Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=487)
-   -   Beyin Okumak « Araştırma Sonuçları (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=26439)

bluemoon24 29-12-2008 12:00 PM

Beyin Okumak « Araştırma Sonuçları
 
Bütün bu insanlar, karşılarındakinin ne

düşündüğünü nereden biliyorlar? Onların duygu ve düşüncelerini nasıl okuyorlar?

Çocuk niçin annesinin evi terkedeceğini, erkek ise karısının onunla oyun oynayacağını

düşünmez?Başkalarının aklından geçenleri ´´okumayı´´, herkeste bulunması

gereken doğal bir yetenek olarak ele alırız. Ne var ki psikologlar, felsefeciler

ve sinirbilimciler insanların, karşısındakilerin davranışlarından anlam

çıkartma, duygularını okuma yeteneğinin altında henüz gizini koruyan bir yön

bulunduğunu düşünüyor. Son günlerde İtalyan sinirbilimcilerinden oluşan bir ekip

bu doğrultuda çok önemli bir adım attılar. Parma Üniversitesi´nden

Vittorio Gallase, Giacomo Rizzolatti ve meslektaşları, düşünceleri okuma

bağlamında yürüttükleri çalışmalarda yepyeni bir sınıf nöron tespit ettiler. Bu

nöronların harekete geçmesi için kişinin spesifik bir işi gerçekleştirmesi

gerekiyor. Nöronlar, başka bir yönleri ile daha ilgi çekiyor. Nöronlar

bir başkası da aynı işi yaptığında faaliyete geçiyor. Bilim adamları bu son

özelliklerinden dolayı bunlara ´´ayna´´ adını verdi, çünkü nöronlar diğer

insanların davranışlarını olduğu gibi yansıtıyor veya simüle

ediyordu.Bugün pek çok sinirbilimci, aralarında insanların da olduğu

gelişmiş primatlarda bu nöronların başkalarının niyetlerini anlama konusunda çok

belirleyici bir rol oynadığını düşünüyor. Gallese, ´´Ayna nöronlar toplumsal

yeteneklerimizi açıklayan mozaiğin çok önemli bir parçası olabilir´´diye

konuşuyor. California Üniversitesi´nden Vilayanur Ramachandran, işi daha

da ileri götürerek, ayna nöronların, insanın evrimine de ışık tuttuğuna

inanıyor. Dil ve kültür konusu başta olmak üzere insan olmanın temelinde bu

nöronların yattığını ileri süren Ramachandran şöyle konuşuyor: ´´DNA´lar

biyoloji için ne anlama geliyorsa ayna nöronlar da psikoloji için aynı anlama

geliyor. Bunlar birleştirici bir çerçeve oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda

bugüne dek bilinmezliğini korumuş olan pek çok zihinsel yeteneği açıklamaya

yarıyor.´´ Gallase ve ekibi, 1990´lı yılların başlarında, makak

maymunlarının beyinlerindeki nöronların faaliyetlerini kaydetmeye başladığında

neye soyunmuş olduklarını bilmiyorlardı. Maymunların beyinlerinde, adına F5

dedikleri bölgedeki sinir hücrelerinin yaydığı sinyalleri izlemekle işe

başladılar. F5, planlama ve hareketten sorumlu premotor korteks adı

verilen geniş bölgenin bir kısmını oluşturur. Birkaç yıl önce aynı bilim

adamları F5´deki nöronların, hayvanların belirli bir amaca yönelik davranışlarda

bulundukları zaman tetiklendiğini keşfetmişlerdi. Bunlar genellikle, nesneleri

tutup kaldırmak, ısırmak gibi el ve ağız yoluyla gerçekleştirilen davranışlardı.

F5 hakkında daha fazla bilgi toplamak isteyen bilim adamları, maymunlara

kuru üzüm, elma dilimi, kâğıt ataşı, küp ve küre şeklinde nesneleri sundular.

Çok geçmeden ilginç bir olaya tanık oldular. Deneyi yapan kişinin eliyle bir

nesneyi tutup, kendisine yaklaştırmasını izleyen maymunun beyninde bir grup F5

nöronunun devreye girdiği görüldü. Fakat aynı maymun bir tepsinin içinde aynı

nesneyi gördüğü zaman hiçbir değişiklik olmadı. Maymunun kendisi nesneyi tutup

kaldırdığı zaman aynı nöronlar harekete geçti. Böylece anlaşıldı ki bu

nöronların görevi spesifik bir nesneyi tanımak değil.Tüm Nöronlar

İşbaşındaNöronlar, reaksiyon gösterdikleri konu üzerinde epey telaşlı

bir görünüm sergiler. Deneyi yapanın

eliyle kuru üzümü tepsiden alması üzerine harekete geçen nöronlar, deneyi

yapanın bu üzümü parmağı ile açtığı çukura bırakması karşısında herhangi bir

reaksiyon vermez. Aynı nöronlar deneyi yapanın eline bir elma dilimi almasıyla

yine tetiklenir, ancak dilimi tepsiye bırakmasıyla hareket durur.Ancak

daha önemlisi, maymun işi kendisi yaptığı zaman tetiklenen nöron ile aynı işi

yapan insanı izleyen maymunun beyninde tetiklenen nöronun aynı olması. Böylece

beyindeki motor sisteminin yalnızca hareketleri kontrol etmediği, aynı zamanda

başkalarının da hareketlerini okuduğu anlaşılmış oldu.1998 yılında

Gallase, Tucson Arizona´da ´´Bilinç Bilimi isimli bir konferansta ayna nöronlar

konusunda bir konuşma yaptı. Arizona Üniversitesi´nden felsefeci Alvin Goldman,

bu konuşmayı ilgiyle izledi. Daha sonra Gallase´a yaklaşan Goldman, akıldan

geçenleri okuyan hücreler konusunda görüş alışverişinde bulundu. Goldman

Gallase´ın akıl-okuma konusunun felsefi boyutu hakkında fazla bilgi sahibi

olmadığını gördü.Akıl-okuma veya akıl teorisi, tüm sağlıklı insanların

sahip olduğu bir yetenektir. İnsanların en yetenekli olduğu konu özellikle,

başkalarının spesifik zihinsel durumunu yansıtma doğrultusundadır. Bunlar,

başkasını ağlarken görmek ve onun üzüntülü olduğunu anlamak gibi basit duygusal

durumların yanısıra, daha karmaşık zihinsel durumlar olabilir. Bir anne bebeğini

kaybettiği zaman diğer annelerin boğazı düğümlenir. Bir arkadaşınızın eşi

tarafından aldatıldığını duyduğunuz zaman üzüntüsünü ve öfkesini

paylaşırsınız.Şempanzeler gibi diğer primatların da diğerlerinin

zihninden geçenleri okuyup okumadığı konusunda sert tartışmalar henüz sürüyor.

İnsanlar söz konusu olduğunda, herkes, zihin okuma yeteneğinin hüküm sürmekte

olduğunu bilir, ancak bunun nasıl olduğu konusunda çok az şey bilinir.

Bir teoriye (bazıları teori teorisi olarak adlandırır) göre insanlar,

başkalarının yaptıklarını nasıl yaptığı konusunda sağduyuya dayanan varsayımlar

geliştirir. Fizikçilerin izlenebilir olayları açıklamakta yasa ve kurallardan

yararlanması gibi, insanlar da başkalarının davranışlarını açıklamakta

deneyimlerinden yararlanır. Goldman gibi felsefecilerin savunduğu bir

başka teori simülasyonu ön plana çıkartır. Simülasyon teorisi denen bu teoriye

göre insanlar başkalarının aklından geçenleri anlamak için başkalarının

düşüncelerine, duygularına ve davranışlarına öykünür. Özetle kendilerini

başkalarının yerine koyar. Ayna nöronlarının keşfi ile bu teori arasında çok

büyük uyum vardır.Bu nöronların zihin okuma yeteneği ile yakından ilgili

olup olmadığı konusunda kuşkular giderek güçlenirken, insanlarda ayna

nöronlarının olup olmadığı sorusu daha fazla bilim adamının aklını kurcalamaya

başladı. Ancak bu konuyu aydınlığa kavuşturmak çok kolay değil, çünkü insanlar

beyinlerine elektrotlar bağlanmasına pek sıcak bakmıyor. Bu bilim

adına bile olsa.İtalya´da, Ferrara Üniversitesi´nden Luciano Fadiga,

insanlarda da maymun beyinlerinde olduğu gibi böyle bir sistem olduğuna ilişkin

bazı ipuçları elde eden ilk bilim adamı. Bunun için deneklerin elindeki spesifik

kasların nasıl hareket ettiğini inceledi. Deneyin sonunda beyinde bir ayna

sisteminin bulunduğunu ortaya çıkarttı ancak bunun yeri hakkında herhangi bir

bilgi elde edemedi. Bunu bazı beyin görüntüleme çalışmaları izledi. Önce

Los Angeles Güney California Üniversitesi´nden Scott Grafton, Rizzolatti ile

birlikte beynin temporal sulkus ve broca bölgesinde hareketlilik olduğunu ortaya

çıkarttı. Los Angeles Tıp Fakültesi´nden Marco Iacoboni de broca bölgesinin

etkin olduğunu teyit etti.Sözcükleri BulmakBroca bölgesinin

keşfi beraberinde yeni soruları da getirdi. Önce maymunlardaki F5 bölgesi,

insanlardaki broca bölgesine denk düşüyor. Ancak F5 yalnızca el hareketlerine

odaklıyken, broca bölgesi eskiden beri konuşma ile ilgili bir bölge olarak

biliniyordu. Bu durumda ayna sistemi ile lisan arasında ne gibi bir bağlantı

olduğu konusu gündeme geldi. Başka bir deyişle zihin okuma ve lisan arasındaki

ilişki araştırılmaya başlandı.Rizzolatti ve Arbib, ayna nöronlarının

´´eylem´´ile ´´haberleşme´´arasındaki açıklığı kapattığını ileri sürüyor. Aktör

ve izleyici arasındaki ilişki zaman içinde gelişerek mesaj alışverişine dörüşür.

Tüm haberleşme şekillerinde mesajı alan ile veren arasında ortak bir anlaşma

ortamı bulunmalıdır. Rizzolatti ve Arbib, ayna nöronlarının bu görevi yerine

getirdiğini ileri sürüyor.Bilim adamları, maymunlardaki eylem tanıma ve

eylem üretme merkezlerini birleştiren bölgenin, insanlardaki konuşma üretimi ile

ilgili bölgeye denk gelmesinin bir rastlantı olmadığını söylüyor. Rizzolatti ve

Arbib´e göre insanlarda konuşma yeteneğinin gelişmesi, broca bölgesinin

maymunlardaki versiyonu olan F5 bölgesinin ayna mekanizması ile donatılması ile

mümkün oldu. Bu görüşe göre haberleşme ve bunun sonucunda konuşmanın

gelişimi, başkalarının eylemlerini tanıma ve algılama yeteneğinin gelişmesine

bağlı. Arbib, önce işaretlere dayalı kaba bir haberleşme şeklinin oluştuğuna,

daha sonra bunun gelişerek konuşmaya dönüştüğüne inanıyor.Ramachandran,

ayna nöronlarının sanıldığından daha büyük işlevleri olduğuna dikkat çekiyor.

Bilim adamına göre bu ilgi çekici sinir hücreleri lisan ve el hareketleri

arasındaki yitik halkayı tamamlamakla kalmıyor, aynı zamanda insanlarda öğrenme,

algılama, genel anlamda kültürün oluşumuna ışık tutuyor. İnsan beyni,

tam boyutlarına 150.000 yıl önce erişmekle birlikte, alet kullanma, sanat ve

matematik gibi konularda becerilerini 40.000 yıl önce elde etti. Ramachandran´a

göre, bunların ortaya çıkmasındaki en büyük etmen, ayna sistemleri. Bu sistemler

her şeyi açıklamakta yetersiz kalmakla birlikte, açıklamakta zorlandığımız pek

çok konunun temelini oluşturuyor.

Kaynak: Bilim / New Scientist, 27 Ocak 2001


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:09 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.