Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Etkinlik Sosyal Aktivite Sanat Yaşam Gezi ve Tatil Klubü > Yaşam > Bilinmeyen

Uyarılar

Kızılderili Mitolojisi

Yaşam ve Bilinmeyen Kızılderili Mitolojisi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Gökteki yildizlar: Ayinin Pesinde! Avci, balikçi, çiftçi gibi, geçimlerinin topraktan ya da denizden saglayan bütün insanlar hava, yildizlar ve mevsimlere iliskin bir seyler bilmek zorundadir. Her çesit üretim çabasi dogrudan dogruya doga tarafindan yürütülür ve bunlarla ugrasan insanlar bu gerçekleri ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Bilinmeyen telkin cd indir izle İstanbul Bilinmeyen nerededir kimdir Bilinmeyen çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Bilinmeyen hipnoz Bilinmeyen olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Bilinmeyen hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Bilinmeyen kuantum düşünce kitap haberi

Kızılderili Mitolojisi

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 27-05-2008, 01:04 AM   #1 (permalink)
Paşa Site Kedisi
 
pisimbat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2007
Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
pisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond repute
Standart Kızılderili Mitolojisi

Gökteki yildizlar: Ayinin Pesinde!
Avci, balikçi, çiftçi gibi, geçimlerinin topraktan ya da denizden saglayan bütün insanlar hava, yildizlar ve mevsimlere iliskin bir seyler bilmek zorundadir. Her çesit üretim çabasi dogrudan dogruya doga tarafindan yürütülür ve bunlarla ugrasan insanlar bu gerçekleri bilir. Kuzey Amerika Kizilderililerinin büyük törenleri mevsimden mevsime yapilir. Bazi törenler mevsimden mevsime yapilir.

Bazi törenler mevsim dönenceleri ve gece-gündüz esitligi temeline dayanir,digerleri de gökyüzündeki bazi yildizlar ya da yildiz kümelerine iliskindir. Bazi nedenlerden dolayi,Kuzey Amerika Kizilderilerinin yildiz bilimleri kaybolmustur. Ilk neden törenler için karar verme yetkisinin,yalnizca rahiplerin açiklayabildigi gizli sirlara bagli kalmasi,rahiplerin de bu sirlari,yalnizca kendilerinden sonra rahip olmak üzere yetistirdikleri kimselere söylemesidir. Ikinci neden Kizilderilililerin bildigi bir çok burç ve takim yildizinin Avrupa bilgilerinde karsiliginin bulunmamasidir. Üçüncü neden de, Kizilderilileri inceleyip bilgi derleyen kimselerden birçogunun, kendi kültürlerinin astronomisine iliskin hiçbir sey bilmeyen, sehirli sade vatandas olmalaridir.



Muskuakiler(Sari toprak insanlari), ya da Tilkiler, kendileriyle birlikte olan Saukalarla(Kizlil toprak insanlari) birlikte Avrupalilarin akinlari ve Irokian saldirilari sonucunda daha batiya dogru sürülen ve Algonkian, dilini konusan Kizilderili topluluklari arasindaydilar. Verimliligi ve nehirlere yakin olmasi nedeniyle seçtikleri asil topraklarinda Tilkiler, kemerli, hasir kapli çadirlardan ve yazlari kullanmak üzere, etrafi misir tarlalariyla çevrili, agaç kabuklarindan yapilmis evlerinden olusan bir köy kurdular.

Misir ektikleri tepelerin arasina fasulye ve kabak ektiler ve hasat ettikleri ürünleri kurutup kisin kullanmak üzere depoladilar. Baska kabilelerde, özellikle Algoniakan Dili'ni konusan diger gruplarda da bu ayiya ve onu avlamaya çalisan avcilara iliskin, benzer öyküler bulunmaktadir. Bu öykü, "Derler ki, bir zamanlar…" gibi baslayan kaliplasmis öykü açilislarinin güzel bir örnegidir.

Böyle bir baslangiç, anlatilacak olan öykünün içinde, öyküyü anlatan kimsenin kisisel gözlem ve deneyimlerinin bulunmadigi, belirtilmektedir. Bu öyküde,"küçük öyküler"den daha çok, büyük destanlarda daha sik kullanan kaliplasmis öykü kapanislarinin da iyi bir örnegi bulunmaktadir. Asagida sizlere sunacagim öykü,daha uzun ve büyük bir gerçek olusum öyküsünün,belki de yalnizca bir parçasidir ve asil uzun öykünün diger parçalari kaybolmus olabilir.


Derler ki, bir zamanlar, çok eskiden, kisin ilk aylariymis. Bir gece önce kar yagmis ve bu ilk kar ertesi gün, yerde öylece taptaze duruyomus. Günün ilk isiklariyla birlikte, sabahleyin erkenden üç delikanli avlanmaya çikmislar. Delikanlilardan biri, adi SIKI TUT olan köpegini yanina almis.

Nehir boyunca dolasip, küçük koruluklara girmisler ve sonra fundalik, çalilik ve agaçlarin daha bodur ama kalin oldugu bir tepenin yamacina gelmisler. Burada çaliliklarin arasinda dolasirken genç avcilar bir iz bulmuslar ve bu izi takip etmeye baslamislar. Izler onlari tepenin yamacindaki bir magaraya götürmüs. Böylece bir ayi ini bulmuslar.
"Hangimiz içeri girsin de ayiyi sürüp disari çikarsin?" diye birbirlerine sormuslar genç avcilar. Sonunda en büyükleri "Ben girerim" demis, dizlerinin üzerinde emekleyerek ayinin inine girmis ve ayiyi sürüp disari çikarmak için yayiyla onu dürtmeye baslamis. Bir süre sonra magaradaki genç, arkadaslarina "Geliyor..Geliyor…"diye seslenmis. Ayi kendisini zorlayan avcidan kurtulmus ve kendisini magaranin disina atmis.
Avcilar da onun pesinden gitmisler. "Bakin!" diye bagirmis en gençleri. "Bakin, ne kadar da hizli gidiyor. Kuzeye dogru, soguklarin geldigi yerlere gidiyor." Genç avci, ayiyi çevirip digerlerine dogru sürmek için hayvanin pesimden kosup uzaklasmis. Ortanca avci, "Dikkat!" diye bagirmis. "Iste geliyor ! Doguya, ögle zamaninin geldigi yere dogru gidiyor. Kosun kardesler. Gittigi yer iste orasi."

O ve küçük köpegi de, ayiyi geri çevirmek için olanca hizlariyla batiya dogru kosmuslar. Genç avcilar ayiyi kovalarken en büyükleri egilip söyle bir bakinmis."Oooo!" diye haykirmis. "Altimizda Yeryüzü Büyükannemiz var. Bu ayi bizi gökyüzüne dogru götürüyor. Haydi kardesler, çok geç olmadan geri dönelim."
Ama artik çok geç olmus, gökyüzü ayisi onlari çok, çok yükseklere götürmüs. Sonunda avcilar ayiyi yakalayip öldürmüsler. Akçaagaç ve somak dallarini üstüste yigmis ve bu dal yigininin üstünde de ayiyi parçalara ayirmislar. Akçaaagaç ve somakan sonbaharda kan kirmizisina dönüsmesi iste bu nedenledir. Daha sonra avcilar ayaga kalkip hep birlikte ayinin basini dogu yönüne atmislar.

Simdi, kisin, sabahleyin erkenden, tanyeri agarmadan az önce ufkun hemen altindan ayi basini andiran bir takimyildizi kümesi belirir. Daha sonra da avcilar, ayinin omurga ve belkemigini uzaklara, kuzey yönüne atmislar. Kis ortasinda, gece yarisi eger kuzey yönüne bakarsaniz, orada yildizlarla sekillenmis olarak ayinin omurga ve belkemigini görürsünüz. Yilin herhangi bir zamaninda gökyüzüne bakacak olursaniz, kare seklini olusturan dört parlak yildiz ve onlarin arkasinda da üç büyük parlak yildiz ve bir de küçük donuk bir yildiz görürsünüz. Dört yildizdan olusan kare, ayi, bunlarin pesindeki üç yildiz, o üç delikanli ve belli belirsiz görebildiginiz o küçük yildiz da SIKI TUT adindaki o küçük köpektir.
Bu sekiz yildiz, gökyüzü boyunca bütün sene birlikte dolasir durur ve öbür yildizlarin yaptigi gibi asla dinlenmeye çekilmezler. Avcilar ayiyi yakalayincaya kadar, kendileri ve küçük köpek, asla durup dinlenmezler. Öykü de burada biter……

Dil bilimsel metin, William Jones tarafindan banda alinmis.Truman Michelsin tarafindan çevrilmis ve gözden geçirilmistir.Bknz.Boas,Amerika Kizilderilileri Dilleri El kitabi , Bölüm1, Amerikan Etnoloji Bürosu Bülten 40,Washington ,D.C.,Hükümet Basin Dairesi,1911.

Kizilderililerde Burçlar ve Sifa ÇemberiDoganin döngüleriyle içiçe geçmis bir burç sistemi...
Bögürtlenin Olgunlasma Dönemi
[23 Temmuz - 22 Agustos]
Bu köseyi hazirlama amaci alisilagelmis burçlardan ve etkilerinden bahsetmek degil tersine dogayi gelismis bati medeniyetlerinden çok önceleri anlamis ve ona saygi göstererek yasamlarini sürdürmüs olan Kizilderililer'in "Dogaya Uyum" felsefesini anlamaktir. Bu yazilardan ögrenecekleriniz Kizilderililerin yazi kullanmadan olusturduklari takvimleri, aylari, günleri, doganin insan üzerindeki etkisiyle birlikte rüzgar ve mevsimlerin degisiminin insan yasami üzerine etkileridir. Öncelikle "Sifa Çemberi"nin Kizilderililere na ifade ettigini ve hayatimizi etkileyen totemlerden ve aylardan bahsedecegim.

Kizilderililer tüm hayatin bir çember etrafinda döndügünü düsünürlerdi. Onlar bu çembere saygi duyarlar ve onu hatirlamak için günlük hayatlarinda sik sik ona basvururlardi. Çadirlarini, külübelerini daire seklinde insa edip, kamplarinin daire seklinde kurarlardi. Toplantilarinda herkes esit haklara sahip esit insanlar olarak bir daire olusturarak otururdu.

Eglencelerinde, dualarinda, ayinlerinde daire saklinda dans ederler ve yuvarlak davullar çalarlardi. Dans ederken kollarini, ellerini gökyüzüne kaldirarak gögü ve yeri kapsayan daireler çizerlerdi.

Yasami dogum - ölüm - yeniden dogumdan olusan bir çember olarak görürlerdi. Degisik yaslarda, degisen enerjilerinin akisini saglamak ve kendilerini gelistirmek için kendi yasam çemberlerini tanimayi ve saygi duymayi bilirlerdi. Böylece tüm yaratiklarin ve yeryüzünün bir parçasi oldugunu biliyorlardi.

Bu çemberi anlamak için, hep onun üstünde yüründügünü düsünmek yeterlidir. Belirli bir noktada çembere girilir. Bu nokta insana bazi güçler sorumluluklar verir. Bu baslangiç noktasi insanin dogdugu ay tarafindan belirlenir. Degisik giris noktalari degisik kabilelerin etkisi altinda gerçeklesir.

Bu kabileler alisilagelmis aile kabileleri degildir. Bunlar unsur kabileleridir, yanlizca insanin belli doga unsurlariyla olan iliskilerini belirler ve bunlar da duragan degildir. Çemberdeki hareket noktalari, gökyüzündeki Koruyucu Ruhlarin etkisi altindadir.

Sifa Çemberinin özü devinim ve degisimdir. Bu bilgiyi kazanan insanlar yasam içindeki hareket alanlarini gelistirmek isteyeceklerdir. Yasam çemberinde daha da ilerlemek insan dogasinin degisik görüntüleriyle tanismak isteyeceklerdir. Insan kendi yaradilisi içinde tüm yönleri tasir, ama bunlari hissetmek için çemberdeki degisik noktalardan geçmesi gerekmektedir. Hiç kimse kendi baslangiç noktasini hayatindaki hatalari için bir özür olarak gösteremez. Bunun telafisi çember üzerinde ilerleyerek bilgisini gelistirmekle mümkün olabilir. Bazen bu bilgi ve güç insanin içinde vardir.

Bazen de insan bu bilgiyi bir hayvani seyrederek ögrenebilir. Insan bilgiyi bir tasi, bitkiyi, rüzgari, varolan tüm varliklari ve dogayi izleyerek elde edebilir. Kizilderililerin bilgeligi de burdan gelir ve bizim de hersey için çok geç olmadan gözlerimizi dogaya ve onun düzenine dikmemiz gerekli. Ondan alacagimiz çok ders var.

Dogdugu ay, insanin Sifa Çemberine giris noktasini belirler...


Aylar ve Totemler

Dogdugu ay, insanin Sifa Çemberine giris noktasini ve madenler - bitkiler - hayvanlar alemindeki baslangiç totemlerini belirler. Yilin ilk ayi olan "Topragin Yenilenme Dönemi"nde Günes Baba, güneyden dönüp gelir ve Toprak Ana ile çocuklarini yeniden canlandirmaya baslar. Bu dönem, 22 Aralik tarihine rastlayan kis - gündönümüne denk gelir. Bu ay Kuzey'in koruyucusu Waboose'nin ilk ayidir. Onu "Dinlenme ve Arinma dönemi" ile "Büyük Firtinalar Dönemi" izler. Waboose'nin bu aylarinda, geçmis yilin gelisimi gözden geçirilir ve gelecek yilin gelisimi için hazirlik yapilir.

Bu aylari, Dogu'nun Koruyucu Ruhu Wabun'un aylari izler. Bu üç ay yeni gelismenin, Günes Baba'nin topragi isitmasiyla birlikte onlari meyveye hazirladigi dönemdir. Wabun'un ilk ayi "Agaçlarin Çiçeklenme Dönemi"dir, genellikle 21 Mart'ta gece gündüz esitligiyle baslar. Wabun'un diger aylari ise "Kurbagalarin Dönüs Dönemi" ve "Misir Ekimi Dönemi"dir. Bu aylar topragin çocuklarinin gelismeye basladigi aydinlanma ve bilgelik aylaridir.

Daha sonra, Güney'in Koruyucu Ruhu Shawnodese'nin aylari gelir. Bunlar herseyin hizla gelistigi, topragin çiçeklendigi ve yeni yilin ilk meyvelerinin göründügü yildir. "Bol Günesli Günler Dönemi" Shawnodese'nin ilk ayidir. Bu 21 Haziran'da yaz - gündönümünde baslar. Ondan sonra "Bögürtlenlerin Olgunlasmasi" ve "Hasat" yalari gelir. Bu, gelisim ve güven mevsimidir. Bu mevsimde hizli bir gelisim vardir ve gelecek üzerine düsünmeye zaman yoktur.

Sonbahar Bati'nin Koruyucu Ruhu Mudjekeewis'in mevsimidir. Bu mevsimin ilk ayi olan "Yaban Ördekleri Dönemi" ve "Karli Günler Dönemi" izler. Bu aylarda insan kendini dinler. Bu mevsimde insan içe dönerek geçmis yilin degerlendirmesini yapip yeniden güç toplar ve yenilenme mevsimine hazirlik yapar.

Her ayin madenler, bitkiler ve hayvanlar aleminde belli bir totemi (simgesi) vardir. Baslangiç toteminden insan hem kendisi, hem de yeryüzündeki diger iliskileri hakkinda birçok sey ögrenebilir. Insanlar kendilerine yasam boyu bilgi ve enerji veren totemlerine ilgi ve saygi göstermelidir.

Insan, baska ayin gölgesinde bulundugunda o totemin belirli özelliklerini kazanabilir ve yeni seyler ögrenebilir, tipki doganin her ayrintisindan ögrenebilecegi gibi…

Insanlar, ayni ay ve totemden olsalar bile her zaman ayni özellikleri paylasmazlar. Herkes, çemberi kendi hizinda dolasir. Sifa Çemberinin en önemli özelligi: yola devam etmek ve hiçbir yerde sabit kalmamak, yoksa enerji akisi durur ve insan gelisemez…

23 Temmuz-22 Agustos arasinda dünyaya gelen insanlarin, madenler alemindeki totemi demir ve gröna'dir.

Bu dönemde dünyaya gelen insanlarin, madenler alemindeki totemi demir ve gröna, bitkiler alemindeki totemi ahududu, hayvanlar alemindeki totemi mersinbaligidir. Ugurlu renkleri kirmizi, kabileleri Firtina Kartalidir.

Degerli taslardan gröna, oldukça sert, reçine gibi parlayan kristalize bir silikat olusumudur. Kirmizi, kahverengi, yesil, sari, siyah ve beyaz renklarda 6 degisik türü bulunur. Koyu kirmizi ve eflatun renklerdeki almandin, altin sarisi ve kirmizimtrak sari renk veren grosular, koyu kirmizidan siyaha kadar degisen pirop ve genellikle kirmizi veya kahverengi tonlarda spesartindir. Sarap kirmizisi, sari, yesil ya da siyah renkte olan demir - grönasina aplom veya melanit, cam parlakliginda ve açik yesil renkteki krom - grönasina uvarovit denir.

Gröna kübik kristal seklindedir. Genellikle kireçtasi, serpentin, peridot ve granitle çesitli kristal bilesimi olusturur. Grönaya bu minerallerin bulundugu yerlerin yakinindaki irmak yataklarinda rastlanabilir. Karinca yuvalarinin yakininda da bu tasa çok sik rastlanir, çünkü karincalar grönaya antipati duyarlar ve gördükleri her yerde onu hemen yeryüzüne çikarip atarlar.

Mersinbaligi - Insanlarinin ugurlu renkleri kirmizi oldugu için grönanin kirmiziya çalan renkleriyle bu ay arasinda özel bir iliski kurulur. Kar neol gibi grönanin da yürek ve kanla iliskisi olduguna inanilir. Eskiden gröna parçaciklarindan olusan bir muska tasindigi zaman, bunun kalp hastaliklarina iyi gelecegi söylenir, üzerine aslan islenmis grönanin insani tehlikelerden koruyacagina, iyi ve saygin bir yasam saglayacagina inanilirdi. Bazi halklar da grönadan yapilacak bir kursunun düsmani yüreginden vuracagi ve bu tasin cinsel gücü dengede tutacagina inanilirdi.

Mersinbaligi - Insanlarinin ikinci totemi dünyanin en sert madenlerinden olan demirdir. Demir araciligiyla insanlik teknoloji çaginin esigine gelmeyi basarmistir. Keltler demir çaginin gelmesiyle perilerin ve büyülü varliklarin insanlara sirt çevirdigini söylerler. Demir baska madenlerle kolayca bilesim saglar ve degerli taslara kirmizi bir ton verir.

Mersinbaligi - Insanlarina tipki madenleri gibi çok çesitli ve degisik görünümlerde rastlanabilir, ama hepsinin kolayca fark edilebilecek ortak özellikleri vardir.

Mersinbaligi -Insanlari genellikle iyi yürekli, duyarli kisler oalrak dikkat çekerler. Eger içlerinde bulunan dostça duygulara kulak verirlerse dengeli ve mutlu kisiler olurlar. Kalplerinin sesini duyabildikleri sürece, sezgili ve keskin görüslü kisilerdir. Bu yetenekleriyle kendilerini ve dostlarini gelebilecek tehlikelerden önceden koruyabilirler. Grönanin da böyle bir özellik tasidigi söylenir.

Bu kisiler güçlü sezgileri ile öyle sözler söylerler ki, söyledikleri seyler dostlarinin ve düsmanlarinin ta yüregine isler.

Mersinbaligi - Insanlari iyi birer dost olduklari gibi sakinilmasi gereken birer düsmandirlar. Yanlisliklari fark ettikleri zaman tüm güçleriyle harekete geçer ve gerçekten yikici seyler yapabilirler. Iç dengeleri yerinde degilse kendilerine karsi da dikkatli olamalilardir. Bu güç beklenmedik öyle anlarda ortaya çikabilir ki sonunda kendilerinin de zarar görecegi sonuçlar dogurabilir.

Mersinbaligi -Insanlarinin soylu, büyük bir düsünüs ve davranis biçimleri vardir. Bu özelliklerinden dolayi topluluk içersinde diger insanlardan kolayca ayirt edilebilirler. Bu insanlar çekicilikleri ve karizmalariyla çevrelerinde cinsel etkiye neden olurlar, cinsel enerjilerinin güçlü oldugu söylenir. Maden totemleri grönadan bu enerjilerini dengede tutmayi ögrenmelidirler.

Bu ayda dogan insanlar, totemleri gibi çok yönlü ve faydali kisilerdir. Sorunlarin üstüne giden bir karakterleri vardir. En korkulu yollara bile yönelmekten hiç çekinmezler. Altindan kalkilamayacak bir is, kimsenin üstüne almak istemeyecegi zorlukta bir is varsa bunlarin üstesinden gelmek için öne atilacak kisi kesinlikle Mersinbaligi - Insanlaridir.

Çok cesurdurlar ve bu özelliklerini her firsatta kanitlamaya hazirdirlar. Bu çok yönlü kisilikleriyle is yasaminda, kültür ve düsün yasaminin çesitli kollarinda oldukça basarili olabilirler. Tek yapmalari gereken isi inanarak yapmalaridir, o zaman üstesinden gelemeyecekleri hiçbir is yoktur.

Bu insanlarin demir toteminden gelen dogustan bir sertlikleri vardir, bu sertlik hayatta kazandiklari tecrübelerle daha da kuvvetlenir. Bu madenle olan iliskileri kalp ve kanla olan iliskilerini güçlendirir. Bu burcun insanlarinin bitkiler alemindeki totemleri, çilekgillerin bir üyesi olan ahudududur. Aslinda çilek türü bir yemis degildir, 20 kadar içi özsu dolu tomurcugun birlesmesiyle olusur. Mayis ayinda beyaz çiçekler açar, haziran veya temmuzda meyve verir.

Ahududu yapraklarinin vücutta iyilestirici arindirici bir etkisi vardir. Eskiden safrakesesi, böbrek taslarini düsürmek için kullanilirmis. Ahududu kökünde tanen özü bulundugu için antibiyotik etkisi vardir. Ahududu dallarindan hazirlanan bir çay sogukalginligina, gribe, nefes darligina da iyi gelir ve kan sekerini ayarlayip düzene sokar.

Mersinbaligi -Insanlarinin topluluk içinde fark edilebilme ve sevilen kisi olma özellikleri bitki totemlerinin etkisiyle daha da güçlenir. Bu insanlardaki nese ve pozitif enerjiden dolayi diger insanlar onlarla yakinlasmak isterler fakat bu burcun insanlari her zaman göründükleri gibi degildirler.

Mersinbaligi -Insanlarinin disari gösterdikleri ile iç dünyalarinda yasadiklari apayridir. Bu burçdaki bazi insanlar ilk karsilasmada saldirgan ve hirçin gözükebilirler oysa bu onlarin yumusak ve kirilgan duygu alemlerini korumak için kullandiklari bir kalkandir. Bazilari ise oldukça sicakkanli ve uysal gözükürler oysa onlara yaklastikça diken tarlasina girmis gibi olursunuz. Bu özellikleri tipik karakterlerini ortaya koyar: içlerinde kopan duygu firtinalarini disardaki insanlardan saklayabilme yetenegi. Çogu zaman iç dünyalarina ulasmaya çalisan insanlari engellemek için dikenlerini acimasizca çikartmaktan geri kalmazlar. Bu burcun insanlari çok duygusal kisilerdir. Baskalarinin duygulari üzerinde kuvvetli bir etki yarattiklari gibi, kendileri de baskalarinin duygularindan kolayca etkilenebilirler. Çok kirilgandirlar fakat disari karsi olusturduklari kalkani öyle iyi tasarlamislardir ki herseye ramen disardan en küçük bir çatlak görünemez. Ayni kirilganliklari gibi acilarini da çok büyük ustalikla saklarlar. Fakat kendilerine verilen acilari asla unutmazlar ve içten içe intikam planlari kurarlar.

Mersinbaligi -Insanlari çevrelerine huzurlu bir hava yayarlar ve bu sayede diger insanlarin kendilerini toparlamalarina yardimci olurlar. Dostça ve biraz alayci tutumlariyla, diger insanlarin kati düsüncelerini kirarak duygu dünyalarinda yumusak bir etki birakirlar.

Bu burcun insanlari Shawnodese'nin ikinci ayi olan "Bögürtlenlerin Olgunlasma Dönemi"nde dünyaya geldikleri için oldukça sicakkanli insanlardir. Içlerinde bulunan güven duygusu bu özelliklerini güçlendirir. Firtina Kartali kabilesinden olduklari için çevrelerine sicak ve güçlü bir etki yayarlar, enerjileri coskundur,
ayni anda birçok isle ugrasabilirler. Fakat bu kabileyle olan baglari ayni
zamanda kendilerini gereksiz yere tüketmemeleri, sagliklarini ve enerjilerini tehlikeye atmamalari konusunda bir uyaridir.

Mersinbaligi-Insanlarinin ugurlu rengi ve ayni zamanda ahududu ve gröna tasinin rengi olan kirmizidir.

Bu renk büyük bir fiziksel enerjinin, yasamla dolup tasmanin ve dogal güçlerin simgesidir. Kalbin ve kanin kirmizi rengi, bu burcun insanlarinin bunlarla olan iliskisinin bir göstergesidir. Bu burcun insanlari eger renklerini, varliklarinin gelismemis yönlerinde göstermeye kalkarlarsa, bu kirmizi, hesapsizligin, gururun, açgözlülügün, hirsin ve kendini begenmisligin simgesi olur. Bu renk bu burcun insanlarina hem güç hem de bir uyaridir. Ne yazik ki dinginlik dogal yapilarinda yoktur ve bu gelistirmeleri ve ögrenmeleri gereken bir seydir.

"Bögürtlenlerin Olgunlasma Dönemi"nde dünyaya gelenlerin hayvan totemi, baliklar dünyasinin krali sayilan mersinbaligidir. Mersinbaligi dinazorlarin yeryüzünden kaybolmaya basladigi çaglardan beri yasayan çok eski bir baliktir. Bulundugu yere ve türe göre çok degisik büyüklüklerde olabilir. En büyükleri 4 metre uzunlugunda ve 150 kilo agirligindadir. Mersinbaliginin hortum benzeri uzun bir agzi vardir ve agzinin iki yaninda 4 duyargasi vardir. Kuyruklarindaki çatalin üst kismi büyük, alttaki küçüktür. Iskeleti nerdeyse tamamen kikirdaktan olusur.

Mersinbaligi, eskiden büyük göllerin yakininda yasiyan Kizilderililer tarafindan "Baliklarin Krali" olarak adlandirilirdi. Hiawatha'ya bir ölüm - kalim savasi verdiren de bir mersinbaligiydi. Longfellow "Hiawatha Destani"nda bu baligin basarilarini, cesaretini kusaktan kusaga anlatilacak sekilde ölümsüzlestirmistir. Kizilderililer mersinbaligina büyük saygi beslerlerdi. Ojibwa soyunda, bir Mersinbaligi kabilesi vardir ve öncü kabilelerden sayilir. Ojibwalar için mersinbaligi ruhsal derinligin ve gücün simgesiydi.

Ne yazik ki Avrupalilar herseyde oldugu gibi bu baliga da Kizilderililer kadar saygi göstermediler. Önceleri sik sik aglarina takildigi için bu baligi bir basbelasi olarak görüyorlardi, daha sonralari etinin ve yumurtasi olan havyarin lezzetini anladiktan sonra neredeyse soylarini tükettiler. Günümüzde mersinbaligina eskisi kadar sik rastlanmiyor.

Hayvan totemleri gibi Mersinbaligi - Insanlari da bulunduklari her suda egemenlik kurmak isterler. Dogal güçleriyle zorluk çekmeden bunu basarirlar. Sanki lider olarak dünyaya gelmis kisilerdir ve enerjileri düzenli aktigi sürece, haksever, iyi niyetli birer yönetici olabilirler. Yasamla uyum sagladiklari sürece, içlerinde tükenmez bir güç kaynagi ve ruhsar derinlik yatar. Ancak baska insanlar üzerinda egemenlik kurmaktan zevk alan kötü bir yönlerinin oldugunu unutmamakgerekir, çok havali ve herkese yukardan bakan bir tavirla davranmaktan hiç çekinmezler.

Mersinbaligi gibi bu insanlar da çok saglam bir korunma zirhi tasirlar. Yönetici durumda olduklari zaman, bu zirha gereksinimleri vardir, ancak insanlar arasindaki iliskilerinde bu zirhi atmasini bilmelidirler. Bunu ögrenmezlerse, çok kendini begenmis kisiler olurlar ve varliklarini gelistirecek insani duygulardan yoksun kalirlar. Bu zirhi kendileri çikartmalari gerekir, çünkü zirhlari baskalarinin duygusal darbelerle bile parçalayamayacaklari kadar saglamdir.

Bu burcun insanlarinin cinsel enerjilerini dogru ve mantikli bir biçimde kullanicak olgunluga erismeleri için yillarin geçmesi gerekmektedir. Bu noktaya gelmeden önce, yasam güçlarini cinselliklerini yanlis bir sekilde kullandiklari olur. Bu da, çözülmesi gereken önamli bir sorundur, çünkü Mersinbaligi - Insanlari yasam güçlariyle cinsel güçlerini birbirine karistirmaya, bu iki enerjiyi de kötü biçimde kullanmaya egilimlidir. Bu tür bir davranis, sonunda önceden görünmeyen bir yikinti ve çözülme dönemini getirir.

Mersinbaligi -Insanlari sevgi dolu yürekleri ve sevecenlikleriyle iyi birer ana - babadirlar, ancak çocuklarini denetleyip sinirlayarak, onlara gelisebilmeleri için yeterli özgürlügü tanimamak egilimindedirler. Onun için mersinbaligi Çocuklarinin ögrenmesi gereken seyi bu burcun yetiskinlerinin de ögrenmesi gerekir.

Mersinbaligi -Insanlari zaten bir süre sonra ana - baba olarak kendilerinin de sürekli sinirlanmasindan sikilip yorulurlar. Mersinbaligi - Insanlari çocuklarinin korunmasi konusunda gerçek birer sanatçi gibidirler ve en küçük bir tehlikeye karsi onlarin haklarini sonuna kadar korurlar. Ancak bu davranis zaman zaman çocuklarinin cesaretinin ve kendilerine güvenlerinin gelismesine zarar verebilir. Diger insanlar Sifa Çemberinde bu bölgeden geçerken içlerindeki yasam gücünün çok hizli aktigini görürler. Kendi cesaretlerinin ve güçlerinin derinligini kavrar ve o sirada ugrastiklari islerde önderligi ele almayi deneyebilirler. Ayni zamanda bu dönemde içlerinde uyanan derin dugulari ve cinsel güçleri de deneyip bunlari dengelemeyi ögrenebilir.

Mersinbaligi -Insanlari, susamuru - Insanlariyla bütünlesirler. En iyi anlastiklari burçlar, kendi kabilelerinden olan Aladogan ve Wapiti - insanlaridir. Kelebek kabilesinden olan Karga ve Geyik - Insanlariyla iyi anlasirlar.


APACHE YARATILIŞ MİTİ



Başlangıçta hiç bir şeyin var olmadığı zamanda--- Her yer boşluktu. Hiçbir şey yoktu- Toprak, gökyüzü, güneş ,ay hiçbir şey yoktu, yalnızca karanlık vardı her yerde.

Birdenbire karanlıkların içinden yuvarlak bir cisim belirdi, bir tarafı satı diğer tarafı beyaz

Karanlığın ortasında asılı gibi görünüyordu.bu cismin içinde küçük sakallı bir adam oturmuştu,

Yaratıcı, bir şeyin üzerinde uzun süren bir uykudan uyanmış gibiydi her iki eliyle birden gözlerini ovaladı.

Sonsuz karanlığın içine baktığında ,ışığı gördü.aşağı doğru baktığında ışık denizi oluşmuştu.

doğuda şafaktan sarı bir yol yarattı . batıda ,her yerde birçok renk ve tonları oluştu. Orada birçok renk bulutlar oluştu.

Yaratıcı terli yüzünü sildi ve ellerini birbirine ovuşturdu ve onları aşağıya doğru uzattı.

Farkına vardı ki! Parlayan bulutun üzerinde küçük bir kız oturuyordu.

“Ayağa kalk ve bana nereye gittiğini söyle?” diye sordu Yaratıcı. Fakat kız ona cevap vermedi.

O yine gözerini ovaladı ve sağ elini kıza uzattı .

“ Nereden geliyorsun?” diye sordu kız onun elini yakalayarak.

“ Doğudan ,ışığın olduğu yerden ” diyerek cevaplayıp onun bulutuna adımını attı.

“ Dünya nerede?” diye sordu kız.

“ Gökyüzü nerede? “ diye sordu adam ve soğukkanlı bir şekilde “ Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum şimdi ne yaratabilirim” dört kez söyledi sihirli kelimeyi .

Yaratıcı yüzünü temizledi ve ellerini ovuşturdu yeniden ve genişçe açtı kollarını .onlardan önce ayağa dikildi Güneş Tanrısı . yaratıcı sildi terli alnını ve ellerinden,avuçlarının arasından küçük bir çocuk düştü.

Her dört tanrı da oturdular küçük bulutun üzerinde.

“ simdi sıradaki yaratacağımız şey ne olabilir ? “ diye sordu Yaratıcı. “ Bu bulut dördümüzün yasaması için çok küçük”

Sonra Tarantulayı ,Büyük dalıcıyı, şimşek yapıcıyı,ve Işıltılı Gürültüyü ve batı bulutunu yarattı.

Yaratıcı konuştu “şimdi de Dünya’yı yaratalım,Düşünüyorum dünyayı, dünya, dünya, düşünüyorum dünya’yı “ diyerek dört kez tekrarladı sihirli kelimeyi.

Dördü birden ellerini salladılar terleri birbirine karıştı ve Yaratıcı avuç içlerini ovuşturdu.

Ve birden fasulyeden büyük olmayan küçük kahverengi bir top olu oluşurdu.

Yaratıcı oluşturduğu topa vurdu ve top biraz büyüdü, küçük kız vurdu biraz daha genişledi ve büyüdü.Güneş-tanrı ve küçük çocuk alıp daha da sert vurdular ve top daha da büyüdü. Yaratıcı topun içine girip esmelerini söyledi rüzgarlara.

Tarantula siyah ağını ördü ve onu iliştirdi büyümüş topa,ve hızlıca doğuya doğru süründü ve kahverengi ipi olanca gücüyle çekti. Ve aynı işlemi mavi iple güneye,sarı iple batıya ,ve beyaz iple de kuzeye doğru tekrarladı. Kahverengi top ölçülemez biçimde büyüdü ve genişledi ve dünya oluştu! Tepeler, dağlar ve nehirler yoktu; yalnızca düzlük ağaçsız kahverengi bir görüntüsü vardı.

Yaratıcı göğsünü gerdi parmaklarını ovaladı ve Sinek kuşunu ortaya çıkardı.

“Kuzeye, güneye,doğuya ve batıya uç ve bize neler gördüğünü söyle” dedi Yaratıcı.

“Her şey iyi” oldu, Sinek kuşunun dönüşündeki raporu.” Batı kıyısındaki su ile beraber dünya inanılmaz güzel”

Fakat dünya sağa sola yukarı aşağı dans eder gibi hareket etmekteydi, bunun üzerine Yaratıcı dört adet - sarı ,yeşil,siyah ve beyaz dev boyutta direk yaptı ve dünyaya onların üzerine yerleştirdi.onların bulunduğu yer dünyanın en önemli noktalarıydı ve rüzgar taşıyordu onları.Dünya simdi oturmuştu.

Y aratıcının şarkısını “ dünya şimdi oldu ve şimdi oturdu yerine” dört kez tekrarladı.

Sonra başladı gökyüzü şarkısına hiçbir şey yaşamıyordu,fakat bir şey olmalı diye düşündü ,dört kez tekrarlanan şarkısından sonra, 28 kişi ortaya çıktı gökyüzünü yaratmaya yardım etmek için dünyanın üzerinde. Yaratıcı ilahiler söyledi dünyanın ve gökyüzünün bu şefleri hakkında.

Işık yapıcıyı dünyayı çevrelemesi,daire içine alması için gönderdi, o döndüğünde yanında üç tane kaba saba yaratık vardı.iki kız ve bir erkek çocuğu bulmuştu turkuaz bir deniz kabuğunun içinde. Gözleri,kulakları,burunları saçları yoktu,yalnızca kol ve bacakları vardı fakat parmakları yoktu.

Güneş tanrısı onları tekrar pişmeleri (olgunlaşmaları) için fırına gibi bir yere gönderdi.Yetim kız üzerlerini dört ağır bulutla örttü.batı girişine kırmızı kutsal buluttan bir battaniye yerleştirildi.

Fırının içinde dört taş ısıtıldı.Üç şekilsiz yaratıkta içerideydi.Diğerleri de dışarıda iyileşmeleri için şarkı söylüyorlardı ve bu pişirme işlemi bitene dek sürdü.Sihirli kırmızı buluttan battaniyenin üzerindeki üç yabancı dışarıya cıktılar.

Yaratıcı onlara parmak,burun ,göz,kulak,ağız,saç verdi

Yaratıcı oğlana gökyüzü çocuk ismini verdi ve onu gökyüzü insanlarının şefi yaptı.Kız çocuklarından birine Yeryüzü-kız ismini verdi,o dünyanın ve ürünlerinin kontrolünden sorumlu kılındı. Diğer kız çocuğunun ismi de Polen-kız oldu. Görevi de dünya insanlarının sağlığından sorumlu idi.

Dünyanın düz ve verimsiz olduğundan beri ,Yaratıcı hayvanları,kuşları ,ağaçları ve tepeleri yaratmanın eğlenceli olduğunu düşünmüştü.Güvercini dünyanın nasıl göründüğüne bakması için görevlendirdi,dört gün sonra döndüğünde “Dünyanın her tarafı çok güzel ancak bundan dört gün sonra dünyanın diğer tarafından çok kuvvetli bir su baskını bir tufan kopacak.

Yaratıcı çok kısa çam ağaçları yarattı . Yetim –kız ağaçtan bir kafes yaptı ve onu çam sakızı ile kapladı ,büyük ve sıkı bir top gibi.

Dört gün sonra büyük tufan geldi.Yaratıcı ve 28 yardımcısı bulutların üzerine gitti. Yetim –kız kalan diğerlerini içi boş top şeklindeki kafesin içine yerleştirdi.ve tepesini de sıkıca kapattı.

12 gün sonra sular çekilince sularda yüzen top bir tepenin üzerinde durdu.tufan suları dünyanın yüzeyinde vadilerin dağların ve tepelerin oluşmasını sağlamıştı.Yetim-kız tanrıları serbest bıraktı ve Yaratıcı ile bulu?tular bu sürede diğerleri de (Yaratıcı ve 28 yardımcısı) gökyüzünün oluşmasını tamamlamışlardı.

İki bulut ile birlikte alçaldılar vadinin aşağılarına Yetim-kız topladı hepsini yaratıcıyı dinlemeleri için.

“Sizlerden ayrılma zamanım geldi.”diyerek başladı Yaratıcı sözlerine.

“Her birinizin mükemmel ve mutlu bir dünya yaratmanızı arzuluyorum.”

“Sen Işıldayan -gürültü bütün sulardan ve bulutlardan sorumlusun.”

“Sen Gökyüzü çocuk ,tüm gökyüzü kabilesinden sorumlusun.”

“Sen Toprak-kızı bütün yeryüzü insanları ve ürünlerinden sorumlusun.”

“Sen Polen-kız sen tüm insanlığın sağlıklı olması için rehberlik edeceksin.”

“Sen Öksüz –Kız sana bırakıyorum tüm yetkimi.”

Ve sonra Yaratıcı Öksüz –kız’a döndü ve birlikte ellerini ve ayaklarını ovalamaya başladılar ,güçlü ve hızlıca aşağıya doğru salladılar.Birdenbire aralarında büyük bir odun yığını oluştu ve Yaratıcı ellerini onun üzerine salladı ve ateş yanmaya başladı.

Büyük bir duman bulutu olu?tu ve gökyüzüne doğru hareket etti ve Y aratıcı gözden kayboldu.diğer Tanrılarda başka bir duman bulutu üstünde onu izlediler ve 28 yardımcısı ile birlikte Yaratıcı dünyadan ayrıldı.

Güneş? -Tanrı doğuya gitti ve güneşle seyahat etmeye başladı.Öksüz-kız batı ya doğru gitti ve uzak ufuklarda yaşamaya başladı.Küçük çocuk ve Polen-kız bulutlardan ev yaptılar güneye.Büyük Dalıcı halen bile geceleri gökyüzünün kuzeyinde görülebilir ve her şey için güvenli bir kılavuz olarak.

BEYAZ BUFFALO EFSANESİ - SİOUX



Uzun yillar once bir yaz mevsiminde,Lakota sioux'lari yedi kutsal konsey atesi için toplanmislardi.Gunes cok gucluydu ve insanlar yorgunluk ve acliktan zor durumdaydilar ve oyun yoktu.Iki genc savasci avlanmak için ormana daldilar.Birmüddet sonra iki genç çok güzel beyaz elbiseli yürür gibi havada süzülen -ucan- bir kizla karsilastilar.Gençlerden biri kötü bir arzu ile kiza dokunmak istedi,birdenbire kiz bir buluta dönüstü,kemikleri bir yigina dönüstü. Genç kadin ikinci gence döndü ve dediki" Insanlarinin yanina dön ve onlara gelecegimi soyle" dedi.Kutsal kadin birseyleri içine sarilmis birsey getirdi onlara.Ve onlara getirdigi kutsal pipo'yu verdi ve onu dua etmek için nasil kullanacaklarini ögretti "bu kutsal pipo ile sizler hayatinizi dualar ve huzurlu geçireceksiniz" dedi.Kutsal kadin kadinlara ve cocuklara buffalo'nun degerini anlatti ,"sen toprak anadansin" dedi kadina,"ne yapiyorsunuz savascilarinizin yapyigi kadar büyük" dedi. ayrilmadan önce insanlara geri dönecegini söyledi.Yürümeye basladi ve dört kez asagiya dogru yuvarlandi ve disi yavru bir buffalo'ya dönüstü.Onlara bu piponun artik Lakota'larin itibari ve onuru oldugunu ve buffalonun bol olacagini soyledi. (1967 yili John Lame Deer'in anlattiklari).Bircok inanis var bu buffalo yavrusu hakkinda ,Mucize, bunun insanlara akil,duygu ve ruh getirdigine inanilir.

Kuzgun ve İlk İnsanlar (Haida Miti)



Çok uzun zaman dünyayı kaplayan sular sonunda çekilmiş, Naikun'un kuzeyindeki ince kumlu hat bile kurumuştu. Kuzgun da çekilen sulardan arta kalan lezzetli yiyecekleri bulmak için oraya uçmuştu. Bu yüzden de, nasıl olduysa karnı aç değildi. Ama her işe karışmak ve her şeyi değiştirmek, dünyaya ve üzerindeki yaratıklara oyunlar oynamak için duyduğu açlık henüz geçmemişti.

Yaşlı adamdan ışığı daha yeni çalmıştı kuzgun. Yaşlı adam, karanlığın ortasındaki evinin içindeki bir kutuda saklıyordu ışığı. Kuzgun, ondan ışığı çaldıktan sonra gökyüzüne dağıtmış, ışık geceyi yararak parlak bir güne dönüşmüştü. Şimdi o ışığın altında sessiz ve terk edilmiş duran uzun kumsal, Kuzgun için son derece sıkıcı görünüyordu. Kuzgun, parlak başı dik, keskin gözleri ve kulakları olağandışı bir şeyler görmek ya da duymak için dikkat kesilmiş, kumsalda yürüyordu.

Canı sıkılınca, tekrar havalanarak bomboş gökyüzüne haykırdı ve sevinçle, ona cevap veren bir çığlık duydu. Tabii onun yüksekliğinde, bu çığlık ancak belli belirsiz, hafif bir ötme sesini andırıyordu. Önce hiçbir şey göremedi ama tekrar bakınca beyaz bir parlaklık dikkatini çekti. Ve işte orada, tam ayaklarının dibinde, yarısı kuma gömülü duran dev gibi bir midye duruyordu. Daha yakından bakınca, midyenin, onun heybetli gölgesinden korkarak birbirlerine sokulan küçük yaratıklarla dolu olduğunu gördü.

İşte günün monotonluğunu kıracak bir şey diye düşündü kuzgun. Ama zeki şeyler midyenin içinde kaldığı sürece pek de eğlenceli değildi. Üstelik bu korkmuş halleriyle kolay kolay dışarı çıkacak gibi de görünmüyorlardı. Bu yüzden kuzgun kocaman kafasını midyeye biraz daha yaklaştırdı ve varolduğundan beri başını hep belaya sokan, ama aynı zamanda da onu hep beladan kurtaran kıvrak diliyle, küçük yaratıkların dışarı çıkmaları ve onun yeni, mükemmel, parlak dünyasında oynamaları için dil dökmeye, onları tatlı diliyle kandırmaya ve ikna etmeye başladı.

Bildiğiniz gibi kuzgun iki sesle konuşur. Biri keskin ve tizdir; diğeri ise, aynı şimdi konuştuğu gibi, bir şarkıya benzeyen, çekici, kesinlikle dünyanın en güzel seslerinden biridir. İşte bu nedenle küçük midye sakinleri çok geçmeden birbiri ardına dışarı çıkmaya başladı. Bazıları denizin ve gökyüzünün büyüklüğünü ve kuzgunun simsiyah rengini görünce korkarak hemen midyelerine geri çekildi. Ama sonunda merak, tedbiri yendi ve hepsi dışarı çıktı. Çok meraklı yaratıklardı bunlar: kuzgun gibi iki bacaklıydılar, ama bütün benzerlik bundan ibaretti. Parlak tüyleri, sivri gagaları değil, yuvarlak kafalarındaki saç dışında tüysüz, soluk tenleri vardı; güçlü kanatlar yerine, ince, sopaya benzeyen ve sürekli kıpırdayan uzantıları vardı - bunlar, ilk Haidalar, ilk insanlardı.

Kuzgun bir süre yeni oyuncaklarıyla oyalandı, onların birden genişleyen dünyalarını araştırmalarını, bazen birbirlerine yeni keşiflerini öğretmelerini, kumsalda buldukları yeni bir şeyi göstermelerini izledi. Onlara, çabucak öğrendikleri yeni numaralar öğretti.

Ama kuzgunun ilgisi çok çabuk dağılırdı. Küçük arkadaşlarının garip davranışlarına rağmen bir süre sonra gene canı sıkıldı. Üstelik, hepsinin de erkek olduğunu fark etmişti. Ne kadar dikkatli baktıysa da, Haidalar'la oyununu daha da ilginçleştirecek olan dişileri göremedi.

Birden, kuzgunun aklına bir şey geldi ve hiç vakit kaybetmeden planını uygulamaya girişti. Küçük yaratıkları sırtına alıp kumsalın başka bir köşesine uçtu. Orada, ancak onun gibi usta bir büyücünün yapabileceği bir şey yaptı ve küçük yaratıkların, kayalara yapışan deniz canlılarının içine tohumlarını bırakmalarını sağladı.

Küçük adamlara ne oldu kimse bilmiyor. Midyelerine geri dönebildiler mi, başka bir yerde mi yaşamaya devam ettiler, yoksa kendilerini buldukları garip çevrede yok mu oldular kimse hatırlamıyor, ve kimsenin de umrunda değil. Onlar, görevlerini tamamladılar ve kendi yollarına gittiler.

Bu arada, sular yükselip alçaldı, güçlü fırtınalar yerini yumuşak yağmurlara bıraktı ve baharın ılık ışıkları yeryüzünü ısıttı. Küçük adamların kayalarda bıraktığı tohumlar büyüdü, büyüdü, ve sonunda kahverengi tenli, siyah saçlı insanlar ortaya çıktı. Hem de bu kez hem erkekler, hem de kadınlar vardı. Kuzgun artık hala devam etmekte olan büyük oyununa başlayabilirdi.

Utangaç midye sakinleri değil, fırtınalı Kuzey Pasifik'in gücüne meydan okuyacak ve onunla zengin bir yaşam geliştirecek, deniz ile kara arasında doğan, vahşi kıyıların çocukları... Torunları, bu kıyılarda Haidalar'ın güçlü ve güzel evlerini inşa edecek, onları büyük ailelerinin, kadın erkek bütün kahramanlarının, dünyalarını ve kaderlerini şekillendiren tüm hayvanların ve canavarların efsanevi başlangıçlarını anlatan heybetli ağaç oymalarıyla süsleyecekti. Kuşaklar ve kuşaklar boyunca büyüdüler, geliştiler, yaptılar ve yarattılar, savaştılar ve yıktılar, değişen mevsimlere ve zengin, karmaşık yaşamlarının değişmez törenlerine göre yaşadılar.

Artık neredeyse her şey bitti. Köylerin çoğu terk edilmiş harabeler halinde. Geride kalan insanlar değişti. Deniz, eski zenginliğini kaybetti ve toprağın büyük bölümü can çekişiyor. Belki de kuzgunun, ya da bir başkasının, yeniden başlamak için bir yol bulma zamanı geldi…

KARTAL TUYUNUN SEMBOLIZMI

Kutsal ruh baslangicta hayvanlar ve kuslara bilgelik verdi ve onlara insan ile konusma gucu ve bilgisinide verdi.Bu secilmis temsilcilerini insanogluyla iletisim kurmak ve iclerindeki kendilerini gormelerini saglamak ve onlara kutsal sarkiyi ve dansi ogretmek icin gonderildiler ve onlarda kendilerine verilen bu gorevi yerine getirdiler.

Kutsal Ruh’un yarattiklari içerisinde en kutsali KARTAL’di misyonu hayatin anlamini anlatmasi idi.Kartal bilindigi gibi iki yumurta yapar.Dünya gercegide bilidigi uzeri iki üzerine kurulmustur iki rakami kutsalligi ifade eder,hersey ikiye bolunmustur.Erkek-kadin,disi-erkek, bu havanlar,kuslar,insanlar,agaclar ,cicekler kisaca hersey icin gecerlidir herseyin dünyaya verdigi aramaganlar iki turludur yani disi yada erkek ve bu sayede yasam ilk gunden bugune devamini saglamistir.Insan iki göze iki ele,iki ayaga,,ruha ve bedene,maddeye ve golgeye sahiptir.Gozleri guzel ve guzel olmayani gorur,kulaklari güzel seyleri duyarken kotuler onu mutsuz eder.Aklindan gecenlerde seytani(kotu) ve guzel dusunceler arasinda bolunmustur. Iki elimiz mevcuttur ve sag el genellikle kotu seyler icin kullanilmistir,savasta öfkeli anlarda onu oncelikle kullanir insan oglu fakat sol el kalbe daha yakindir daima naziklik ve hosgoruludur ve bu yolda kullanilir.Sag ayak hep yanlis tarafi gosterir insanogluna,sol ayak daima dogru yonu gosterir ve o yonde goturur .Insan karanligi-aydinligi,yazi-kisi,savasi-barisi,hayati ve olumu bilir.

Yaraticinin insana vermek ve ogretmek istedigi dersi hatirlamak ve anlamak icin Buyuk Kartal’a bakmak yeter. O Kutsal Ruhun yarattiklari içerisindeki favorisidir.Kartal Tüyündede ikiye bölünmü? ikilemler ve semboller vardir.birkismi parlak beyaz,birkismi siyahtir buda aydinligi karanligi,yazi kisi,savasi baris,hayati ve olümü anlatir ve bu imgelemleri gösterir bize. Oyleyse kartala bakin derken ne soylemeye calistigim ortaya cikiyor,kanatlarin hayatin hikayesini anlattigi kisacasi.

Ellerimdeki bu iki kartal tuyune bakin sag elimdeki buyuk ve mukemmel gorunuslu erkegi sembolize ediyor.sol elimdeki kucuk narin ve duz olani kadini sembolize ediyor.kartal yüyünün bu siyah ve beyaz a bolunmus iki parcasi gun isigini ve karanligi ,yazi kisi sembolize eder.

Cocuklarim onlara ne soylemek istedigimi hatirladiklarinda sececekleri parcanin hayatiniz ve geleceginiz icin secilmi? oldugunu bilmeli ve o yone gideceklerini bileceklerdir. IYI YADA KOTU YONE.

Sharon Locklear
Metolina POW WOW editoru.
Derleyen :Geronimo Lonely Eagle.

alıntıdır

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
asi,hırçın,hür,asabi,küstah
pisimbat isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Kızılderili Mitolojisi

Yaşam ve Bilinmeyen Kızılderili Mitolojisi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Gökteki yildizlar: Ayinin Pesinde! Avci, balikçi, çiftçi gibi, geçimlerinin topraktan ya da denizden saglayan bütün insanlar hava, yildizlar ve mevsimlere iliskin bir seyler bilmek zorundadir. Her çesit üretim çabasi dogrudan dogruya doga tarafindan yürütülür ve bunlarla ugrasan insanlar bu gerçekleri ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Bilinmeyen telkin cd indir izle İstanbul Bilinmeyen nerededir kimdir Bilinmeyen çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Bilinmeyen hipnoz Bilinmeyen olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Bilinmeyen hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Bilinmeyen kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:47 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.