Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Serbest Kürsü (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=54)
-   -   Düşünüyoruz O Halde İnsan Mıyız? (1) (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=614433)

RenaC 04-08-2010 01:49 PM

Düşünüyoruz O Halde İnsan Mıyız? (1)
 
Düşünmek; İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli etkinliktir. Ancak bu etkinliğe sahip olan insanın bu etkinlikte yetkin olup olmadığı daha önemli bir konudur. Düşünmenin hakkını vermek, insanı insan yapacak bir faaliyette bulunmanın değeri yadsınamaz. Sosyal hayatımızda, aldığımız her nefesin sonrasında bu etkinliği gerçekleştirmekteyiz. Toplumun en önemli kurumlarını asırlar sonrasında toplumsal hayata armağan eden insanoğlu bu kurumlar üzerinde artık yeterince önemle duruyor mu? Örneğin temel kurumlarımızdan olan aile, eğitim, ekonomi, hukuk, din, siyasette düşünme eylemimizi nasıl gerçekleştiriyor, düşündüğümüzü söyleyip, neleri düşünmüyoruzdur aslında. Haydi, kısaca bir bakalım…
Sanayileşmenin hızlanması, şehirleşmenin artması buna bağlı olarak aile yapısında gerçekleşen değişimler en önemli kurum olan aile üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Ailenin şekli yapısının değişmekte, aile ilişkilerinin modern dünya görüşü paralelinde bireyselleşme, seküler düzene hayranlık duyan bireylerin davranışları gibi faktörlerden etkilenmekte olduğunu görmekteyiz. Örneğin kendi toplumumuzda bile eskiden daha tesanütçü olan aile yapımız zarar görmüştür.

Aile içi ilişkilerdeki kopukluk, boşanmaların çoğalması, aile fertleri arasındaki anlaşma istediğinin azalması, kendisine yabancılaşan bireyin kendine dönememesi aileye zarar vermektedir. Ailenin şehirlerde çekirdekleşmesi aileleri üç dört kişilik yalnızlığa sürüklemiştir. Ailenin modern fikri akımlardan etkilenmesi ve yıpranmasından sonra biz insanlar olarak bu konuda düşünüyoruz mu acaba? Toplumun en küçük ve en önemli yapı taşı olan aile kurumuna ne kadar sahip çıkıyor ve koruyor, insani etkiliğimizi gerçekleştiriyoruz?

Eğitim insanın hayatında en önemli yere sahip bir diğer kurumdur. İnsanın eğitilmesi, belirli bir formasyonun ona kazandırılması gerekmektedir. Eğitim, ilk aşamada bir şekil verme işlemidir, bu işlem kesinlikle suiistimal edilmemeli, kötüye kullanılmamalıdır. Amacı dâhilinde ve kötüye kullanılmadan verilecek eğitim sonucunda toplumsal hayatta daha verimli olan, fayda sağlayan, kendisi ve insanlık için olumlu adımlar atan insanlar yetişecektir. Ağaç yaş iken eğilir diyen atalarımız küçüklükten itibaren eğitimin verilmesi gerektiğini bize aktarmışlardır zaten.

Eğitim karanlıkta yürümeye çalışan insan için bir fener vazifesindedir. İnsan eğitim sayesinde öğrenir, bilgilenir, bir hayat görüşüne sahip olur ve bundan sonra gerçekten dünyayı görmeye başlar. Dünya bu safhadan sonra anlamlanır. Eğer bu anlamlandırma sürecinde alınan eğitim iyiyse iyi ve faydalı insan, eğer ki kötüyse kötü ve zararlı insan ortaya çıkar. Hiçbir insan doğuştan kötü değildir. Büyüme sürecinde aldığı eğitim, sosyal çevresi onun kötü olmasına sebep olabilmektedir. Eğitim sadece dört duvar arasında verilen eğitimden ibaret değildir. İnsanın doğumundan itibaren almaya başladığı hayat dersidir. Yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir. Bu dersi doğru anlamlandıranlar kendilerine ve çevrelerine fayda sağlamaktadırlar.

Eğitim insanın doğumundan itibaren başlayan ve devam eden bir süreç olduğundan, insan için önemli yerdedir. Bu sebeple eğitimin ilk başladığı yere bakmamızda yarar vardır. Peki, neresidir orası? Elbette ki ailedir. Aile, eğitimin ilk adımlarının atıldığı en önemli yerdir. Bu sebeple önemini bir kez daha sosyal yaşam içersinde arttırmaktadır. İyi bir aile yapısında eğitim serüvenine başlayan insanların genellikle daha başarılı, faydalı insanlar olduğunu görmekteyiz. Fakat bu başarı sürecinde ailenin desteği ve katkısı sadece bir noktaya kadardır/bir noktaya kadar olmalıdır. İlk adım atıldıktan sonra eğitim sürecinde insan kendi ayakları üzerinde durarak, güçlü aile yapısının verdiği morali arkasında hissederek, görmeye başladığı hayatı yaşamaya koşacaktır.

Peki, ailesi olmayan çocukların akıbeti ne olacak diye sorular hemen sorulabilir. Toplumsal yaşama sağlıklı bir şekilde kazandırılması gereken o çocukların devlet himayesinin ötesinde yanlarında istedikleri sıcak bir nefes, samimi bir çift göz, sıcak kollara ihtiyaçları olacaktır. Bu yüzden burada toplumun diğer üyelerine sorumluluk düşmektedir. Gösterilecek en küçük ilgi onların sosyal yaşama, dış dünyaya daha çabuk adapte olmalarını sağlayacaktır. Her ne kadar aile ortamının sıcaklığını tam olarak yansıtamasa da ‘bir her zaman sıfırdan büyüktür’ anlayışla bir adım atmalı ve sahip çıkmalıyız. Öyle ki sıfırda durmak kimseye yarar sağlamayacak ve aksine onların dış dünyayı başka gözle görmelerine neden olabilecektir. Bu da istenmeyen bir durumdur.

Aile ve eğitim temel kurumlarımızdır ve diğer kurumlarla olduğu gibi kendi aralarında da ilişkileri olan girift bir yapıya sahiptir. Düşünmek, dediğim gibi insanların en önemli etkinliğidir. Bu etkinlikte yetkin olup kurumlar üzerine düşünen insanların olması ve kurumların bu önemlerini göz ardı etmeden daha iyiye götürülmesi için çaba sarf etmesi gerekmektedir. Bunu ilk aşamada gerçekleştirecek, sorunlarını tespit edecek, öneriler sunacak olanlar sosyologlardır. Daha sonraki aşamada ise görevi üstlenecek olan toplumun bireyleridir. Ancak bireylerin kabullenmesi ve uygulamasıyla sosyologların önerileri gerçek değerini bulacaktır. Modernitenin sözde gelişim sağladığı ancak insanı yalnızlaştırdığı, yabancılaştırdığı dünyada bizler de gerçek etkinliğimizi yetkin bir şekilde yapacak, ‘Düşünüyorsak o halde insanız diyebileceğiz’.

Ahmet OKYAY

alıntı


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:33 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.