![]() |
üstüme varma istanbul Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur Bir gün ben de eririrm caddelerinde Çürür kemiklerim adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak Göğün bulutların, denizlerin kalır Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır Ezilmiş ellerimin arasında başım Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış İşte gelip kapılarına dayanmışım Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim Beni sarhoş etme, başım dönüyor Üstüme varma İstanbul, kederliyim. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Cevap: üstüme varma istanbul Istanbul.. Tasi topragi altin sehir.. Herkesi varligi ile büyüleyen sehir.. |
Cevap: üstüme varma istanbul bende İstanbulu çok severim... |
Cevap: üstüme varma istanbul İstanbul'un dili olsa, o acaba hakkımızda neler yazardı? Yüzüne bakabilir miydik onun? Nedir bu İstanbul'un biz insanlardan çektiği...Yaşadığım bu güzel şehre kızarak ona nankörlük yapmak istemiyorum, ama hep nankörlük yapıyorum..İstanbul bizim üzerimize varmıyor, maalesef biz onun üzerine varıyoruz..Canım İstanbul; seni seviyorum, özür dilerim, lütfen beni affet, teşekkür ederim.. |
Cevap: üstüme varma istanbul İstanbul çok kalabalık.. Her şey var burada, ama korkuyorum bu kalabalık bir gün deprem olursa çil yavrusu gibi dağılacak çok korkuyorum kendi kendime sallanır oldum :( Geçen gece yatağımda sallandım yine evham sandım. 30 dk. sonra sms geldi Yunanistan Oniki adalar açıkları 5.2 diye. Daha önce Bursada yaşadım orada da hep korktum. Zaten gece savurup atmıştı yatağımda beni deprem 03.00 civarı. |
Cevap: üstüme varma istanbul İstanbul üzerine yazılmış belki de en güzel şiirlerden biri de Atilla İlhan'ın İstanbul Ağrısı adlı şiiridir. Bazen insan sevdiğine kahırlı bir "ulan" ile başlayan sitemler eder!... İstanbul janjanlı bir şehir, büyülüyor insanı, Ulan İstanbul, tüm oyunlarına rağmen, ben de seni çok seviyorum!... İstanbul Ağrısı Kanatları parça parça bu ağustos geceleri Yıldızlar kaynarken Şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen Sen Eğer yine İstanbul´san Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim Pançak pançak şiirler tüküreceğim Demek yine ben Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları Mavi asfaltlara çökmüş Diz bağlıyor Eğer sen yine İstanbul´san Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan Sirkeci Garı´nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp İntihar dumanları içindeki Haydarpaşa´dan Anadolu üstlerine bakıp bakıp Ağlayan Sen eğer yine İstanbul´san Aldanmıyorsam Yakaları karanfilli ....... eğer beni aldatmıyorsa Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine senin emrindeyim Utanmasam Gözlerimi damla damla kadehime damlatarak Kendimi yani şu bildiğim Atilla İlhan´i Zehirleyebilirim Sonbahar karanlıkları tuttu tutacak Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor İmtihan çığlıkları yükseliyor üniversite´den Tophane İskelesi´nde diesel kamyonları sarhoş Direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şöförler Uykusuz dalgalanıyor Ulan İstanbul sen misin Senin ellerin mi bu eller Ulan bu gemiler senin gemilerin mi Minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında Liman liman götüren Ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi Akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar Neden durmaksızın imdat kıvılcımlari fışkırıyor Antenlerinden Neden Peki İstanbul ya ben Ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy Gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas Ya benim kahrım Ya senin ağrın Ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın Çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi Burgu burgu içime boşalttığın O senin ağrın O senin Eğer sen yine İstanbul´san Yanılmıyorsam Koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok işçilerine Satır satır okumak istediğim Sen Eğer yine İstanbul´san Eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim Ulan yine sen kazandın İstanbul Sen kazandın ben yenildim Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine emrindeyim Ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa Parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam Hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa Yanılmıyorsam Sen eğer yine İstanbul´san Senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar Gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan Bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir Ulan bunu sen de bilirsin İstanbul Kaç kere yazdım kimbilir Kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 Eylül´ünde birader mirc ve ben Sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık Sana taptık ulan Unuttun mu Sana taptık. Attila İlhan |
Cevap: üstüme varma istanbul İSTANBUL'UM ... Bugün beyaz örtülere bürünen şehir İstanbul benim şehrim Doğduğum şehir bu şehir Aşık olduğum yer... Büyüdüğüm yer bu şehir Geçmişim olduğun gibi Geleceğimde de ol İstanbul'um Daha çok güzel günlerimiz olacak seninle Ben sana aşığım güzel şehir Güzel kelimesinin anlamsız kaldığı şehir. Eşsizsin İstanbul'um. Bu kadar insanla boğuşan kalabalık şehrim. Sen benim vageçilmezim. Baş tacım ömürlük şehrim. Sana ömürler yetmez. Yeniden doğmak için bana seç deseler Yine seni seçerdim. Senin gibi şehir yok Benim güzel şehrim İstanbul'um ... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:22 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.