![]() |
KAPILAR... http://www.izgoren.com/images/stories/kapilar.jpg Sokak kapıları… Farklı bir deyişle “dış kapılar”. İki tarafında farklı hayatların yaşandığı sınır hattı. Özel hayatımız ile yaşadığımız toplumu birbirinden ayıran malzeme. Yapı, mimari ve süsleme sanatının ustalık göstergelerinden biri. Atasözlerimizde, mecaz söylemlerde sıkça karşılaştığımız, düşüncelerimizin ifade aracı. Kısacası kültürümüzün ayrılmaz parçaları. Birey ve toplum arasındaki ilişkinin geldiği noktayı, yine kapılara bakarak anlayabiliyor ve analiz edebiliyoruz. Yıllar öncesinin dış kapılarını hatırlayalım. Ahşaptan derme çatma yapılmışlardı ve üzerlerinde kilit sistemleri yoktu. Sadece yırtıcı hayvanların içeriye girmesini engellemek amaçlıydı. İnsanlara ve sosyal çevreye karşı değildi kesinlikle. Sonuçta girmek isteyen kişinin hafifçe kaldırarak ittirmesi yeterliydi. Bu bakımdan o dönemi ve insanlarını; toplumla arasına hiçbir sınır koymayan, hiçbir tehdit algısı olmayan, yakınlaşmaya, ağırlamaya odaklı, samimi ve doğal ilişkilerin merkezi olarak tanımlayabiliriz. Bu dönem bir bakıma, teknolojinin ve ondan beslenen makine sanayisinin gündelik hayata girmediği, insanlar arasında gelir farklılıklarının olmadığı, eşit yaşam standartlarına sahip olunduğu bir dönemdi. Bireylerin sahip oldukları ya da olamadıkları her şey aynıydı. Herkesin evi konfor ve donanım açısından diğer evlerin kopyasıydı. Kıskanma, saklama, koruma duygularının kalpleri istila etmediği saf bir dönem. Teknoloji ve ona bağlı olarak sanayileşme her geçen gün gelişiyor ve yaşamı kolaylaştıran yeni icatlar günlük yaşamda yer almaya başlıyordu. Bu, az da olsa gelir seviyelerinde, evlerin konforunda, sahip olunan donanımlarda farklılık başlattı. Birbirimizden farklılaşmanın, ayrışmanın başlangıç dönemiydi. Farklı olmanın, statü kazanmanın tadını almaya başlamıştık. Kapılar güçlendirilmeye ve kilit takılmaya başlanmıştı. Kilit sistemleri ise sadece zincir veya kapı arkasındaki çengelden ibaretti ve oldukça basitti. Sadece geceleri ya da evde olunmayan durumlarda kullanılmaktaydı. Gün içinde, isteyenlerin rahatlıkla açabilmesi için ya kapı açık bırakılır ya da kilidi açabilecek bir ip dışarıda bırakılırdı. Dedemlerin bahçesini sokaktan ayıran kapılar da bu dönemin ürünüdür. Komşularımız istediği zaman, teklif gerektirmeyen bir samimiyet ile kapıyı açarlar ve oturmaya veya yemeğe gelirlerdi. Yatacağımız zaman ipi içeri çekmemiz yeterli olurdu. Birkaç günlüğüne bir yere gideceksek asma kilit kullanırdık. Bu aynı zamanda evden birkaç günlüğüne uzaklaştığımıza dair çevreye verdiğimiz bir mesajdı. Bu yöntemler, aslında içeri girmek isteyeni durdurmaya yetmeyecek kadar basittiler. Neticede alçak çevre duvarlarımızı aşıp bahçeye girmek gibi, çocukların bile zorlanmayacağı alternatifler vardı. Sosyal tehdit algısınıncbaşlangıç dönemiydi denilebilir. Günümüze gelelim… http://www.izgoren.com/images/stories/kapi2.jpgKapılarımız artık kalın çelikten. Alttan, ortadan ve üstten olmak üzere 3 farklı bölgeden ve birkaç tur kilitliyoruz. Gece yatarken kilitliyoruz ve anahtarı kapıda bırakıyoruz ki bir başka anahtar diğer taraftan girip açmasın. Evde yalnız olunduğu için gündüz dahi kapılar kilitli duruyor. Apartman kapımız otomatik ve gelenin kim olduğundan emin olursak basıyoruz otomatiğe. Güvenlik kameraları yerleştirdik sitenin her yerine. Sitenin ana kapısı ise uzaktan kumanda sistemiyle açılabiliyor. Ana girişe bir güvenlik kulübesi, içine de özel güvenlik elemanı koyduk. Neden? Korkuyoruz. Birbirimize o kadar yabancılaştık, o kadar farklılaştık ki… Gelir seviyelerimiz, sahip olduklarımız, statülerimiz, unvanlarımız o kadar farklı ki. Sınıflara bölünmüşüz. Birbirimize hiç benzemiyoruz artık. Birbirimizi bilmiyoruz, tanımıyoruz… Tanımak bile istemiyoruz! Bilinmezler korkutuyor bizi. Korkuyoruz. Rekabet yaşamın temeli haline gelmiş. Herkes birbirine rakip. Bir araya gelmek ve güçleri birleştirmek istenen bir şey olmaktan çıkmış. Düşersek tutan olmaz ki. Üzerimize basacaklardır hatta. Tek başına güçlü olmalı, ayakta durmalıyız. Elimdekilere sahip çıkmalıyım, başkası bana vermeyecektir. Birinin elimdekileri almasına, çalmasına engel olmalıyım. Rekabetçi hayat, güçlü olma hırsı ve yok olma korkusu. Korkuyoruz. Korkunun giremeyeceği, kendimizi güvende hissedeceğimiz çelikten kapılar ardında yaşamaya devam ediyoruz. İnsanın insana sınır koymadığı dönemlerden, insanın insandan köşe bucak kaçtığı döneme… Derme çatma ahşap kapılardan, 3-4 kilit sistemi bulunan kalın çelikten imal edilmiş kapılara… Soralım o zaman: Ne olacak bu kapıların hali? M. Hilmi Güneş |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:29 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.