

beceriler için reflekslerin bağlantısı yeterlidir. Zihinsel duvar mı var

Evrim dehasının iş başında olduğu yerde, zekaya ve bilince gerek

duyulmaz bile. O halde insan ve hayvan arasında zihinsel bir duvar mı söz

konusu? Gerçi memelilerin duygulara sahip oldukları kesin diyen Norbert Sachser

da önemli farklılıkların bulunduğuna inanıyor. Mesela şempanzeler sadece o anda

kendisine yarayacaklarla uğraşıyorlar. Ancak Leipzig Max-Planck Evrimsel

Antropoloji bilim adamlarının bir süre önce Science dergisinde yayımlanan

araştırmaları ilginç bir şekilde orangutanların ve şempanzelerin bile plan

yaptıklarını gösteriyor. Hayvanlar, saatler sonra işlerine yarayacak bir aleti

14 saat kadar önce yanlarına almayı öğrenmişler. Sachser, insan ve

hayvan arasındaki genel farkın alınan kararlardaki özgürlük derecesi olduğu

kanısında. İnsan, evrimsel liyakatine karar verebiliyor. Mesela çocuk yapmama,

sarhoş olma ya da uç sporlar yapma gibi seçimler yapabilmekte. Oysa bir

hayvan her zaman evrimin üreme kuralını yerine getirmek için çabalar hatta bu

uğurda acı ve ölümü bile göze alır. Başka bir seçimi yoktur. Bilincin varlığıyla

ilgili soru sadece gelişkin omurgalı hayvanlar için geçerli olabilir. Solucanlar

ya da salyangozlar için günümüzde de Descartes'in saat modeli pek hatalı

sayılmaz. Aslan konuşsaydı Ama kim bilir belki kendi kavrama

yeteneğimiz yetersiz olduğu için omurgasız hayvanlardaki kavrama yeteneğinin de

yetersiz olduğunu düşünüyoruzdur. Z.Wissen'de yer alan araştırma

yazısına göre (04/2006) Hayvan olmak nasıl bir şey sorusu daha uzun bir süre

sadece hipotezler ve teorilerle yanıtlanabilecek. Ayrıca Ludwig Wittgenstein'ın

diğer canlıların sübjektif deneyimlerini anlamamanın imkansız olduğu kanısı da

bir süre geçerliliğini koruyacaktır. Bir aslan konuşabilseydi, bizler onu zaten

anlayamazdık demişti Wittgenstein. Yoksa bilim adamları olaylara

gereğinden çok daha karmaşık mı yaklaşıyorlar? Norbert Sachser, çocuklara

tavuklar ve köpeklerle ilgili bir film göstermiş: Bakıcılar çitin önüne yem

koymuşlar. Tavuklar çitin arkasından yeme ulaşmak için boşu boşuna çabalarken,

köpek bir iki metre ilerdeki açıklıktan çıkarak yeme ulaşır. Çünkü köpekler,

çocuklara göre düşünebiliyorlar. Kim bilir belki de olay bu kadar basittir? ! hürriyet

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


İNSAN ZEKASI ÜZERİNE BİR İNCELEME!

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler İNSAN ZEKASI ÜZERİNE BİR İNCELEME! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Uzun yıllardan bu yana Rocky ile birlikte çalışan psikolog Ronald Schusterman'a göre bu yetenekler, dilin koşulu. İnsanlar sadece bu düşünce sürecini yerine getirebildikleri için gerçek topu, top sözcüğüyle tanımlayabiliyorlar. Bununla birlikte hiçbir bilim adamı gelişkin hayvanlarda, bilinçli bir düşünme yetisinin ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:24 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.