Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Sözlük (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=495)
-   -   abazan mudur (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=128710)

bluemoon24 06-01-2009 06:25 PM

abazan mudur
 
* UZUN yıllar doğu ilçelerinde dolaştıktan sonra, istanbul'un şirin bir semtindeki bir banka şubesine müdür olarak atanmıştı. Kasabalarda alıştığı otoriter bürokrat görüntüsüyle, hemşehrileri koruma çabası ötesinde banka diplomasisiyle ilgili hiçbir esnekliği yoktu. Hatta bir ölçüde, bankada çalışan boyalı kızlarla, doğduğu bölgeden ve biraz da eğilimli bulunduğu partiden olmayan kravatlı müşteriler, betine bile gidiyordu.



Asık bir surat ve çatık kaşlarla masasına çöküyor daha önceki müdürlerin, banka hesaplarındaki şişkinlikleri oranında, çevre esnaflarına gösterdikleri ilgi ve sıcaklığı kimseye göstermiyor hiç kimseyi odasına davet etmiyor, hiç kimseye çay ve kahve ikram etmiyordu.



Sanki bir bankaya müdür olarak değil, bir jandarma karakoluna komutan olarak atanmıştı.



***



Para etkenliğinin, hiç değilse ilişkili oldukları bankalarda tadını çıkarmaya alışmış olan semt esnafı hesaplarında yarım milyonu aşan mevduata rağmen, kendilerine hiç yüz vermeden, masasında asık suratla oturan müdürü görünce, aralarında mırıldanmaya başlamışlardı.



***



Müşterilerin, usuldan usuldan yan bankalara tüymeye başlamaları müdürün umurunun teki bile değildi... Nasıl olsa, kısa bir süre sonra emekliye ayrılacaktı. Banka tümden batsa ne yazardı.



Onun tek derdi, henüz karısı istanbul'a gelmeden şöyle vaktiyle istanbul hakkında duyduğu türden, aşklı-oynaşlı, aşna-fişneli bir yaşamdan azıcık kâm almaktı. Ancak bunun da yolunu, yordamını bilmiyor, aklına estikçe şubede çalışan memurlara:



- Haberiniz var mı, dört aydır istanbul'da yalnızım daha elim bir kadının eline değmedi, diye açık davetiyeler çıkarmaya uğraşıyordu.



***



Memurlar kıs kıs gülüyorlardı içlerinden:



- Ulan, herifin niyeti kötü, bu gidişle altı ayı geçirirse, sonunda galiba bize saldıracak, diyorlardı.



Çevredeki esnaf da müdürün abazanlıktan yakındığını öğrenmişti. Kasaplar manavlara:



- Ulan, sen de abazan müdüre döndün. Çoktandır iş tuttuğun yok galiba nedir bu terslik, selamsızdan mı geliyorsun, diyorlardı.



Şoförler, taksi kâhyasına:



- Abazan müdür gibi, dik dik bakma, diyorlardı.



***



Banka şubesinin mevduatı gün günden azalıyor, krediler ise sürprizli zıplamalar gösteriyordu. Merkez, uzaktan uzağa şubenin gösterdiği gariplikle ilgilenmeye başlamıştı. El altından yapılan soruşturmalar, müdürün istanbul'a uyum sağlayamadığını banka yönetiminin, siyasal eğilimine ters düşen bir eğilimde olduğunu ve hemşehrilik gayretine düştüğünü ortaya koyuyordu.



Sonunda genç bir müfettiş denetlemeye geldi şubeyi. Müdür, müfettişe Türklük üstüne uzun bir nutuk söyledi:



- Hepimiz Türk'üz. Türkler çalışkan olur. ilk bankayı bile Türkler kurmuştur. Siz de müfettiş olduğunuz için Türk, Türk olduğunuz için müfettişsiniz. Ben de, Türk olduğum için müdür, müdür olduğum için Türk'üm. Türk olduğum için, yedi aydır elim bir kadının eline değmediği halde, dayanıyorum. Bizde bu Türklük varken, on yedi ay da dayanırım, yüz yedi ayda da dayanırım. Yaşasın Türk olmak!..



***



Müfettiş, kredilerdeki dengesizlikle, mevduat azalmasının nedenlerini sordu.



Müdür:



- Efendim, herkes aynı ölçüde Türk değil, dedi. Türklüğünden kuşkum olmayanların namusuna güvendiğim için, onlara daha geniş davranıyorum. Onların da eli, yedi ay değil on yedi ay, yüz yedi ay bir kadının eline değmese, benim gibi sonuna kadar dayanırlar. Siz de Türk'sünüz, siz de dayanırsınız. Sayın genel müdürümüz de Türk, o da dayanır. Sayın merkez müdürümüz de Türk, o da dayanır. Bize sağlam müşteri gerek, öyle değil mi efendim?



***



Müfettiş, raporunda müdürün derhal şubeden alınmasını yazdı.



Müdürü aldılar şubeden.



Müdür ayrılırken, memurlara yaptığı konuşmada:



- Kadrimizi bilemediler, dedi. Biz burada on ay elimiz bir kadın eline değmeden çalıştık. Neden, çünkü Türklüğümüzü unutmadık. Siz de unutmayın arkadaşlar. Bizim yerimizde başka birisi olsaydı, dayanamaz ve kim bilir sizlere neler yapardı?



***



Aradan yıllar geçtiği halde, çevrede abazan müdürün adı unutulmadı.



Herkes kahvede birbirine kimliği çoktan unutulmuş, adı unutulmamış, abazan müdürden kalma alışkanlıkla takılır:



- Ulan Recep, tavlada yenildin mi, senin de suratın abazan müdürün suratına dönüyor...



......



- Hişt, buraya bak Hacı Osman, gemilerin mi battı Karadeniz'de neden öyle abazan müdür gibi oturuyorsun orada?.. der.



***



Abazan müdür ise, çok uzaklarda başka bir kahvede yaşam öyküsünden anılar anlatırken en çok istanbul'da zorlandığını söyler sık sık:



- Ben istanbul'da müdürken, on iki ay eli elime değmedi bir kadının. Ama sonuna kadar dayandım Türklüğü rezil etmedim. Anladınız mı? Yoksa bütün istanbul'u, sıradan geçirmek işten değildi...







cetin altan


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:44 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.