![]() |
m night shyamalan * the sixth sense ile film alemine çok janjanlı bir giriş yapmasına ragmen, ne the signs'da, ne the village'da aynı başarıyı tabii kendi kanaatim yaklayamamış hint asıllı yönetmen. şimdi bir de the unbreakable var diyeceksiniz, ben daha o filmi anlayabilmiş değilim demenin ezikliği ile susup kalacağım. bir de o filmlerinde cameo olayına takmamış mı, hey allahım !!! alfred hitchcock musun len ibiş ?!? demek istiyorum ama türkçe anlamayacağını varsayarak vazgeçiyorum. * zeki, kaliteli, tarz sahibi yonetmen. amerikan express reklamlarinda yer verilen birkac onde gelen isimden biri.. yanilmiyorsam kendisi tarafindan * yapilan reklam da soyledir izleyicilere, onun gozuyle dunyaya bakma sansi verilir reklamda.. ve gorulen tek sey, masalarda oturan manyaklar, katiller, iki dunya arasinda gidip gelen karakterler, fisiltilar, cigliklar vb seylerdir.. garson kiz siparis almak icin geldiginde, shyamalan kendine gelir tum insanciklar normal halini alir falan.. enteresan bi reklam. ** hulasa, yildizi daha da parlayacak isimlerden biri bence.. severek izliyoruz.. * * M. NIGHT SHYAMALAN en sevdiğim ve takip ettiğim yönetmenlerden birisidir. Usta bir hikaye anlatıcı tek bir görüntüyü ya da tek satır repliği izleyicinin hayat boyu unutamayacağı bir hale getirebilir. Bir filmi izledikten yıllar sonra, o tek görüntü ya da replik hikayenin etkisini ve o sinema anını, o filmi ilk izleme deneyimimizi anımsatır. 1999 yılında, yazar-yönetmen M. Night Shyamalan uluslararası başarı kazanan, gerilim ve duygusallığın eşit paya sahip olduğu çok katmanlı bir hayalet hikayesi gerilimi olan The Sixth Sense/Altıncı His'le seyirciyi yakaladı. Film uluslararası bir kültürel fenomene dönüştü ve karakter merkezli hit yapımlara yeni bir boyut kattı. Bunun ardından gelen Unbreakable/Ölümsüz, Signs/işaretler ve The Village/Köy, Shyamalan'ın vizyon ve amaç sahibi, verimli sinemacılardan biri olarak kabul görmesini sağladı. Reality programlarının yayınlara hükmettiği ve sinematik hayal gücünün çoğunlukla sığ kaldığı bir dönemde, Shyamalan beyazperdeyi, tutarlı bir şekilde, orjinal, ilham verici hikayelerle renklendiriyor, izleyiciyi kendine özgü gerilim, dram, mizah ve duygusallık bileşimi hikaye anlatımıyla avucunun içine alıyor. Ender rastlanan kendinden emin -dikkatli çerçeveleme ve uzun çekimler içeren- görsel stili, anlattığı hikayeler kadar kışkırtıcı oluşuyla, sinemacının hikaye anlatma tutkusunu daha da vurguluyor. "Seyirciye karşı dürüst olduğuma inanıyorum bu yüzden, herkesin keyif alabileceği kurgu hikayeler çerçevesinde, o sıralar uğraştığım şeyler hakkında dürüstçe konuşmaya çalışıyorum." Shyamalan filmlerinin gişelerde ve DVD olarak elde ettiği 2 milyar dolar ciro bu filmlerin kişisel olduğu kadar evrensel de olduğunun, izleyiciyi sadece orijinallikleri ve dürüstlükleri değil zekalarıyla da etkilediklerinin bir göstergesi. ister olağanüstü ister acı verici derecede samimi konular işlesin, Shyamalan bizden sadece insan yapısının en kişisel yönlerini değil aynı zamanda evrenle ilişkimizi de sorgulamamızı istiyor. http://www.ntvmsnbc.com/news/383248.asp * su saplantısı olan dahi yönetmen! bakın neredeyse her filminde su ile ilgili bir olay vardır! * alternatif sonlu filmlerin yönetmeni * ayrıca filmlerinde kendisini kısaca gosterir * the sixth sense filmi ile ortamı sallamış gibi görünse de, sonradan da aynı, ya da benzer temalı filmler yapmaya kalkıp da, vasatın üstüne çıkamamı$ hint asıllı yönetmen.. * Lady in the water filmiyle hayallerimi suya düşüren yönetmen. * Shyamalan'ın The Sixth Sense, Village ve Signs filmlerini izledim, diğerlerini izleme fırsatım olmadı. The Sixth Sense'i hele de sinemada izlemiştim ki bayıldığımı söylememe gerek var mı bilmiyorum. Kamerayı kullanışı gerçekten çok iyiydi, gerlimi hat safhada tutmayı en iyi şekilde başarmıştı. Korku/gerilim sineması adına son dönemde çekilen filmlerden en iyileri bana göre de The Sixth Sense ve The Others. Village filmini de sinemada izlemiştim, iyi ki de sinemada izlemişim. Filmi beğenmeyen bir çok kişinin aksine Village'i çok sevdim. Bir grup insanın toplumda artan şiddetten kaçıp kendilerine izole edilmiş sadece "iyi"lerin bulunduğu ve şiddetin asla var olmadığı bir dünya kurmak isterken kurdukları bu dış dünyanın kötülüklerinden uzak toplumun kurallarını işletebilmek adına nasıl "kötü" ve şiddet kullanan haline dönüştüklerini gösteren çok güzel bir film. "Nereye giderse gitsin, kötülük ve şiddet insanoğlunun ta içindedir" diyor bağıra bağıra -tabii kendi tarzınca * - Night Shyamalan Village-Köy'de.... Signs'ı pek sevdiğimi söyleyemiycem ki o kadar da Shyamalan filmi olduğu için meraklandığım halde. Her ne kadar diğer filmlerini izlemediysem de bence kötü bir yönetmen değil hatta sevdiğim bir yönetmen ve filmlerinde oynaması da bence hoş. * her filminde oynuyor bi yerlerde bu arada. * avatar filmini yönetecek olan yonetmen * Bu adamın en büyük hatası the sixth sense'in filmografisinde ilk sırada olmasıdır. Böyle bir talihsizlik olamaz, hani orson welles'de bu talihsizliği yaşamıştır, citizen cane gibi bir başyapıtı çektikten sonra tillahını çeksen beğendiremezsin. Halbuki the village gerçekten harika bir filmdir, fakat beri yandan eğer the sixth sense olmasaydı direkt olarak gişe yönetmeni olabilir miydi orası meçhul işte. * en son filmi için: ayrıca kendisi mohinder suresh'in kuzeni olur, benziyorlar ya hani o açıdan. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:59 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.