![]() |
beni kimse anlamıyor Seni herkes anlıyor anlamasına da sen diğerlerini sürekli susturup konuşuyorsan onlar ne yapsın. Her zaman kendimizi haklı görmekten yorulmadık mı? Başkalarının sözü daha bitmeden sanki biz doğruların profesörüymüş gibi hemen bilgelik taslamadık mı? Bırakın insanlar konuşsun, biraz da siz dinleyin. O zaman kişilerin sizin için düşündüklerini tam olarak anlama fırsatını bulacak, gardınızı ona göre alabileceksiniz. Sürekli hücum değil biraz savunma savaşta stratejinizi seçmeniz açısından gereklidir. Ne olur dinlemeye başlayın. Artık konuşmayı biraz tatile gönderin. Çünkü insanları konuşurken sıktığınızda zaten söyledikleriniz onun dinlemedikleridir. Sıkmadan sabırlı saygılı dinlemeler.****************** Umarım bana darılmadınız. Bazen gerçekten de düşünürüz, ben mi yanlış yapıyorum. Bazen de bu sorguladan vazgeçip, çevrenizdeki anlayışı kıt insanlarla da mücadele edersiniz. Sanırım bunun adı kimlik yada kuşak uyumsuzluğudur. Herkes insan ama hepimiz diğerinden farklı. Bu konuda anlatılan iki gözü, iki kulağı olmak demek ortak noktalarda daima uzlaşacağız anlamına gelmediğidir. Sebep nedir? * Yaş farkı. *İnanç yapısı * Kültürel fark Evet en belirgin olan da budur. Sizin baktığınız pencereden herkes bakamaz. Çünkü bilgi birikimleri, alışkanlıklar, değer yargıları farklıdır. Çatışma olacaktır, doğaldır. Ne yapmalıyım? Öncelikle doğada bulunan canlıların ne kadar çok çeşidi varsa, aynı türden olanlarında birbirinden farklı olacağı gerçeğini iyice kavramamız gerekir. Baba oğul, yada anne kız, iki sevgili illede her zaman anlaşamayabilir. Ancak karşımızdaki bireyi anlamak en azından ortak paydalarda buluşabilirliği sağlar. Bunun için de gerekli olan iletişimin ne olduğunu öğrenmekle başlar. Sizce de önemliyse yazımın devamındaki iletişim konusunu okuyun, hayır önemsemediyseniz, size bir katkıda bulunmuş olmayacağım. İ l e t i ş i m , kişinin kendisiyle ve diğer insanlarla yaptığı ses ,davranış, yüz mimikleri, vücut dili kullanılarak,duygu,bilgi, düşünce kavramlarının gönderilmesi algılanması değerlendirilmesi faaliyetidir. Sizin yada karşınızdakinin yapılan bu alış veriş sonucunda iyi yada kötü anlamda mutlaka bir etkileşim söz konusudur. Biraz daha açarsak farkında olmadan, konuşmadan bile bir sürü iletişim kurduğumuz bir gerçektir. http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:d...s400/selam.jpgKarşımızdan gelen tanıdığımız kişiye bakarak elimizi sağ elimizi kalbimize koyup başımızı hafifçe eğmek nedir? Selam verilmiş olmaz mı karşımızdaki de aynı biçimde yada seslenerek (**ne haber?**merhaba**selamunaleyküm**günaydın**nasılsı n? ) size selam vermez mi? Bazen de küçük bir tebessüm selam için yeterli olmaz mı? http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:Y...8/10/selam.jpg Selamlaşmak insanın sosyal olmasının bir kanıtı değil mi? Konumuz selamlaşmak değil ancak birisi sizi görmesin diye kaldırım değiştirmeyin. Öğrenci yolda öğretmeniyle göz göze gelmemek için başka yerlere bakması iletişim korkusu olsa gerek. Beşeri (insani) ilişkiler selamla başlar. Sizi küçültmez yüceltir. İletişimi anlarsanız insanları da anlayabilir onlara kendinizi anlatabilirsiniz. Ne konuşacağınızı, nerede, ne zaman, ne kadar dinleyeceğinizi, dinleme kurallarını öğrenmeliyiz. http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:u...1/aslan-06.JPG Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin. Yüzünüz ve vücudunuzun yönü dinlediğiniz kişiye doğru olmalıdır. Kişinin konuşmasına izin verin, bazı kapı aralayıcılar (konuyu destekleyen tekrarlamalar yapın) ör: Çocuk annesine "Anneciğim Ali sokakta topumu patlattı." cümlesinde çocuğun kızgınlığını destekleyen kapı aralayıcı kullanın. ( anne: Belli ki sen Ali’ye çok kızmışsın.) dediğinde çocuk biraz daha öfkesini paylaşır ve rahatlar. Anne: Ali aslında iyi bir çocuktur, deseydi (kapı aralayıcı) kapanacak ve çocuk anneyle olan öfke paylaşımını kesecekti. Karşımızdaki kişi sevdiği birinden bahsediyor ve sizde onu daha çok konuşturmak istiyorsunuz.( kapı aralayıcı: Sen bu .............'yı ne çok seviyorsun.) olmalı. Kızgınlık varsa olumsuz aralayıcı, mutluluk varsa olumlu aralayıcı kullanın ve konuşmasına, anlatarak ferahlamasına çalışın. Dinlediğinizi onaylayan baş sallamak, evet, tabi, sonra ne oldu? Gibi sözcükler sıkça olmadan kullanılır. Dinlediğiniz kişinin sözüne girdiğiniz anda o nerede kaldığını, neye bağlayacağını unutur. Susun ben bilirim beni dinleyin edasını terkedin. Böylece gerçek konu değil hazırlık konularını dinlemiş olursunuz. İletişimi nasıl güçlendirebilirim? Çevrenizde bu iş için kullanabileceğiniz bir çok materyal var. İletişim de cep telefonu aracını kullanırken o telefon sizi ele geçirmesine umarım izin vermiyorsunuzdur. Bilgisayar da sizi ele geçirip suyunuzu çıkarmıyorsa sorun azalıyor. Sorguladınız mı neden diye, bunun adı asosyalleşme yani toplumda yaşayan ama iletişim kuramayan kişilerin kaçışları hayal dünyamızın bizlerden koparılmasına izin vermeyin. Tanımadığınız kişilerle yada yakınlarınızla sohbet etmeye başlayın. " Kendi kendinize ben bu kişiyi nasıl konuşturabilirim , bu kişinin mesleği kasaplıksa mesleğine yönelik kapı aralıyıcılar kullanın yada ilgi duyduğu ve sizin önceden bildiğiniz bir eğilimi var. Örneğin: Ev yemekleri tarifleri olsun. Kapı aralıyıcılar neler olabilir. * Enginar zor bir yemek mi? Nasıl yapılıyordu? Yemek tarifi kitabı alacağım sence en iyi Oktay Usta mı yoksa senin önereceğin ünlü bir ahçı var mı? Arkadaşlar sonra da bu kişiyle iletişiminizi önceden bu yöntemi uygulamadıysanız, eski diyaloglarınızla karşılaştırın sizce fark olacak mı? Kitap okumaya başlayın elinize geçen tüm kitap ve gazeteleri okuyun. Okuduktan sonra tanıştığınız insanlarla daha rahat bilgi fıkra güncel olay vb paylaşımını rahatlıkla yaptığınızı göreceksiniz. Kitap okurken canım sıkılıyor. Öyleyse sıkılana kadar oku sonra yine devam et. Birer ikişer sayfa oku bırak,sonraları o seni bırakmayacak alışkanlık yapıcı bir özelliği var okumanın. Hadi deneyin. İlginç konuları kitaptan bulup küçük kağıtlara özet biçiminde yazın aynı kitabın ilgili sayfasının içinde saklayın. Bir konuyla ilgili hiçbir kaynaktan faydalanmadan birkaç sayfalık metin hazırlayın. Konu ne mi olsun? Ekmek,su, kömür, araba, elbise, aşk, inanç ...... ne isterseniz. Bakalım kaç sayfa yazabileceksiniz. Sonra da hangi konuysa ansiklopediden bulun bir de onu okuyun aradaki farkı değerlendirin. Yazarak anlatmanın sizi ne kadar zorladığına şahit olacaksınız. Ancak yaptığınız her yazılı çalışma kelime haznenizi çoğaltarak anlatımlarda çok faydasını göreceksiniz. Ancak iletişimin zayıfladığı kişilerle karşı karşıyaysanız ona da mektup yazmayı deneyin, postayla değil kendiniz elden teslim edin. Eğer kabul ederse o da size yazmasını rica edin. Başkalarıyla iletişimin yanında farklı bir tür olan kendimizle iletişim nedir? Biraz açalım. Beynimize duyu organlarıyla algıladığımız dış uyarıcıları (cisim görüntüsü, ses, koku, bir paragraftaki okunanlar vb.) beynimizdeki geçici belleğimize alırız. Sonra eski öğrendiklerimizle karşılaştırırız, ilkokulda öğretmeninizin V harfini yeni dış uyaran okula başlamadan öğrendiğiniz kuş yuvasıyla eşleştirmedik mi , bordo rengini bilmiyorsak buna en yakın renk olan kırmızıdır demedik mi? Eski öğretiler yenileriyle birleşip tanımlar ve ana belleğimize kaydederiz. Peki ya tanımlanamayan bir kelime bir nesne ile karşılaşırsak ne yaparız. Küçük yaşlarda sorun yok baba bu nedir? Dersiniz cevaplandırılır. Büyüdükçe işler değişir o zaman sormak ta ayıp gelir. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp demişler. Tanımlanamazsa bu konuyu bilmediğinizi dürüstçe söylemeniz yakın bir zaman da araştırıp öğreneceğinizi söylemeliniz doğru bir davranıştır. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Sevmediniz mi? |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor Eğer bu yazı sana aitse. Seni tebrik ederim. Çok güzel bir yazı. Emeğine sağlık. Bizimle paylaştığın için çok teşekkürler...actionsmile |
Cevap: beni kimse anlamıyor Bu güne kadar kimseyi kandırmadım, Kandıranlardan da hiç hoşlanmam. Her eğitim öğretim döneminde en 300 öğrenciye bizzat uygulanan yeni bir eğitim felsefesi daha çok problemleri olanlara yönelmiş olsak ta iyileri de daha iyi noktaya taşıdı. Örneğin okul başarı oranımız net sayılarla %45 lerden, % 80 e yükseldi desem. yeterli olur umarım. Bu sitede de sizlerin pozitif yaklaşımlarınız sayesinde hayalimdeki bir çok insana ulaşabilmemde sizlerin de çok emeğiniz oluyor. Sizlere sevgilerimi yolluyorum. |
Cevap: beni kimse anlamıyor ben demiştim beni kimse anlamıyor. |
Cevap: beni kimse anlamıyor pardon bir şey soracağım siz mümin sekman mısınız?değilseniz ne olur gülmeyiny789ama herhalde yazarsınız yazınızdaki anlatım ve marjinallik belli ediyor sıradan olmadığınızı,anlaşılmamanızın nedeni sizdeki entellektüel zekanın herkeste olmaması olabir mi acabahy789ya da yazar değilseniz de olun mutlaka böyle soyut gibi görünen aslında somut olan yazılar hoşuma gidiyor tebrikler çok güzel olmuş |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
Bu arada jestinize çok teşekkür ederim. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
kişisel gelişim-PİRAMİTGENÇ •piramitgenç-kendini kullanma kılavuzu kitap 1/1 : Kişisel Gelişim Yazıları |
Cevap: beni kimse anlamıyor tamam ordan okuyayım eğer anlayamassam 2-3 defa okurumy789şaka tabi bence siz başlığı değiştirin beni kimse anlamıyor değil beni belli bir kesim anlıyor şeklinde yazınsuperxy |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor Armoni nerede kalmıştık?http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:p...mis_maymun.jpg |
Cevap: beni kimse anlamıyor İletişim için ilk adımlar.http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:z.../taytayvq0.jpg |
Cevap: beni kimse anlamıyor Murat abicim, ellerine sağlık gerçekten güzel bir çalışma olmuş ::) teşekkürler sevincli |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor Ebeveynler üzerine olan kısım. . Beni en çok etkileyen, buydu. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor cook guzel bır yazı olmus elıne saglık yenı arkadasım:) yazıyı okuyunca nedense ıcım rahatladı... |
Cevap: beni kimse anlamıyor ben sevdim bu yazıyı.. yanlız 2 sorum olacak. okul başarısını artıran çalışmanız tam olarak neydi. ne üzerineydi. bir de ilgiendiğiniz alanlar neler acaba. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
Ayrıca ilgilendiğim alanlar, matematik, teknoloji, felsefe, inanç konuları. Bağlantısını verdiğim kendi sitemizde biraz daha ayrıntılı bilgi var. Ancak daha çok sorun daha çok cevaplandırayım. Sizleri seviyorum. Bana keyif veriyorsunuz.kişisel gelişim-PİRAMİTGENÇ •piramitgenç kişisel gelişim-nedir? nasıl çalışır?-sonuç ne? : misafirlerimize |
Cevap: beni kimse anlamıyor teşekkürler. siteyi en yakın zamanda inceleyeceğim. umarım daha küçük yaş grubu öğrencilere yönelik teknikler de vardır |
Cevap: beni kimse anlamıyor Küçük yaş grupları için 3.çalışmamı bu yaz yapmak istioyum. Ancak siz de kendi birikimlerinizle dönüştürebileceğinizi düşünüyorum. http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:r...tar30237_1.gif |
Cevap: beni kimse anlamıyor paylaşımınız için teşekkür ederim |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor uzun zamandır giremedim siteye,mailime de gelmiş yazılan konular şimdi gördüm yazayım dedim ki öğrencilerle ilgili okul çalışmalarının olduğunu fark etttim,dolayısıyla öğretmen olduğum için de epey ilgimi çekti.gerçi şu kendini kullanma kılavuzunu indiremedim ama orada yazılan ,angarya denilen bölüm benim hoşuma gitti,hani 3 tembel öğrenci seçin takip edin diye başlayan bölüm.sizin yazılarınızı okumam lazım şu anda elimde etkili öğretmenlik kitabı var onu okuyorum ama bu yazıları da takip edersem orjinal şeyler yakalayacağım gibi geliyor. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Sevgili meslektaşım, Değerli öğretmenimiz armoni111, kitap aslında tüm çalışamlarımızın ve bu çalışmaların yıl sonu değerlendirmelerinin öğrencilerin de ifadeleriyle süslemeye çalıştığım. Piramitgenç sitemizdeki kişisel gelişim etiketinin 2. sayfasında 1/1- 1/2- 1/3 şekilinde sayfalar halindedir. Dilerseniz oradan tamamına ulaşabilirsiniz. Ayrıca 3 tembel öğrenci konusu dikkatinizi çekmiş. Benim diğer arkadaşlarımdan da istediğim, hangi bölüm ilgi çekici yada eleştirilecek kısım bulurlarsa eleştiri. selamlar. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Armoni arkadaşımın değerlendirmelerini almak isterdim. |
Cevap: beni kimse anlamıyor siz diğerlerini ne kadar dinliyorsunuz.http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:-...r_DSC_0105.JPG |
Cevap: beni kimse anlamıyor Bazen, gerçekten de kimse, hemde hiçkimse anlamıyor :) |
Cevap: beni kimse anlamıyor nsmr / Onları yeterince dinlediğini düşünüyor musun? Ya da uygun zamanı seçmeyi denedin mi? |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
|
Cevap: beni kimse anlamıyor Keyfi yerinde olunca dinlemiyorduu, canı sıkkın olunca hiç takmıyordu Murat abi :P Sanırım sorun bende ama bulamıyorum sorunumne acaba?? |
Cevap: beni kimse anlamıyor Alıntı:
onun ilgisni çeen kanuları açmaya deneyip. konuşturmaca oyunumuzdan oynasan. |
Cevap: beni kimse anlamıyor Değil, ama gelecekk. . Biliyorum. |
Cevap: beni kimse anlamıyor onun ilgi duyduğu "atıyorum" köpekler olsun" bu konuda bilgi toplayıp o tip konuları açıp onu rahatlıkla konuşturabilirsin, onun işi her neyse bizzat uygulamalı yardım niteliğinde beceremesen de yapmaya çalıştığını ispatlayabilirsin. |
Cevap: beni kimse anlamıyor yalan ve beden dili 1.ellerin hareketi azalır. diğer elini tutmak, elini bacağın altında tutmak. 2.elini dudaklarına götürmede sıklık. burnuna elini değdirmek, göz altını kaşımak, kulak memesini çekmek. 3. oturduğu koltukta o an pozisyonunu değiştirmek farklı şekilde oturmaya çalışmak. 4.yüz mimiklerini saklasa da, gözlerini kaçırmakla kendini ele verir. |
Cevap: beni kimse anlamıyor iletişim de doğru ses tonu İyi iletişim doğru ses tonundan geçiyor Ses tonunu doğru kullanma hem sosyal hayatta hem de iş hatayında oldukça önemli. Bu yüzden işinde başarılı olmak isteyen yöneticiler ses eğitimi derslerine katılıyor. İş hayatında kullanılan ses tonu ve beden dili hem ilişkiler de hem de toplantılarda büyük önem taşıyor. Yöneticilerin özellikle dikkat etmesi gereken bu unsurlar çalışanlarıyla daha iyi iletişim kurmalarını ve kendilerini daha iyi dinletebilmelerini sağlıyor. Semiha Berksoy Opera Vakfı da güzel konuşma, beden dili, şan ve fonetik eğitimleri veriyor. Bir grubu, kitleyi etkilemek için en önemli şey, güzel bir sese sahip olmak, cümleleri akıcı ve rahat bir şekilde söylemek, konuşamalar arasında duraksamadan istenilen şeyi ifade edebilmek ve beden dilini etkili kullanmak. Böylece konuşmacı kendine bir alan yaratmış oluyor ve bu alanla karşısındaki kişiyi ikna ediyor. Semiha Berksoy Opera Vakfı’nın verdiği eğitimlerden bazıları da bunlar. Kurumsal alanda güzel konuşma dersleri, beden dili, şan ve fonetik eğitimi veren vakfın birçok farklı sektörden öğrencisi var. Üniversitede daha etkili ders anlatmak isteyenler, yöneticiler, psikologlar, mimarlar, politikaya atılmak isteyenler, yüksek lisans öğrencileri de bu grubun içinde. En az 6 ay süren eğitimler 8-12 kişilik sınıflarda veriliyor. http://www.kisiselbasari.com/upload/isnanisterse.jpg Vakfın eğitmenlerinden, ünlü opera sanatçısı Semiha Berksoy’un kızı Prof. Zeliha Berksoy, eğitime gelenlerin, arkadaş grubu içinde ya da yeni edindikleri çevrede güzel konuşma sayesinde çok olumlu sonuçlar aldıklarını söylüyor: "Sesin rengi, tonalitesi çok önemli. Önce görsel olarak birinden etkileniriz. Seminer, konferans ya da iş toplantısında bir gruba hitap edeceksiniz mesela. En güzel takım elbiseyi giymiş olabilirsiniz, en pahalı ayakkabıları almış olabilirsiniz. Ama ağzınızı açtığınız an kulağa hoş gelmeyen bir ses çıkarsa bütün imajınız paramparça olur. Biz şan derslerimize çok önem veriyoruz. Sesin rengini ve volümünü şan derslerimizde veriyoruz." Ergenlik çağında ya da daha sonraki yıllarda bazı kötü alışkanlıklar, ailedeki bir bireyin ses renginin değişik olması sesi etkiliyor. Bazı çocuklar annesinden, babasından sesleri nasıl duyuyorsa kendinde de öyle oturtuyor diyen Berksoy, bu durumlarda sesin yanlış kullanılabileceğini vurguluyor: "Ses bir kas. Kulağa hoş gelmeyen sesleri şan dersiyle doğru yere getiriyoruz. Ses cızırtılı olabilir, hasta olabilir, kısık olabilir ya da yanlış bir yerden konuşulduğu için kulağı tırmalayabilir." Sunum ve toplantı metinlerine çalışılıyor Eğitime şan dersleriyle başlanıyor. 1 saat süren şan eğitiminden sonra beden ve nefes dersleri geliyor. Şarkı söyleme tekniğiyle konuşma tekniğinin aynı olduğunu belirten Berksoy, ikisinin de diyafram nefesiyle başladığını söylüyor. Doğaçlamalar ve dramatik çalışmalarla kişinin kendine güvenmesi sağlanıyor. Mesleki konumlarına ait söylemler, metinler ya da serbest konuşma şeklinde çalışmalar yapılıyor. Metinler köşe yazıları, şiir veya öykü çalışılabiliyor. Kişinin kendi getireceği konular da olabiliyor. Mesela yapması gereken bir sunumu varsa ya da toplantıda okuyacağı bir metin, bunlar da çalışılıyor. Temel eğitim ve bilgileri verildikten sonra kişinin ihtiyacı üzerine çalışılıyor. Kişinin iş hayatında hiç beklemediği durumlarla karşılaştığında kendini rahat bir şekilde dışa vurabilmesi için de uygulamalar var. Herkesin çalışma hayatında belli bir formda olduğunu söyleyen Berksoy, bu form içinde hareket edilmesi gerektiğini belirtiyor: "Her meslek kişiyi kendi kalıbına sokar. Doktor, bankacı, iş adamı, denizci başka bir kalıptadır, işi onu şekillendirir. Doğaçlamalarda bunu kırıyoruz. Kendi kişilik özelliklerini de kullanmasını sağlıyoruz, en doğalına iniyoruz. Böylece kişinin iç aksiyonu, bedenini kullanması, ses kaslarınızın rahatlaması söz konusu oluyor. Kendi doğallığınıza ne kadar çok dönerseniz o kadar kendinize güveniniz geliyor ve rahat pozisyona geçiyorsunuz." Çalışma hayatında spontan hareketlerin çok etkileyici olduğunu belirten Berksoy spontan olmanın birikim meselesi olduğunu söylüyor: "Ben spontan olacağım diye toplantının ortasında su bardağını yere düşürmek olmaz. O anda içinde bulunduğunuz toplantının en yoğun anında spontan bir sıçrayış yapabilirsiniz bir cümleyle. Sesinizin bir tonuyla, birdenbire dikkati üzerinize çekebilir, odak haline gelebilirsiniz." Otoriter ses tonu çalışanı kaçırır Yöneticilerin çalışanlarıyla astlarıyla sürekli otoriter bir ses tonuyla konuşması çalışanı kaçırmaya başlıyor. Tek ton konuşmak astların kendini geriye çekmesine, sadece gerekli oldukları zaman öne çıkmalarına neden oluyor. Ortak bir çalışma yapılmak isteniyorsa insani ilişkiler öne çıkıyor ve bu tip konuşma da birlikte çalışmayı zorlaştırıyor. Yöneticinin konuşurken zaman zaman moral verici olması gerekiyor. Tabii arkadaşça ilişki de bir yere kadar. O da hiyerarşiyi etkileyebiliyor. Bir yöneticinin ne zaman arkadaşça yaklaşacağı, ne zaman tatlı sert bir otorite kullanacağı, ne zaman yüreklendirerek konuşacağı çok önemli. Çalışanlarla olan ilişkilerde serinkanlı olmak gerektiğini belirten Berksoy, yöneticinin benmerkezci olmasıyla ilişkilerin bozulacağını söylüyor: "Yöneticiler bunları yapamıyorlar. Çünkü güvensizlik meselesi var, kendine güvensizlik. Davranışta, konuşma şeklinde, kelimelerin seçiminde, cümle yapısında belli bir takım güvensizlikler olduğu için nasıl davranması gerektiğini, elini kolunu nereye nasıl koyması gerektiğini, ayakta nasıl durması gerektiğini bilmiyorlar. Böyle olunca da karşısındakini etkileyemiyor. İçten olunca ister istemez herşeyi elde ediyorsunuz. Bütün bu içtenliğinizi yalın, sağduyulu, serin bir şekilde laubali olmadan ortaya koyarsanız karşınızdakini etkilersiniz." Beden dilinin de iletişimde önemi çok büyük. Göz teması mesela. Yöneticilerin gözlerin içine bakamadığını, gözlerini özellikle kaçırdığını belirten Berksoy, elin kolun rahat bırakılması ve söyleneceklerin göz teması kurularak söylenmesi gerektiğini ifade ediyor. Gözlerinizle salonu tarayın Monoton bir konuşmada ses hep aynı tonda devam ediyor, aynı yerde başlayıp bitiyor. Böyle bir konuşmacıyı 4-5 cümle sonra kimse dinlemiyor. Söylenenler ne kadar önemli olursa olsun tekdüze bir tonla anlatılan şeyler dikkat çekmiyor. Bu nedenle can alıcı cümlelerin can alıcı bir şekilde söylenmesi gerekiyor. Konuşma metninin seyirciye geçirilmesi için konuşmayı yapan kişinin izleyiciyi kendi üzerinde odaklaması lazım. Bu da beden diliyle, duruşla, salona hakimiyetle oluyor. Gözlerle salonu taramak "beni dinler misiniz, burada size önemli şeyler anlatıyorum" anlamına geliyor. Konuşmanın belli yerlerinde sesi yükselterek, bazı yerleri hızlı konuşarak, bazı yerleri tek tek anlatarak, durarak hatta heceleyerek anlatmak izleyicinin sürekli takipte kalmasını sağlıyor. Konuşmayla ilgili en çok görülen hatanın r, t, ş, ç harflerinin söylenememesi olduğunu söyleyen Berksoy, bunların büyük bir kısmının düzelebileceğini belirtiyor: "Yanlış konuşma, dudak tembelliği gibi nedenleri var. Hepsi için kişiye özel alıştırmalar veriyoruz. Bunu her gün çalışmak gerekiyor." Sunum ya da konuşma sırasında sahneyi gezmenin etkili olacağını belirten Berksoy, bazı konularda sahneyi kullanmanın estetik olmayacağını söylüyor: "Bazı durumlarda seyirciyle iletişim kurmak gerekir. O zaman balkonda oturanla bile ilişki kurmak gerekir. Harflerin telaffuzu konuşmada en çok yapılan hatayken beden dilinde en sık yapılan hata ise elin kolun kullanılması ve göz teması. Elin kolun nereye konulacağına odaklanılırsa kollar kişiye batıyor. Bunun yerine anlatılacak konuya odaklanılırsa eller konuşmacıya destek olarak açıklayıcı bir şekilde yardımcı oluyor. Beden dili ne konuştuğunuza bağlı diyen Berksoy, farklı hareketler yapıldığında göze batarsınız diyor. Politikada hitabetin çok önemli olduğunu belirten Berksoy, bu alanda yer alanların sorunlarının çok ağır olduğunu söylüyor: "Aşırı güvensizlik, bedenini taşıyamamak, aşırı utangaçlık var. Kendi mahallelerinde son derece özgür ve cevval kişiler. Mahallenin dışına çıktıklarında çok tutuklar. Politikacıların her yerde kendini ifade etmesi, insanları etkilemesi lazım." |
Cevap: beni kimse anlamıyor aramıza yeni katılan arkadaşlara hoşgeldiniz diyorum.http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:E...CatFriends.png |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:15 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.