Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24-11-2006, 02:02 AM   #6 (permalink)
hayatimdegisti
Administrators
Atakan Sönmez
 
Üyelik tarihi: May 2006
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
hayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond repute
Standart Ynt: Kanseri nasıl yendiler? (7)

Yazdır Yolla | Arşive Ekle Yaşam

Kanseri nasıl yendiler? (2)

35 yaşındayken bir göğsünde tümör tespit edilen Violet Aroyo, kansere genetik yatkınlığı olduğu için iki göğsünü birden aldırdı. Aroyo, 'Önemli olan sağlığımdı. Göğüs yeniden yapılabiliyor' diyor

18/09/2006 (3587 kişi okudu)


HATİCE YAŞAR (Arşivi)

Violet Aroyo (45), genetik olarak 'şanssız' doğanlardan. Çünkü daha doğduğunda genlerindeki mutasyon nedeniyle ileride meme kanserine yakalanacaktı. O, bunu annesi ve annesinin teyzelerini meme kanserinden kaybettikten sonra anladı. Kansere yakalanması kaçınılmazdı. Yapılması gereken ise mümkün olduğunca hastalığı erken teşhis etmekti.
Kanser olduğunuzu nasıl öğrendiniz?
Annem ve onun üç teyzesini meme kanserinden kaybettik. Ben yüksek hemşire olduğumdan ne büyük risk altında olduğumu biliyordum. Annemi kaybedince daha çok işin üstüne gittim. Senede bir doktora gitmeye ve tomografi çektirmeye başladım. 35 yaşından önce mamografi çektirmenin faydası yoktu. Regl dönemim bittikten sonra kendi kendime de muayene yapardım ama bu çok anlamlı olmuyor. Çünkü göğsünüzdeki kitle elinize geldiğinde hastalık için pek erken bir dönem olmuyor. Önemli olan erken teşhis. Benimkisi tomografiyle bulundu. Çok milimetrik bir şeydi. Gittiğim doktorlar bunu önemsiz buldu. Kanser olmak için çok genç olduğumu düşünüyorlardı. Ben işin üstüne gittim ve ısrarla gerçekten kanser mi değil mi anlamaya çalıştım. Sonunda kanser olduğu ortaya çıktı.
Doktorlar teşhis edemedi mi yani?
Evet. Altı ay sonra tekrar gelip kontrol ettirmemi istediler ama ben tatmin olmadım. Birkaç doktor daha gezdim ve sonunda birini biyopsiye ikna ettim. Sonuçta tümör ortaya çıktı. Ne yazık ki 9-10 kadından birinde kanser çıkabiliyor ve artık giderek daha genç yaşlarda görülüyor.
Ailede olduğunu ve sizde de ortaya çıkabileceğini bilmek nasıl bir duyguydu?
Hoş bir şey değil tabii ki. Ömrümün herhangi bir devresinde bunu duyabileceğime kendimi alıştırmaya çalıştım. Ama bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim. Tabii ki duyunca üzüldüm. Ama oturup da 'Niye ben kanser oldum?' diye ağlamadım. Bence bu insanın biraz karakteri, biraz hayat tarzı, biraz da olaylara bakışı, hayatı sevişiyle ilgili bir şey. Tamam kanser oldum, ama önemli olan erken teşhis edilmesiydi. Meme kanseri olması bence bir şanstı. Mide kanseri, akciğer kanseri de olabilirdim. O zaman her şey daha zor olurdu. Kanserdim, göğüslerim alınacaktı, okey. Ama daha güzel memeler yapılabilir diye düşündüm. Hayatın uzunluğu da önemli ama benim için hayatın kalitesi daha önemli. Ailemde yaşadığım tüm hastalıklar hayat kalitesinin ne kadar önemli olduğunu bana göstermişti.
Annenizin kanser olduğunu öğrendiğinizde bunu nasıl karşıladınız?
Çok küçük değildim. Annem hastalandığında ben 26 yaşındaydım. Bütün kadınlarınızı, 50 yaşına varmadan kanserden kaybedince siz de ölmemek için çaba sarf ediyor ve hayat kalitenizi artırmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Önemli olan da bu. Memeli veya memesiz...
Annem benim gibi değildi, çok içine kapanık ve kimseyi üzmek istemeyen, sadece başkaları için yaşayan bir insandı. Kimse üzülmesin, kimseye bir şey olmasın, ben yük olmayayım diye düşünürdü. Ameliyat olduğunda bile hemşireyi yatağına çağırmaktan çekinirdi. O karakterde bir insandı. Zaten hastalığı çok geç teşhis edilmişti. Ben ona "Bunu fark etmedin mi?" diye sorduğumda, "Evet fark ettim ama önemli olmadığını düşündüğüm için sana söylemedim" demişti. Çok komikti teşhis edilme şekli. Evde biri boğmaca olmuştu, annem de yakalanmıştı. Bunun için dahiliyeciye gitmişti. Muayene olduğunda göğsündeki kitle o kadar büyüktü ki eline gelmişti doktorun. Ben kendimden utanmıştım hemşire olarak annemi nasıl olmuş da bu halde bulmuştum diye. Ama ne yazık ki bana söylemediği için yapacak bir şeyim yoktu. Ameliyat olduktan dört sene sonra onu kaybettik.

'Eşim ve kızımla üstesinden geldik'
Siz öğrendiğinizde ne yaptınız?
35 yaşındaydım. 2.5 yaşında kızım vardı. Eşim çok anlayışlı davrandı. Bu hastalık bir aile hastalığı gibi. Çünkü evin annesi hastalandığında bütün aile etkileniyor. Anne grip olduğunda bile evdeki düzen aksıyor. Eşimin tepkisi çok doğaldı. Annemi ve onun kız kardeşlerini bu hastalıktan kaybettiğimiz zaman oturup düşünmüştük, acaba çocuk doğurduktan sonra koruyucu olması için gidip meme cerrahisine başvurarak göğüslerimi aldırıp içine protez koydursak mı diye. Kanser olduğumu söylediklerinde eşim çok üzüldü ve sıkıldı. Ama doğal karşıladı. "Bu bizim hastalığımız, ailemizin hastalığı, üçümüz üstesinden geleceğiz" dedi. Ne gerekiyorsa onu yaptık. Eşim çok tepkisel olmadı, aşırı bir şekilde içine de kapanmadı. Eşim ve kızım hep yanımdaydılar ve destek oldular.
Neden iki göğsünüzü de aldırdınız?
Bir göğsümde kanser vardı, diğerinde ise ileride kansere dönüşebilecek hücreler vardı. Aslında sol göğsümü de almayabilirlerdi, çünkü çok çok minik bir şeydi. Ama aile riskim o kadar yüksekti ki ufacık bir kitle olsa bile riske girmemeliydim. Ben de ona girişmedim. Önemli olan sağlığımdı o yüzden de ikisini birden 27 Şubat 1996'da aldırdım. Sağlıklı yaşamak istedim. Menopoza girdikten sonra da ileride sorun olmasın diye rahmimi ve yumurtalıklarımı aldırdım.


15 günde ayağa kalktı
Ameliyat olduğunuz günler nasıldı?
Zordu ama atlattım. İnsanın göğsünün alınması acılı bir olay. Bir-iki haftada atlatıyorsunuz.
Öneml olan o devreyi çabuk atlatmak için çaba sarf etmek. "Ameliyat oldum, 2.80 yatayım, bana baksınlar" diye düşünürsen iş uzuyor. "Bir an önce hayata döneyim" dersen çabuk ayağa kalkıyorsunuz. Benim iki göğsüm de alındığı için biraz zor oldu ama eşimin de yardımıyla 15 günde ayağa kalktım. Bayağı bir süre sırt ağrılarım oldu, fizyoterapiye gittim, bol bol yüzdüm. İki göğüs de alınınca vücut dengesi biraz bozuluyor. Bence
iyileşmek sizin elinizde ve bunun için çalışmanız gerekiyor. Oturup beklerseniz sağlık size gelmez. Bunun için azimli olacak, çabalayacaksınız.
Nerede ameliyat oldunuz?
İsrail'de. Türkiye'de birkaç doktor ısrarla kanser olmadığımı söylemişti. Teşhis İsrail'de konulduğu için ameliyatı da orada oldum.
Hâlâ hemşirelik yapıyor musunuz?
1999'un sonuna kadar Hemşirelik Hizmetleri Direktörü olarak çalıştım. Dört yıl önce evde bakım sistemleri üzerine bir şirket kurdum.
Hayata bakışınız değişti mi?
Evet, ama ne kadar hayata geçirebiliyorsunuz, işte o soru işareti, "Kanser oldum, kafama taş düştü, bundan sonra ben varım hayatta" olmuyor. Hep istediğiniz gibi gitmiyor her şey. 35'imde kanser oldum. Ondan sonra yeni bir Violet mi yaratacaksınız? Ama tabii ki sizi acıtan bazı taraflarınızı törpüleyebilirsiniz. Hayatıa bazı şeyleri daha hafife almayı da öğreniyorsunuz.


'Kızım istediği için protez göğüs yaptırdım'
Meme kadınlık simgesi ve kaybı travmatik olabiliyor. Siz kayıp duygusunu yaşadınız mı?
Ya benim karakterimle alakalı ya da ben kendimi hazırladığım için çok etkilenmedim açıkçası. Ameliyattan sonra uyandığımda 'Ah göğüslerim' demedim. Yok öyle bir şey. Ameliyat bitti, ertesi günü beni hemen duşa soktular, eşim beni yıkadı. Eşim beni görmesin, çok kötü bir durum diye düşünmedim. Tamam, oldu bitti, hastalığımı yenmek zorundayım diye düşündüm. Göğüslerimi kaybetmekten çok, kanser olduğum için üzüldüm. İkisi bence çok farklı şeyler.
Ne zaman meme protezi yaptırdınız?
Ameliyattan altı yıl sonra. Kızım büyümeye başladı, o benim çok daha iyi, hoş olabileceğimi ve kadın gibi görünebileceğimi söyledi (gülüyor). Ben de gidip yaptırdım. Sadece kızım istedi ve o etkili oldu. Eşimin hiç böyle bir talebi yoktu.
Proteze alışabildiniz mi?
İnsan sürekli çok sıkı bir sütyen takmış gibi hissediyor kendini. Sonuçlardan memnunum, tabii ki her şey harika. Ama sizin vücudunuzla alakası olmayan iki parça bulunuyor, sıkıntı yaratıyor. Fakat alışıyorsunuz. Eskisinden daha iyi oldu tabii ki ama dış protezlerle de yıllarca idare ettim ben. Meme yaptırdıktan sonra 'Ooo' falan demedim.
Genetik olarak kızınız da risk altında...
Genlerinde mutlaka mutasyon olacaktır. Olması gereken yaşta kontrollerine başlayacak. Erken teşhis konusunda bilgili ve bilinçli. Bizim evde her şey çok rahat konuşuluyor. Kanser olduğumdan beri bu hastalık ve onun getirdiği her şeyi çok rahat konuşuyoruz. Biz kanseri kapatıp bir kutuya koymadık.
Meme Vakfı'yla çalışmaya nasıl başladınız?
Prof. Dr. Can Gürbüz'le 1998 yılında tanıştık. Sosyal bir proje olarak Türk Meme Hastalıkları ve Meme Kanseri Vakfı'nı düşünüyordu. Bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştık ve beraber yola çıktık. Ben vakfın icra kurulundayım. Gerektiğinde birebir kansere yakalanan kadınlarla görüşebiliyor ve destek olabiliyorum. Birlikte çalışmamızın nedeni, kadınları erken teşhis konusunda bilinçlendirmek. Sekiz yıldır beraber çalışıyoruz. Başta çok zorluk çektik, minik adımlarla yürüdük. Şimdi kadınların akıllarının bir köşesindeyiz. 'Farkındayım, korkmuyorum' adlı bir kampanyamız var. Herkese bize destek olmaları çağrısında bulunuyorum. Maddi olarak imkânı olmayan kadınlara imkân sağlamak istiyoruz.
Kadınlar kanser olunca nasıl karşılıyorlar?
Kanserden çok meme kaybı için üzülüyorlar. Çok haklılar ama öncelikli olan sağlık. Şu anda meme koruyucu cerrahi var. Meme alınsa da yapılabiliyor. Çok kadın biliyorum ki ameliyattan sonra aynaya bakamamıştır. Oysa hayatta çok büyük sorunlar var.



--------------------------------------------------------------------------------


'Yeneceğim dediğinde tüm evren yardım ediyor'
Yeşim Yönter, kanseri iki kez yendi. Şimdi Amerika'da tedavi görenlere yardım ediyor, hayatlarını kolaylaştırıyor

Yeşim Yönter, 38 yıldır Amerika'da yaşıyor. ODTÜ mezunu olan eşinin doktorası için gittikleri Amerika'ya yerleştiler. Her ne kadar yabancı da olsalar kısa sürede gittikleri yere uyum sağladılar. Bu arada Yeşim Yönter, İngilizce öğrenmek için kursa yazıldı. Dilini geliştirdikten sonra çalışma hayatına atıldı. Bir kozmetik firmasında işe başlayan Yönter, burada 12 yıl çalıştı. Doğmadığı ancak kısa sürede adapte olduğu ülkede başarılı bir iş hayatı oldu. Çalıştığı firmada direktörlüğe kadar yükseldi ve çeşitli ödüller aldı. 1970'in sonunda yaşadığı bir olay hayatının akışını değiştirdi. Yönter'in kansere yakalanan bir yakını tedavi olmak için yaşadıkları Houston'a gelmişti. Hastanede onunla ilgilenirken, Türkiye'den gelen çok sayıda hastayla karşılaştı. Gördüğü manzaralar onu derinden etkiledi. Çünkü hastalar ve yakınları kanser gibi bir hastalıkla mücadele ederken bir yandan da dilini bilmedikleri bir ülkede pek çok sıkıntı yaşıyorlardı. Yönter, o gün kendi kendine, eğer bir gün işi bırakırsa gönüllü olarak ülkesinden gelen hastalara ve yakınlarına yardımcı olacağına dair söz verdi.


'Şanslıydım, yayılmamıştı'
Kanserle nasıl tanıştınız?
1995 yılıydı. Kanser olduğumu kazara öğrendim. Doktora gitmiştim. Kontrolün sonunda doktor, "Apandisitini beğenmiyorum, alalım" dedi. Ben de kabul ettim. Alınan tüm parçalar, incelenmek üzere patolojiye gönderildi. Sonuçlar çıktığında bana apandisitte ikinci derece kanser görüldüğü söylendi. Şanslıydım, çünkü hastalık fazla yayılmamıştı.
Hiç 'Neden ben?' dediniz mi?
Öyle bir şey demedim. Bazı hastalar 'Neden?' diye düşünüp küskünlük yaşar, Allah'ın onlara neden bu hastalığı verdiğini sorgular. Oysa bu, Allah'tan gelen bir hastalık değil. Tedaviyle üstesinden geldim. Yenileceğimi hiç düşünmedim.
Gönüllü çalışma nasıl başladı?
Türkiye'den insanların varlarını yoklarını satıp Amerika'ya geldiğini gördüm. Dil bilmeyenler, kalacak yer sıkıntısı, maddi imkânsızlık yaşayanlar vardı. Bu, beni üzdü ve böylece insanlara yardımcı olmaya karar verdim. 1991'de MD Anderson Kanser Merkezi'yle anlaşarak başladık çalışmaya. Amacımız hayatlarını kolaylaştırmaktı. Piknikler düzenledik, çocukları bale ve konserlere götürdük. İngilizce öğretmek için çalıştık. Amacımız hem onlara hem de ailelerine 'Yalnız değilsiniz' mesajı vermekti. Birkaç otelde ve MD Anderson'da Türkçe kütüphane kurduk. Ben onların her türlü sorunlarına yardım ederken 1995'te kanser olunca "Neden başıma bu geldi?" demedim. Çünkü o küçücük çocuklar o sorunu yaşamıştı. Ben de onlarla birlikte yaşamıştım. "Kanseri yeneceğim" dediğin zaman bütün evren sanki sana yardımcı oluyor.


'İnanırsan kazanıyorsun'
Hastalığınız sonra da tekrar etmiş...
Evet... 1998'de ikinci olduğum servik (rahim) kanseriydi. Demek ki vücudum kanser üretmeye müsaitmiş. Buna rağmen şükrettim, çünkü yine başka bir yere sıçramamıştı. Bu arada o kadar moral buldum ki MD Anderson, "Sen git evine dinlen" dediğinde kabul etmedim. Çünkü insanlardan moral alıyordum. O güne kadar o kadar çok şeye tanık olmuştum ki şanlı olduğumu düşünüyordum. Çünkü hastalığım erken aşamada teşhis edilmişti. İnsan bir şeyi başaracağına inanıyorsa kazanıyor. Ben de inanmıştım.
Kanseri yenmek o kadar kolay mı?
Yeneceğinizi söylediğinizde önünüzde yeni yollar açılıyor. Yıllarca hastalara bunu yenebileceklerini söylerken aslında kendime de söylemişim. Başkalarının hayatına koyduğunuz iyi şeyler size de oluyor. Kanser olunca, Allah'a söz verdim kanserli hastalara daha çok yardımcı olacağım diye. Herkesin dünyaya gelişinin bir amacı olduğuna inanıyorum. Benimkisi ise insanlara hizmet etmek ve onların hayatlarını kolaylaştırıp çözüm bulmak...


Kanser, cesaretimi artırdı
Vakfı ne zaman kurdunuz?
İkinci kez yakalandığım kanseri tedaviyle yendikten sonra 1999'da kurdum. Bu oluşumu, yaşatıp büyütebilmek için Houston Rotary Kulüp'e de üye oldum 2000 yılında. 3 bin 500 roteryen arasında yılın en başarılı rotaryeni seçildim. Kanserli gençlerin yaşadığı sıkıntılarla ilgili Umut Ünver, bana ilham verdi. Bunun üzerine Kanseri Yenen Gençlerin Eğitim Vakfı'nı kurduk. Bu vakıfla kanser olan gençlerin eğitimlerini sürdürebilmeleri için onlara burs sağlıyoruz. Kanseri yenen altı gencimiz burslar sayesinde okullarını bitirdiler ve Amerika'da iyi şirketlerde iş buldular. Şu anda 30 çocuğumuz var ve onların iyi yerlere gelmeleri için uğraşıyoruz. Öğrencilerimiz arasında yabancılar da var. Bunlardan 12 tanesi kanser hastalığı nedeniyle engelli. Dört öğrencinin bacağı yok, biri kolunu kaybetmiş. Böbrek nakli olan, diz kapağını, iki gözünü kaybeden var. Onları daha çok korumak ve desteklemek gerek.
Kanser sizin hayatınızda nasıl değişikliklere yol açtı?
İyi ki kanser olmuşum diyorum, çünkü cesaretim arttı. 65 yaşındayım. Sabahları beşte kalkıyorum, koşuyorum. Bizim daha bu dünyada görevimiz bitmedi. Başka çocukların da yaşaması. eğitimlerini sürdürebilmeleri için savaşmamız gerekiyor. Hayatta beni ben yapan içimdeki çocuktur. O, bana yaşama sevinci veriyor. İçinizdeki çocuğu hiç kimsenin öldürmesine müsaade etmeyin. O kadar çok kanserli hasta gördüm ki. Onlara baktığımda ben çok çekmedim diyebiliyorum. Kaldı ki kanser bana yol gösterdi. Neredeyse kanser olduğuma memnunum diyebilirim. Çünkü kanser hastalığını tanımasaydım, bugünkü insan olmazdım. Kanser olmasam bugün pek çok kişinin yaptığı gibi emekli olur olmaz, hayatımı yaşar, kâğıt oynar, boş günlerimin tadını çıkarıp eğlenirdim belki.

__________________
http://www.hayatimdegisti.com
Hemen ücretsiz deneme telkinlerini indirmek içinse bu link.Suçluluk ego ve kendine güveni 2 gün dinleyin
https://www.dropbox.com/sh/b6youoq8m...vwFPsoEYa?dl=0
Dinledikten sonra etkiler ile ilgili anketlere bu linkten katilin.
http://www.hayatimdegisti.com/forum/...-anketlerimiz/
hayatimdegisti isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla