![]() |
DÜŞÜN VE BAŞAR Düşün ve Başar Güvenli, cesur,sorumlu,zeki,işini bilen ve bitiren saygın bir insan olmak sizi heyecanlandırıyor. Zorluklara direnen kalbiniz bahar bahçelerinden yıldızlara yönelmek istiyor. Önünüzde muhteşem bir gelecek şansı var. Hayat paketinden payınıza, isteyebildiğiniz kadarı düşecek. Büyük arayışlarınızdan büyük buluşlara ulaşacaksınız. Bu yüzden tembelliğe ve çaresizliğe hemen şimdi meydan okuyun. Diğer yüz binlerce okuyucu gibi müthiş bir değişim başlatmak ve muhteşem yıldızlara yükselmek istiyorsunuz. Kalbiniz dayanabilirse, bu çok farklı ve etkileyici heyecan yolculuğunu kaçırmayın. Çarpıcı on adımı atın: Büyük düşünün, coşkunuzu güçlendirin, hedeflerinizi ve yöntemlerinizi yazın, şiddetle isteyin. Cesaretle, hemen harekete geçin, şimdiye odaklanın, mazeretlere yenilmeden eserinizi tamamlayın. İşte bazı okuyucu yorumları:
Düşün ve Başar’ı,üç,beş,hatta on kez okuduğunu bildiren okuyucular var. Bu kitapta olağanüstü bir değişim fırsatı keşfedeceksiniz. Sonsuzluk yolunda müthiş bir hayat bilgesi olmak sizin de hakkınız. (kitabın arka kapağından) Muhammed Bozdağ |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Ertelemekten ertelememe telkinini dinleyemeyenler burayaJ Gün boyu boş beklemenin nedeni,yapacak iş bulamamak değil,çevrede gizlenen işleri gündeme almamaktır. Eğer bir işimi yapmadığım için mazerete sığınırsam,günler sonra yalancılığımı yüzüme vuruyorum: ‘Yalan söyledim,kendimden ve başkasından doğruları gizledim ’ diyorum. Çok önemli sır: Tecrübelerimden öğrendim ki,bir işi samimiyetle yapmak istiyorsanız evrenin Hakimi sizin için gerekirse zaman içerisinde zaman yaratır ve aradığınız fırsatı size sunar. Eğer gerçekten yapmak istediğiniz bir işinizi meşguliyetleriniz veya yorgunluklarınız engelliyorsa, engelleri aradan çıkarır ve sizi işinizle baş başa bırakır. Yapmak istemiyorsanız da, sorunlar yaratıp sizi o işi yapmak imkanından mahrum eder. Bu durumu defalarca yaşadım; herkesin de yaşadığını sanıyorum. Yeter ki nasıl yapacağınızı öğrenin,sonra işlerinizi yazarak planlayın,bir kenarından başlayın. Her gün sabah elinize planlarınızı alın ve işlerinizin başına gidin. Çözüm teknikleri Düzenli yürürse, karınca bile dağın zirvesine ulaşır. Yöneldiğiniz zirve sizi de bekliyor. Üç adım öneriyorum: İşlerini belirle, ajanda kullan ve kendini yüreklendir! Başlıyoruz: 1) İşlerinizi belirleyin; Yapmanız gereken işlerin listesini biliyor musunuz? ‘ Bu bir hafta içerisinde yapacağınız yüz tane işiniz nedir?’’ desem cevabınız hazır mı? Hemen yapma alışkanlığı geliştirmek için önce yaşama biçiminizde ciddi değişiklikler yapmaya başlamalısınız. Dinlenmek ve gerektiği ölçüde eğlenmek dışındaki zamanlarınızda, kendinizi bir işin ve çalışmanın üzerinde tutmalısınız. Yardıma ihtiyaç duyduğunuzda, boş oturanlara mı, yoksa arılar gibi çalışanlara mı başvururdunuz? Çok çalışanlar iş bitirenlerdir; onlar yapılacak işleri kendileri bulur. Zamanlarını yönetirler ve işlerini bitirirler. Oturanların da bekleyen işleri vardır; kaçarlar ve unutmaya çalışırlar. Denediğinizde şunu görürsünüz: Boş oturanlar,işinizi unutmanın;yoğun çalışanlarsa,saniyeleri arasına işinizi sığdırmanın bir yolunu bulur. Çevrenizde birçok iş yapılmayı bekliyor. Boş durmanın nedeni işsizlik değil, iş bilmemektir. Herkesin kendi sorunlarıyla boğuştuğu dünyada başkaları sizin hayatınızı geliştirmeye çalışmaz. Görevlerinizi siz bulacaksınız ve zamanınızı siz dolduracaksınız. Hedefleriniz varsa her biri için yapılacak binlerce görev çıkar. Her iş bitişindeki işin kapısını açar. Bir iş öbür işe sürükler. Her gün kısa ve uzun dönemli ve dinlendirici olmak üzere üç tür iş göreviniz olacak. Kısa dönemli görevler: Bunlar yüz metre koşan atletin görevi gibi kısa süreli işlerdir. Günlük rutinler, başlayıp bitirilebilecek türden basit ve kısa işlerdir. Bugün tamamlanmaları şarttır:’Elektronik postalara cevap ver, faturaları öde, mektupları oku,haftalık yazını geliştir,kitabından bir bölüm daha oku,çocukla akşam hangi davranışı çalışacağını düşün…’’ Uzun dönemli görevler: Bunlar bir maratoncunun yürüyüşü gibi, büyük hedefinizle ilgili çalışmalardır. Her gün bir miktar çalışma gerektirirler. Bu sayede onları bir yetenek olarak geliştirirsiniz. Uzun vadeli hedef ve yöntemlerinizin her güne düşen payları vardır. Bugün bütünün parçaları üzerinde çalışırsınız: ‘On parmak klavye çalış, cesaret telkinini hatırla, araştırmanı sürdür,yeni öğrendiklerini kaydet,bugün yeni birisiyle tanış,kitabın tanıtımıyla ilgili gelişmeleri öğren,öğrenme yeteneğine çalış,etkili iletişim egzersizi yap…’’ Dinlendirici görevler: Bu tür işlerde amacınız rahatlamak, dinlenmek ve çalışma gücünüzü arttırmaktır:’ Parkta gezinmek,piknik yapmak,bir etkinliğe katılmak,maç yapmak,çocuklarınızla oynamak…’’ Bugün yapacaklarınızı düşünerek keşfettiniz. Düşündükçe yeni işler buldunuz. Bazıları küçük lokma gibi hemen yenebilir türdendi. Bazılarıysa fil gibi büyüktü. Ancak parçalayabilirseniz üstesinden gelebilirsiniz. Bu durumda çok önem kazanan bir görevle karşılaşırsınız: Ajandaya yazmak… Görevleri yazmak ve planlamak sayesinde gücünüzü katlarsınız. 2)Ajanda Kullanın Başarılarından etkilendiğiniz birkaç insanı hatırlayabilir misiniz? Siyasetle, ticaretle,sanatla ilgilenen kişilerden bir liste aklınıza gelir mi? Onların gündemleri rastgele olabilir mi? Kendileri veya sekreterleri her günkü görevlerini planlamazsa günlerine o kadar büyük işler sığdırabilirler mi? Sizin bugün’ünüzü planladığınız bir ajandanız var mı? Bunu yapmanız için başarılı insanların makamına gelmeyi beklemeyin. Çünkü bunu yapmadan oraya gelemezsiniz. Onlar hayatlarını planlamak sayesinde bu kadar etkili oldular. Aynı yol hepimize açıktır. İşlerinizi günün sabahında yazabilirsiniz. Gün içerisinde listenize eklemeler yapabilir. Bugün ne yapacağınızı düşünerek harcayacağınız zaman bu gününüzü birkaç kat etkili kılar. Her sabah ilk işiniz o günkü işlerinizi yazmak olsun. Birer saatlik çalışma aralarında on beş dakikalık dinlenme, öğlen molası ve gece uykusu rahatlamanıza yeter. Beyninizin sekreterlik hizmetinden faydalanabilmek için ona görevinizi önceden bildirin. Günlük plan: Tarih:25/1/1999 3-a- Ödenmesi gereken faturaları yanına al. 3-b- Telefon faturasını öde. 4- X konusuyla ilgili hedef yazını yaz. 4- Kitabının xxxx bölümünü bilgisayarda yaz. 6- Kütüphaneden aldığın kitapları iade et. 6- bölüm müdürleriyle ve xxx danışmanlarıyla görüş, 1- Sağlık Bakanlığından x beyi arayıp y konusunu sor. 3- Kredi kartının borcunu öde. 2- ABD’deki N.A.’ya e-posta gönderip halini sor. 5-a- Kırılan sandalyeyi tamirciden al. 2- Bangladeşli A.U.’ya Bosnalı A.K.’nin e-postasını gönder. 2- Bosnalı A.K.’ye bu durumu e-posta ile bildir. 7- Randevu verdiğin E.T. ile saat 12.00’de yemeğe git. 1- B.D.’ye gönderdiği kart için teşekkür telefonu et. 2- Alman dostum H.S.’ye istediği bilgiyi e-posta ile gönder. 1- A.B.’yi yeniden ara,yine bulamazsan not bırak. 1- Kaymakam arkaşları H.C. ve Z’yi telefonla ara. 1- N.B.’nin hastalığını sor. 5-b. Arabanın arka sol lambasını tamir ettir. 1- İ.K.’yi tebrik için telefonla ara. 1- Seminer öğrencilerinden U.B.’yi cevaben ara. 8- Saat 19.30’daki vakıf toplantısına katıl. İşlerinizi ajandanıza yazarsanız uçağınızı rotasında tutarsınız.
Öncelik sıralaması yapın: Her numara bir gruptur ve her grup diğerine göre ve her gruptaki bir iş diğer işe göre daha acil ve öncelikli olabilir. En acil grupları ve her grubun en acil ve öncelikli işini en ön sıraya alın. Güne en acil ve en zor işi yaparak başlayın. İşlerinizden birisi diğerinden önce gelmek zorunda olabilir. Günlük planınız veya güzergahınız, bazı işleri diğerlerinden önce yapmanızı gerektirebilir. Öncelik sıralamasını harflerle göstermenizi öneriyorum. Bugün faturaları ödeyebilmem için, sabahleyin faturaları evden alıp çıkmalıydım. 3-a ve 3-b ilişkisine bakabilirsiniz. Size anlattığım gün, benim için verimli bir gün oldu. Eğer bu listeyi yazmasaydım, bu işlerin çoğu gözümden kaçardı. Örneğin çarşıya gittiğimde bir işi yapar, öbürünü unutabilirdim. E-postaların tümünü birlikte gönderemezdim; telefonları birbiri ardına açamazdım. Muhtemelen faturaları evde unuturdum. Oto tamircisine giderken, yol üzerindeki mobilyacıya uğrayıp onarılan sandalyeyi almazdım. İşaretleyin: Bir işinizi tamamladığınızda şükür hissiyle gülümseyerek,listenizdeki sırasının üzerini çizin. Böylece işlerinizin azalışını görür, o günkü başarınızı izleyebilirsiniz. 3)Kendinizi kutlayın Kendinizi yüreklendirin ki bir işiniz öbür işinizi tetiklesin. Her gün birkaç kez durun, dinlenin ve şükredin. Bu duraklar enerji depoladığınız, yeniden canlandığınız, silkelendiğiniz, harekete geçtiğiniz kutlama anlarınızdır. Sabahleyin yatağınızdan kalktıktan sonra balkonunuza çıkıp dünü ve bugünü düşünün: Dün onur duyacağınız neler yaptınız? Hangi işleri bitirdiniz ve bugün neleri yapmaya niyetleniyorsunuz? Öğlen vaktine ulaşınca da bir ara işlerinizden çekilin. Vereceğiniz ara, ibadet molasında,öğlen yemeğinde veya çay arasında olabilir. Kendinize sorun: Bu sabahtan beri neleri yaptığım için teşekkür etmeliyim? Kendinizi takdir etmek için uyumaya yattığınız dakikaları da kullanın: ‘Bugünüm verimli geçti, şunları yaptım ve yarın da inşallah şunları yapacağım çok şükür.’ deyin . Uykularınız, hedeflerinizle ilgili hayallerin kucağındayken bedeninizi teslim alsın. Başkalarının sizi ne kadar onurlandırdıklarına takılmamalısınız: Siz aileniz için ne kadar onurlu bir çocuksunuz, babasınız veya annesiniz? Siz değerinizi fark edin, kendinizi kutlayın ve sizi üstün kılan Yüce Yaradan’a şükredin. Rahatlar ve huzur duyarsınız. Bir sırrı buraya sıkıştırayım. Eğer manevi olarak çok ileri olsanız, tertemiz niyetlerle çalışsanız,meleklerin size duası tatlı bir rüzgar gibi kalbinize eser. Durduğunuz yerde uçacak gibi coşkulu olursunuz. Öyleyse çevreyi çekiştirmekle enerji yitirmeyin. Muhteşem bir gelecek sizi bekliyor. Bunun için temeliniz dolu ve sağlam olmalı. Bunun yolu da geçmişinize daha derin, çok,içten ve temiz işler sığdırmaktır Böylece siz Allah’ın Hz.Peygambere (asm) gönderdiği ‘Bir işten boşalınca hemen diğer işe koyul!’’ emrini yerine getirmeyi öğrendiniz. Gerçek ömrünüzü içinde bulunduğunuz gün bilmezseniz o günü bir ömür gibi yaşayabilir misiniz? Ya enerjiniz geçmişin ve geleceğin sorunlarıyla boğuşarak tükenirse? Öyleyse son derece önemli bir yeteneğe muhtacız: Şu anı dopdolu ve verimli yaşama sanatını öğrenmeliyiz.!!! |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR ...Öyle bir özgüven geliştirmeliyiz ki,derin bilincimiz bize ihtiyaç duyduğumuz sözleri telkin etmelidir: ‘Sen yeterince güzel,yakışıklısın,yeterince beğeniliyor,takdir ediliyorsun. Zekan,zihinsel ve fiziksel kapasiten yeterlidir. Çevren,ilişkilerin iyidir, güçlüdür. Çevren seni bir dost görüyor ve güçlenerek gidiyorsun.’’ Bu sözleri size söyletecek bir içsel yolculuk yapmalısınız. Özsaygı bölümünde aktardığım gibi çalışın. Geçmişinizde yaşanmış kalbinizi derinden sarsan eleştirileri ve başarısızlık olarak algıladığınız örnekleri not edin. Eleştirilerin geçmişte kaldığını,bir kısmının haksız olduğunu ve hiç birini de artık hak etmediğinizi onaylayın. Başarısızlıkları da aynı bakışla geçmişte bırakın. Geçmişe saplanan o çocuğu bugüne çağırın. Şimdiki imkan,beceri ve başarılarınızı ona göstererek ikna etmeye çalışın. Hayatınızda şükran ve memnuniyet duymanız gereken ne varsa, görebilme becerisi dahil,hepsini yazın. Onları her fırsatta şükürle hatırlamaya başlayın. Bu, ‘ durumundan memnuniyet hissi ‘ cesaret gücünüzü sıçratacak. Ardından çevrenizdeki insanların iyi yönlerini bulmaya ve takdir etmeye çalışın. Onlar da karşılığını,size daha çok önem vererek gösterirler. Odağınızda nezaket, başardığınız şeyler ve hayattaki kaynaklarınız olsun. Değişimin hızla geldiğini göreceksiniz... |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Unutmayın: Hiç kimse sırf hayal kurarak çiçek yetiştirememiştir. Dünya toprağının mevsimleri sizi üşütür, ısıtır, acıtır, incitir, çatlatır. Doğmak güneş gibi ufku kuşatır, ancak değişim sancısız olmaz. çiçek köklerinden sulanarak,insan kalbinden beslenerek büyür. Dünyaya, Cennetin sevgi ve coşku okyanusunda katlanmak üzere köklenip, dal budak salmaya geldiniz. Çiçek köklerinden sulanarak, insan kalbinden beslenerek büyür. girlhaha girlhaha girlhaha |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Muhammed Bozdağ bugüne kadar okuduğum yazarların içinde tüm kitaplarını bir haftada okuyup bitirdiğim daha çok özümsemek için her kitabını defalarca okuyup altını çizdiğim tek yazar. Bugüne kadar pek çok yazarın çoğu kitabını almışımdır ve okumuşumdur ama hiç birisi Muhammed beyin kitaplarındaki kadar beni etkileyip derinden sarsamamıştı,ve hiç bir yazar böylesine yazdığı tüm kitaplarını bir haftada okuyup bitirme,her yeni satırı okuduğumda içimde daha da büyük bir heyecan ve umut yaratma potansiyeline sahip olamamıştı. Kişisel gelişim kitaplarını yakından takip etmeye çalışan bir bireyim ve kütüphanem deki çoğu kitap ya 1.basımdır yada 2.basım fakat Muhemmed beyin kitaplarına denk geldiğimde kitaplar çoktan 250.basımlarını yapmıştı ve ben kendi kendime çok kızdım...Nasıl olmuştuda böylesine değerli bir yazarı bunca süre fark edememiştim. Demekki çok tembellik yapmıştım ve fuzili işlerle çok fazla oyalanmıştımgirlhaha girlhaha Sanırım kayıp ettiğim zamanı telafi etmek istercesine hızlı okuyup bitiriverdim kitaplarını.ilk okuduğum kitabi İstemenin Esrarı idi..Daha kitabı bitirmeden diğer tüm kitaplarının siparişini verdim ve geldikleri gibi kitaplara aç bir çocuğun yemeğe saldırması gibi büyük bir heyecanla saldırdım girlhaha girlhaha 5 kitabı birden bir hafta gibi bir sürede adete su içer gibi,bir süngermişcesine,okuduğum her satırı içime çekerek özümseyerek okuyup bitiriverdim ve bitirdiğim zaman onca satırı okumuş olmanın yorgunluğunu beklerken kendimi daha bir enerji dolu,heyecanlı ve hayatımdaki pek çok düzene koyamadığım şeyi düzene koyabilecek bilgi ve cesarete sahip bir şekilde buluverdim. Bugüne kadar başarı üzerine yazılmış ve best seller olmuş pek çok kitabı okudum,ama hiç biri Düşün ve Başarın bana yaşattığı bu duyguları yaşatamadı....Okuduğum çoğu bilgi okumuş olduğum kitabın satırları arasında öylece kalakaldı...ama bu sefer öyle olmadı girlhaha girlhaha girlhaha Kitapla ilgili yüzlerce satır yazabilirim buraya ama bildiğim hiç bir cümlenin kitabın insan ruhu üzerinde yaşattığı o çoşku ve güven duygusunu anlatmama yetebileceğini sanmıyorum... Keşke elimde olsada kitaptan binlerce satırı size burdan aktarabilsem işte o zaman belki ne demek istediğimi,neden bunca heyecan duyduğumu bir parçada olsun anlatabilirim... Yazarla ve çalışmalarıyla ilgili bilgilere bu linkten ulaşabilirsiniz.Neden bunca heyecanla tutkunu olduğumu sizde anlayacaksınız y789 | Yetenek.com | MuhammedBozdag.com | |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR yazarın kitaplarını okuyan bir olarak eserinde sadelik ve anlatımın farklılına hayranım doğrusu paylaşımın için teşekkür ederim SEVGİYLE KALDIK |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Düşün ve başar çok güzel bir kitaptır faydasını görenlerdenim.Muhammed bozdağ'ın kitaplarının hepsi çok güzeldir.Muhammed bey'in kitaplarını herkese tavsiye ederim okuma alışkanlığı kazanma zamanlarımda okuduğum en güzel kitaptı kendisi.Yalnız bu kitabım bir arkadaşta kaldı bu kitabımı kaybettim kitaplarımın herbiri benim için çok değerli, kitap severler bunu iyi bilirler. |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Alıntı:
Kitaplarım benim içinde çook kıymetlidirler canım.İstersen olaya birde şu acıdan bak.Demek ki o arkadaşının Muhammed beyin kitabına senden daha çook ihtiyacı varmış ve hala o kitaptan öğrenmesi gereken şeyler var demektir.girlhaha girlhaha kitapla olan işin bittiğinde inanıyorum ki sana geri dönecektir y789 |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Bu kitap çok güzel hala elimin altında gidip gelip bakıyorum okumaya doyulmaz bi kitap. |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Gercekten cok guzel bir kitap. Ama bir de telkinleri dinledikten sonra okumam gerek. Etkisi daha farkli olur diye dusunuyorum. |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Alıntı:
Düşüncene bende katılıyorum sevgili ELPARANOID; Telkinler insanın hayata bakış açısını tamamen değiştiriyor ve daha önce hiç fark etmediğimiz ayrıntıları fark etmemizi sağlayıp önümüzde yep yeni ufuklar açıyor music45 |
Cevap: DÜŞÜN VE BAŞAR Düşün ve Başar Kitabının Bölüm Özetleri Büyük Düşünmek Düşünceler eylemlere yol açarlar. Eylemler alışkanlıkların nedenidir. Alışkanlıklarımız bizim karakterimizi, kişiliğimizi belirler. Karakterimiz ise hayatımızı örgüleyen en önemli nedendir. Herkes yürüdüğü yolun sonunda var olana ulaşır. Tırmandığınız merdivene bakarak sonunda nereye yükseleceğinizi anlayabilirsiniz. Dolaysıyla büyük sonuca giden yol büyük düşünceden başlar. “Büyük Düşünmenin Büyüsü” isimli kitabında Dr. David J. Schwartz ilginç bir tespiti aktarıyor. Amerika’da büyük bir şirketin işe alma bölümüne başvuranların durumu çok çarpıcıdır. Şirketin yılda 10 bin dolar ödediği işlere başvuranların sayısı, yılda 50 bin dolar ödenen işlere başvuranların sayısından 50 ile 250 kat fazlaymış. İnsanların çoğu daha ucuz işlere başvuruyorlar. Bunun anlamı açık: Yola yüksekten başlamaya cesaret edemiyoruz. Hedef Belirlemek “Nereye gideceğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.” Hangi yönde nereye kadar gidiyoruz? Tam olarak ne istediğinizi bilirseniz, çevrenizdeki güçler size nasıl yardımcı olacaklarını bilirler. Zihninize ne yapmak istediğinizi söylerseniz onu yapmak için çalışır. “Nereye gideceğini bilmeyen gemiye hiç bir rüzgar fayda vermez.” sözü hedefsizliğin gerçek sonucunu ortaya koyuyor. Ne yapmak, ama istediğinizi bilmiyorsunuz çevrenizde binlerce fırsat rüzgarı uçuşmaya devam ediyor. Hedefiniz yoksa fırsatları nasıl kullanacağınızı, yelkenlerinizi ne şekilde ayarlayacağınızı bilemezsiniz. Kendilerini başarısızlığa mahkum edenler hedefi, zihinde dolaşıp duran hayallerle karıştırırlar. İsteklerin, dileklerin hedef olduğunu sanırlar. Sonuçta hedefsizliklerini değil de talihsizliklerini suçlarlar. Onlara, isteseler neler yapabileceklerini söyleseniz, inandıramazsınız. Büyük işler başaranların, bunu sadece hedeflerine borçlu oldukları konusunda ikna olmazlar. Hedef sahibi olduğunuzda tüm duruşunuz hedefinize hizmet edecektir. Geçen tüm saniyelerinizde zihniniz hedef üzerinde düşünecek, konuşmalarınızı, ilginizi ve öğreniminizi hedefiniz belirleyecektir. Böylece dikilen bir ağacın beslenerek büyümesi gibi, hedeflerle dolu bir zihinde yaşatılan arzular içten içe inşa olmaya ve yeşermeye devam edecektir. Yöntem Belirlemek Nasıl yapılabileceğini bilseydiniz okuduğunuz kitabı yazabilirdiniz. “Nasıl?” sorusuna cevap verseydiniz mevcut arzularınız sizi çoktan kendilerine kavuşturmuş olurdu. Yöntemini keşfetmediğiniz iş, alsa yapamayacağınız iştir. Yöntem belirlerken üç farklı alan üzerinde çalışacaksınız: Yeterli bilgi toplamak, hedefi kesinleştirmek ve hedefi planlamak. Yeterince bilginiz yoksa nasıl yapacağınızı bilmeyeceksiniz. Hedefiniz kesin değilse tam olarak onu yapamayacaksınız. Belirsiz hedefler arasında dolaşıp duracaksınız. Hedefinizi planlamamışsanız merdiveni adım adım çıkamazsınız. Gittiğiniz yolu kontrol edemezsiniz. Bir adımı ihmal etmek tüm adımların boşa çıkmasına neden olur. Binanızın direkleri ne kadar güçlü olursa olsun, temel zayıfsa binanız çökmeye mahkumdur. Kesin hedefin gerçekleşme ihtimali bulanık hedefe göre en az yüz defa daha fazladır. Kesin olmayan hedef, uğrundaki binlerce saatlik emeği boşa çıkarır. Çoğumuzun başaramama nedeni hedefsizliğimiz değil, ama hedefimizin bulanıklığıdır. Kesinlik: Tam olarak neyi, tam olarak nasıl, tam olarak nerede, tam olarak ne zaman ve tam olarak ne kadar yapmak istiyorsunuz? İçlerinde bu sorulara cevap bulmadığınız hedefler uğrunda boşuna ömrünüzü tüketir misiniz? Şiddetli İstemek Başarmak üretmektir. Üretmiyorsanız başarılı olamazsınız. Her başarının içinde, var olmanın ayrı bir hikayesi yer alır. Tüm başarıların ortak bir özelliği, içlerinde güçlü arzu barındırmalarıdır. Başarı büyükse ona yol açan arzu da büyüktür. Ne kadar başarılıysanız o kadar arzulusunuz. Herkeste var olan sıradan arzulardan söz etmiyorum. İstemekten, dilemekten, basitçe ümit etmekten söz etmiyorum. Üzgünüm: Sözünü ettiğim arzuyu ifade edecek başka bir kelime de bulamıyorum. Burada herkesin bildiği arzudan değil, çok az insanın bildiği arzudan söz ediyorum. Kainattaki tüm güç ilişkileri arzu kanuna dayanır. Arzu, manevi gücün doğduğu kaynaktır. Ne kadar çok arzuya sahip olursanız o kadar güçlü olursunuz. Yani arzu ne kadar şiddetli ise sonuç o kadar güçlüdür. Bir Batılı düşünür şöyle der: “Duygularınızın şiddetini bilseydim gelecekte atacağınız adımların büyüklüğünü söyleyebilirdim.” Arzu duygudur ve tüm duygular arzu duygusunda birleşirler. Arzu, yerine göre sevgi olur, yerine göre nefret olur. Tüm duygular arzulamakla arzulamamak arasındaki çizgi üzerinde dizilirler. Cesaretli Olmak Cesaretiniz varsa izlerinizi uzaklara taşırsınız. Var olmamız cesaretimize bağlı. Cesaretiniz varsa herkes sizin var olduğunuzu bilir. Sizi insanların dünyasına sadece cesaretiniz taşır. Cesaretiniz yoksa kendi iç dünyanıza hapis olmaya mahkumsunuz. Katıldığınız bir toplantıda aklınızda kimlerin kalacağına dikkat edin: Kürsüde konuşanlar. Sonra da kalabalık arasında ayağa kalkıp yüksek sesle soru soranlar. Üzerinden koşarak geçtiğiniz vadide, kokularını gizleyen çiçekler dikkatinizi çekmeyecektir. Korku içinizdeki güzellikleri karadelikler gibi yutar, yok eder. Cesaret gösterebilenler risk üstlenmeye hazır olanlardır. Şurası kesin: Risk ve sorumluluk üstlenmeyen hiç kimse başarılı olamamıştır. Alışkın olduğunuz hayat size risksiz gelebilir. Aslında rahatlık içerisinde daha büyük riskler vardır. Çoğu insan sineğin ısırmasından kaçarken akreplere yem olur. Bizde “yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” sözüyle kast edilen budur. Değişmekten korkuyorsanız riskten kaçıyorsunuz. Değişmezseniz gelişmezsiniz. Yanlış yapma riskini göze alamazsanız doğru yapma cesaretini gösteremezsiniz. Hemen Yapmak Hemen yapan, bulunduğu an içinde yapılabilecek olan bir iş arar. Bu sayede güçlü birer gözlemci olur. Ankara’da bir ay boyunca Hızlı ve Etkin Okuma seminerlerine katılan öğrenci arkadaşlara, bulundukları salonun duvarlarında kaç tane tablo asılı olduğunu sordum. Altı tane tablodan kimi üçünü, kimi dördünü fark edebilmişti. Bir ay boyunca oturduğumuz salonun duvarlarındaki resimleri fark edememek ne demektir? Kaderimiz harika fırsatları her gün çevremizde uçuşturuyor. Onlardan hiç olmazsa birini keşfedebilmek dikkatli olmamız sayesinde mümkün. Dikkatli olan insan yapacak hiçbir işi kalmadığında, Barış Manço gibi duvarlarındaki tabloların tozlarını alır, resimlerin yerlerini değiştirir. Zihnimiz kuşların bedenleri gibi hareketli olmalıdır. İniş çıkışlarla dolu bir hayatta yaşadığımızı biliyoruz. Boğuştuğumuz sorunların biteceği bir günü bekleyerek ömrümüzü tüketirsek hiçbir sorunu çözemeyiz. Çok ilginç: Acılarımızdan kurtulacağımız günü bekliyoruz, ama beklemekle hiçbir şeyin değişmeyeceğini de biliyoruz. Şimdiyi Yaşamak Tabiatın tüm varlığı şu anda içinde bulunduğu durumdur: Geçmiş yok olmuştur. Yüz yıl önceki ormanlar şimdi yoktur artık. Yüz yıl sonra sokakların nasıl bir şekil alacağını da bilmiyoruz. Varlık geçmişten geleceğe uzanan uzun bir yol üzerinde seyreder. Bu yol üzerinde canlı ve cansız varlıklar gözükür, arz-ı endam ederler; sonra kaybolurlar. Her varlığa bu uzun yolda biçilen bir hayat süresi vardır. Dünya dört milyon yıldan fazla bir süredir var. Bu akış içerisinde bir çekirge varlığa koşar; bir mevsim boyunca en iyi nağmelerini sunar tabiata, sonra göçüp gider. Yakamozlar gibidir hayat. Zamanı hızlandırsaydık, gelenlerin gidişinin su üzerinde parlayan ışık yansımaları kadar hızlı olduğunu anlardık. Varlığa çıkış o andır. Damlada parlayan ışık gibi, kainatta bir an görünüp kaybolacağınızı hayal edin. Ne yapardınız? O saniyecik içerisinde tüm kâinatı tanımak, her şeyi tam o anda yaşamak istemez miydiniz? Aslında ne kadar yaşarsa yaşasın, her şey böylesine bir çırpıda çıkar hayata ve sonra kaybolur. İnsanın yaratılışını düşünün: Bir hücre yaratılır. Bir saniye geçer, yok olur, bölünür; yerine iki tane hücre yaratılır. Yok olan bir hücre var olan iki hücrenin çekirdeği olmuştur. Bazı bakteriler de bir saniye yaşayıp, yerlerine yenilerini bırakarak ayrılırlar bu hayattan. Tüm varlık aynı süreci yaşar. Bitki ölür, yeni mevsimde yavrularına kaynaklık yapacak tohumlarını bırakır. Bir örümcek ölür, bedeni onun yerine gönderilen yüzlerce yavrusuna besin olur. İnsan ayrılır yeryüzünden, bedeni bir çiçeğin vücudunda dirilir. Ruh büyük diriliş gününde, yeni bedeninin çekirdeği olmak için ebedi alemin açılacağı dört mevsimi bekler. Mazeretlerden Kurtulmak Kaderin karıncaların karşısına çıkardığı zorluklar bizim karşımıza çıkardığı zorluklardan küçük değildir. Her yağmurda evleri başlarına yıkılan karıncalar vazgeçmezken biz hangi deprem yüzünden vazgeçeceğiz? Yükselmek istiyorsak, bunu başarmak bizim elimizde. Alçaklara inmeyi de biz başarırız. Hem de ne maharetle… Başaranların hiçbir bahanesi yoktur. Bahanenin “var” olduğu yerde başarı “yok” olmaya mahkumdur. Hiç kimse bahaneyle birlikte yükselmeye devam edemez. Çünkü bahane bulduğumuz anda teslim oluruz. Bahane varsa mücadele yoktur. Bahane bulursanız en küçük başarılarınızı bile yok edebilirsiniz. Cesaretle üzerine gittiğiniz korku, korku içinde sizden kaçacaktır. Kendisinden kaçtığınız cesaret, cesaretle özerinize korku salacaktır. Hendeklerin üzerinden atlayamayan develer dağları zapt eden komutanların bineği olarak ün salmamıştır. Yüksekten korkan uçamaz, kılıçtan korkan galip gelemez. Ölmekten korkan yaşayamaz. Hastalığa göğüs geremeyen sağlığın huzurunu yaşayamaz. Şimdi dağlarda yuva yapan kartallar bir zamanlar oraya “uçma” zahmetine katlanmışlardı. Dağlara çıkmak için en azından taşların üzerinde yürümeye mahkumuz. Eseri Tamamlamak Pek çok insan hayatında devrim yapacak bir sıçrayışın tam ucuna gelir. Birazcık daha dayansa kendisini zirvede bulacaktır. Ama tırmanmayı bırakır. Bir adım daha atamamak, atılan binlerce adımın yok olmasına neden olur. Başarının olmazsa olmaz kuralı “yapmak”tır. Yapmayı anlamlı kılan bir kural vardır: Bitirmek. Bitmeyen iş yapılmamış iş gibidir. Hepimiz yüzlerce defa teşebbüste bulunduk. Aramızda binlerce insan başarının tam ucundadır. Sadece birazcık daha ısrar etmeye ihtiyacımız var. Zaten çalışmıyor musunuz? Zaten hayatın yükü omuzlarınızı ezmiyor mu? Zaten büyük çabalar içinde değil misiniz? Bir tek fark yapacaksanız hayatınızda. Bu fark tüm hayatınızı farklılaştıracak. Bu fark sayesinde sandığınızdan daha güçlü olduğunuzu göreceksiniz. Devleşmiş insanlar gibi dahileşebileceğinizi anlayacaksınız: Bitirmek. Başladığınız bir işi bitirinceye kadar devam etmek; başarı budur. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:22 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.