![]() |
Tanrı Kim? Merhaba, Forumda tanrı hakkında, birçok başlıkta gönderiler okudum. Ama benim kafama takılan bir şey var Tanrı konusunda. Burada sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım yanlış anlaşılmam. Sadece bir şeyler öğrenip fikir alış verişi yapmak amacım. 1- Tanrı kimdir? 2- Tanrı tek başına bir inanış mıdır yoksa dinle bütünleştirmek mi gerekir? 3- Tanrı hayatınızda ne kadar yer kaplıyor? 4- Telkinler Tanrı inancını olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor mu? Sevgiler. Teşekkür ediyorum. |
Cevap: Tanrı Kim? Merhabalar. Öncelikle sorularınız için teşekkürler. Sizde bilirsiniz ki dogmatik muhabetler bir noktadan sonra konuşanlar arasında pek te hoş olmayan, hareretli haller alıyor. Size tek sorum olabilirmi? (Soruya soru ile cevap oldu, fakat sadece sormak istedim. Nihayetinde; kişi ile yaradan arasına girmek gibi bir derdim yok, olmadı, olamaz da.) Sizce Tanrı nedir? Tanrı kelimesi size neyi anlatıyor? Cevabı buraya yazmak zorunda değilsiniz. Sadece kendinize cevap versenizde olur. --- Şimdi ise, sorularınızın bana göre cevabı; Tanrı... Benim, sensin, O... Herkes. Biliyorsunuz, düşüncelerimiz nesnelleşebiliyor. Yani bir nev'i birşeyler yaratabiliyoruz. Mesela; İki nokta yapabiliyoruz, Ho'o ponopono öğretisi öğrendik, kendimizi evrensel enerji ile besleyebiliyoruz, bilinçaltı seviyede istediğimiz değişikliği yapabiliyoruz. Başka hangi canlı böyle özelliklere sahip??? Şunu da unutmamak gerekir ki, çok ta önemli bir nokta; Beni de Yaratan var... İnanmakta bir seçim, dinle bütünleştirmek te... Seçim sizin... Hayatta seçimlerden ibaret değilmi? Tanrı hayatımda neredeyse her an yer alıyor. Kendimden ne kadar uzaklaşabilirim ki... Siz kendinizden ne kadar uzaklaşabilirsin ki? Bilemiyorum fakat bende bu konu üzerinde herhangibir değişiklik yok... Yada size naçizane tavsiyem; Zeitgeist adlı belgesel var izledinizmi bilmiyorum ama izlemediyseniz izlemenizi isterim. DVD yada CD satışı yok diye biliyorum. Ama internet siteleri mevcut, oradan indiriliyor sanırım. |
Cevap: Tanrı Kim? Neale Donald Walsch'un Tanrıyla Sohbetler serisinin ardından çıkan Tanrıyla Dostluk Kitabında, Tanrı kelimesinin yerine yaşam, sevgi ve neşe kelimelerinin konabileceği yazıyordu. Bir de böyle deneyelim; Yaşam kimdir? 2- Yaşam tek başına bir inanış mıdır yoksa dinle bütünleştirmek mi gerekir? 3- Yaşam hayatınızda ne kadar yer kaplıyor? 4- Telkinler Yaşam inancını olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor mu? 1- Sevgi kimdir? 2- Sevgi tek başına bir inanış mıdır yoksa dinle bütünleştirmek mi gerekir? 3- Sevgi hayatınızda ne kadar yer kaplıyor? 4- Telkinler Sevgi inancını olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor mu? 1- Neşe kimdir? 2- Neşe tek başına bir inanış mıdır yoksa dinle bütünleştirmek mi gerekir? 3- Neşe hayatınızda ne kadar yer kaplıyor? ( vaaay asıl soru ) 4- Telkinler Neşe inancını olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor mu? Kafamda beliren yanıtlar benim beynimi uçurdu bilmiyorum sizde ne etki yaratıyor ? ? Bence sessizce oturun ve bu soruları kendi kendinize sorun... Cevaplar kendi içinizde dışarıda aramayın... Sevgiyle...sapkal89 |
Cevap: Tanrı Kim? Cevaplar için çok teşekkür ederim ama hala anlamadım. Biraz daha düşünmem gerekiyor. |
Cevap: Tanrı Kim? Düşünmek Yerine Kendinize Sorun... sapkal89 |
Cevap: Tanrı Kim? Sınırlarınızdan özgürleşmek için açın kendinizi, çocukluktan bu yana size öğretilmiş düşünce kalıpları ve yolları size fayda sağlamayacaktır. MüminOkan'ın da dediği gibi düşünmeyin, çabalamayın kendinize sorun, asıl benliğiniz ruhunuz, özünüzdür. Öncelikle onunla iletişime geçin, Tanrı bizim içimizde öncelikle kendi içinizdeki tanrıyı görmeye çalışın, kendi hayatınızdaki eserlerinizi, herbir düşüncenizin nasıl da nakış işler gibi hayatınızı şekillendirdiğini, kısacası kendi yüceliğinize, tanrısal özelliklerinize, yaratıcı gücünüze bakmadıkça Tanrıyı görmek imkansızdır. Biz onun parçasıyız, herbirimiz o, o ise herbirimizdir. Biz okyanusdaki dalgalar, o ise okyanus, herbirimiz farklıyız, ayrı bir yere sahibiz fakat içimizden biri bile eksik olamaz, biz bütünüz. Etrafındaki tüm insanlarla aynı amaca sahipsin, kendimizi en yüce versiyonda deneyimlemek, tanrısallığımızı... |
Cevap: Tanrı Kim? Kendime soruyorum. Soruyorum sormasına da bir türlü cevap alamıyorum. Tanrının varlığını düşününce tamam var diyorum. Mantıken kabul ediyorum. Ama bunu hissedemiyorum. |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
Merhabalar. Sorunuzun Cevabını Hala İçinizde Alamıyorsanız Bir Kaç Alternattif Vardır Diye Düşünüyorum, Size Bunlardan Çok Kısa Bahsetmek İsterim. Mesela; Öğrenmek İçin Zamanı Gelmemiş Olabilir Yani Bu Bilgiyi Öğrenmek İçin Uygun Zaman Değildir. Bilirsiniz Herşeyin Bir Zamanı Var... Yada; Soruyu Kendinize Tamamen Soramıyor Olabilirsiniz. Egonuz Ön Plana Çıkıyor Olabilir. Önceki Düşünceleriniz Bunu Öğrenmenizi Engelliyor Olabilir. Soruyu Kendinize Sevgi İle Sorun. Ya Da; Bu Düşüncenizi Serbest Bıraktığınız Anda Yani Odağınızı Değiştirdiğiniz Zaman Öğrenebilirsiniz. BELKİ, Yardımcı Olmuşumdur. Yada Biraz Kitap Okuyun. Ne Dersiniz? Belki İyi Gelir. sapkal89 |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? bence Ayet'el Kürsi'nin Türkçe mealine bak. İnsan (hangi dinden olursa olsun, inansın ya da inanmasın kesinlikle fark etmez, hiç sorun değil) Tanrı hakkında fikir veriyor. Mucize gibi... |
Cevap: Tanrı Kim? tanrı bence huzurdur....cunku herkesın tapınmaya kendınden hatta en guclu olan şeye tapınma sığınma ıhtıyacı vardır bunları karşıladığından tanrı yanı allah herşeydır huzurdur sevgıdır..bızım yansımamızdır...bız ne kadar ona yaklaşırsak kalbımızde o kadar yuz hatlarımızı yumuşar ve mutlu oluruz....tanrı bızım bu dunyaya gelme sebebımızın sınayıcısıdır.tanrı herşeydır eğer kalbınızdeyse...bunu bence sorarak değil mantıken de değil sadece hıssederek algılarsın............... |
Cevap: Tanrı Kim? çunku tanrı aşkdır..aşk da sne mantık aramaya çalışırken batarsın oaşkın tum saflığını ve huzurunu bozar........... |
Cevap: Tanrı Kim? Merhaba Ayetel Kürsi'nin anlamına baktım. Hatta buraya da yapıştırıyorum. Bilmiyorum acaba bende biraz sorun mu var :S Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi 255. Ayettir) |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? the desert ben bulamadım o aşkı henüz :( çok istiyorum ama benim de bir dinim olsun :( |
Cevap: Tanrı Kim? kim bilmiyorum ama tanışmak isterdim... |
Cevap: Tanrı Kim? o din senın içinde herkes ıslamıyetle doğar.......ama cevre baskısıyla yada etkısıylee değişir..bence kuranı acıp okumaya başla...eğer dını tanımak ıstıosan sonra ıncılı sora tevrat yanı ne bılım oku sındır sonra değerlendır..gercek aşkı bulacagına emınım...sadece panıksız ve onyargısız oku...ve ıslamıyeti sakın gerıcılık gerıcılık dıe duşunme sadece onu nasıl yaşayabılırsın dıe duşun...hem modern olup hem de dınının yerıen gereklerını yerıne getırebuılırsın cunku....islamıyet bence --hanı bende herşeyı yapabılıorum dıyemem ama---huzur ...bunu yavaş yavaş anladığında goreceksın..o kadar buyuk bı varlık varki....sneı koruyan kollayan..gerektığınde gulmekten ağlatan...gerektığınde ders alman ıcın acı cektıren...o kadar guzle bır varlık ki...sadece araştır ve oku cnm benım ınan bana daha huzurlu olacaksın... |
Cevap: Tanrı Kim? Tanrı nedir ? kimdir? sorularına cevap aramak için yine bazı soruların cevaplarını bilmek durumundayız ki bu sorularımıza da cevap verelim.. Ben Tanrı demiyeceğim ALLAH diyeceğim.. Çünkü bizim inancımızda Tanrı Allah kelimesini karşılamaz.. Soracağımız ilk soru ALLAH bu kainatı niçin yarattı? Allah kemal sıfatıyla muttasıftır. Ne demek bu? Yani yaptığı hiçbir işi eksik, noksan yapmaz. Herşeyi tam, mükemmel, kusursuz yapar. Allah'ın sıfatlarının içinde yaratma sıfatı var mı? Evet vardır. Peki Allah yaratmasaydı bir eksiklik olur muydu.. Evet olurdu. Ancak Rabbimiz eksik iş yapmaz. Dolayısıyla Allah yaratma sıfat gereğince kainatı yarattı.. O halde İnsanı niçin yarattı? Bir kutsi hadis vardır. (Kutsi hadis: Kur'an-ı Kerim'de yer almadığı halde bizzat Allahu Teala'nın sözleri olup Efendimiz(sav) aracılığıyla bize ulaşan)an yol gösterici sözlerdir. Kutsi Hadis de Allah şöyle buyurur: "Ben bir gizli hazineyim. Bilinmeyi istedim. Beni bilsinler diye mahlukatı yarattım" Allah insanı kendisini bilmesi tanıması için yaratmıştır. Öyle ya bir yerde içerisinden mücevherlerler altınlar olan gizli bir hazine olsa ama bunu kimse bilmese o hazinenin bir değeri var mıdır? Allah insanları kendisini bilsinler, tanısınlar diye yaratmıştır. Belki bunlar bildiğimiz şeyler olabilir ama hatırlatmak her zaman için inanlara fayda verir... |
Cevap: Tanrı Kim? ya sadece ıcındkeının farkına var........... |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
Ne tür kitaplar okuduğunuzu sorabilir miyim içerik açısından? |
Cevap: Tanrı Kim? the desert ,yaş 98 mi?????????????????????????????????? inanmıyorum inanmıyorum inanmıyorum aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa :D:D:D:D:D:D:D:DD:D |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
gercek mi bu?:D |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
Enel Hak: Tamamen Tanrı olduğumu iddia edemesemde ben Tanrının nefesiyim. Tanrının mucizesiyim. Ben Tanrının Sevgiyle yaratıp dünyaya gönderdiği, yaşam amacı Sevgi olan, olması gereken Sevdiği kuluyum.. |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
Çok haklısınız mümünokan; düşünmek akılla olur. Oysa cevabı içimizdeki Yüksek Zeka verir. güzel yanıtınız için teşekkür ederim.. |
Cevap: Tanrı Kim? Inancin ötesinde Yasamin cirkin, aci ve üzüntü dolu oldugunun farkindayiz. Bunu aciklayacak bir kuram, bir kurgu, tatmin edecek bir sey bir ögreti istiyoruz. Bu yüzden anlatima, sözcüklere, kuramlara takiliyoruz; yavas yavas inanclarimiz degismez ve sarsilmaz bir hale geliyor, cünkü o inanclarin, o ögretilerin arkasinda her zaman bilnmeyenin korkusu var. Ama biz o korkuya bakmiyor, basimizi baska yöne ceviriyoruz. Inanclar güclendikce ögretiler de gücleniyor. Bu inanclari- Hiristiyanligi, Hindu dinini, Budizmi- inceledigimiz zaman onlarin insanligi böldügünü görürüz. Her ögretinin, her inancin, insanlari birbirine baglayan ve ayiran bir dizi ayini, bir dizi zorlamasi var. Kisacasi, dogru olani kesfetmek, bu istirabin, bu ugrasin, bu acinin anlamini bulmak icin soruyu sorarak basliyoruz ve cok gecmeden inanclara, ayinlere, kuramlara yakalaniyoruz. Inanc yozlasmadir, cünkü inanc ve ahlakin gerisinde zihin ve benlik yatar- büyüyen, güclenen, bir benlik. Tanriya inanci, herhangi bir seye inanci din olarak algiliyoruz. Anliyor musunuz? Inanmiyorsaniz tanritanimaz addeldilirsiniz, toplum tarafindan kinanirsiniz. Bir toplum Tanriya inananlari kiniyor, digeri inanmayanlari. Ikisi de ayni. Böylece din bir inanc meseli oluyor ve inanc da zihni; zihin hicbir zaman özgürlesemiyor. Ama yalniz özgürlükle dogruyu ve Tanriyi bulabilirsiniz, inanc yolu ile degil; cünkü o inanc, neyin Tanri ve neyin dogru olmasi gerektigi hakkindai düsüncelerinizi yansitir. Krisnamurti |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
Ve her zaman soruyu sormadan önceki fikirleri ne ise onu aramaya çalıştılar cevaplarda,yeni olana karşı muğazzam bir dirençle,ve karşı koymayla....... Ve kime sorsan bu soruyu cevabı hep ona göre olacak...... Peki mesele nedir o zaman?... tüm ön yargılarından ve yargılarından sıyrılıp bu soruyu kendine sormak,ve cevabı kendinde aramak en doğrusu olacaktır..... ve elde ettğin cevap sana göre olmuş olcak.....tanrinin var olup olmadığı,kim ve ne olduğu gerçeğinden bağımsız cevap sadece senin cevabın olucak...... Dinler inanışlar sadece kültürel toplamlar asla gercekle ilişkili olamazlar en azından senin gerçeğinle...... Tanrı varmıdır ?...EVET VARDIR...PEKI KIMDIR....TAM DA BU YAZIYI YAZAN KİŞİDİR..... |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
evet tüm cevaplar içimizde var. Kur an da Ben insanı çamurdan yarattım ruhuna nefesimle üfledim" der Allah. Yani ruhumuz Allah ın nefesidir. İçimizde naif sade bir ses vardır. Egomuzun o gürültüücü kışkırtıcı sesi gibi sürekli konuşmaz. Arada bir sade tek cümlelik ve hatta bazen tek kelimelik yanıtlar veriri. Allah kim diye sorduğumda: BEN demişti. Bu Yüksek Benlik dediğimiz ÜstBEN de denilen ruhumuzun cevabıydı. Tüylerim ürperdi. Ama evet İçimizde Allah ın o yüce nefesi var ve bizler Allah ın yarattığı birer zerreyiz.. Lütfen Sevgili Asiyah bunu içinize soun ve sorarken Sevgili ÜSTBEN (Yüksek BENliğim) diye başlayın. Alacağınız gerçekçi sade, sessiz naif cevaplarla titreyip irkileceğinize inanıyorum. Çünkü alacağınız o cevaplar sizdeki Allah ın zekasıyla verilen yanıtlardır. Teşekkürler.. |
Cevap: Tanrı Kim? "Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?R.N.K |
Cevap: Tanrı Kim? Alıntı:
|
Cevap: Tanrı Kim? VÜCUD “Varlık” “Var olmak.” “Bulunmak.” VACİB “Varlığı zatından olup, yokluğu muhal olan.” MÜMKİN “Var olması da, yok olması da eşit olan. İkisi de imkan dairesinde bulunan.” MÜMTENİ “Varlığı muhal olan.” “Var olması mümkün olmayan.” Etrafımız farklı mahiyette nice varlıklarla sarılı. Bunlar temel olarak üç gruba ayrılıyorlar, ama her birinin sonsuz mertebeleri var. Dünya üzerinde bir milyondan fazla hayvan nevi ve bir o kadar da bitki nevi hayat sürüyor. Cansızlar âlemi uçsuz bucaksız. Bütün bu varlıklar, İlâhî isim ve sıfatlara tecelligâh olma itibariyle değişik isimlerle yad edilirler: Halik ismi nazarında mahluk adını alırlar. Rezzak ismi noktasında merzuk olurlar. Kadim ismine göre hepsi hâdis, Baki ismine göre “fani”dirler. Musavvir ismine göre her biri birer şekil, Müzeyyin ismine göre birer süs, birer ziynettirler. Muhyi ismine göre, canlı olurlar. Mümit isminin tecellisiyle hayatını kaybedenlere ölü denilir. Aynı şekilde, Allah’ın varlığının vacip olması noktasında, mahlukatın ismi mümkinat olur. “Mümkin”, var olması da yoklukta kalması da imkân dairesinde olan demektir. “İmkan” için Nur Külliyatında şu açıklama getirilir: “İmkân, müsavi-üt tarafeyn”dir. Yani, vâcib ve mümteni olmayan, belki mümkün ve muhtemel olan şeylerin vücud ve ademleri, bir sebeb bulunmazsa müsavidir, farkları yoktur.” Şualar “Vücub”, “İmkân” ve “İmtina” birer vücut mertebesidir. Bu mertebelere sahip olanlar ise “vacip” “mümkin” ve “mümteni”dirler. ••• Elimize aldığımız bir kitapta iki ayrı mahiyeti birlikte seyrederiz. Bunlardan birisini göz görür, diğerini ise akıl. Gözün gördüğü, kitabın sayfaları ve ondaki yazılardır. Akıl ise o yazıların bir ilimden aktığını bilir. Kitabı yazan ayrı bir mahiyetin var olduğuna ve kitaptaki bütün bilgilerin ondan geldiğine hükmeder. Bununla birlikte, o mahiyetin kitapla hiçbir ilgisi bulunmadığını, hiçbir harfe, kelimeye yahut cümleye benzemeyeceğini ve bunlar ölçü alınarak o mahiyetin bilinemeyeceğini idrak eder. Ve der ki: Bu kitabın bir yazarı vardır ve o zat yazı cinsinden değildir. Bu kitap onun ilmini bize tanıtır, tarif eder, ama mahiyeti hakkında hiçbir şey söylemez. Nurlarda, şu varlık âlemine “kâinat kitabı” denilmesinden hareket ederek, vücut mertebeleri hakkında bir şeyler söylemeye çalışalım. Bu kitabın bütün harfleri, kelimeleri, cümleleri ve nihayet kitabın tamamı varlık itibariyle mümkin sınıfına girerler. “İmkân, müsavi-üt tarafeyn”dir, denilmişti. Yani imkânın iki tarafı birbirine eşittir, müsavidir. Bu taraflardan birisi yokluk diğeri ise varlık. İnsan, eline kalemi aldığında, bir kelimeyi yazmaya da yazmamaya da karar verebilir. O halde, bir kelime yazılmışsa bunun manası şudur: Yazar, o kelimenin var olmasını yoklukta kalmasına tercih etmiştir. Yazılmayan bir kelime için bunun aksi söz konusu. Dün bizler yoktuk; bu dünya sayfasında başka insanlar yazılmışlardı. Bugün ise varız. Demek oluyor ki, bizim yokluğumuz varlığımıza müsavi; her ikisi de mümkün. Dün öyleydi bugün ise böyle. Şimdi var olduğumuza göre, varlığımız yokluğumuza tercih edilmiş demektir. ••• Öncesi ve sonrası olan şu varlık âlemini yaratan zatın, ezelî ve ebedi olması vaciptir; aksi düşünülemez. Zira, evveli olmak ve sonu bulunmak mahlukun sıfatıdır. Bir mahlukun bir başka mahluku yaratması ise, kitap misalimizde, bir kelimenin bir başka kelimeyi yazmasına benzer. Kelime yazılmadan önce katibin ilmindedir ve onun irade etmesiyle kağıda dökülür. Bir kelimenin bir başka kelimeyi yazabilmesi için, onun mahiyetini önceden bilmesi gerekir. Tâ ki, bu ilme göre onu harflere döksün ve öylece ifade etsin. Bizi bu kâinat kitabında ve dünya sayfasında yazan Zat, biz daha dünya yüzünde yokken ezelî ilmiyle bizi biliyordu. Sonra bizi var etmeyi irade etti; yokluktan kurtarıp, kudretiyle, varlığa kavuşturdu. Kısacası, mümkinat dediğimiz bu mahlukat âlemini ancak varlığı vacip olan bir zat yaratmıştır ve yaratabilir. İşte bu hakikat, Vacib-ül Vücut ile ifade edilir; yani, olması vacip, olmaması mümteni olan bir varlığın sahibi. “Şu kâinatın Sani’-i Zülcelali, Vacib-ül Vücud’dur. Yani: Onun vücudu zâtîdir, ezelîdir, ebedîdir, ademi mümteni’dir, zevali muhaldir.” Mektubat Nur Külliyatından naklettiğimiz bu ifadede vacip vücudun sıfatlarından bazıları nazara verilir. Bu yapılırken, mümkin varlıkların da özelliklerine kapılar açılır. Vacibin sıfatlarından birisi: “Zatî olmak”. Yani bir başkasının var etmesiyle var olmayıp, varlığı kendi zatından olmak. mümkin sınıfına giren bütün mahlukatın ise varlıkları kendi zatlarından değildir. Vacip olan, ezelî ve ebedîdir. Mümkin, ise sonradan yaratılmıştır ve varlığının bir sonu vardır. Vacibin yokluğu, yani olmaması muhaldir. Mümkinin ise varılığı gibi yokluğu da mümkündür. Ve nihayet, Vacip mutlak ve nihayetsiz bir kemale sahiptir; Mümkin ise önceleri bir kemal noktasına doğru durmadan ilerler, o noktaya vardıktan sonra zevale meyleder. Cümlenin devamında, Allah’ın vacip olan varlığına nispeten diğer varlıkların ancak zayıf bir gölge hükmünde kaldıklarına dikkat çekilir. Yine Nur Külliyatından “Şualar”da, vacip için, “vücut mertebelerinin en kuvvetlisi,” “Maddiyattan münezzeh”, “bütün mahiyetlere mübayin” denilir. Son ifade üzerinde biraz durmak isterim. Vacip mahiyet bütün mahiyetlere mübayindir, yani zıttır. Bu tespit gerçekten çok önemli. Yine kitap misalimize dönelim: Katibin mahiyeti, kitaptaki bütün kelime ve cümlelerin mahiyetine zıttır. Çünkü onların mahiyetleri kelime olmak, cümle olmak, yazı olmaktır. Katibin mahiyeti ise bunlara tamamen zıt. Bilindiği gibi, mahiyet “bir şeyin ne olduğu,” sorusunun cevabıdır. Birbirinden farklı kelimelerin mahiyetleri de farklı demektir. Katibin mahiyeti ise onlara benzemenin çok ötesinde ve onlara zıttır. “Cenab-ı Hakk, hiçbir mahlukuna benzemez” demekle bir hakikati ifade etmiş oluruz. Ama “mübayin” kelimesi “benzemez” kelimesinden daha başka manalara kapı açar. Görüp işittiğimiz, koklayıp tattığımız ve nihayet düşünüp hayal ettiğimiz her şey mahluktur; Allah ise Halık. Bütün bunlar mümkindir; Allah ise Halık. Bütün bunlar mümkindir; Allah ise vacip. Bunların tamamı hâdis ve fanidirler; Allah ise ezelî ve ebedî. Bu üç misalimizde de, benzemezlikten öte, mübayin olmak söz konusudur. Bütün bunlar, mahiyet hakkındadır. Zatı itibariyle Allah’ın ortağı ve benzeri olmadığı gibi zıddı da yoktur. ••• Bazı kimseler, hem kendilerinin hem de muhatap oldukları her şeyin mümkin olduğunu çok iyi bildikleri halde, bunları ölçü tutarak Vacib-ül Vücudu hakkıyla bilme vehmine kapılırlar. Mümkinler âlemi seyir ve tefekkür edilerek onları yokluktan varlığa çıkaran vacip bir zatın varlığı bilinebilir; sıfatlarının mevcudiyeti anlaşılabilir. Ama bunlar ölçü tutularak Allah’ın zatının ve sıfatlarının mahiyetleri idrak olunamaz. Nur külliyatında Cenab-ı Hakkın kudsî mahiyetinin hiçbir varlığın mahiyetine benzemeyeceği ifade edilirken: “Ne zatında, ne sıfatında, ne ef’alinde nazırî yoktur, misli olmaz, şebihi yoktur, şeriki olmaz buyrulur.” Allah’ın Zatı Vacip olduğu için mümkin olan zatlara benzemez. Sıfatları da Vacip sıfatlarıdır, onlar da mümkinin sıfatlarına benzemezler. Vaktiyle, bu manayı bir derece açıklama niyetiyle şunları kaleme almıştım: “Bir insanın resmini çizmek isteseniz, her halde önce kafatasından başlayarak bütün bedenin genel bir profilini ortaya koyarsanız. Sonra kaşları, gözleri, ağzı yerleştirirsiniz. Ama, Allah bir insanı böyle yaratmıyor. Önce insan bedeninin kaba ve ince bütün hatlarını ve her türlü özelliklerini bir noktada topluyor. Sonra o noktayı açıyor. Bunu yaparken insanın ne başından başlıyor, ne ayaklarından. İçi ve dışıyla bütün bedeni birlikte yazıyor ve çiziyor. Bir başka örnek: Evimizdeki eşyadan her birini ayrı bir mağazadan satın almışızdır. Çünkü, bunların her biri ayrı bir sanayi dalının ürünü. Koltuk, avize, bilgisayar, buzdolabı... Bunların arkalarında değişik fabrikalar, farklı tezgahlar çalışıyor. Ama kâinattaki icraatlar hiç de öyle değil. Kâinat tek bir fabrika.. İnsandan tutunuz, milyonlarca nevi hayvan ve bitkiye kadar her varlık bu fabrikada yapılıyor ve bu tezgâhta dokunuyor. Çiçeklerin yaratılışında, sebep olarak, güneşe de bir pay verilmiş. Bu, avizenin ışığından halının desenlerinin teşekkül etmesi gibi bir şey. Bir başka misâl: Güneş, dünyamızdan bir milyon üç yüz bin defa büyük. Demek oluyor ki, lambamız odamızdan bir milyon kat daha büyük... Ve odalar lambanın etrafında dönüp duruyorlar. Şimdi şöyle bir düşünelim: Fiilleri mümkinatın fiillerine bu kadar benzemeyen Allah’ın, Vacip olan varlığı elbette ki, mümkin varlıkların mahiyetine benzemeyecektir. Biraz da mümteni üzerinde duralım: Mümteni, varlığı imkânsız olan demektir. Buna örnek olarak genellikle “şerikler” verilir. Yani Allah’ın şeriki olması muhaldir ve şeriklerin varlığı mümteni grubuna girer. Varlık sahasına çıkması mümkün olmayan ne kadar şey, hadise, fiil, sıfat ve hal var ise bunların hepsi mümteni sınıfındadır. Mümkin olmayan için iki şık söz konusudur, ya vacip olacaktır, yahut mümteni. Buna göre, vacip ve mümkin olmayanlar hep mümtenidirler. Sadece bir misâl vermekle yetineceğim: “Bir harf katipsiz olmaz,” hükmüne bakalım. Bir harfin katipsiz olarak yazılması mümkün değildir. Yani imkân âleminde kâtipsiz bir yazının yeri yoktur. Bir harfin katipsiz yazılmasının vacip olduğu söylenemeyeceğine göre, geriye bir tek şık kalıyor: Mümteni olmak. |
Cevap: Tanrı Kim? 1-Var olanın kanıtlanması kolaydır. Yok olanın kanıtlanması imkansızdır. Bir elma cinsinin yeryüzünde olduğunu iddia eden bir in-san, bir elmayı göstermekle bunu kolayca kanıtlayabilir. Elmanın yok olduğunu savunan ise, ya bütün elma ağalarını kesip yok etmesi lazımdır ya da bütün yeryüzünü karış karış do laştırıp hiçbir yer de bir tek elmanın bile bulunmadığını göstermesi gerekir. Bunun gibi, Allah'ın var olduğunu söyleyen bir insan, bunu kanıtlaması için, Allah'ın varlığını gösteren dört ana kanıtı gösterme si yeterlidir. Allah'ın varlığını açıkça gösteren dört ana kanıt kapısı, 4 kitap şunlardır: Kur'an, Peygamberler, Evren, İnsan… Allah'ın yok olduğunu iddia eden insanın, bunu kanıtlaması için, Allah'ın varlığını gösteren dört ana kanıtı ortadan kaldırması gerekir ya da bütün evreni karış karış dolaştırıp hiçbir yerde bir tek yaratıcının bulunmadığını göstermesi gerekir (Güneş sisteminden çıkmak için ışık hızıyla 75 yıl gitmek gerekir). 2-Her sonuç bir sebebe bağlıdır. Hiçbir şey kendi kendine yoktan var olmaz. Bir köy muhtarsız olmaz Bir iğne ustasız olmaz Bir harf kâtipsiz olmaz Bir kanun hâkimsiz olmaz Bir sanat sanatkârsız olmaz Bir resim ressamsız olmaz Şu dünya sahipsiz olmaz; Sahibi Allah'dır. Doğadaki her şey, Allah'ın güzel isimlerini gösteren birer sanat eseridir. Bütün bilim dalları da bu sanat eserlerini anlatan birer dildir. Kur'an gibi Evren ve İnsan kitaplarını okumak da bir vecibedir ve sevaptır. 3-Her varlık ve doğa olayı, hiçbir insanın, hiçbir güçle gerçekleştiremeyeceği olağanüstü özelliklere ve güzelliklere sahiptir. a-Her şey son derece sanatlı yapılmaktadır. Hücreden insan yüzüne, çiçekten yıldızlara kadar her varlık, kendine özgü şekil renk vb. nitelikleriyle orijinal birer sanat şaheseridir. SİMALAR, parmak izleri ve göz yapıları birbirinden farklıdır. Bu, Allah'ın sonsuz ilmini, iradesini ve kudretini gösterir. Yeni doğan bir bebeğe yeni bir yüz, göz, parmak izi, çizmek için, hiçbirini unutmamak ve karıştırmamak gerekir. Bu, sonsuz bir ilim gerektirir. b-Her şey son derece kıymetlidir. Bir elimizi veya gözümüzü servetlerle değişmeyiz. Oksijen, su vb. hayat kadar pahalıdır. c-Her şey çok sayıda yapılmaktadır. İnsan, bitki, hayvan, yıldızlar… Allah'ın nimetleri saymakla bitmez… d-Her şey çok kısa zamanda yapılmaktadır. Bir hafta-da bahar güzellikleri ve varlıklar çevremizi sarıverir. e-Her şey çeşitli, zamanında, ihtiyaca uygun ve sürekli yapılmaktadır. Yavruların çeşit çeşit her ihtiyacı, binlerce yıldır anın da gönderilmektedir. En zayıflara en iyi bakılmaktadır. Bu maddelerde bir çelişki sözkonusudur. Çok sayıda kısa zamanda karışık yapılan işlerde sanat ve kıymet bulunmaz. Oysa gözlemlediğimizde evrendeki her varlıkta ve olayda ayrı bir sanat ve değer görülüyor. Bu da bu imkansız işleri yapan ilmi, iradesi ve gücü sınırsız bir varlığı göstermektedir. |
Cevap: Tanrı Kim? Bir ağaç nasıl oluyor da kendisi çamur yerken insana meyve (elma,armut...)veriyor.Yoksa ağaç insanı mı düşünüyor veya ağacın aklı mı var? |
Cevap: Tanrı Kim? Bu açıklayıcı bilgiler için teşekkürler rainman, devamını da bekliyorum...:) |
Cevap: Tanrı Kim? Akıl işleri bıraksada,nazarını ihmal etse,vicdan yaradanı unutmaz.Kendisini inkar etsede,onu görür onu düşünür.ona yönelir.r.n.kAKIL SUSTURULABİLİR YA VİCDAN? |
Cevap: Tanrı Kim? Asiyah üyemize cevap,Sayın asiyah arkadaşım,bir insan bünyesi hayatta kalabilmesi için gıdaya ihtiyacı olduğu gibi insan maneviyatının devamı ve yalnızlığını giderebilmesi için ruhu ve maneviyatı beslemesi için yaradana ihtiyaç vardır.İnsandaki bu boşluğu allah yani tek yaradan inancı doldurur.Tanrı bir ihtiyaçtır.İnsanoğlu yeryüzüne geldiğinden beri sürekli bir yaratıcı arayışına girmiş,tek tanrılı dinlere kadar,insanlar pagan dinlerine yani doğa dinlerine inanmış ve tapınmışlar,daha sonra yazının icadından sonra tek tanrı inancı etrafında düşünmeye başlanmış ve daha sonra yaradan nebi aracılığı ile vahiyler göndermiş ve tek tanrılı dinler doğmuştur.Ne olursan olsun tanrı inancı gereklidir yoksa insan oğlu kendisini boşlukta hisseder.Saygılar |
Cevap: Tanrı Kim? Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır. Hattâ bir bahtiyar mazlum idam olunurken bedbaht zalimlere demiş: "Ben idam olmuyorum. Belki terhis ile saadete gidiyorum. Fakat ben, de sizi idam-ı ebedî ile mahkûm gördüğümden sizden tam intikamımı alıyorum. " Lâ ilahe illhttp://img159.imageshack.us/img159/9339/tevhidgentr.gif diyerek sürur ile teslim-i ruh eder.r.n.k |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:41 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.