Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Diğer Sağlık Haberleri

Uyarılar

TAMAMEN GERCEK DISIDIR !!!

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri TAMAMEN GERCEK DISIDIR !!! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Paranoyak oldugunuz izlenmediginiz anlamina gelmez.... (anonim)Önemli not: Bu öykü tamamiyla bir kurgudur. Öyküde adi geçen gerçek kisi, yer ve olayla tamamen rastlantisaldir.Yaklasik olarak seksen bin Istanbul lunun hayatini kurtarmam ilginç tesadüflerin sonucu oldu. Belki de bütün bu tesadüfler, bir tesadüf ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi

TAMAMEN GERCEK DISIDIR !!!

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05-05-2010, 10:11 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Bluesky24 will become famous soon enoughBluesky24 will become famous soon enough
Standart TAMAMEN GERCEK DISIDIR !!!

Paranoyak oldugunuz izlenmediginiz anlamina gelmez.... (anonim)Önemli not: Bu öykü tamamiyla bir kurgudur. Öyküde adi geçen gerçek kisi, yer ve olayla tamamen rastlantisaldir.Yaklasik olarak seksen bin Istanbul lunun hayatini kurtarmam ilginç tesadüflerin sonucu oldu. Belki de bütün bu tesadüfler, bir tesadüf degildi, belki de kaderdi. Ne derseniz deyin iste. Komplo teorilerini çok sevmem ve deprem konusundaki paranoyak ilgim de tabi buna katki sagladi. Ne olursa olsun yaptigim isten ve odamda duran devlet üstün hizmet madalyasindan gurur duyuyorum.Bütün olan biteni en bastan anlatmak sanirim en dogrusu. 17 Agustosta meydana gelen korkunç depremden sonra ister paranoya deyin ister merak, eskiden hakkinda hiçbir sey bilmedigim depremler ve depremle alakali her seyle ilgilenmeye baslamistim. Teorik bilgiler, üniversite hocalarinin çiktigi televizyon programlari ve hatta bu konuda yazilmis pek çok kitabi yuttum. Bütün bu ufak çapli bilgi birikimime ek olarak, Türkiye de olan depremleri Kandilli rasathanesinin web sitesinden her gün takip ediyordum.Her sabah ise gelince, Internete baglanip bir gün önce olmus depremleri inceleme gibi manyakça bir aliskanlik edinmistim. Ilk zamanlar bu sayfaya öylesine söyle bir bakiyordum, yani deprem olmus mu? diye. Daha sonralari ise sistematik olarak depremleri incelemeye baslamistim. Depremleri önceden tahmin etmek ya da bilimsel bir makale yazmak gibi büyük amaçlarim yoktu. Öylesine bakiyordum iste.Depremler nerede yogunlasiyor? Zamanla ya da baska bir seyle baglantisi var mi? diye inceliyordum. Bu benim için bir tür hobi olmustu. Sanirim yaptigim bütün bu beyhude amatör bilimsel çalismalar, 17 Agustos büyük depreminden sonra ben de olusan korkuyu bir nebze azaltmak içindi. Korkum kesinlikle ölüm degildi. Beni asil korkutan, bir enkazin altinda çaresiz bir fare gibi kalip ölmekti ve bu korku hiç de yersiz degildi. Büyük depremle ilgili çok kötü anilarim var. Ne kadar israr ederseniz edin bu konuya hiç girmeyecegim.Neyse, biz yine olaylara dönelim. Her gün olan deprem kayitlarini o kadar dikkatli takip ediyordum ki günlük kayitlarla, bir hafta öncesine kadar uzanan kayitlar arasindaki herhangi bir anlamli ufak bir baglantiyi bile hemen fark edebiliyordum. Bu konuda neredeyse keskin sezgilerim olusmustu. Zaten her seyi de bu sezgim sayesinde kesfettim.Kesfettigim sey ise aslinda bir tesadüf gibi duruyordu. Bir hafta boyunca, pesi sira, günün farkli zamanlarinda ama hep ayni yerde (Bolunun bir ilçesi), ayni siddette (3.5) ve ayni derinlikte (3 km) üç deprem dikkatimi çek ti hemen. 3.5 siddetindeki bir deprem insanlar tarafindan hissedilmez. Sadece aygitlar fark eder. Benim fark ettigimi Kandilli deki uzmanlar da fark etmistir muhakkak ama sanirim siddeti çok düsük olunca dikkate almadilar.Birbirinin tipatip ayni deprem silsilesinden sonra iki hafta boyunca Bolu da hemen hiçbir deprem görülmedi. Ben tam paranoyalarimdan kurtulmak üzereyken tuhaf bir sekilde tekrar benzer depremler olmaya basladi. Bu sefer dört tane deprem olmustu. Bu sefer Bolu nun baska bir ilçesindeydi. Depremler yine ayni sekilde, yer, siddet ve derinlik olarak birbirinin tipatip ayniydi. Bu kadar tesadüfi olmasi bana sasirtici gelmisti. Tekrar deprem paranoyalarim baslamisti.Aklima ilk gelen olasilik, aslinda tek bir deprem oldugunu ama web sitesine ayni depremin yanlislikla birden fazla girildigi olmustu. Akla yakin ve dogru gibi gözüküyordu ama yine de bu teori benim kaygilarimi gidermedi.Uykusuz bir geçen paranoyak bir gecenin sabahinda ise gidince ilk isim Kandilli rasathanesini telefonla aramak oldu. Benim gibi paranoyak sayilabilecek insanlarin asiri vesveseli sikayetlerine alismis olan sabirli ve anlayisli görevli, korkulacak bir sey olmadigini, depremlerin kayitlara yanlislikla birden fazla girilmis oldugunu söyleyip kibarca beni basindan savdi. Daha sonra beni bir telesekretere baglayip depremle ve depreme hazirlikla ilgili uzun ve sıkıci bir bant kaydina yönlendirdi. Hepsi de ezbere bildigim seyler oldugu için hemen kapadim telefonu.Görevli de kendince hakliydi çünkü benim gibi günde yüzlerce arayan kisi ile baska türlü basa çikamazdi. Yine de kaygim geçmemisti. Içimden bir ses bu deprem silsilesinde bir tuhaflik oldugunu söylüyordu. Sezgilerime güvenirdim ama bunu nasil arastiracaktim.Ilk is olarak zamanlari disinda birbirinin tipatip ayni olan iki deprem dizisinin enlem ve boylamlarini dikkatlice not ettim. Sezgi, paranoya vs. iste ne derseniz deyin içimden bir ses garip bir sekilde depremlerin oldugu yere gitmemi söylüyordu. Bu fikri karima çekinerek açtigimda gülerek benim tatli bir paranoyak oldugumu ama bu izlenmedigim anlamina gelmedigini söyleyip (yine ayni bayat espri) bir güzel dalga geçti fakat benimle birlikte Bolu nun ilçesine gitmeyi itirazsiz kabul etti. "Ne güzel iste, piknik yapariz, sen de ne göreceksen görürsün benim tatli paranoyagim" dedi.Planimiz, benzer depremlerin oldugu iki yeri görmek ve daha sonra dönüste Abant a ugrayip ufak bir piknik yapmakti. Pazar günü sabahtan arabaya atlayip önce Bolu ya ardindan da önce o ilçeye ve sonra enlem ve boylama göre haritadan buldugum o köye gittik. Konu dogrudan Milli Güvenlik ile ilgili oldugu için ilçenin ve köyün adini size maalesef açiklayamam. Yerleri tam olarak belirlemek için oraya giderken, yanimda Almanya dan aldigim ufak GPS cihazini da yanima almistim.Depremlerin oldugu ilk köy siradan bir Anadolu köyüydü. Tahmin ettigim gibi köylüler olan depremleri hatirlamiyorlardi. 3.5 siddetindeki bir deprem 500 metre uzaktan geçen bir Tir kadar etki yapar. Yine de muhtar misafirperverlik gösterip bize rehberlik etmesi için bir delikanliyi yanimiza vermisti. Depremin oldugu tam enlem ve boylam köyden bes kilometre uzakliktaydi. Gittigimiz yerde gördügümüz sadece ama sadece bos tarlalardi. Tam hayal kirikligi içinde geri dönüyorken yaklasik üç yüz metre uzakta belli belirsiz görünen uzun çelik kuleyi gördüm. Bu mesafeden ne oldugu pek seçilmiyordu. Bize eslik eden delikanliya gördügümüzün ne oldugunu sordum. Delikanli sanki bizimle birlikte ilk defa görüyormus gibi bakti ve yüzünü kiristirip biraz düsündü. Sonra birden hatirladi, bir sirket yer alti kaynak suyu ariyormus. Uzaktan gördügümüz uzun çelik kule de petrolcülerin kullandigi türden bir delme makinesiydi. Alik genci köye birakip, muhtarin pasa çayini içip, Ankara ya bekleriz dedikten sonra diger noktaya gittik. Karim biraz mirin kirin ettiyse de söz verdigini hatirlatip diger köye gittik.Yaklasik kirk bes dakikalik bir yolculuktan sonra baska bir köydeydik. Bu sefer bize bir rehber verecek anlayisli bir muhtar bulamadik çünkü köy neredeyse bosalmis gibiydi. Issiz bir vahsi bati kasabasi gibiydi. Mecburen elimdeki GPS cihazina güvenip arabayla toprak bir yola saptik.Elimdeki GPS cihazi çok hassas degildi ama yine de arti yada eksi 50 metrelik bir hassasiyet isimi fazlasi ile görürdü. Sonuçta belirledigim enlem ve boylama gelince GPS cihazi dit dit etti. Yeni biçilmis bugday tarlasinin yanindaydik. Çocugunun yaptigi numaralara asiri bir hosgörü ile bakan bir anne gibi gözlerini üstüme dikmis olan karim bu olaydan sıkılmaya baslamisti. Arabadan inip tarlanin ortasinda etrafa söyle bir bakarken birden onu gördüm.Aman Allahım!Bir saat önce gördügümüz çelik kulenin neredeyse tipatip aynisi yaklasik bir kilometre uzakta duruyordu.Bu bir tesadüf müydü? Içimden bir ses "Bu da mi bir tesadüf" diye soruyu farkli sekilde tekrarladi. En iyisi su tuhaf çelik kuleye ve yanindaki barakaya bir bakmaliydim. Karimin "delirdin mi sen?" türündeki itirazlarina ragmen kulenin yanina gittik ama pek hos karsilanmadik.Daha kuleye varmamiza 50 metre kala yolda bir bariyer bizi durdurdu. Elinde bir avci tüfegi tutan hapishane kaçkini bir adam hiç de sevimli olmayan bir sekilde bizimle konusup eliyle gösterdigi "oranin" yasak oldugunu söyledi. Mecburen geri dönmek zorunda kaldik. Normal sartlarda kuru gürültüye pabuç birakmazdim ama karim epey bir tedirgin olmustu. Yine de uzaktan zorlukla görebildigim tabelayi okuyabilmistim: Akdorme Insaat ve Taahhüt limited sirketi.Peki Akdorme sirketinin bu kabaligi niyeydi? Yer alti su kaynagi arayan bir sirket için güvenlik biraz abartilmamis miydi? Sirketin adini not defterime kaydederken bu düsünceler beynime üsüsmüstü. Arabayla biraz gittikten sonra çelik kulenin oldugu yerden epey siddetli bir patlama sesi geldi. "Sanirim sondaj için dinamit kullaniyorlar" diye içimden geçirdim. Patlamanin asil sebebini merak etmistim ama karimi daha fazla tedirgin etmemek için direksiyonu Abant a kirdim.Ertesi gün isyerinde bilgisayarimi açip internete girdigimde yine rutin olarak bir gün önce olmus depremlere baktim. Bolu da yine 3.5 siddetinde bir deprem olmustu. Depremin zamanina bakinca hayret ettim. Çelik kulenin yanindan ayrilirken meydana gelen patlamanin zamani ile çok yakindi. Hemen depremin yerine baktim.Hayal kirikligi. Deprem sondaj yapilan yerin 30 km ötesinde bulunuyordu. Zaten tonlarca dinamit yigsan bile 3.5 siddetinde bir deprem olusturmazdi. Fakat yine de olaylar arasinda tesadüflerle açiklanamayacak bir sürü baglanti vardi. En iyisi su Akdorme insaat sirketini bir arastirmak iyi olacakti.Odalar Birligi, Sanayi Bakanligi ve MTA da çalisan okurlarimin yardimlariyla Akdorme Sirketi hakkinda epey bir bilgi sahibi oldum. Orta çapli, elli kisinin çalistigi, insaat, taahhüt, ithalat, ihracat vs. gibi uzun bir listesi olan siradan bir sirketti. Genel Merkezi Istanbul daydi. Iki ilginç bilgi ilgimi çekti;Sirket üç ay önce kurulmustu. Kurulur kurulmaz, on bes farkli yerde kaynak suyu aramak için MTA dan izin almisti. Izin için basvurdugu yerler Bolu ve civariydi. MTA da çalisan ve Maden Mühendisi olan okurum sirketin buralarda maden suyu aramasini tuhaf bulmustu. Çünkü dedigine göre maden suyu pek aranmazdi, ayrica köylerine fabrika yapilmasi için sürekli çagrida bulunan bir çok yerde zaten hazir maden suyu kaynagi vardi. Yani arayis ona gereksiz bir çaba olarak gelmisti. Çelik kuleden ve patlamalardan bahsedince, bu tür bir aramanin pek usule uygun olmadigini ekledi.Okurumdan Akdorme sirketinin nerelerde arama yapmak için izin aldigini ve lokasyonlarini bana iletip iletemeyecegini sordum. Bunun kurallara aykiri oldugunu ama sevgili yazari için bir güzellik yapacagini söyledi. Insanin okurlari olmasi çok güzel bir duygu.Içimdeki süpheler ve karimin "teknolojik komple teorileri" diyerek dalga geçtigi düsüncelerle geçen iki günün sonunda okurumdan bir e- mail geldi. Sirketin maden suyu aramak için izin aldigi yerlerin enlem ve boylam olarak tam yerleri e-mail ile birlikte gönderilmisti. Tam tamina on bes yer.Aksam eve dönünce ilk isim büyük bir Marmara haritasinin üzerinde on bes arastirma yerini kirmizi basi olan toplu ignelerle isaretlemek oldu. Enlemi boylami buluyordum ve oraya bir igneyi yerlestiriyordum. On besinci igneyi de yerlestirdigimde ortaya tuhaf bir sey çikmisti: ignelerden olusma iki çizgi.Aslinda tam çizgi sayilmazdilar, biraz bombeleri vardi. Sonra düsündüm. Tabi ya! Dünya yuvarlakti. Yuvarlak oldugu için küre üzerindeki düz bir yay, iki boyutlu haritada bombeli duruyordu.Sekiz tane igne bir çizgi, kalan yedi tane igne ise bir baska çizgi olusturuyordu. Iki çizgi bir üçgenin kenarlari gibi duruyordu ve uzatilirsa bir yerde birlesecekler gibi aralarinda açi vardi.Çayimdan bir yudum alip duvardaki haritaya biraz geriden baktim. On bes tane sondaj yerinin böyle iki çizgi olusturmasi da mi tesadüftü? Karimi çagirdim, bakmasini istedim. O da sasirdim. Bu sefer hemen tatli paranoyagim demedi. O da benim gibi bu düzenli iki çizgiden huzursuzlanmisti.Ikimizin de aklindan geçen sey ayniydi sanirim. Çizgiler nasil böyle dümdüz olabiliyordu ve ikisi nerede birlesiyordu? Açikçasi o anda iki çizgiyi bir cetvelle uzatip birlestirmekten korktum."Karim hadi disarida yemek yiyelim "dedi nedensiz. Çizgileri birlestirmekten nedense ben de çekinmistim. Teklifi hemen kabul ettim. Disari çikip yakinlardaki bir kebapçida güzel bir köfte yedik. Ikimizde eve dönmekten çekinir gibiydik. Epey bir oyalandiktan sonra gece yarisi tekrar eve döndük.Biraz oyalandiktan sonra tekrar haritanin basina geçtim. Elime bir cetvel alip iki çizgiyi de cetvelle uzattim. Marmara denizinin üstünde bir yerde birlestiler. Birlestikleri yere bakinca dehsete kapildim.Burasi kuzey Anadolu fay hattinin üzerindeydi ve özellikle bu bölge fay hattinin en çok gerilime sahip kismiydi. Zaten olasi büyük Istanbul depreminin buralarda olmasi bekleniyordu çünkü bütün yük neredeyse burada odaklanmisti. Deprem konusundaki daha önceki arastirmalarimdan biliyordum bu bölgeyi. Bir çok metinde "tetik bölgesi" olarak aniliyordu.Bütün bunlarin tesadüf olmadigini biliyordum. Akdorme sirketi ve arkasindakilerin bir seyler çevirdigine emindim. Ama ne?Aklima ilk gelen sey, bu sirketin büyük Istanbul depremini daha erken ya da belirlenen bir zamanda yapmak istemesiydi. Iyi de nasil? Yer altinda meydana gelebilecek patlamalar asla büyük depremi tetikleyemezdi? Mi acaba? Tetikleyemezdi. Ancak yer alti nükleer denemelerde olabilirdi. Bir atom bombasi patlatamayacaklarina göre nasil yapacaklardi?Nasil? Evet nasil? Beni bu noktaya kadar getiren sezgilerim dogru yolda oldugumu söylüyordu. Kötücül bir sey vardi bu siralanista ama ne?Neredeyse gece gündüz hep bunu düsünerek bir hafta geçirdim. Mühendislik bilgimin tümünü kullanarak bir çözüm bulmaya çalisiyordum ama nafile. Bir sey bulmadan da hiçbir resmi makama basvuramazdim. Ne diyecektim? Bu adamlar bu sondaj aygitlari ve birkaç dinamitle Istanbul da deprem olusturmaya çalisiyorlar. Tabi ki inanmazlardi.Bunu düsünerek eve giderken havanin güzel oldugunu düsünüp parka oturmaya karar verdim. Gazetemi açip okurken sıkıldim, bir kenara koydum. Parktaki ufak bahçesindeki çocuklar gözüme takildi. Bir ufak çocuk salincakta sallaniyordu. Annesi ve babasi salliyordu. Ilgi çekici olan bir sey yoktu. Babasi salincagin arka tarafinda itiyor, salincak tam annenin hizasina gelince anne de salincagi itiyordu. Çocuk sevinçle kahkaha atiyordu. Bu mutlu aile tablosu nedense benim farkli bir sekilde ilgimi çekti.Bir süre bakip mirildanir gibi "Anne salincagi rezonansa getiriyor" dedim.Rezonans! Çok zekice ve dahice. Yigidi öldür hakkini ver. Adamlar çok akillica düsünmüslerdi. Evet ya, rezonans. Nasil oldu da daha önce bunu düsünmedim bunu?Ister salincak olsun ister Los Angeles taki bir asma köprü, her seyin bir dogal salinma frekansi vardi. Salincak gibi basit bir sistemde dogal salinma frekansini bulmak kolaydi. Zaten annenin yaptigi da buydu. Dogal salinma frekansinda çok ufak bir güç uyguluyordu. Dogal frekansla, uygulanan kuvvetin frekansi ayniysa sistem rezonansa girerdi. Sistemin salinimlari gitgide büyür ve en sonunda sistem çökerdi. Bu yüzden askerler köprülerden düzenli adimlarla geçmezlerdi çünkü bu sekilde Fransa da bir köprü yikilmisti. Ve tabi ki Los Angeles da yikilan o meshur asma köprü. Siddetli olmamasina ragmen rüzgarin frekansi köprüyü yikmisti.Evet ya, rezonans. Bu kadar basitti açiklamasi. Her sey rezonansla çok kolaydi. Atom bombasi patlatmaya gerek yoktu. Ardi sira fak patlamalarla kuzey Anadolu fay hattinin en zayif yeri rezonansa getirilebilirdi. Rezonansa gelen fay hatti sonunda kirilacakti ve...Bu ufak depremler fay hattinin dogal rezonansini belirlemek için yapilmisti. Çok basit ve ayni zamanda ölümcül bir denklem.Çelik kuleler pesi sira dinamitlerini patlatip bir sok dalgasi yaratacaklardi. Sok dalgasi çok hizli ilerler. Birinci çelik kulenin altinda patlayan TNT nin sok dalgasi ikinci kuleye erisince o da patliyordu ve sonra üç, dört.. diger çizgideki kulelerde ayni seyi yapiyordu. Sonuçta tek ve büyük bir sok dalgasi fayin o kismini vuracakti. Fakat bu bir kez degil, fay rezonansa getirmek için bir den fazla olacakti ta ki deprem oluncaya kadar.Fayin o bölgedeki frekansini bulduktan sonra gerisi çok kolay bir mühendislik hesabiydi. Zaten o çelik kulelerde patlayicilari yere gömmek için yapilmisti.Parkta öyle kalakalmistim. Çocugun salincagi deliler gibi sallanmaya baslamisti çünkü annesi onu rezonansa getirmisti.Hemen eve gittim. Karimin bütün itirazlarina ragmen olan biteni tek tek yazdim. Tabi ki Kandilli rasathanesi kayitlarini, Akdorme sirketi ile ilgili her sey, çelik kulelerin tam yeri ve tabi ki olusturdugum harita.Tüm bunlarin bir kopyasini çikartip Kandilli Rasathanesine Prof. Ahmet Mete Isikara ya gönderdim. Asillari ise yanima alip dogruca Yenimahallede bulunan MIT müstesarligina gittim.Kapida pek hos karsilanmadim ama israrlarim sonucu bir yetkili ile görüsmemi kabul ettiler. Beyaz bir masanin basinda dört çay içtikten sonra beni içeri aldilar.Öykümü dinleyen üç görevli beklentilerimin tersine beni baslarindan savmadilar. Beklememi rica edip baska bir bekleme odasina aldilar. Neredeyse bir saat boyunca bekledikten sonra bu sefer amirleri oldugunu sandigim bir adamla geri geldiler. Adama sürekli "efendim" diye hitap ediyorlardi. Benden demin anlattiklarimi ona da detayli olarak anlatmami istediler. Ben heyecanla anlatirken tüm belgeleri tek tek incelediler. Ama beyaz saçli amir pür dikkat beni dinliyordu. Bazen aydinlatmami istedigi bir nokta için "Emin bey" diye lafimi kesiyordu. Cevap alinca da önündeki kagida not aliyordu. Neredeyse iki saat boyunca böyle konustuk.Garip. Beni bekledigimden çok ciddiye almislardi. Hatta gelirken kapidan kovulacagimi bile düsünmüstüm.Amirleri oldugunu sandigim kisi notlarini son bir kez kontrol ettikten sonra konusmaya basladi."Emin bey, sizi bize Allah gönderdi. Uzun zamandir böyle bir insaat sirketinin pesindeydik çünkü bir insaat sirketinin bizi pek de çok sevmeyen bir ülke istihbarat teskilatinin kurdurdugunu iki ay önce ögrendik. Istihbarat eksik oldugu için sirketin amacini ve adini bir türlü ögrenemedik. Simdi elimizde bir sey var. Normal sartlarda sizi ciddiye almazdik. Benimle görüsmeniz bir hayaldi. Olayi arastirmadan hiçbir sey yapamayiz.Bu noktadan sonra olayi bize birakmanizi rica ediyorum. Sizden baska kim biliyor bunu?" dedi.Karim. Bir de Ahmet Mete Isikara a hocaya gönderdim.""Anliyorum. Biz de zaten hocamiza basvuracagiz. Sizden ve karinizdan sessiz kalmanizi rica ediyorum. Konu bir boyutuyla Milli Güvenlik ile ilgili.""Tabi. Biz de askerlik yaptik" dedim gülümseyerek.Hepsi de gülümsedi. "Peki. Simdi sizi evinize birakacagiz ve muhakkak gelismelerden size haberdar edecegiz. Bu arada normal hayatinizi sürdürün. Isinize gücünüze bakin. Tanistigimiza memnun oldum Emin bey.Bundan sonraki bir ay boyunca hiçbir ses çikmadi. Karim bu arada "Sevgili Ajanim, vatan kurtarmaktan vakit bulursan marketten bir seyler alsan" diye benimle dalga geçiyordu. Ajan asagi ajan yukari.Hiçbir sey çikmayinca ben de kendi komplo teorimin saçma olduguna inanacaktim neredeyse.Tam olayi unutmaya hazirlanirken cep telefonum çaldi. Arayan kendini tanitti. MIT te benimle konusan kir saçli adamdi.Telefonda detay veremeyecegini ama ertesi aksam için isim olup olmadigini sordu. Ben de yok deyince, takim elbise ve kravatla resmi giyinmemi, bir toplantiya katilacagimi söyledi. Gelip beni kendisi alacakmis."Peki" dedim.Aksam bir kokteyle katilacakmisim gibi gayet sik bir sekilde hazirlandim. Nereye gidecegimizi ve niye böyle resmi giyinmek zorunda oldugumu anlamadim.Sonunda kirmizi plakali bir Mercedes beni evden aldi. Arka tarafta kir saçli o bey vardi. Sanki kirk yillik dostmusuz gibi sohbet ettik."Emin bey, dedikleriniz harfi harfine dogru çikti. Bütün kuleleri Jandarma basti ve dediginiz sekilde yüzlerce kilo TNT topraga gömülmüs halde bulundu. Sirketi kurmak ve olayi yapmak için bir sürü ajani Türkiye ye sokmuslar. Halki telaslandirmamak için olay hiç duyurulmadi. Isi yapan ülkeyi biliyoruz ama ispat edemiyoruz. Zaten su anda açiklanirsa ülkemiz açisindan nahos olaylar olabilir.Amaçlari basit. Krizden hala çikamamis Türkiye de bir büyük Istanbul depremi ile ülkemizi bir kaosa sürüklemek istiyorlardi. Biliyorsunuz, bu çok büyük bir felaket olurdu.Neyse. Sonuçta gerçekten çok iyi bir is basardiniz Emin Bey" dedi."Peki simdi nereye gidiyoruz." diye sordum."Basbakanliga" dedi."Basbakanliga mi? ama ne için?""Evet. Sizin için bir ufak bir tören düzenlendi. Tabi gazeteciler yok. Biz bizeyiz. Gidince göreceksiniz" dedi ve gülümsedi.Daha sonra olan biten benim için tam bir sürpriz oldu. Bizzat basbakanin oldugu ve ben dahil olmak üzere bes kisinin katildigi ufak törende Devlet Üstün Hizmet Madalyasi verildi. Tören kisa sürdü. Basbakanla ayak üstü sohbet ettik. O da benim gibi bir sair oldugu için tabi ki konu hemen siirden açildi. Siirlerimden birini ezberimden okudum, o da sag olsun bir kitabini imzalayip verdi. Kütüphanemde durur hala.Basbakanin isi oldugu için gitmesi gerekiyordu. Kadife bir kutu içinde Devlet Üstün Hizmet Madalyasi verildi, bir de dolmakalemle yazilmis bir berat. Gurur içindeydim. Basbakan tam ayrilirken tokalastik."Efendim, bütün bu olup bitenleri bir bilimkurgu öyküsü olarak yazabilir miyim?"Basbakan tereddütte kalmis bir sekilde kir saçli adama döndü."Ne dersiniz? Emin bey yazsa sorun çikar mi?""Hayir efendim. Bu o kadar sira disi bir olay ki aynen yazsa bile kimse dogru olduguna inanmayacaktir. Oldugu gibi yazabilir. Sadece öykünün basina bütün bir öykünün kurgu oldugunu belirtir bir ibare koyarsa iyi olur. Bir de sirket ismini degistirirse bizce hiçbir sorun yok." dedi gülümseyerek.Ben de gülümsedim. Basbakan tekrar yaptiklarim için ve olasi bir depremde ölecek 80.000 Istanbul lunun hayatini kurtardigim için tesekkür etti. Seçimlerde kime oy verecegimi sorup biraz takildi.Kirmizi plakali Mercedes ile eve dönerken çok garip hissediyordum kendimi. Elimdeki kadife kapli kutunun içindeki özel madalya gururun ötesinde bir his veriyordu bana. Kahramanlik? Seçilmislik? Kim bilir...Neyse. Karim bir daha bana "tatli paranoyagim" demedi. Madalyayi büfeye koyma teklifini Milli Güvenlik ve tozlanmasin diye reddettim. Artik ben onun "kahramaniyim". Belki de hep öyleydim yoksa böyle harika bir kadin benimle niye evlenirdi ki?Mehmet Emin Arı

Kaynak: Hekimce

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

Bluesky24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


TAMAMEN GERCEK DISIDIR !!!

Serbest Kürsü ve Diğer Sağlık Haberleri TAMAMEN GERCEK DISIDIR !!! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Paranoyak oldugunuz izlenmediginiz anlamina gelmez.... (anonim)Önemli not: Bu öykü tamamiyla bir kurgudur. Öyküde adi geçen gerçek kisi, yer ve olayla tamamen rastlantisaldir.Yaklasik olarak seksen bin Istanbul lunun hayatini kurtarmam ilginç tesadüflerin sonucu oldu. Belki de bütün bu tesadüfler, bir tesadüf ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diğer Sağlık Haberleri telkin cd indir izle İstanbul Diğer Sağlık Haberleri nerededir kimdir Diğer Sağlık Haberleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diğer Sağlık Haberleri hipnoz Diğer Sağlık Haberleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diğer Sağlık Haberleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diğer Sağlık Haberleri kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:07 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.