Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Reiki (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=291)
-   -   Reiki Ahlakı (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=14658)

tiriniti 14-11-2008 11:02 AM

Reiki Ahlakı
 
Reiki Ahlak Kuralları

“Bugün Şükran Dolu Olarak Yaşayacağım”
Şükran içinde yaşamak, bolluk içinde yaşamaktır. Yalnız aldıklarımıza teşekkür etmez, bize sürekli olarak verileceğine emin olduklarımıza da teşekkür edersek manyetik olarak bolluğu cezbederiz. Bizim normal durumumuz bolluk içinde olmaktır. Onun doğrudan bizim olduğunu kabul etmemizi engelleyen ya kendi şartlanmamız veya kolektif bilinçteki başarısızlık fikridir. Eski zamanlardaki dini ve felsefi öğretilerin kökünde bulunan temel kavram ‘öz tatmin’di. Bir kişinin kendisini bilmesinin Tanrı’yı bilmesi olduğu öğretilirdi; böylece derinlere gidildiğinde kişi korkuyu sevgiye, cehaleti hikmete, yokluğu bolluğa çevirirdi. 1945 yılında Mısır’da bulunan Nag Hammadi’nin yazılarında -ki onlar İncil’den daha eskidir- “Ne görüyorsan o olacaksın” der. Başka bir deyişle ...


NAZMİ MUSAL
bilgi@gencgelisim.com

“Bugün Şükran Dolu Olarak Yaşayacağım”
Şükran içinde yaşamak, bolluk içinde yaşamaktır. Yalnız aldıklarımıza teşekkür etmez, bize sürekli olarak verileceğine emin olduklarımıza da teşekkür edersek manyetik olarak bolluğu cezbederiz. Bizim normal durumumuz bolluk içinde olmaktır. Onun doğrudan bizim olduğunu kabul etmemizi engelleyen ya kendi şartlanmamız veya kolektif bilinçteki başarısızlık fikridir. Eski zamanlardaki dini ve felsefi öğretilerin kökünde bulunan temel kavram ‘öz tatmin’di. Bir kişinin kendisini bilmesinin Tanrı’yı bilmesi olduğu öğretilirdi; böylece derinlere gidildiğinde kişi korkuyu sevgiye, cehaleti hikmete, yokluğu bolluğa çevirirdi. 1945 yılında Mısır’da bulunan Nag Hammadi’nin yazılarında -ki onlar İncil’den daha eskidir- “Ne görüyorsan o olacaksın” der. Başka bir deyişle eğer sahip olmadıklarınıza yoğunlaşırsanız, kayba uğramaya devam edersiniz. Diğer yandan, etrafınızdaki sınırsız zenginliklerin farkında olursanız, sizin ilişkilerinizde bolluk durumu artarak varolmaya devam edecektir.
Bu gezegende yok olan bir şey yoktur, bizim yokluk hakkındaki görüşlerimiz nedeniyle ters giden bir dağıtım vardır. İnsanların aç gözlülüğünden, yokluk korkusundan bahsetmek bizim yokluk içinde kalmamıza neden olur. Şükran içinde olmak, varoluşunuzun özünün bir olduğunu, ayrılığın bir illüzyon olduğunu bilmektir. Burada diğer önemli etken tamamen hakkımız olan bolluğu kabul edebilmemizdir. Eğer bilinçaltımızda evrenin zenginliklerini ve servetini değersiz olarak görürsek bolluğun bize akmasını bloke etmiş, engellemiş oluruz. Birçok insan şimdi varolan her şeyde bedenlenmiş olan mutlaktan ayrı olma bilinci sebebiyle acı çekmektedir. Mutlaktan ayrı olma suçunun uzun hikayesi, evrensel uyum yasasına uygun yaşıyor gibi görünen insanların bile hakları olan gerçek bolluk ve başarıdan uzaklaşmalarına sebep olur. Her bireyin içindeki yokluğa sebep olan etken araştırılmalıdır.
Çoğu kez bolluk ve uyumun normal olarak akması gereken kanallar gelişmemiş veya felç olmuştur. Öyleyse Evrensel Hayat Enerjisi bu kanallara kendi doğal fonksiyonlarını vermek için kullanılmalıdır. Bir kere bu bağlantı yapılınca başarı ve refah elde edilecektir.
Hermetik Bilim bize kendi alanımızdaki yaşam enerjisi ile aynı paralele gelmemiz için basit bir yol öğretir: Yıldız egzersizi

Yıldız Egzersizi
Ayaklarınızın üzerinde durunuz. Sol avucunuz yukarı, sağ avcunuz aşağı bakacak şekilde, sol kolunuzu yukarıya doğru 45 derecelik açıyla, sağ kolunuzu aşağıya doğru 45 derecelik açıyla geriniz. 3-5 dakika bu eksersizi yapın. Çevrenizdeki manyetik akımın sol avucunuzdan girip kalbinizden ve güneş ağından akarak bütün vücudunuzu ilave enerji doldurduğunu hissedersiniz. Gece dinlenme hissiyle dolarsınız. Reiki vasıtasıyla uyum kazanan insanlara, kendi kendilerini tedavi etmeleri önerilir, böylece bu enerjinin çok daha artmış bir şekli verilmiş olur.
Bir kere Evrensel Hayat Enerjisi ile temas edince ve onun tüm vücuttan aktığını hissedince, hayatın tüm yollarında zenginlik, başarı ve bolluk hisleri üzerinde tüm dikkatinizi yoğunlaştırmalısınız. Yaşam enerjisi öz benliğinizdeki kanallarınızı genişletecek ve onları Evrensel Yaşam Enerjisine açacaktır, onun manyetik gücüyle hayatta arzu ettiğiniz her şeyle bağlantı kurulabilir. Başarılı ve bereketli bir akış için eski inançlarınızı değiştiriniz. Kendinizi tedavi etmeniz için şimdi bolluğun akışını engelleyen eski bilinçaltı saplantılarınızı temizlemenin sırasıdır.
İyilik ve refahın kaynaklarını dışarıda aramayı terk edince, başarısızlık ve sınırlamaları doğuran engeller, aşırı çaba göstermeden ortadan kalkar. Hepimizin içinde olana teşekkür ederek, neşe veren bolluk, çaba sarf etmeden uyum içinde dış dünyada tezahür eder.

Şükretmenin Hakikati
Şükrün hakikati üç esasa dayanır. İlim, Hal ve Hareket
İlim bize ulaşan her nimetin, iyinin, güzelin ve bolluğun Tanrı’dan olduğunu, onda hiç kimsenin ortaklığı olmadığını kesin olarak bilmektedir. Arada bir kimseye sebep nazarıyla bakıldığı, nimetin ondan geldiğine inanıldığı sürece şükür tamam olmaz. Şükrün hali şükrettiğimiz şeyin Tanrı’dan olduğunu bilerek kalbimize dolan sevinçtir. Bu sevinç bizi Tanrı’ya daha çok yakınlaştırıyor ve birlik bilincine ulaşmamıza yardımcı oluyorsa şükretme durumu yaşanır.
Şükür nimete değil, onu verene bakmaktır. Şükrün hareketi kalp ile dil ile ve beden ile olur.
Kalp ile şükür bütün insanların iyiliğini istemek ve hiç kimsenin varlığını kıskanmamaktır.
Dil ile şükür, Tanrım sana şükürler olsun, deyip nimeti verene sevgi ve memnuniyetini dile getirmektir. Beden ile yapılan şükür ise vücudunuzun bütün organlarının Tanrı tarafından verilmiş bir nimet olduğunu bilmektir. Her uzuv ne için yaratılmışsa onu onun için kullanmaktır.

“Bugün Kızmayacağım”
Kızmak gerçekte tamamen gereksiz bir duygudur. Kızgınlık bizim evrensel hayat amacımızın ve Tanrı ile senkronizasyonumuzun (eşzamanlılığımızın) bozulmasına neden olan duygularımızı kontrol etme arzusudur. Birçok insan, kızgınlık ve öfkenin kendi hayat yollarını yönlendirmesine izin verirler, kendilerini doğal ve uyumlu bir akışa yönlendirecek olan içsel rehberlerini unuturlar.
Egomuzun uygun olmayan arzu ve beklentilerle etkilenmesine izin verince anlatılamaz acı ve belaların sıkıntısını çekeriz. Zihnimizdeki her düşünce bir etki yaratır ve tepkisi olan öfke ve kızgınlık beklemediğimiz bir zamanda gelir.
Diğerlerine tepkilerimizi gözlemleyerek kendi psikolojik durumumuzda nelerin konuyla ilgili olarak hala işbaşında olduğuna karar verir ve bu olumsuz örnekleri değiştirmeye başlarız. Bir kişi sizi tahrik ettiği zaman kızgınlık durumunuzu durdurmaya çalışın. Gurdjieff’in tavsiye ettiği gibi, daha bilinçle ve zamanında farkına varmak için tepkilerinizi yönetin. Böylece kızgınlığınızı tam o anlarda durdurmanın mümkün olmadığını keşfedeceksiniz ki, esasında onu bastırmak ve durdurmak da arzu edilmez. Bu deneyimin tüm amacı kızgınlığımızın köklerinin farkına varmaya başlamamızdır. Böyle bir öz bilgi ilk adım için önemlidir. Kızgınlığı deneyimlediğiniz için suçluluk duymamalısınız. Nesiller boyu buna programlandığınız için başkaları tarafından kızılacak bir şey yapıldığı zaman önceleri kızmamak kolay değildir. İncinmiş duygular aniden kızmamıza neden olur. Kızgınlık bantlarımızı yeniden programlarken duygularımızı serbest bırakmalı, onları bastırmaya çalışmamalıyız. Duygularımızı hissetmeliyiz. Yapmamız gereken şey tepkilerimizin tonunu düşünmek ve başkalarının olumsuz koşullarının bizim neler hissetmemize neden olduğunu sakin bir şekilde ifade etmektir. Eğer diğer kişi bağırmaya devam ederse, onun yanından uzaklaşmak suretiyle tepki göstermeyerek yeniden güç kazanmalıyız.
Yapılacak en iyi şey, olayın başında tepki göstermemek fakat sevgi yaymaktır. Gülümserken kızmak zordur. Sizin gülümsemeniz karşı tarafta ayna etkisi yapar ve onun da rahatlamasını sağlar.
Bir olaya üzülmemiz tüm evrenin desteklediği bir olayın öyle olmaması gerektiğini düşündüğümüz içindir. Halbuki olan, olması gerekendir. Ayrıca üzülmek, herhangi bir olayı veya kişiyi bahane ederek kendimizi incitmeyi seçmemiz olarak da tanımlanabilir. Biz üzülünce incinen kimdir? Tabii ki biz. Başkalarını incitmemeğe özen gösterirken neden kendimizi incitmemeğe özen göstermeyelim?
Gelin kültürümüzün büyük telkinine kulak verelim. “İncinmeyelim ve incitmeyelim.”


stubborn 14-11-2008 11:14 AM

Ynt: Reiki Ahlakı
 
Paylaşım için tesekur ederım..okumak içimi rahatlattı..uygulamam gereknlerı bır kez daha gozden geçirmiş oldum ..sagol art56art56


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:30 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.