ne olursan ol gel
 

minareye uydurulan kılıf. acaip yanlış anlaşılıyor.



kelamın sahibi ''ümitsizlik yolu olmadığını'' belirttiği yolun inandığı din olduğunu söylüyor. yani mevlana-ya da bir başkası- dergahını değil öğretiyi hedef göstermekte. ilk yanlış anlama veya istediği gibi anlama durumu bu.



''ne olursan ol gel''



cümleyi ikiye bölersek ''ne olursan ol'' ve ''gel'' olarak ele alabiliriz. ilk bölüm önceki hayatında kişinin yanlışlarının ve cürümlerinin önemli olmadığını, bunun katılacağı/mensubu olacağı yeni dinin/öğretinin onun eski hatalarına kefaret olacağını anlatmakta. zira islam öğretisinde, tövbe edenin ve islama sonradan girenin eski hatalarının silineceği vaadedilmekte. kul hakkı ise bakidir.



ikinci bölüm olan ''gel'' ise, kişinin müslüman olması ya da -hadi istediğiniz olsun- mevlana'nın dergahına girmesi anlamına geliyor.[bu yanlış anlama da çok mühim değil] yani ''ne olursa olan'' kişi ''gel''dikten sonra artık o eski kişi değil. bir başka deyişle, o kişi eski hatalarından ve cürümlerinden pişman olmuş, bunlara tövbe etmiş kişidir. onları tekrarladığı takdirde zaten gelmiş olmaz.



ama bizde nedense, bu lafı evirip çevirip öyle bir hale soktular ki herif karısını döver, milletin bacısına söver, verdiği sözden döner, yani yapılabilecek her türlü ibneliği yapar, ondan sonra da ''mevlanacıyız abi allahına gadar'' der. be adam ne ''ne olursan ol''dan doğru anlam çıkarmışsın, ne de ''gel'' davetini doğru anlamışsın. gelmediğin halde, dergahın demirbaşı zannındasın. senin yaptığın, hatalarına kılıf uydurmaktan ve bu yolla ruhunu tatmin etmeye çalışmaktan başka birşey değil.



Kaynak: İtüSözlük